@zehra_yaren_acet0
|
3. Bölüm:Yeni Çocuk Prenses Ellie salondan ayrıldıktan sonra içeri şifacılar girdi. Normalde prensesin doğumundan beri böyle olaylar olmamıştı. Daha doğrusu kraliyet ailesinde olmamıştı. Halk arasında tâbi sürtüşmeler oluyordu. Şifacılar hızlıca kraliçeyi ve Aisha'yı şifahaneye götürdüler. Ellie'nin çığlıkları koridorda yankılanıyordu. Halk ve prenses koridorun sonundaydılar. Herkes Kraliçe Cara ile ilgili olan haberi bekliyordu. Kral Ulrich dayanamadı. "Burda neyi bekliyorsunuz? Evlerinize hemen!" Halk kralın emiri üzerine koridordan ayrıldılar. Ellie ise hala oradaydı. "Sende Ellie,hemen!" Ellie hiçbir tepki göstermedi. Gözünü şifahane kapısına dikti. Kral tekrar bağırdı. "Ellie duvarlara mı konuşuyorum ben? Hemen odana dedim, Muhafızlar!" Muhafızlar Ellie'yi tutmaya çalışıyor,Ellie ise konuşmaya çalışıyordu. "O benim annem, ve kuzenim sen istesende istemezsen de burda beklicem!" Ellie ne kadar direnmeye calışsada muhafızlara karşı gelemedi. Odasına çıkarıldığında Clara kendisini orda bekliyordu. "Prenses,iyi misiniz? Olanlar doğru mu?" Ellie 'evet' der gibi başını salladı. Bu konu hakkında konuşmak istemiyordu. Hem kendine kızgındı hem de babasına. Clara dolaptan prenses için siyah bir gecelik çıkardı. Ardından banyoya gitti. "Prenses su hazır ister-" "Ben hallederim Clara. Sen git dinlen" Dedi. Clara tam karşı çıkarken Ellie hadi der gibi baka attı. Clara çıktıktan sonra Ellie kendisini sıcak suya bıraktı. Geceliğini giyinip, günlüğünü çıkardı. "Sevgili Günlük, Yine hislerimde yanılmadım. Kötü birşey olacağını hissetmiştim. Babamı töreni ertelemesi için ikna etmeye çalıştım ama başaramadım. Evet belki taç bana takıldı ama annem hançerle saplandı. Sadece annem değil,kuzenim Aisha'ya da hançer saplandı. Hissetmiştim işte biliyordum. Babam bir kerede beni dinlese belki şuan Defessus Krallığı'ı daha iyi olabilirdi." Ellie günlüğü kapattı. Uyumaya karar vermişti. Ama aklı hâlâ annesi ve kuzenindeydi. Ne kadar çabalasada olmuyordu,uyuyamıyordu. Gizlice şifahanehe gitmeye karar verdi. Kapıyı açtığında muhafızlar bekliyordu ama ne bekleme. Uyuyakalmışlardı."Normal şartlarda sizi sorumsuzluğunuzdan dolayı babama söylemem gerekir ama şuan işime yarıyor." Diye düşündü Ellie. Diğer muhafızlarda aynı şekildeydi. Ya uyuyorlar ya da uyumamak için savaş veriyorlardı. Ama tâbi işe yaramıyor gözleri kapanıyordu. Şifahanenin bulunduğu koridor bomboştu. Ellie bu koridora genellikle uğramazdı çünkü gerek duymuyordu. Uzun zamandır böyle olaylar olmuyordu. Ellie tam kapıyı açacaktı ki koridorda bir ses yükseldi. Kral Ulrich ve Kral Adrian Kral Adrian komşu krallık olan Venenum'um kralıydı. Adının Venenum olması 'zehir' gibi olması manasına gelmiyordu. Tarihlerinde öyleydi ama şuan öyle değildi. Kral da,Kraliçe de kibar insanlardı. Halkta öyle. Ama Ellie her zaman Venenum Krallığı ile ilgili olumlu düşünemiyordu. Böyle bir isme sahip olan krallığın,kral değişmesi ile iyi olması garipti. Kral Adrian'nın taktiği olabilirdi. Ellie bunu babasına anlatmaya çalıştı ama başarılı olamamıştı. Kral Ulrich her zaman Ellie'nin abarttığını düşünürdü. Ama Ellie'nin her hissetikleri doğru oluyordu. Bu günde kendini kanıtlamıştı. Onlar şifahanenin olduğu koridora doğru yürürken Ellie saksı ve perdenin oraya saklandı. Babamı ve Kral Adrian'nı bekledi. "Öyle işte Adrian,kim yaptı?,nasıl sapladı?,ne ara yaptı?,bizde anlayamadık." "Yani Ulrich seni uzun zamandır tanıyorum. İlk defa yüzünde böyle bir endişe gördüm. Ama endişelenme muhafızlar en kısa zamanda çözer." Dedi Adrian Her zamanki gibi teselli veriyordu. Ellie'ye göre saçma tesellilerdi bunlar. Daha cok moral bozuyordu. "Ya aslında Ellie de birşey diyordu bunla ilgili ama. Nasıl hissediyor bende anlamıyorum." Kral Adrian kaşlarını çattı. Endişelenmiş gibi duruyordu. Hemen yüz ifadesini topladı ve Ulrich'e döndü. "Yani hissetmesi biraz garip olmuş ama böyle birşey olamaz diye biliyorum. Çocuk işte olabilir bazen böyle şeyler. Bende küçükken yapıyormuşum." Her zamanki gibi Ellie'yi babasına karşı küçük göstermeye çalışıyordu. Kral Ulrich sadece kafa sallamakla yetindi. Ellie ise uzaktan olanları işitiyor ama duyamıyordu. Ama bahçeyi görüyordu. Bir anda Şifahanede hareketlenme oldu. Sesler geliyordu. Aynı zamanda perdeleride çekiliyordu. Kral hemen kapıyı açmaya çalıştı; "Noluyor,Cara'ya birşey mi oldu? Açın şu kapıyı!" Kral Adrian, Ulrich'i tutmaya çalışıyordu. Ellie ise saklandığı yerden çıkmak istiyor,annesinin yanına gitmek istiyordu. Ama bu imkansızdı. Hem kral sinirliydi. Hem de bu imkansızdı. Ellie ne kadar dirensede içeri almazlardı. Aradan bir 20 dakika geçmişti. Kral Ulrich de sakinleşmişti. Şifahane kapısı açılınca hemen oraya baktı. "Noldu? Cara iyi mi?" Sifacının yüzünden korku,endişe ve üzüntü vardı. "Cevap versene!" Kral bağırmaya devam ediyordu. Adrian da resmen sessizce izliyordu. Hiç umrunda değildi. Takmıyordu. Ellie de hızlıca saklandığı yerden çıktı. Kral Ulrich ve Kral Adrian Ellie'ye döndü. "Senin burda ne işin var!" Ellie Kralı duymamazlıktan geldi. Sifacıya döndü. "Noldu annem iyi mi? Kuzenim? İyiler değil mi?" Ellie hepsini tek nefeste sordu. "Maalesef ama Kraliçe Cara'yi kaybettik. Çok üzgünüm elimden geleni yaptım ama-" "Yalan söylüyorsun, Cara ölmez!" Ellie hızlıca Adrian'a döndü. Sırıtıyordu. Yüzünde anlamsızca bir mutluluk vardı. Komşu krallığından Kraliçe öldü ve bu adam hâlâ mutluydu. Ellie ona sertçe bakınca hemen gülüşünü sildi. Kral Ulrich'in yanına gitti. "Sakin Ol Ulrich. Muhafızlar! Kralı odasına çıkarın.!" Ellie ise yaşadığı şokun etkisindeydi. Şifahaneye girdi hızlıca. Sifacilardan bazıları annesinin yüzünü kapatıyordu. Ellie onlara "Bırakın!" Diye bağırdı. Öbür şifacı Ellie'yi tuttu. Kraliçe şifahaneden çıkarılınca Ellie'yi serbest bıraktı. "Prenses biliyorum. Senin için cok zor birşey ama lütfen sakin ol." Ellie deninenleri umursamıyordu. Gözleri kuzeni Aisha'yı arıyordu. "Aisha nerde? Hani yok burda? O da mı öldü?" "Hayır prenses odasında dinleniyor. Lütfen sizde odanıza çıkın." Ellie 'tamam' der gibi kafa salladı. Böyle olumsuz durumlarda kendini sarayın bahçesine sarmaşıkların bulunduğu boşluğa atardı. Orda oturup ağlıyor,annesi ile olan anılarını düşünüyordu. Babasına,kendine ve Kral Adriana daha çok sinirlendi. Kral Adrian da sebepsiz bir mutluluk vardı. Yoksa bu katliamı kendi mi planlanladı? Baloya davetliydi fakat işi olduğunu söyleyerek gelmedi. Etrafta katliam olacağını bilen biri zaten neden gelsin ki. Ellie biliyordu. O kralda birşey vardı. Kral ünvanı bile yakışmıyordu o adama. Bir den sarmaşıkların arasından bir ses geldi. Ellie hızlıca ayağa kalktı. "Kim var orada?" Cevap gelmedi. Ellie sinirlendi. "Kisme hemen çıksın! Zarar vermem zaten!" "Çıkıyorum." Çalılardan yabancı bir ses geldi. Ellie kaşlarını çattı. Olay üzerine olay yaşıyordu. Üstü başı kır içinde,saçı başı dağılmış bir çocuk çıktı. "Merhaba." Dedi Ellie "Merhaba." "Kimsin? Ne işin var burada?" "Ben Lucas. Uzak Bonitas Krallığından geliyorum." Ne? Bu çocuk ordan buraya kadar nasıl geldi? "Neden geldin?" Ellie çocuğu soru yağmuruna tutuyordu. "Ailemi bulmaya,Ailemi bonitaslı sanıyordum. Fakat değillermiş. Diğer krallıklardan olma ihtimalide düşüktü. Çünkü oralarda birleşmiş krallıklar var. Bonitas 3 krallıkla birleşti. Diğer krallıklardan da ailem çıkmayınca buraya geldim. Peki sen kimsin?" "Ben prenses Ellie. Şuan bulunduğun Defessus Krallığı'nın prensesiyim." Çocuk başını yere eğdi. "Özür dilerim prenses. Rahatsızlık vermek istemezdim." Ellie için bu hiçte sorun değildi. Sarayda hep bir arkadaşı olsun isterdi. Halktan biri ile arkadaşlık etmesi yasaktı. Kraliyet ailesinden herkes ise Ellie'den büyüktü. "Sorun değil. Sadece Ellie desen yeter. Uzun bir yoldan gelmişsin. Acıkmışsındır. " Çocuk mutlu görünüyordu. Gerçi böyle bir şartta gerkes muu olurdu. Ellie, Lucas'ı mutfağa görürdü. Yiyecek birşeyler verdi. Yemeği bittikten sonra kendi odasına çıkardı. Lucas'a temzi kıyafetler verdi. Lucas'ın duştan çıkmasını bekledi. "Herşey için teşekkürler Ellie." "Rica ederim," saat gece 3tü Ellie 20 dakika olsada acısı dinmişti ama annesi aklına geldikçe daha kötü hissediyordu. "Gel odanı gösteriyim fakat kapını kilitlenmen gerek olası bir durum için." "Tamam ama iyi misin sen?" "Bu gün taç giyme törenim vardı." "Çok iyi." Dedi Lucas "Ama törenin sonlarına doğru annem ve kuzenime hançer saplandı ve annem öldü." Lucas yüzünü ekşitti. "Özür dilerim,böyle bir olay olacağını düşünmemiştim." "Sorun değil. Gel odanı gösteriyim." Ellie odadan yavaşça çıktı ve Lucas'ta ardından çıkıp kapıyı çekti. Ellie Lucas'a odasını gösterip anahtarı verdi ve kapıyı kilitlenmesi için sıkı sıkı tembihledi. "İyi geceler Lucas. Sabah görüşürüz." "İyi geceler Ellie." Ellie Lucas'ın yanında ayrıldıktan sonra odasına döndü. Bir süre Ay'ı izleyerek annesini düşündü v uykuya daldı. ~Bölüm Sonu~
|
0% |