Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm: GEÇMİŞİN GETİRDİKLERİ

@zehranurr

Bazen insan her şeyden habersiz attığı adımlarla birlikte sonunu da yazabilir. Gerçi her son bir başlangıçtı insanların nezlinde.

Belki de bu gece benim için istenmeyen şeyler yaşanacaktı ya da sadece benim planlarım gösterimde olacaktı ki eğer her şey tıkırında giderse kıyamet kopacaktı.

Her şeyi en ince ayrıntısına kadar işlediğim planı zihnimden son kez geçirdim.

Her şey yerli yerindeydi bir aksilik yaşanmazsa bu gece benim kurallarım devreye girecekti.

Aynanın karşısında son kez kendime çeki düzen vererek çantamı kontrol ettim her şeyi aldığımdan emin olarak evden çıktım.

Asansöre binip otoparka inerek arabama doğru yürüdüm. Arabaya binerek bu gece kopacak olan fırtınaya doğru gitmeye başladım.

Her şeyi açığa çıkartabilirdim ve kısmen de öyle yapacaktım.

BARLAS'TAN

Kol düğmelerimi takıp aynada son kez kendime baktıktan sonra aşağıda beni bekleyen Selim'in yanına indim.

O koltukta oturmuş düşünürken "Hayırdır, seni bu kadar endişelendiren nedir? " diye sordum.

Selim bana bakmadan "İçimde kötü bir his var sadece. " dediğinde "Allah hayra çıkarsın. " diyerek kapıya doğru yürüdüm.

Selim'de arkamdan gelirken beraber kapıdan çıktık. Ona hissettirmesem de benimde içimde bir sıkıntı vardı.

Bu gece bir şeyler olacaktı ama ne olacaktı orasını Allah bilir.

Her şeyi bir kenara bırakıp arabaya bindik. Selim arabayı sürerken bende Tamay'ı gözetleyen Pusat'tan bilgiler alıyordum.

Tamay'ın çok önemli bir işi olmalı ki Pera'yı Sahra'ya bırakmış ve evden hazırlanıp çıkmıştı. Pusat'a her ihtimale karşı Pera'yı takip ettirirken aklım Tamay'da kalmıştı yine ne haltlar karıştırıyor merak etmiştim gerçi işkolik bir kadındı en fazla ne olabilirdi ki?

Selim'e dönüp "Sence Tamay neden Pera'yı Sahra'ya bırakıp evden çıktı?" diye sorduğumda Selim iç çekip "Vallahi kardeşim ben bu kadını çözemedim çıkar kokusu yakında merak etme." dediğinde hak verdim.

Şimdilik konumuz Tamay değil toplantıydı. Tamay'ın demesine göre Leon Türkiye'ye gelmişti ben ise bu konu hakkında hiç bir iz bulamamıştım. Bu konu canımı sıkarken Tamay'ın yalan söylememesi için dua ettim.

Kafam darma dumanken toplantının yapılacağı yere geldik. Arabadan inerken Ateş Bey ve Baran'da gelmişti. Kafa selamı verip Ateş Bey'e öncelik verirken bizde arkasından çıktık.

Kapının önündeki korumalar üzerimizi arayıp kapıyı açtı. İçeriye girdiğimizde herkes buradaydı Leggio yanına Ogi'yi almış göğsünü kabartarak oturuyordu.

Etrafta Leon'a dair bir iz göremezken sıkıntılı bir nefes verip Leggio'nun yanındaki sandalyeye oturdum.

Bana dönerek "Uzun zaman oldu Barlas görüşmeyeli. " dedi pişkince.

Gözlerimi gözlerine dikerek "Umarım bugün son görüşmemiz olur! Hatırladığım kadarıyla bu senin son toplantındı!" dedim dişlerimi sıkarken.

Leggio pişkince gülmeye devam ederken bütün masaya dönüp "Biliyor musunuz bu konuşma tarzı bana manevi kızımı hatırlattı tıpkı onun gibi iğneleyici konuşuyor." diyerek tabanından bir lokma aldı. Bense şaşırarak tek kaşımı kaldırdım.

Ona bakarken "Senin bir tane kızın yok muydu?" diye sorduğumda bana bakıp "Ne o iş birlikçin sana her şeyi anlatmadı mı yoksa?" diye sorduğunda düşündüm.

Kaşlarım çatılırken "Kimmiş bu iş birlikçim? " diye sorarken Leggio güçlü bir kahkaha atarak "Tamay'dan bahsediyordum yoksa siz ikiniz arkamdan işler çevirmiyor muydunuz?" diye sordu imayla.

Bu sefer ben kahkaha atarken herkes buz kesti "Tamay mı benim iş birlikçim? O kim ki onunla iş yapayım o ne anlar bu işlerden. " dediğim sırada kapı açıldı.

Hepimiz kapıya döndüğümüzde içeriye tüm asaletiyle Tamay girdi. Siyah elbisesinin içinde fazla iddialıydı ama bu durum kabul edilemezdi.

Leggio bir şey demezken ben arkasındaki korumaya bakarak "Buraya kadınların girmesi yasak çıkarın şu kadını!" diye kükrerken Tamay sadece sırıttı.

Korumalar odadan çıktı. Kapı kapanırken Tamay tamamen içeriye girerek "Sana bu toplantıya girme hakkım olduğunu söylemiş olmam lazım Barlas unuttun mu?" diye sorarken aklıma o gece dank edince sustum çünkü o an onu kale almamıştım bile.

TAMAY'DAN

Herkesi şoka sokarken Baran ve Ateş Bey'le göz göze geldik. Onlar bana bu adamdan uzak dur derken ben bu adamın elinde büyümüşüm ve hiçbirine bir şey dememiştim.

Arkadan kapının kitlenme sesi gelirken Leggio'nun kaşları çatıldı.

Ona bakarak "Ne o birini mi bekliyordun da kapı kitlenince sinirlendin?" diye sorduğumda bana sinirle bakıp "Misafirim gelecekti!" dediğinde sırıttım.

Yanında oturan Ogi'ye kaş göz işareti yapıp kilitli kapıyı açtırmak için kaldırırken çantamdaki silahı çıkarıp Ogi'ye doğrultarak "Bir adım daha atarsan sıkarım kafana!" dedim.

Ogi beni dinlemeyip kapıya doğru adım atarken gözümü kırpmadan kafasına sıktım.

Herkesin gözleri büyürken yer kan gölüne dönmüştü Leggio ise olup biteni sadece izledi. Ona bakarken "Bu gece benim kurallarım ile oynayacağız babacık!" dediğimde gözlerinde birden nefret belirdi.

Bir sandalye çekip masanın en uç kısmına oturarak bacak bacak üstüne attım. Masada oturanlara dönüp "Tabi siz Tamay'ı tanımıyorsunuz ama Muerte'i tanıyor olmalısınız!" dediğimde başta Baran ve Barlas olmak üzere herkes buz keserek bana baktı çünkü Muerte ölmüştü ve bu sayede herkes rahata ermişti.

Leggio sinirle "Kimliğini ifşa ederek kendine verdiğin zararı biliyor musun sen bu geceden sonra yaşatır mıyım seni zannediyorsun?" diye kükrerken onu takmadım bile.

Leggio'ya yakıp "Çok tepeden uçuyorsun, bu masada seni benim elimden kim kurtarabilir ki hangisinin gücü yeter hem de önündeki tabaktan yemek yedikten sonra!" diyerek sinsice güldüm.

Leggio'ya bir tabağa bir bana bakarken birden göt korkusu vurarak "Ne demeye çalışıyorsun sen?" diye sorduğunda gülerek "Zamanı gelince anlayacaksın ne demek istediğimi ama asıl konumuz bu değil, değil mi sen benden bir şeyin cevabını bulmamı istemiştin?" diye sordum masum kız rolüme girerken.

Leggio her şeyi bir kenara bırakarak "Demek kızımın katiliyle ilgili bir şeyler bulabildin." dediğinde iç çektim.

Ona bakıp "İzin verirsen hikayeye en başından başlayayım herkesin anlaması için." dediğimde kafasını salladı.

Ogi'nin kanlar içinde kalmış haline bakarak "Meydan senin konuş konuşabildiğin kadar çünkü bunlar senin son konuşmaların!" dediğinde yarım bir şekilde güldüm.

Gözlerim Barlas'ın gözlerine takılırken yutkunup nerden başlayacağımı düşündüm. Barlas sabırsız bir şekilde "Konuşacak mısın yoksa susacak mısın? Eğer konuşmayacaksan ne işin var burada!" dediğinde göz devirdim bu adamın sabırsız halleri canımı sıkıyordu.

Parmaklarımı birbirine kenetlerken "Her şey 18 yaşımdayken başladı. O zamandan beri hep tehlikeli şeyler yapmaya bayılırdım." dediğimde güldüm.

Gülmem solarken boğazımı temizleyip devam ettim "Leggio ile dövüşürken tanıştım ve 18 olduğum gibi Amerika'ya gittim." durdum ve düşündüm aslında her şey güzel başlamıştı peki ya geldiğim durum, içler acısı.

Parmaklarımla oynarken "2 yıl her şey mükemmeldi istediğim hayatı yaşıyordum eğitimime devam ediyordum lakin o güne kadar." dedim ve Leggio'nun gözlerine baktım.

Gözleri susmam gerektiğini söylerken susmadım ve devam ettim "Hayatımda 2 dönüm noktası vardı aslında biri ilk adam öldürdüğüm gün ki resmi olarak o gün başladım Leggio ile çalışmaya diğeri ise hikayenin devamında." diyerek hınzırca güldüm.

Barlas ve Baran gerilirken Ateş Bey fazla sakindi sanki her şeyden haberi var gibi. Biraz düşünüp Adnan'a baktım "İlk kurbanım ağabeyindi ama korkma sıra sana gelmeden hem işi bıraktım hem de Leggio'nun koltuğuna en yakın isim şu an Barlas değil mi?" diyerek gülümsedim.

Adnan'ın gözlerini kan bürürken umursamayıp devam ettim "Neyse işte sonra bu böyle devam etti ben sürekli koltuğa en yakın isimleri temizliyordum. Artık sıra Barlas'a gelirken Leggio beni değil yerime Ogi ve Leon'u seçti." dedim göz devirerek.

Leggio bana bakıp "Barlas için fazla yeteneksizdin!" dediğinde Ateş Bey araya girip "Bunca adamı çok profesyonel bir şekilde temizlemiş biri Barlas'ı mı halledemeyecekti?" diye sorduğunda Leggio sustu çünkü yapabileceğimi biliyordu ama bana güvenmemişti bile.

Sırıtarak devam ettim "Leggio, Ogi ve Leon'un pek bir işe yaramadığını fark ederek devreye kızı Lena'yı soktu plan basitti Lena Barlas'ın yatağına girecekti ve Barlas'ı devre dışı bırakacaktı ki bu plan her zaman işe yarar." dediğimde kafamı olumsuz anlamdan salladım.

Masaya dönüp "Kendi kızını düşmanının yatağına sokan adam bana neler yapmazdı değil mi?" dediğimde herkes anlamadığım bir şekilde kafasını salladı.

Barlas sinirlenmeye başlarken devam ettim "Plan tıkır tıkır işlerken Lena Barlas'a aşık olmuştu ve olmaması gereken bir şey oldu Lena anne olacak Barlas'ta baba olacaktı." dediğimde Barlas'ın duymak istediği yer gelmiş olacak ki yerinde sabırsızca kıpırdadı.

Kafamı olumsuz manada sallarken "İşte ikinci dönüm noktam burası Leggio doğuma kadar Lena'yı bir odaya kilitleyip doğuma kadar çıkarmamıştı. Bende o sırada bütün işlerine son vererek Leggio ile bütün bağlantımı kestim. Sonunda o gün geldi ve bebek doğdu Leggio ise o sırada Lena'yı serbest bıraktı. Kim daha bir günlük bebeği hiçbir tecrübesi olmayan hiçbir şekilde sevgi görmemiş benim kucağıma verirdi ki! " dediğimde Leggio susmam için gözlerini yumdu.

Onu takmadan devam ettim "Küçüğümün kimliğinde bile annesi ben olarak gösterilmiştim ilk 4 ay mükemmeldi el bebek gül bebek büyüttüm onu taki o güne kadar." dediğimde yüzümde önce ufak bir gülümseme oluştu daha sonrada o gülümseme soldu.

O günleri hatırladıkça sinirlerim harlanıyordu Leggio'ya bakıp "Onu benden torunuma daha iyi bir hayat yaşatacağım diyerek aldın!" dediğimde sesim hafiften yükselmişti.

Leggio'nun yüzünde iğrenç bir gülümseme oluşurken "Düşmanımın kanını taşıyordu!" dediğinde bağırarak "Aynı masada ticaret yapıyorsunuz!" dediğimde omuz silkti. Sinirden gözlerim kararırken "O daha çok küçüktü babasını sevmiyor olabilirdin ama ona bu kadar acı çektirmene gerek yoktu!" dediğimde sesim biraz daha yükseldi.

Leggio'nun yüzü kireç gibi olurken istediğim olmaya başlamıştı. Yüzümde oluşan acı bir gülümsemeyle "Onu senin elinden aldığımda her tarafı yara içindeydi, açtı ve minicik kemikleri ağrıyordu nefes bile zar zor alıyordu bak Lena'nın tırnak izlerini ve bedeninde söndürdüğünüz sigara izmaritlerini söylemiyorum bile!" dediğimde Barlas duydularıyla kıpkırmızı oldu.

Leggio kravatını gevşetirken "Ne o nefesin mi daraldı? " diye sorduğumda kafasını olumlu anlamda salladı. Ben gülerken "Bu daha hiçbir şey kalbinde sıkışarak daha sonra ne olacak biliyor musun? Hemen söyleyeyim ağzından kan gelecek. Neden biliyor musun?" diye sorduğumda kafasını hayır anlamında salladı. Cevabın netti "Yediğin zehir yüzünden organların yavaş yavaş kanama yapıyor!"dedim kendimden emin bir şekilde.

Eli kalbinin üzerine giderken tam zamanıydı artık gözlerinin içine bakarak "Biliyor musun Leggio kızının kafasına da ben sıktım sırf kızımın canını yaktı diye! Şimdide seni gebertiyorum kızımın 1 ayını aldın diye!" dediğimde hayretle baktı bana. Gözünde beliren korkuyla "Nasıl yaptın bunu?" diye sordu nefes nefese.

Gülüşlerim derinleşirken Leggio öksürmeye başladı "Korkma Leggio ölümün çok kolay olmayacak aslında kolay bile olabilir." dediğimde ciddileştim. Sorduğu soruya cevaben "Ne acı değil mi kendi ellerinle yarattığın canavarın sonun olması!" dedim.

Barlas sinirle bana bakarken "Ne oldu lan benim bebeğime devam etsene!" diye kükrerken Barlas'a masumca bakıp "Ben burada bebeğinin annesini öldürdüğümü anlatıyorum senin sorduğun soruya bak, bekle onunda zamanı gelecek her şeyi bir anda anlatamam!" dediğimde Leggio öksürmeye başladı.

Leggio'nun ağzından kan dökülürken gülümseyip ayağa kalktım masanın üstündeki silahı alıp şarjörü tamamen boşalttım. Çantamdan çıkardığım kurşunu Leggio'ya gösterip "Tanıdın mı bunu?" dediğimde kafasını sallarken gözleri hayretle açıldı.

Kurşunu şarjöre takıp şarjörü silaha geri taktım. Ayaklarım Leggio'nun yanına giderken yan tarafta oturan Barlas'ın sinirini es geçerek kalçamı masaya yasladım.

Leggio'ya bakarak çenesini tutup kendime döndürdüm. Dudaklarımı büzerken "Bak şu işe Leggio yenide yemek yemiştin ama ben sana bu kurşunu yedireceğimi söylemiştim olsun tatlı niyetine artık!" diyerek iç çektim. Barlas'a dönüp göz kırparak tekrar Leggio'ya döndüm namluyu ağzına sokarak "Afiyet olsun babacık!" diyerek tetiğe bastım.

Leggio'nun kafası masaya düşerken namluyu temizleyerek "Bakın beyler tarih bir şeyi yazmaz Tamay işini yarım bıraktı!" dediğimde gülümsedim.

Barlas masaya vurarak ayağa kalkıp sinirle önümde durdu. Bacaklarımı aralayıp bir adım atarak dibime kadar girdi "Tarih bir şeyi daha yazmaz Tamay, Barlas ona yapılanı cezasız bıraktı!" dediğinde yutkundum.

Elimdeki silahı masaya koyup ellerimi Barlas'ın gömleğinin yakasına yerleştirerek "Üzülmeyecek misin benim gibi masum bir kadına ceza vermeye?" diyerek dudaklarımı büzdüm.

Barlas kafasını olumsuz anlamda sallarken "Bebeğim nerede, nasıl ve şu an ne yapıyor?" diye sorduğunda yüzüme yerleştirdiğim sahte gülümsemeyle "Sayın ceza hakimi benim cezam ne?" diye sordum konuyu geçiştirmek için bunu öğrenmesine şu anlık gerek yoktu çünkü.

Barlas sinirle solurken "Üzülme yavrum canını çok acıtmayacağım sadece ruhundan çalacağım!" diyerek parmağının tersiyle yüzümü okşadı.

Gözlerimi kapatıp kafamı farklı bir yöne çevirirken "Açık konuş Barlas laf oyunlarına gerek yok!" dedim sinirle. Barlas sırıtırken "Çok yakışacak!" dedi düşünceli bir şekilde.

Mavilerimi Barlas'a çevirirken "Neymiş çok yakışacak olan?" diye sordum merakla. Barlas'ın sırıtması gülümsemeye dönerken dikkatle bana bakıp "Soyadım!" dedi ciddiyetle.

Alayla gülerken "Saçmalama istersen çekil şuradan!" diyerek Barlas'ı itmeye çalıştım. Barlas gülerken ben hala onu itmeye çalışıyordum "Çekil şuradan Barlas!" dedim tekrardan.

Barlas kenara kayarken "Tamay sana söylemiştim, keseceğim cezayı bir ömür boyu taşıyacaksın diye." dediğinde gülerek "Bunu kabul etmeyeceğim biliyordun ölsemde kabul etmem!" dedim tek kaşımı kaldırırken.

Kapının kilidi açılırken kapıya baktık Leon büyük bir kibirle içeriye girerek "Leggio umarım yerini bana bıraktığını söylememişsindir!" derken birden bütün neşesi kaçtı. Etrafa göz gezdirip sinirle bana bakarken "Ne oldu lan burada! Kim yaptı bunu?" diye kükrerken omzumu silkerken "Görüyorsun olanı niye soruyorsun salak mısın?" dedim canım burnumdayken.

Leon bana bakıp "Leggio ve kardeşime bunlar yapılırken senin elin armut mu topluyordu?" diye sorduğunda ciddiyetle ona bakıp "Buranın bu kadar karışmasına vesile olan benim desem hatta iddiayı arttırıp onları ben öldürdüm desem ne yapabilirsin ki!" dediğimde şok olmuş bir şekilde bana baktı.

Yanındaki korumaya bakıp "Gebertin bu iblisi yaşamasına gerek kalmadı artık!" diye kükrerken yanındaki korumalar bellerindeki silahları çıkarıp şarjörlerini başka yöne silahları başka yere fırlattılar.

Leon'a bakarak "Ne zannediyordun Leon dünkü boksun sen, sana mı itaat edecekler yoksa bana mı?" dedim. Leon'un elleri yumruk olurken "Küçük bebeğini bulmama ramak kaldı Tamay onu bulursam Leggio'nun beceremediğini becereceğim!" dediğinde omuz silktim çünkü o güvendeydi ve bu ahmak hiçbir şey yapamazdı.

Barlas sinirle Leon'a doğru yürürken kolundan tutup "Sen bilmez misin çok havlayan köpek ısırmaz!" diye çıkışarak tek kaşımı kaldırdım. Barlas sinirle burnundan solurken "Eğer çocuğumun saçının teline zarar gelsin herkesten önce seni yakarım Tamay duydun mu beni?" dediğinde korkmadım bile.

Leon bir şey yapamayacağını anladığında sinirle korumaları itip "Bu iş burada bitmedi Tamay!" diyerek çıktı. Arkasından el sallarken "Sen mezarları kaz ben bunları gönderirim!" diye bağırdım. Barlas'a dönerek "Sen ne zannediyorsun Barlas ona zarar geleceğini falan mı? Korkmana gerek yok çünkü ben dişimi tırnağıma takarak 1 ayı 3 yıla sığdırdım ona zarar gelmesine asla müsaade etmem!" diyerek Leggio'nun oturduğu sandalyeye yöneldim.

Leggio'nun cansız bedenini bir çöp gibi yere iterek onun oturduğu yere oturdum. Barlas'ta sinirle yerine otururken çok geçmeden Leggio'nun avukatı içeriye girdi. Avukat önce yerdekilere sonra bana bakarak "3 yıldır bu anı bekliyordun ve şimdi gerçekleşti içindeki kan soğudu mu bari?" diye sorduğunda kafamı olumsuz anlamda salladım.

Avukat iç çekerek konuşmaya başladı "Aslında bugün bu masaya Leon oturacaktı fakat Tamay buna engel olarak..." derken Adnan lafını kesti "Bugüne kadar hangi kadının lafıyla iş yaptık da bugün yapacağız!" diye kükredi.

Avukat gülerek "Tamay senin tanıdığın kadınlara benzemez, Leggio'nun bütün adamları ona çalışıyor hatta benim bile bilmediklerim var bence korksan iyi edersin!" dediğinde Adnan'la bakıştık. Avukat devam ederek "Tamay yerine kimin geçeceğini söylemedi çünkü onu aşan bir durum o sadece zirveye kim yakınsa o otursun dedi." dediğinde Barlas'a baktım.

Baran masadakilere bakarak "O sandalye Barlas'ın hakkı eğer ses çıkaran olursa kafasına ben sıkarım!" dediğinde Ateş Bey, Selim ve ben şok olarak Baran'a baktık. Baran sakin bir şekilde "Düşman olabiliriz ama kimsenin hakkını kimseye yedirmem!" dediğinde kafamızı vay be der gibi salladık.

Barlas bütün hiddetiyle ayağa kalkarak bana doğru yürüdü kolumdan tutup beni kaldırdı ve oturduğum yere kendisi oturdu. Ben Barlas'a sinirle bakarken Avukat belgeleri imzalatıp hızla çıktı. Artık Barlas 2 kat daha güçlüydü ve bu biraz ürkütücüydü.

Barlas bana dönerek "Senin de hükmünü verdiğime göre söyle bakalım ne zaman kıyıyoruz nikahı?" diye sorduğunda gülerek "Rüyanda!" diyerek çantamı aldım ve kapıya yöneldim. Masanın üzerindeki silahı göstererek "Bu da benden sana rüyandaki nikah için hediyem!" diyerek kapıdan çıktım.

Merdivenleri inerken telefonum çaldı çantamdaki telefonu çıkarıp ekrana baktım. Gülerek telefonu açıp "İşim şimdi bitti Sahra hemen geliyorum." dedim. Sahra endişeyle "Tamay, Pera yok!" dediğinde elim ayağım titremeye başladı.

Yutkunurken "Ne demek Pera yok Sahra neredesin sen?" diye sordum. Sahra'nın sesi titrerken "Biz parka geldik Pera kaymaya çıkarken telefonum çaldı ne olduysa o sırada oldu!" dediğinde başımdan aşağı kaynar sular döküldü.

Gözlerim dolarken aklımda sadece tek seçenek vardı korktuğum tek seçenek. Leon, Pera'yı kaçırmış olabilirdi ve ona zarar vermeden asla bırakmazdı. Gözlerimden yaşlar dökülürken hızla arabaya bindim Sahra'nın attığı konuma doğru gittim.

Sahil kenarındaki parka gelip arabayı park ederek arabadan indim. Gözüm bankta ağlayan Sahra'ya takılırken hızla onun yanına gittim. Beni gören Sahra hızla ayağa kalkıp "Özür dilerim Tamay küçücük çocuğa sahip çıkamadım ya!" diyerek ağlamaya devam etti.

Sahra'yı sakinleştirmeye çalışırken etrafa göz gezdirdim. Sahra'ya bakarak "Seni takip eden birileri dikkatini çekti mi?" diye sorduğumda kafasını hayır anlamında salladı. Ne yapmam gerektiğini bilmeden etrafa bakarken birden telefonum çaldı. Telefonumu elime alıp baktığımda tanımadığım bir numara olduğunu gördüm. Telefonu hızla açarken karşı taraftan "Ablacııım!" diye bağıran Pera'nın sesini duymamla gözümden yaş damladı.

Boğazımı temizleyerek "Pera neredesin ablacım iyi misin?" diye sorduğumda Sahra'nın gözleri ışıldayarak bana baktı. Pera'nın neşeli sesini tekrar duymamla beraber ona odaklandım "Ablacım ben çok iyim senin işin uzayacağı için Ba..." devam edemeden telefon kapandı.

Benim içim bir nebze rahatlar Ken bir yandan da sinirle dolmuştu. Sahra'ya dönerek "Sen eve git ben sana haber vereceğim." diyerek onu gönderdim. Sinirle arabaya binerek Barlas'ın evine gitmeye başladım. Hangi ara bunu planlamıştı aklım almıyordu.

Kapının önüne arabamı park ederek aşağıya indim. Tam demir kapıdan geçecekken geçen seferki olmayan korumalar beni durdurarak "Barlas Bey'in kesin talimatı var sizi içeriye alamam!" dediğinde gülmeye başladım.

Gülüşüm ciddileşirken "Sen kim köpeksin de beni içeriye almıyorsun çekil şuradan!" dediğim sırada adam kolumu sertçe tutup "Giremezsiniz!" dedi. Kolumu adamdan kurtararak telefonumu elime aldım Barlas'ı arayarak açmasını bekledim.

Telefonu meşgule atarken demir kapının açılma sesini duydum. Kapıya baktığımda ne ara geldiğini bilmediğim Barlas'ın bana doğru geldiğini görerek bende ona ilerledim. Tam dibine girerken "Pera nerede?" diye sordum.

Barlas gülerek bana bakıp "Müstakbel karıcım fazla sinirlisin bak erken kırışacaksın!" dediğinde yüzümü buruşturdum. Sabır çekerek ona baktım "Seninle evlenmeyeceğimi söyledim!" dedim dişlerimi sıkarak.

Barlas kafasını bana eğerken "Sana sorduğumu hatırlamıyorum zaten!" dediğinde ondan uzaklaştım. Kafamı sallarken "Bak Barlas bana ceza verirken kendine de zarar veriyorsun bana soyadını vermen bazı şeyleri değiştirmeyecek hem ben senden de soyadından da nefret ediyorum!" dedim.

Barlas gülerek "Ne güzel işte sana nefret ettiğin bir adamın nefret ettiğin soyadını vererek en büyük cezayı veriyorum!" dediğinde göz devirdim. Barlas'a diyecek bir şey bulamıyorum artık.

Ben sinirle etrafı turlarken Barlas bana bakıp "Bu nikah işi olana kadar Pera benimle kalacak varsa gücün gelir alırsın onu benden şimdi evine git ve düşünmeye başla e unutma ki ne kadar çabuk o kadar iyi!" diyerek kapıdan içeriye girdi.

Benim elimden bir şey gelmezken sinirle arabaya binip eve sürmeye başladım. Eve gidene kadar aramadığım insan kalmazken hepsinden 'Biz Barlas' a yanlış yapamayız!' cevabını aldım.

Sessizce eve girerken kapıya yaslanıp gözyaşlarımı serbest bıraktım. Çok geçmeden kapı çaldığında kalkıp kendime çeki düzen vererek kapıyı açtım. Baran ve Ateş Bey endişeyle içeri girerken Baran'a sarılıp daha çok ağladım.

Baran beni sakinleştirmeye çalışırken "Bazen istemediğimiz şeyler olur ve elimizden bir şey gelmez Tamay girmiş olduğun hayatın acımasız yüzü bu." dediğinde sadece kafamı salladım.

Onlar salona geçerken bende arkalarından giderek koltuğa oturdum. Titreyen sesimle Ateş Bey'e "Şimdi ne olacak, ne yapmam gerekiyor?" diye sorduğumda Ateş Bey net bir şekilde "Şu durumda Barlas ne istiyorsa onu yapmalısın ne kadar güçlü olursan ol Tamay Barlas gücüne güç kattı artık bu durumda kimse sana yardım edemez!" dedi iç çekerken.

Bu durumu bu kadar çabuk kabul edemezdim elimden bir şey gelmeliydi. Adar'a mesaj atarak bir çözüm aramaya başladım o ise elinden geleni yapacağını söylemişti. Rusya'daki adamları devreye sokmaya çalışsam da onlarda Barlas'a baş kaldıramayacaklarını söylediler.

Adar'ın "Miniği en kısa zamanda Türkiye'ye sokmamız lazım burası iyice karıştı." demesinin ardından ağlamam daha da şiddetlendi. Ben Asmin Tamay Arslan artık elim kolum bağlanmıştır ve o an anladım ki bazen zeka gücü yenemiyormuş.

Baran ve Ateş Bey'inde elinden bir şey gelmediği için onlar da benimle birlikte üzülmüşlerdi. Telefonum çalarken hemen açtım Barlas'ın sesini duyarken "Ablası Pera sana iyi geceler demek istiyor." dedi sahtelik akan sesiyle.

Pera titreyen sesiyle "Ablacım lütfen işini hızlı bitir olur mu se çok ösledim?" dediğinde gözlerim doldu. Ağladığımı belli etmeden "Söz veriyorum hemen halledeceğim işimi ablacım sakın ağabeyleri üzme olur mu?" dediğimde Pera iç çekti.

Pera hem ağlayıp hem burnunu çekerken "Ayıcığım kayboldu biliyor musun abla?" dedi. Gözyaşlarımı silerek "Ben sana bir sürü alırım ablacım üzülme sen." dediğimde Pera daha da ağlayarak "Bu gece neye sarılarak uyuyacağım." dediğinde Barlas telefonu elinden aldı.

Selim'in arkadan Pera'yı sakinleştiren sesi duyarken öfkeyle Barlas'a "Küçücük çocuğa yaptığın şey doğru mu? Barlas nasıl vicdanın elveriyor böyle ağlamasına!" dedim bağırarak.

Barlas buz gibi çıkan sesiyle "Her şey senin ellerinde Tamay ne kadar inat edersen zaman o kadar uzar!" diyerek telefonu kapattı.

Sinirle telefonu fırlatırken Barlas'a saydırıyordum. Her şey aniden tepetaklak olurken ne yapmam gerektiğini bile bilmiyordum.

Ateş Bey Baran'a kaş göz yaparak balkona çıkıp telefonunu çıkardı. O telefonla konuşurken arada bağırıyor arada ise yavaş konuşmaya çalışıyordu. Ateş Bey aldığı her olumsuz cevapla sinirden damarları çıkıyordu en sonunda dayanamayarak telefonu kapatıp içeriye girdi.

Baran'a kafasını olumsuz anlamda sallarken Baran'da sessizce küfür etmişti. O an Barlas'la konuştuğunu anladığımda aklıma onun ne kadar inatçı biri olduğu geldi.

Artık tamamen bütün yollarım kapanmıştı tek yolum kalmıştı onu da kullanamazdım. Küçüğümü bu işlere karıştıramazdım Barlas yapabilirdi ama ben yapamazdım.

İçime koca bir ateş düşerken ilk defa bu kadar çaresizdim. Telefonumu elime alıp Barlas'ı arayarak onu buraya çağırdım. Burada enine boyuna konuşup bu işi halletmeliydik.

Barlas'ın gelmesine yakın Baran ve Ateş Bey giderken bende gidip kendime çeki düzen verdim. Aradan 5 dakika geçerken kapı çaldı kapıya bakmak için odadan çıktım.

Derin bir nefes alıp kapıyı açtığımda karşımda ciddiyetinden ödün vermemiş Barlas'ı gördüm. Kenara çekilip içeriye girmesine izin verdim o içeriye girerken bende arkasındaydım.

Beraber salona girerken o çoktan koltuğa oturmuş benim konuşmamı bekliyordu. Ben ise tam karşısında olmak istediğim için orta sehpaya oturdum.

Kızarmış gözlerimle Barlas'a bakarken "Bazen çok aykırı şeyler istiyorsun farkında mısın?" diye sordum. Barlas kafasını olumsuz anlamda sallarken "Neyi aykırı istemişim mesela söylesene bana?" dediğinde yutkundum.

Ağzımı açamazken Barlas öfkeyle bana bakıp "Sana diyorum Tamay bana bir cevap versene neyi aykırı istedim?" diye bağırdığında "Bu evlilik işi çok saçma işte çok aykırı!" dedim sitemle.

Barlas öfkeyle gülerken "Aslında sana neden zarar vermediğimi biliyor musun Tamay?" diye sorduğunda kafamı olumsuz anlamda salladım. Barlas gözlerimin içine bakarak "Ben senin kadar cani değilim çünkü senin arkanda bırakacağın küçük bir kardeşin var ve ben senin yaptığın gibi onu senden ayıramazdım!" dedi.

Gözlerim dolarken "Şu an yaptığın ne Barlas aynı şey değil mi?" diye sorduğumda kafasını salladı. Bana doğru eğilerek "Eğer senle onu ayırmak isteseydim şu an nefes dahi almıyordun!" dedi dişlerini sıkarken.

Mavilerim siyahlarına karışırken "Hani kadınlara ve çocuklara zarar vermezdin ne değişti?" diye sordum. Barlas gözlerini gözlerimden çekmeden "Sen beni benim olandan ayırdın, işte bu benim kırmızı çizgimdi!" dediğinde derin bir nefes aldım içime.

Parmaklarımla oynarken gülümsedim "Aslında niyetim onu senden ayırmak değildi." dediğimde samimiyetten uzak bir şekilde güldü "Neymiş niyetin?" diye sorduğunda aklıma gelen acı günlerden dolayı gülüşüm soldu.

Yüzüm düşerken "Biraz kendini toparlaması gerekiyordu çünkü küçük bedeni yolculuğu kaldırmayabilirdi doktorda izin vermemişti zaten ama işte Leggio'nun bir şekilde onu Türkiye'ye getireceğimden haberi olunca benim işlerde yattı." dedim.

Barlas bana inanmayan gözlerle bakarken "Yalan söylemiyorum Barlas!" dedim sinirle. Barlas gözlerimin içine bakarak "Nasıl bir çocuk kime benziyor mesela?" diye sordu.

Bazı konuların üstünü kapatmak istediğinin farkına vardım. Nedensizce içimde bir hüzün oluşurken bir taraftan da yüzümde küçük bir gülümseme meydana geldi.

Gözlerim hala Barlas'ın gözlerindeyken "Çok tatlı bir kız ismi Sarya." dediğim de gülümsedim. Barlas'ın gözlerinin içi parlarken devam ettim "Tıpkı sana benziyor gözleri hariç Lena'nın gözleri gibi buz mavisi." dediğimde hiçbir tepki vermeden "Tamay ben artık benden çaldığın 3 senemi geri istiyorum!" dedi sitemle.

Gözlerimi kaçırırken "Bende Pera'yı geri istiyorum!" dedim baş kaldırırken. Barlas'ın gözleri yine öfkeyle harlanırken "Önce soyadım sonra Pera, zaten inat etmeseydin şu an seninleydi!" dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. Etrafı izlerken "Neden ısrarla bu?" diye sorduğumda biri duyacakmış gibi kulağıma yaklaşarak "Çünkü insan nefret ettiği kişinin yanında öldürür ruhunu!" dedi.

Ben hala bir şeyleri inat ederken onun çoktan sabrı taşmıştı çenemde tutup kafamı kendine çevirdi "Sana zaten sormuyorum Tamay yarın sabah hazır ol nikah işlemlerini halledeceğiz!" diyerek çenemi sert bir şekilde bıraktı.

Barlas ayağa kalkıp salondan çıkarken arkasından "Böyle bir şey asla olmayacak Barlas bunun olmasına asla izin vermem!" dedim bağırarak. Barlas arkasını dönüp hızla yanıma gelerek kolumdan tuttu. Ben daha ne olduğunu anlamadan "Öyle mi Tamay Hanım bunu sen istedin!" diyerek beni kapıya sürüklemeye başladı.

Ben gitmemek için direnirken Barlas hızla kapıyı açtı. O ayakkabılarını giyerken hala kolumdan tutuyordu. Kolumu elinden kurtarmaya çalıştıkça daha sıkı tutuyordu o acıyla "Kolum acıyor!" dediğimde duymadı bile ya da duymazlıktan geldi.

Ayakkabılarını giyip benimde ayakkabılarımı giymemi beklerken "Uslu dur canın acımasın o zaman!" dedi. Ayakkabılarımı giydiğimi gören Barlas sinirle kapıyı kapatarak yürümeye başladı.

Asansörü beklerken ben bir ihtimal kurtulurum diye çabalarken asansör geldi. Kapısı açılırken Barlas beni sinirle içeriye soktu. Asansör aşağı inerken Barlas burnundan soluyarak birden asansörü durdurup beni asansörle kendi arasına aldı.

Ben öfkeyle ona bakarken Barlas umursamazca "Aslında biraz uslu dursaydın her şey sakince olacaktı." dediğinde anlamadım. Gözlerimdeki bilinmezlikle devam etti "Şimdi ne olacak biliyor musun? Yarın gidip nikah günü alacağız ben seni serbest bırakacağım ama her anını gözetleyen birileri olacak neden biliyor musun?" diye sordu.

Kafamı hayır anlamında sallarken alnını alnıma yaslayarak "Çünkü sen yaptığın her hareketle sana olan güvenimi yerle bir ediyorsun!" dedi. Barlas her konuştuğunda içimde oluşan heyecan ve hüzün kalp atışımı etkiliyordu. Gerçi Barlas'ın kalp atışlarının benimkinden pek bir farkı yoktu.

Kalp atışlarımı birbirine karışırken Barlas burnumun üstüne küçük bir buse kondurup asansörü tekrar çalıştırdı. Biz aşağı inerken artık kaçışım olmadığını kabullendim. Gözümden tek bir damla akarken Barlas görmeden hemen sildim.

Eğer hayat bir oyunsa bu oyunun kuralını ben koymalıydım. Eğer bu evlilik gerçekleşecekse bu evlilikte ben ne dersem o olmalıydı kural basitti.

Barlas beni hızla arabaya bindirip kendisinde arabaya binerek arabayı çalıştırdı ve otoparktan çıkarak anayola girdi. Yolculuk sessiz geçerken birden "Beni nereye götürüyorsun?" diye sordum.

Barlas cevap vermek istemezken vazgeçip "Evimize." Dedi sadece. Ben gözlerimi devirirken "Bizim evimiz kulağa bile hoş gelmiyor!" dediğimde Barlas gülümsedi.

Barlas'ın gittiği yollar bana tanıdık gelirken geçmişi hatırlamaya çalıştım. Aklıma gelen görüntüyle hayretle Barlas'a dönerek "O eve gitmeyeceğiz değil mi?" diye sorduğumda sadece gülümsedi.

 

Herkese merhaba yeni bölümle sizinle tekrardan buluşmak beni çok mutlu etti.

 

Umarım bölümleri zevkle okuyorsunuzdur.

 

Beğendiyseniz yıldız atmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Loading...
0%