Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@zeraleyyy

Öncelikle nasılsınız? Başladığınız tarihi alabilir miyim lütfenn? 😊 Güzel okumalar diliyorum. ❤️

 

Delilik hassas insanların

protestosudur.

 

Victor Hugo

 

Başlıyoruz... 🪄

 

Acı çektiğini hissetmek bir nimet miydi? Hissedememek peki, bizim cehennemimiz miydi? Hissedemedim. O günün üzerinden tam 4 yıl 11 ay 23 gün geçti. Benim parçalarıma kadar ayrıldığım olay, felaketim olmaktan kaçınmamıştı. Zira, hiçbir şey eskisi gibi olmamayı bir kenara bırakalım; hissizliğe gömülmüştüm. Benim cehennemim; elimin üzerinde ki, kolumun iç tarafında ki, bileklerimde ki iğne izleriyle harlanmıştı. Bir kaç saat önceden kalan sırt bölgemde ağır hissizliğe ve karıncalanmaya yol açan darbelerden bahsetmiyordum bile.

 

Gözlerim yaş dahi akıtamazken, başımda beni süzen yaşlı hemşireye kulak kesildim. "Nereden bulaştın sen bu adama evladım?" O da emir kuluydu, ancak bana bu cümleleri sarf edebiliyordu. Kadının elini kumral saçlarımda hissettiğimde mavilerimi yumdum. Usulca okşadığı saçlarımı sağ omzumdan sarkarak üstümde ki beyaz deli gömleğinin arka kısımda atılan düğümünü çözdü ve kollarımı serbest bırakarak gömleği üzerimden çıkardı.

 

Bu hastane de yaklaşık 4 aydır sözde tedavi görüyordum. Buna asla tedavi denilmezdi. Tedavi gördüğümde yoktu zaten, doktorum Asaf Tezcan tarafından satın alınmıştı. Asaf Tezcan kim? Diye sorsanız; 4 yıl 11 ay 23 günümün ve Selçuk Aldar'ın katili, gözümün önünde işlediği cinayeti üzerime bırakan adam, derdim. Benden ne istediği muammaydı.

 

Hemşire kadın üzerimde ki siyah arka tarafı kana bulanmış tişörtü üzerimden sıyırırken titrek bir inleme sundum. Üzerimde koyu lacivert bir sütyen ile kalmıştım. Kadın bakışlarını sırtıma çevirdiğinde; "Aman Allah'ım!" diyerek iki elini de ağzına kapadı. Ben ise tepkisiyle yutkunmuş başımı çevirerek arkamda ki aynadan sırtıma bakmaya çalışmıştım. "Bakma kızım, bakma." diyordu kadın. Hiçbir şey söyleyemeden kızaran gözlerime bir süre üzüntüyle baktı.

 

"Görmek istiyorum..." dedim konuştuğuma bin şahit isteyen bir sesle, kadın ne dediğimi anlamamış olacak ki öylece bakmaya devam etti. "Bir ağrı kesici yapacağım, bir süre idare eder seni." dediğinde yutkundum. O'na hissetmediğimi söylemeli miydim?

 

Kadın yanımdan geçip odamda ki tıbbi eşya dolu dolaba ilerlerken kalan gücümle kolunu tuttum. "Lütfen... Buradan çıkmama yardım edin." Elini tuttum. "Mükâfatını alacaksınız, yemin ederim." Elini nazik bir dille geri çekti.

 

"Yapamam. Sen buradan çıktığın anda acımadan vururlar beni. Benim oğlum engelli kızım, bu yaşımda o'na bakmak için hâlâ çalışıyorum. Oğlumu da, beni de yaşatmaz o adam." dedi gözlerinde ki korkuyla, pes etmeden titremesine engel olamadığım sesimle tekrar konuştum.

 

"Bakın ben, Karahan Abacı'nın kardeşiyim. Benim abim, bizi korur... Sizi de, beni de, oğlunuzu da korur. Lütfe-" Lafımı bitiremeden kadın olumsuz anlamda başını sallayarak dolaba yürüdü ve içinden aldığı iğne kapsülünü kırıp şırınganın içinde doldurdu. Bana doğru yaklaşırken iğneyi bırakıp elimi tuttu, bir süre ellerimin üzerine, kollarımın iç kısmına acıyla baktı ve mecbur kalarak iğne kelebeğini eski izinden damarıma yerleştirdi. Taktığı serumun içine şırınganın içinde ki ilacı enjekte ederek uzaklaştı.

 

Kadın odamdan çıkarken ben üzerimde ki sütyenim ve koluma takılı serum ile yatağımın üzerinde oturur biçimde kaldım. Karahan abim gelir miydi? Beni buraya tedavi amaçlı getiren zaten o'ydu. Bu hâle geleceğini bilemezdi. Umurumda olmamıştı, ziyaretlerini kabul etmediğim ve sürekli kovduğum için artık gelmeyi kesmiş olmalıydı. Burada yalnız başıma ölecektim galiba... Bu içimin sıkışmasına sebep olmuştu.

 

Bir kaç dakika sonra aynı hemşire kadın odama girdi. Elinde ki ilaç tepsisiyle yaklaşıyordu. Serum bitmişti, aparatı çıkarıp, beni yan bir şekilde uzandırdı ve yarım saat sonra ilaçlarımı içirmek için geleceğini söyleyip gitti. Buradan bir kaçış yolum yoktu, odam genişti, evet ama kaçabileceğim alçaklıkta değildi. Ben bu odadan çıktığım anda birilerinin haberi oluyor ve bir şekilde tekrar odaya tıkılıyordum zaten. Bu sefer öyle olmamalıydı. Bir yolunu bulup kurtulmalıydım. Yine tek bir şansım vardı; Kaçmak.

 

Gözlerimi dinlendirirken düşünmekten geri kaçınmıyordum. Yirmi dakika su gibi akıp giderken tahminen beş-on dakikaya hemşire gelecekti. Kadın yaklaşık bir haftadır benimle ilgilendiğinden dakik biri olduğunu çözmüştüm. Kapının önünden sesler duymamla ayağa kalktım. Karahan abimin ilk ve son gelişinde aldığı çiçeğin koyulduğu beyaz vazoya baktım. Çiçekler çoktan solmuştu...

 

Çiçekleri çıkarıp vazoyu elime aldım ve duvara vurup parçalara ayırdım. En büyük parçayı aldım ve kapının arkasına yerleşip kadının içeri girmesini bekledim. Telaşla içeri girdiğinde beklemeden kapıyı kapatıp bana dönmesini sağladım. Elimde ki kırık cam parçasını boğazına yaslayıp kolunu sertçe tuttum. Tüm gücümü kullanırken kadın bana dehşet içerisinde bakıyordu.

 

"Yapma..." diye fısıldadığında, "Sana, bana yardım etmeni söylemiştim. İyi mi oldu böyle?" dedim. Kadını elimde ki cam parçasıyla yönlendirip yatağımın üzerine oturttum. Kırk iki dakika önce üzerimden çıkardığı deli gömleğini aldım ve soyunmasını emrettim. Üzerinde ki hemşire formasını çıkardığında kanlı deli gömleğini üzerine geçirdim ve arkadan sıkıca bağladım. Bacaklarını iki lastik eldivenle bağladım ve beyaz pikeyi başına kadar çekip büyük bir yara bandını ağzına yapıştırdım.

 

"Bana bakın Sema Hanım, bu anın yaşanmasını ikimizde istemezdik ancak siz benim durumumda olsaydınız ben, bana güvenmeyi seçerdim. Sesinizi çıkarırsanız ve ben kaçamadan yakalanırsam; Sizi kendi ellerimle öldürürüm." dedim elimde ki cam parçasıyla bedenini işaret ederek. Gözlerinden akan yaşlar vicdanımın sızlamasına sebep olmuştu, ancak elimden birşey gelmezdi. Etrafı buruşmuş yaşlı gözlerinden akan gözyaşını sildim ve, "Üzgünüm ama başka şansım yok." diyerek ondan uzaklaştım.

 

Çıkardığı üniformasını giyerek saçlarımı açık bıraktım ve dolaptan bir ameliyat maskesini çıkararak ağzımı ve burnumu büyük ölçüde kamufle ederek odanın kapısına yürüdüm. Klasik bir yolla kaçacaktım. Odadan çıktığımda kapının önünde ki iki koruma bana bakmıştı, esmer uzun boylu olan ben önünden geçerken kolumu tuttuğunda başımı hafifçe kaldırıp o'na baktım.

 

"Durumu nedir?" diye sorduğunda sesimi inceltebildiğim kadar inceltip konuştum.

 

"Ağrı kesici serum yaptım, bir süre idare eder. Sonrasında doktor ile görüşmesi var, yaklaşık bir saat sonra..." Adam dinlediğini belli eder biçimde başını salladı ve kolumu bıraktı.

 

"İyi günler." dediğinde başımı öne doğru sallayıp yanlarından uzaklaştım.

 

Asansör geldiğinde içinde sadece bir adam vardı ve ben binerken o inmişti. Zemin katı tuşlayıp beklemeye başladım. Benim kaldığım oda, beşinci kattaydı ve asansör üçüncü katta durmuştu. İçeri ise doktorum Şerif Yılmaz binmişti. Gözlerim hafifçe irileşirken o hiç bana bakmamış birinci katı tuşlayarak kapıya çevirmişti bakışlarını.

 

Nefesim boğazımı tırmalıyordu sanki, bir an önce Şerif'in inmesini bekliyordum. Aksi taktirde atak geçirip boğulacaktım. Sonunda birinci katta durdu asansör ve Doktor indi. Kapının tekrar kapanmasıyla derin bir nefes verirken elim kalbimin üzerindeydi. Daha fazla beklemeden asansör zemin kata indi ve üniformanın kollarını parmak ucuma kadar çekerek dışarı adımladım. Hastane kapısından çıkarken yüzümde ki maskeyi çıkarmayı çok istiyordum ancak bir süre çıkarmamam benim için en iyisiydi.

 

Gözlerimi etrafta dikkat çekmeyecek ölçü de gezdirirken kenarda ki siyah minibüse takıldı mavilerim. Kapısı açıldığında minibüsten inen adama bakmaya devam ettim. Adımlarımı hızlandırırken gözlerimi üzerinden çekemiyordum. O hastaneye girerken ceketinin arkasında pantolonuna sıkıştırdığı gümüş kabzalı silahı görmek zor değildi. Yanımdan geçmiş ve ikimizde durmamıştık. Gözlerimin dolmasına engel olamayarak yola doğru atlayıp bir taksiyi durdurdum. Kapısını açıp arkama baktığımda; O gözden kaybolmuştu.

 

Başımı kaldırıp büyük hastane tabelasına son kez baktım. Sinir ve Ruh Hastalıkları Hastanesi...

 

BÖLÜM SONU...

 

Altta ki yıldızı parlatıp, arkadaşlarınızla paylaşırsanız çok sevinirim Ayçiçekler'im. 🌻

 

Bir daha ki bölümde görüşmek üzere... ❤️

 

 

Loading...
0%