Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@zeybik_yz

Selam Kankişlerim

 

alparslan ve efsun sahneleri çok az bir bölüm ama kurgunun gidişatı için gerekli bir bölümdü. Kısa bir bölüm ama sizi bölümsüz bırakmak istemedim. Yazdığım gibi atıyorum sonradan düzeltmeler yapacağım.

 

Keyifli okumalar 😽

 

"acele ette bir işin ucundan tutuver hemi kızım akşama misafirimiz var sen geziyon öyle fıldır fıldır "

 

"anne Allah aşkına insaf ya işten geldim işteen ne gezmesi"

 

"aman başlama gene illallah ettirdin beni.. Ee tabii anne yapar nasıl olsa. sabah kalkar kahvaltı hazırlar, arkanızı toplar, evi temizler, akşam önünüze yemeğinizi koyar sizde öyle rahat gezersiniz"

 

Annelerin bu halleri gerçek miydi ya dün işten geldiğim gibi tüm evi baştan aşağı bana temizletmiş yetmiyormuş gibi birde sarma sardırıp triliçe yaptırmıştı. Bugünde böyle söylüyordu hayırda annecim napabilirim dahaa. Bu tartışmadan haklı çıkamayacağımı bildiğim için bugünde hayırsız evlat edilişimi izledim sessizce

 

"tamam annecim haklısın Allah senden razı olsun "

 

Akşama annemle babamın çok eski bir arkadaşları ailecek bize gelecekler 2 gün bizde kalacaklardı.

 

Zerrin teyzeyi severdim o kadar tatlı dilli bir kadın ki sevmemek mümkün değil.

 

... 

 

Misafirlerimiz gelmişti. Hoş geldin beş gittin aman kızım ne kadar büyümüşsün, çok özledik vallahi sizleri aman senin kızın mimar olmuş benim oğlumda doktor oldu gibi bir sohbet faslının ardından yemek yemiş sofrayı toplamıştık zümra ablayla birlikte. Şimdi de birlikte mutfağı toplayacakken görkemin bana

 

"fıstığım bir bardak su getirebilir misin"

Diye seslenmesiyle ona içeriden bir bardak su getirdim. Evet bana bu şekilde seslenirdi bende ona abi demezdim 29 yaşında olmasına rağmen. Küçüklükten kalma bir alışkanlıktı.

 

Kimse bunu yadırgamadı aslında annemin etimi çimdikleyip gız o senin abin yaşında usturuplu ol abi de demesini beklesemde demedi.

 

"sağol fıstığım"

 

İlaç kullanıyordu ne için olduğunu merak edip sordum :

 

"görkem bu ilaçlar ne için yemekten önce de aldın"

 

Annem lafı ağzımdan alarak devam etti

 

"aman çocuğum bir sıkıntın yok inşallah hayırdır"

 

"yok yok gül teyzem basit üst solunum yolu enfeksiyonu"

 

"heh iyi aman çocuğum dikkat edin kendinize. Siz size bakmazsanız kimse bakmaz. siz kendinizi koruyacaksınız. Sanma doktorsun diye hastalık sana uğramaz"

 

Annemin nasihat kilidi açıldı kapatabilene aşk olsun

 

Biz zümra ablayla mutfağa geçtik bulaşıkları halledip çay koymak için.

O bulaşıkları sudan geçirirken bende makineye diziyordum bir yandan da sohbet ediyorduk.

 

Zümra abla evlenmiş ve boşanmıştı. Aslında neden boşandığını merak ediyordum. Çünkü fazlasıyla iyi geçimli bir kadın ayak uydurmayacağı insan yok ve severek evlendiğini biliyorum. Rüya gibi bir düğünle evlenmişti düğünden sonra hiç görmemiştim arada paylaşım yapardı eşiyle ve ben mutlu olduğunu sanardım demek ki öyle değildi. Bu gece kesinlikle bunun hakkında konuşacaktık emindim çünkü anlatmak biriyle paylaşmak istediği gözlerinden belliydi.

 

"kızım hadi nerde kaldı çaylar getirin de bir hararetimizi alsın hele "

 

Babamın seslenmesiyle elimdeki çay tepsisiyle içeri girdim. Görkemde arkadan tatlıları getirdi onların çaylarını verip biz bahçedeki masaya geçtik.

 

... 

 

" fıstığım telefon senin galiba çalıyordu içerde getirdim "

 

" ay sağol görkem bakmaya fırsatım bile olmadı bugün"

 

Alparslan arıyordu bugün neredeyse hiç konuşmamıştık. Bizi paket yapıp karakoldan getirdiği o gecenin dört gün geçmişti. İki gün önceyse alparslan ben ve sulusepken yemeğe gitmiştik. İki gündür ikisini de görmüyordum

 

Masadan kalkıp biraz uzaklaşırken telefonu açınca alparslanın gergin sesini duydum.

 

"yavrum defalarca aradım mesajı attım niye açmıyosun telefonu"

 

"görmedim ki alparslan elime almaya fırsatım bile olmadı inan"

 

"kıyamam bebeğime yoruldun mu güzelim"

 

"off hemde fecii her yerim ağırıyo"

 

"ben senin yorgunluğunu almayı bilirimde"

 

Sonunda mırıldandığı şeyi anlamadım ama gülerek

 

"şımarma alparslaan" diyerek sitem eder gibi konuştum az cilve de katmışım.

 

Söylediğime kahkaha atmıştı.

 

"yavrum gece çıkabilir misin en azından gül yüzünü görsem ha bebeğim"

 

"çok zor alparslan bu gece zümra ablamla uyuyacağız e misafir sonuçta bırakıp çıkamam ki ayıp"

 

"yavrum ama çok özledim seni,tenini, sana dokunmayı. Kızım sana hastayım ben be"

 

"ya deliii deme öyle içim gıdıklanıyoo ama kapatmam lazım beni bekliyorlar"

 

"tamam yavrum öptüm.. Her yerinden"

 

Sonra kapattık. Bu adam biraz arsız mıydı ne

 

"efsuun çiçeğim çayın soğudu"

 

"geldim geldim zümoş"

 

"kim kız o öyle süzüle süzüle konuştun"

 

Yüzümde tebessümle söylediği şeye utanarak cevap verdim neden bilmiyorum belki de aşktan yara aldığı için bahsetmek istemedim kim bilir belki yarasını kanatırdım istemeden.

 

"ay öyle arkadaşım ya zümra abla"

 

Yalan söylemeyi aslında çok iyi becerirdim ama bazen olmuyordu işte oda inanmadı belli ama üstüne de düşmedi. Öyle ağaçlara bakarken daldı gitti.

 

"zümoş daldın gittin hayrola"

 

"anılar.. insanın yakasını bırakmıyorlar.. bazen aştın sanıyorsun. işte bu sefer diyosun bu sefer yüreğimde ki bu ağırlıktan kurtuldum yüküm hafifledi diyorsun"

uzun sayılabilecek bir süre dalgınca karşıya baktı sonra devam etti

 

" sonra en ufak bir şeyde hatırına düşüyo yaşanılanlar" derince bir nefesi ciğerlerine çekti" altında eziliyosun geçmişin"

Geçmişin altında ezilir miydi bir insan demek ki geçmemişti. Sadece geride kalmıştı bazı şeyler.

 

"başta bende senin gibiydim biliyo musun efsun onun aşkından deli divaneydim. Bir kez yüzüme gülse dünyalar benim olurdu. Öyle öyle kandımya zaten ona"

 

Sustum araya girip bölmek istemiyordum. Dikkatimi ona vererek arada mimiklerimle ve bakışlarımla ona cevap veriyordum aslında.

 

"başta her şey rüya gibiydi efsun.

Emre.." adı geçince bile gözlerine oturan hüznün kara bulutlarını görmek mümkündü

 

"emreyi seviyordum ben ama başta basit bir hoşlantıydı sadece. Konuşuyorduk sürekli ama aramızda bir şey yoktu. O kadar naif düşüneceleri vardı ki. Çok ilgiliydi, beni kırmaktan çok korkardı. Beni sürekli güldürür tüm ilgisini bana verirdi. Öyle ki efsun aşık olmamak elde değildi. "

 

Çayından bir yudum aldı devamı etti

 

" sürekli bana dokunmak isterdi. Dedimya başta sadece hoşlantıydı diye henüz aramızda kesinleşmiş bir şeyler yok hatta birbirimizden hoşlandığımızdan bile bihaberiz ama bana çok yakın davranırdı."

 

Gözlerini bana çevirdi dudaklarını ısırıyordu sanırım anlatıp anlatmamakta ikileme düştü ama sonra kafasını hafifçe iki yana sallayarak def etti kafasındakini devam etti

 

" Öperdi beni öpüşürdük dokunurdu bana bende ona tabii tutamazdım ki kendimi. Başta karşı çıktım Allah var ama bir şekilde girdi işte aklıma seven sevdiğine dokunmak ister hissetmek ister dedi kandım bende. Suçlamıyorum onu bende istedim sonuçta aramızda geçenler benim isteğim dışında olan şeyler değildi. Ben ona ilkimi verdim efsun "

 

Gözlerime baktı vereceğim tepkiyi ölçmek ister gibiydi ama bu ikisinin özeliydi ve karı kocalardı bu kadarı beni ilgilendirmezdi ama banane anlatma da diyemezdim. Belliydi halinden hep içinde yaşamıştı ve arık yükünü paylaşmak istiyordu sonuna kadar dinleyecek yanında olacaktım.

 

" yani eşin sonuçta bunu neden kendine dert ediyosun ki ablam"

 

İnkarcı bir tebessüm sergileyip kafasını iki yana salladı

 

"öyle değil güzelim. Biz henüz çok başlardayken. Sana bahsettiğim o dokunmalar sadece sarılıp öpüşmek ele ele tutuşmak falan değildi. En mahremime girerdi benim. Benden de aynısını beklerdi tabi.. Sonra biz birlikte olduk aramızdakileri daha netleşirtirip bir sonuca bile varmadan biz sevgiliyiz yahut arkadaşız ya da ne bileyim birbirimizden beklentimiz sadece yatak ilişkisi olsun hiç bir şey konuşmamıştık ki biz neyiz bilmiyorduk bile sonra her şey o kadar hızlı gelişti ki nasıl evlendik anlamadım gerçekten"

 

"dediğim gibi başta her şey çok güzeldi ilk 5 6 ayımız rüya gibiydi bulutların üstünde yaşıyordum ben öyle yani. Sonraları değişmeye başladı. Bununda bir sebebi var elbet onu da sonradan anladımya gerçi.. Her gün ilişkiye girmek istiyordu her gün istisnasız ya hasta olurdum o zaman bile dinletemezdim. Canımı çıkarırdı sabah yataktan çıkıp yürüyemediğim çok gece olmuştur. Böyle olunca tartışmalar başladı başta sorun etmedim ama son zamanlarda dayanamamaya başladım istemediğim halde dokunuyordu canımı yakıyordu. Her allahın günü gürültü kavga tabi son aylarımızda şiddette başladı sırf onun yatağına her gün hatta günde bir kaç defa girmediğim için... Neyse işte başta bulutların üstünde gezdirip sonra yere yapıştıran bir evlilikti. Meğer beni bedenim için üç günlük hevesleri için istemişte ben farkına varamamışım. "

 

Gözlerim dolmuş onu dinliyordum çok üzülmüştüm ona. İçten içe kendimi de sorgulamaya başladım çünkü bize benzettim.

 

" Efsun seven sevdiğine dokunmak ister ama dokunmaya kıyamaz. Beni öyle kandırdı ki inandım sevdiğine. Ya insan sevdiğini kaybetmekten korkarda daha ona açılmadan niyetini belli etmeden dokunmaz. Bende hata yok demiyorum tabii bende de var.. Görüşürdük efsun iki kelam etmeden bana dokunmaya çalışır yatağına girmemi isterdi.. Öyle başlayıp biten bir evlilik işte"

 

Çok üzülmüştüm ona biraz daha sohbet ettikten sonra odaya çıkmıştık. Alparslandan mesaj geldi

 

-KARA GÖZLÜM -

kurban olduğum çıkamaz mısın 5 dakika bi yüzünü görsem en azından. O güzel kokunda, derinlerinde nefeslensem...

 

Bu mesaj beni derinden sarstı. Bizim hikayemiz zümra ablanın hikayesinin başıyla o kadar aynıydı ki. Hele son sefer yaşadığımız o gecenin üzerine zümra ablanın söyledikleri seven sevdiğine kıyamaz dokunmaya kıyamaz kaybetmekten korkar sözleri ya alparslan için bende sadece bi hevessem ve istediği tek şey bedenimse olabilir miydi?

 

Sizce alparslan böyle bir düşüncede olabilir mi?

 

Efsuna hak veren kaç kişiyiz?

 

 

 

Loading...
0%