Yeni Üyelik
11.
Bölüm
@zero__

Elimde paket paket sebzeli noodle ile dönüyordum. Bartu'yu öpmüştüm. İyi mi kötü mü emin değilim ama o an yapma ihtiyacı duydum. Yüzümde aptal bir sırıtış ile apartmanın önünde geldim, kapının şifresini girip içeri girdim. Asansöre binmek yerine beşinci kata merdivenle çıkmaya karar verdim.

 

İçeri girer girmez Arsen koşarak yanıma geldi. "Neredesin sen!?" Bana hesap mı soruyordu? Tamam onun evinde kalıyor olabilirdim ve buraya geldiğimde onun yardımına muhtaç olabilirdim ama şu an... Cidden ona hesap vereceğimi mi sanıyor? Kendini ne sanıyor bu?

 

"Söyledim ya..."

 

"Gidip gelmen en fazla on bilemedin on beş dakika sürer." Dedi ve bana yaklaştı. Tam karşıma geçip hafif bir şekilde eğildi "Yarım saatten daha fazla sürmez!"

 

"Sen ne hakla bana hesap soruyorsun?" Dedim ve onu ittim. Ne yaptığını yeni fark ediyor idi. Bana verdiği odaya gittim, noodlea ne olduğu ile ilgili hiç bir fikrim yok. Peşinden geldi ama kapıyı kapatıp kilitledim. Kapıya vurduğunu duydum. "Aç kapıyı, Ada. Özür dilerim..." Daha sonrasında kapıya yaslandım. Ben bir anda bu şekilde patlayan bir insan değilim, daha sakinimdir. Ve daha korkak...

 

Telefonumu elime aldım ve gruba girdim.

 

Siz: Naber?

 

Tuana: İyidir. Sen?

 

Siz: Kötü.

 

Tuana: Bu kız tekdüze cevap veriyor!!! HELPPPP!!!

 

İstemsizce yüzümde bir gülümseme oldu.

 

Tuna: şakayı s*ktir et.

 

Tuaba: Anlat bakalım, neden kötüsün.

 

Siz: Ben evden ayrıldım. Daha sonrasında sokakta tanıştığım biri beni evine aldı, iki gündür olnunlayım. Sadece bir arkadaşım ama bana hesap sordu ve ben patladım. Ben. Patladım.

 

Tuana: GERİ ZEKALI MISIN KIZIM SEN!

 

Tuana: NİYE SOKAKTA TANIŞTIĞIN BİRİNİN EVİNE GİDİYORSUN SALAK!

 

Tuana: Üst düzey bir geri zekalısın kanka.

 

Tuana: Bu gruptaki tek akıllı olmak bazen yorucu oluyor.

 

Tuana: Yat zıbar kanka.

 

Siz: İyi geceler.

 

Tuana: Uykum var diye şimdilik erteliyorum ama daha sonra konuşacağız bu konuyu.

 

Tuana çevrimdışı.

 

Telefonumu kapattığım gibi bildirim yağmuruna tutuldum ama.

 

Ömrüm: NE OLUYOR LAN!

 

Ömrüm: KİM O SENİ EVİNE ALAN!

 

Ömrüm: CEVAP VER ULAN!

 

Mehlika: Sakin lan!

 

Mısra: Kavga olsaydı körüklerdim ama şu an bende sinirliyim.

 

Dilan: DERS ÇALIŞACAKTIM!

 

Selen: BEN HER DERS ÇALIŞMAK İSTEDİĞİMDE SİZİN MESAJLARINIZ GELİYOR AMA OLMUYOR.

 

Beren: Bi' uyutmadınız.

 

Mısra: Anlat bakalım, Finduk. Adı ne seni evine alan o putperestpuştun.

 

Siz: Arsen.

 

Mehlika: Soyadı?

 

Siz: Ayyıldız.

 

Ömrüm: Ooo havalı.

 

Beren: Ada Ayyıldız.

 

Beren: A oldu bak.

 

Selen: Mal ya.

 

Siz: Uykum geliyor.

 

Dilan: Zıbar o zaman.

 

Mehlika: Pis insan.

 

Tuana: AY YETER!

 

Tuana: Vallahi daraldım.

 

Tuana: Önceki mesajları niye okumuyorsunuz?

 

Tuana: Kız şu an iyi değil ve siz onun üstüne gittikçe gidiyorsunuz.

 

Ömrüm: Kız haklı.

 

Mısra: Ezanda okudu.

 

Selen: İmanlı Dize...

 

Beren: Ben gidiyorum. Uykum var.

 

Dilan: Ben ders çalışacağım.

 

Dilan çevrimdışı.

 

Beren çevrimdışı.

 

Selen çevrimdışı.

 

Ömrüm çevrimdışı.

 

Mısra çevrimdışı.

 

Mehlika çevrimdışı.

 

Tuana çevrimdışı.

 

Çevrimdışısınız.

 

Hepimiz çevrimdışı olan için bir kişiyi bekliyormuşuz. Aferin bize.

 

Ayağa kalktım ve telefonumu yatağa fırlatarak yatağa uzandım.

 

Yokluğunu tekrar hissetmeye başladım ikizim. Seni yine özlüyorum, Eda...

 

İlahi Bakış Açısı,

 

Arsen kendi odasına geçmişti ve yatağına oturmuştu. Ne oluyordu ona? Neden Ada'ya hesap sormuştu?Sadece onun için endişelendin, Arsen. Diye geçirdi içinden. Ama neden endişelenmişti. Zaten nerede olduğunu biliyordu.

 

Odası sokağa baktığı için camdan dışarı baktığında rahatlıkla her yeri görebiliyordu. Bunlara Ada'nın üvey abisinin arabasına binmesi de dahil.

 

Onun için boşuna endişelenmiyorum. O saf bir kız. Onu taciz eden adamın yanına hiç bir şey olmamış gibi gidebiliyor.

 

Sakinleşmeye çalışıyordu ama olmuyordu. Bu düşünceler onu daha da öfkelendiriyordu. Peki ama neden? Ada onun hiçbir şeyiydi. Fakat öyle değilmiş gibi olması iyi değildi. Çünkü sanki Ada onun oyuncağıymış gibi davranmıştı. Bunu kendine yakıştıramadı.

 

Uzandı ve gözlerim kapattı.

 

Sercan halen Bartu Timurtaş hakkında ilginç ve ona karşı kullanabileceği bir bilgi bulamamıştı. Bartu, kendini çok iyi saklıyor ve maskesini iyi kullanıyordu. Arsen bilinçsizce dudağını kemirmeye başladı. Sola doğru dönerek uyumaya çalıştı.

 

*

 

Bartu yalnız kalmak için kendine ayırttığı eve gitti. Bu evi kimse bilmiyor ama o buraya sık sık uğruyordu.

 

Lüks sitenin bloklarından birine girip asansöre bindi. En üst katın düğmesine basıp yukarı çıkmaya başladı. Elalarını tavana dikti. Siyah-Kahve karışımı saçları büklüm bukle idi ve yüzüne düşüyordu. Gür saçlıydı. Biçimli yüzü ve keskin yüz hatları onu daha da çekici kılıyordu. Yüzü pürüzsüzdü. Boyu standartın bi' tık üstüydü. Ama sorun olmuyordu. Boyu ona avantaj sağlıyordu.

 

Eli onun bilinci dışında dudaklarına gitti. Ada'nın onu öptüğünü inanamıyordu. Evet, bu sefer pişmanlığı gerçekti ama Ada'nın ona olan tutumu... Hem hoşuna gitmişti hem de sinirlenmişti.

 

Neden hoşuna gittiğini bilmiyordu. Fakat taciz edilen bir kızım tacizcisini öpmesi öfkelendiriciydi. Bartu hatasını biliyordu ama... Daha fazla düşünmek istemiyorum bu konuyu. Sıcak bir duş alıp uyumak istiyordu sadece.

 

Katına vardığında direkt kendi dairesine gitti. "Siz buralara uğrar mıydınız?" Bu lüks sitede yaşayan, Bartu'nun sevdiği tek insan: Çiçek Teyze.

 

"Kardeşlerim ile biraz kavga ettim. Hem sen niye hep ben geldiğimide kapıdasın?" Diye gözlerini kısarak sordu.

 

"Aman canım. Tesadüf. Sen de hemen beni suçluyorsun." Diye sahte ama bir o kadar da tatlı bir şekilde küstü Çiçek Teyze, Bartu'ya.

 

"Özür dilerim." Dedi Bartu en tatlı halini takınarak. "Ben senin yemeklerini de çok özledim. O yüzden buraya geldim. Hem biraz açım." Dedi. Çiçek Teyze, Bartu'yu çocuğu bilirdi. Şehit olan oğluna çok benzetirdi onu. O yüzden ayrı severdi Bartu'yu. Bartu bu sevgiyi haketmiyordu ama Çiçek Teyze bu mutluluğu hakediyordu. Her asker annesi gibi.

 

"Gir içeri. Çok güzel zeytinyağlı yaprak sarması yaptım. Mahmut'ta seni çok özlemişti. Tavla oynarsınız artık." Bartu gülümseyerek kendi dairesinin kapısını kapattı ve Çiçek Teyze'nin dairesine girdi.

 

"Senin yaprak sarman kimse de yok be teyzem." Dedi Bartu. Çiçek Teyze ona baktığında tüm dertleri siliniyordu. Şehit olan oğlunu hatırladığı için hem gurur duyuyor hem de Bartu'yu karşısına çıkardığı için Allah'a şükrediyordu.

 

Bartu Timurtaş...

 

Kiminin en sevdiği.

 

Kiminin nefret ettiği.

 

Kiminin korktuğu.

 

Kiminin anlayamadığı.

 

Kiminin bilmediği.

 

Kiminin takıntı yaptığı...

 

Ve dahası.

 

Bartu bunların hiçbirini umursamıyordu. Çünkü onun için sadece bir tanesi önemliydi. Çiçek Teyze'nin gözündeki yeri. Bundan iyisi olamazdı.

 

Kendi kendine düşündü.

 

Ben senin sevgini halledecek ne yaptım be Çiçek Teyze'm? Sen o mutluluğu en dibine kadar hakediyorsun ama ben senin sevgini haketmiyorum.

 

Beni niye sevdin? Bana bakınca oğlunu gördüğün için mi? Yoksa başka sebep var mı?

 

Annem bile beni bu kadar sevmedi.

 

Önemsemedi. Umursamadı.

 

Ama sen başkasın...

 

Loading...
0%