Yeni Üyelik
2.
Bölüm

BİR

@zero__

Kafasını kopardığım zombi yere düşerken izledim. Kan yüzüme fışkırmıştı. Elimdeki kılıç ile öylece kalmıştım. Derin nefesler alarak nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum.

Kılıcı sırtımdaki kınına geri koydum. Aile yadigarı bir samuray kılıcı. Babam Japon'du ve geleneklerine sahip çıkardı.

Şimdi ise, berbat bir dünyadaydım. Size biraz bahsedeyim; Yıl şu an 2055. Yaklaşık üç-dört yıl önce yapay zeka insanları kölesi haline getirmek içn deneyler yapmaya başladı. Bu deneylerden etkilenmeyecek olanlar sadece 'ÜST DÜZEY EYALET YETKİLİLERİ (ÜDEY)' olacaktı. Hepsi berbat insanlardı. Genelde paranın köleleri ve siyasilerden oluşuyorlardı.

Sanırım son zamanlarda yaptıkları tek iyi şey ağaçların yok olmasını engellemek için yaptıkları çalışmalardı. Ki buda tesadüfen olmuştu. Ağaç genetiği tamamen çözüldükten sonra her şeye bağışıklıkları oluşmuştu. Salgından bu yüzden etkilenmediler...

Ve evet, ağaçların nesli tükenmek üzereydi. Ağaçlara zarar verenlerin sonu idamdı. Ki buna gerek kalmadan tüm insanlık ölmüştü.

Her şey 2052 yılında başladı. Dediğim gibi: Yapay zeka insanlığı ele geçirmek için binlerce deney yaptı, yapay zekanın kölesi olan insanlar önce sahiplerini -yapay zekayı- yok ettiler. Sonra salgın başladı, hastaneler ve geçici hastaneler dolup taştı. Zombileşmiş her insan kapatıldı. Ama bu öyle bir salgındı ki herkesi etkisi altına aldı.

2053 ve 2054 yılları arasında bağışıklığı güçlü olan insanlar dışında herkes bu salgına kapıldı. Tahmin edersiniz ki ben o şanslı kişilerden biriydim ve ölmedim. Lakin sonumun öldürdüğüm zombiler gibi olmasından korkuyordum. Salgın mutasyona uğrayabilirdi, tamam bu düşük bir ihtimaldi ama imkansız değildi. Ben de o zaman ölebilirdim.

ÜDEY'e ne mi oldu? Yapay zeka ile birlikte yok edildiler. İsyanlar çıktıktan sonra siyasiler yakıldı. Paranın kölesi olanlar izole olmak için kaçmaya çalıştılar ama salgından kaçamadılar. Bağışıklığı olup kaçmaya çalışanlar ise yanlarındaki insanlar zombileştikten sonra büyük ihtimalle öldüler. Ya da zombiler tarafından yendiler.

Tam olarak bilmiyorum. Bildiğim şey: Yıl 2055, insanların soyu tükeniyor.

Son 4-5 yıl içerisinde olup biten her şeyi anlattım. Lakin şu an ne yaptığımı söylemedim. Kıyametten sonra -bu olayı kıyamet olarak adlandırıyorum- bir savaşçıya dönüştüm. Aslında tam da kıyamet sonrası değil. Karımda salgına yakalanmıştı ve onunki bambaşka bir boyuttu. Ayrıca doktordu. Kızımı öldürdü. Angel'ımı öldürdü... Bende onu öldürdüm, yani kafasını kopardım. Vicdan azabı çekim ama şu saatten sonra vicdan bir işe yaramıyor.

Neyse, sın bir yıldır yaptığım şey savaşmak, zombilerden kurtulmak ve insan aramaktı. Evet, insan. Şu koskoca dünyada yalnız kaldığımı düşünmüyorum. Ben varsam başka insanlarda olmalıydı.

Yalnız değilim.

 

Şimdi şehrin en büyük AVM'sinin önündeydim. Yıllar öncesinde burası her daim tıklım tıklımdı. İçerisi o kadar kalabalık olurdu ki dışarı çıktığınızda nefes aldığınızı hissederdiniz.

Şimdi her yer kan içindeydi.

Ümitsizce gülerek içeri girdim.

Silah satışları yasaldı ve bu dev binanın zemin katında bulunuyordu. Şimdilik ihtiyacım yoktu, silah ve mermi eksiğim yoktu. Yiyecek lazımdı. Bu yüzden markete doğru ilerledim. Zemin katın 4/2'sini oluşturan bir market.

Yiyecek konusunda da şimdilik bir sıkıntım yoktu. En azından 2077 yılına kadar. Artık yiyeceklerin raf ömrü 20 ile 25 yıl kadardı.

Tam raftan bir şey alacaktım ki bir ses duydum...

Bir el silah sesi ve zombi çığlığı...

Loading...
0%