Yeni Üyelik
18.
Bölüm

18. BÖLÜM: HÜZÜN

@zehranurr

Ama âşık olmak sevmek demek değildir. Nefret ederken de âşık olmak mümkündür. Unutma bunu!

Fyodor Dostoyevski

Huzurlu bir gecenin ardından gözlerimi araladığımda Barlas'ın hala uyuduğunu görmemle gülümsedim.

Yüzümü ona dönerek uyuyuşunu izlemeye başladım bunu ilk defa yapmıyordum ama bu kadar yakından ilk defa izliyordum.

Uyurken masum görünse bile kaşları her zaman çatıktı sanki uykusunda bile birileriyle kavga eder gibiydi.

Nasıl becerdiğini bilmesem de siyah saçları savaştan çıkmış gibi her zaman dağılırdı.

Hiçbir zaman tamamen kesmediği sakallarının ardında sakladığı gamzeleri sadece dikkatli incelendiğinde görünüyordu.

Elim yanağına gittiğin de parmaklarım tam gamzesinin üstünde durmuştu.

Barlas'ı hiç bana tam anlamıyla gülerken görmediğim için gamzesinin olduğunu fark ettiğimde çok şaşırmıştım.

Derin bir gamzesi yoktu aslında; ama yine de ona farklı bir hava katıyordu.

Bu derin olmayan gamzeyi ise Sarya'ya gülerken fark etmiştim. O kadar güzel gülüyordu ki yüzündeki en ufak ayrıntıyı bile fark edebiliyordum.

O an Barlas'ın bana hiç gülmediğini fark ettiğimde yüzümde acı bir gülümseme oluştu.

Elim hala yanağındayken gözlerimi kapadım zihnimde Barlas'ın bana gülümsediği anları canlandırmaya çalıştım.

Zihnim öyle bir anı canlandırmazken elimin üstündeki sıcaklıkla gözlerimi yavaşça açtım.

Barlas iç çekerken elimi yanağından çekerek avcumu öpüp tekrar yanağına koydu.

Yüzümde hala acı bir gülümseme varken o ilk defa sıcacık gülümsüyordu.

Onun bu şekilde gülümsediğini gördüğümde içimde kelebekler uçuşmaya başladı bana gülüyordu hem de ilk defa.

Ellerim yanağını yavaşça okşarken "Günaydın" dediğimde, o da gülümseyerek "Günaydın" dediği an benimde gülüşüm derinleşti.

Barlas gözlerini kısıp bana bakarken "Neyin var senin sabah sabah?" diye sorduğunda omuz silkip "Gamzen çok gizemli ve sana çok yakışıyor." Dedim.

Barlas tekrar gülümserken "Yeni mi fark ettin?" diye tekrar soru yönelttiğinde gözlerine bakıp "Sarya'ya güldüğünde fark etmiştim." Dedim.

Barlas şaşkınca bana bakarken "Sana hiç gülmemişim gibi konuşuyorsun!" dediğinde kafamı sallayarak "Gülmedin!" dedim kırgın bir tonla.

Elimi Barlas'ın yanağından çekip yattığım yerden doğrularak ayaklarımı yataktan sarkıttım. Barlas hala yatarak beni izlerken bende karşımdaki aynadan ikimize bakıyordum.

Kalkmak için hamle yaparken Barlas bileğimi tutup "Ben tek bir kadına güldüm onunda eceli sen oldun. Sana hiç gülmediğimi sen söylemeseydin fark etmezdim bile!" dediğinde bileğimi çekip "En azından birine gülmüşsün!" dedim gerçekler canımı ateş gibi yakarken.

Barlas böyleydi işte olaylar o an olurdu ve o an biterdi sonrası ona kalırdı keyfi ne zaman isterse insanın yüzüne o zaman vururdu.

Bu durum çok kırıcıydı, belki de insanın en güzel anını mahvedebiliyordu ve canımı yakmak için en iyi kozuydu bu.

Yataktan kalkıp direk banyoya girdiğimde saçlarımı toplayıp yüzümü yıkayarak hızla çıktım.

Barlas hala yatakta yatarken giyinme odasına girip beyaz diz altı eteğimi giyip üzerine siyah uzun kollu büstiyerimi giydim.

Giyime odasından çıktığımda Barlas'ı yatakta göremedim ama banyodan su sesi geldiğini duyuyordum.

Hızlı bir şekilde yatağı toplayıp makyaj masasına oturdum saçımı sıkı bir atkuyruğu yaparken hafif bir makyaj yaparak odadan çıktım.

Önce Sarya'nın odasına girip onu uyandırdım ve hazırladım daha sonra Sarya ile Pera'nın odasına gittik.

Pera çoktan uyanmış ve dolabındaki kıyafetleri dağıtmakla meşgul olduğunu gördüğümde gülmeye başladım.

Bizi fark etmese de Sarya koşarak yanına giderek kendini fark ettirmeyi başarmıştı.

Pera, Sarya'yı gördüğünde kocaman sarılıp 'günaydın' dediğinde Sarya'da ona karşılık vermişti bense kapının eşiğine yaslanıp onları izledim.

Sarya, Pera'nın giyeceklerine yardım ederken bende vakit kaybı olmaması için yatağını düzelttim.

İkisi aynı anda yanıma gelirken Pera elindekileri bana uzatıp "Bunları giymek istiyorum." Dediğinde gülerek kafamı salladım.

Pera bugün Sarya ile aynı giyinmek istemişti bende hızlıca üzerini giydirmiştim.

Sarya ve Pera gülerek aynaya baktıklarında ikisinin de saçlarını güzelce toplayıp salona gönderdim.

Pera'nın çantasını hazırlayıp benim ve Sarya'nın çantasını alarak aşağıya indiğimde Barlas'ta çoktan aşağıya inmiş kızlarla sohbet ediyordu.

Çantaları kenara koyup kahvaltı için mutfağa girdiğimde içimden kahvaltı hazırlamak gelmemişti.

Herkese birer tane tost yapıp masayı hazırladım Barlas'a çay koyarken kızların sütünü masaya koyup onları masaya çağırdım.

Selim ile Adar'da uyanıp masaya oturduğunda şaşkınca bana baktılar.

Selim masayı gösterip "Tost, peynir, zeytin, çay ve diğerleri hayırdır kraliçe bugün biraz farklıyız?" diyerek kafasını sallayıp göz kırptı.

Bir şey demeden mutfağa girip kahvemi alarak tekrar yanlarına geldiğimde "Bugün de böyle olsun ne olacak değil mi?" diyerek kahvemden bir yudum aldım.

Duvara yaslanmış kahvemi içerken Barlas bana bakmadan "Masaya oturmaya ne dersin?" diye sorduğunda sesi fazlasıyla soğuktu kafamı cama çevirirken "Gerek yok böyle iyim!" dedim.

Kızlar kahvaltılarını bitirirken bende kahvemi bitirmiştim Selim oturduğu yerde geriye yaslanırken "Aç oturduğumuz masadan aç kalkıyoruz çok şükür!" dediğinde ona sinirle bakıp "Mutfak orda doymadıysanız kendinize göre bir şeyler yapabilirsiniz!" dedim sesim sinirli çıkarken.

Selim şaşkınca Barlas'a baktığında Barlas'ta bana bakıyordu bende kızları masadan kaldırıp ellerini yıkamak için banyoya götürdüm.

Onları güzelce temizleyip salona girdiğimizde arabanın anahtarını çekmecen alıp "Sarya'yı Feride Hanım'a bırakırken Pera'yı da okula bırakırım!" diyerek çantaları aldım.

Kimsenin bir şey demesine izin vermeden ayakkabılarımızı giyip evden çıktık.

Arabaya binip önce Sarya'yı babaannesine bıraktım daha sonra da Pera'yı okula bırakıp işe geçtim.

Kafamı dağıtmak için kendimi işe verirken odaya sadece İmre'yi alıyordum o da bana kahve getirmek içindi.

Her şeyden soyutlanırken kapının aniden açılmasıyla kafamı kaldırdım Gurur ve arkasında ona sinirle söylenen İmre'yi gördüğümde arkama yaslanıp İmre'ye "Çıkabilirsin İmre!" dedim.

Gurur içeriye girip keyifle karşıma otururken "Bir çay kahve söylemeyecek misin işimiz uzun?" dedi pişkince.

Sinirle gözlerimi kapatıp derin bir iç çekerken "Zehir zıkkım iç Gurur ne istiyorsan söyle ve siktir git!" dediğimde eliyle ağzını kapatıp "Senin gibi bir kadına hiç yakıştı mı şimdi bu sözcük?" dediğinde sabır çekerek yüzüne baktım.

Gurur'un keyfi yerinde olabilirdi ama aynı şey benim için geçerli değildi ve bu durum bütün günüme yansıyordu.

Gurur'a sinirle baktığımda gülerek "Tamam istemiyordum bir şey!" diyerek geriye başlanıp bacak bacak üstüne attı.

Gülen suratı birden ciddileştiğinde "Seni uyardım Tamay, Barlas'a sahip çık işlerime bulaşmasın dedim!" dediğinde bende ciddileştim.

Parmağını bana uzatıp tehditkâr bir şekilde sallarken "Kocan artık işlerime karışmayacak eğer aynı şey tekrarlanırsa..." demeye kalmadan kapı sertçe açıldı.

Kafamı kapıya çevirdiğimde Barlas aynı sertlikle kapıyı kapatıp "Lan sen kimsin ki beni karıma şikâyet ediyorsun!" diye hiddetle Gurur'a doğru yürümeye başladı.

Ne ara gelmişti ve ne ara kapıyı dinlemişti ayrıca neden gelmişti? Ben bunları düşünürken ortam çoktan gerilmişti bile.

Gurur Barlas'ı gördüğünde yerinde hızla kalktığında bende oturduğum yerden kalkıp Barlas'a doğru yürüdüm.

Yanlarına gittiğimde ikisi de kırmızı görmüş boğa gibiydi sinirli ve bir o kadar kana susamış vaziyette.

Olası bir kavgayı önlemek için ortalarında dururken Barlas bu duruma karışmamam için kolumdan tutup beni arkasına aldı.

Gurur Barlas'ın her hareketine kinle izlerken "Sen laftan anlamıyorsun bende araya karını sokuyorum KARA!" dedi soyadını bastırarak söylerken.

Barlas'ın bir eli yumruk olurken diğer elini kaldırıp parmağını sallarken "Bu işe karımı karıştırmayacaksın dedim sana hatta mümkünse adını ağzına almak bir kenara aklından bile geçirmeyeceksin YETKİN!" dediğinde yutkundum.

Gurur Barlas'ın bu hareketine gülerek "Merak etme Kara karını senden daha çok düşünüyorum hem de her türlü!" demesiyle Barlas'ın Gurur'a yumruk atması bir oldu.

Gurur aldığı darbeyle yere düşerken bende Barlas'ın daha ileriye gitmesini engellemek için onu tutmaya çalışıyordum.

Gurur burnundaki kanı silerek doğrulurken "Şu haline bak sanki karına kör kütük aşık gibi davranıyorsun hâlbuki siz sadece Sarya için birleştirmediniz mi hayatınızı? Her şey bir oyundan ibaret değil mi? Yoksa Tamay bakar mıydı senin gibi birine?" dediğinde kahkaha attı.

Barlas gerçekleri duyduğunda daha çok sinirlenir ellerimde kurtulup Gurur'un üstüne atladı.

Ne yapacağımı şaşırmışken Barlas Gurur'u öldüresiye yumrukluyordu.

Başkası yerimde olsa çığlık atardı ama ben sinirle yanlarına yaklaşıp Barlas'ı durdurarak "Yeter!" diye bağırdığımda Barlas sinirden kırmızıya dönmüş gözleriyle bana baktı.

Gurur'un yüzü kanlar içine kalırken Barlas Gurur'un üstünden kalkıp bana döndü henüz bir şey demezken önce bana sonra gözünü yerde yatan Gurur'a dikti.

Sakinleşmek için derin bir nefes alırken gözlerini kapatıp "Seni yalnız bırakmaya gelmiyor itler çakallar etrafında pervane!" dedi ses tonunu sabit tutmaya çalışarak.

Barlas'a yaklaşıp kolunu tutarak "Sakin olsan zaten konuşur konuşur giderdi ne bu sinir!" diye sert çıkıştım.

Barlas gözlerini açıp kolunu tutan elime bakarken "Bu herifle değil aynı yerde durmanı aynı oksijeni solumanı bile istemiyorum!" dedi dişlerini sıkarak.

Elimi kolundan çekerken "Bazen istemediğimiz şeylerle karşı karşıya kalabiliyoruz işte Barlas!" dediğim bu sefer o kolumu tuttu.

Beni kendine sert bir şekilde çekerek "Beni delirtme kadın!" dediğinde omuz silkip "Delisin zaten delirtmeye gerek mi var?" dedim göz devirerek.

Barlas yarım ağız gülerken boşta kalan eliyle yüzümü okşayarak "Senin delirtmelerin daha farklı tabi!" dediğinde yüzümü uzaklaştırıp "Bunları ona da söyledin mi?" diye sordum.

Barlas sabır çekerken Gurur çıkardığı seslerden yavaş yavaş kendine gelmeye çalıştığını belli ediyordu.

Barlas'ın kolumu tutan eli gevşerken "Bu konuyu eve saklıyorum şimdi bu piçi buradan toz etmem lazım!" diyerek benden uzaklaştı.

Etrafta bir şey arıyorum gibi kafasını sağa sola çevirirken masanın üzerindeki kolonyayı görüp "İşte aradığım şey!" diyerek masaya doğru yürüdü.

Masanın üzerindeki kolonyayı alıp Gurur'un yanına giderek kapağını açtı bir şey yapmadan beklerken yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu.

Ben ne yapacak diye dikkatle onu izlerken birden elindeki kolonyayı Gurur'un yüzüne döküp "Ayıl lan!" diye söylenmeye başladı.

Barlas'ın bu yaptığını onaylamazken Gurur'un ağzından acı bir inilti çıktı.

Barlas duyduğu seslerken zevk alırken kaşlarımı çatıp "Barlas yeter, dur artık!" dediğimde bana bakıp şişeyi kaldırdı.

Onu durdurmamdan hoşlanmamış olacak ki elindeki şişeyi odanın bir tarafına fırlatıp Gurur'un yakasından tutup kaldırdı.

Barlas zorlansa da tek hamlede Gurur'u kaldırıp bana gülümserken bense kafamı olumsuz anlamda sallayıp "Sporu ihmal ediyorsun Barlas Kara kaldırırken zorlandın dikkatimden kaçmadı." Dediğimde göz devirdi.

Bu odada bu kadar ses varken kimse gelmezken Baran'ın birden kapıyı açıp "Ne bu ses ne oluyor burada?" diye sormasıyla Barlas ile birbirimize bakıp gülmeye başladık.

Baran Gurur'a bakarak "Ne işi var lan bunun burada?" diye sormasıyla Barlas "Daha şirkete kim girmiş kim çıkmış haberin yok birde heriflik mi taslıyorsun?" diye sordu.

Baran, Barlas'a garip garip bakarken Barlas yakasından tuttuğu Gurur'la yürüyüp kapıya yaklaşıp Baran'a "Çekil lan önümden!" diye bağırdı.

Baran kenara çekilip fısıltı şeklinde "Kral istemiş çekilmez miyiz?" dediğinde kıkırdamaya başladım.

Barlas Baran'a cins cins bakıp "Sabır Allah'ım" diyerek Gurur'la gözden kayboldular. Baran içeriye girerken "Mahvetmiş adamı." Diyerek kapıyı kapatıp koltuğa oturdu.

İç çekip yerime otururken "Kolonya kokusunu da aldın mı?" diye sorduğumda yüzünü buruşturup "Yapmadı de!" dediğinde kafamı salladım.

Baran düne göre iyi görünüyordu ve neşesi yerinde gibiydi gerçi Baran'ın Barlas'tan geri kalır yanı yoktu aynı bokun lacivertiydi.

Baran'a baktıkça Barlas'ı görebiliyordum ve bu can sıkıcıydı dayanamayıp "Nefret ediyorum sizden!" dedim.

Baran suratıma garip bir şekilde bakıp "Sizden derken?" dediğinde yüzümü buruşturup "Barlas ve senden!" diyerek ekledim "Barlas kayıp ikizin olabilir mi?" diye sordum.

Baran kahkaha atarken "Sence bu mümkün mü Tamay?" diye sorduğunda omuz silkip "Neden olmasın ikinizde esmersiniz huyunuz suyunuz aynı gözleriniz farklı sadece!" dedim.

Arkama yaslanırken Baran öne eğilip "İçime öyle bir kuşku attın ki gece rüyalarıma girecek Allah'ın cezası!" dediğinde gülmeye başladım.

Düşünür gibi yapıp arkasına yaslanıp "Neyse konumuz bu değil şimdi karıştırma ortalığı!" dedi.

Elimi çenemin altına koyup "Nedir konumuz?" diye sorduğumda gülümseyip "Sayende işleri 2'ye katladık değerimize değer kattık bu her şeye değer." Dedi.

Baran'ın bu dediğiyle gururlanırken "Dünkü kadın değiliz bizde Baran." Dediğimde gülmeye başladı.

Baran kafasını geriye yaslarken "Hepimizi ayakta uyuttuğun günleri unutmadım!" dediğinde ciddiyetle ona baktım.

Tamam, kabul başlarda biraz kandırmış olabilirdim ki hala birazda olsa kimliğimi saklıyorum ama uyanık davranmayan onlardı sonuçta.

Zihnimdeki düşünceleri uzaklaştırıp "Uyanık davranmayan sizdiniz benim suçum yoktu ben sadece oyunu kuralına göre oynadım o kadar!" dediğimde tek kaşını kaldırıp bana baktı.

Dik bakışlarının ardından "Çok masum görünüyordun gerek duymadık!" dediğinde gülüp "Güvenme masum görünene gelir koyar neyse susuyorum." Dediğimde o gülmeye başladı.

Oturduğu yerden kalkıp "Sen çok fenasın eli kanlı gözü yaşlı diyeceğim gözün gözde değil artık!" dediğinde daha çok güldüm.

Baran kapıyı gösterip "Çıkıyorum ben teşekkür etmek için rahatsız ettim." Diyerek hızlı adımlarla kapıya yürüyüp odadan çıktı.

Oturduğum yerde sallanırken Baran ile Barlas'ın ikiz olma ihtimalini tekrar düşündüm ama saçmaydı çünkü Baran tam bir Laz çocuğu Barlas... Barlas'ın nereli olduğunu tam olarak bilmiyorum neyse çok kurcalamamak lazım.

Zihnim karman çorman olurken saate bakıp oturduğum yerden fırladım Pera'nın okuldan çıkmasına az kalmıştı ve hemen çıkmazsam geç kalacaktım.

Hızlı bir şekilde etrafı toplayarak çantamı alıp çıktım İmre'ye haber verip asansöre binerek otoparka indim.

Arabaya bindiğimde Feride Hanım'a Sarya'yı hazırlaması için haber verip arabayı çalıştırıp otoparktan çıktım.

Pera'nın çıkışına kıl payı yetişirken o elindeki kağıdı sallayarak bana doğru koşuyordu. Kollarımı açıp Pera'yı beklerken o da çok geçmeden kollarımın arasına girip boynuma sarıldı.

Pera'dan ayrıldığımda heyecanla elindeki kâğıdı bana uzatıp "Aile resmime bak, güzel olmuş dimi?" dediğinde gülerek elindeki resmi aldım.

Resme baktığımda yüzümde adını koyamadığım küçük bir gülümseme belirdi.

Resimde Barlas, Selim, ben, Adar ve Sarya vardı babası ve annesi yoktu bile. Herkes çok mutluydu Sarya ve Pera el ele tutuşmuş beni ise Barlas'ın yanında çizmiş Adar ile Selim ise kendi yanında çizmişti.

Pera'ya dönüp saçını severken "Resmin çok güzel olmuş bebeğim bunu odana asalım mı ne dersin?" diye sorduğumda gülümseyerek kafasını salladı.

Arabaya bindiğimizde Pera heyecanla günün nasıl geçtiğini anlatıyordu yaptığı resmi Barlas ve diğerlerine göstermek için can atarken Sarya'yı almaya gittik.

Pera bu seferde gününü Sarya'ya anlatıyordu ve eve gittiğimizde aynı kelimelerle aynı cümlelerle Barlas'a anlatacaktı bu artık rutinimiz olmuştu.

Eve geldiğimizde Barlaslar evdeydi kızlar koşarak yerlerini alırken bende çantaları yere koyarak içeriye girdim.

Pera elindeki resmi herkese gösterirken bir yandan da kimin ne yaptığını anlatıyordu.

Bugün fazla yorulmuştum ve dinlenmeye ihtiyacım vardı bu yüzden koltuğa otururken bir yandan da kızları dinliyordum.

Pera yaptığı resmi anlatırken kaçırdığım bir detayı gün yüzüne çıkarmak için "Barlas bak bu ağaçın aykasında ki abim saklanbaç oynuyoy sonra gelicek yanımıza." Dediğinde Barlas ile birbirimize baktık.

Yerimden huzursuz bir şekilde kalkıp "Acıkmışızdır üzerimi değiştirip yemekleri hazırlayalım!" diyerek merdivenlere yöneldim.

Yukarıya çıkıp odaya girdiğimde üzerimdeki rahatsız kıyafetlerden kurtulup elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim.

Yüzümdeki makyajı çıkarırken banyo kapısı hızla açıldığında ürktüğümde Barlas "Korkma benim!" diyerek kapıyı kapattı.

Elimdeki pamuğu kenara koyup Barlas'a baktığımda "İnsan bir kapı çalar Barlas belki ben müsait değilim!" dediğimde saçlarını kaşımaya başladı.

Kafasını kapıya yaslatken "Karım değil misin?" diye sorguladığın da sessiz kaldım.

Umursamaz bir şekilde yaslandığım yerden dikleşirken "Gelinliğini denerken bazı detayları görmüştüm zaten!" dediğinde şaşkınlıkla gözlerim açıldı.

Etrafta Barlas'a fırlatmak için bir şey ararken vaz geçip "Sapıksın sen!" diye bağırdım.

Barlas gür bir kahkaha atarken bana yaklaşıp "Sapıksam sadece karıma sapığım kime ne?" dediğinde geriye doğru gitmeye başladım.

Barlas bir adım bana gelirken ben iki adım geri gidiyordum ki kapana sıkışana kadar Barlas bir adım daha atarken benim geriye atacak adımım kalmamıştı.

Sonunda önümde durduğunda duvarın soğukluğu ve bedenimin sıcaklığı bir olup içimi titretmişti.

Barlas sinsi bir şekilde gülerken kollarını iki yanıma koyup kaçmamı daha da engellemişti.

Ona bakmazken o kulağıma eğilerek "Kapanmayan hesaplarımız var karıcım nasıl yapalım? Önce öpüşüp koklaşıp sonra mı kavga edelim yoksa önce kavga edip sonra mı öpüşüp koklaşalım?" diye iki seçenek sundu.

Barlas'ın her konuşmasında boynuma değen dudakları algılarımı karıştırırken "Hiçbiri!" dedim fısıltı gibi çıkan bir sesle.

Barlas gülerken "Bence de önce kavga edelim zaten sonu öpüşüp koklaşmaya dönüyor zaten!" diyerek benden uzaklaştı.

Anında değişen ruh haliyle "Bir daha o herifle seni yan yana görmek istemiyorum bak bu seni ikinci uyarışım üçüncü olmaz ona göre!" dedi.

Bu sefer Barlas'la göz teması kurarken "Bende Gurur'la konuşmaya bayılmıyorum Barlas, sen onu kışkırtıcınca o da bana geliyor ne yapabilirim?" dedim ses tonum sinirli çıkarken.

Barlas'ın kaşları çatılırken "Anma şu piçin adını Tamay!" dedi dişlerini sıkarak. Kafamı yuvara yaslarken "Adı Gurur, Barlas!" dediğimde daha da sinirlendi.

Siniri artık burnundan solumaya geçerken "Her ne bokumsa karışmayacaksın bu konuya ayrıca bugün ima ettiklerin neydi öyle!" dediğinde asıl konumuza geldiğimizi anlayarak omuzlarımı sıktım.

"Bir şey ima etmedim Barlas olanı söyledim hani sen dedin ya 'bir kişiye güldüm onun da eceli oldun' bende sana 'ona da bunları söyledin mi?' diye sordum!" dedim tek kaşım havadayken.

Barlas parmağını kalbimin üzerine vurarak "Ben sadece ona güldüm dedim ona âşıktım, seviyordum, ölüyordum demedim!" dediğinde parmağını tutup "Unutamamışsın onu belli!" dedim buz gibi çıkan sesimle.

Barlas'ın siyah harelerine sinir bulanırken "Onu unutamamış olsaydım kızımı değil onu arardım!" dediğinde gülerek "Sen bana ilk geldiğinde kızını sormadın sen bana Lena'nın nerede olduğunu sormuştun hatırlatırım!" dedim.

Barlas derin bir nefes alırken "O an ki şartlar onu gerektiriyordu, onu öldürdüğünü söylediğinde üzülmemiştim bile!" dediğinde gözlerinin içine bakıp "Bugün 'onun eceli sen oldun' dedin ama onu ne yapacağız?" diye sordum.

Barlas bana bir cevap veremezken onu itip onun etkisinden kurtulmaya çalıştım ama bu imkânsızdı.

Fazla mı güçsüzdüm yoksa ona mı sığınmak istemiştim anlamadım?

Barlas kollarımı tutarken elimi kalbinin üzerine getirerek "Lena tek gecelik bir kadındı benim için senden önce bütün kadınlar öyleydi sen sadece hayatımı değiştirmedin sen kalbimin ritmiyle de oynadın. Söylesene seni nasıl diğer kadınlarla veya Lena ile bir tutayım?" diye sordu.

Haklıydı, Barlas benden önce hep tek gecelik takılırdı keza Sarya'yı öğrenmeden öncede Lena'yı hiç aramamıştı.

Ama yaptığı ve söylediği birbirini asla tutmuyordu ve bu da benim canımı yakıyordu.

Barlas'ın kalp atışları avucumun içinde yankılanırken gözlerimi kapatıp kafamı tekrar duvara yasladım.

Şu an sadece onun kalp atışlarını hissetmek istiyordum ama Barlas'ın planı daha farklı gibiydi.

Kafamı yasladığımda açıkta kalan boynumda hissettiği dudaklarla benimde kalp atışlarım hızlanmıştı.

Barlas biraz daha ileriye giderken eli belime gitti beni kendine sertçe çekerken diğer eli yüzüme gitti.

Dudaklarını boynumda ayırarak anlını anlıma yaslayıp "İşi burada pişirmek çok isterdim ama her an basılabiliriz!" diyerek dudaklarıma sıcak dudaklarını bastırıp geri çekildi.

Barlas banyodan çıkarken bende yüzümü soğuk suyla yıkayarak banyodan çıkıp aşağıya indim.

Sarya'yı almaya gittiğimde Feride Hanım'ın elime tutuşturduğu yemekleri ısıtırken diğer yandan da masayı hazırlamaya çalışıyordum.

Adar mutfağa girerek "İyice ev hanımı oldun şu haline bak." Diyerek gülmeye başladı. Elimdeki işi bırakıp Adar'a döndüğümde "Sarya'dan önceki hayatımda da aynılarını yapıyordum sizi az mı doyurdum!" dediğimde teslim olur gibi elini havaya kaldırıp "Yardım edeyim ben." Diyerek eline bir şeyler alıp mutfaktan çıktı.

Adar'ın yardımıyla masayı hazırlarken herkes yerine yerleşip yemek yemeğe başladı.

Neşeli geçen bir yemekten sonra kızlar puzzle yaparken bizde koltuklara yerleşip sohbete başladık. Aklıma aniden gelen şeyle Adar'a "Sana dediğim şu avukat ne yaptın onu?" diye sordum.

Adar oturduğu yerde gerneşirken "Hangi avukat bitirmek için iki avukat ismi aldım senden?" diye sorduğunda "Sonuncusu!" dedim.

Adar gülerken "Vatandaşın elinde iş kalmadı kariyer yerlerde bir canını almadım o da bizden hediye!" dediğinde bende güldüm.

Pera'nın avukatı canımı sıkmıştı ve bende canımı sıkanın canını sıkmıştım ki bunu yapmaya bayılırdım.

Saatin geç olmasıyla kızlar mızmızlanırken Barlas'la kızları yatırdık biz biraz daha sohbet ettikten sonra odalara dağıldık.

Barlas üzerini değiştirip yerini alırken bende üzerimi değiştirdim.

Barlas son dumanı çekip sigarasını söndürüp dumanını dışarıya vererek camı kapattı.

Yavaş yavaş bana yaklaşırken bende ayakta onu bekliyordum eli belime dolanırken "Sarya'yı odasına alıştırdığımıza göre basılma oranımız çok düşük gibi." Dediğinde kıkırdadım.

Elim Barlas'ın omuzlarındaki yerini alırken "Sende bu şans varken gece vakti zil bile çalabilir Barlas." Dediğimde içten içe sövmeye başladığına emindim.

Eli belimde oyalanırken "Bu gece bizim olsa?" diye sorduğunda gülümseyerek "Neden olmasın?" dediğimde yüzünce sinsi bir gülümseme belirdi.

Bu gece bizim için uzun geçeceğe benziyordu ve bu adamın tekrar tekrar yarım kalmaya niyeti yoktu.

Elleri tişörtümün eteklerine giderken bir çırpıda çıkarıp bir kenara fırlattı.

Ellerim omzundan ensesine doğru kayarken sıcak dudakları boynumda ki yerini almıştı yavaş ve bir o kadar da sertti.

Barlas boynumdan uzaklaşırken bir eliyle yüzümü tutup dudaklarını dudaklarıma bastırdı eli birden kalçalarıma giderken beni hızla kucağına alıp yatağa yatırdı.

Bu gece cidden uzun ve bir o kadarda ateşliydi bu odanın duvarları kavgalarımıza şahit olurken şimdide bir oluşumuza şahit olmuştu.

Geceyi bir şekilde atlatırken sabah gözlerimi Barlas'ın beni sıkıca saran kollarında açtım.

Zorla Barlas'a dönerken uyandırmaya çalıştım çünkü uyanmazsa nefessiz kalıp ölebilirdim.

Barlas yavaş yavaş gözlerini açarken "Barlas anladım çok güçlüsün ama nefes alamıyorum!" dediğimde uykulu haliyle kollarını bedenimden çekti.

Ben derin bir nefes alırken Barlas korkuyla "İyi misin? Acıyor mu bir yerin ağrın falan var mı?" diye yataktan kalktı.

Barlas'ın ardından yataktan kalkarken "İyim Barlas bir şeyim yok sakin ol!" dediğimde Barlas'ta yeni yeni kendine gelmeye çalışıyordu.

Barlas elini beline atarken "Güzelim böyle adam mı uyandırılır aklım çıktı!" dediğinde gülerek ona yaklaşıp "Güzelin miyim gerçekten?" diye sorduğumda elini belime atıp "Hem de nasıl güzel!" diyerek boynumu öptü.

Ellerim omzundayken gözlerine bakıp "Bundan sonra nasıl olacak her şey?" diye sorduğumda alnımı öperek "Değişen bir şey olmayacak biz yine kavga edeceğiz yine birbirimizi yumuşatacağız ve yine iki minik kızımız olacak değişen tek şey ikimiz bir bütünüz o kadar!" diyerek gözünü kırptı.

Başımı omzuna yaslarken "Yarın bir gün benden sıkılmayacağın ne malum?" diye sorduğumda gülerek "Senden sıkılmak mümkün mü? Her günümüz bir aksiyon!" dediğinde gülmeye başladım.

Kapı hızla açılırken içeriye "Aye ben uyandı!" diyerek Sarya girdi.

Barlas benden uzaklaşıp Sarya'yı yanına çağırıp kucağına alarak "Günaydın miniğim!" diyerek söze başlayıp "Şimdi sana anlatmam gerek şeyler var!" diyerek söze devam ederek yatağa oturdu.

Barlas sabah sabah Sarya'yı nasihate boğarken ben de önce banyoya oradan giyinme odasına girerek iş için hazırlandım.

Barlas hala Sarya ile konuşurken bende kırmızı elbisemle odaya girdim

Barlas baştan aşağı beni süzerken makyaj masasına yöneldim. Barlas Sarya'yı yere indirip "Umarım anlaşmışızdır babacım şimdi sen git ablayı uyandır!" diyerek Sarya'yı odadan gönderdi.

Barlas ayağa kalıp parmağıyla beni gösterip "Bu elbiseyle işe gitmenin alemi ne?" diye sorduğunda omuz silkip "Toplantım var Barlas!" dedim. Barlas'ın kaşları çatılırken parmaklarını alnına sürüp "Burada gavat mı yazıyor?" diye sorduğunda ona döndüm.

Elimi belime yerleştirirken "Ne alaka şimdi?" dediğimde benim gibi yaparak "O kadar herifin içinde bu elbiseyi mi giyeceksin? Ben karımı kurtların arasına kuzu niyetine gönderemem!" dediğinde gülerek "Erkek değil kadın Barlas! Ayrıca bu kadar kıskanç değildin sen ne oldu sana?" diye sordum.

Barlas'ın eli saçlarına giderken "Tamam o zaman git sen ama dikkatli ol!" diyerek banyoya girdi.

Onun bu haline gülerken makyajımı ve saçımı tamamlayıp odadan çıkarak Pera'nın odasına girdim.

Sarya ve Pera yine kıyafetleri dağıtırken ikisi de ellerinde ki kıyafetlerle yanıma koştular.

Pera artık büyümüştü ve yavaş yavaş kendi işlerini kendi yapabileceğini düşünüyordum.

Onu bu konuda cesaretlendirdikten sonra kendi haline bırakıp Sarya'yı giydirdim.

Pera zafer kazanmış gibi yüzüme bakarken "Aferin güzelim artık tek başına giyinebilirsin." Dediğimde gülerek başını salladı.

Kızların saçlarını güzelce toplayıp çantalarını alıp aşağıya indik Selim ile Adar kahvaltıyı hazırlarken Barlas'ta onlara yardım ediyordu.

Şaşkınca onlara bakıp "Hayırdır kafanıza taş mı düştü?" diye sorduğumda Adar gülerek "Dünkü kahvaltıdan sonra elimizi taşın altına koyduk diyelim!" dediğinde göz devirdim.

Kızlarla masaya otururken diğerleri de oturdu Selim imayla "Çok şükür bugün gözümüzde midemizde doyacak!" dediğinde yalancı bir gülüş atıp "Laf söyledi bal kabağı koy tabağa ye sabaha!" dediğimde herkes gülmeye başladı Selim hariç herkes.

Selim ve Adar'ın hazırladığı mükemmel kahvaltıyı yiyerek masadan kalktık ben masayı kaldırırken Adar, Barlas'a dönüp "Babamlar yarın döneceklermiş bu akşam bahçede mangal mı yapsak?" dediğinde kızlar heyecanla Barlas'a bakıp "YAPALIM!" diye bağırırken Barlas kafasını sallayıp "Kızlarda istiyor madem yapalım o zaman siz malzemeleri hazırlayın akşama babam halleder devamını." Diyerek gülmeye başladı.

Adar babasını arayıp haber verirken Barlas'ta kızları alıp çıkmıştı bende son kez ortalığı kontrol edip evden çıktım.

Arabaya binip işe giderken İmre'den aldığım mesajla hızımı artırıp şirkete geldim.

Arabayı park edip toplanma odasına çıkarken beklettiğim için herkesten özür dileyip toplantıya başladık.

Toplantıda her şey istediğimiz gibi giderken imzaları atıp toplantıyı sonlandırdık.

Misafirlerimizi uğurladıktan sonra hızla odama gidip toplantının raporu hazırlamaya başladım.

Zar zor raporu tamamlayıp Baran'ın odasına gittiğimde kapıyı tıklayıp içeriye girdim.

Baran yüzüme bakmazken "Bir şey mi var?" diye sorduğunda kafamı sallayarak "Hayır sadece toplantının raporlarını getirdim!" dedim.

Baran eliyle masanın üzerini işaret ederek "Bırak oraya bakarım sonra!" dediğinde söylediğini yapıp odadan çıktım.

Baran'ın bu hali canımı sıkarken sekreterine dönerek "Nesi var Baran'ın?" diye sorduğumda fısıltı şeklinde "Ailevi bir meseleymiş." Diyerek işine döndü.

Sahra ile kavga etmiş olabilirdi ki bu normal bir şeydi abi kardeş arasında böyle sorunlar olurdu.

Bu konuya çok takılmayıp odama döndüğümde İmre odama girip "Baran Beylerin nesi var sinirli görünüyorlar?" diye sorduğunda omuz silkip "Ailevi bir sıkıntıymış hem sen niye geldin bir şey mi oldu?" diye sordum.

İmre elindeki dosyaya bakıp "Ekip planları gönderdi incelemen için." Diyerek dosyaları masama koydu.

Kafamı sallayıp dosyaları kurcalamaya başladığımda İmre çoktan odadan çıkmıştı.

Planların üzerindeki değişiklikleri not alırken son dosyaya ulaştım onu da hızla hallederek dosyayı kapatıp geriye yaslandım.

Son olarak ekiptekilere mail atıp dosyaları İmre'ye vererek asansöre doğru yürüdüm Sahra'da asansörü beklerken "İyi akşamlar Sahra görüşemedik bugün!" dediğimde yüzüme bir bakış atıp "İyi akşamlar!" diyerek merdivenlere yöneldi.

Neydi şimdi bu aile kavgalarını işlerine de mi yansıtacaklardı?

Kendi kendime söylenirken gelen asansöre binip otoparka indim zaman kaybetmeden arabaya binerek şirketten uzaklaştım.

Evdeki eksikleri tamamlayıp eve gittiğimde Selim, Adar ve Barlas evdeydi ama kızlar ortada yoktu.

Barlas'a "Kızlar nerede?" diye sorduğumda "Savaş, Pera'yı okuldan alıp eve götürmüş annemlerle gelecekler." Dediğinde kafamı sallayıp odaya çıktım.

Hızlı üzerimi değiştirip aşağıya inerek akşam için hazırlık yapmaya başladım ufak tefek bir şeyler hazırlarken Feride Hanımlar da gelmişti.

Kızlar bahçede koşuşurken beyler mangal başında sohbet ediyordu bizde bahçedeki masayı hazırlayıp eksikleri gidererek oturup sohbet etmeye başladık.

Sonunda beylerde masaya geldiğinde herkes fazla mutluydu kahkahalar havada uçuşurken Feride Hanım Adar'a bakıp "Arada eve de uğra olur mu beyefendi!" diye serzenişte bulundu.

Adar "Uğrarım bir ara Feride Hanım." Dediğinde Feride Hanım ters ters bakıp "Hanım senin ebendir Adar seni ben doğurmasamda seni ben büyüttüm!" dediğinde kıkırdamaya başladık.

Adar yere bakarken gülerek "Kaç tane çimen var sayabildin mi Adarcım?" dediğimde göz devirip "Söylesem aklın hayalin şaşar Tamaycım!" dediğinde daha çok gülmüştüm.

Herkesin keyfi yerindeyken arkadan hiç beklemediğimiz bir ses duyuldu "İyi akşamlar Tamay Hanım!"

Duyduğum sesle arkaya dönerken babamın avukatı Serdar Bey olduğunu görmemle yüzümdeki gülüş soldu.

Oturduğum yerden kalkarak Serdar Bey'e doğru ilerleyip "Ne işiniz var burada?" diye sorduğumda sinsice gülerek çantasından bir dosya çıkarıp bana uzattı.

Elindeki dosyayı alırken Serdar konuşmaya başladı "Öncelikle kusura bakmayın böyle habersiz geldim." Diyerek devam etti "Hatırlarsan Barut Bey vasiyetinde Pera'yı abisine emanet ettiğini söylemiştim." Dedi bir şeyler hatırlamamı sağlarken.

Derin bir nefes verip kafamı dosyadan kaldırıp adama baktığımda "Evet, sizde ona ulaşamadığınızı söylemiştiniz!" dediğimde gülümsedi.

Alayla bana bakarken "Demek ki hatırlıyorsunuz çok güzel!" dediğinde bana yaklaşıp fısıltı şeklinde "Beni bitirmeye çalışmak neymiş öğreteceğim şimdi sana!" diyerek uzaklaştı.

Beni tehdit ediyordu bu normaldi şayet beni çok kişi tehdit etmişti ama sonunda hepsinin mezarında bir buket çiçeğim vardı.

Boşta kalan elim yumruk olurken "Buraya neden geldin bana onu söyle boş laflara karnım tok benim!" diyerek dişlerimi sıktım.

Serdar alaycı gülümsemesine devam ederken "Abinize ulaşıp ona her şeyi anlattım kendisi de emanete sahip çıkacağını söyleyerek velayeti için size dava açtı." Diyerek sustu aklına sonradan gelen şeyle "Hatta kendisi birazdan burada olur sizde abinizi görmüş ve tanımış olursunuz!" dediğinde gülüşü daha da yayıldı.

Sinir her hücreme yayılırken kahkaha atmaya başladım daha sonra durumun ciddiyetini kavrayarak "Sen kimsin ki benim evime benim haberim olmadan birini çağırıyorsun ayrıca sana bu durumu kurcalamamanı söylemiştim!" dedim her kelimenin üzerine basa basa.

Serdar bu halimden tırsarken "Ben Barut Bey'in bana yapmamı söylediği şeyi yaptım sadece!" dediğinde daha da sinirlendim.

Yumruk olan elim havalanıp parmağım tehditkar bir şekil alırken "Barut Bey'ine başlatma şimdi ölmüş adam nereden bilecek neyin ne olduğunu ayrıca küçücük çocuğa zırt pırt düzen değiştirtmekte ne oluyor çocuk oyuncağımı bu olay!" diye bağırdığımda Serdar bir adım daha geri gitti.

Serdar'ın sergilediği alaycı gülümseme ortadan kalkarken yerine korku gelmişti.

Barlas ve ailesi bu olaya karışmazken uyarıcı bir tonla "Tamay sakin ol çocuklar korkmasın!" dediğinde Barlas'a bakıp kafa salladım.

Elimdeki dosyaya uzun uzun bakarken "Bu dava görülmeyecektir değil mi Serdar Bey?" dediğimde hayır anlamında kafasını sallayarak "Görülecek Tamay Hanım, hatta büyük bir ihtimalle hakim Pera'nın velayeti abisine verilir sizde hafta birkaç gün görebilirsiniz." Diye açıklamada bulundukça nefesim daralıyordu.

Serdar'a bir adım atıp tam bir şey söyleyecekken "Avukatımdan uzak dur!" diye gür bir ses yükseldi.

Ses bana tanıdık gelirken kafamı çevirdiğimde gördüğüm yüzle elimdeki dosya düştü ve eminim ki herkes benim kadar şaşkındı.

Küçüklüğümden beri hayalini kurduğun an gelmişti ama karşılaşmamız bu şekilde olmamalıydı karşı karşıya değil belki de yan yana olmalıydık bu çok ağırdı fazlasıyla...

BÖLÜM SONU...

Herkese merhaba yeni bölümle sizinle tekrardan buluşmak beni çok mutlu etti.

Umarım zevkle okuduğunuz bir bölüm olmuştur.

Beğendiyseniz yıldız atmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Kendinize iyi bakın bir dahaki bölümde görüşmek üzere...

 

 

Loading...
0%