Herkese selam🫶🏻🥹

Yeni kurgumuza hosgeldinizz

Bu burda yayınladığım ilk kurgu.

İyi okumalaaarr.

_____________________

"Yakalayamadınız mı!?"

"Hayır amirim son hızda neredeyse gidiyo!" Evet, selamlar. Ben hilal Aktaş, 21 yaşındayım. Polisiye şubesinde, amirim serdal güneşin sağ koluyum genelde birçok emri ondan alırım, tabii kendi gördüğüm suçluları da yakalayabilirim bunun için iznim var. Şuanda uzun zamandır hızı geçtiğinden dolayı bir motorcuyu yakalamaya çalışıyorum.

"Hilal bugün onun cezasını kesmeden eve dönmek yok!" Diye serdal amirim bağırıp, telsizle bağlantıdan ayrıldı. Oflayip gaza basmaya başladım.

"Sarışın ben eve geçiyorum söyle bi güzel baklava yicem ister misin? Gerçi şuan sen görevdesin ve yüksek ihtimalle de bir sür-"diye telsizden akifin sesi gelince, konuşmasını izin vermeden.

"Kes sesini akif!" Diye bağırıp önüme döndüm. Daracık bir sokağa girdiğinde motorcu plakasını direk alıp aklımın bir yerine yazdım polis aracını da tam sokağın ortasına park edip, silahı da alıp indim. Koşmaya başladım sesi geliyodu ama görüntüsü yoktu.

Bu sefer sessiz ilerlemeye karar verdim, sağ ve sola ayrılan yol çıkınca sağ tarafa baktım, ne ses ne de görüntü vardı. Sola döndüm,gözlerimi kıstım bir motor ve bir bar girişi gördüm aradığım motorcunun motoruydu, elimdeki silahı indirip motora ilerledim. Plakası ve görüntüsü aynıydı.

Motora varınca sırf ona inat yüksek bir miktar yazıp benzin kısmına sıkıştırdım, telefonu çıkarıp selfie çekip kapattım.

Şükürler olsun eve erken gidecektim.

Tam bu ara sokaktan çıkacakken barın içerisinden büyük bir kargaşanın sesi gelmeye başladı, oflayip adımlarımı oraya yonelttim.

Kapıyı açıp göz ucuyla içeri baktığımda iki genç kavga ediyorlardı heryer dağılmış masalar düşmüştü, yoruldum ama! İçeri girdim.

"Noluyo lan burda!" Diye bağırıp herkesin bakışlarını bana çevirdim herkes direk beni süzdü tabi, sonuçta polis forması olarak bu barı tek başıma basmış gibi olmam şaşırtmışti.

"Sende kimsin?" Dedi kavgada saçını üçe kazımış çocuk. Kimliğimi çıkartıp gösterdim. Ardından telsizi çıkardım.

"Hilal polis ben, serdal amirim vereceğim adrese bir ekip yollarsan sevinirim." Dedim serdal amire .

"Tamamdır bir sıkıntı mı var?"

"Motorcuyu yakalarken bir barı girmişti sanırım, motoruna cezayı kestikten sonra bu bar'da kargaşa sesleri gelince içeri girip müdahale edim dedim, burda kavga çıkartmışlar bence bir süre gözaltı yemeleri laz-" Dedim ki sözümü yarıda kesen saçını üçe kazımış çocuk oldu.

"Sen kimi gözaltına alıyorsun lan!?" Dedi o çocuk.

"Tamam hilal konumunu zaten tespit ettik, ekipler geliyor." Dedi serdal amirim ardından ekledi." Onlar gelene kadar sende bir kargaşa yaratma fırtına!" Diye gür bir sesle bağırdı. Fırtına benim lakabimdi, serdal amirim bunu bana her Dediğinde emir verirdi. Yani kısacası benim normalde lakabım o, ama amirim onu benden 'hiçbir şey yapmadan çık oradan!' Diye bende kullanır.

Göz devirip konuştum. "Peki, peki bari ekipler gelene kadar ilgileneyim!" Dedim. Sessiz kaldı. Bağlantı kesildi. Telsizi geri yerine koyup silahı karşımdaki çocuğa dogrulttum.

"Ekiplerin gelmesi biraz zaman alacak, bari tanışalım arkadaşlar" Dediğimde zaten icerde bir barmen 2 kız kavga eden çocuklardan başka kimse yoktu toplasan 7 kişi vardı.

Az önce bana ters davranan çocuğa çevirdim silahın namlusunu, "ilk senden baslayalim adınız yeterli bu arada." Dediğimde ilk arkamdaki bir noktaya takıldı, sonra sırıtmaya başladı.

Hepsinin içtiğine yemin edebilirim.

"Kerem, Sarışın güzeli" dedi saçına üçe kazıtmış. Altıncı hissim arkamda bisey hissettiğini şuan bas bas bağırıyordu, çevik bir hareketle ayağımdaki orta boy copu çıkarıp. Arkama dönüp tam çenesinin altında durdurdum, elinde ahşap beyzbol sopası vardı. Ona dönmemle ellerine havaya kaldırıp teslim oldu.

"O elindekini hemen bırak!" Diye bağırdığımda hemen bıraktı.

"Sakın ama sakın tek bir hareketinde gözünün yaşına bakmam vururum!" Dediğimde korkuyla başını salladı bir elimle cop la diğer elimle arkadan kelepçeyi çıkardım. Arkasına dikkatlice geçip kelepçeledim. Kelepçeli halde arkasından öne doğru sürükleyip, kerem adındaki çocuğun üzerine firlatinca copu yerine koyup silahı geri dogrulttum onlara,bu sefer biri dışında herkes ellerini havaya kaldırdı. Tam elini kaldırmayanla konusucakken telefonumun sesi kulaklarımı doldurdu ısrarla çalınca arka cebimden çıkardim.

Tontonum arıyor...

Kimin aradığını görünce dudaklarım kıvrıldı. Açıp kulağıma götürdüm.

"Efendim sultanım" dedim bakışlarım karşımdaki çocuklarda kulağım ise tontonumdaydi.

"Evladım niye gelmiyorsunuz eve meraktan çatlicam kuzum" Dediğinde gülüşüm büyüdü.

"Tontonum şimdi serdalin gelmesi gerekti ama tabi iş çıkardım, bende görevdeyim bir saate kendimizi getiricez söz bak" dedim. Serdalla evet kuzendik, benden bir kaç yaş büyüktü ama abi demiyorum tabi. Tontonumda aslında Anneannem di. Bizim aileden sadece 3 kişi kalmıştık, babam ile annem ben çok küçükken anneanneme bırakmışlar beni. Ben geldiğimde serdal da oradaydı hep bana abilik etti ama inat işte bendeki de bir kez bile abi demedim ona. Aynı karakolda çalışıyoruz ve kimse kuzen olduğumuzu bilmiyor. Gizlememi serdal istemiş diye gizliyoduk.

Sultanım konusucakken kapı çalma sesi gelmişti, istemsiz çattım kaşlarımı.

"Sultanım kim o?" Diye sordum.

"Dur yawrum bakayım bir ben." Dediğinde durdurdum.

"Sultanım ben sana demiyor muyum biz yokken biri ararsa kapı çalarsa açma diye bekle hemen geliyorum." Dedim tam kapatacakken.

"Yok kuzum tamam açmıyorum görevinden ayrılma, öptüm yawrum."

"Bende Sultanım." Diyip kapatıp eski yerine koydum.

"Evett nerde kalmıştık hah." Silahın namlusunu elini kaldırmayan çocuğa çevirdim.

"Sende kalmıştık."

"Ben öyle bisey hatırlamıyorum." Küstah.

"Aynen, aynen. Herneyse adın ne?"

"Napcan? Formalite evlilik cüzdanı mi hazırlıcaz Euryops pectinatus?" Ne? Ney ney şeyi dedi o? Euryops pectinatus da ne? Anlamaz bakışlarımı ona verdiğinde onu umursamadan diğer kelimelerine odaklandım. Ne evliliği be? Benim kocam var hem. Evliyim lan ben! Oğlum bunu duysa bu çocuğu parcalardi net.

"Akın!" Diye arkadan bi kız sesi duydum. Bakışlarımı ona yonelttigimde sinirden domatese dönmüştü. Neden?

Akın denen çocuk onun cırtlak sesine göz devirirken polis sirenlerinin sesi duyuldu.

"Sakın kıpırdamayin!" Diye bağırdıgimda Akın a bağıran kızın sinirleri bakışları beni buldu.

"Kes sesini yelloz!" Diye bağırınca, gerçekten domates olduğunu fark ettim.

" asıl sen kes sesini domates!" Diye bağırdığımda. Bana yaklaşmaya başladı. Ayağıma tekme attı. Hissetmedim.

Bakışları gözlerime tırmandı, yutkundu. Dudaklarım sol tarafa gidince. Sol elimle domates saçını kavrayıp çektim tiz bir çığlık attı. Silagida şakağına koydum ve dişlerimin arasından konuştum.

"Bana bir daha sesini yükseltip yaklaşırsan, bu sefer fırtınanın hakkını verip kafana serin rüzgarlar estiririm!" Deyip ittim, kapı gürültüyle açılınca bakışlar oraya gitti.

" aaa hayırdır akif bey? Yoksa serdal amirim seni baklavandan mi etti?" Diye sinir etmeye başladım gözlerini kısıp bana döndü.

"Sus hilal sus hem arkaya bak baskomiser hepimizi kovdu." Dediğinde gülmemek için kendimi tuttu serdal amirim de burdaydi ve bana öldürücü bakışlar atıyodu. Ciddi bir hale bürünüp.

"Şu kelepceledigimi alın onunla bizzat ben ilgilenicem uzun zamandır dayak atmıyodum."

"Hilal!" Dedi serdal amirim.

"He gülüm?" Diyerek sinirine gittim. Göz devirdi.

"Hee ayrıca aralarından beri şu uzun zamandır sinirimizi bozan motorcu çocuk ona ayrı ceza verin dışarıdaki motordaki ceza az kalır belki."

"Hilal, sana o kadar yüksek ceza Kes demedim bi kere sen adama gidip herhalde dünyayı aldircan!" Diye şiddetle konuşunca kelepcelenmesine az kalan Akın araya girdi, gözü Portleklik geciriyodu.

"Ne kadar yazdınki?"dedi.

"44.000"

"ÇÜŞ! Ben onla gider bi tane daha motor alırım!" Diye bağırınca. Dibine gittim boyu uzundu ama bende uzundum susun. Saçını tutup egilmesini saglayinca acıyla inledi. Elim saçında kulağına fısıldadım.

"O boku yetmeyecektin tatlım dua et başka ceza vermedim yoksa şükür namazı kılardın şuan o cezayı aldığın için" diyip ayak dirseğine vurup çökmesine sağladım.

"Hadi eyvallah" dedim. Serdal amirin yanına gittiğimde. 'Sen akillanmazsin' bakışları atiyodu.

"Ee amir artık gidebilir miyiz?" Dedim

"Git bence, anneanneni kontrol et sana ulaşamayınca bana ulaştı kontrol et bence" Dediğinde gözlerinde 'hemen git bisey olmuş' Diye bakıyodu. Kaşlarımı catip başımı salladım tam giderken.

"Akifi de al başımın etini yemesini istemiyorum." Dediğinde güldüm, akif arkamda ben önde polis arabasına ilerliyoduk bıraktığım yere gidince şoför koltuğuna geçtim. Ve arabayı çalıştırdım. Bi yandan anneannemi aramaya çalışıyordum.

"Sultanım bişey mi oldu?" Diye sordum.

"Hilal aşkım benim şimdi bisey dicem ama endişelenme." Dedi derin.

"Çabuk söyle derin!"

"Anneannen bana kapıyı açtıktan sonra bayıldı, hastanedeyiz gelmen gerek." Dedi

"Derin konum at geliyorum!" Diye haykırdım bildiğin. Derin konumu atınca, gaza normalinden fazla yüklenmeye başladım.

"Hilal sakin ol lan! Kaza yapcaz!" Dedi akif.

"Sakin olamam akif!olamam!" Diye bağırdım. Uzun sürmesi gereken yolu kısa sürede aşıp. Hastanenin kapısında durdurdum. Açıp indim.

"Akif anahtarı al düzgün bi yere park et sonra gelirsin!" Deyip koşmaya başladım. Bir tane hemsireyi durdurup.

"Hale Aktaşın odası nerde çabuk söyle!" Dedim

"2. Katta 106. Ci odaya alındı efendim." Dedi, teşekkür bile etmeden asansöre koştum. Binip 2. Ci kata bastım, asansör durunca bir fışınla indim. Odaya bulup aniden girdim, derin benim girdiğimi görüp yanıma geldi. Omuzlarımdan tutup.

"Hilalcim sakin ol tamam mı aşkım bende durumunu bilmiyorum, tamam mı sakin. " tabii dinlemedim itip.

"Anneanne!" Diyip başucunda durdum. Elini tuttum buz gibiydi. O soğuktan nefret ederdi. Sanki benim gelmemi bekler gibi gözlerini araladı.

"Anneanne.." dedim bana döndü.

"Sende kimsin?" Dedi, ne dedi?

"Ne?" Dedim..

________________________

Bölüm sonu

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!!!

Kurgu hakkındaki yorumlarınızı alım🫴👉