@zehranurr
|
"İnsan her şeye alışır diyorlar ya, öyle değil aslında. Başka çaren olmadığı için katlanıyorsun ama alışamıyorsun." Demiş Ahmet Ümit, Bir Ses Böler Geceyi kitabında. Her şeye alışmaya çalışan ben bu duruma katlanmak zorundaydım. Her şeye gücü yeten ben Barlas Kara'ya yenilmiştim. Uzun düşüncelere dalmışken arabanın durmasıyla kendime geldim. Bu ev her defasında beni kendine çekmeyi başarıyordu. İlk defa bu evde görmüştüm Barlas'ı gerçi o görüşmeden sonra vicdanım gibi bırakmamış yakamı. İçime derin bir nefes çekerken Barlas arabadan inip benim olduğum yerin kapısını açtı. Arabadan inerken Barlas'ı arkama alarak yürümeye başladım. Barlas arkamdan gelirken bir taraftan da telefonla konuşuyordu. Başka zaman olsa kulak misafiri olmak isterdim ama durumum buna el vermiyor. Attığım her adımda gözüme değen kalabalıkla arkamı dönerek "Ne bu kalabalık?" diye sordum. Barlas gözlerime soğuk bir şekilde bakarken içim ürpermişti. Sorum cevapsız kalırken beni önüme döndürüp tekrar yürütmeye başladı. Bu durum kaçan keyfimi daha çok kaçırırken sonunda kapının önüne geldik. Barlas cebindeki anahtarı çıkarıp kapıyı açarak beni hızla içeriye soktu. Sinirle içeriye girip salona doğru giderken benim sinirimin iki katı kadar sinirle Barlas peşimden geliyordu. Ona dönerek "Sana bir soru sordum ama sen bana cevap verme gereksiniminde bile bulunmadın bravo sana!" diyerek alkış yaptım. Barlas hala bana ifadesiz bakarken "Sorduğun her soruya cevap vermek zorunda mıyım ben?" dedi. Sinirle kahkaha atarken "Evet, sorduğum her soruya cevap vermek zorundasın! Hani evlenecekmişiz ya ki asla böyle bir şey olmayacak!" dediğimde Barlas'ta sırıtmıştı. O bu durumdan zevk alırken bense içten içe sinir krizleri geçiriyordum. Barlas bana doğru adım atarken bense yerimde sabit kalmayı tercih etmiştim. Son adımıyla dibime kadar girdi ve bana doğru eğilerek "Öyle bir şey olacak Tamay sen istesen de istemesen de olacak işte o zaman sorduğun her sorunun cevabını alabileceksin." dedi sakin bir tonla. Ondan uzaklaşmak için geri adım atacakken elini belime dolayarak beni kendine çekerek "Ama çok merak ediyorsan onlar senin için burada kaçma diye çünkü müstakbel kocan sana pek güvenemiyor!" dedi imayla. Ellerimi göğsüne koyarak aramıza boşluk açmaya çalışarak "Pek güvenmediğin kadınla nasıl evleniyorsun Barlas Kara?" diye sordum. Barlas'ın yüzüne yayılan gülümsemeyle biraz daha yaklaştı bana "Nedenlerini bildiğin şeyleri konuşmaktan sıkılmadın mı sen?" diye soruma soruyla karşılık verdi. Nefes almayı unutmuşken "Aynı şeyleri konuşmak hoşuma gidiyorsa demek ki!" dediğimde kıkırdadı. İçimde değişik hisler uyanırken Barlas'ın bakışları yüzümün her santimine değiyordu. Ben bakışlarımı kaçırırken "Beni ne zaman bırakmayı düşünüyorsun bu durum çok rahatsız edici!" dedim kızgın bir tonla. Barlas'ın tutuşu daha da sertleşirken "Keyfim ve kahyası ne zaman uygun görürse!" diye bir cevap verirken gözlerimi devirdim. Barlas hala bana bakarken yüzümü ona dönüp tam çıkışacakken dudağımla yanağımın arasındaki çukura bir buse kondurdu. Nefesim kesilirken gözlerim büyümeye başladı. Barlas belimi bırakıp geriye doğru adım atarken "Alış diye karıcım malum olur arada böyle şeyler bilirsin!" dedi imayla. Bana göz kırparak arkasındaki koltuğa oturdu. Onun ifadesiz halinden eser kalmamışken ben mal gibi kalmıştım. Asla böyle şeylere izin vermeyen ben sıra bu adama gelince dengem şaşıyordu. Sinirle Barlas'a bakıp "Bana bundan sonra yaklaşma Kara!" diye bağırırken o keyifle başını salladı. Elini çenesinin altına koyarken "Olur karıcım gece yatarken aramıza yastıkta koyalım ister misin?" dediğin de sinirle yerimde tepinmeye başladım. Elime geçen yastığı Barlas'a fırlatırken "Seninle değil aynı yatakta yatmak aynı oda da bile kalmam!" diye cırladım. Barlas kahkaha atarken içeriye birinin girmesiyle o tarafa döndüm. Dikkatle adama bakarken "Ağabeyim her şey hazır yengeyi güvene aldık." Dediğinde Barlas kafasını sallayıp "Onun korunmaya ihtiyacı yok lan siz kendinizi koruyun yeter!" dedi imayla. Ben göz devirirken adını bilmediğim adam gülmeye başladı. Adama bakıp "Sen kimsin?" diye sordum. Adamın gülmesi dururken "Ben Pusat yenge aha bu adamın bir küçüğü." derken el salladı. Yüzümü buruşturup "Bana yenge deyip durma sallanan elini montelerim sana!" dedim ciddiyetle. Pusat'ın havadaki eli düşerken yüzünde samimiyetten uzak bir gülümseme yayıldı. Barlas'a dönerek "Ben bu zindandan ne zaman kurtulurum acaba Barlas Bey?" diye sordum. Barlas oturduğu yerden kalkıp "Hiçbir zaman Tamay Hanım. Yarın 9'da burada olurum ona göre hazırlan!" diyerek kapıya doğru yürümeye başladı. Kollarımı önümde bağlayıp "Kıyafetlerim yok nasıl hazırlanabilirim gerizekalı!" dediğimde bana dönüp "Merak etme müstakbel kocan senin için alışveriş yaptı karıcım odamızda istediğini bulabilirsin." Dedi. Tam ağzımı açacakken dış kapıyı açıp evden def olup gitmişti. Sinirle arkasından "Allah'ın cezası!" diye bağırırken kafamı pencereye çevirdiğimde Barlas'a göz göze geldik. Kafamı çevirip koltuğa oturdum kocaman evde ne yapacağım diye düşünürken gözüm saate ilişti. İçime çöken hüzünle saatin çoktan gece yarısını geçtiğini gördüm. Oturduğum koltuktan kalkıp evi dolaşmaya başladım ilk katta mutfak, salon ve iki oda vardı. Mutfağın salonla birleştirilmiş olması güzel olmuştu yemek masası bahçeye bakıyordu ki en sevdiğim şeydi. Odaların biri Selim'e aitti burada bile peşimden düşmemişti diğeri ise çamaşır odasıydı. Odadan çıkıp merdivenlerden çıktığımda sağda tek solda üç oda vardı. Önce tek olan odaya girdim bembeyaz kocaman bir oda olmasına karşın mobilyalar ahşap detaylıydı. Giyinme odasına girdiğimde çok fazla kıyafet olduğunu gördüm cidden Barlas bu kadar alışveriş yapmış mıydı yani? İç çekip kafamı sallarken odadan çıkıp diğer odalara girdim. Odaların biri boştu diğer ikisi ise çocuk odasıydı büyük bir ihtimalle biri Pera'nın diğeri ise Sarya'nındı. Merdivenlerden inip mutfağa girerek bir bardak su içtim. Elimi cebime attığımda telefonumun olmadığını fark ettim evden çıkarken alamadığım aklıma geldiğinde içimden Barlas'a demediğim kalmamıştı. Tekrar merdivenlerden çıkıp odaya girdim bu odada Barlas ile kalmak istemesem de elimden bir şey gelmiyordu. Yatağın üstüne oturup olacakları düşünmeye başladım içimdeki kötü his peşimi bırakmazken geriye doğru yattım. Gözümden yanağıma bir damla yaş akarken elimi kalbimin üzerine koydum. Kötü bir şey olacak bunu hissedebiliyorum ama bunu dile getirememek daha çok sıkıntıya sokuyordu beni. Uzandığım yerden kalkıp yatağa girdim uykum olmasına rağmen uyuyamıyordum. Çok kısa bir sürede olsa Pera'yla uyumaya alışmıştım ve onun minik kollarını istiyordum. Kafamdaki düşünceleri dağıtmaya çalışıp gözlerimi yumdum zorda olsa gözlerim uykuya teslim olmuştu. Sabah yatakta zıplayan birinin varlığını hissedip gözlerimi açtım. Uykulu gözlerle etrafa bakarken Pera'yı görmeme hemen doğruldum. Kollarımı kocaman açıp Pera'yı içime sokar gibi sarılırken o da yüzüme bir sürü öpücük kondurdu. Bacağıma otururken "Günaydın ablacım burası kocaman, biliyor musun artık burada kalacakmışız Barlas öyle söyledi." Dediğinde kafamı salladım. Dağılan saçlarını geriye doğru itip "Günaydın bitanem. Evet artık burada kalacağız." Dedim. Pera'nın gözlerinin içi parlarken "Odamda kocaman bir ayı var ablacım ve her tarafı oyuncak dolu." Derken bende gülümsedim. Kapı açılırken "Küçük hanım ablanı uyandırabildin mi?" diyerek Barlas içeriye girdi. Uyandığımı görürken "Çok uykucusun kalk hadi halletmemiz gereken bir sürü iş var." Dediğinde ofladım. Ayağa kalkıp Pera'yı yataktan indirirken "Sana da günaydın Barlas!" dediğimde gülerek "Sabah-ı şerifleriniz hayırlı olsun karıcım kahvaltı hazır!" diyerek odadan çıktı. Pera'yla arkasından giderken Pera bana dönüp "Neden sana karıcım diyor?" diye sorduğunda merdivenin son basamağındaydık. Selim ile Barlas bize dönerken Pera'yla gülümseyerek "Barlas biraz halüsinasyon görüyor ablacım." Dediğimde Barlas gülerek "Tabi karıcım hıhı evet o dediğinden!" dedi imayla. Selim ve Pera bizim halimize gülerken Selim dayanamadan "Yenge hadi kahvaltı soğuyor." Dediğinde sabır çektim. Pera koşarak Selim'in kucağına atlarken bende masaya doğru yürüdüm. Selimler kahvaltıya başladığı sırada elinde poşetlerle Pusat içeriye girip "İnsan bekler be ayıp ayıp!" diye sitem etti. Selim Pusat'a dönüp "Çok konuşmada gel artık soğumasınlar!" diye çıkışırken Pusat yavaş adımlarla masaya gelip "Sen bok ye canım sana yok!" dedi. Pera bana dönerek "Abla çok ayıp öyle demek dimi?" diye soran gözlerle bana baktı. Pusat'a sinirle bakarken "Çocuğun yanında doğru konuş!" dedim sinirle. Pusat Pera'yla dönerek "Kusura bakmayın küçük hanım bir daha olmayacak." Dediğinde Pera'da kıkırdadı. Pusat'ta masaya otururken herkes kahvaltıya başlamıştı Barlas ve ben hariç. Kahvaltı bitmişken ben odaya çıkıp üzerimi değiştirip aşağıya indim. Beyler masayı toplamış sohbet ederken Pera'da orta sehpada boyama yapıyordu. Barlas beni görür görmez ayağa kalkarken "Masayı bize kitleyip kaçtın da hadi neyse!" dedi imayla. Omuz silkip ona baktığımda "İşinizin adı ne her şeyi benden bekleyecek değilsiniz ya!" dedim. Hepsi bana şaşkın ördek yavrusu gibi bakarken Pera onlara dönüp "İş bölümü yapmak güzeldir." Dediğinde şaşkın gözler bu sefer Pera'ya döndü. Pusat arkasına yaslanıp "Elimi bir şeye sürmem zaten burada da yaşamıyorum." Dediğinde Selim kafasına vurdu. Ben onların atışmalarını gülerek izlerken Barlas yanıma gelip "Hadi çıkalım artık ne kadar erken gidersek o kadar hızlı biter işimiz." Diyerek yürümeye başladı. Derin bir nefes alıp arkasından giderken aklıma gelen şeyle Pera'ya dönüp "Bir şey dememe gerek var mı ablacım?" dediğimde kafasını hayır anlamında sallayıp "Uslu bir kız olacağım ablacım." Diyerek tekrar boyamasına döndü. Kapının önünde bekleyen Barlas'ın yanına giderek kapıyı kapattım. Barlas önde ben arkasında arabaya giderken gülerek "Artık evde ayakkabıyla dolaşmaya başlamışsın." Dediğinde "Size ayak uyduruyorum işte." Dedim. Arabanın kilidini açıp arabaya bindiğimiz de Barlas bana dönüp "Bu konuda ayak uydurma o evde kuralları sen koyarsın bizde uyarız ayrıca evde ayakkabı giyilmesini de istemiyorum!" dedi ciddiyetle. Barlas'a dönüp "Bunun bir sebebi var mı peki?" diye sordum merakla. Barlas arabayı çalıştırıp bahçeden çıkarken "Evde küçük çocuk var ve ilerde kızımda bize katılacak Sonunda geleceğimiz yere vardığımızda arabadan indik. Merdivenlerden çıkıp içeriye girerek görevlinin yanına gittik. Barlas kimliğimi alıp görevliye işleri hallederken bende dışarda onu bekledim. Elinde almamız gereken sağlık raporlarıyla çıkarken oturduğum yerden kalktım. Binadan çıkıp hastaneye doğru giderken bu sefer sessizliği Barlas bozarak "Bütün testleri yaptırıp ayriyeten SMA testi yaptırırız." Dediğinde ona dönerek "Bizim bir çocuğumuz olmayacak Barlas ne gerek var bunu yapmaya!" dedim sitemle. Barlas iç çekerek "Kaza kurşunu her şey olabilir ayrıca bu testi yapmak zorunlu hale geldi haber izlemiyor musun sen? " dediğinde ciddi olup olmadığına baktım ki fazla ciddiydi. Kafamı sallayarak "Şaka mısın sen?" diye sorduğumda kafasını hayır anlamında salladı. Dikkatle arabayı sürerken "İleriyi düşünmem gerekiyor Tamay ve ben ne istersem şu zamanda o olur!" dediğinde sinirle arkama yaslandım. Bu adama artık bir şey diyemiyorum sürekli saçma sapan şeyler icat ederek sinirlerimi hoplatıyordu. En sonunda hastaneye varmış bütün testleri olmuştuk Barlas'ın isteği doğrultusunda SMA testini de vermiştik. Sonuçlar birkaç gün içinde elimizde olacağı için şu birkaç gün içinde rahattım. Hastanede işleri bitirir bitirmez eve gelmiştik çok yorulmuşum ve başım dönmeye başlamıştı. Barlas'ın işi olduğu için direk giderken Selim'le Pusat'ta Pera'yı alıp parka gitmişti. Evin sessizliğinden yararlanarak bir şeyler atıştırıp koltuğa uzandım. Aradan birkaç saat geçmişken üzerime örtülen şeyle irkilip gözlerimi açtım. Barlas bana bakarak "Korkma bir şey yok biraz daha uyu sen." Dediğinde kafamı sallayarak tekrar yattım. Barlas televizyondan haberleri izlerken odanın içindeki gülmeye karışık koşma sesiyle kafamı kaldırıp "Siz parkta yeterince oynamadınız mı ne bu enerji?" diye sorduğumda Pera kıkırdayarak "Ablacım onun üstünden bir sürü rakam geçti biz yemek yedik enerji depoladık ama sen uyuyordun Barlas uyandıramadı seni." Dedi. Gözlerimi kısıp önce Barlas'a sonra Pera'ya dönerek "Sana bu lafları kim öğretiyor çok bilmiş hanım?" diye sorduğumda parmağıyla Barlas'ı gösterdi. Barlas hiç rahatını bozmadan haber izlerken ona göz devirdim gözü hala televizyondayken "Gözlerin bozulacak yapma artık şunu!" dedi uyarır tonda. Yattığım yerden kalkıp mutfağa giderken "Aman her şeyde bil zaten." Dedim Barlas'a. Beni takmazken mutfağa gidip bir bardak su alıp tekrar salona girdim. Selim'le Pera boyama yaparken arada atışıyorlardı. Pera Selim'in yaptığını Selim'e onun yaptığını beğenmiyor bu durum benim komiğime giderken Barlas eğilip elimdeki bardağı alarak suyu içmeye başladı. Ben ona şaşkına bakarken o ise sakin sakin su içmeye devam ediyordu. En sonunda dayanamayarak "Bu iki oldu Barlas artık sularını çalma ya!" dediğimde ağzından sadece "Hıı" sesi çıkmıştı. Sabır çekerek mutfağa gidip tekrar su doldurdum kendime ve suyu içerek salona girdim. Haberler biter bitmez Barlas bu sefer tartışma programı açmıştı adamlar birbiriyle tartışırken sıkılıp "Başka bir şey yok mu Barlas bunu izliyoruz?" diye sordum. Ondan cevap alamazken kolunu dürterek "Kime diyorum bunların tartışmalarını izlemek istemiyorum!" dedim sinirle. Barlas gözünü televizyondan ayırmazken "Seninle şimdiden karı koca televizyon kavgası yapmak istemiyorum Tamay lütfen!" dediğinde ofladım. Pera'ya dönerek "Hadi prenses yatma vakti yarın erken kalkacağız çünkü ablanın işe gitmesi lazım." Diyerek ayağa kalktım. Pera'da beni onaylayıp kalkarken herkese iyi geceler diyerek merdivenlere ulaşmıştık. Yukarıya çıkıp Pera'nın odasına girdik üzerini değiştirerek onu yatağına yatırdım. Kenarda duran ayıcığı kollarının arasına bırakıp saçlarına öpücük kondurarak "İyi geceler ablacım eğer bir şey olursa bana seslen olur mu?" dediğimde kafasını sallayarak gözlerini yumdu. Gece lambasını açarak odadan çıktım kapıyı tam kapatmadan aşağıya indim. Selim ve Barlas konuşmaları kendi aralarında tartışırken mutfağa gidip atıştırmak için bir şeyler alıp salona gittim. Koltuğa oturarak Barlas ve Selim'in dinlemeye başladım konu bana o kadar uzaktı ki dediklerinden bir şey anlamamıştım bile. Barlas tartışmayı sonlandırdı bana dönerek "Pera'yı bir kreşe versek daha iyi olmaz mı?" diye sordu. Ağzımdakini bitirip "Çok yakın pedagog arkadaşıma sorduğumda şu an alışma sürecinde şimdilik öyle bir şeye kalkışma dedi." Dediğimde kafasını salladı. Selim esnemeye başlarken "İyi geceler size, sakın gece birbirinizi öldürmeyin ve güzel güzel uyuyun." Diyerek odasına girdi. Barlas'la televizyon izlemeye devam ederken birden televizyonu kapatıp "Hadi yatalım bizde." Diyerek ayaklandı. Oturduğum yerden kalkıp önce odayı toplayıp bulaşıkları makineye yerleştirdim daha sonra merdivenlerden çıkıp odaya girdim. Barlas yatakta yatarken kendime yastık ve yorgan alıp koltuğun üzerine sererek yattım. Barlas gözlerini açıp bana bakarken "Orada yatmayacaksın herhalde?" dedi şaşkınca. Yattığım yere iyice yerleştiren "Tam olarak burada yatağım ve sende buna karışmayacaksın Barlas Kara!" dedim. Barlas sabır çekerken "Yarın o koltuğu oradan kaldırıp yakmazsam bende Barlas değilim!" dedi sinirle. Onun dediğine gülerken "Yerde de yatarım hiç sorun değil." Dediğimde "Aynen yatarsın ama bok yatarsın!" dedi. Yattığım yerden doğrulup ona bakarken "Terbiyesiz nasıl konuşuyor benle hem evlenmeden seninle aynı yatakta yatmam unut bunu." Dedim. Barlas dediğime daha çok sinirlenirken "La havle sabır Allah'ım!" diyerek arkasını döndü. Arkasından onun taklidini yaparak yerime yattım çok fazla uyumama rağmen hala uykum vardı zaten fazlada dayanamayarak uyumuştum. Sabah herkes önce uyanmış kahvaltıyı hazırlamıştım. Gözlerini ovuşturarak merdivenlerden inen Pera'yı görünce yüzüm güldü. Kollarımı açıp Pera'ya sarılırken "Günaydın prensesim rahat uyuyabildin mi?" diye sorduğumda kafasını olumlu anlamda sallayıp başını boynuma gömdü. Hala uykusu varken bana sıkıca sarılmıştı Pera'yı kucağıma alıp ayağa kalktım. Yerimde sallanırken merdivenler Barlas indi bizim halimize bakıp gülerken "Günaydın hanımlar hayırdır sanki hiç görüşmemiz gibisiniz." Dedi. Pera kafasını kaldırıp Barlas'a bakarken "İstersen sende katılabilirsin Barlascım." Dedi uykulu sesiyle. Barlas kafasını hayır manasında sallarken "Kahvaltı tercihim küçük hanım." Diyerek masaya oturdu. Pera'yı yere indirip sandalyeye oturmasına yardım ederek tabağına istediklerini koydum. Bardakları doldururken Selim'de uyanıp masaya oturdu hep beraber sessizce kahvaltı yaptık. Kahvaltı bitirip masayı gene beylere kitlerken yukarıya çıkıp önce Pera'yı ve çantasını hazırladın onu aşağıya yollayıp odaya girdim. Önce banyoya gidip işlerimi hallettim daha sonra giyinme odasına gidip siyah elbiseyi elime alıp giyindim. Elbisenin arkasındaki ipleri sıkıca bağlayıp kendime boy aynasından baktım. Bu halim çok hoşuma gittiğine göre makyajımı ve saçımı yapıp Barlas'ın ben uyurken evimde getirdiği eşyalarımı ve ayakkabılarımı alıp aşağıya indim. Merdivenlerden inerken Barlas'ın gözü bir an bana kaydı. Elindeki işi bırakıp ciddiyetle bana bakarken "Bu ne hal nereye gidiyorsun bu tiple?" diye sordu. Merdivenin son basamağına geldiğimde "İşe gidiyorum işte Barlas, ayrıca ne bu haller?" dedim sitemle. Barlas oturduğu yerden kalkıp "Bu şekilde mi gidiyorsun sen işe buradan bakınca sanki işe gitmiyormuşsun gibime geldi de?" dediğinde sabır çektim. Pera'ya hırkasını giydirecek kapıya doğru ilerlerken "İşe gidiyorum Barlas ve evet bu tiple gidiyorum ayrıca baya güzel olmuşum sen beğenmesen de olur!" dedim sitemle. Pera'nın ayakkabılarını giydirip kendi ayakkabılarımı giyerken Barlas'ta yanımıza geldi. Sinirle ceketini üstüne giyip ayakkabılarını giyerken kendi kendine konuşuyordu. Pera'yla kapıdan çıkıp Barlas'ı beklerken o sinirle kapıyı çekip yürümeye başladı. Pera onun bu haline gülerken bende içten içe gülmüştüm. Arabaya bindiğimiz de Barlas rahat edememiş olacak ki ceketini çıkarıp arabayı çalıştırdı. Bahçeden çıkıp ana yola girdiğinde bacağındaki ceketi benim bacaklarıma örterek yine kendi kendine konuştu. Kıskanç adamlardan her zaman kaçan ben bu adamla nasıl yollarımız kesişti anlayamıyorum. Sessiz geçen yolculuğun ardından şirketin önüne geldiğimizde arabadan inip Pera'yı da indirdim. Barlas camı açıp bana bakarken "Çıkışta ben alacağım sizi birde şu elbiseyle de dikkatli ol ipleri kopacak gibi saçma sapan bir elbise!" Dedi sinirle. Barlas'ın bu hali canımı sıkarken "He Barlas ipleri kopacak he, ayrıca bu elbiseyi sen almışsın benim suçum ne?" dedim sitemle. Barlas bir bana bir elbiseye bakarken "Elim kırılsaymış da almasaymışım Tamay o zaman, tamam git seni gördükçe sinirlerim arşa çıkıyor!" dediğinde sinirle yürümeye başladık. Şirkete girip asansöre binerek odamın olduğu kata çıktık. Kısa bir sürenin ardından asansör dururken inip odama doğru ilerledik. İçeriye girdiğimizde Pera hemen boya kitabını çıkarıp boya yaparken bende işlere koyuldum. Çok fazla birikmiş iş vardı ve bunların yetişmesi için baya mesai harcamam gerekiyordu. İç çekip hızla işlere koyulurken kapı açıldı elinde kahvelerde Sahra içeriye girerken "Geldiğini duydum hem seni hem de Pera'yı görmeye geldim müsaitsen değil mi?" diye sorduğunda kafamı salladım. İçeriye girip kapıyı kapatarak Pera'ya göz kırptı. Kahvenin birini bana uzatırken koltuğa oturdu Pera'ya bakarak "Çok korkuttun beni küçük." Dediğinde Pera elindeki kalemi bırakıp Sahra'ya baktı. Yüzünde mahcup bir gülümseme oluşurken "Özür dilerim Sahra sana haber veremediğim için Barlasların yanına gitmem gerekiyormuş." Dedi. Sahra bana şaşkınca bakarken Pera devam etti "Artık Barlas'la kalacağız ablamla." Derken Sahra'nın gözleri daha da büyüdü. Tam bir şey diyeceği sırada içeri Baran girdi hepimiz ona dönerken Pera koşarak ona sarıldı. Baran kucağında Pera ile koltuğa otururken Peranın saçlarını düzeltip "Beğendin mi yeni evini küçük?" diye sorduğunda Pera hevesle kafasını evet anlamında salladı. Sahra'nın şaşkınlığı devam ederken "Sen biliyordun ve bir şey demedin mi?" diye sorduğunda Baran hayır anlamında kafasını sallayarak Pera'yı indirdi. O boyama işine devam ederken Baran bana dönüp "Hallettiniz mi nikah işini?" diye sorduğunda kafamı hayır anlamında salladım. Sahra'nın şaşkınlığına şaşkınlık eklenirken "Siz Barlas'la evleniyor musunuz?" diye sordu. Gözlerimi kapatıp içime derin bir nefes alırken "Evet Sahra Barlas'la evleniyoruz maalesef!" dedim imayla. Sahra dumura uğrarken Baran'a dönüp "Kardeşine demediğin kalmazken ortağının düşmanına evlenmesine bir şey demeyecek misin?" diye sordu ciddi bir şekilde. Baran Sahra'ya bakıp "O benim kız kardeşim Tamay ise ortağımız ikisi çok farklı şeyler Begüm'e karışabilirim ama ona karışamam ayrıca bilmediğin bilmemeniz gereken çok şey var üstemele!"dedi sinirle. Sahra bana dönüp "Böyle bir adamla nasıl evlenirsin Tamay hem de Begüm'ü bildiğin halde?" de hayal kırıklığıyla. İçimde bir yerler paramparça olurken "Bazı şeylere müdahale edemiyorum Sahra kaderimi de değiştiremiyorum bende böyle olsun istemezdim ama elimden bir şey gelmiyor maalesef." Dedim. Sahra bir şey demeden odadan çıkarken Baran'a arkasından çıktı. Stresimi gidermek için tekrar işlere dönerken arada Pera için yemek sipariş ettim. Aradan geçen uzun bir saatin sonunda kapı açıldı o tarafa baktığımda Barlas'ı gördüm. Pera sıkılmış ve uykusu gelmiş bir halde Barlas'a koşarken "Eve gideceğiz dimi?" dedi. Barlas Pera'yı kucağına alırken "Evet küçük eğer ablanın işleri biterse gidiyoruz." Diyerek bana baktı. Barlas'a koltuğu göstererek "Son bir evrak söz hemen çıkıyoruz." Dedim. Barlas koltuğa otururken bir yandan bana bakıyor diğer taraftan da Pera'nın mızmızlığını dinliyordu. Barlas sıkıntıyla bana bakarken "Çok sıkmışsın çocuğu artık buraya getirmesen mi Pera'yı!" dediğinde ona yorulmuş bir şekilde baktım. Elimdeki işi bırakırken "Bir süre bu şekilde idare edebiliriz diye umuyorum dimi Peracım?" diye sordum. Pera isteksiz bir şekilde başını sallayarak "İdare ederiz ablacım." Dedi. Bu durum Barlas'ın hoşuna gitmezken "Yarın raporlar çıkıyor işe gelmeden halledelim işleri." Dediğinde kafamı salladım. Pera'nın gözleri kapanırken Barlas bana bakıp "Bitmedi mi hala!" dediğinde "Bitti Barlas siz çıkın geliyorum ben." Dedim. Barlas Pera'yı alıp dışarıya çıkarken telefonuma gelen mesajla irkildim. Mekan sahibinden adres konumu gelirken yarın yapmam gerekenlerin yanına not alıp odadan çıktım. Asansöre binip hızla otoparkta beni bekleyen Barlasların yanına gittim. Arabaya bindiğimde Barlas arabayı çalıştırıp otoparktan çıktı. Eve gitmeden eksikleri alarak hızla eve doğru yola koyulduk. Sonunda eve geldiğimizde Pera hala uyuyordu Barlas onu odasına götürürken bende elimdekileri mutfağa koydum. Hızla merdivenleri çıkıp üzerimi değiştirerek mutfağa girdim. Akşam için yemek hazırlarken Pusat ve Selim'de gelmişlerdi. Barlas haberleri izlerken Selimler de iş hakkında konuşuyordu. Sinsice sırıtıp Selimleri yanıma çağırıp masayı hazırlamaları için tabakları çatalları ellerini tutuşturdum. Selim ve Pusat söylene söylene masayı kurarken Pera'da uyanmıştım. Barlas'ın dizine yatıp biraz daha keyif yaparken masa ve yemekte hazır olmuştu onları da masaya çağırıp çorbaları kaselere doldurdum. Herkes iştahla yemek yerken Pusat Barlas'a dönüp "Babamlar geliyor haberin vardır umarım." Dediğinde içtiğim su boğazıma kaçtı. Barlas umursamadan "Haberim var onlar için bir yer ayarlarsın." Dedi ciddiyetle. Pusat sıkıntılı bir tonla "Annem direk buraya gelmek istiyormuş ama." Dediğinde Barlas öfkeyle ona bakıp "Ben hiç kimseyi görmek istemiyorum ama!" dediğinde bir sıkıntı olduğunu anladım. Selim Barlas'a sakin olmasını işaret ederken Pusat ağabeyine bakarak "Yapma ağabey geçmişte kaldı artık." Dedi. Barlas elindeki çatalı sertçe masaya bırakırken "Çocuğun yanında açtırma benim ağzımı babanların buraya neden geldiğini bilmiyorum ben!" diye kükrerken Pera biraz ürkmüştü. Barlas'a "Pera korkuyor sonra mı tartışsanız bu konuyu?" diye sorduğumda ikisi de istemsizce başını salladı. Yemek faslı biterken Barlas Pusat'ı alıp bahçeye çıktı, Selim ise Pera'nın kafasını dağıtmak için çizgi film izliyorlardı. Mutfağı toplayıp Selimlerin yanına oturarak televizyon izlemeye başladım. Barlas sinirle içeriye girip "Yatıyorum ben!" diyerek yukarıya çıktı. Pusat'ta saate bakıp "Geç oldu bende eve geçeyim iyi geceler size." Diyerek kapıya gitti. Pusat'ı geçirip tekrar salona girdiğimde Pera'nın tekrar uyuduğunu gördüm. Selim'in de arada gözleri giderken gülerek "Ben Pera'yı yaptırayım sende git yat hadi." Dedim. Selim Pera'yı kucağına alıp yukarıya çıkacakken "Ben hallederdim Selim zahmet etme sen." Dediğimde beni takmayıp yukarıya çıktı. Pera'nın odasına girip onu yatırırken hızla odadan çıkıp aşağıya indi. Anlamadığım bir şekilde Pera bugün fazla uyumuştu ve bu nedensizce dikkatimi çekmişti. Bu durumu çok umursamadan odamıza gittim odamız bile hala bana uzakken bu duruma nasıl alışacaktım bilmiyorum. Odaya girdiğimde Barlas canım önünde yarı çıplak bir şekilde sigara içiyordu. Kapıyı kapatıp yanına gittiğimde merakla "İyi misin Barlas bir sıkıntı mı var?" diye sordum. Barlas içine çektiği dumanı dışarı üflerken "İyi olup olmamam çokta umurunda değil gibi Tamay!" dedi. Ona daha yaklaşıp elindeki sigarayı alarak söndürdüm onu kendime döndürerek "Bak Barlas aramızda çok hoş olmayan şeyler olabilir ama şu halin iyi görünmüyor bir şey mi oldu?" diye sordum tekrardan. Barlas eski konumuna dönerken bir sigara daha yakarak "Ailevi meseleler." Dedi ve konuyu kapattı. Barlas'a bir şey demeden gidip üzerimi değiştirdim koltuğu hazırlayarak yattım. Barlas camı kapatıp bana doğru geldi "Yatağa geç ben burada yatarım." Dediğinde kafamı sallayarak "Koltukta yatmak hoşuma gidiyor Barlas sana iyi geceler." Diyerek arkamı döndüm. Barlas dışarı sıkıntılı bir nefes verirken "Sınıyorsun beni dimi Yüce Mevla'm!" diyerek yattı. Ortamda bir sessizlik oluşurken önümü dönerek Barlas'a baktım. Nefes alışları ne kadar sert olsa da düzenliydi galiba günün verdiği sinirle uyumak onu bu şekle sokmuştu. Barlas'ı izlerken gözlerimin ağırlığına dayanamayarak bende uykuya daldım. Sabahın ilk ışıklarıyla Barlas beni uyandırıp "Hadi üzerini giyin gidelim öğleye kadar halledelim işleri toplantım var bugün." Dediğinde uykulu gözlerle kafamı salladım. Yattığım yerden kalkıp elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim. Banyodaki işlerimi halledip odaya girdiğimde Barlas gömleğinin düğmelerini ilikliyordu. Giyinme odasına girip üzerime tayt ve bol bir tişört giyerek odadan çıktım. Barlas beni baştan aşağı süzerken "Üzerindeki tişört benim yalnız." Dediğinde omuz silkerek "Senin olan benimdir benim olan gene benimdir Barlas Kara!" dedim. Barlas benim kurduğum cümleye gülerken bende saçımı salaş bir topuz yaptım. Son olarak parfüm sıkarak hazır olduğumu belli ettim Barlas hızlı hazırlanmama şaşırırken odadan çıktık. Aşağı inerek ayakkabımızı giyerken Selim uyanmıştım. Barlas Selim'e emirler yağdırırken ben arabanın anahtarını alıp dışarıya çıktım. Arabanın kilidini açıp arabaya binerken Barlas'ta hızla arabaya binip arabayı çalıştırdı. Bahçeden çıkıp ana yola girerken Barlas yola odaklı bir şekilde "Sade de olsa gelinlik giymeni istiyorum Tamay." Dedi. Kafamı cama çevirirken "Gelinlik bana yakışmaz Barlas!" dediğimde kırmızı ışıkta durdu. Parmaklarını direksiyona vururken "Ne demek o Tamay? " diye sordu. İç çekerek ona döndüğümde "Gelinlik benim için masumluktur Barlas ben ise o kritere uymuyorum bile!" dediğimde gaza bastı. Arabada sessizlik oluşurken Barlas sessizliği bozarak "O gelinlik giyilecek Tamay o kadar!" dedi sert çıkan sesiyle. Barlas'a direnmenin fayda sağlamayacağını bildiğim için sustum ve yolu izlemeye başladım. Sonunda hastaneye geldiğimizde hızla içeriye girip sonuçları aldık. Her şey sorunsuz ilerlerken Barlas'ın içi rahatlamıştı hastaneden çıkıp tekrar arabaya bindik. Bu sefer ki durağımız nikah dairesiydi yani benim için yolum sonu Barlas için ise yolun başıydı. Çok geçmeden nikah dairesine geldiğimizde içeriye girip görevlinin yanına girdik. Barlas elindeki evrakları görevliye verirken bizim için en yakın tarihi vermek için defteri kontrol etti. Biir tarih alırken benim fazla bir zamanım kalmamıştı. Her şeyi halledip nikah dairesinden çıkarken pastaneye uğrayıp kahvaltı için börek alıp direk eve geçtik. Barlas arabayı park ettikten sonra arabadan inip eve doğru yürümeye başladık. Barlas kapıyı açarken salonda sadece Selim'in görmem dikkatimi çekti. Ayakkabılarımızı çıkarıp içeriye girerken Selim'e "Pera hala uyanmadı mı?" diye sordum. Selim hayır anlamında kafasını sallarken elimdekileri Barlas'a verip merdivenleri çıktım. Pera'nın kapısını açarken içerken sesler geldiğini duyduğumda yüzüm güldü. Kapıyı çalıp içeriye girdiğimde Pera beni şaşırtmıştı yatağını becerebildiği kadarıyla düzelmiş ve üzerini değiştirmişti. Gülerek yanına gittiğimde "Ne yapıyorsun sen burada sessiz sessiz?" diye sordum. Pera'nın gözlerinin içi parlarken "Ben bülüdüm bu yüzden üzerimi değiştirdim sonra yatağımı düzelttim bülümüşüm dimi?" diye sordu. Bu haline gülerken "Evet büyümüşsün güzelim bu haberi aşağıdakilere söylemek ister misin?" diye sorduğumda bağırarak koşmaya başladı. Onun düzeltmeye çalıştığı yatağı düzeltip çıkardığı kıyafetleri toplayıp aşağı indim. Pera, Selim ve Barlas'a hevesle büyüdüğünü kanıtlamaya çalışırken bende mutfağa girdim. Kahvaltıyı hazırlayıp masayı da hazırladım son olarak bardaklara çayları doldurup onları masaya çağırdım. Hepsi birden masaya otururken Pera sütünü göstererek "Ben bülüdüm artık bu siyahtan içmek istiyorum!" dedi sitemle. Barlas konuya el atarken "O siyah şey henüz senin için uygun değil güzellik ama çok daha büyü o zaman içeceksin anlaştık mı?" diyerek göz kırptı. Pera'nın yüzü düşerken kafasını sallayıp sütünden bir yudum aldı. Pera'nın tabağına sevdiği ve denemesini istediğim şeyleri koyarken Pera parmağıyla "Bu yuvarlak siyah şeyi istemem!" dedi. Pera'nın huysuzluğu üzerindeyken ona bakarak "Bunları yemen lazım ama güzelim yoksa büyüyemezsin." Dediğimde zeytinin çekirdeklerini çıkarıyordum. Sonunda Pera'nın tabağını doldururken artık bende yemeğe başladım. Pera isteksizce tabağını yemeye çalışıyordu bu durumu es geçerek çayımdan bir yudum aldım. Oflaya puflaya kahvaltıyı bitirirken Barlas ve Selim acil toplantısı olduğu için çıkmıştı. Pera ile masayı toplayıp mutfağı hallettikten sonra dünden kalan işlerimi halletmek için hazırlanmaya çıktım. Önce Pera'yı hazırladım daha sonra hazırlanmak için kendi odama girdiğimde Pera'da çantasını alıp peşimden geldi. Üzerime gömlek ve eteğimi geçirip saçımı ve makyajımı yapıp Pera ile çıkmak için hazırdık artık. Merdivenlerden inerken zilin çalmasıyla hızlanıp kapıyı açtım. Karşımda kargocuyu görmemle şaşırdım elindeki kargoyu alıp içeriye bıraktım. Evden çıkıp arabama binip önce görmem gereken araziye bakmaya gittim. Arazinin raporlarını alarak taslak planı yapıp daha sonra şirkete gittim. Dün yarım kalan işlerimi halledip derin bir nefes aldım. Pera'yla biraz vakit geçirmek için plan yaparken kapı çaldı. Kapıyı çalan kişiyi içeriye çağırdığımda Barlas'ın gelmiş olması beni şaşırttı. İçeriye girip koltuğa otururken Barlas'a "İşin erken bitmiş bende Pera'yla ne yaparız diye plan yapıyordum." Dedim. Barlas önce Pera'ya göz kırptı daha sonra bana dönerek "Pera'yı almaya geldim senin içinde gelinlikçiden randevu aldım yarım saat sonraya." Dedi. Derin bir nefes alıp bıkkınca "Neden sürekli benim adıma iş yapıyorsun?" diye sordum. Barlas sorumu takmazken masanın üzerine adresi bırakıp ayağa kalktı. Masanın üzerindeki adresi elime alırken Barlas Pera'ya "Hadi bakalım güzellik beraber vakit geçirme vakti hem parkada gideriz." Dedi. Barlas'ın söyledikleri Pera'yı mutlu ederken benim için aynı şey geçerli değildi. Barlas Pera ile çıkarken bende elimdeki adrese gittim arabayı müsait bir yere park ederek arabadan indim. Gelinlikçinin önünde durup uzun uzun içeriye bakarken derin bir nefes alıp içeriye girdim. Neyse ki Barlas uslu duracağımı düşünerek peşime adamlarından takmamıştı bu durum içimi rahatlatırken bir taraftan da içimde değişik bir his vardı. İçimdeki his belki heyecandır diye kendimi avuturken ederken bir görevli yanıma geldi. Bana gülümseyerek "Tamay Hanım değil mi?" diye sorduğunda kafamı sallayarak "Evet, sizde Beril Hanım olmalısınız." Dediğimde kafasını salladı. El sıkışırken iç ısıtıcı bir gülümsemeyle "Aklınızda bir model var mı?" diye sorduğunda düşündüm. Eğer daha farklı bir şekilde evlenseydim gösterişli şeyler düşünebilirdim ama benim için durum çok farklıydı. Derin düşüncelerden çıkıp "Sade ve şık olursa sevinirim abartıya gerek yok." Dediğimde şaşırmıştı. Elindeki bütün sade modelleri alıp beni kabine doğru götürdü. Bir kaç modeli deneyip aynada baktığımda içime sinmemişti son gelinliği giymek için tekrar kabine girdim. Kabine girdiğimde Barlas'ta yoldayım geliyorum adlı mesajı aldıktan sonra üzerimdeki gelinliği çıkardım. Son olarak elime aldığım büyüleyici gelinliğe baktım. İçim kıpır kıpır bir şekilde tüm detaylarını büyük bir titizlikle sanki ince bir nakış işler gibi anlatmıştım gelinliğimi belden aşağı kabartması olmayan kuğuyu andıran uzun kollarıyla göğüs dekoltesi ile birlikte Fransız gupuru eşliğinde beden beş parmak aşağıya kadar tekrar eden gupurlu gelinliğim beni bir biblo gibi gösteriyordu hele o tül detaylı ve yine aralıklı gupur modelli hafif omuzdan vatkalı bileğe kadar uzanan kolları tam bilek bitiminde olup bilek aşağısı bol volümlu parmak üstlerime kadar uzanıyordu adeta tane tane yağan karın üzerine doğan bir güneş gibi parlıyordu hayalimi süsleyen bu gelinliği giydiğimde diğer taraftan değişik sesler geldi. Aynadan kendime baktığımda giymem gereken gelinliğin bu olmasına karar verdim. Yüzümdeki gülümsemeyle kalbinden çıkacakken içime düşen korku ve sıkışmayla derin derin nefesler aldım. Bu içimdeki lanet kötü his gitmemişti ve her geçen vakit daha da artıyordu. Kabinin kapısını açıp dışarıya çıktığımda etrafta kimseyi göremedim. Diğer müşterilerle ilgileniyordur diye düşünüp umursamadan kendime tekrar baktım. Güzümse küçük bir gülümseme olurken dikkatimi arkamda duran adam geçti. Siyah kapüşonundan ve maskesinden yüzü görünmezken hızla arkamı döndüm. Gözlerim hayretle açılırken kaçmak için kabine doğru hamle yaptım. Adam kabine daha yakın olduğu için benden önce davranarak önüme geçti. Adamın kolları kollarımı sararken en zayıf halimi kullanarak ensemdeki bayılma noktama vurmuştu. Gözlerimin önü kararırken bedenimdeki bütün güç tükenmişti buda yere yığılmama neden oldu. Sonrası ise koca bir karanlıktı ve içimdeki his beni yanıltmamıştı... Yeni bir bölümden daha merhaba. Umarın bu bölümü severek okursunuz. Bölümü yıldızlayıp yorum yapmayı unutmayın. |
0% |