Yeni Üyelik
1.
Bölüm

0.0 Yeniden Doğuş

@zenydaily

 

Kadın ''Seni iyileştirebilirim,'' dedi. Adam sadece bakmakla yetindi. Çünkü biliyordu ölü birisi iyileştiremezdi.

Tarih:01.01.2024

Alina Aster Dainty

Beş yıl önceydi, sen hayattaydın. Mutlu bir hikayenin ilk sayfalarını yaşıyorduk. Uzun ve yıpratıcı bir savaştan çıkmış, kendimize yeni bir hayat kuruyorduk. Zaferin tadını çıkarırken sahte mutluluklara yenildiğimizin farkında değildik. Olmayan zaferimiz gözümüzü o kadar kör etmişti ki; savaşın devam ettiğini görmemiştik. Yada görmek istememiştik. Kim bilir?

Açıkçası geriye dönüp bakınca şaşırıyorum. Yaşadığımız hayatlar bu kadar karanlıkken nasıl ışığa ulaştığımızı sandık? Karanlığa hizmet etmek için doğduğumuzu ikimizde bilmemize rağmen nasıl mutlu bir hayat yaşayacağımıza inandık?

Sen beni kör ettin. Ben seni kör ettim.

Birbirimizi öldürmek uğruna çıktığımız yolda amacıma ulaştım. Sen öldün. Peki ya neden benim canım acıyor? Neden beş yıl boyunca öldüğüne inanmayıp Dünya'nın her yerinde seni aradım? Zafer böyle bir şey mi? Eğer böyle bir şeyse ben seninle beraber kaybetmeyi göze alırdım, Poseidon.

Hatırlıyor musun? Beraber okuduğumuz seride ''Ama unutma, gece yarısı gökyüzüne aittir yıldız ışığım,'' diye bir söz vardı. Sende karaktere karşı gözlerini devirmiş ve bana bakarak ''Gökyüzü okyanusa aittir. Öyle olmasaydı; gökyüzü ve okyanus sonsuzlukta buluşmazdı,'' demiştin. O an okyanusun gökyüzüne, gökyüzünde okyanusa ait olduğuna inanmıştım. Çünkü sen demiştin, sevgilim. İnsan kalbine sahip olan kişinin her kelimesine yalan dahi olsa inanır. Evet, aşkın beni bu denli kör ettiğini hiç bir zaman bilemeyeceksin, bilsen bile inanmayacaksın ama inan bana elindeki bıçağı bana saplayacağını fark etsem de dahi arkamı dönerdim. Ölümüm senin elinden olması bana sonsuza dek verilen ödüllerden birisi olurdu.

Yeniden sana veda etmek zorundayım. Çünkü dışarıda hayat devam ediyor. Küçük kızımız hızla büyürken dünyadaki kötülüğe karşı savunmasız ve annesi olarak onu benden başkası koruyamaz. Yoko'yu kendimden korumam gerek...

Alina Aster Dainty.

Üstünü karaladım.

Astriea

Yazmayı bitirip defteri kapattığımda omuzlarımdan koca bir yük kalkmıştı. Kalemi bırakıp arkama yaslandım. Elimi her atışında bana ve ona ihanet eden kalbimin üstüne koydum. Ağrısı canımı acıtıyordu. Hayır, fiziksel rahatsızlığım yoktu. Sadece onsuzluk aciz bedenime ağır geliyordu.

Ağrıyan kalbime inat derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Kırmızı defterimi çekmeceme koyup masanın üzerinde duran göz maskesini alıp incelemeye başladım. Siyah maskenin üstündeki küçük yıldızlar Asteria'nın ruhunu yansıtıyordu. Maske gökyüzünün ruhunu taşıyordu, maskeyi el çantasına attım.

Beş yıl sonra yer altı dünyasına tekrar dönüyordum. Bu sefer güçlü ve hırslıydım. En önemlisi intikam ateşiyle yanıp tutuşan bir kalbe sahiptim.

Omzumdan aşağı dökülen sarı saçlarımı arkaya atıp odadan çıktım. Hemen yan odaya girdiğimde pembe puf koltuklarda oturmuş Yoko ve Felix'i gördüm. Felix baştan aşağı beni süzdüğünde yüzünü buruşturdu. ''Çok çirkin olmuşsun Astroid.'' Yoko dayısının söyledikleriyle kaşlarını çattı. ''Neden öyle diyorsun?'' Sonra ayağa kalkıp bana doğru geldi. Onu kucağıma aldığımda minik kollarını boynuma doladı. ''Anneciğim sen dayımı duyma. Sen çok güzel bir kadınsın.'' Çocuk olmanın verdiği pelteklik konuşmasını daha tatlı yapıyordu. Başını omzuma koyduğunda ona karşı nasıl yaklaşacağımı bilemedim. Ona olan sevgim sorgulanamazdı ama ben annelik nasıl yapılır bilmiyordum. Ne kendi bildiklerimi uygulayabilir ne de annemden gördüklerimi uygulayabilirdim. Çünkü Poseidon'la beraber kalbimi mezara gömmüş ve geriye kendimden koca bir hiçlik bırakmıştım. Eh, yedi yaşında kızını terk eden kadından annelik öğrenemeyeceğim için elimdeki hüsranla karşı karşıyaydım.

Ben dünyadan korumak zorunda olduğum küçük kızıma sahip olabilirdim ama Yoko ona layık bir anneye sahip olamayacaktı...

Felix ayağa kalktı ve yanıma geldi. Yoko'yu kucağımdan aldığında tek kaşını havaya kaldırdı. ''Bir sorun mu var?'' Toparlan Alina, yeterince güçsüz düştün zaten. Düşmanların ilerlerken sen aynı yere takılı kalma. ''Sorunlar hep olur, Firfir. Sen çözümlere odaklan.'' Bir kaç dakika bana bakıp ihtimalleri ölçtü. En sonunda pes edip omuz silkti ve Yoko'yu yatağına yatırdı.

''Uyku zamanı, Civciv.'' Yoko kollarını göğsünde birleştirip dudaklarını büzdü. ''Ama siz partiye gidiyorsunuz bende gitmek istiyorum.'' Felix iki dizinin üstüne çöküp Yoko'nun ellerinden tuttu. Küçük eller büyük eller arasında kayboldu. ''İnan bana, o partiler çok sıkıcı olacak.'' Hemen ardından kulağına eğildi ve bir şeyler fısıldadı. Yoko söylenenlerden memnun kalmışçasına gülümsedi. ''Benim uykum geldi. Hem erken yatmak iyidir.'' Diyerek alnına taktığı uyku gözlüğünü gözlerine takıp örtünün altına girdi. Felix Yoko'nun saçlarını okşayıp öptü. Yoko ne yapacağını bilmeyen bir anne ve ölü bir babaya sahip olabilirdi. Fakat onu her şeyden çok seven bir dayıya sahipti ve sevgiyle büyüyordu. Belki de annelik konusunda Felix'e güvendiğim için aceleci davranmıyordum. Gülümseyerek ayağa kalktığında Yoko'nun omuzlarına kadar örtüyü çekti.

Yanıma geldiğinde tek kaşımı kaldırdım. ''Ne söyledin?''

''Dayı yeğen arasında.''

''Hayda!'' Küçük isyanımı umursamadı ve rahat tavırla göz kırparak kapıya doğru yürümeye başladı. Onu takip ettiğimde odadan çıktık. Koridorda yürürken kalbimdeki boşluk büyüdü. Aldığım nefes omuzlarıma yük oldu. Adımlarım istemsizce durduğunda Felix'te yürümeyi bırakıp benim baktığım yere baktı. Az önceki mutlu tavrı silindi ve yeşil gözleri acıyı tattı.

''Yaşasaydı yirmi yaşında olacaktı.'' Sesine yansıyan acıyı iliklerime kadar hissetmiştim. Karen baş belamdı, en yakın arkadaşımdı. Omzunda ağladığım kişiler sınırlıydı ve Karen bu kişilerin başında geliyordu. Şimdiyse omzunda ağlayabileceğim Karen yoktu. Söyle bana Karen, şimdi kimin omzunda ağlayacağım?

Poseidon ile kız kardeşimi kaybetmek içimdeki canavarın ortaya çıkmasına daha çok sebep oluyordu. Konuyu kapatmasını istiyordum. Daha yeni ayağa kalkmışken yıkılırsam bir daha kalkamazdım.

''Ölen öldü. Geriye dönüp bakmanın anlamı yok.'' Yüz ifademi görmesin diye hızla merdivenlerden aşağı indim. Ev işleriyle ilgilenen Amy bizi kapıda bekliyordu. Hemen yanında Yoko'nun bakıcısı Agahta vardı. Yanlarında durup Agahta'ya baktım. ''Yoko'yu yatırdık ama masalı okunmadı.'' Agahta devamında söyleyeceğim şeyleri tahmin etmiş gibi başını salladı. Güven veren bir gülümseme vardı dudaklarında. ''Siz hiç merak etmeyin, hanımefendi.''

Ufak bir tebessümle kadına baktım. Felix'i beklemeden kapının önünde duran siyah lamborghini veneno modeli arabama doğru ilerledim. Benim geldiğimi gören koruma sürücü koltuğunun kapısını açtı. Hızla koltuğa yerleşip çantamı yanımdaki koltuğa koydum. Felix'in bana yetişmemesi için hızlı davranmalıydım. Emniyet kemerini takıp bahçeden çıktım. Siyah demir kapılar benim için açılırken telefonumdan davetin yapıldığı konuma baktım. Altımdaki canavar hız yapmam için bana yalvarıyordu.

Malikaneden çıkıp ormanlık alana doğru sürmeye başladım. Aslında şehirden de gidebilirdim ama son ses şarkı söyleyerek yolculuk yapmak istiyordum. Dikiz aynamı ayarlayıp spotify listemden Sia- Unstoppable şarkısını açtım. Direksiyonu iyice kavrayıp gaza bastım. Sia şarkıya girdiğinde zaman kavramını yitirdim.

 

''I'm unstoppable

- Ben durdurulamaz değilim

I'm a Porsche with no brakes

- Ben frenleri olmayan bir Porsche'um.

I'm invincible

- Ben yenilmezim

Yeah, I win every single game

- Evet, her maçı kazanıyorum.

I'm so powerful

- Ne kadar güçlü olduğumu

I don't need batteries to play

- Oynamak için pillere ihtiyacım yok

I'm so confident

- Bu yüzden eminim

Yeah, I'm unstoppable today

- Evet, bugün durdurulamayacağım.

Unstoppable today

- Bugün durdurulamaz

Unstoppable today

- Bugün durdurulamaz

Unstoppable today

- Bugün durdurulamaz

I'm unstoppable today

- Bugün durdurulamayacağım.

 

Break down, only alone I will cry on out

- Yıkıl, sadece yalnız ağlayacağım

You'll never see what's hiding out

- Ne sakladığını asla göremeyeceksin.

 

Hiding out deep down''

 

- Derinlerde saklanmak

Balonun yapılacağı yere geldiğimde arabayı malikanenin önünde durdurup yan koltuğa koyduğum çantamı elime aldım ve içinden Astriea maskesini çıkarttım. Maske elimde dururken gözlerimi kapatıp derin nefes aldım. Bu gece uzun bir aradan sonra yine buradaydım. Kız kardeşimin ve eşimin yaşayacaklarını ellerinden alanlarla aynı ortamda olacaktım. İçimdeki küçük kız çocuğu buradan kaçmak için yalvarıyordu ama hayır. Kaçmam daha çok bedel ödememe sebep olacaktı ve ben yeteri kadar bedel ödemiştim.

...

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler?

Oy ve yorum yapmayı unutmayın. ;)

 

 

Loading...
0%