Yeni Üyelik
18.
Bölüm

18. Bölüm

@zeybik_yz

Yorum yapmayı unutmayın Kankişlerim eğer fazla yorum göremezsem bi süre bölüm gelmeyecek. Hayalet okur olmayın bebeklerim öpüldünüz 😽

 

Esra'nın ağzından

 

Yemek yerken bir yandan da sohbet ediyorduk. Ben şoktan şoka giriyordum çünkü tuğrul abi benimle sohbet ediyordu uzun uzun. Yaklaşık 40 dakikadır sohbet ediyorduk biz, ikimiz, tuğrul abi ve ben. Rüyamda görsem inanmazdım.

 

"özel bir hastaneye girmeyi düşünmüyor musun yani"

 

"ya aslında düşünmüyordum ama daha fazla evde kalmak istemiyorum yakın zamanda bir hastanede başlarım işe"

 

"o hastaneye yaptığın başvuru noldu, arslan kabul edildiğini söyledi ama gitmedin hevesliydin halbuki"

 

Ben hemşirelik mezunuydum. Kpss 'ye giremediğim için - asla konumdan sınav için yanlış okula gittiğim için değil- bu sene en azından tecrübe kazanmak ve evde sıkıntıdan patlamamak için özele girmeyi düşünüyordum.

 

"ya olaylar vardı o zaman tuğrul abi. Abimin boşanması çok ani oldu biliyorsun."

 

Beni dinlediğini gösterircesine gözleriyle beni onaylıyor kafasını aşağı yukarı sallıyordu

 

"Dide annesizdi. Herkes perişan durumdaydı özellikle abim. Sonra zaten uzun soluklu bir göreve gitti. Normalde abim evdeyken dide'nin her şeyiyle ilgilenir bize bırakmaz bile. Ama abimde yokken bırakmak istemedim dide'yi. Biliyorsun çalışma saatlerimiz fazla, içim elvermedi yani "

 

Anladım dercesine başını salladı

 

" çok güzel bir yüreğin var senin. Eşsizsin esra "

 

Dediğiyle kaşlarım çatıldı ama yine de gülümsedim. Biraz daha sohbet edip kalktık ordan beachte eğlenen insanlara gözüm takılıyordu. Müzik o kadar iyidi ki orda olmak için can atıyorum ama yanımdaki hödük beni oraya asla götürmezdi ama yine de şansımı denemek istedim.

 

"tuğrul abii"

 

Tatlı bir tonda ismini söylememle yanımda yürüyen adam bakışlarını gözlerime dikti.

 

"şurada azıcık çok az eğlensek olur muu"

 

Baş ve işaret parmağımla azıcık işareti yaparak kafamı yana eğip söylediğim şeye güldü ya gül diye mi söyledik be adam.

 

"olmaz esra"

 

"ya neden ama ya biz buraya tatile geldik"

 

"eeee"

 

Sesimi biraz daha yükselterek çok azıcık bağırarak konuştum ama azıcık

 

"ya ne ee si ya deliler gibi dans edeceğim, eğleneceğim, içeceğim belki"

 

Beni birden kolumdan tutarak kendine çekti.

 

"bağırma esra!"

 

Tok sesiyle konuşmasıyla yutkundum

 

"seni o yavşakların olduğu ortama siksen sokmam çıkalım odaya istediğin kadar iç dans et"

 

Oflayarak geri çekilip neredeyse yerimde tepindim. Tuğrul abiyse bu halime güldü. Noluyoruz ya bu adam bu kadar gülüyor muydu.

 

"o zaman istediğim kadar içip dans edeceğim karışmak yok"

 

Gözlerime baktı uzun uzun

 

"yok.. Karışmak yok hadi odaya"

 

Birlikte onun odasına geldik. Abim paraya kıymış kesinlikle. Fazlasıyla genişti yatağı oldukça büyüktü. Alt çaprazında berjer vardı. Yatağın tam alt kısmında tv ünitesi vardı ve televizyon vardı. Ağırlıklı olarak siyah ve gri döşenmişti. Tavanda aydınlatmadan ayrı letler vardı. Sanırım loş bir ortam yaratmak içindi.

 

"abim paraya kıymış hıı, ya tuğrul abi senin odan benimkinden daha güzel denize bakıyo heem"

 

"oteli ben ayarladım esra denizi sevdiğin için özellikle burayı tercih ettim ama sen karşı odada kalacağım diye ısrar ettin"

 

Söylediğiyle dudaklarım o şeklini aldı.

Tuğrul abi odaya birkaç yiyecek istedi ardından bana döndü

 

"ee ne içmek istiyorsunuz hanımefendi"

 

Hiç düşünmeden hızlıca yanıt verdim

 

"şarap.. Kırmızı şarap"

 

Kafasını iki yana hayır anlamında salladı ama şarapta istedi. Çok geçmeden servise geldiler ve çalışanlar odadan çıktı.

 

Yatağa oturdum ve ayakkabılarımı ayaklarımdan çıkarıp kenara attım. Gülümseyerek tuğrul abiye doğru kaşlarımı kaldırarak konuştum.

 

"istediğim kadar içeceğim karışmak yok"

 

Derin bir nefes alıp konuştu

 

"benim yanımda istediğini yapabilirsin esra"

 

Ay niye be senin ne özelliğin var. Aman her neyse ben şarabım odaklıydım. Abim izin vermediği için içki içemezdim onun yanımda olmadığı zamanlar. E yanımda olsada kontrollü içirdiği için bir kadehi bile bitirmeme izin vermezdi.

 

"esra yavaş iç biraz ikinci kadehi bitiriyorsun, çarpar"

 

"ay sus be her zaman bulamıyorum bunu değil mi"

 

Ona çıkışmamla gözleri açıldı şaşkın ama tehditvari bakıyordu ay niye ki canım neden

 

"hadi müzik aç hadii dans edeceğiz"

 

Söylediğimle telefonunu tv ye bağladı ve benim istediğim bass müziklerden açmaya başladı. Çakırkeyiftim şuan hemde fazlasıyla.

 

"hadii yaa tuğrulcum sende kaalk. Bırak şu ağır abi tavırlarını"

 

Oturduğu berjerden beni izliyordu gözlerinde öyle farklı bir ifade vardı ki ne olduğunu asla çözemedim ama ben birlikte dans etmek istiyordum

 

Deli gibi dans ediyordum ritime göre kalçalarımı oynatıyor elimde kadehle etrafımda dönerken body roll yapıyordum. Tuğrul abiye yaklaşık işaret parmağımla çenesini yukarı doğru kaldırdım. O bal rengi gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Kaçıncı bardağı devirdi sayamadım bile.

 

Yüzüne yüzümü yaklaştırıp konuştum.

 

"hadi ama bu kadar kötü müsün dansta, o yüzden gitmek istemedin değil mi o beache"

 

Yüzüne doğru konuştuktan sonra çenesindeki parmağımın yerini avuç içim aldı. Kirli sakallı bir adamdı ve sakallarının elime hafif hafif batması çok hoşuma gittiği için elimle yanağını okşuyordum ağır ağır. Bu seferde kulağına doğru fısıldadım.

 

"hemen kalkıp benimle dans etmezsen sana kucak dansı yaparım"

 

Beni belimden tuttuğu gibi kucağına çekti dudaklarımız birbirine çok yakındı. Şuan yaşananların farkında değil gibiydim aksi takdirde kucağında oturmaya devam etmezdim değil mi?

 

"esra beni sınama.. beni sınama zararlı çıkarsın"

 

Dudaklarıma doğru konuşmasıyla ayağa kalktı tabi bende kalkmak zorunda kaldım. Telefondan müziği değişirdi daha slow bir şeyler açtı ve bana döndüğü gibi koca ellerini belime yerleştirdi. Şuan ayağımda topuklularımda olmadığı için aramızda fazlasıyla boy farkı vardı.

 

"ne bakıyorsun öyle dans etmek istemedin mi"

 

"istedim"

 

"tamam sar kollarını"

 

Sözleriyle göğsünde duran ellerimi yavaşça yukarı doğru kaydırarak boynunda sabitledim. Göz göze dans ediyorduk şuan.

 

"tuğrul abii"

 

Sarhoş olmuştum sanırım çünkü konuşurken dilim dolanmıştı ve fazlasıyla davetkar bir şekilde çıkmıştı ismi ağzımdan

 

"söyle badem çiçeği"

 

Badem çiçeği mi oda neydi be neyse buna takılmadım.

 

"senin gözlerin önceden de bu kadar güzel miydi"

 

Söylediğimle bedeni kasıldı hissettim. Sözlerime devam ettim.

 

"sakallarında çok güzel dokunurken elimi huylandırıyor çok sevdim"

 

Söylediğimle koluna belime iyice sarıp beni kendine yasladı. Oda içtiği içindi sanırım yoksa neden bana bu kadar yakın olsunduki.

 

"ah be esra.. O kadar habersizsin ki her şeyden"

 

Şaşkın şaşkın gözlerimi açıp ses tonumu değiştirerek konuştum

 

"hı neyden"

 

"beni bir dokunuşunla, bir sözünle nasıl umuda bağlayıp ardından yerle bir ettiğinden"

 

Başım yorgundu taşıyamıyordum ki. Alnımı alnına yasladım.

 

"tuğrul abi başım çok ağır geldi taşımama yardım eder misin"

 

Şuan tüm ağırlığım onun kollarındaydı zaten kendimi fazlasıyla gevşek bırakmıştım. O tutmasa düşerdim.

 

"sen benden ne istersen iste başım gözüm üstüne kabul ederim"

 

Fısıltı sözlerinin ardından ondan uzaklaştım ve kendimi yatağa attım.

 

"yorgunum gel uyuyalım tuğrulcuum"

 

"esra konuşma şöyle kendime değilim gelirim"

 

Ellerimi ona doğru uzatıp bir bebeğin gel gel yapması gibi çağırdım onu. Ardından yanıma uzandı kollarını bana sardı ve sonrası derin bir karanlık.

 

Başım aşırı çatlıyordu şuan ve sert bir yatakta yattığım için her yerim ağrıyordu. Belimde bir sertlik vardı ve boynuma değen nefesler vardı. Rahat etmek adında kıpırdandım ve küfür sesleri duydum.

Yavaş yavaş gözlerimi açtım geri kapattım. Tekrar açtım bu gerçek olamazdı. Ben tuğrul abinin üzerinde uyuyordum resmen. Kolunu belime sarmış beni izliyordu.

 

 

Fotoğraf temsilidir. Pozisyonları bu şekilde kıyafetleri değil ve öpüşmüyorlar!

 

"siktir! Esra hareket etme"

 

"ya ne işim var benim senin üzerinde ya"

 

Bir anda çirkefleşip bağırarak konuşmamla cevap verdi.

 

"ne bileyim kızım yatağımda, üzerimde olan sensin.. Ulan hareket etme esra "

 

Ben şuan tuğrul abinin kucağındaydım ya kucağında.

 

Dediğiyle hemen kalkıp sinirle ve utançla odama geçtim ne işim vardı benim adamın üstünde ya of off!

 

Efsun'un ağzından devam

 

"ya sen ne romantik bi adammışsın yaa hiç beklemiyordum böyle birisi olmanı"

 

"o ne demek yavrum niye"

 

"ay sen biraz hödüksünya"

 

Söylediğimle bana inanmaz bakışlar attı.

 

"yuh yani efsun o ne demek"

 

"ya her neysee her şeyin çok güzel olduğundan bahsediyorum sevgilim. O kadar güzeldi ki birlikte geçirdiğimiz her an"

 

"sevgilin kurban olsun sana ben şimdi sensiz nasıl uyuyacağım geceleri be yavrum"

 

Kucağımda uyuyakalan sulusepkenin elini öpüp kucağımda yan yatırırken konuştum

 

 

"kaçar gelirim size belkii komşuculuk oynarız olmaz mı"

 

Alparslan dediğime erkeksi sesiyle şuh bi kahkaha attı.

 

"oynarız yavrum oynarız daha neler neler oynarız. "

 

... 

 

Eve yaklaştığımızda esrada alparslanın arabasında bizimleydi. Abimi de işten almıştık hep beraber gidiyorduk eve.

 

Abimle ben henüz konuşmadığım için fecii derecede çekiniyordum şuan ondan. Ama şaşırtıcı ki imasını bile yapmadı abim. Alparslan arabayı park edince kucağımdaki sulusepkeni aldı. Sonra herkes evlere dağıldı.

 

Eve girer girmez annem tarafından soru yağmuruna tutulduk

 

"tamam da oğlum bize öyle söylemediniz ki ben sadece ikiniz gidiyorsunuz sandım"

 

"güzel annem ne farkı var anlaştık hepimiz gittik yani nedir"

 

Annem normalde bu kadar sorgulayan bir kadın değildir ama ısrarla susmuyordu. O böyle yaptıkça ben geriliyordum. Biraz daha bizi soktuğu sorgudan sonra odalarımıza çıktık.

 

Duş alıp vücudumu gevşettikten sonra üzerimi değiştirdim. Abim geldi odaya kısa bir konuşma geçti aramızda. İkimize de sonsuz güvendiğini, her daim arkamızda duracağını söyledi ve tabii alparslan beni üzerse yanına bırakmayacağını falan. Ardından uyudum zaten.

 

İşten eve dönüyordum ve fazlasıyla sinirliydim. Tatlı kaçamağımızın üstünden beş gün geçmişti ve semih abi şirkette beni fazlasıyla zorluyordu.

 

Sabahları istemediğim halde beni işe bırakmak için kapıya geliyordu. İlk gün annemde beni yolcu ederken yanımda olduğu için el mecbur bindim. Hatta alparslanla tartıştık bu yüzden semihe yakın olmamı istemediğini beni sabahları işe bırakacağını söyledi. Haftanın ikinci günü alparslan göreve gitti ve o sabahta semih abi kapıya geldi. Annemde gördüğü için reddedemiyordum çünkü yanlış anlardı.

 

Şirkette bana gereğinden yakın davranıyordu. Sanki biz aralarından su susmayan iki arkadaşız. Ya adam molalarında soluğu benim yanımda alıyordu. Artık fazlasıyla canımı sıkmaya başladı bu mevzu. Kesinlikle konuşacaktım bunu onunla.

 

"Kızım saat daha beş nefise teyzen tek başına nasıl her şeye yetişecek yazık"

 

Hissediyorum geliyo annemin git yardım et perileri.

 

"ee annecim"

 

"çocuğum yazıktır kızı da yokki yardım etsin. Gerçi tuğrul ona kız evlattan daha hayırlı da"

 

Son cümlesini ağzında mırıldanarak söylemişti. He anne he biz kötüyüz aynen. Nefise teyze tuğrul abinin annesiydi. İki çocuğu var kadının. Büyüğü evli ve İstanbulda yaşıyor. Üç dört ayda bir falan anca görüşürler uzak mesafe malum.

 

"annecim hiiiç g-"

 

Cümlemi bitirmeden kapı çaldı. Sus kız yürü kapıya bak diye beni gönderdi.

 

"münevver teyze geç hoş geldin"

 

Kucağında bana gelmek için kollarını uzatan sulusepkeni kucağıma aldım.

 

"kız sen bize mi geldin minişiim"

 

Dide kollarını boynuma sarmış ağzını da yüzüme dayamış öpüyordu. Tabi onun öpmesi yanağımı seliklemek ama olsun be.

 

"Kızım vallahi bu kız seni görmeyince özlüyor. Seni görmediği gün gece bize de rahat uyku yok çocuğum nasıl seviyorsa seni vallahi"

 

"ay bende onu çok seviyorum münüş baksana bal surat"

 

İçeri girdik annem münevver teyzeye hoşgeldin diyip elimden dide'yi aldığı gibi beni gönderdi. Şuan kapıda esrayı bekliyordum nefise teyzeye yardıma gitmek için.

 

"hadi be kızım aa"

 

"geldim efom yaa of gitmek istemiyorum ki ben"

 

Çok tedirgin söylemişti bunu

 

"esra niye ki yani bende istemiyorum ama yorgunum diye. Sende bir şeyler var"

 

"ben sana söylemedim efom ya"

 

"neyii"

 

Sesim fazla yüksek çıkmıştı. Meraklıydım şuan. Nefise teyzelere gidiyorduk yürürkende sohbet ediyorduk. Sanırım esrayı sorguya çekmem gereken şeyler olmuştu.

 

"haftasonu abim beni de tuğrul abiyle gönderdiya hani"

 

"eee"

 

"hah işte biz o gece birlikte uyuduk"

 

"tamam kızım ya ne var bund- neee birlikte mi uyudunuz esra yuh hemen detay hemen"

 

"ya içtik biraz sarhoştu yani en son hatırladığım benim tuğrul abiyi yatağa çağırdığım. Sabahta adamın üzerinde uyandım"

 

"oohaa kızım niye söylemedin bana. E sadece uyudunuz mu yani"

 

Omzuma vurdu eliyle.

 

"saçmalamam kızım napacağız başka..işte akşamda kesin karşı karşıya geliriz ondan sonra hiç konuşmadık zaten benle konuşmazya o pek.. ya ama efsun bir görsen o tuğrul abi değildi sanki o kadar çok güldü ki benimle"

 

Ee demekki adam artık uzaktan sevmek istemiyordu. Yakın zamanda açılırdı heralde. Ah salak esra ben fark ettim sen etmiyorsun. Acaba esraya söylesem mi düşüncemi dedim ama sonra vazgeçtim bana düşmezdi.

 

Nefise teyzelere gelince bize hoşgeldin diyip içeri aldı. Kadın zaten her şeyi yapmış ay bizi boşuna gönderdiler ya.

 

"ee nefise teyze hiç iş yok mu ya her şeyi yapmışsın sen"

 

"kızım temizliğimi dünden yaptım e torun yok tombalak yok batmıyorda tabii. Bugünde hazırlığımı yaptım ufak tefek şeyler kaldı işte"

 

"tamam nefise teyze sen söyle bize yapılacakları biz halledelim gerisini sende dinlen biraz"

 

Esranın söylediğine bende onay verdim. Ardından işe giriştik ben pişen yaprak sarmaları saklama kutusuna alırken esra da patates salatasının baharatlarını kattı.

Tabakları ve çay bardaklarını raflardan indirip tezgahın üzerine koyduk. Serviste kolay olurdu.

 

"esra kapıya baksana bi nefise teyze üst katta heralde duymadı"

 

"ya bakamam ben tuğrul abiyse ya"

 

"saçmalama esra olsun bak hadi bende bahçeye sandalyeleri dizeyim"

 

"yook gitme dur burda açıyorum kapıyı"

 

Esranın kapıyı açmasını bekledim. Açtı tuğrul abi girdi içeri ama şokla esraya bakıyor

 

"esra ne işin var senin burada"

 

"ne var tuğrul abi gelemez miyim Allah Allah"

 

"gelirsin tabii hep gel ayağın alışsın"

 

Sonunu ağzının içinde söyledi ama anladım ben vay tuğrul abi vaay.

 

"hoşgeldin tuğrul abi"

 

"sende hoşgeldin efsun akşam için mi geldiniz"

 

"evet evet yardıma geldik"

 

Baş işareti yapıp yukarı çıktı odasına.

 

"huu dünyadan esraya gel kızım bahçeye gelirler bir saatten halledelim"

 

Esrayla her şeyi hazırladık. Annemler geldi önce sonra grup tamamlandı. Nuran yoktu bir tek henüz gelmemişti.

Biz esrayla servisi yaptık herkes çay içip tabaklarından yerken sohbet ediyordu. Münevver teyzelerde yeni gelin gibi hizmet eden şehrazat burda kıçını kaldırmıyordu. Neden çünkü yaranacağı kimse yok.

 

Esrayla ben yan yana oturuyorduk karşımda semih abi esranın karşısında tuğrul abi vardı. Şehrazat abisinin yanındaydı abimse baş köşeye kurulmuştu. Yaşlı tayfaysa diğer masadaydı. Dide kuşum kucaktan kucağa geziyor herkesin gönlünü fethediyordu. Kapı çaldı tuğrul abi açmak için ayağa kalkan esraya eliyle ben açarım der gibi işaret yaparak gitti.

 

Alparslan mutfaktan bahçeye açılan kapıdan bahçeye girdi ayy sevdiğim geldi sevdiğim. Alparslanı görünce heyecanla ayağa kalktım gözleri direk gözlerimi buldu göz kırptı bana manyak çocuk şurda yapılır mı. Herkes ayaklandı bir anda alparslan annesine sarıldı. Herkesle bir fasıl hoş geldinden sonra kucağında kızıyla bizim masaya geldi.

 

"vay hoş geldin kardeşim"

 

Abimle de sarılıp semih abiyle tokalaştı. Esraya da sarıldı. Alparslan şuan çıldırıyordu eminin çünkü görevden geldiği içindi bu sarılmalı karşılama ve hiç haz etmezdi. Bana da bir ufak sarıldı. Eli belimdeyken belimi sıkıp bıraktı deli bu adam ya.

 

Şehrazat yanımıza geldi

 

"alparslan"

 

Alparslan ona seslenen şehrazat döndü ve şehrazat bir anda alparslana sarıldı. Sarıl yılan şehrazat kendi sonunu kendin hazırla aferin. Elimde kalacak bu kadın.

Neyseki alparslan kılını bile kıpırdatmadı.

 

"hoşgeldin alparslan gözümüz yollarda kaldı inan"

 

Alparslan kendini geri çekti hemen

 

"ne münasebet şehrazat yolumu mu gözlüyorsun"

 

Şehrazat dediğine kahkaha attı ne gülüyorsun mikrop komik bir şey mi söyledi. Elini alparslanın koluna koydu ay ilahi alparslancığım derken alparslanın kolunu sıvazlıyordu hemde yakın mesafeden.

Tam ben elini çekecektim ki alparslan elini itti

 

"ağır ol şehrazat bana böyle yılışık tavırlarla yaklaşma hiç hoşlanmam haddini bil"

 

Off adamım yaa vallahi adamım bir daha sevgilime yaklaşta gör şehrazat seni nasıl duman ediyorum.

 

Alparslan benim yanıma oturdu dide babasının kucağından benim kucağıma gelmek istiyordu. Kucağıma aldım. Alparslana gülümseyerek

 

"ben bu kıza babacı diyorum ama bu git gide anneci oluyor sanki hı, bak dört gündür yüzünü görmüyor ama yine de annesine geliyor benim kızım. E sonuçta benim koynumda uyudu dün"

 

Alparslan kulağına söylediğim şeylere güldü.

 

"Kızım haklı bende anneciyim. Bu gece bende koynunda uyuyacağım efsun"

 

Alparslanın kulağıma söylediğiyle kahkaha attım yerdim ben bunu ya bir an önce gece olmalıydı.

 

İstek ve görüşlerinizi bildirebilirsiniz.

 

Yıldızı parlatmayı unutmayın bebişleer💖

 

 

Loading...
0%