Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. BÖLÜM: GERÇEKLER

@zehranurr

Aile bağları o kadar ağırdır ki taşımak için iki kişi gerekir, hatta üç.

Alexandre Dumas

Hayat fazla garipti dün nefretle baktıklarımıza bugün içtenlikle gülebiliyorduk.

Hiçbir zaman bir ailen olamayacağını hissettiğin yerde zaman sana bir aile verebiliyordu.

En önemlisi ise düne kadar kavga ettiğin insan için kalbinin duvarlarını yıkabiliyorsun.

Bu zamana kadar güvenmediğim hiç kimse için yıkamadığım duvarları bugün güvenimi kazanmasa bile onun siyah harelerine o duvarı yıkmaya çalışıyordum.

Kâbus ile rüyanın arasındaki çizgideyken huzurla açtım gözlerimi.

Kafamı yana çevirdiğimde yatakta kimsenin olmaması beni korkutsa da Sarya'nın battaniyesini görmemle yüzümde güller açıldı.

Yataktan kalkıp banyoya girip işlerimi hallederek giyinme odasına geçtim üzerimi değiştirip yatağı topladım.

Sarya'nın battaniyesini alıp odadan çıkarak elimdekini Sarya'nın odasına koyup aşağıya indim.

Mutfaktan çocuk sesleri gelirken mutfağa ilerledim göz ucuyla mutfağı süzerken savaş alanı görmeyi beklemiyordum.

Mutfağa tamamen girdiğimde her yer un ve yerde de yumurta kabukları vardı. Ağzım açık etrafı izlerken Barlas gülerek "Günaydın karıcım!" dedi.

Ben hala şok içindeyken etrafa bakıp "Bu mutfağın hali ne Barlas?" diye sorduğumda ensesini kaşıyarak "Kızlarla kahvaltı hazırlıyoruz."

Kızlara baktığımda içler acısı hallerini görünce "Pera okul da olmalıydı ne işi var evde ayrıca ne ara geldi?" diye sordum.

Barlas kızların üzerindeki unu temizlerken "Öğretmeni hasta olmuş Baran'da eve getirdi." Dediğinde üstümdeki şoku atıp gülmeye başladım.

Kızlarda benimle birlikte gülerken Sarya bana doğru koşup kollarını açtı onu kucağıma aldığımda "Aye, abla var bak!" diyerek Pera'yı gösterdi.

Saçındaki unları temizleyerek "Evet bebeğim abla var ve ablayla iyi anlaşıyoruz değil mi?" diye sorduğumda kafasını sallayarak "Abla benim." Dedi.

Sarya'yı kucağımdan indirip elinden tutarak Pera'yı yanıma çağırdım onların haline hala gülerken Barlas'a "Ben kızları temizliyorum sende buraları temizleyerek kahvaltıyı hazırlayabilirsin değil mi?" dedim.

Barlas gülerek kafasını sallarken kızları hızla yukarıya çıkarıp onları bir güzel temizleyerek aşağıya indik.

Barlas hala mutfaktayken Pera ve Sarya'yı salona bırakıp yanına gittim.

O ocakta bir şeyler yaparken sessizce sırtına sarılıp "Günaydın!" dediğimde gülerek başını yana çevirip "Bana gün ayalı çok oldu da seni bilemem hanımefendi!" dedi imayla.

Ondan uzaklaşırken "Sen bana çok uykucusun mu demeye çalışıyorsun?" diye sorduğumda kafasını sallayarak "Uykucu ne kelime yanında top patlasa duymazsın o derece yani!" dedi sırıtarak.

Kollarımı göğüs hizamda birleştirip göz devirirken "Aşk olsun yani Barlas!" dediğimde elindeki işi bırakıp bana döndü.

Uzun uzun beni süzdükten sonra belimden tutup kendine çekti "Böyle yapınca da pek çirkin oldun haberin olsun!" dedi.

Ona bakmadan "Şimdi de çirkin oldum o da iyi!" dedim tripli bir tonla.

Barlas gülerek yanağıma eğilip öpmeye çalışırken geri çekilerek "Öpme beni çirkin ve uykucuyum hem bırak kahvaltı hazırlayacağım!" dediğimde daha çok güldü.

Barlas'ın yüzü bir an ciddileşince "Sen ciddi misin?" diye sorduğunda "Evet çok ciddiyim!" dediğimde derin bir nefes verdi.

Eli hala belimdeyken parmakları rahat durmadan sırtımı okşuyordu yaptığı şey huylanmama neden olurken gülmeye başladım.

Barlas'ın ciddileşen yüzü gülerken beni kendine daha çok çekip burnunu boynuma getirerek kokumu içine çekti.

İçimde kelebekler uçuşurken Barlas başını kaldırıp kapıya doğru baktığında o tarafa döndüm Sarya kapının eşiğinde oturmuş bizi izliyordu.

Barlas'ın kolları gevşerken ondan uzaklaşıp Sarya'ya döndüm. O ise karnını tutup "Aye aç!" dediğinde gülerek "Tamam bebeğim hemen hazırlıyorum hadi sen ablanın yanına!" diyerek salona gönderdim.

Barlas tekrar işine dönerken gülerek "Artık evde rahat yok desene!" dediğinde çıplak sırtını cimcikleyip "Arsız!" dediğimde daha çok gülmeye başladı.

Kendimden emin bir şekilde omuzlarımı dikleştirirken "Senin cehennemin ne hoşmuş böyle şu halimize bak!" dedim birden.

Barlas yandan bana bakarken "Bu hikayede yanan ben olacağını biliyordun öyle demiştin." dediğinde gülümsedim.

Yüzümü ona çevirirken "Şeytan tüyü var bende herkesi kendime ağlayabilirim örnek sen." dediğimde gülmeye başladım.

Barlas'ın yüz hatları ciddileşirken "Sadece beni kendine aşık etsen yeter başkalarına gerek yok!" dediğinde gülerek "Eee zaten!" dediğimde o da gülümsedi.

Goygoyu bırakıp ona yardım ederek hızla kahvaltı hazırlamaya başladık.

Aklıma düşen şeyle elimdeki işi bırakmadan "Barlas bir şey soracağım?" dedim.

O tezgâha yaslanırken "Sor bakalım." Dediğinde ona bakmadan "Bu zamana kadar bana hiç yalan söyledin mi ya da bir şey sakladın mı?" diye sordum bir çırpıda.

Barlas bir süre düşünürken yüzündeki mimikler her seferinde daha da değişiyordu en sonunda gülümseyerek "Hayır ne saklayabilirim ki senden bu kısa süre içerisinde hem nereden çıktı bu?" diye sorduğunda omuz silktim.

Elimi boşver dercesine sallarken aynı zamanda "Hiç." Dedim.

Barlas gülerek saçlarımı öperken tezgâhın üzerindeki tabağı alıp salona geçti yüzüm anında düşerken içime aniden düşen kuşkuyu bastırmaya çalışıyordum.

Kendimi toparlayıp salona geçerek masayı hazırlamaya başladım o sırada Barlas kızları yanına almış bir şeyler anlatıyordu.

Bu durum hoşuma giderken hızla masayı hazırlayıp herkesi masaya çağırdım Pera'yı Barlas'ın, Sarya'yı da yanıma alarak kahvaltıya başladık.

Keyifle kahvaltı yaparken Barlas'ın telefonu çaldı telefonun ekranını bana gösterirken "Annem arıyor bakalım bu sefer ne oldu?" dedi gülerek telefonu açarken.

Uzun geçen konuşmanın ardından Barlas ailesinin Sarya'yı görmek için en kısa zamanda geleceğini söyledi.

Barlas telefonu kapattıktan sonra kızlara dönüp "Bugün parka mı gitsek?" diye sormasıyla kızlar heyecanla kafalarını salladı.

Barlas gülerken bana bakıp "Gideriz değil mi?" diye sorduğunda kafamı belli belirsiz sallayarak "Tabaktakiler ve sütler biterse neden olmasın." Dediğimde herkes tabağına yöneldi.

Kahvaltı bittikten sonra Barlas'ın yardımıyla masayı toplayarak kızları hazırladım.

Onları Barlas'a bırakırken bende yukarıya çıkıp hazırlanmak için odama girdim.

Önce banyodaki işlerimi halledip daha sonra giyinme odasına girerek üzerimdeki tişörtü çıkardım.

Birkaç gündür asla bakmadığım yaramı açıp yavaşça pansuman yaparken artık hastaneye gidip dikişlerime baktırmanın zamanı geldiğini fark ettim.

Pansumanı bitirip hızla üzerimi giyerek aşağıya indim. Barlas beni baştan aşağı süzerken "Bugün kan çıkmazsa iyidir!" diyerek ayağa kalktı.

Onun bu haline gülerken o çoktan dışarıya çıkmıştı bende kızları alıp kapıya giderek ayakkabılarını giymelerine yardım ettim.

Barlas kızları arabaya bindirirken bende ayakkabılarımı giyip kapıyı kilitleyerek arabaya bindim.

Barlas arabayı çalıştırırken kendi kendine söylenmeyi ihmal etmiyordu onu bunu hali uzaktan komik görünse de gülmemek için kendimi tuttum.

Sahilin yakınlarında ki bir parka gelirken Barlas arabayı park edip sabırsızca arabadan inerek kızları indirdi.

Onlar önden eğlenerek giderken bende yavaşça onları takip ediyordum.

Bu manzara her şeye bedeldi hep bir ailem olsun istemiştim yine o aileyi ben yapılandırmıştım.

Bu ailede kendime bir yer edindiğim için, Pera ve Sarya'yı bırakmadığım için kendime minnet duyuyordum.

Kendime ne kadar minnet duyuyorsam Barlas'a da bir o kadar minnet duyuyordum.

Her şerde bir hayır vardır dediklerinde güldüğüm günler aklıma geldikçe kendime kızıyorum insan büyüdükçe neyin hayır neyin şer olduğunu daha iyi kavrıyordu.

Bir şeyleri kavramam geç olmuştu ama sorun değildi çünkü her şey güzeldi kızlar huzurluydu, kızına kavuştuğu için Barlas mutluydu, Pera artık bir şeylerin eksikliğini hissetmiyordu ve bunun gibi birçok güzel şey...

Bunları düşünürken boş bir banka geçip oturdum kızların mutluluğunu ve Barlas'ın gülen gözlerini izlemeye başladım her şey o kadar güzel gidiyordu ki hiçbir şeyin bu anları bozmasını istemiyordum.

Ama biliyordum ki her güzel şeyin bir sonu vardı ve bende o son gelene kadar bunların tadını çıkaracaktım.

İçimde bir yerde ilk defa hissettiğim bu aile sıcaklığının ellerimden alınacağı hissi vardı ya da ben korktuğum için bu şekilde hissediyordum.

Kafamdaki bu saçma düşünceler beni yiyip bitirmeden önce kendime gelerek temiz havanın tadını çıkarmak için yürümeye karar verdim.

İlk önce kızların yanına giderek terleyip terlemediklerine baktım daha sonra Barlas'a dönerek "Ben biraz yürüyeceğim bir şey olursa ararsın." dediğimde kafasını sallayarak "Tamam ama sen yine de çok uzaklaşma!" dediğinde gülerek kafamı salladım.

Parktan çıkarak sahil boyu yürürken duyduğum motor sesiyle kenara çekilip yürümeye devam ettim.

Motor yanımdan hızla geçerken birden önüme kırıp durdu takılmadan yürümeye devam ederken adam motordan indi.

Ona yaklaşırken elindeki eldivenleri çıkartarak motorun üzerine koydu arkasını döndüğünde eli kaskına gitti ve onu da bir çırpıda çıkardı.

Saçlarını düzeltirken iyice ona yaklaşmıştım birden bana döndüğünde şaşkınlıkla yerimde mıhlandım.

Elimle yüzümü sıvazlarken sıkıntıyla beni bekleyen adamın yanına biraz daha yaklaşarak "Ne işin var senin burada?" diye sordum.

Ellerini cebine sokarken "Emanetin yok galiba çekip vurmadığına göre?" diye imayla söylendiğinde gözlerimi devirerek önünde durdum.

Derin bir nefes alarak "Kurşunlarımı senin gibilere harcamıyorum artık!" dediğimde gülerek "Zamanın da öyle demiyordun Tamay ne değişti?" diye sordu.

Düşünür gibi yaparken "Zaman değişti kişiler, mekân, olaylar hatta hayatlar bile!" dediğimde gülüşü solarak "Gördüm sizi benimle kurduğun hayalleri o herifle gerçekleştiriyorsun!" dediğinde kafamı salladım.

Yüzünde oluşan hayal kırıklığıyla bana bakarken "Neyse ne buraya bunları konuşmaya gelmedim ben!" dediğinde merakla "Neden geldin Gurur?" diye sordum.

Yüzü her saniye farklı bir şekle girerken ciddiyete bürünüp "Kocan olacak o herife söyle yaptığım her işi bozup durmasın eğer aynı şey tekrarlanırsa sonu pekte hoş olmaz işin ucunda sende yanarsın!" dedi.

Sıkıntıyla Gurur'a bakarken "Kocamın işleri beni pek ilgilendirmez işin sonunda ki beni düşünmene gerek yok Gurur!" dediğimde sinirle gözlerine baktım.

Gurur kafasını sallayarak "Seni düşünüyorum çünkü zarar görmeni istemiyorum Tamay!" dediğinde gülerek "Ne zamandan beri beni düşünür oldun sen?" diye sordum.

Gurur'un gözlerine hüzün çökerken "Yaptığın imaların farkındayım Tamay ama düğün günü kafam karışıktı her şeyi silmiştim hem..." lafını keserek "Düğün gününde kafan nasıl karışıksa şimdide kafandaki karışıklıklarla beni sil ve git Gurur tıpkı o gün olduğu gibi! Ben son sözümü söyledim kocamın işlerine karışmıyorum! Ayrıca bana zarar gelirse de başım gözüm üstüne sesim bile çıkmaz gerçi Barlas bana bir şey olmasına izin vermez!" dedim her cümlede farklı bir imada bulunurken.

Yanından geçerken kolumdan tutup "Beni hala sevdiğini ve unutamadığını biliyorum merak etme kurtaracağım seni o adamdan!" dediğinde kolumu çekerek "Delirmişsin sen rahat bırak beni ailemden de uzak dur!" diyerek arkamı döndüm.

Aklımda canlanan geçmişle tekrar Gurur'a dönerken "Bu hayatta bana en çok zararı sen verdin zaten, beni lanet Bi bataklığına içine soktun ve ben o bataklıktan kurtulabilmek için fazlasıyla çırpındım. Bana daha fazla zarar vermene izin vermem!" dediğimde hızla önüme döndüm.

Barlasların yanına gitmeye karar vererek geldiğim yöne doğru yürümeye başladım.

Gurur motora binerek hızla bulunduğu ortamdan uzaklaşırken bende yürüyerek hızla uzaklaştım.

Parka girdiğimde görüş açıma Sarya girerken beni görüp ağlayarak yürümeye başladı.

Barlas arkasından gelirken adımlarımı hızlandırıp hemen Sarya'nın yanına giderek önünde eğildim.

O ağlayarak bana sarılırken ben de saçlarıyla oynayarak "Annecim neden ağlıyorsun?" diye sordum.

Sarya hıçkırıklarının arasında "Aye düştü!" diyerek daha çok ağlamaya başlarken Barlas elindeki yara bandıyla yanımıza ulaştı.

Sarya'yı kendimden uzaklaştırırken yüzü Barlas'a bakacak şekilde kucağıma oturttum.

Barlas usulca Sarya'nın bacağını açarken yarayı peçeteyle temizleyerek yara bandı yapıştırıp yaranın üzerini öptü.

Sarya'nın ağlaması yavaş yavaş dururken Barlas yarayı tekrar öperek "Sen ne zaman düşüp yaralansan baban her zaman yaranı sarıp öpecek küçüğüm." Diyerek yaşlı gözlerini öptü.

Sarya'nın ağlaması tamamen durunca gülümseyerek "Deçti pabam! " Dediğinde Barlas gülerek bana baktı.

Sarya'yı kucağımdan indirirken ben de ayağa kalktım Barlas'a bakarak "Eve mi gitsek geç oldu?" diye sorduğumda kafasını sallayarak Sarya'yı kucağına aldı.

Pera salıncakta sallanırken onu da yanına çağırarak arabaya doğru yürüdüler banka bıraktığım çantaları alarak arkalarından yürümeye başladım.

Barlas aracı açıp kızları yerleştirirken bende elimdeki çantaları bagaja koyup arabaya bindim.

Arka kapı kapanırken Barlas arabaya binerek hızla arabayı çalıştırdı.

Parktan çıkıp eve doğru gittiğimizde kızlar yavaş yavaş mayışmaya başlamıştı Barlas hızını arttırırken bende kızları oyalamaya çalışıyordum.

Sonunda eve geldiğimizde arabadan inip kızları da indirerek eve girdik.

Barlas ve Pera dinlenmek için koltuğa otururken Sarya'yı alarak odasına çıktım.

Sarya'ya ılık bir duş aldırıp pijamalarını giydirerek yatağına yatırdım çok geçmeden uyuya kalırken aynı işlemi Pera'ya yapmak üzere odadan çıktım.

Aşağı indiğimde çizgi film eşliğinde sayıklayan Pera'yı kaldırarak odasına çıktım az önce yaptıklarımı tekrarlayıp onu da yatırırken o da hızla uyumuştu.

Odasından sessizce çıktığımda Barlas odaya girecekken koridorda karşılaştık gülerek ona doğru yürüdüğümde kapının kulpunu tutarak beni beklemeye başladı.

Yanına gittiğimde belimden tutup kapıyı açarak beni hızla içeriye soktu.

Kapıyı kapatıp beni kapıyla arasına alarak başını boynuma soktuğunda huylanarak gülmeye başladım.

Başı hala boynumdayken peş peşe öpücükler kondurup başını kaldırarak bana bakmaya başladı.

Yüzüme düşen saçları kulağımın arkasına sıkıştırarak "Güzelsin, çok güzel hatta biliyor musun?" diyerek durdu.

Ben hala ona bakarken "Neyi biliyor muyum?" diye sorduğumda gülerek "Haddinden fazla güzel olduğunu!" dedi ciddiyetle.

Omuzlarımı silkerek "Abartıyorsun bence!" dediğimde kaşlarını çatarak "Güzelsin diyorsam güzelsindir uzatma!" dediğinde gülerek ağzımı fermuar yaptım.

Barlas her hareketimi hayranlıkla izlerken elimi kısa sakallarına yerleştirerek oynamaya başladım.

Barlas yüzündeki elimi tutup avcumun içini öperek "Sevda büyüsü gibisin!" diyerek bana baktığında "Sezen Aksu dinler misin?" diye sordum.

Kafasını sallayarak "En sevdiğim şarkısından bir söz." Dediğinde yüzümde güller açmıştı.

Barlas'ın yüzünde sinsi bir gülüş oluşurken beni kendine iyice yapıştırıp "Kızlar uyurken anne baba zamanı mı geçirsek?" diye sordu.

Duyduklarımla şoka girerken anlamamazlıktan gelerek "Film mi izleyeceğiz?" diye sorduğumda Barlas sabır çekerek "Film izlemeyeceğiz ama istersen çekebiliriz!" dedi.

Kurduğu cümleyle gülerken "Nasıl bir film çekeceğiz Barlas aksiyon, drama?" dediğimde siyah hareleri harlanırken "Hiç biri başka bir türden!" dedi.

Ellerimizi omzuna yerleştirirken "Severim farklı şeyleri" dediğimde beni kucağına alarak "Bu film için rahat bir yere ihtiyacımız var." Diyerek yatağa doğru yürümeye başladı.

Ben kahkaha atarken Barlas beni yavaş bir şekilde yatağa bırakarak "Gül sen gül birazdan daha çok güleceksin!" dediğinde gülmemi bastırmaya çalıştım.

Barlas üstüme doğru gelirken "Gelme üstüme katil!" dediğimde şaşkınca bana bakıp kendini göstererek "Katil!" dediğinde kafamı salladım.

Ben hala gülerken Barlas sabır çekerek "Gel ben sana göstereceğim katili!" dediğinde yatakta geri geri gitmeye başladım.

Barlas bacağımdan tutarak beni durdururken "Katil kurbanını yakaladı!" dediğinde masumca "Acı bana iki tane çocuk bakıyorum!" dedim.

Barlas kafasını sallarken "Katile yalvarılmaz hem olsun belki üç tane çocuk bakarsın!" dediğinde ağzım açık ona baktım.

Barlas keyifle sırıtırken iki elini başımın yanına sabitleyerek bana doğru eğilmeye başladı.

Onu durdurmak için ellerimi göğsüne koyarak "Bu filmden sıkıldım başka bir şey mi yapsak acaba?" diye sorduğumda kafasını sallayarak "Olmaz!" dedi.

Beni sıcak basarken ellerimi göğsünden çektiğimde o da vakit kaybetmeden başını boynuma gömdü.

Ellerim saçlarına giderken hareketleri hızlanmaya başladı başımın yanındaki elini belime getirirken soğuk ellerini sıcak tenimle buluşturdu.

Onun bu hareketiyle ürperirken başını boynumdan kaldırıp yüzüme bakarken belimdeki elini çekerek üzerindeki tişörtü çıkarıp bir köşeye fırlattı.

Üzerime tekrar eğilirken çalan kapıyla duraksayıp "Birini mi bekliyoruz?" diye sorduğunda kafamı hayır anlamında salladığımda "İyi o zaman çalar çalar gider!" dedi.

Zil ısrarla çalınırken Barlas'ı durdurup "Kızlar uyanacak!" dediğimde söverek yataktan kalktı.

Sinirle odanın kapısını açıp çıkarken arkasından çıkarak merdivenlerden inmeye başladık.

Zile her basıldığında Barlas biraz daha sinirlenirken kim olduğuna bakmadan kapıyı açıp "Bok mu var basıp basıp duruyorsun!" dediğinde annesiyle karşılaşmayı beklemiyordu.

Feride Hanım ve Mehmet Bey ciddiyetle Barlas'a bakarken Savaş ve Kamer bıyık altı gülüyordu.

Boğazımı temizlerken Barlas kendine gelerek "Özür dilerim anne siz olduğunuzu bilmiyordum!" dedi mahcubiyetle.

Feride Hanım kafasını sallarken "Biz sana bir şey öğretememişiz çekil kapının önünden almayayım ayağımın altına!" diye söylenirken Barlas kenara çekildi.

Herkes içeriye girerken gülerek Barlas'a baktığımda "Gülme Tamay gülme!" diyerek salona girdi.

Tam annesine yaklaşırken Barlas'ı durdurarak "Üzerine bir şey mi giysen acaba?" diyerek onu odaya postalayıp Feride Hanım ve Mehmet Bey'in elini öperek "Hoş geldiniz." Dedim.

Feride Hanım gülümseyerek "Hoş bulduk." Dediğinde Mehmet Bey'de kafasını salladı Kamer elini sallarken Savaş'ta baş selamı vererek geriye yaslandı.

Yanlarına oturduğumda Barlas kendi kendine konuşarak merdivenlerden indi annesinin ve babasının elini öperken tekrara tekrar özür diledi.

Abisinin yanına oturduğu sırada kapı çalarken sinirle "Sökeceğim o zili!" dediğinde ayağa kalkıp "Abartma istersen!" diyerek kapıyı açmaya gittim.

Kapıyı açtığımda karşımda sırıtan Selim, Pusat ve Adar'a bakıp "Ooo! Beyler siz yaşıyor musunuz ya?" dediğimde kafalarını sallayarak içeriye girdiler.

Herkesle selamlaşarak oturduklarında bende oturmak için hamle yaptığımda yukarıdan Sarya'nın sesini duydum.

Merdivene yaklaşırken bizim odanın kapı sesini duymamla birlikte "Odada değilim bebeğim aşağıya gel!" dedim.

Odanın kapısı kapanmazken hala beni odada aradığını zannedip yukarıya çıkacakken saçı başı dağılmış vaziyette Sarya'yı görmemle durdum.

Minicik ellerinin biriyle tırabzanı tutarken diğeriyle de saçlarını düzelterek yanıma indi.

Kollarını açarken onu kucağıma alıp diğerlerinin yanına gittiğimde kalabalığı görüp yüzünü buruşturdu.

Uykunun verdiği sersemlik ve kalabalıkla dudakları büzüşürken kafasını boynuma sokup "Didsinler!" diyerek ağlamaya başladı.

Herkes şaşırırken Adar ayaklanıp yanımıza gelerek "Uğraşmanın tam vakti!" dediğinde sinirle ona bakıp "Alırım seni ayağımın altına!" dedim.

Adar beni duymamış olacak ki Sarya'ya yaklaşarak "Sarya anne artık benim annem." Dediğinde Sarya bağırarak "Aye benim!" diyerek daha çok ağladı.

Gözüm seğirirken Adar'ın ayağına basıp "Defol git ağlatma şu çocuğu ya!" dediğimde omuz silkerek "Amca yeğen arasına girilmez ayrıca benim annem olsana!" dediğinde Sarya boynuma daha sıkı sarıldı.

Selim ile Pusat gülerken Barlas sakin bir şekilde ayağa kalkıp bize doğru yürümeye başladı Adar Barlas'ın geldiğini fark edince "Sakin ol şampiyon!" dedi.

Barlas parmaklarını çıtlatırken "Sakinim zaten paşam, gel bak sana ne diyeceğim ben!" dediğinde Adar hızla Savaş'ın arkasına geçti.

Savaş tersten Adar'ı tutarken kendine çekerek "Adar yağmurdan çakıp doluya tutulmak deyimini duydun mu abicim?" diye sordu.

Adar içten içe şansına söylenip kafasını sallarken Barlas'ta yanlarına varmıştı Savaş Barlas'a bakarak "Otur lan yerine!" dediğinde Barlas yavaşça geri çekildi.

Savaş Adar'ı iyice kendine çekip yüzüne bakıp tükürdüğünde "O gün içimde kalmıştı bugüne kısmetmiş!" diyerek bıraktı.

Adar eliyle yüzünü silerken "Yarabbi şükür!" dediğinde Savaş arkasındaki yastığı fırlatarak "Çok konuşma kızı da rahat bırak!" dedi.

Adar yerdeki yastığı alıp gülen Kamer'e atarken "Elimden kaydı!" dedi Selim'in yanına giderken. Kamer göz devirirken "Kesin öyledir!" dediğinde Mehmet Bey araya girerek "Yeter!" diyerek uyardı.

Herkes susarken bende koltuğa oturdum Sarya babasına bakıp kucağımdan inerken Barlas'ın kucağına çıkıp biraz da onun yanında uykusunu açmaya çalıştı

Yavaş yavaş kendine gelirken merdivenlerde elinde ayıcığıyla Pera göründü gözlerini ovalarken son basamağa gelmişti.

Merdivenlerden tamamen indiğinde Savaş'a bakarak "Büyük biriler delmiş!" diyerek hızla Savaş'ın yanına geldi.

Savaş Pera'yı kucağına alıp yanağını öperken "Günaydın küçük." dediğinde Savaş'ın omzuna yatıp nazlanmaya başladı.

Sarya onları bu şekilde görünce Barlas'ın kucağından inip Savaş'ın önünde durarak "Abla benim!" dediğinde herkes kıkırdamaya başladı.

Pera Savaş'ın kucağından inerek Sarya'ya "Biliyoy musun o Barlas'ın abisi?" dediğinde Sarya kafasını hayır anlamında salladı.

Savaş gülerek Sarya'yı kucağına alarak "Savaş ben senin adın ne?" diye sorduğunda saniyelik bana bakıp tekrar Savaş'a döndü.

Hala ses çıkarmazken kaşlarını çatıp "Söylemem!" dediğinde Savaş şaşkınca "Neden?" diye sordu. Herkes Sarya'yı pür dikkat izlerken parmaklarıyla oynayıp "Yabancı, aye kızar." Dediğinde gülmeye başladım.

Savaş bir bana birde Barlas'a baktığında gülmemi durdurarak "Tatlım, Savaş yabancı değil ki amcan o senin." Dediğimde kafasını eğerek "Damam o saman." Dedi utangaç bir şekilde.

Üzerindeki utangaçlığı atması saniyelerini alırken herkesle sohbet edip şakalaşmaya başladı.

Onlar eğlenirken bende akşam için yemek hazırlamak üzere mutfağa girdim.

İyice ev hanımı olma yolunda ilerlediğimi fark ederken buna bir dur demenin vakti geldiğini düşünüp en kısa zaman da işimin başına geçme kararı verdim.

Yemekleri hazırlayıp masa için salona girdiğimde bütün aile üyelerinin koyu bir sohbete büründüğünü gördüm.

Masanın örtüsünü sererken Pera ve Sarya'nın üzerini değişmediğimi fark ettiğimde Barlas'a baktım.

Barlas saniyelik bana dönerken "Bence kızları giydirebilirsin!" dediğimde kafasını sallayarak "Masayı hazırlarım ama kızları asla giydirmem!" dedi.

Bakışlarım hala Barlas'ın üzerindeyken kaşlarını havalandırıp "Hayır dedim Tamay!" dediğinde Kamer araya girerek "Ayy! Ben hallederim." deyip kızları da alarak yukarıya çıktı.

Gözlerimi kısarak Barlas'a baktığımda bana zafer kazanmış gibi bakıyordu, sinsice gülerek "O zaman Barlas masa için bana yardım edebilirsin." Dediğimde gülen suratı soldu.

Etraftan yardım dilenirken "Yani şimdi işine karışmak gibi olmasın!" dediğinde sahte bir gülümsemeyle "Hiç sorun olmaz Barlascım hadi gel sen bende tabakları getireyim!" dediğimde oflayarak yerinden kalktı.

Mutfaktan tabakları getirip eline tutuşturduğumda kulağına yaklaşarak "Kolay gelsin!" dediğimde gözlerini kapatıp "Çok kolay olacak!" dedi.

Barlas'ın yardımıyla masayı da kurduktan sonra herkes masaya toplandı neşeli geçen bir yemekten sonra hızla masayı toplayarak sohbete kaldığımız yerden devam ettik.

Saat ilerledikçe herkesin yorgunluğu gözlerine çökerken Pusat Feride Hanımları alarak ona götürdü bende kızları hazırlayıp yataklarına yatırdım. Yorgunluklarını tamamen almadıkları için onlar hızla uyurken bende derin bir nefes verdim.

Odaya girdiğimde Barlas'ın çoktan yattığını görünce yavaşça yanına sırnaşıp gözlerimi kapadım.

***

Sabah işe gitmek için erkenden kalkıp kahvaltıyı hazırladıktan sonra uyuyan herkesi uyandırıp kahvaltı masasına oturttum. Hiç kimse uyanamamışken Barlas esneyerek "Biz neden bu saatte kalktık Tamay?" diye sordu.

Çayımdan bir yudum alırken "Bugünden itibaren işe gitmeye kara verdim." Dediğimde kaşlarını çatarak "Bu kararı kimle aldın?" diye sordu.

Omzumu silkerken "Ben, keyfim ve onun kâhyasıyla!" dediğimde sinirle bana bakıp "Kızlar ne olacak peki?" diye sorduğunda "Feride Hanım gelir birazdan ona bırakacağım." Dediğimde kafasını salladı.

Kahvaltımı hızla yapıp üzerimi değiştirmek üzere yukarıya çıkmamla zilin sesini duymam bir oldu. Feride Hanımın sesi evi doldururken elime aldığım siyah elbiseyi üzerime geçirdim. Giyinme odasından çıkıp makyaj masasına oturduğumda Barlas odaya girdi hızla giyinme odasına girip lacivert takımını giyip çıktı.

Makyaj aynasından Barlas'ı izlerken o aynaya yaklaşmış saçlarını düzeltmeye çalışıyordu. Onun bu haline gülümserken kırmızı rujumu elime alıp kapağını açtım ruju sürmek için dudaklarıma yaklaştırdığımda Barlas ruju elimden çekip aldı.

Onun bu yaptığına kaşlarım çatılırken vermesi için elimi uzattım.

Bir elime bir bana ve dudaklarıma bakarak beni oturduğum yerden kaldırdı.

Beni makyaj masasına yaslarken önümde durup önce başparmağını alt dudağıma sürdü daha sonra başparmağını öptü.

Onun hareketlerini incelerken o ruju açıp dikkatlice dudaklarıma sürmeye başladı.

Sürme işlemi bittikten sonra "Yaptığım şeyleri bozmak çok hoşuma gidiyor!" diyerek dudağıma küçük bir buse kondurup kulağıma yaklaşarak "Tabi şu an pek vaktimiz yok!" diyerek benden uzaklaştı.

O odadan çıkmadan bende son kez aynada kendime bakıp çantamı alarak odadan çıkarak aşağıya indim.

Barlas annesine bir şeyler söylerken bende kızları öperek uslu olmaları konusunda uyardım. Feride Hanım yanımıza gelirken kızlarla son kez vedalaşıp evden çıktık Barlas beni işe bırakırken o da işlerini halletmek için şirkete gitti.

Uzun süre işe gelmemenin verdiği garipliği yaşarken içeriye girip asansörün gelmesini bekledim asansör geldiğinde binip düğmeye bastım. Yavaş yavaş yukarıya çıkarak odamın bulunduğu kata çıktım.

Asansörden indiğimde çalışma arkadaşlarımla karşılaşmak beni mutlu ederken herkesle selamlaşıp odama girdim. İmre'nin özel işleri vardı ve izinli olduğu için bugün işe gelmemişti bu yüzden bütün günümü tek başına planlamam gerekiyordu.

İşe biriken dosyalardan başladım bu sırada katılmam gereken online toplantılara katılarak o işi de aradan çıkardım. Dosyalarla haşır neşir olmaya devam ederken kapı açıldı Baran elindeki kahveleri hava kaldırarak "İşe hoş geldin hediyesi." Diyerek içeriye girdi.

Ona gülümseyip dosyayı kapatırken elindeki kahveyi masaya koydu sıcak kahveyi avuç içlerime sabitlerken geri yaslandım. Baran karşıma otururken "Sonunda işinin başına gelebildin!" dediğinde kafamı sallayarak "Birden ev hanımı halime alışacağım zannettim çok korktum." Dediğimde ikimizde güldük.

Biraz daha sohbet ettikten sonra "Bu akşam ailecek bize mi gelseniz otururuz?" dediğimde düşünmeye başladı. Ceketinin iç cebindeki telefonunu çıkarıp birilerini arayıp konuştuktan sonra bana dönüp "Annemle konuştum müsaitmişiz yani akşam sizdeyiz." Dediğinde gülümsedim.

Baran kahvesinden son kez yudum alıp odadan çıktıktan sonra bende kalan işlerimi halletmeye çalıştım. Aradan biraz zaman geçerken kapı tekrar açıldı kafamı kaldırdığımda kapıya yaslanmış beni izleyen Barlas'la bakıştık.

Kapıyı kapatıp içeriye girdiğinde "Bitti mi işlerin?" diye sorduğunda kafamı sallayarak "Bitmedi ama çıkmalıyız çünkü akşam misafirlerimiz var." Diyerek toparlanmaya başladım. Ellerini cebine sokarken "Kim geliyor akşama?" diye sordu.

Bilgisayarı kapatıp çantamı alırken "Baranlar gelecek." Dediğimde şaşkınca "Saçmalama annemler bizde!" dedi.

Yanına gittiğimde "Olabilir!" diyerek yanından geçip kapıyı açtım Barlas sıkıntıyla nefes verirken "Öyle olsun bakalım ama çıkan herhangi bir sorunda müdahale etmem ne de olsa geçmişimi biliyorsun!" dediğinde kafamı salladım.

Birlikte odadan çıkarak asansöre bindik kalabalık asansör yavaş yavaş aşağıya inerken Barlas'ın eli önce belime oradan da bacağıma doğru kaymaya başladı. Hızla elini tutarak gözlerine baktım o hınzırca sırıtırken dirseğimi karnına geçirdiğimde tepki daha vermemişti.

Asansör girişte boşalırken sadece biz kalmıştık. Asansörün kapısı tekrar kapanırken Barlas asansörü aniden durdurup bana döndü.

Onun bu hareketlerine alıştığım için gözlerine 'bu sefer ne oldu?' bakışları atıyordum. Barlas yavaşça bana yaklaşıp "Asansörde cilveleşmenin tadı bir başka oluyor biliyor musun?" dedi.

Barlas bana iyice yaklaşırken elinin tersiyle yüzümü okşamaya başladı. Tam öpmek için hamle yapacakken güvenliğin kapıya vurarak "İçeride mi kaldınız?" diye bağırmasıyla durdu.

Sinirle burnundan solurken "Hayır yanlış tuşa bastım!" diyerek asansörü çalıştırdı.

Onun bu haline gülerken o sinirle kendi kendine söyleniyordu göz ucuyla bana bakıp "Hacı hocaya okunmamız lazım her seferinde bölünüyoruz!" dediğinde daha çok güldüm.

Asansör otoparka gelerek dururken kapısı açıldı hızla inerek arabaya doğru yürümeye başladık. Barlas hala söylenirken arabanın kilitlerini açarak arabaya bindi benimde binmemle birlikte aracı çalıştırıp otoparktan çıktı.

Yol boyu söylenerek eve geldiğimizde ben üzerimi değişmek için yukarıya çıktım o ise koltuğa oturmuş kızları dinliyordu.

Üzerimi değiştirip aşağıya indiğimde Feride Hanıma dönerek "Bu akşam misafirlerimiz var sizin de burada olmanızı isterim!" dediğimde kafasını sallayarak "Barlas söyledi kızım merak etme." Dediğinde gülerek kafamı salladım.

Feride Hanım ve Kamer'le mutfağa girip akşam için bir şeyler hazırlarken Barlas'ta kızları oyalıyordu.

Mutfakta zaman su gibi akarken Mehmet Bey ve diğerlerinin geldiğini duymamıştık bile. Kamer son olarak masayı hazırlarken bende lekelenen kıyafetlerimi değiştirmek için yukarıya çıktım.

Ben yukarıda üzerimi değiştirirken zil sesini duyarak hareketlerimi hızlandırdım kapının tıklanmasıyla kapı açılınca Barlas içeriye girdi.

Gerilmiş bir vaziyette bana bakarken "Begüm'de burada!" dediğinde belli belirsiz kafamı sallayarak "Olabilir Barlas bu kadar gerilmene gerek yok!" dedim.

Barlas derin bir nefes alırken "Ben sen kadar gevşek davranamıyorum maalesef!" dediğinde kaşımı kaldırarak "Gevşek?" diye sordum.

Elleri yumruk olurken "Karımla eski nişanlım aynı masada oturup yemek yiyecek düşüncesi bile saçmayken ben gerçeğini yaşayacağım!" derken sesi yükseldi.

Saçımı toplarken Barlas'a dönerek "Sesi alçalt istersen Barlas!" diye uyarırken o kollarını hava kaldırıp "Bütün derdimiz ses tonum mu?" diye sordu.

Tamamen Barlas'a döndüğümde "Daha farklı konular için kavga edebiliriz istiyorsan ama bu konuyu konuşmak istemiyorum!" dedim dişlerimi sıkarken.

Barlas aralık bıraktığı kapıyı sertçe kapatıp "Kavga edecek başka konularımız var da benim mi haberim yok?" diye sorduğunda sadece kafamı salladım.

Gergin hali sinirle harmanlanırken "Neymiş söyle de bileyim?" dediğinde zamanı olmadığı için "Misafirimiz var Barlas boş ver şimdi!" dedim.

Yanından geçerken kolumdan sıkıca tutup "Hayır şimdi!" dediğinde kolumu sertçe çekip "Gurur geldi dün kocana söyle işlerime karışmasın yoksa işin ucunda kocanla birlikte sende yanarsın dedi!" diye bildim hızla.

Onun ismini duyması daha fazla sinirlenmesine neden olurken "O piç kurusu neden seninle konuşuyor ne alaka yani ayrıca benim neden haberim yok?" diye tısladı.

Derin bir nefes alıp yutkunurken "Beni korumaya çalışıyormuş!" dedim fısıltı şeklinde.

Barlas'ın siyah hareleri sinirden titrerken "Ne alaka lan ne alaka!" diye bağırırken "Bana bağırıp durma!" dedim.

Barlas sinirle odada turlayıp saçlarıyla oynarken "Bu adamla aranda bir şey mi vardı?" diye sorduğunda kafamı sallayarak "Düğün günü terk etmişti beni!" dedim yalansız bir şekilde.

Barlas gözüme hayal kırıklığıyla bakarken "Bu konuyu sonra konuşalım!" diyerek odadan çıkarken kolundan tutup "Neden bana öyle baktın ben yanlış bir şey yapmadım herkesin bir geçmişi olabilir!" dedim.

Barlas kolundaki elimi tutarken "Ben geçmişimle görüşmemek için kırk takla atarken sen geçmişinle konuşup üstüne bunu bana sonradan anlatıyorsun ne yapmamı bekliyorsun söylesene?" dedi.

Hala elimi tutarken "Ben onunla konuşmak istemedim ama o yolumu kesti!" dediğimde elimi sıktı "Ona da benimle konuşurken baktığın gibi baktın mı?" diye sordu.

Barlas'a nasıl baktığımı bile bilmezken "Yüzüne bile bakmadım!" dediğimde "Göz teması kurmadın mı?" diye sordu.

Derin bir nefes alarak "Ben kimseyle göz teması kuramam ki!" dediğimde güldü ve "Benim gözlerime bakıyorsun ama!" dedi.

Gözlerim gözlerindeyken "Gözlerin gözlerimi hapsediyor." Dediğimde dudağı kenara doğru kavislenirken "Tıpkı benim senin gözlerinde boğulduğum gibi mi?" dediğinde kafamı salladım.

Elini elimin üstünden çekip beni kendine sararken "O herifle görüşüp konuşmayacaksın eğer rahatsız ederse haberim olsun!" dediğinde kafamı salladım.

Kollarımı belinde sararken ilk kez birine isteyerek sarıldığımı fark ederek bu anın tadını çıkardım.

Barlas saçlarımı koklayıp öperken "Hadi inelim misafirlere ayıp oldu." Dediğinde kafamı sallayarak ondan ayrıldım.

Sanki daha demin kavga eden biz değilmiş gibi ellerimizi birbirine kenetlenirken kapıdan çıkıp merdivenlerden indik.

Herkes bize güler yüzle bakarken Begüm'ün bakışları fazla rahatsız ediciydi ama sorun değildi çünkü bunun suçlusu ben değildim ve içim rahattı.

Herkesle selamlaşırken Feride Hanım yemeklerin soğumaması için herkesi masaya çağırdı. Hepimiz masaya geçerken keyifli bir o kadarda gergin bir yemek yedik.

Yemekten sonra koltuklara geçerken Pera Baran ile Sarya'da Savaş'la boyama yapmaya başladı.

Onların keyfi yerindeyken Begüm bize bakarak "Evlenmenize ihtimal vermemiştim!" dedi kırgın bir o kadar öfkeli bir ses tonuyla.

Barlas elleriyle oynarken "Bazen ihtimal vermediğimiz şeyleri yaşarız Begüm!" dedi.

Begüm eski meseleleri açmaya meraklı gibiyken Barlas bana dönerek "Kızları yatır istersen geç oldu!" dediğinde kafamı sallayarak kızları yukarıya çıkardım.

Kamer bana yardım etmek için arkamdan gelirken Pera'yı ona verip bende Sarya'yı yatırdım.

İkimizde aynı anda odadan çıkarken Kamer beni durdurup "Abim çok gergin görünüyor bir şey olmaz değil mi?" diye sordu.

Kamer bana cevabını veremeyeceğim bir soruyu sorarken "Emin değilim ama bir şey olmaması için çabalayacağım." Dediğimde içi rahatladı.

Merdivenlerden inip gergin hava solurken Begüm gülerek "Artık konumuza geri dönebiliriz!" dediğinde Ateş Bey sert bir tonla "Buraya eski meseleleri konuşmaya gelmedik kapat çeneni edebinle otur!" dedi.

Begüm babasına bakarken "Ne o babacım çok değerli ortağının kalbi mi kırılır?" dediğinde Baran "Begüm düzgün konuş!" dedi.

Ortam daha çok gerilirken "Bırakın döksün içindeki zehri belki rahatlar!" dediğimde Begüm gülerek "Konuştu filozofumuz!" dedi.

Sabır çekerek Barlas'ın yanına otururken fısıltı şeklinde "Sakin ol lütfen!" dediğimde elimi tutup "Korkma!" dedi.

Begüm sinirle solurken annesine bakarak "Bu kadının yerinde olabilirdim ama sen bana yardım etmedin!" dediğinde Barlas araya girerek "Annenin yapacağı bir şey yoktu Begüm kendine gel bu ilişkiyi ben bitirdim annen değil!" diye tısladı.

Çaresizce ne yapacağımı düşünürken Begüm "Neden ya neden bitirdin?" diye sorunca Barlas sadece sustu herkesin cevabını beklediği ama bir türlü alamadığı cevap yine susturulmuştu.

Gözler Barlas'ın üzerindeyken Savaş sinirle "Ver şu siktiğim sorusuna cevap hepimizin içi rahatlasın kaç yıl oldu susma artık!" diye bağırdı.

Barlas hala susarken birden "Neyi anlatayım size nişanlıyken benim evimde benim odamda en yakın arkadaşımla beni aldatmasını mı, bunu mu anlatayım size?" diye bağırdı.

Hepimiz şaşkınca Begüm'e bakarken o yerdeki halıya bakıyordu.

O da biliyordu hatasını ama Barlas'ın bunu anlatmayacağına daha çok güveniyordu ama güvendiği dağa kar yağmıştı belli ki.

Barlas sinirle solurken dayanamadan "Anlatsana, bana düşman ettiğin ailene arkadaşımdan hamile kalıp çocuğu aldırdığını!" dediğinde şok üstüne şok yaşamıştık.

Ateş Bey duyduklarını hazmetmeye çalışırken Baran kardeşine bakıp "Doğru mu bu?" diye sordu.

Begüm sessizce gözyaşı dökerken "Böyle olsun istememiştim!" dediğinde herkes kahrolmuştu.

Baran sinirle ayağa kalkarken "Rezil ettin bizi herkese birde suçsuz gibi her gece bize ağladın!" diye bağırırken Sahra ayağa kalkıp Baran'ı sakinleştirmek için balkona çıkardı.

Ateş Bey ayağa kalkarken Begüm'de kalkıp babasının elini tuttu "Baba yemin ederim istemedim böyle olmasını!" dedi.

Ateş Bey elini kızının ellerinden çekerken "Her seferinde yüzümü yere eğmeyi beceriyorsun Begüm yazık!" dediğinde balkona çıkmak için hamle yaptı.

Hivda Hanım hala bir tepki vermezken Begüm bu sefer annesine yöneldi dizlerine kapanıp ellerini tutarken "Özür dilerim affet küçük kızını!" dedi.

Hivda Hanım kızının saçlarını okşarken en acı sözcükler döküldü ağzından "Benden özür dileme Begüm özür dilenecek kişi ben değilim. Hem biliyor musun? Seni her zaman mucize olarak gördüm." Dedi ve sustu.

İçine derin bir nefes alırken devam etti "İçimdeki evlat acısını dindirecek bir mucize!" dedi ve yine sustu.

Gözünden yaşlar dökülürken "Hepimiz seni el üstünde tuttuk ama sen her seferinde yüzümüzü yere eğdin sorun değildi annecim ama unutma ki artık seni koyduğum yerde değilsin!" dedi.

Begüm annesinden uzaklaşırken "O ne demek anne?" diye sordu Hivda Hanım gözlerini silerek "Sen artık benim mucizem değilsin sen ölen miniğimin yerine gelen mucize olamazsın eminim yaşasaydı bunları yapmazdı!" dedi ayağa kalkarken.

Ateş Bey ve diğerleri içeriye girerken Hivda Hanım'ın yanına geçtiler karısını kendine döndürürken "Ağlama Hivda bu da geçer." Dedi sakin bir tonla.

Sakin olmaya hatta karısını sakin tutmaya çalışıyordu. Çok fazla tepki göstermese de içinde bir kıyamet olduğu bariz belliydi.

Hivda Hanım kocasına bakarken "Yaptığına ağlamıyorum onu mucizem zannettiğim için kendime ağlıyorum!" dedi.

İçindekiler ona ağır gelirken Feride Hanım ayağa kalkıp Hivda Hanım'a yaklaşıp "Ölenin yerine kimseyi koyamazsın Hivda bu her kim olursa olsun." Dedi.

Hivda Hanım acı çekerken Feride Hanım'ın ellerini tutup "Tutunacak dalım kırıldı Feride hem de kendi kırdı söyle hangisine yanayım!" dedi gözünden yaşlar akarken.

Feride Hanım bir şey diyemezken Hivda Hanım sağ elini kalbine getirerek "Buram kızımı istiyor daha kokusuna doyamadığım kızımı ben sadece onun acısını yaşamak isterken diğer kızım daha büyük acılar yaşatıyor bana!" dedi.

Feride Hanım Hivda Hanım'a sarılarak destek olurken "Unutulur elbet daha fazla yıpratma kendini bak herkes kendi hayatında Barlas yuvasını kurdu bile." Dedi Hivda Hanımdan ayrılarak.

Hivda Hanım bana bakarak "Hayatını bir hiç için mahvetme güzel kızım!" dedi bu konuyu kafama takmamam için.

Barlas'a anlık bakıp Hivda Hanım'a bakarken gülümseyerek kafamı salladım.

Baran ellerini cebine sokarak hala ağlayan Begüm'e baktı "Artık seni görmek istemiyoruz Begüm bu yüzden Meriç'in yanına gidiyorsun ve geri dönmüyorsun!" dedi.

Bu karar Baran'ın kararı değildi çünkü o kardeşine kıyamazdı bunu o da çok iyi biliyordu.

Begüm son çare babasının ayaklarına kapanırken "Baba yalvarırım yapma gönderme beni!" dedi.

Ateş Bey sinirle Begüm'ü yerden kaldırırken "Bana baba deme, senin bir baban yok senin bir ailen yok bunu aklına kazı bundan sonra başının çaresine kendin bakacaksın!" dedi sert bir tonla.

Begüm kafasını sallarken "Deme öyle ne olursun!" dediğinde Ateş Bey "Dedim bile şimdi eve gidiyoruz ve sende çöpün bile kalmayacak şekilde eşyalarını topluyorsun!" diyerek kolunu bıraktı.

Begüm sinirle Barlas'a bakarken "Bunca yıl anlatmadın gerçeği şimdi mi anlatasın geldi he?" dediğinde sinirden ve ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu.

Barlas ise sesini çıkarmadan onu izliyor hatta haline üzülüyor gibiydi.

Begğn ani bir atak yapacakken duraksayıp "Mahvettin hayatımı, hayallerimi, geleceğimi!" dediğinde Barlas başını sallayarak "Ben bunca yıl yeterince susup bütün sorumluluğu üstlendim sıra sende!" dedi.

Begüm hala ağlarken "Lanet olsun!" diye kendi kendine söylenmeye başladı.

Ateş Bey ve Hivda Hanım herkesle vedalaşıp çıkarken Sahra ve Begüm onları takip etti.

Baran yere bakarken Barlas'a "Bu zamana kadar yaptıklarım için kusura bakma!" dedi.

Barlas, Baran'a yaklaşırken "Kimsenin öğrenmesini istemezdim benimle birlikte mezara girecekti!" dedi.

Baran kafasını kaldırıp Barlas'ın gözlerine bakarak "Özür dil..." derken Barlas lafını keserek "Sakın!" diyerek uyardı daha sonra "Yapmadığın bir şey için sakın kullanma onu!" dedi sert bir tonla.

Baran elini Barlas'a uzatırken Barlas'ta o eli sıkı sıkıya tutup "Eskisi gibi olamayız belki ama düzeliriz belki." Dedi.

Baran gülerek Barlas'ı kendine çekip sırtına vururken "Üstümdeki hayal kırıklığı attıktan sonra görüşelim!" diyerek Barlas'tan uzaklaştı.

Baran bana yaklaşıp sarılırken "Her şey için teşekkür ederim." Diyerek diğerleriyle de vedalaşıp evden ayrıldı.

Barlas göz ucuyla bana bakıp "Ben sana söylemiştim!" dediğinde oflayarak "Sonu kimine iyi kimine kötü oldu." Dediğimde kafasını salladı.

Pusat gerneşirken annesine bakıp "Gidek be ana!" dediğinde Feride Hanım kafasını salladı bunun üstüne herkes toparlanmaya başladı.

Mehmet Bey Barlas'a bakıp "Yarın şirkette seninle konuşalım." Dediğinde Barlas kafasını salladı.

Herkes toparlanıp kapıya gittiğinde Barlas'la onları uğurlayıp odamıza çıktık. Barlas bir şey demeden üzerini değiştirip sigarasını yakarken bende üstümdekilerden kurtuldum.

Camdan aşağı düşünceyle sigarasını içen Barlas'ın yanına gidip kafamı sırtına yasladım. Barlas tepki vermezken "Hivda Hanım'ın yaşadıkları çok ağır onun yerinde ben olsam ve Sarya'ya bir şey olsa kendime gelemezdim." Dedim.

Barlas sessizce beni dinledikten sonra "Merak etme güzelim Sarya'nın saçının teline zarar gelmesine izin vermem ben!" dedi.

Kafam hala Barlas'ın sırtındayken son dumanı içine çekip sigarayı söndürüp bana döndü, alnımı öperek "Size bir şey olsa taş üstüne taş bırakmaz bu adam sen korkma." Dediğinde gülümsedim.

Kollarım bu sefer beline sarılırken "Korkuyorum Barlas bu kadar düşmanımız varken onları koruyamamaktan." Dediğimde saçlarıma öpücük kondurup "Korkma benim okyanus gözlüm!" dedi.

İstemsizce gözlerim dolarken "Ya çocukları korumak isterken sana bir şey olursa?" diye sordum.

Barlas bu halime gülerken "Sayısız cesedin varken şu haline bak!" dediğinde gözümden bir damla düştü.

Yaşadığım hayatı bilmiyordu, bu sevgiyi hiç tatmadığımı bilmiyordu, ilk defa böyle sevildiğimi bilmiyordu elbet.

Barlas gözümden düşen yaşları silerken "Ağlama!" dedi ama bu imkânsızdı.

Derim bir iç çekip "Barlas ben hiçbir zaman bunları yaşamadım beni hiç kimse bu şekilde sevmedi ki korkuyorum işte bir gün bunlar elimden alınacak diye!" dedim sitem ederken. Barlas duyduklarıyla iç çekip beni kendine çekip "Ben seni hep severim ki korkma sen!" dediğinde ağzımdan bir hıçkırık çıktı.

Barlas sıkı sıkı sarılırken "Yalvarırım ağlama gözünden düşen her incine kurban olurum ama yapma!" dedi.

Ağlamamı durdurmaya çalışıp Barlas'tan ayrıldım gözyaşlarımı silerken "Tamam bak ağlamıyorum." Dedim gülümsemeye çalışırken. Barlas yanımdan geçip yatağı açıp içine girdi beni de yanına çağırdı yavaşça yanına sokulurken kulağıma "Cehennem olan hayatımızı cennete çevirmeye ne derin?" diye sordu. Kolumu beline sararken "Cehennem sandığım belki cennetimdi." Dedim kalbinden öperek.

Barlas'ın kalp atışları hızlanırken "O öptüğün yer senin evin kadın orayı yakıp yıkma tam tersi çiçek dolu bahçe yap ki sana hep güzellik sunsun." Dedi.

Barlas'ın gözlerine bakıp "Ektiğim çiçeklere iyi bak adam çünkü yeniden dikmeye gücüm olmayabilir." Dedim.

Barlas gülerek dudaklarıma bir buse kondurup geri çekildi "Eksik olduğun her köşeyi tamamlamadan ölmek haram bana." Dediğinde gözlerine bakıp "Tamamla ama bir başıma bırakma beni." Dediğimde kafasını salladı.

Huzuru hissetmek için başımı göğsüne yasladığım sırada saçlarımı öperek "Uyu bebeğim koynumda uyu ki gitsin bütün dertlerin." Dediğinde gözlerimi kapatıp "İyi geceler kara oğlan." Dedim. Barlas saçlarımı severken "İyi geceler okyanus gözlüm." Dediğinde uyku beni ele geçirmeye çalışıyordu.

Huzuru tattığım kollarda rahatça uykuya geçerken hissettiğim son şey Barlas'ın kalp atışları ve saçlarıma değen dudaklarıydı...

BÖLÜM SONU...

Herkese merhaba yeni bölümle sizinle tekrardan buluşmak beni çok mutlu etti.

Umarım zevkle okursunuz beğendiyseniz yıldız atmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Kendinize iyi bakın bir dahaki bölümde görüşmek üzere.

 

 

Loading...
0%