Yeni Üyelik
19.
Bölüm

19. Bölüm

@zeybik_yz

Alparslandan hemen sonra nuranda gelmişti. Hala oturup çay eşliğinde sohbet ediyorduk! Semih abi sürekli benimle diyaloğa girmeye çalışıyordu. Alparslan geldiğinden beri daha da arttırdı bunu artık canımı sıkmaya başladı içim sıkılıyordu şu adam böyle yaptıkça ya.


" efsun kayalar holding için anlaşmaya vardık biliyorsun. İdari katı bizim tarafımızdan yenilecek. Pazartesi birlikte gideriz mekanı görmeye"

Ya ne münasebet semih abi sen insan kaynakları müdürüsün ya ne işin var mekan tespitinde benimle.

"semih senin alanın değil bildiğim kadarıyla niye birlikte gidiyorsunuz gerek yok "

Alparslan benden önce davranarak semih abiye cevap verdi keza bende aynı şeyi söyleyecektim.

"sen karışma alparslan efsunla konuşuyorum gördüğün gibi "

Alparslana böyle çıkışmasına fazlasıyla sinirlendim sen kim oluyosun ya ne bu tavırlar.

"semih abi alparslan haklı tamam bana şirkette çok yardımın dokundu ama teşekkürler fazlasına gerek yok. Herkes kendi işiyle ilgilensin"

"ooo alparslan demek ha abiyi kaldırdınız yani"

"hayırdır bir sıkıntı mı var semih sana giripte çıkmayan ne "

Alparslanın masada semih abiye doğru eğilip göz kırparak söylediğiyle semih abi sinirlendi ikisininde gözlerinden alev çıkıyordu şuan resmen. Tuğrul abi ortalığı yatıştırdı ama semih abi baya bozulmuştu belli, niye böyle yapıyordu bu adam ya.

Fark ettiğim diğer bir şey iste nuranın tuğrul abiye olan bakışları ve davranışlarıydı. Ben bu ara toplu bir aydınlanma yaşıyorum sanırım.

Nuran sürekli tuğrul abiyle konuşmaya çalışıyor hatta yanaşmaya çalışıyordu. Umarım gönlünü ona düşürmek gibi bir hata yapmazdı canım arkadaşım. Yoksa çok üzülürdü. Zaten esra ısrarla anlamıyordu tuğrul abinin duygularını oda belli etmiyordu şimdi kızda haklı acaba mı diye düşünse bile yüzüne bile bakmayan bir adam var karşısında tabii birlikte geçirdikleri tatili saymazsak.

"tuğrul abi yarın senin büronun o taraflarda işim varda senin çıkış saatine yakın biter. Dönüşte beni de alır mısın"

Nuranın tuğrul abiye yaklaşımı hep mi böyleydi yoksa ben şuan dikkat ettiğim için mi gözüme çarpıyordu bilmiyorum ama esrayla en azından bu düşüncelerimi paylaşacaktım. Belki esra da fark ederdi ve tuğrul abiyi düşünmeye başlardı. Nedensiz bir şekilde ikisinin olmasını çok istiyordum.

"alırım Nuran haberleşelim yarın"

Nuran heyecanla kafasını salladı gözleri parlıyordu resmen yuhalardayım şuanda. Aynı anda esrayla birbirimize baktık. Esra kaşlarını kaldırıp vay be dercesine dudaklarını büzüp bıraktı. Sanırım esranın hoşuna gitmemişti işte bu güzeldi.

Esranın telefonuna gelen bilmem kaçıncı mesaj sesiyle bakışlarım esraya döndü. Israrla sesi de kapatmıyordu beş dakikadır art arda mesaj geliyordu ve esranın gerginliği her halinden belliydi. Tuğrul abi de esraya bakıyordu. Sandalyeye sırtını vermiş tek bacağını yere vuruyordu sürekli, merak etmişti sanırım.

Tuğrul abi esrayla göz göze gelince hayırdır der gibi bir bakış attı, kafasını sağa sola sallayıp göz kırparak. Esraysa sadece omuz silkti bakışlarıyla sanane diyordu eminim. Tuğrul abi hasbinallaah diyerek tekrar sohbete döndü.

Alparslan kolunu benim sandalyeme doğru uzatmış arkadan saçlarımı okşuyordu arada eli boynuma gidiyor tüy gibi dokunuşlardan sonra tekrar saçlarıma dönüyordu. Yapmaması için uyarırcasına bakışlar gönderiyordum ama bana mısın demiyordu. Kalabalık bir ortamdı ve dikkat çekmesi çok olasıydı ve istemiyordum.

Alparslan'ın eli saçlarımla boynum arasında bir yerlerdeydi. Fark edilemsin diye sandalyeye sırtımı yapıştırmıştım resmen ama bizi fark edip hoşnutsuz gözlerle izleyen münevver teyzeden bihaberdim.

Esra'nın ağzından

Tuğrul abinin çayı bitince tazelemek için elimi bardağa uzatmıştım ki nuran elimden çektiği gibi

"tuğrul abi çayın bitmiş ben hemen tazeleyeyim"

Diyerek mutfağa girdi. Hayret yani geldiğinden beri hiç bir bardağa elini sürmeyen canım arkadaşım tuğrul abinin çayını ikinci kez tazeliyordu ne kadar da iyi niyetli!

Çayı tazeleyip geldiğinde önüne koymadan tek şeker attı karıştırdı ve tuğrul abiye uzatırken

"sen tek şekerli açık içersin çayını"

Bunu bana bakarak söylemişti mesela muhatabı ben değildim halbuki. Son bir haftadır yanaşmaya çalışıyordu tuğrul abiye. O iki günlük tatilde bile sürekli mesaj atmıştı istemsizce gözüm takıldığı için görmüştüm. Tuğrul abi hiç birine cevap vermemişti son yazdığına da kısa bir mesaj atmıştı.

Umrumda bile değil kim kimin peşinden koşarsa koşsun benim sinirlendiğim şey nuranın son bir haftadır bana karşı değişen tavırlarıydı. Hele ki bugün her yaptığı her söylediği bana nispete yapar gibiydi. Buna sebep olacak aklıma gelen tek ihtimal var ama ona da ben ihtimal dahi vermek istemiyordum. Öyle olsa bile nuranın bana olan bu itici tavırlarına bir sebep değildi. Biz kardeş gibi büyümüş arkadaşlardık sonuç olarak. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi bir dönem.

Tuğrul abiye karşı hisleri vardı belli ki boyutun bilemem ama. Bana bunun bahsini bile açmayıp tuğrul abiye tek bir yaklaşımım olmadığı halde beni tehdit olarak görüp bana karşı cephe almaya devam ederse işte o zaman işin rengi değişirdi.

"Kızım şu çaylara bakıver"

Annemin gergin ve sinirli olduğunu düşündüğüm ses tonuyla bana seslenmesine aldırış etmedim. Düşünemezdim şimdi annemin canını ne sıkmış. Suratsız bir şekilde boşları alıp mutfağa geçtim. Tezgahın üzerine koydum tepsiyi hay Allah çaydanlıkta su bitmiş. Anneme suyun bittiğini ve kaynayınca hemen getireceğimi söyleyip mutfağa döndüm çaycıya su koydum fişe takıp düğmesine bastım hemen kaynardı.

Burası küçük bir mutfaktı. Tuğrul abilerin evi bizlerden biraz farklıydı. Oturma odası gibi mutfakta da beyaz hakimdi ve eskitme detaylı masa sandalyesi vardı. Tek sıkıntısı biraz küçük olmasıydı. Ama onlara yetiyordu muhtemelen. Ben bunları düşünürken içeri tuğrul abi girdi. Arkama dönüp bir bakış attıktan sonra umursamazca tekrar önüme döndüm.

Tuğrul abi üst raftan bir bardak çıkardı ardından dolaptaki sürahiden su doldurdu ve içti. O kadar yavaş hareket ediyordu ki. Sanki burda benimle daha çok kalmak için gibiydi. Ardından içtiği bardağı makineye koymuştu. İyi bari en azından dağınıklığını topluyordu. Benim abim gibi ayıdan beş dakika önce doğmamıştı. Hoş o bize öyleydi arkasını toplayan var diye sanırım. Eminin karısına öyle olmazdı.

Çaycıdan suyun kaynadığına dair tık sesi gelince elim almak için uzandı ki tuğrul abi bileğimden tutup kendine çevirdi.

"ne bu tavırlar esra"

Kaşlarım havaya kalktı. Düşünürken hep kaşlarım çatılırdı ve mimiklerim ağırmış desem yeridir. Kaşlarımı kaldırıp indirince bir rahatlama geldi.

"noluyo esra yüzümüze bakmamalar. Yanına gelince böyle kaş çatmalar"

"hayır tuğrul abi ondan de-"

"biz iyidik esra, o tatilde.. O yüzden mi yoksa bu tavrın"

"ne yüzden mi"

"o sabah otel odasında koynumda uyandın diye mi"

Bana yaklaştı geri adım bile atamadım çünkü zaten popom tezgaha yaslıydı. Ne yaklaşıyorsun sende daha ya lego gibi gireceğiz birbirimize. Ayrıca o ses tonu neydi öyle fısıldar gibi erkeksi erkeksi konuşuyor.

Ne diyebilirdim, şimdi kalbim kanı direk yanaklarıma mı pompalıyordu yoksa yanaklarım içinde bulunduğumuz yakınlıktan mı yanıyordu. İlki daha olası geldi bana!

Tuğrul abi bana iyice yaklaştı iki elini belimin yan taraflarından tezgaha uzatıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Göğsümde birbirine geçirip çiçek yaptığım kollarımı çözüp koruma iç güdüsüyle ellerimi göğsüne yasladım. Boyu çok uzundu ya eğildi bana doğru buda devden beş dakika önce mi doğmuş napmış.

"yanakların kızardı utandın.. Halbuki o gece pek bir cesaretliydin esra hatta bana kucak dansı yapacaktın"

Dedikleriyle gözlerim yuvalarından çıkacak kadar açıldı. Ağzım o şeklini aldı. Bir açıldı bir kapandı. İnkar evet evet elimden gelen tek şey

"ne diyorsun tuğrul abi bunadın falan mı halusinasyon falan mı görüyorsun yoksa"

Tek kaşını kaldırdı. İnanmadığı o kadar beliydi ki.

"inkar diyosun yani" dedi.

"diyorum" diyip kafamı salladım kahkaha attı aaa naptım ben ya

"demiyorum, demiyorum öyle"

Telaşla kendimi açıklamama da güldü.

"ay tuğrul abi sende ne şeyettin öyle"

"ne ney ettim öyle"

"şey e çay, çay kaynadı çekil çekil bekliyor insanlar "

Elimle göğsünden iterek mengenesinden kurtuldum arkamdan gülüyordu hala kaç bakalım esra hanım kaç dediğini de işittim ama duymamazlıktan geldim.

Bahçe kapısında nuranla karşılaştım. Yüzündeki ifadeyi anlamlandıramadım daha doğrusu yakıştıramadım çünkü çocukluk arkadaşımın gözleri bana öfkeyle bakıyordu. Evet son günlerde bana tavırlıydı fakat şuan burnundan soluyordu resmen. Tahminim doğrulandı nuran tuğrul abiden hoşlanıyordu ve bizi izlemişti duyduğuna da emindim.

İçimi bir sıkıntı kapladı kendimi açıklamak istedim ama sonra vazgeçtim. Bize kendini anlatmak, içindekilerden bahsetmek yerine ortada ona edilmiş bir ihanet varmış bana tavır alan, tuğrul abiye benden daha yakın olduğunu ispatlamaya çalışan oydu ne diye kendimi yoracaktım. Ne düşünüyorsa kafasında öyle kalsın buda umrumda değildi.

Efsun'un ağzından

Herkes evlerine geçti. Bizde esrayla bulaşıkları yıkadık, ortalığı topladık.
Alparslanda bizimle birlikteydi. Dideyi babannesi götürmüştü zaten fazlasıyla uykusu vardı sürekli elleriyle gözlerini ovuşturup duruyordu.

"efsun hadi yavrum ya özledim diyorum özledim. Hasretinden yandım tutuştum"

"olmaz alparslaan annem zaten bu ara tepemde sürekli hayatında biri var, kim o söyle deyip duruyor çok şüphe çekeriz"

Sözlerime karşı alparslanın yüzü bariz bir şekilde düştü. O aramızdakileri gizli saklı yaşamak istemiyordu. Bende istemiyordum, benimde içim rahat değildi ama henüz herkese açmaya da hazır değildim.

"güzelim tamam henüz ailelerin bilmesini istemiyorsun, saygı duyuyorum ama bak günlerdir dağlardayım seni özledim, fazlasıyla. Sadece bu gece bir kaç saatini bana ayır diyorum. Yarın ya da bir sonraki gün tekrar göreve çıkabilirim ve bunun uzun soluklu olması muhtemel. Bırak biraz soluklanayım seninle "

Gözlerime bakarak kurdu her cümlesini. Uysal bir şekilde kafamı salladım

" o zaman anneme haber vereyim bu gece esralarda kalacağım diye "

" tamam güzelim "

Saçlarımı okşayıp anlını öptü. Tuğrul abide bizimle geliyordu canı yürümek istemiş! Geri eve dönecekti. Onlar esrayla arkadan yürüyorlardı bizde alparslanla önden.

Annemi aradım esralarda kalacağım bu gece dedim normalde sesini bile çıkarmayan kadın izin vermedi hemen eve geliyorsun ne bu her gün her gün dedi. Sabah kahvaltıda evde olacağımı söyleyip telefonu kapattım.

Eve girdiğimizde münevver teyze ve Ali amca uyumuştu. Sulusepkende onların yanındaydı.

"esra, abicim dide'yi getirde beşiğine yatırayım"

"abi uyuyor zaten. Bırak uyusun uyanır alırsak. Sabah getirir annem.. Efom seni odama davet etmiyorum e malum abimin ki sana rezerve"

Esranın imalı imalı sırıtarak söylediğiyle güldük. Sonra o odasına geçti bizde alparslanla onun odasına geçtik.

Odaya girdiğimiz gibi alparslan kollarını belime sarıp beni kendine yasladı ve başını boynuma gömdü. Derin bir soluk aldı burnu boynumda gezerken. Kokumu ciğerlerine doldurdu.

"şu kokun olmadan onca sene nasıl yaşamışım ben hayret ediyorum"

Huylandığım için kıkırdıyordum bende. Ellerim alparslanın göğsündeydi. Yavaş yavaş boynuna doğru götürdüm ve boynunda birleştirdim. Dudaklarına bir öpücük kondurup geri çekildim.

"ateşle oynuyorsun efsunum, efsunkarım"

"e yanalım madem"

Kulağına doğru fısıldayarak söylediğimle

"seni yakmadan bırakan alparslanı si-"

Cümlesini bitirmesine izin vermeden dudaklarına yapıştım. Nefessiz öpüşüyorduk.

"dilini ver"

Alparslanın sert bir şekilde ihtirasla söylediğine itaat ettim. Bu çok başkaydı. Sanki öpüşmek tuzlu suydu içtikçe susuzluğum artıyordu.

Zorda olsa dudaklarımızı ayırdım. Yoksa ciğerlerimiz patlayacaktı. Alparslan beni kucağına aldı. Elim hemen boynuna gitti. Oda kolunu belime sarmıştı. Bir elide göğsümdeydi.


Alparslan beni hiçte yumuşak olmayan bir şekilde yatağa bıraktı. O arada üzerindeki tişörtü çıkardı. Bende üzerimdekini çıkarıp bir kenara attım.


Alparslan ağırlığını üzerime vermeden üzerime uzandı. Dudakları boynumda, göğüs oluğumda geziyordu. Göğsümü sütyenden dışarı çıkararak ağzına aldı. Ağzımdan bir inleme döküldü. Ağzının sıcaklığını tenimde hissetmek müthiş bir histi. Göğüs ucumu ısırdığında altında inledim.

"ahh alparslan"

"altımda adımı inlemen.. Beni sen mahvedeceksin efsun"

Alparslanın altında sere serpe uzandığım ve altında şehvetten kıvrandığım için altımdaki zaten mini olan etek belime kadar toplanmıştı. Alparslan aceleyle kendi pantolonunu da bedeninden sıyırdı attı.

Oğlu gözüme o kadar cezbedici gözüküyordu ki. Çoktan uyanmıştı zaten. Hemen toparlandım yatakta dizlerimin üzerinde durdum. Gözüm alparslanın erkekliğinde dudaklarımı dişliyordum. Alparslan ne istediğimi anladı.

"alparslan çıkar şunuda"

Erkekliğinde elimi gezdirirken söylediğimle alparslan üzerinde kalan son parçayı da çıkardı attı.

Önce elimle sıvazladım. Ardından başına bir öpücük kondurdum. Başını ağzıma aldığımda alparslan hırlar tarzda inledi.
Ağzımda gitgel yaparken alparslan saçlarımı tek elinde topladı.

"o kadar iyisin ki yavrum evet ah"

Söylediğiyle erkekliğini ağzımdan çıkarıp çapkınca bir gülümseme sergiledim ve dibinden başlayarak yukarı doğru dilimi gezdirdim. Kadınlığım aşırı derecede sızlıyordu içimde büyük bir yangın vardı sanki.

Alparslan başımı tutup ağzıma sertçe gitgel yaptı.

"siktir efsun çok iyisin. Ağzına boşaltacağım nerdeyse.. Bakma şöyle istekli istekli çok zorluyorsun beni"

Ardından alparslan hızlıca beni sırt üstü yatırdı ve iç çamaşırımı çıkardığı gibi bir köşeye attı.

Eliyle kadınlığımı okşamaya başladı.

"ahh alparslan bu çok fena bir şey"

Kadınlığımı dolu dolu öptü ve eliyle okşamaya devam etti. Klitorisimi parmaklarında eziyordu. Bir yandan da diğer eliyle erkekliğini sıvazlıyordu.

İkimizinde iniltileri geceye karışıyordu. İçimdeki volkanlar patlamaya hazırdı.

"ahh mmh alparslan geleceğim sanırım"

Alparslan sözlerimin üzerine erkekliğini Kadınlığımı yaklaştırdı. Gözlerime bakarak sürteceğim sadece dedi ve dudaklarıma öpücük bırakarak geri çekildi.

Erkekliliği Kadınlığımın dudaklarına değdiği anda titredim.

"o kadar ıslaksın ki içinde yerim hazır"

Konuştuklarını şuan anlayacak kafada değildim. Zevkin deryalarında yüzüyordum ben şuan.
Boydan boya kadınlığıma sürtüyordu. Daha fazla dayanamadım. İnleyerek ve titreyerek geldiğimde. Oda kendini bıraktı ve Kadınlığımın üzerine boşaldı.
Ardından bir iki kez erkekliğiyle kadınlığıma vurarak dudaklarımı öptü tekrar.

"o kadar güzelsin ki su gibisin efsun ihtiyaçsın, olmazsa olmazsın. sevdiğimsin, sevgilimsin.. Ben seni efsun ben sana..fazlasıyla aşığım. Senin yokluğun bana ölümü getirir "

Söyledikleriyle kollarımı boynuna doladım. Boynundan öptüm koklaya koklaya.

"iyi ki hayatıma girdin alparslan iyi ki.. Sen benim miladımsın. Ben senden önce yaşamıyor muşum. Sana çok aşığım sevgilim, sevdiğim"

Bir süre daha sarılarak durduk. Ardından alparslan komodinin üzerinden peçete alarak hem beni hem kendini temizledi.

"yavrum istersen duşa girebilirsin"

Kafamı sağa sola salladım hayır anlamında

"sabah girerim gel uyuyalım. Çok yorgunum "

Gülerek yanıma uzandı bende hemen göğsündeki yerimi aldım. Alparslan ayak tarafımızdaki örtüyü üzerimize çekti çok geçmeden uykuya daldık.

...

Uyanmıştım güneş henüz yeni doğmuştu. Halen alparslanın göğsündeydim. İkimizde çıplaktık ama sorun değildi. Zaten birazdan eve geçerdim.

Alparslanın göğsünü okşuyordum bir yandan da öpücük bırakıyordum. Çok seviyordum ben bu adamı ya çok. Başım alparslanın göğsündeyken kapı açıldı birden. Münevver teyze kucağında dide'yle karşımdaydı ve biz alparslanla yatakta çıplaktık. Hemen toparlanmaya çalıştım ama üstüm çıplakken ne kadar toparlanabilirsem. Kapıyı kilitlemeyi nasıl unutmuştuk.

Münevver teyze gözlerindeki öfkeyle dişlerini sıkarak. yataktaki bana ve alparslana bakıyordu. Derince yutkundum. Bu durumu nasıl toparlayabilirdik.

Bölüm sonu

 

Loading...
0%