@zehranurr
|
Bir hayat filmi ya bitmiştir ya da yeni perdesi için zamana ihtiyacı vardır. Benim de durumum buydu Leyal ile olan mevzumuz bitmemişti sadece yeni perdesi oynanacaktı. Bu perde fazlasıyla ağırdı çünkü en büyük yenilgiyi verenler her zaman daha sert oynardı. Bu durumda kartları açık oynamak yerine her zaman saman altından su yürütecekti. Benim zaaflarım vardı ve Leyal bunları çok iyi biliyordu ve kullanmaktan hiç çekinmezdi ki çekinmeyecekti. Boşuna dememişler bu işte zaafı olan herkes ölür diye ama unutulmaması gereken bir şey daha vardı zekâ her şeyden üstündü ve ben zaaflarımı korumayı iyi biliyordum. Yerde oturmuş sırtımı yatağa yaslamış bir şekilde kendimi düşüncelere ve bir adım ileriyi düşünmeye bırakırken kapının kırılacakmış gibi çalmasıyla derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Barlas kapıyı hala çalarken kilidi indirip kapıyı açtım ona gülümserken o sinirden gerilmiş yüz hatlarıyla bana baktı. Barlas'la hala bakışırken tek kaşımı kaldırıp "Hayırdır Barlas amaçların arasında kapı kırmak mı var şimdide?" diye sordum. Barlas kolumdan tutup beni odaya sokarken sert bir şekilde kapıyı kapattı. Ben sakin kalmaya çalışırken o sinirden köpürmüştü adama da hak vermeliydim her defasında bir açıklama yapmadan geçiştiriyordum. Sabır taşıydı maşallah ama patlamaya hazır bir sabır taşı biraz daha açıklama yapmazsam öldürecekmiş gibi bir yandan da. Barlas benden bir açıklama beklerken bende bir o kadar susmayı tercih ediyordum dayanamadan "Bir açıklama Tamay!" dedi sesi yüksek çıkarken. İki elimi sakin olması için kaldırırken "Barlascım sakin mi olsan?" dedim yumuşak bir ses tonuyla. Barlas sinirden dişlerini sıkarken "Sen insanda sakinlik mi bırakırsın!" dediğinde hak verir gibi kafamı salladım. Barlas derin bir nesef alıp gözlerini tavana dikerken "Sabır Allah'ım sabır!" dediğinde kıkırdadım. Barlas'ı kolundan tutup yatağa oturtarak "Tekte anlatıyorum tekte anla anlaştık mı?" dediğimde kafasını salladı. Dikkatle beni dinlerken söze başladım "Herkesin bir düşmanı olabilir keza benimkiler fazlasıyla fazla." Dedim gülerek. Barlas tek kaşını kaldırırken devam ettim "Leyal'i tanıyorsundur umarım uzun süre ortadan kaybolmuştu geri dönmüş şimdide minik aklıyla beni yerle yeksan etmeye çalışıyor!" dedim göz devirirken. Ben ona başından her şeyi anlatırken Barlas sinirle "Yeter Tamay! anasının nikahından başlasaydın anlatmaya." Dediğinde sustum. Aradan birkaç dakika geçerken ikimizden de ses çıkmamıştı Barlas ayağa kalkıp "Eğer olur da birinin saçının teline zarar gelirse hesabı sana keserim Tamay yapamam zannetme yaparım!" derken ciddiydi ve yanımdan geçerek uzaklaştı. Kendi kendine konuşurken "Melek zannettik şeytanın ta kendisi çıktı!" derken arkasından göz devirdim. Kapıya ulaştığında kapının tokmağını tutup bana döndü "Kendine de çeki düzen ver artık tanıdığım o kadına geri dön her şeye boyun eğen bir kadın isteseydim annemin köyden bulduğu o kızla evlenirdim seninle değil!" diyerek odadan çıktı. Arkasından sabır çekerken sesli bir şekilde "Paşama bak sanki göbek ata ata evlendi benimle!" diye bağırdım. Yatağa oturduğumda Barlas'ın nasıl her seferinde haklı olduğunu düşündüm bu kadın değildim ki ben her seferinde sesim yüksek çıkandım ben nasıl buna dönüştüm anlamadım. Sıkıntıyla yatakta otururken aşağıdan Pera'nın sesleri gelmeye başladığında saate baktım saat epey geç olmuştu ve uyku saati baya geçmişti. Oturduğum yerden kalkıp aşağı indim Pera Savaş'ın kucağında çizgi film izlerken araya girerek "Küçük hanım yatma vaktiniz gelmişte geçmiş bile hadi odaya!" dedim. Pera bir bana bir Savaş'a bakarken "Ama ablacım çizgili film isliyorum bittiğinde yatım dimi?" diye sorduğunda onay beklediği her halinden belliydi. Pera bana her türlü masumluğu yaparken kafamı hayır anlamında sallayarak "Ne zamandan beri lafım ikileniyor Pera!" dediğimde yüzü düştü. Yavaşça yere inerken burnunu çekerek yanıma geldi herkese iyi geceler diyerek merdivenlerden çıkmaya başladığında bende arkasından çıktım. Odasına girip pijamalarını giydirip yatağına yatırarak saçlarını öptüm ayıcığına sarılıp arkasını dönerken bir şey demeden odadan çıktım belli ki kırılmıştı ama bu durumu düzeltemeye halim yoktu. Merdivenlerden inip tekrar salona girdiğimde Barlas bana bakıp "Bana sinirlenebilirsin ama..." sözünü keserek "Ben sinirli değilim ayrıca sana kızıp kardeşim kalbini kıracak değilim Pera'nın bir düzene ihtiyacı var ve bunu sağlamaya çalışıyorum!" diyerek bir şey demesine müsaade etmeden mutfağa geçtim. Bardağa su doldururken arkamda birinin varlığını hissederek arkama dönmeye çalıştığımda buna engel olmuştu. Elimdeki su dolu bardağı alıp kulağıma eğilerek "Eğer bir düzen kurmaya çalışıyorsan kelimelerini düzgün seçmeni tavsiye ederim bazen ağzından çıkanları kulağın duymuyor!" Barlas'ın uyarıcı sesi tüylerimi ürpertirken bardaktaki suyu içip bardağı elime tutuşturarak çıktı. Bardağı doldurup bu sefer suyu ben içerek salona gittim koltuğa otururken Kamer göz ucuyla bana bakıp "Ailen bu evliliğe bir şey demedi mi nasıl bu kadar rahatsın?" diye sordu aniden. Ona gülüp "Bir ailem olmadığı için bu kadar rahatım." Dediğimde herkesin kafası karışmış bir şekilde bana döndü. Savaş araya girerek "Bir ailen yoksa Pera nasıl var?" diye sorduğunda iç çekerek "Ailemi tanımıyorum babamı da ölüm döşeğinde gördüm annemi hiç görmedim ve birden fazla abim olduğunu yeni öğrendim Pera'da babamın diğer eşinden çocuğu." Dediğimde herkes garipsedi. Mehmet Bey ciddi sesiyle "Bu kadar bilgiye sahipsen onları bulman kolay olmalıydı bu konuda kocan sana yardım edebilirdi!" dediğinde boğazımı temizleyip "Onlar için ölü bir insanım tıpkı bir zamanlar Adar'ın olduğu gibi." Dedim umursamaz bir tonla. Barlas bu konudan sıkılmış olmalı ki "Saat baya geç oldu yatsak mı?" dediğinde herkes ayaklanıp Barlas'ın ayarladığı odalara geçtiler. Salonda sadece Barlas ile ben kalınca televizyonu kapatıp merdivenlere yöneldim Barlas'ta arkamdan gelirken yukarıya çıktık. Barlas odaya girerken bende son bir kez Pera'ya bakmak için odasına gittim üzerini örterek tekrar saçlarını öptüğümde kulağına eğilerek "Özür dilerim ablacım!" dedim ve sessizce odadan çıktım. Odanın önüne geldiğimde içeriden ses gelmiyordu içime derin bir nefes alıp yavaşça kapıyı açtığımda Barlas üzerini değiştirmiş bir şekilde canım önünde sigara içerken gördüm. İçeriye tamamen girdiğimde göz ucuyla bana bakıp tekrar cama döndü bende ses etmeden giyinme odasına girip üzerimi değiştirdim. Giyinme odasından çıktığımda Barlas'ı telefonla uğraşırken görmek garibime gitse de yatağı açıp içine girdim. Barlas hala göz ucuyla beni izlerken "Bir şey mi oldu Barlas?" diye sorduğumda kafasını iki yana sallayarak "Bir şey olmadı Pera'ya gelecek oyuncakları ayarlıyordum." Dediğinde sabahtan beri kafamı kurcalan şeyle yüzleştim. Yatakta doğrulup "Ben hallederdim ne gerek vardı." Dediğimde yüzünde alayı bir gülümseme oluşarak "Külahıma anlat sen onu şimdiye kadar bin defa unuttun!" dedi imalı bir tonla. Barlas'a sinirle bakarken o da yatağın diğer tarafına oturmuş saatini çıkarmakla meşguldü. Barlas'ın sırtı bana dönükken kulağına eğilerek "Sana laf yetiştirmekten insanın aklında bir şey mi kalıyor!" dediğimde kafasını diğer tarafa yaslayarak "Kaşınıyorsun!" dedi fısıltı gibi çıkan sesiyle. Barlas'ın inadına her şeyi yapacak olan ben sınır tanımayarak devam ettim "Yaraları bir kadına en fazla ne yapabilirsin Barlas Kara?" diye sordum. Sorduğum soruyla geri çekilirken Barlas da sonunda çıkardığı saati komodinin üzerine koymuştu. Sırtımı yatağın başlığına dayarken Barlas'ta kafasını çevirmiş bana bakıyordu bir süre bu şekilde bakışırken "Bazen sınırlarını bilmiyorsun Tamay ama öğretiriz sorun olmaz!" diyerek yatağa girdi imayla kafamı sallayarak yattığım sırada aklıma gelen şeyler Barlas'ı dürttüm. İlk başta tepki vermezken daha sert bir şekilde dürtünce kafasını çevirip "Ne var Tamay dürtüp dürtüp duruyorsun!" dedi sinirli bir tonla. Barlas'ın bu çıkışına sinir olurken "Adam gibi cevap verseydin sende!" dedim sesim yüksek çıkarken. Barlas bir hışımla bana dönüp "Sesinin tonunu stabil tut gece gece canımı sıkma benim!" dediğinde sırtımı ona dönüp yatarken "İyi geceler Barlas!" dedim sesim bir tık daha yüksek çıkarken. Barlas da sinirle dönüp yattıktan sonra dayanamamış olacak ki "Bir şey mi oldu?" diye sorduğunda "Yok bir şey Barlas iyi geceler!" diyerek gözlerimi yumdum. Gece sinirden gözüme uyku girmezken sabahın erken saatlerinde kalkıp iş yerinde ki ufak tefek işlerimi halletmek için hazırlanmaya başladım. Doktorun bana dinlenmem gerektiğini söylemesi bir yalan olurken sessizce odadan çıkıp aynı sessizlikle merdivenlerden inip evden çıktım. Barlas'ın önceden getirttiği arabama binip işe doğru gitmeye başladığım yol boyunca Barlas'ın vereceği tepki zihnimde canlanmaya başlarken kafamı sallayarak kendime geldim. Sonunda şirketin otoparkına girdiğimde Sahralarında erkenci olduğunu gördüğümde yüzümde istemsizce bir gülümseme oldu. Arabadan inip asansöre yönelerek yukarıya çıkmaya başladım o sırada yapmam gerekenleri planlarken asansör çoktan üst kata çıkmıştı. Asansörden indiğimde İmre ile göz göze geldiğimde şaşkınlıkla yüzüme bakarak "Hoş geldiniz Tamay Hanım beklemiyorduk sizi ayrıca hayırlı olsun evlenmişsiniz." Dediğinde çoktan yanına varmıştım. İmre'nin bu haline gülerken "Sakin ol İmre ayrıca sağ ol darısı başına demek çok isterdim ama bekarlık sultanlıktır unutma!" diye uyardığım da tebessüm ederek "Haklısınız Tamay Hanım." Dediğinde bende odama girdim. Uzun zaman sonra işimin başında olmanın mutluluğunu yaşarken çalışmaya başladım. Kısa bir süre içerisinde planladığım her şeyi hallederken arada Barlas'ın aramalarını da ret etmeyi ihmal etmemiştim. Son işlerimi de hallederken odanın kapısı bir hışımla açıldığına gözümü bilgisayardan çekip gelen kişiye baktığımda Barlas'ın sinirden dönmüş gözleriyle kesiştim. Oturduğum yerden kalkarken Barlas kapıyı sertle kapatıp bana öfke kusar gibi bir sesle "Hadi işe gelirken haber vermiyorsun lan telefonunu niye açmıyorsun!" dedi odanın ortasına doğru geldiğinde. Barlas'ı sakinleştirmek için yanına gittiğimde kolumdan sert bir şekilde tutup "Bundan sonra kafana göre iş yapamazsın Tamay evlisin sen!" dedi dişlerini sıkarken. Kolumu onun ellerinden kurtarırken "Dün gece öyle demiyordun ama Barlas eskiden nasılsam öyle olmam gerektiğini söylüyordun ne değişti?" diye sordum aynı ses tonuyla. Baran'ın anlık içeriye girmesiyle birbirimizden uzaklaşırken kapıyı kapatıp yanımıza yaklaşarak "Öncelikle senin burada ne işin var ve bu ses ne?" diye sorduğunda Baran'a bakıp "Ufak tefek işlerim vardı halledip döneceğim." Dediğimde Barlas devam ederek "Karı koca olur böyle şeyler!" dedi. Baran ellerini cebine koyarken "Siz kavgaya erken başlamışsınız sanırım neyse Tamay çık sende sonra halledersin işlerini ne acelesi var!" diyerek odadan çıktı. Barlas'a sinirle bakarak bilgisayarı kapatıp çantamı alarak kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açmadan Barlas'a dönüp "Te odio señor Kara! (Senden nefret ediyorum Bay Kara!)" diyerek kapıdan çıktım. Barlas arkamdan gelirken "Duygularımız karşılıklı Tamaycım!" dediğinde kafamı ona döndürerek göz devirdim. İmre birkaç dosya imzalatmak için yanıma geldiğinde Barlas'ta göz ucuyla dosyalara bakıyordu. İmzayı atıp Barlas'a bakarak "Senin işine yarayacak şeyler değil bakmasan da olur!" dediğimde alayla sırıttı. Dosyaları İmre'ye verdiğimde asansöre doğru yürüyerek beklemeye başladık Barlas kulağıma eğilerek "Pansumanını yaptın mı?" diye sorduğunda hayır anlamında kafamı salladım. Sinirlendiğini belli eden sesler çıkarttığı sırada asansör gelmiş ve binmiştik asansör aniden durunca ne olduğunu anlamak için sağa sola bakınırken Barlas'ın parmağını düğmede gördüm. Asansörü tekrar çalıştırmak için hamle yaptığımda Barlas bu sefer elimi tutarak beni kendine çektiğinde "Her hareketin, ağzından çıkan her kelime canımı sıkıyor!" dedi kulağıma fısıldayarak. Barlas'ın bu hareketi her hücremi kaskatı yaparken sıcak nefesini boynuma üflemesiyle nefesim kesilmişti. Barlas'ın bıraktığı bu etkiden kurtulmak için çekilmeye çalışırken beni kendine daha çok çekmiş ve "Ama şunu da asla unutma Tamay, benden kurtuluşun yok!" diyerek boynumu belli belirsiz öpüp beni bırakmıştı. Sırtımı hızla Barlas'a döndüğümde asansörde tekrar aşağıya inmeye başlamıştı içimde değişik hisler uyanırken bana bunları yaptığına izin verdiğim için kendime kızmıştım. Asansör sonunda otoparka indiğinde çıkıp arabama doğru yürüyorken Barlas'ın kolları buna engel olarak beni kendi arabasına doğru çekiştirdi. Arabanın yanına geldiğimizde "Beni çekiştirmekten vaz geç artık hem ben kendi arabamla dönerim!" diye çemkirdiğimde o çoktan kapıyı açmıştı. Binmemek için inatçı olduğumu bildiği için kolumdan tuttuğu gibi beni arabaya bindirdi. Sesimi dahi çıkarmazken diğer tarafa binip arabayı çalıştırarak otoparktan çıktığı sırada "Senin yüzünden kolum kopacak bir gün rahat bırak artık kolumu!" dedim sinirli bir tonla. Barlas beni duymazken bende konuşmaya devam ettim "Kendi arabam varken neden seninkine biniyorum hem ben?" diye sorduğumda gene cevap vermemişti. Yola o kadar odaklıydı ki beni asla duymuyor ve cevap vermiyordu bende pes edip susmaya karar verdim. Sessiz geçen yolculuğun sonunda eve geldiğimizde kapının önündeki araba sayısı artmıştı. Arabadan indiğimde Barlas'a baktığımda "Yine kim geldi?" diye sorduğumda arabayı kilitleyip "Teyzemler gelmiş Kamer öyle dedi." Diyerek yürümeye başladı. Sızlanarak arkasından gittiğimde kapıyı açıp içeriye girmemi bekledi içeriye girip ayakkabılarımı çıkardığımda Barlas'ta arkamdan geliyordu. Salona girdiğimizde Kamer masayı hazırlıyordu sesimi yüksek tutmaya çalışırken "Hepiniz hoş geldiniz!" dediğimde herkes bana döndü. Arkamdaki Barlas'a dönüp "Ben üzerimi değiştirip geleyim, bu arada Pera nerede sesi çıkmıyor?" diye sorduğumda Savaş "Selim'le fırına gitti." Dediğinde kafamı sallayıp yukarıya çıkmaya başladım. Odaya girip üzerimdekini çıkardığımda kapı tekrar açılıp kapandı Barlas önce banyoya sonra da giyinme odasına girdiğinde elimdeki tişörtü üzerime tuttum. Barlas umursamazca yanıma geldiğinde "Üzerimi değiştiriyorum Barlas çıksana!" diye kızdığımda elimdeki tişörtü alıp kenara koyarak önümde eğildi. Ben ne yaptığını çözmeye çalışırken sargı bezini yavaşça çıkartmaya başladı güzelce pansuman yapıp yarayı tekrar kapattı. Hareketleri o kadar sakindi ki hem işini çabuk bitirmek istiyor hem de canımı yakmamaya çalışıyordu. Ayağa kalkıp gözlerime bakarken "Çocuk değilsin artık kendine dikkat etmen lazım sürekli seni kollayamam ben!" diyerek odadan çıkıp gitti. Barlas ile aramızda aşılması gereken kalın duvarlar varken hareketlerinin tutarsızlığı aklımı allak bullak etmeye başlamıştı. Karışan aklımla üzerimi hızla giyinip aşağı indiğimde Selimler de gelmişti. Masaya yardım etmek için mutfağa giderken Pera yanıma gelip "Ablacım ben Baran'ı ösledim o gelsin dimi?" diye sordu. Pera bu isteği nerden çıktı diye düşünürken o dudaklarını büzmüş bana bakıyordu "İyi bakalım getir telefonumu bir arayalım." Dediğimde koşarak telefonumu getirdi. Telefonu alıp Baran'ı arayarak telefonu Pera'ya verdim o telefonla neşeli neşeli konuşurken bende mutfağa girerek yardıma başladım. Çok değerli kayınvalidem bana alttan alttan laf sokarken sonunda masayı hazırlamıştık tek eksik Baran'dı onunda gelmesi eli kulağındaydı. Herkes yavaş yavaş masaya geçerken kapı çaldı Pera hızla kapıya koşup açtığında neşeli sesi bize kadar gelmişti. Baran kucağında Pera'yla salona girdiğinde herkese selam verip vakit kaybetmeden masaya oturdu. Masada soğuk rüzgarlar eserken Pera Baran'a bakıp "Neden gelirken çikolatalı süt detirmedin!" diye sorduğunda "Bir dahakine sözüm olsun." Dediğinde Pera gülerek Baran'ı öptü. Pera Baran'ın kucağından inmeyi ret edince beraber yemek yemeye başladılar o sıra Selim'in annesi eşine bakarak "Pera aynı bizim kızın küçüklüğüne benzemiyor mu?" diye sorduğunda adam uzun uzun Pera'yı süzdü kafasını sallarken "Allah'ın taktir ilahisi işte." Dedi buz gibi çıkan sesiyle konuyu kapatırcasına. Geçen konuşmanın ardından kimseden ses seda çıkmazken Baran bana dönüp "Şu ağabey meselesini ne yaptın?" diye sordu hiç ummadık bir anda. Bir süre düşündükten sonra "Herkesin kendine göre bir düzeni var böyle iyiyiz biz." Diyebildim. Baran sıkıntıyla nefes verirken "Sana böyle düşünmemen gerektiğini söylemiştim!" dedi uyarıcı bir tonla. Arkama yaslanırken "O zamanla şimdi arasında çok şey oldu Baran hem onlar beni ölü biliyor birden nasıl ortaya çıkıp dünyalarını başına yıkayım!" dediğimde cevap veremedi. Biraz duruktan sonra elindeki çatalı masaya koyarak "Belki de tam tersi olacak hem senin en büyük hayalinde bir ağabeyin olması bak fırsat ayağına geldi bunu değerlendirmelisin." Dediğinde aslında haklı olabileceğini düşündüm. Pera neşeyle bana bakıp "Ağabey mi delicek?" diye sorduğunda belli belirsiz kafamı sallarken "Bilmem belki!" dedim. Pera, Barlas'a bakıp "Ağabey en çok beni sevecek dimi ben daha güzelim?" diye sorduğunda Barlas gülerek "Evet, en çok seni sevecek." Dediğinde Pera neşeyle "Ne saman delecek peki?" diye sordu. Barlas ile Baran bana bakarken bende tabakta ki yemekle oynuyordum Baran gülerek "En kısa zamanda güzellik." Dediğinde Pera masadan kalkıp neşeyle etrafta koşturmaya başladı. Baran'a dönüp "Gelmezse Pera'nın ne kadar üzüleceğini biliyorsun değil mi?" diye sorduğumda kendinden emin bir şekilde "Gelecek, eğer gelmezse de döve döve artık!" dediğinde kafamı salladım. Yemek öyle böyle biterken masayı toplayarak oturduk herkes birbiriyle sohbet ederken telefonum çaldı ekrana baktığımda tanımadığım bir numaraydı ama kim olduğunu tahmin edebiliyordum. Kendimden emin bir şekilde telefonu açtığımda "Hola, Tamay!" diye bir ses yükseldi. Gülerek omuzlarımı dikleştirerek "Hola, Leyal!" dediğimde Adar endişeyle bana baktığında sorun olmadığın dair işaret yaptım. Leyal alaylı bir tonla "Kapatırsın zannetmiştim!" dediğinde yaptığım aptallık aklıma geldi ama bozuntuya vermedim. Boğazımı temizlerken "Bu kadar ısrarın üzerine bir şeyler olduğunu düşündüm!" dedim. Karşı taraftan bir süre ses gelmezken ayağa kalkıp bahçeye çıktığımda Barlas'ta arkamdan gelip sigarasını yaktı. Leyal boğazını temizlerken "Şimdilik bir sorun yok Tamay sadece sonunun geldiğini hisset diye aradım canını çok pis yakacağım!" dediğinde kahkaha attım. Barlas bana cins cins bakarken "Sonumu yazmak senin gibi aciz kadınların harcı değil Leyal neden biliyor musun?" diye sorduğumda "Neden?" diye sordu düz sesiyle. Omuzlarım dikleşirken "Sen benim için bir hiçsin çünkü senin defterini düzeli çok oldu!" diyerek telefonu kapattım. Barlas'ın varlığını arkamda hissederken kulağıma eğilerek "Bu Leyal kim?" diye sorduğunda "Yakındır tanışmanız ama dikkat et tanıştığınızda kendini onun yatağında bulma!" dediğim de Barlas'ın vücudu kasılarak "Saçmalama!" dedi ve ellerini omuzuma koydu. Beni kendine çevirerek "Kendimi her konuda dizginleyebiliyorum karıcım merak etme sen!" diyerek göz kırptı. Kollarımı önümde bağlarken "Umarım öyledir Barlas Kara çünkü öyle bir durum olursa Sarya bile umurumda olmaz sıkarım kafana!" dediğimde sadece gülmüştü. Ellerini omuzumdan çekerken "Zaman karıcım zaman her şeyi gösterir!" dediğinde omzuna vurup "O zamanda boğarım seni Barlas Kara ne olduğunu anlamazsın!" dediğimde gür bir kahkaha attı. Ona sinirle bakarken "Gül Barlas gül benimde güldüğüm zamanlar gelecek!" diyerek içeriye girdim. Barlas içeriye girdiğinde hala gülüyordu ona ters ters bakarken "Komik olan ne Barlas bana da anlat bende güleyim?" dediğimde gülmesini durdurup "Sen ne değişik bir kadınsın ya sinirin bile tuhaf." Diyerek tekrardan gülmeye başladı. Elime geçen ilk yastığı Barlas'a fırlatırken "Ya sussana!" dediğimde yastığı havada kapıp "Bari anamların yanında yapma hadi anamların yanında yaptın teyzemler var ayıptır!" dediğinde "Sende uzatma güldün eğlendin bence yeter!" dediğimde hala gülüyordu. Pera Barlas'ın yanına gidip "Bende gülim dimi?" diye sorduğunda Barlas kafasını evet anlamında salladı. Sabır çekerek koltuğa oturduğumda herkes bıyık altı gülüyordu Barlas'a sinirle bakıp "Rezil ettin bizi!" dediğimde hala gülüyordu. Barlas'ı ilk defa bu kadar gülerek görmüştüm ve büyük bir ihtimal son görüşlerimdi. Baran yavaştan kalkarken Pera yüzünü asıp "Didiyor musun?" diye sorunca Baran kafasını sallayarak "Geç oldu küçük eve gitmem lazım." Dediğinde Pera bana bakıp "Didmesin dimi?" dediğinde Savaş araya girip "Asma yüzünü küçük hiç yakışmıyor." Dediğinde Pera omuz silkip "Didmesin ama!" diye huysuzlaşırken uykusunun geldiğini anlamış olduk. Baran Pera'yı kucağına alıp "Gel seni yatıralım." Dediğinde Pera başını Baran'ın omzuna yatırıp "Didmiceksin dimi?" diye soru yönelttiğinde "Şimdi gideyim sonra gene geleceğim tamam mı?" diye sordu. Pera ağlayarak başını salladığında Baran merdivenlerden çıkmaya başladı arkasından çıkarken Pera'nın odasına girdik. Pera'yı yatırıp aşağıya indiğimizde Baran geç olduğu için durmadan gitti bizde salonda otururken Feride Hanım Savaş'a dönüp "Yarın yola çıkalım işler güçler birikti!" dediğinde herkes aynı anda kafasını salladı. Feride Hanım aldığı cevaptan tatmin olurken Pusat teyzesini ve Selim'i alıp onun evine götürdü emir komuta merkezi Feride Hanım ayaklanınca herkes odasına çekildi. Odama gitmeden önce Pera'nın odasına girip onu kontrol ettikten sonra odaya girdim Barlas canım önünde sigarasını içerken yanına gidip dudaklarının arasında ki sigarayı alıp dudaklarıma yerleştirdim. Barlas tek kaşını kaldırıp bana bakarken içime çektiğim dumanı dışarıya verip sigarayı söndürerek "Bu kadar içmene gerek yok!" diyerek giyinme odasına girdim. Üzerimi değiştirip giyinme odasından çıkıp yatağa girdim Barlas sırtını yatak başlığına dayayıp bana bakarak "Sigara kokuyorsun!" dedi düz bir sesle. Onun gibi yaparak bende ona baktığımda "Sende kokuyorsun ama ben bir şey demiyorum!" dediğim dışarıya derin bir nefes verdi. Bir gözüm Barlas'tayken parmaklarını çıtlatıp "Vanilya kokmanı tercih ederim!" diyerek arkasını dönüp yattı içten içe gülerken ışıkları söndürüp bende yattım. Sabah yatakta zıplayan birinin varlığını hissetmemle gözlerimi açtığımda Barlas'ın yüzüyle bakıştım. O da uyku sersemi bana bakarken kendimi geri çekip ondan uzaklaşırken o da benden uzaklaştı. Neşeyle yatakta zıplayan Pera'ya bakıp "Ablacım ne yapıyorsun sabah sabah?" diye sorduğumda Pera durarak "Ablacım teyse kahvaltı hasırladı sizi bekliyoyuz gelin aytık!" diyerek odadan çıktı. Barlas ile birbirimize bakıp hızla yataktan çıkarken "Çok ayıp oldu!" diyerek giyinme odasına girdim. Barlas'ta arkamdan giyinme odasına girerken "Üzerimi değiştireceğim çıksana!" diye cırladığımda Barlas kulağını tıkayarak "Bağırma be sabah sabah tişört alıp çıkacağım!" diyerek eline gelen ilk tişörtü alıp çıktı. Üzerimdekini çıkarırken giyinme odasına başını uzatıp "Meraklı değilim sana!" diyerek odadan çıkıp aşağıya indi. Bende üzerimi değiştirip işlerimi hallederek aşağıya indim masaya otururken "Kusura bakmayın günaydın." Dediğimde herkes kafasını sallayıp kahvaltıya devam etti. Çayımdan bir yudum alırken Feride Hanım düz bir sesle "Evlendiğinize göre en kısa zamanda bir torun isteriz!" dediğinde içtiğim çay boğazıma kaçtı. Barlas gülerken "Bakarız ana bakarız!" dediğinde ciddi olup olmadığına baktığımda çok ciddiydi. Barlas'ın bacağına vurup fısıltı şeklinde "Neye bakıyorsun acaba!" dediğimde gülerek "Torun istiyorlar işte!" diye cevap verdi. Barlas'a sinirli sinirli bakarken "Yok torun falan Sarya var işte onunla idare etsinler!" dediğimde Barlas kafasını salladı. Feride Hanım'ın keskin bakışlarıyla kahvaltıya devam ettiğimde Adar balkondan eve girerek endişeli sesiyle "Tamay bir gelsene!" dediğinde endişeyle ona bakıp "Bir şey mi oldu?" diye sordum. Adar sıkıntıyla nefes alıp "Sen bir gel anlatacağım sana!" diyerek dışarıya çıktı. Masadan kalkıp hızla balkona çıkarken Barlas'ta peşimden geliyordu ona dönüp "Neden kuyruğum gibi peşimden geliyorsun?" diye sorduğumda ciddi bir tavırla "Bazı şeyleri sonradan öğrenmek can sıkıcı olmaya başladı ondandır!" diyerek Adar'ın yanına gitti. Bende yanlarına giderken Adar uzatmadan konuya girdi "Alex sana ulaşamadığı için beni aradı ve Leyal'in her yerde Sarya'yı aradığını söyledi." Dedi. Barlas ile birbirimize bakarken "Orada bir sürü dostumuz var ayrıca yeri güvenli zaten en kısa zamanda buraya gelecek ne gibi bir sorun olabilir ki?" diye sordum. Adar'ın bakışları yeri bulurken "Evet orada bir sürü dostumuz var ama Milan'ı Leyal ile konuşurken görmüşler Leyal yavaş yavaş bütün dostlarımızı yanına çekmeye başladı bile!" dediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Barlas ciddiyetle bizi dinlerken "Ne yapacaksın şimdi Tamay Hanım var mı bir planın?" diye sordu dişlerini sıkarken. Adar'a dönüp "Rusya'ya gitme vaktin geldi Adar kızımı buraya sağ salim getir!" dediğimde kafasını sallayarak gitti. Kahvaltı masasına dönüp hızla kahvaltı yaptık masayı topladıktan sonra Barlas'ın ailesi giderken Barlas'ta işe gitmek için evden çıktı. Pera ile evde otururken onu okula göndermek için okul arıyor aklıma yatan okulları ise fikir almak için Barlas'a atıyordum. Barlas attığım bütün okullarda kusur bulunca kendi istediği okula karar kılmış ve Pera'yı oraya göndermek okulla görüşmüştü. Beni arayarak hazırlanmamızı ve 5 dakikaya geleceğini söyledi biz hazırlanıp beklerken çok geçmeden Barlas geldi. Pera heyecanla kapıyı açarken bende çantamı alıp kapıya gittim. Barlas Pera'ya ayakkabılarını giydirirken Pera onu soru yağmuruna tutup en sonunda "Ben büyük biri oldum artık." Diyerek yürümeye başladı. Gülerek ayakkabılarımı giyerken Barlas'ta beni süzüyordu kapıyı kapatıp kitlerken Barlas "Sana bu ipli zımbırtıları yasaklamam lazım hayır birde kırmızı!" diyerek gidip arabaya bindi. Bende arabaya bindiğimde kemerimi takıp "Giydiğim hiçbir şeye karışamazsın biliyorsun değil mi?" diye sordum sakin bir tonla. Barlas arkaya bakıp sonra bana döndüğünde "Bu meseleyi akşama bırakıyorum!" diyerek arabayı çalıştırıp hızla bahçeden çıktı. Pera ile eğlenceli bir yolculuk geçirip sonunda gelmemiz gereken yere geldik. Pera etrafı incelerken yüzünü şekilden şekle sokup bana dönerek "Burayı sefdim hadi didelim." Diyerek yürümeye başladı. Bahçedeki çocuklar bize bakıp kendi aralarında bir şeyler fısıldarken Pera dik bir duruş sergiliyordu. Onun bu hali hoşuma giderken Barlas kulağıma eğilerek "Bu kız burada kök söktürecek gibi." Diyerek gülmeye başladı. Müdür odasına gittiğimizde işi olduğu biraz bekledikten 5 dakika sonra odaya bir adam girince ayağa kalktık. Barlas adamı görünce gözü seğirse de bozuntuya vermedi adamın elini sıkmak için elimi uzattığımda Barlas elimi indirip adamın elini sıktı. Bütün detayları konuşup Pera'nın kaydını yaptırarak odadan çıktık Pera hala etrafa bakınırken "Şimdi ben ablamla işe didmicek miyim?" diye sordu. Barlas Pera'yı durdurup eğilerek "Artık ablayla işe gitmeyeceksin ama burada çok fazla arkadaşın olacak ve daha verimli zaman geçireceksin." Dediğinde bende onu onayladım. Pera sıkıntıyla kafasını sallarken diğer çocuklara bakınıyordu onları göstererek "Onlar gibi eğlenicem dimi?" diye sorduğunda ikimizde kafamızı salladık. Biraz daha yürüdükten sonra Pera'nın sınıf öğretmeni ve müdür yanımıza geldi. Pera öğretmeniyle tanıştıktan sonra okuldan çıkıp onun alınacak eşyalarını almaya gittik. Pera istediklerini Barlas'a gösterirken o da itiraz etmeden hepsini sepete atmaya başladı olaya el atınca ikisinin de keyfi kaçsa da alışveriş işini halletmiştik. Eve döndüğümüzde Pera, Selim ve Pusat'a eşyalarını gösterirken ben ve Barlas'ta mutfakta yemek hazırlıyorduk. Barlas elindeki bıçağı kenara koyarken "Adar ne yaptı acaba aramadık onu hiç?" dediğinde ona dönüp "Bir sorun olsaydı her türlü ulaşırdı merak etme." Diyerek işime geri döndüm. Barlas'ın gözleri yavaş yavaş öfkeyle dolarken "Sen rahat olabilirsin ama ben senin gibi rahat olamıyorum hele ki ipin ucunda kendi çocuğum varken!" dedi. Elimdeki işi yarım bırakıp arkama döndüğümde Barlas'ta bana bakıyordu kavga etmek istemediğim için "Tartışmak için fazla yorgunum Barlas başka zamana bırakalım olur mu?" diye sordum. Barlas'ın ağzından bir şey çıkmasa da gözleri bana her şeyi anlatmaya yetmişti eline tabakları alıp çıkarken bende oflayarak işime geri döndüm. Sonunda yemekte masada hazır olunca yemeğe oturmuş sessizce yemeklerimizi yemiştik Selim ile Pusat masayı toplarken bende Pera'yı yıkayıp yatırdım. Merdivenlerden inerken Barlasların konuştuğunu duyunca sessizce onları dinlemeye başladım yarın masayla toplantıları vardı ve bende bu toplantıyı kaçırmayacaktım. Her şeyden habersizmiş gibi aşağıya indiğimde " Ne konuşuyorsunuz öyle fısır fısır?" diye sordum. Hepsi birbirine bakarken Barlas ayaklanıp bahçeye giderken "Senlik bir konu değil o yüzden öğrenmene de gerek yok!" diyerek bahçe kapısını kapattı. Göz ucuyla diğerlerine bakarken Pusat ayaklanıp "Arkadaşlara sözüm vardı ben kaçar!" dedi koşar ayak çıkarken. Gözüm Selim'e kaydığında çalışmayan televizyona bakıp "Ben aslında yoğum yenge!" diyerek sıyrıldı. Tekli koltuğa oturup televizyonu açarken "Öyle olsun bakalım!" diyerek televizyon izlemeye başladım. Barlas bahçeden gelip kumandayı elimden alırken "Sen ilaçlarını içtin mi?" diye sorduğunda kızgın bir tonla "Evet! Ayrıca televizyon izliyordum!" dedim sitemle. Barlas umursamaz bir şekilde tartışma programı açarken "Bak şimdide izliyorsun çok bir fark yok!" dediğinde ofladım. Gözü bana kayarken "Kocaya oflanmaz!" dediğinde göz devirerek "Ne koca ama!" dediğimde duymadı bile. İlaçların ağırlığından uykum gelirken ayaklanıp "Ben yatıyorum iyi geceler size!" diyerek yukarıya çıktım. Her zamanki rutin işlerimi yapıp odaya girdim üzerimi değiştirip odaya geçtiğimde Barlas'ta gelip üzerini değiştirdi. Ben yatağı açarken o ise yatmadan son sigarasını içiyordu ona bakmadan "Odanın içinin böyle kokmasından hoşlanmıyorum Barlas!" dedim. Barlas bana bakarken "Neyden hoşlanıp hoşlanmadığın beni ilgilendirmiyor!" diyerek sigarasını söndürdü. Yatağa girdiğimde o da lambayı söndürüp yatağa girdi sırtımı yatağın başlığına yaslarken "Birbirimize bile saygımız yokken nasıl yürüyecek bu iş?" diye sordum. Barlas'ta sırtını yaslarken "Saygı görmek isteyen herkes önce saygı duymasını öğrenecek Tamay bilmem anlatabildim mi?" diye sordu. Bir hışımla Barlas'a dönerek "Ne zaman sana saygısızlık yaptım ben?" diye karşılık verdiğimde kafasını bana çevirerek "Ne zaman saygı gösterdin mesela?" dedi soruya soruyla cevap verirken. Sesim çıkmazken "Sen bile aslında ne olduğunun farkındasın!" dediğinde "Ben en azından bir insanın rızası olmadan onu nikâhına almadım!" dedim. Ortam bir süre sessizleşirken "Ne oldu diyecek bir şey bulamadın değil mi?" diye sordum alayla. Barlas derin derin nefes alırken yüzümü avucun içine alıp hızla ben yatağa yatırırken üzerime çıkıp "Ben en azından seni nikâhıma aldım senin gibi çocuk kaçırmadım!" dedi dişlerini sıkarken. Barlas'ın altından kurtulmak için çırpınırken bu onu daha da sinirlendirmiş olmalı ki üzerimde daha çok baskı yaptı. Dikişlerim acımaya başlarken o kulağıma eğilip "Ölen kardeşini de senden gizlemedim mesela!" dedi. Canım daha çok acırken zor çıkan sesimle "Dikişlerim acıyor kalk üzerimden!" dedim. Barlas yaptığı şeyin yanlış olduğunu anlarken üzerimden kalktı benim kalkma izin vermezken pijamamın eteklerini tuttu. Onu engellerken "Dokunma bana!" dedim acıyla Barlas beni dinlemeyip pijamamı yukarıya çekerken yavaşça yarayı açıp baktı. Yarayı iyice inceledikten sonra üzerini kapatarak "Bir şey yok yat uyu!" diyerek arkasını dönüp yattı. Önce yataktan sonra ise odadan çıkıp salona indim koltuğa oturarak telefonu elime aldım. Telefonda biraz oyalanırken merdivenlerden gelen ayak sesleriyle o tarafa baktığımda saçları dağılmış Barlas'ı görmemle kafamı çevirdim. Barlas mutfağa girip bir şeyler karıştırdıktan sonra önüme bir bardak su koyup diğer koltuğa oturdu. Bardağa uzun uzun bakarken "Bazı şeyleri beceremiyoruz farkındasın değil mi?" diye sordum. Barlas suyunu içtikten sonra "Neyi beceremiyoruz?" diye sorup bana döndü ona bakarken "Aynı çatı altında barınmayı!" dedim. Barlas elindeki bardağı orta masaya koyarken "Ne bekliyordun Tamay tozpembe bir evlilik mi?" diye sordu. Bardağı elime alıp bir yudum aldığımda ona bakıp "Senin olduğun bir yer tozpembe olmaz ki!" dedim. Barlas bana sinirle bakarken "Sen mükemmel bir insansın zaten çok masumsun değil mi? Eminim benden daha çok kişinin kanı vardır ellerinde!" dedi bir hışımla. Hayatta en nefret ettiğim şey hatalarımın yüzüme vurulmasıydı ve Barlas bunu gayet güzel yapıyordu. Elimdeki bardaktan bir yudum daha aldığımda "Ben mükemmel bir insan değilim zaten Barlas bunu hiçbir zaman iddia etmedim, ben en azından bazı şeyleri sineye çekebiliyorum ya sen?" diye sordum tek kaşım kalkarken. Barlas bana alayla bakarken "Bu güne yaptığın, söylediğin veya söylemediğin her şeyi yuttuğum halde bana bunu mu soruyorsun cidden!" dedi. Barlas'la tartışmaktan yorulduğum için "Yutmasaydın o zaman Barlas bana mı sordun yutarken?" diye sordum sesim hafif yüksek çıkarken. Barlas bana bir şey demeden ayağa kalkıp yukarıya çıktı aradan çok geçmeden üzerini değiştirerek aşağıya indi. Bir hışımla orta masadaki telefonunu alıp kapıya doğru yürürken hızla ayağa kalkıp yanına giderek onu durdurdum. O bana anlamaz gözlerle bakarken "Nereye gidiyorsun gecenin bu vakti?" diye sorduğumda kolunu çekip "Senin olmadığın başka bir cehennemin dibine!" diyerek kapıdan çıktı. Selim odasından çıkarken uyku sersemi bir halde "Ne oluyor gece gece?" diye sorduğunda sesim çatallanırken "Kavga ettik o da evden gitti!" diyerek merdivenlerden çıkmaya başladım. Odaya girip direk yatarak uyumaya başladım bu ruh hali anca böyle giderdi çünkü. Sabahın ilk ışıklarında yatakta debelenirken dış kapının sertçe kapanmasıyla yerimden sıçradım. Ne olduğunu anlamak için odadan çıkarken Pera'nın gözlerini ovarak odadan çıktığını gördüm. Pera'yı durdurup odasına sokarken temkinli bir şekilde merdivenlerden indim. Barlas sinirli bir şekilde odanın içinde volta atarken Selim'in onu sakinleştirmeye çalışması beni daha da meraklandırdı. Yanlarına giderken Barlas'a bakıp "Ne oluyor sabahın köründe ne bu sinir?" diye sorduğumda öfkeli gözleriyle gözlerime baktı. Kendini sakinleştirmeye çalışırken "Adar'la hiç konuştun mu?" diye sorduğunda kafamı sallayarak "Hayır eğer bir şey olsaydı o arardı zaten!" dedim. Verdiğim cevap onu daha da sinirlendirirken eline geçen vazoyu duvara fırlatıp "Nasıl böyle rahat davranıyorsun lan sen ben dünden beri ulaşamıyorum adama!" diye bağırdı. Anlamaz gözlerle Barlas'a bakarken "İşi vardır Barlas neden bu kadar endişeleniyorsun?" diye sordum. Barlas'ın gözlerindeki öfkeyle karışık korkuyu görürken ters giden bir şey olduğunu anlayarak "Kötü bir şey mi oldu?" diye sordum. Barlas derin bir nefes alırken "Rusya'dan gelen özel bir uçak düşmüş Tamay!" dedi çatallanan sesiyle. Duyduklarımla dizlerimin bağı çözülürken geriye doğru yalpalanarak "İçinde değillerdir belki!" dedim son çare. Barlas'ın elleri yumruk olurken "O uçak sana ait bir uçak Tamay ve o uçaktan pilot hariç 2 ceset çıktı!" diye bağırdı. Delirmiş gibi kafamı sallarken "Hayır! Hayır! Onlar değildir!" dediğim de Selim yanıma gelip beni durdurmaya çalıştığında Barlas "Her şeyi anladım kızımla kardeşimin nasıl katili oldun!" diye bağırdı. Barlas'ı duymamak için kulaklarımı kapatırken "Küçüğüme bir şey olmamıştır!" dedim gözyaşlarımın arasında. Olanlara inanamadığım için doğru düzgün bir tepki veremezken ayağa kalkıp kapıya doğru yürümeye başladım. Barlas bir kenara çökmüş gözyaşı dökerken kapıyı açtığımda karşımda Adar'ı görmemle şok oldum bacağıma sarılan minik parmaklarla "Ayye." Diyen kızımı duymamla şokuma bir şok daha eklendi. Ağzımdan çıkan hıçkırıkla yere çöküp Sarya'yı içime sokarcasına sarıldım. Sarya'nın minik elleri boynuma dolanırken "Ayyeyi ösledim." Dediğinde ağlamam daha da şiddetlendi. Sarya'nın saçlarını koklarken "Annede seni çok özledi bebeğim." Dediğimde Sarya'yı kucağıma alıp içeriye girdim. Sarya hala sıkı sıkı bana sarılıp saçlarımla oynarken tekrar "Ayyeyi ösledim." Diyerek yanağımı kocaman öptüğünde bende onu kocaman öptüm. Barlas bir hışımla kafasını kaldırırken Selim şok içinde bize baktı. Yerinden kalkan Barlas yavaşça yanımıza yaklaştığında Sarya'yı Barlas'a döndürerek "Bak sana hep bahsettiğim baban." Dediğimde Sarya gülerek Barlas'a baktı. Barlas hala düzgün bir tepki veremezken Sarya'yı yere indirdiğimde paytak adımlarla Barlas'a gidip bacağına sarıldı. Barlas'ın gözünden tek bir damla yaş düşerken yere çökerek Sarya'nın yüzünü avcunun içine alıp gözlerini öperek "Merhaba babacım." Dedi sesi titrerken. Sarya'nın minik elleri Barlas'ın gözlerini silerken "Babaçım." Dediğinde Barlas Sarya'yı bağrına basarak "Babasının güzeli." Diyerek saçlarını koklayarak öptü. Sarya başını Barlas'ın omzuna yaslarken Barlas onu öpmeye doyamamıştı Adar yanıma gelip kulağıma eğilirken "Duydun mu?" diye sorduğunda kafamı sallayarak "Nasıl korktum bir bilsen!" dedim. Adar gülerek kolunu omzuma atarken "Korkmana gerek var mıymış?" diye sordu. Sorusuna cevap veremezken aklıma gelen şeyle "Siz öldünüz!" dediğimde herkes korku dolu gözlerle bana baktı. Selim delirdiğimden şüphelenirken "Tamay iyi misin canlı kanlı buradalar işte bir şey olamamış yanlış habermiş?" dediğinde, ciddi bir tavırla "Hayır onlar aslında öldü!" dedim. Yaşadığım her an her dakika aklımı bulandırırken ağzımdan çıkan tek şey "Aslında onlar öldü!" olmuştu.
Bir bölüm daha sonuna geldik umarım bölümü severek okumuşsunuzdur kendinize çok iyi bakın.
Bölümü yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayın başka bir bölümde görüşmek üzere. |
0% |