Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20. BÖLÜM

@zehranurr

Günün birinde, her şey dünde kalacaktır ve unutulmamalıdır ki hayat hiçbir zaman adil davranmayacaktır biz insanoğluna ise buna alışmak düşecektir.

Gecenin gerginliğiyle sabaha kadar uyuyamamışken yatakta daha fazla dönüp Barlas'ı rahatsız etmemek için yataktan kalktım.

Elimi yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirerek aşağıya inip koltuğa oturdum.

Saat daha çok erken olduğu için önce işlerimi hallettim daha sonra fırından sıcak ekmek almak için dışarıya çıktım.

Fırına yürürken diğer yandan da Alex ile konuşup avukat için talimatlar veriyordum.

Fırına geldiğimde telefonu kapatıp içeriye girdim yüzüme vuran sıcak buhar ve mis gibi taze ekmek kokusu karnımı acıktırmıştı.

Hızla sıcak ekmek ve simit alarak fırından çıkıp eve doğru yürümeye başladım.

Eve gelip içeriye girdiğimde hızlıca salona geçtim. Herkes kalkmış telaşla etrafa bakınırken gördüğümde gülerek "Neler oluyor?" diye sordum.

Barlas derin bir nefes verip koltuğa otururken "Nerdesin be? İnsan giderken bir haber verir kadın!" diye sitem ederken diğerleri de koltuğa yığıldı.

Mutfağa doğru yürürken "Uyandırmak istemedim sanki dersin evden kaçtım!" dediğimde Barlas gülüp koltuğa yığıldı.

Elimdekileri mutfağa bırakıp tekrar salona döndüğümde koltuktakilerin tekrar uyuduğunu görmemle kahkaha atmaya başladım.

Gülüş sesimle tekrar uyandıklarında "Hayırdır beyler gece beşik mi salladınız ne bu hal?" diye sordum.

Selim saçını kaşırken "Ne beşiği ne sallaması ne ara evlendim?" dediğinde kıkırdayıp "Dün evlendirdik ya seni!" dediğimde üçü aynı anda bana bakıp "Nasıl ya?" diye sordular.

Şaşkınca onlara bakıp "Siz sarhoş musunuz?" diye sorduğumda aynı anda kafalarını hayır anlamında salladılar.

Yüzümü buruşturup "Sizde ayrı bir garipsiniz ha nasıl adamsınız çok merak ediyorum?" diyerek mutfağa girdim.

Kahvaltıyı hazırlarken salondan gelen horlama sesiyle kıkırdayıp işime devam ettim.

Merdivenden inen iki prensesle gülümserken Pera, Sarya'nın elini tutarak mutfağa girdiler.

Pera şaşkınlıkla bana bakarken "Günaydın kızlar." Dedim neşeli bir tonla ikisi aynı anda gülerken Sarya "Gülaydın aye!" dedi.

Pera eliyle Barlasları gösterirken "Onlar neden öyle sesler çıkartıyor?" diye sordu.

Gülerek onlara baktığımda "Sesli uyumayı seviyorlar diyelim!" dediğimde onlarda gülmeye başladı.

Aklıma gelen fikirle kızların yanına gidip sessizce "Hadi gidip onları uyandırın ama biraz sesli olsun!" dediğimde onlarda sinsice gülmeye başladı.

Kızlar sessizce mutfaktan çıkıp uyuyanların yanına yaklaştığında bende kapıya yaslanıp onların ne yapacağını izlemeye başladım. Kızlar yavaşça koltuğa çıkıp son ses bağırmaya başladığında üçü de korkudan koltuktan düştü.

Kızlarla birlikte bende gülerken Sarya babasının kucağına zıplayarak "Gülaydın pabam!" dediğinde Barlas kafasını sallayarak "Günaydın babam!" dedi isyankâr bir sesle.

Pera kıkırdayarak Selim'in yanına oturup "Sana da günaydın baş belası." Dedi.

Selim hala uyanamamışken Pera'ya sarılıp yere uzanırken "Gün aymadı küçük hanım hadi uyuyalım!" dedi. Pera'da Selim'e sarılırken "Ama olmas baş belası okula geç kalırım!" dediğinde Selim, Pera'nın saçlarını öpüp "Haklısın prenses hadi kalkalım o zaman." Diyerek yerden kalktılar.

Ben hala onları izlerken ayağıma sarılan kollarla çığlık atıp yerimde tepinmeye başladım.

Herkes korkuyla bana bakarken Adar kahkaha atıp "İşte böyle alırım aklını!" dedi. Sinirle ona bakarken hali hazır yerde olan Adar'a tekme atıp "Gerizekalı!" diyerek mutfağa girip kahvaltı hazırlamaya devam ettim.

Hızla kahvaltıyı hazırlayıp kahvaltılıkları masaya yerleştirdiğimde masaya 1 tane fazladan tabak koydum.

Herkesi masaya çağırdığımda kapı çaldı diğerleri masaya yerleşirken bende kapıyı açmaya gittim.

Kapıyı mutlulukla açarken aynı mutlulukla bana bakan mavi gözlerle karşılaştım.

Kapıyı sonuna kadar açıp onu içeriye aldığımda sıkıca sarıldım. Benim sıkı sarılışıma aynı şekilde karşılık verirken "Hoş geldin abi." Dedim neşeyle.

Abim benden ayrılırken "Hoş buldum çakır gözlüm." Diyerek ayakkabıları çıkardı.

İkimiz yan yana salona girdiğimizde herkes şaşkın gözlerle ikimize baksa da biz herkese gülerek bakıyorduk.

Barlas elindeki çatalı masanın üzerine koyarken ayağa kalkıp yanımıza doğru gelmeye başladı.

Önümüze gelip sakin tutmaya çalıştığı ses tonuyla "Kim bu misafirimiz karıcım?" dedi dişlerini sıkarken.

Gözüm bir abime bir Barlas'a kayarken "Barlas öldürecekmiş gibi bakmasana adama!" diye uyardığımda gözü bana kaydı.

Barlas'ın eli beline gidip tek ayağını hafifçe yere vururken tom ve jerry'deki kafası görünmeyen kadına benzemişti.

Onun bu haline kahkaha atarken ağabeyim gülüp elini uzatarak "Asil ben Asmin yani Tamay'ın abisiyim." Dedi.

Barlas şaşkınlıkla belindeki elini indirirken "Nasıl ya?" diye sorduğunda abim "Uzun hikâye Barlas belki anlatırım başka bir zaman." Dediğinde Barlas kafasını salladı.

Barlas yanıma yaklaşıp fısıldayarak "Adımı nereden biliyor? Hem nerden çıktı bu abi? Kızım elini sallasan bir yerden kardeş çıkıyor sana, babanın maşallahı varmış!" dediğinde gülmeye başladım.

Abim ikimize bakarken kulağına yaklaşıp "Biliyormuş işte Barlas nerden bileyim ben hem sürpriz yumurtadan çıkacak hali yok o da bir ananın evladı!" dedim.

Barlas tek kaşını kaldırıp bana soran gözlerle bakarken "Hivda Hanım'ın oğlu mu yoksa annesi başka mı?" diye sorduğun da ofladım.

Barlas'a ters ters bakarken "Öz abim Barlascığım!" dediğimde kafasını salladı.

Hala garip garip abime bakarken "Ya Barlas bakmasana şöyle!" diye çemkirdiğimde kulağını tıkayıp "Ne bağırıyorsun kulağımın dibinde zar bırakmadın!" dediğinde elimle dudağımın üzerini kapatıp gülümsedim.

Abim Barlas'a ters ters bakarken bende abime bakıp "O kadar kahvaltı hazırladım hadi!" diyerek masaya doğru yürümeye başladım.

Barlas ile abim arkamdan gelip masaya oturduğunda çayları doldurup kızların sütünü getirdim.

Asil'in yanına oturduğum da gözlerinin içi gülerek bakıyordu bana, aradığım şefkat vardı gözlerinde hep istediğim o sevgi o hassasiyet.

Asil'in gözü Pera'ya kaydığında "Küçük cadım nasıl da büyümüşsün öyle." Dediğinde Pera elindeki sütü masaya koyup "Okula başladım ben kocamanım dimi?" diye sordu.

Asil gülerek kafasını sallarken Pera tekrar konuşmaya başlayarak "Ama ben seni hiç hatırlamıyoyum!" dedi sitem ederken.

Asil kahkaha atarken "Hatırlamazsın tabi seni gördüğümde daha 2 yaşındaydın şimdi kocaman olmuşsun." Dedi.

Pera şaşkınca Asil'e bakarken "O saman seni hatırlıyamam ki dimi?" dediğinde Asil onu onaylayarak "Evet küçüğüm." Dedi.

Herkes kahvaltısını yaparken Selim dayanamadan "Ya Tamay nereye elini sallasan bir kardeşe çarpıyorsun hadi onu anladım da sen ne ara bunu buldun, ne ara tanıştın, ne ara..." diye sorularını sıralarken araya girip "Selim arada nefes mi alsan?" dediğimde derin bir nefes alıp "Devamına nefesim yetmedi zaten." Dedi.

Asil kafasını Selim'e çevirirken "Öncelikle bu değil Asıl burada bir hem fikir olalım!" dedi ciddiyetle daha sonra gülümseyerek "Siz uyurken bu evde çok şey dönüyor beyler uykunuz ağırsa biz ne yapalım!" dediğinde bende güldüm.

GECEDEN...

Asil ile karşı karşıya otururken derin bir iç çekerek "Aslında konuşacak çok şey var ve anlaşılan burası ne yeri ne zamanı ben sadece seni görmek için geldim." diyerek ayaklandı.

Gözüm ayaklanmadan önce masanın üzerine ters koyduğu fotoğrafa kayarken altında ne olduğunu merak etmiştim.

Kapıya doğru giderken "Bana abi demen için her şeyimi veririm ve merak etme her şeyi en ince ayrıntısına kadar konuşacağız." Dedi önüne dönerek.

Tekrar bana bakarken "Bana bir kere abi de be ne olur?" dediğinde dudaklarım titreyerek "Neden?" dediğimde omzunu silkerek "Abinim ben senin Asmin canın, kanının... " Dedi.

Gözlerimi kapatıp içimi çekerken "Yalansız abinim ama haberin olsun..." dediğinde "Geç oldu... Abi hadi git." dediğimde gözlerinin içi gülerek çıkıp gitti.

KALDIĞIMIZ YERDEN...

Adar göz devirerek bana bakarken "Gizli saklı işleri benle yapardın şimdi benim arkamdan da gizli kapaklı işler dönüyor!" dediğinde daha çok güldüm.

Barlas Adar'a bakarak "Alış oğlum alış bak ben alıştım rahatladım sende alış, daha çok iş döner arkandan!" dedi imayla.

Barlas ile Adar'a şaşkınca bakarken "Ne zaman arkanızdan iş çevirdim ben?" diye sorduğum Barlas, Selim ve Adar aynı anda "Her zaman!" dediğinde yerimde sinerek sustum.

Asil kulağıma yaklaşırken "Sen bu adamları nasıl bıktırdın böyle?" diye sorduğun da "Bilmiyorum!" Dedim.

Barlas arkasına yaslanırken ciddi şeyler konuşacağı her halinden belliydi.

Elinde ki çatalı usulca kenara koyup kızlara bakarak "Kızlar bitti mi kahvaltı?" diye sorduğunda kızlar kafasını evet anlamında salladı.

Barlas merdivenleri gösterirken "Hadi odaya bakalım!" dediğinde kızlar masadan kalkıp yukarıya çıktılar.

Barlas ciddiyetle Asil'e bakarak "Güldük eğlendik tamam kusura bakmazsan şimdi sana iki kelam edeceğim!" dediğinde ağabeyim devam et der gibi kafasını oynattı.

Barlas derin bir nefes alıp "Bak şu birkaç gündür çok iyi günler yaşamıyoruz kardeşin tam bir şerefsiz annene bir şey demiyorum saygımdan ötürü şimdi söylesene ben sana nasıl güveneyim, karım ailen yüzünden gözyaşı dökmüşken!" dedi.

Asil öne doğru eğilirken "Ne Baran ne de annem umurumda değil zaten onları uzun zamandır da görmedim. Ben buraya kız kardeşim için geldim ama merak etme her şeyin bir zamanı var onlara soracak çok hesabım var benim!" dedi dişlerini sıkarken.

Barlas derin bir nefes alırken "Bak Asil karımın daha fazla gözyaşı dökmesini istemiyorum ona göre ayağını denk al!" diyerek masan kalkıp yukarıya çıktı.

Gözüm Asil'e kaydığında diğerlerinin de ona baktığını gördüm. Asil parmağını masaya vururken masadan kalkıp saçlarımı öperek "Eline sağlık abim sonra yine gelirim." Diyerek kapıya doğru yürüdü.

Arkasından koşar adımla gittiğimde o çoktan ayakkabılarını giyip kapıya çıkmıştı.

Gülerek ona yaklaşığımda sıkıca sarılıp "Hep gel olur mu?" dediğimde kafasını sallayarak "Bir elim her zaman üstünde güzelim." Diyerek arabaya doğru yürümeye başladı.

Kapıyı kapattığımda arkamda Barlas'ı görmemle irkilirken omuzlarımı düşürüp "Çok ağır oldu sanki Barlas!" dediğimde elini cebine sokarak "Farkındayım güzelim ama bunu şimdi yapmasaydım bir gün yine üzülmenden korktum." Dediğinde dudaklarımı büzdüm.

Barlas bana yaklaşıp beni kolunun altına alırken "Daha fazla canının yansın istemiyorum!" dediğinde kolumu Barlas'ın beline sarıp kafamı boynuna gömdüm.

Boğuk çıkan sesimle "Bizim küçüklük fotoğrafımız bile varmış biliyor musun Barlas?" dediğimde başımı kaldırıp ona baktığımda "Gece gördüm çok tatlıymışız." dedim.

Biz güzel güzel konuşurken Selim'in aniden karşımıza çıkmasıyla birbirimizden uzaklaştık.

Barlas sinirli gözlerle Selim'e bakarken "Lan ne çıkıyorsun öyle gulyabani gibi!" dediğinde Selim göz devirerek "Aile var sizde odanızda sırnaşın!" dedi.

Selim'in dediğiyle gülerken "Sarılıyorduk sadece Selim!" dediğimde yüzünü buruşturup "Sen sus kara kedi gibi girdin aramıza zaten!" diyerek odasına gitti.

Barlas ile birbirimize bakarak gülmeye başlayıp "Kıskandı galiba!" dediğimizde tekrar gülmeye başladık.

Selim odasının kapısını açıp kafasını dışarıya çıkararak "Ne kıskanacağım be sizi içiniz geçmiş sizin!" diyerek tekrar odaya girdi.

Barlas eliyle odayı gösterip "Yok sikicem ben bu çocuğu!" dediğinde kahkaha attım. Adar salondan çıkıp yanımıza geldiğinde "Meclis toplantınıza benim yanımda mı devam etseniz yalnız kaldım da?" dediğinde kafamızı sallayıp salona geçtik.

Hep beraber çay eşliğinde sıcak çaylarımızı yudumlarken Adar'ın aniden "Tamay sen şirkete gitmeyecek miydin? Alex mesaj atmış 'nerede?' diye." Dediğinde aklım başıma yeni geldi.

Elimdeki bardağı masaya koyup ayaklanarak Adar'a "Alex'e Tamay geliyor yaz bende hemen hazırlanıp çıkayım ben o konuyu çoktan unuttum!" diyerek merdivenleri ikişer ikişer çıkarak odaya girdim.

Hızla hazırlanıp son kez aynada kendime baktığımda Prenses Diana'nın büründüğü intikam duygusuna büründüğümü gördüm.

Siyah elbisemin bedenimi sarması hoşuma giderken kenarındaki pencerelerden tenimin görünmesi elbiseyi boğmamıştı.

Çantamı elime alıp parfümümü sıkarak odadan çıkıp kızlara hoşça kal diyerek aşağıya indim. Herkesin beni görüp ıslık çalmasıyla "Ben gidiyorum hemen döneceğim!" dedim gülerek.

Barlas sıkıntıyla yerinde kıpırdanırken "Seninle gelmemi istemediğinden emin misin?" diye sordu. Gülerek kafamı salladığımda "Evet eminim ve merak etme tek başıma birçok şeyin üstesinden geldim bununda üstesinden gelirim." Dedim.

Barlas kafasını sallarken hızla evden çıkıp şirkete gittim arabadan indiğimde beni Alex ve yurt dışındaki avukatımız karşıladı.

Herkesle selamlaşıp vakit kaybetmeden şirkete girdiğimizde avukat vereceğimiz tazminat konusunda açıklamalar yaparak işi nasıl yumuşatacağını anlatıyordu.

Asansörden indiğimizde bütün çalışanlar elindeki işleri bırakıp bize baktığında derin bir nefes alıp yürümeye devam ettim.

İmre yerinde dalgın dalgın otururken bizim geldiğimizi görünce yerinden hızla kalkıp yanımıza gelerek "Tamay Hanım, büyük bir sorunumuz var!" dedi.

Odanın kapısını açarken "Bugün sorun bize olur yarın başkasına boş ver İmre sen içeriye gir konuşacaklarımız var!" diyerek içeriye girdik.

Kişisel eşyalarımı toplarken İmre şaşkınca beni izliyordu ona bakıp "Anlat bakalım sorun ne?" diye sordum.

İmre önce boğazını temizledi daha sonra "Baran Bey ekibimize kan kusturup kızılcık şerbeti içtim dedirtiyor onlar bu durumdan çok şikâyetçiler Baran Bey'le konuşsanız?" dedi sıkıntıyla.

Elimdekini kutuya koyarken "Git söyle ekibe eşyalarını toplasınlar yurt dışındaki işlerine geri dönüyorlar!" dedim ciddiyetle. İmre'nin gözleri büyürken "Nasıl yani Tamay Hanım?" diye sorduğunda "Bu şirketten çekiliyoruz İmre herkes eski görev yerine geri dönüyor!" dediğimde İmre beni anlamıştı ve diğerlerine haber vermek için odadan çıktı.

Son eşyalarımı da kutuya koyduktan sonra kapıya yönelip "Gazamız mübarek olsun beyler!" diyerek odadan çıktık.

Baran'ın odasının önüne geldiğimizde kapıyı çalmadan içeriye girdiğimizde Araf Bey ve Ateş Bey'i de içeride görmeyi beklemiyorduk.

Baran'ın sinirli bakışları üzerimdeyken "Dingonun ahırı mı burası dan diye içeriye giriyorsun?" diye söylenmeye başladı. Alex kapıyı sertçe kapatırken "Tatava yapma lan!" diye uyardığında kafamı çevirip ona baktım.

Alex iki elini havaya kaldırırken "Bizde işler böyle!" dediğinde gülmeye başladım.

Araf Bey ve Ateş Bey bize bakarken Baran'a bakıp "Merak etmeyin Baran Bey bundan sonra yeni ortaklarınız odanıza dan diye girmez!" dedim imayla.

Ateş Bey bana kitlenmişken "Ne demek bu ne yeni ortağı, ne ara sattın hisselerini hem de bize sormadan nasıl başına buyruk davranırsın?" diye bağırdığında avukat araya girerek "Hisseler satılmadı beyefendi biz şirket olarak geri çekiliyoruz!" diye açıklama yaptı.

Araf Bey'in kafası karışırken "Ne şirketi biz hisseleri kişisel olarak Tamay'a devrettik!" dediğinde Alex sırıtarak "Keşke imzaladığınız anlaşmayı okusaydınız!" dedi imayla.

Baran'ın sinirden gözü seğirirken "Doğru düzgün açıklayın lan şunu!" dedi sinirli bir tonla.

Avukat boğazını temizleyerek "Bakın siz direk şahsi bir anlaşma yapmadınız şirketiniz Tamay Hanım'ın yurt dışındaki şirketine bağlandı bu sayede işler daha hızlı ve kolay ilerledi olan bu." Diyerek bazı evrakları çantadan çıkardı.

Evrakları son kez kontrol ederek Baran'ın masasına ilerleyerek ona uzattı ve "Tamay Hanım gerekli yerleri doldurup imzaladı sizlerde imzaladığınız zaman para hemen hesaba yatacak." Dedi.

Baran evrakları incelerken "Kişisel mevzularını işlerine bulaştırmazdın hani prensipler falan ne değişti?" diye sordu.

Baran'ın sorusuyla derin bir nefes alıp "Kusura bakmayın Baran Bey ama prensiplerimin arasında güven de var düşündüm ki güvenmediğiniz insanla çalışmak istemezsiniz!" dedim.

Baran gözünü kâğıtlardan kaldırıp bana bakarak "Bunları imzalamazsam ne olur peki?" diye sorduğunda gülerek "Satın almak isteyen birini tanıyorum imzalamazsan satarım benim için sorun yok!" dedim.

Baran öfkeyle kahkaha atarken "Ölen kardeşim karşıma geçmiş bana posta koyuyor vay be!" diyerek kâğıtları yırtıp attı. Sinirden dişlerimi sıkarken "Sen bilirsin Baran Hacıoğlu benden günah gitti!" diyerek kapıyı açıp çıktım.

Alex ve avukat arkamdan gelirken Alex'e "Eşyalarımı sen alıp eve bırakırsın bizim avukatla ufak bir işimiz var!" diyerek odama girip çantamı alarak çıktım.

Avukatla otoparka inip arabaya bindiğimizde "Senden istediğim evrakları hazırladın mı?" diye sorduğumda "Evet Tamay Hanım istediğiniz her şeyi hallettim." Dedi.

Arabayı çalıştırırken diğer taraftan Asil'i aradım tek çalışta telefonu açarken "Güzelim bir şey mi oldu?" diye sordu.

Otoparktan çıkarken "Hayır, müsaitsen bir yerde buluşalım mı önemli?" diye sorduğumda bana gitmem gereken yeri tarif ederek telefonu kapattı.

Asil'in dediği yere gelip bir yere oturarak onu beklemeye başladık çok geçmeden restorandın kapısında görünürken gülümsedim.

Asil bizi görüp yanımıza geldiğinde sıkıca sarılıp "Hoş geldin." Dediğimde o da bana sıkıca sarılıp "Hoş buldum." Diyerek benden ayrıldı.

Yerlerimize oturduğumuzda uzatmadan "Baran belgeleri imzalamadı!" dediğimde gülerek arkasına yaslanıp "Böyle olacağı belliydi!" dedi. Avukata işaret ettiğimde evrakları çantasından çıkarıp masaya koyup Asil'e itti.

Asil önüne koyulan evraklara bakarken bende "Bu hisseleri en iyi sen çekip çevirirsin diye düşündüm." Dedim. Asil sinsice gülerken "Sen çok şeytansın ama bunu kabul edemem Asmin!" dediğinde yüzüm düştü.

Asil'e yavru kedi edasıyla bakarken "Bana kaç gündür demedikleri, yapmadıkları kalmadı abi bana yardım etmeyecek misin?" diye sordum.

Asil parmağıyla masada ritim tutarken "Barlas yardım edemez mi?" diye sordu.

Derim bir nefes verip kafamı hayır anlamında sallarken "Benim ağlamalarıma şahit olduğu için içindeki soğuyan kin tekrar uyandı!" dedim.

Asil düşünceyle kafasını sallarken bir kaç telefon görüşmesi yaparak "Nereyi imzalıyorum!" dediğinde gülümsedim.

Avukat imzalanacak yeri gösterirken Asil vakit kaybetmeden imzalayıp evrakları tekrar avukata itti.

Avukat belgeleri alıp gideren Asil'in elini tutup "Teşekkür ederim abi." Dediğimde Asil'in gözleri ışıl ışıl oldu.

Elini tuttuğum eli dudaklarına götürüp öperek "Sen mutlu ol ben her şeyi yaparım abim." Dediğinde gözlerim doldu.

Gülerek gözyaşımı içime akıtırken boğazımı temizleyip "Baran Pera'nın vasiyeti için dava açmıştı sana bunu söylemeyi unuttum!" dedim.

Asil bana bakarak "Biliyorum aldım haberini ama sonuç için iç açıcı şeyler söylemiyorlar!" dediğinde kafamı salladım.

Asil sıkıntıyla gülerek "Bak Asmin bunun için kendini suçlama veya üzülme her şey olacağına varır kafana da çok takma olur mu?" dedi.

Buruk bir şekilde gülerken "Ona çok alıştım ama abi onu benden alacak olması canımı çok sıkıyor!" dedim.

Asil'in de canı sıkılırken "Baran küçükken böyle değildi daha uysaldı. Annem babamla boşanmadan önce her şey çok güzeldi. Gerçi benim bildiğim kadarıyla böyleydi gece göçüp herkes odasına geçtiğinde neler olduğunu bilemem!" dedi sıkıntıyla nefes verirken.

Ellerimle oynarken "Peki ya benim olayım nasıl oldu?" diye sordum merakla.

Asil dişlerini sıkarken "Annem babamdan boşanıp Baran'ı alıp gittiğinde babam bir şekilde annemim hamile olduğunu öğrendi. O zamanlar psikoloji bozuktu tabi annemden intikam almak istiyordu önce beni hastanelik edip annemi aradı o gün annem beni umursamadı bile, her zaman olduğu gibi!" derken hala o günü yaşıyor gibiydi.

Uzaklara derin derin bakarken annemin içinde açtığı acıyla tekrar yüzleşti. Elleri yumruk olurken "Annem boşandıktan sonra geçmesi gereken süreyi beklemeyip Ateş'le imam nikahıyla evlendi. Babam daha çok sinirlenirken bir gün senin doğduğunu duydu sonrası böyle işte çokta bir şey yok!" dedi anlatmak istemediği yerleri atlarken.

Gözlerim dolarken "Hayat bize hiç acımamış gibi!" dediğimde gözümden bir damla yaş düştü. Asil gözümden düşen yaşı silerken "Babam seni eve getirdiğinde daha kimliğin çıkartılmamıştı el kadar bir şeydin. Babam ise çok zeki bir adamdı en kıdemli arkadaşlarını araya sokup bütün evrakları hazırlayıp sana kimlik çıkartacağı sırada ismini ben koydum." Dedi gülerek.

Gözümden hala yaşlar süzülürken devam ederek "İsminin üç anlamı var gökyüzü, ufuk ve bir daha çiçeği ve biliyor musun güzel gözlüm sen hepsini kapsıyorsun abim. Özür dilerim Asmin seni bu karalıktan koruyamadığım için özür dilerim." Dediğinde onunda gözünden yaş aktı.

Onun gözünden düşen yaşları silerken "Senin bir suçun yoktu ki insan ailesini seçemiyor maalesef!" dedim.

Asil gözlerime uzun uzun bakarken aklımı kurcalayan şeyle bakışlarım keskinleşerek "Eğer ismimi sen koyduysan ve babam Asmin öldü diye annemi aradıysa burada bir saçmalık yok mu?" diye sordum.

Asil'in kaşları çatılırken "Nasıl yani?" dediğinde gözyaşlarımı silip "Sen demedin mi babam zeki adamdı kim ölen bir çocuğa isim koyup kimlik çıkarıp üstüne ölen çoğun ismini annesine söyler ki?" dedim şaşkınca.

Asil'in jetonu yeni düşerken bana bakıp "Harbi kim böyle bir şey yapar ki?" dedi beni tekrar ederek.

Kafamı kaşıyıp geriye yaslanırken "Zeki olan her insan bunun oyun olduğunu anlardı ve bence bu işin için de Ateş'de var!" dediğimde Asil'in kaşları çatıldı.

Kafasını hayır anlamında sallarken "Bu imkansız babam o adamdan nefret ederken neden ona böyle bir şeyi söylesin ki?" dediğinde belli belirsiz kafamı salladım.

Oturuşumu dikleştirip "Zeki olan her insan babamın yalan söylediğini anlardı dedim Ateş çok zeki bir adam ayrıca babamın öldüğü gün Ateş'te o hastanedeydi bu tesadüf olamaz çünkü onların zaten sürekli gittiği bir hastane var!" dedim.

Asil yüzünü ovuştururken "Nasıl bir oyunun içindeyiz ya!" dedi sitem ederken daha sonra "Belki önemli bir hastalığı vardı ve sürekli gittiği hastaneye gitmek istemedi!" dediğinde tekrar arkaya yaslandım.

Masadaki sudan bir yudum alırken "Abi biraz mantıklı düşün kim başka adamdan olma çocuğu bakmak ister ki zaten bir tanesine bakıyorken!" dediğimde kafasını sallayıp "Tamam Asmin yeter kafam aşure oldu zaten kapat konuyu!" dediğinde sustum.

Boş boş otururken çalan telefonumla irkilip ekrana baktığımda yüzümde oluşan gülümsemeyle telefonu açıp "Hayırdır çok özledin galiba beni?" diye sordum.

Barlas kahkaha atarken "Evet karımı çok özlemiş olabilirim bu yüzden hemen eve gelmesini istiyorum nasıl fikir?" dediğinde kıkırdayıp "Tamam geliyorum." Diyerek telefonu kapattım.

Asil bana ters ters bakarken "Barlas'la nasıl evlendiğini de öğrendim ayrıca!" dediğinde etrafa bakmaya başladım. Asil gülerek bana bakarken "Eğer olurda bir gün seni üzerse haberim olur ve o gün bu hayattan bir Barlas gelir geçer ona da böyle söyle kimse benim kardeşimi üzemez!" dediğinde kafamı tamam anlamında salladım.

Elinden tutup onu ayağa kaldırırken "Akşam yemeğine gelmeye ne dersin?" diye sorduğumda kafasını hayır anlamında sallayıp "Sabah sizdeydim hem işim var başka zaman olur mu?" dediğinde kafamı sallayıp "Tamam o zaman sonra görüşürüz." Diyerek el sallayıp restorandan çıktım.

Arabaya binip hızlıca eve geçtiğimde herkes beni bekliyor gibiydi. Salona tamamen girdiğimde hepsi gözüme bir garip gelmeye başladı.

Çantamı koltuğun üzerine koyarken "Siz ne karıştırıyorsunuz?" diye sordum. Hepsi faklı bir yöne bakarken Sarya kıkırdayarak "Hiiiiid!" dedi omuzlarını silkerek.

Onların bu haline kaşlarım çatılırken Pera'nın sürekli mutfağa bakması dikkatimi çekti. Tek kaşım kendiliğinden kalkarken mutfağa doğru yürümeye başladım ta ki Selim'in hızla önüme geçip beni durdurmasına kadar.

Gözlerimi kısıp Selim'e baktığımda "Mutfağa bir şey yaptınız dimi?" diye sorduğumda kafasını sallayıp "Yok be ne yapacağız sadece pasta yaptık yer misin?" dedi. Gözlerim büyürken Selim'i kenara itip mutfağa girdiğimde savaş alanına dönen mutfakla başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.

Arkamı dönüp onlara baktığımda kafa sallayıp "Şimdi size ceza üzerimi değiştirip gelene kadar bu mutfağı toplayın ve akşam yemeğini hazırlayın!" diyerek merdivenlere yöneldim.

Yukarıya çıkıp üzerimi değiştirirken biraz da oyalanmayı ihmal etmedim. Kapı usulca açılırken Pera içeriye girerek "Ablacım yemek hazır." Dedi gülümseyerek kafamı sallayarak ayaklanıp Pera ile aşağıya indik.

Hazır masaya oturup yemeğe başlarken "Mutfağı topladınız değil mi?" diye sorduğumda hepsi birden kafasını salladı. Sırıtarak yemeğe devam ederken "Yemeği kim hazırladı peki?" diye sorduğumda herkes Barlas'a baktı.

Barlas'a baktığımda o da bana bakıp "Seninkilerden güzel değildir belki ama bizde yapıyoruz bir şeyler!" dediğinde gülümseyerek "Eline sağlık Barlascım mükemmel olmuş." Dediğimde o da bıyık altından sırıtıyordu.

Akşam yemeğini güzelce yiyip masayı toplayarak oturduğumuzda Pera yüzünü astığında Selim onu kucağına alıp "Söyle bakalım prenses neden yüzün asık?" diye sordu. Pera oflayarak "Bugün okula gitmedim canım sıkıldı birazcık baş belası!" dediğinde hepimiz gülmeye başladık.

Selim Pera'yı gıdıklayarak "Söz seni yarın okula kendi ellerimle bırakacağım." Dediğinde Pera'nın keyfi yerine geldi. Sarya babasının yanına gittiğinde "Peki ben?" dediğinde Barlas iç çekerek "Babayla işe gelmeye ne dersin prensesim?" diye sorduğunda Sarya ellerini çırparak "Oleeeeey!" diye bağırdı.

Arkama yaslanıp çenemi elime yaslayarak "Bende yarın Feride Hanım'ı çağırayım bari!" dediğimde Adar gülerek "Biz seni unuttuk be Tamay kusura bakma!" dedi alay edercesine. Adar'a öfkeyle bakıp "Ben unutulacak insan mıyım? Yazıklar olsun size!" dedim kırgın çıkan sesimle.

Selim Pera'yı kucağından indirip yanıma gelirken "Yengelerin bir tanesi küsmüş mü?" dediğinde kafamı başka yöne çevirip "Bana yenge deme!" dedim. Selim alttan alttan sırıtırken "Ne diyem?" diye sorduğunda "Bir şey deme!" dedim.

Selim kolunu omzuma atarak "Nesin sen minicik bir bebek yenge mi?" dediğinde gülmemeye çalışıp "Yengen değilim!" dedim. Selim Barlas'a bakıp "Ne diyor bu?" diye sorduğunda Barlas gülerek "İlgi istiyor ben çözerim onu sonra." Dediğinde gülmeye başladı.

Barlas'ın dediği şeyle yastığı ona fırlatıp "Şimdi mi geldim aklına gıcık!" dediğimde Barlas ciddiyetle "Sen hep aklımdasın!" dedi. Kafamı çevirip "Hııı belli!" dediğimde kalkıp kızları alarak yukarıya çıktım.

Kızları güzelce yıkayıp yataklarına yatırdım bende odama gittiğimde Barlas'ın yatakta oturduğunu gördüm. Yavaşça içeriye girip kapıyı kapatarak Barlas'a doğru yürüdüm ve önünde durup kollarımı göğüs hizamda bağladım.

Barlas yaramaz bir çocuk gibi sırıtırken elini belime atıp beni kendine çekerek "Karıcım ben acıktım!" dediğinde gözlerimi kıstım. Kollarımı çözüp ellerimi ensesine yerleştirirken "Sen bu saatte acıkmazdın Barlas hayırdır?" diye sordum.

Barlas'ın yüzündeki gülümseme daha çok yayılırken "Güzelim karnım değil gözüm aç sadece!" diyerek beni biraz daha kendine çekti. Kafasını çevirip kolumu öperken "Kocanın gözünü doyurmaya ne dersin güzel karım?" dediğinde omzuna vurup "Hayır derim!" dedim.

Barlas'ın omuzları düşerken hızlı bir hamleyle beni yatağa yatırıp üzerime çıkarken "Bende evet diyeceğini tahmin etmiştim zaten!" dediğinde gülmeye başladım. Başı boynuma giderken kulağına fısıltı şeklinde "Hayır demiştim ama ben!" dedim.

Barlas'ın sıcak nefesi boynuma değerken "Bak hala evet diyorsun!" diyerek dudaklarını boynuma bastırdı. Boynumdaki dudakları yavaşça yukarı kaydığında yüzünü yüzüme hizalayıp "Açım ben, sen hayır desen bile evet algılarım!" diyerek dudaklarını dudaklarımla birleştirdi.

Dudaklarım dudaklarına esir düşerken bir eli önce bacağıma daha sonra tişörtümün içinden belime kaydı. Soğuk elleri sıcak tenimle buluşurken nefes almak için dudaklarını dudaklarımdan ayırdığında "Fazla sıcaksın ve bende bir o kadar soğuğum bence beni ısıtman lazım!" dediğinde gülümsedim.

Barlas doğrulup tişörtünü çıkardığında tekrar üzerime eğildi beni baştan aşağı süzerken "Fazla güzel karım var ve bu fazla güzel kadın sadece bana ait bu düşüne bile midemde kelebeklere neden oluyor." Dediğinde kahkaha attım.

Barlas gülüşüme uzun uzun bakarken durup "Evet bu kadına bir ara nefretle bakıyordun!" dediğimde çehresi değişti. Ensesindeki elim yüzüne kayarken "İyi ki bakışların değişmiş ve iyi ki seninle evlenmişim. Neden böyle düşündüğümü sormayacak mısın?" diye sordum.

Barlas'ın belimdeki eli yavaş yavaş hareketlenip belimi okşarken "Neden böyle düşünüyorsun?" diye sordu. Barlas'ın yanağını okşarken "Ailemde daha sıcak her derdime koşacak kadar cesursun." Dediğimde gözlerim doldu.

Barlas kafasını çevirip yanağındaki elimi öptüğünde "Bu adam sen varken güçlü hissediyor sen bu adamın merkezi olmuşsun artık!" dediğinde sadece gülümsedim.

Barlas eğilip anlımı öpüp anlını anlıma yaslarken "Şimdi kendini kocanın kollarına bırak ve sana merkezinde neler varmış göstersin!" dedi sıcak nefesini dudaklarıma üflerken.

Doğrulup usulca dudağımı dudağına değdirip "Merkezinde ben vardım öyle demiştin!" diyerek geri çekilecekken Barlas'ın hızla dudaklarımı öpmesiyle gözlerimi kapadım.

Barlas'ın öpüşleri derinleşirken beni biraz doğrultup üzerimde ki tişörtüm odanın bir köşesinde yerini alırken Barlas'ta yerini iyice sağlama almıştı.

ASİL'DEN

Asmin'i gönderdikten sonra eve geçip işlerimi hallederken kapını hayvan gibi çalmasıyla sinirle kalkıp kapıyı açmaya gittim.

Kapıyı açtığımda karşımda sinir küpü Gurur'u beklemiyordum ne işi vardı burada orası da ayrı bir konuydu.

Kapının eşiğine yaslanıp "Ne var lan gecenin bu saatin de alacaklı gibi gelmişsin evime?" dediğimde öfkeyle gülüp "Alacağım var senden Asil!" dedi içeriye girmeye çalışırken.

Kolundan tutup onu durdururken "Yürek mi yedin lan sen hayırdır neyine güvenip horozlanıyorsun bana!" dedim göz kırpıp kolunu bırakırken.

Kenara kayıp ona yol verip "Geç içeriye adam gibi konuş ne konuşacaksan bir daha da bana diklenme GEÇ!" dediğimde usulca içeriye girip oturdu.

Gurur'un karşısına oturup "Sana bir daha Tamay'ın veya Asmin fark etmez kardeşimin etrafında dolaşma dedim sen ne yaptın her fırsatta karşısına çıktın şimdi söyle seni burada gebertsem kimin haberi olur bir de utanmadan evime gelmiş alacağım var diyorsun hayırdır Gurur?" diye sordum.

Gurur yutkunurken "Sen bana kardeşimden uzak dur dedin diye kızı nikahta terk ettim şimdi sen söyle Barlas'ın benden ne farkı var?" diye sordu.

Arkama yaslanıp gülerken "Barlas kardeşimi kötü herhangi bir şeye alıştırmadı senin gibi, kardeşimi senin elinden nasıl aldığımı dün gibi hatırlıyorum mesela!" dedim.

Gurur etrafa bakarken "İsteyerek olmadı ben sadece..." derken sözünü kesip "Ne demek lan isteyerek olmadı bunun istemesi mi var? Hap kullanıyordu kardeşim bağımlıydı, birde karşıma geçmiş isteyerek olmadı diyorsun! Lan seni gebertirim haberin olsun babanı amcanı tanımam sıkarım kafana!" dedim.

Asmin'in o süreçte yaşadıkları aklıma geldikçe sinirlerim tepeme çıkarken Gurur'un "Tamay'ı yıllar önce benden aldın ya Asil şimdi onu bana geri vereceksin bunu nasıl yaparsın bilmem ama ben o kadını istiyorum!" dediğinde ayağa kalktım.

Ben ayağa kalktığımda Gurur'da kalkıp karşımda dikilirken "Sen beni salak mı zannettin? Sen kardeşimi değil gücünü istiyorsun, oğlum senin kanın bozuk tanımıyor muyum lan ben seni? Kardeşime yaklaşırsan, kafasını karıştırırsan anandan içtiğin sütü zehir ederim sana! Gerçi anan bile haram etmiştir o sütü sana şerefsiz!" dediğimde gözü seğirdi.

Gurur yüzüme dik dik bakıp parmağını sol göğsüme vurarak "Anam öldü ya benim abi anmasan mı onu?" dediğinde gülerek "İyi ki ölmüş o zaman Gurur bu halini görseydi emin ol kahrından hasta olurdu kadıncağız!" dedim.

Gurur'un çehresi değişirken "Öyle olsun Asil ama unutma Tamay benim yanımda olmadığı her gün için acı çekecek ve ben de bunu seve seve yapacağım sevdiği herkes için kendi elleriyle bir mezar kazacak, kardeşin perişan olacak ama elinden bir şey gelmeyecek!" dediği an yüzüne yediği yumrukla yere savruldu.

Gömleğimin kollarını kıvırıp saatimi çıkartarak Gurur'un üzerine çıkarak yumruklarımı art arta sıraladım. Her vuruşta daha da hırslanırken ağzından burnundan kan gelip yarı baygın hale geldiğinde üzerinden kalktım. Bilinci az da olsa yerindeyken "Kardeşimin gözünden düşen her yaş için kırılacak bir kemiğin olacak ona göre hareket et alt yazı geçeyim benim kırdığım kemikler kolayına iyileşmez!" dedim bilincini kaybederken.

Yerdeki baygın bedenine tükürüp cebimden telefonu çıkararak babasını aradım. Telefon uzun uzun çalıp sonunda açılırken bir şey demesine izin vermeden "Gel piçini kapımdan al yoksa cesedini alırsın!" diyerek telefonu kapadım.

Yere onun kanı bulaşmadan yakasından tutup sürükleyerek kapının önüne bir çöp gibi fırlattım. Ardından çok geçmeden bir araba geldi kapım gene kırılacak gibi çaldığında küfür ede ede kapıyı açtım. Gurur'u biri arabaya taşırken babası suratıma bakıp "Oğluma dokunmayacaktın Asil söz vermiştin!" dedi.

Parmaklarımı çıtlatırken "Oğlunu kardeşimden uzak tutacaktın sende bunun sözünü vermiştin ama aldığım duyumlar öyle söylemiyor. Bana bak Murat oğlun kardeşimi üzer gözünden bir damla yaş düşürürse ne sana ne de ağabeyine bakarım sıkarım kafasına bütün sülalenizi silerim nüfustan. Benim canımı sıkmayın babalı oğullu bir daha da gelip bana hesap sormayın alırım sizi baştan aşağa!" diyerek kapıyı suratına kapattım.

Sinirlerim iyice bozulurken bana en iyi gelen kişiyi aradım. Saatin geç olduğunu fark ettiğimde telefonu kapatacakken uykulu bir sesle "Asil bir şey mi oldu?" diye çıkan sesle onu endişelendirdiğim için içten içe kendime sövdüm. Sinirim aniden geçerken "Yok güzelim bir şey olmadı sesini özledim sadece." Dediğinde kıkırdamasını işittim.

Elim başımın altına koyup geriye yaslandığımda gülmesini durdurup "Ne zaman geleceksin seni çok özledim?" diye sordu. Boğazımı temizlerken "Güzelim ben bir süre daha gelemem ama sen gelebilirsin hem hasret gideririz hem de Asmin ile tanışırsın, ne dersin?" diye sordum.

Ayza nefesini dışarıya verip "Çok isterdim hayatım ama biliyorsun burada işler çok yoğun başka zaman olsa?" dediğinde gülüp "Olsun güzelim sen işlerini hallet zaten buralar karışık biraz düzelsin o zaman konuşuruz." Dediğimde uzatmayıp "Hadi güzelim daha fazla kaçırma uykunu iyi geceler." Dediğimde "İyi geceler." Diyerek telefonu kapattı.

Telefonu tekrar cebime koyup günün yorgunluğuyla yatmak için yukarıya çıktım. Odaya girip önce elimi sardım daha sonra üzerimi değiştirip su içmek için aşağıya indim. Mutfağa girdiğimde gözüm açık olan perdeye kaydığında evin etrafında oluşan kalabalıkla gülümsedim.

Tezgaha yaslanıp rahat rahat suyumu içerken maskeli adamların arabadan indiğini görünce işin ciddiyetini anladım. Bardağı hızla kafa dikip tezgahın üzerine bırakırken dikkatli bir şekilde yukarıya çıktım. Odaya girdiğim an ateş edilmeye başlanıp camların patlaması bir oldu.

Evin içine kurşunlar cirit atarken telefonumu almak için yatağa doğru ilerlerken odanın camı kırıldı. Hızlı bir hamle ile telefonu alıp yere sindim telefonu açtığımda karnıma giren acıyla inlerken elime gelen kanla kahkaha attım.

Daha kimseyi aramaya fırsatım olmazken ateş sesleri durdu çok geçmeden araba sesi geldiğinde işlerini bitirip gittiklerini anladım. Zaman her ilerlediğinde canım daha çok acırken soğuk soğuk terlemeye başladım. Bilincim kapanmadan son bir hamle yapıp ambulansı arayıp adresi verdim.

Telefonu kapatırken aynı hızla telefon elimden düştü. Gözlerim sevdiğim kadınınla konuşmamım ve kardeşimi son kez görmenin verdiği mutlulukla kapanırken tek temennim ambulansın hızla gelmesi olmuştu. Bilincim tamamen karardığında aklımda sadece iki şey vardı uyandığımda olacaklar ve uyanamazsam olacaklar...

 

 

 

BÖLÜM SONU...

Yeni bölümle sizinle tekrardan buluşmak beni çok mutlu etti

Umarım zevkle okuduğunuz bir bölüm olmuştur.

Beğendiyseniz yıldız atmayı, yorum yapmayı ve düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın.

Kendinize iyi bakın bir dahaki bölümde görüşmek üzere.

Loading...
0%