@zemherininruzgari
|
Sabah alarmın sesiyle gözlerimi aradım. Bugün okuldaki ilk gün olduğu için oyalanmadan yataktan kalktım ve günlük işlerimi halletmek için banyoya yöneldim.
Geceden hazırlamış olduğum okul üniformalarını üzerime geçirdim ve saçlarımı tarayıp hafif makyaj yaptım.
Son olarak çantamı da alıp geç kalmamak için evden çıktım. Asansör her katta durduğu için canım sıkılsada sonunda kendimi binanın dışına attım. Kapıya çıktığımda büyük bir şaşkınlıkla motorun üzerinde beni bekleyen Bartu ile göz göze geldim.
"Eda hanım daha çok bekliycek miyiz ya??"
Bartuuuuuu seni ham ham yaparım çocuk.
"Sen ciddi misinnnn" diyip hemen elindeki kaskı alıp başıma geçirdim.
"Okulun ilk günü sana minik bir jest yapalım dedik abi olarak" diyip sürmeye hazırlandığında
"Abilerin en mükemmelisin sen" dedim ve sıkıca beline dolandım.
Okula geldiğimde Bartuyla vedalaştım ve okul binasını kısaca inceleyip müdürün odasını bulmak için içeri girdim. Okul çok modern ve gösterişli durmasa da idare ederdi. Aslında özel olan bu okula burs sayesinde kabul edilmiştim . Müdürün kapısını tıklatıp içeri girdim.
"Günaydın hocam ben Eda Çelik yeni öğrenciyim sınıfımı öğrenebilir miyim?
"Günaydın Edacım" dedi sıcakkanlılıkla
Bıyıklı şiveli müdür favoriiii hehehehe
"Sınıfın 12/B kızım"dedi ve bilgisayardaki işine geri döndü . Teşekkür edip oyalanmadan sınıfı buldum ve içeri girdim.
Ders ne yazık ki başlamıştı ve en nefret ettiğim tanışma faslı olmak zorundaydım
Okulun web sitesinden ders programına bakmıştım ve yanılmıyorsam ders coğrafyaydı. İçeride orta yaşlı, kıvırcık saçlı ve bakımlı olduğu her halinden belli olan kadın bir öğretmen vardı.
Nefes al ver al ve-
"Buyrun" sesle beraber kendime geldim ve pek çok gözün üstümde olduğunu farkettim hafifçe başımı önüme eğip
"Hocam ben yeni öğrenci Eda Çelik" dedim ve eski okulum hakkında bir kaç cümle kurup en arkada boş olan yere oturdum.
Bende herkes gibi defterimi çıkartıp not tutmaya başladım ve Ayşenur Hocanın (az önceki çıtı pıtı hoca) sınıf öğretmenimiz olduğunu öğrendim.
Ara sıra bir kaç bakışı üstümde sezmeme rağmen ilk gün olduğu için pek de önemsemedim. Zil çalmıştı ve ilk ders bitmişti. Teneffüste yerimden kalkmadan öylece oturdum ve ikinci dersin başlamasını bekledim.
İkinci ders başlayalı 10 dk oldu ve kapı tıklandı. Ayşenur Hocanın gel demesiyle eş zamanlı olarak kapı açıldı ve içeri uzun boylu hafif dalgalı saçlı ve okul üniformasını bile doğru düzgün giymeyen biri girdi.
Ayşenur Hoca "Nerdesin yine Kerem sen" diyince cevap vermeye bile tenezzül etmeyen paşamız arkaya doğru yürümeye başladı. Oh ne ala memleket..Aynı şeyi biz yapsak heralde okuldan atılırdık.
Çocuk başını kaldırıp arkada beni görünce anlık şaşırmış gibi olsada çabuk toparlayıp "Kalk burdan" dedi sesi çok sert çıkmıştı ve sınıf bize doğru dönmüştü.
Ayı mı oynuyo lan!!
Anlık olarak afalladım ve "ne alaka ben geldim buraya" dedim. Çocuk hiç bir şey demeden çantamı aldı ve yere fırlattı.
Vay o***
Ben daha ne olduğunu anlamadan çantama ayak bastı ve hocanın bağırmasıyla sınıftan hızlıca çıktı.
Siktir git cehennemim dibine puşt
Çantam mahvolmuştu ve ağlamamak için zorla tuttuğum göz yaşlarım yavaşça kendilerini bıraktı. Neyseki kendimi çabuk toparladım ve zil çalmadan çantamı ıslak mendille sildim.
Kerem ne biçim insandı öyle ne zannetti kendini burası onun tapulu malı mıydı???
Teneffüs zili çaldı ve hiç beklemediğim bir şekilde Kerem ve 2 tane ona benzeyen serseri bana doğru gelmeye başladılar.
Sanırım hiç de iyi şeyler olmayacaktı..
|
0% |