Yeni Üyelik
16.
Bölüm
@zemherininruzgari

Gördüğüm kabuslar eşliğinde gözlerimi araladığımda saatin henüz çok erken olduğunu fark ettim ve yataktan kalkıp duş almaya karar verdim.

 

Bugün okula gitmek zorunda olmak canımı sıkıyordu ama buna mecburdum..

 

En azından liseyi bitirip üniversite kazanmak için bu yılı bitirmem gerekiyordu. Hızlıca okul üniformalarını giyinip saçlarımı taradım ve hafif parfüm sıkıp çantamı aldım.

 

Asansörü beklerken telefonum çaldı ve ekranda görünen bilinmeyen numara yazısıyla bakıştım.

 

Kimdi ki bu?

 

Acaba Bartu şaka mı yapıyor diye düşünerek telefonu yanıtladım.

 

"Alo"

 

Karşıdan hiç ses gelmiyordu ve bir kaç saniye sonra telefon kapanmıştı.

 

Biraz garipti ama yanlışlık olmuştur diyip moralimi bozmadım.

 

Aşağı indiğimde kapının önündeki kedilere vermek üzere çantama koyduğum mamadan biraz çıkardım ve kedilerin önüne serptim.

 

#çocuğa/kadına/hayvana/dokunma :)

 

Çantamdan kulaklığımı çıkartıp sıralı şarkıları açmıştım bile. Bir süre sonra çalan şarkıyla gülümsedim.

 

~Fikrimin İnce gülü kalbimin şen bülbülü~

 

~O günkü gördüm seni yaktın ah yaktın beni~

 

Bu şarkı bana nedensizce huzur veriyordu..

 

Okula az bi yol kala Zeynep'i görmemle kulaklığı çıkardım ve seslenmeye başladım.

 

Neyseki fark etti.

 

"Günaydınn" dedim gülümseyerek.

 

"Günaydın canım " diyerek aynı şekilde gülümsememe karşılık verdi.

 

Biraz sohbet ettikten sonra Zeynep

 

"Melih'le bugün neler olur sence" diye soru yönelttiğinde şaşırmıştım.

 

Ben ne bilem kız!

 

"Bilmiyorum ki bir şey olmaz bence bir video yüzünden olayların çok büyüyeceğini düşünmüyorum" diyerek yanıtladım onu.

 

Okula girdiğimizde Zeynep kantine uğrayacağını söyleyerek yanımdan ayrıldı ve bende çok oyalanmadan sınıfa gittim.

 

Sınıfa girdiğimde henüz daha bir kaç kişinin geldiğini gördüm. Sınıfa beni derslerde az çok gülümseten Sefa da gelmişti. Derslerde sorduğu komik sorularla beni gülümsetirdi.

 

"Günaydın zilli ne ediyon" sorusuna gülümsemeden edemedim.

 

Evet bana zilli diyodu..

 

"Bişey etmiyom sen" diye hafifçe kıkırdadım.

 

Ee böyle soruya böyle cevappp

 

Kapıda beliren Keremle gülümsemem yüzümde soğudu ve sırama geçtim.

 

"Çok gülen çok ağlarmış Sefa aman dikkat et"

 

Ne saçmalıyon yine Kerem sabah sabah.

 

Sefa Keremi duymazdan gelerek tahtada şarkı açmıştı.

 

İç sesim misin Sefaaa

 

Yine çalıyordu. Fikrimin İnce Gülü.

 

Çok beklemeden sırama geçtim ve telefonda Bartudan gelen mesajları cevapladım.

 

Bir yandan da mırıldanarak şarkıya eşlik ediyordum.

 

O sırada ön sıradamdaki Rabia arkasına dönmüştü. Rabiada gayet samimi içi dışı bir kızdı.

 

"Enişte kim Edaa sabah sabah mesaj attığına göre."

 

Sorusuna gülmeden edemedim.

 

Ağzımı açıp cevap verecekken Kerem araya girdi.

 

"Bu da soru mu her gün ayrı biri vardır." diyip alayla konuştu.

 

La havle vela ku-

 

Yine saçmalamaya başlamıştı ama onun seviyesine düşecek değildim.

 

"Saçmalamayı kes benim hakkımda iyi yada kötü konuşma fikirlerin kimsenin umrunda değil." diyip defterimi çıkardım.

 

Go girlll

 

Kerem aldığı cevapla susmuştu. Zeynep de kapıda belirince ders başlamıştı çoktan.

 

Dersin sessizliği kapı tıklanmasıyla bozulmuştu. Kapıda müdür belirdi ve hemen arkasında da Emre..

 

"Hocam iyi dersler Emre artık bu sınıfta devam edecek"

 

Şaka mıydı bu iki şeytan aynı sınıfta mı olacaktı?

 

Müdür sözünü bitirip gidince Emre hareketlendi ve Keremin yanına oturdu.

 

"Gördün mü Eda Emre'nin babası ne yaptı etti ikisini aynı sınıfa koydu." diye hayıflandı Zeynep.

 

Ah be Zeynom haklıymışsın..

 

Öğle arası gelmişti ve acıktığımız için kantine inmiştik. Bir süre sonra Kerem ve Emre de belirmişti kantinde. Aynı sınıfta olmak iyice keyiflendirmişti onları. Bize bakıp bir kaç şey söylediklerini gördüm ve hemen ardından kantini terkettiler.

 

Zilin çalmasına yakın Zeynep kütüphaneye gitti ve işinin uzun sürebileceğini söyledi. Bende beklemek yerine sınıfa çıktım.

 

Sırama oturmak için yürüyordum ki sınıftaki bir kaç bakışın üzerimde olduğunu hissettim nedensizce..

 

Biraz garipsedim ama yine de sırama oturdum. Tam o anda farketmemle aniden sıradan kalktım ama çok geçti...

 

Sırama koyulan sakız çoktan eteğime yapışmıştı bile.

 

Hızla dolan gözlerim ve mahvolmuş eteğimle gözlerimi Emre ve Kereme çevirdim. Emre gayet keyifliydi ve arkasına yaslanmış beni izliyordu. Kerem ise gizemli şekilde bana bakıyordu.

 

Ne bekliyordum ki?

 

Benimle uğraşmaya devam edeceklerdi..

 

Hemen sınıftan koşar adım çıktım ve kimsenin olmayacağına emin olduğum spor salonuna attım kendimi burada rahatça ağlayabilirdim..

 

Spor salonu karanlık ve boştu. Olanlar aklıma gelince gözyaşlarım istemsizce akıp gidiyordu.

 

 

Biraz sonra eteğimi temizlemek üzere ayağa kalkmıştım ki buğulu gözlerim ela gözlerle karşılaştı.

 

Kerem?

 

(Okuyup destek olan herkese teşekkür ederimm :) )

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%