@zenii_1711
|
{Yıl 2017} Üzerimde toz pembe bir tayt ve toz pembe bir sweatshirt vardı. Kendimce çok güzel bir kombin yapmıştım ve çok tatlıydım. Bugün 11. Sınıfın ilk günüydü. Çok heyecanlıydım.
Saçımı da atkuyruğu yaptım ve kahvaltı için masaya geçtim. Annem yine cık cık etmeye başlamış babam da dik gözlerle bei süzmeye devam ediyordu. Annem lafa atlamazsa olmazdı. "Bizim kız iyice zıvanadan çıktı. Bu ne terbiyesizlik. Pavyona gidiyosan haber et de biz bırakalım." "Niye anne tayt giydim diye mi?"
"Evet. Neyse ki artık senden kurtuluyoruz." Evet, günümün çoğunu okul ve derslerle geçirdiğim için artık benden kurtuluyordu. "Gel gelelim o konuya." Evet yine kaynak kitap almayı reddeceklerdi. "Asel sana zengin bir görücü geldi ve seni evlendirmeye karar verdik. Yeter artık kaç yaşına geldin, git kocana çocuğuna bak. Sakın itiraz etme bu sefer çocuğum demem öldürürüm seni." Ne? Ne diyorlardı? Şaka mıydı bu? Ben daha 17 yaşındaydım 17. Daha kendim bir çocukken bir de çocuk mu bakacaktım? Birde zengin diye evlendireceklerdi. O kadar söyleyecek şey vardı ama söyleyecek tek kelime yoktu. Çocuk cinayetiydi bu. Ölümdü. Ölsem daha mı iyiydi. Belki de evlendiğim adam iyi birisi olurdu. Bu ihtimal bile yinede midemi bulandırıyordu. Tek kelime etmeden evden çıktım. Belki arkadaşlarımı ve hoşlandığım çocuğu görmek iyi gelirdi.
Aslında o da benden hoşlanıyordu ama ben sevgili olmaya cesaret edemiyordum. Ve zaten yanlızca bir arkadaşım vardı. Kardeşim dediğim bir insandı. ~~ İlk ders başlamıştı ve hoca hoşlandığım çocukla beni aynı sıraya koymuştu Tabii ben utanıyordum. "Selam güzellik." Yerin dibi mi daha iyi olurdu yoksa mezar mi? Kusura bakma Hakan-hoşlandığım çocuk- senin bana iyi davranmak ve bizim yan yana oturmamız evlenecek olduğum ve bunun zorla olması gerçeğini değiştirmiyor. Artık daha fazla seni,kendimi, umutlarımızı kıramam. "Selam." dedim soğuk bir sesle. Belki benden soğurdu ve sormazdı. Bende açıklamak zorunda kalmazdım. "Bir sorun mu var? Canın bir şeye sıkkın gibi. Suratın asık,sen ayrı." Zaten istediğim bir şey hiçbir zaman olmamıştı. "Teneffüste konuşsak olur mu? Şuan istesem de açıklayamam." "Peki,nasıl istersen." ... O an gelmiş çatmıştı. "Seni dinliyorum Asel'ciğim." diye lafa girdi kantine iner inmez. "Hakan ben... Hakan bana görücü gelmiş annemle babam da beni zorla evlendiriyorlar." Donup kalmıştı. Çok şaşırmış ve de kırılmış olmalıydı. "Ne diyorsun ya sen?" "Olan bu ve benim yapabileceğim hiçbir şey yok. Gerçekten evlenmezsem de ya bana hayatı zindar eder,okuldan alır yaşatmazlar; ya da direkt öldürürler." "Kararın belli oldu yani?" dedi sorarcasına ve kırgın bir sesle. "Bana kararımı soran olmadı." O gün ondan sonra da hiç konuşmadık. ... Eve gittiğimde hiç ses çıkarmadan odama geçmek istiyordum. Kimsenin sesini duymamak yüzünü görmemek istiyordum. Ama istediğim şeyler hiçbir zaman olmuyordu. "Asel bugün seni istemeye gelecekler." Cehennemin dibine bekleriz. "Odana bir tane elbise koydum. Git onu giy saçını başını yap. Kız gibi görün insanların karşısında. İnşallah sonradan seni almaktan vazgeçmezler." "Niye vazgeçerlerse nolur? İnşallah da vazgeçerler." diye dilimi tutamadım. "Ne olacak gidecek bütün zenginlik." 5 kuruş para için kızlarını satmışlardı ve sorsanız eğer onlardan namuslusu olmazdı. Bu muydu namus? Satmak. Çünkü eğer öyleyse ben namussuzluktan idam edilmek isterdim. İğrenç bir elbiseydi ama mecburen giymiştim. Ve hazırlık derken onlar gelmişlerdi. Kapıyı açtım. Karşıma çok fazla insan çıkmadı. Önce annesi girdi, daha sonra babası ve daha sonra elinde çiçekle kendisi girdi. Ama gelen kişi asla beklediğim bir kişi değildi.
Yaşlı bir adam gelde yine şaşırmazdım ama buna akıl sır erdiremiyordum. Ya çok iyi bir oyuncuydu ya da aptal bir psikopat...
|
0% |