@zeybik_yz
|
Münevver teyze dişlerini sıkarak, baştan aşağı sinir yayan sesiyle aşağı inmemi söyledi ve çıktı odadan. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü resmen. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Bedenimi baştan aşağıya bir ateş basmıştı ve yutkunamıyordum bile. Alparslan hala uyuyordu uyandırıp uyandırmamak arasında kaldım çünkü münevver teyze bağırıp çağırıp ortalığı ayağa kaldırmadı ya da oğlunu uyandırıp hesap sormadı Bu beni daha çok tedirgin etti.
Düşününce olay çıkarmak istememiş olabilir belki bana bir iki kızar sonuçta oğluyla beni yatakta bastı ama sonra tatlıya bağlarız dedim. Münevver teyzeydi karşımdaki. Beni kendi kızı gibi gören birisinden bahsediyoruz.
Cesaretimi topladım ve hızlıca üzerimi giyinerek aşağı indim. Büyük salondaki tekli koltukta oturmuş hiddetli bir şekilde ayağını yere vuruyordu. Dide yi kendi odasına bırakmış olmalıydı. Derince bir nefes aldım karşısında geçtim.
Beni fark edince gözlerini ayaklarımdan başlayıp yavaş yavaş yüzüme doğru çıkardı. Yüzündeki ifade.. Fazlasıyla yargılayıcıydı. Haklıydı ona kızmıyorum. Onun nezdinde komşularının kızını kendi evlerinde oğlunun yatağında çırılçıplak bir halde bulmuştu.
Münevver teyze gelenekçi bir insandır. Keza benim ailemde öyle. Çok uçtu bizlerin ailesi için böyle şeyler. Alparslandan önce benim içinde öyleydi. Dışarıdan birinin yaptığını duysam aman bizene derdim evet ama içimde onu yargılayıp kınadıktan sonra. Gelin görün ki bende yapmıştım .Bu olay duyulursa bomba etkisi yaratırdı. İşten ayrılmak zorunda bile kalabilirdim. Belki evden bile çıkamazdım.
Münevver teyze hala tek bir kelime bile etmemişti. Bense yanındaki koltukta otururken kafamdaki düşüncelerle boğuşuyordum. İlk konuşan ben olamazdım. Ne diyebilirdim ki.
En fazla alparslanla benim evlenmemizi ister diye düşünüyordum. Evet fazlasıyla tedirgindim ama ilişkimize zarar gelmeyeceğini, münevver teyzenin ikimizide haşladıktan sonra bu yola başvuracağını düşünüyordum. Zaten şimdi olmasa bile bir iki sene içerisinde evleniriz diye düşünüyordum ya da içten içe öyle olmasını istiyordum. Belki de beklediğim kadar sorun olmazdı. Of ben ne diyorum ya kadın sustukça ben içimden saçmalıyordum. Sonunda konuşmaya Karar vermiş olacak ki yüzünü bana çevirdi.
" efsun senin benim oğlumun yatağında çırılçıplak ne işin vardı"
Evcilik oynuyorduk münevver teyze Nasıl cevap verilirdi ki buna.
"münevver teyze bi"
"sus..sus sen nasıl bir kızmışsın. Bu ne ahlaksızlık ne arsızlık."
Münevver teyze ayağa kalktı eliyle başını tutarken sinirle benimle konuşuyordu. Daha doğrusu azarlıyordu.
Çırılçıplak değildim ki sütyenim vardı!
"oğlumun hayatını mı mahvedeceksin sen. Çocuğu var yatağına girdiğin o adamın çocuğu, kendinden utan"
Dilimi yutmuş gibiydim. Neden cevap veremiyordum.
"bu musun efsun sen. Seni böyle namussuz, arsız mu yetiştirdik biz."
Çok ağır konuşuyordu. Karşımdaki kadın bana annelik eden benim münevver teyzem değildi sanki.
"münevver teyze çok ağır konuşuyorsun"
Zar zor bulduğum sesimle konuştum.Vücudum baştan başa cehennem ateşinde yanıyordu sanki. Beynim zonkluyordu.
"yapmadığın bi şeyi mi söylüyorum. Benim oğlumun koynunda nikahsız ne işin var senin efsun. Sen böyle erkeklerin yatağını ısıtacak basit bir kadın mısın"
Yeter artık bana ettiği hakaretler çizgiyi aşıyordu. Konu sadece oğlunun yatağında nikahsız bir şekilde bulunmamız olsaydı sineye çekebilirdim. Ama sadece ve sadece beni suçluyor ve ağır ithamlarda bulunuyordu.
"ağzından çıkanı kulağın duysun münevver teyze. Bana yataktan yatağa dolaşan fahişe muamelesi yapamazsın. Ayrıca ben o yatağa oğlunu zorla sokmadım. Biz birlikteyiz, bir ilişkimiz var. Zaten en kısa zamanda size açıklamayı düşünüyorduk"
Acele acele kendimi açıklamaya çalışıyodum. Anlamasını umarak.
"ilişkileri varmış. Kızım sen çocuklu adamın yatağından çıktın az önce se-"
Onu ben hep annemin kız kardeşi, benim ikinci annem rolünde görmüştüm şu yaşıma kadar. Demekki değildi. Kendi kızı bu durumda olsa eminim ki kızını aklayacak nedenler bulurdu kendine. Bana daha fazla hakaret etmesine izin veremezdim. Çok ağrıma gidiyordu söyledikleri. Göz yaşlarım sicim sicim akıyordu.
" çocukluysa nolmuş, ne değişir. Ben alparslana aşığım ya aşık keza oda bana. Oğlunla ilişkimiz var diyorum. Yaptığımızın zinaya girdiğinin, Allah katında günah olduğunun bizde farkındayız a-"
"vay vay efsun hanıma da bakın. Bu farkında olan halin mi"
Hala oğluna toz kondurmuyordu asla ve asla. Sadece beni yargılıyor, günahı ben tek başıma işlemişim gibi beni günah keçisi ilan ediyordu.
"münevver teyze yeter. Ben alparslanla uyuduğum için pişman değilim asla da olmam. Sen beni az önce başka başka adamların yatağını ısıtmakla itham ettin"
"şuna bak şuna yüzü de kızarmıyor. Edebini nerde kaybettin sen efsun. Benim oğlumun koynundan çıktın sen bu sabah bana ne anlatıyorsun sen ya"
"yeter münevver teyze yeter. Bana hakaret etmeyi bırak artık. Ağzından hakaretten başka hiçbir şey çıkmıyor. Senin derdin başka ben anladım sen derdinden bahset"
"ne derdim olacak efsun. Oğlumla ilişkisi varmışta, seviyorlarmışta. Ben kendime gelin, torunuma anne diye nikahsız adamın yatağına giren kadını almam"
Her söylediğiyle daha da fazla şaşkınlığa uğruyordum. O yatağa oğlu da nikahsız girmişti toz dahi kondurmuyordu ona. Şu yüreğimde tepinen filler ne olacaktı. Nefes almamı bile zorlaştırıyordu. Daha fazla dayanamadım. Gözlerimden yaşlar sicim sicim dökülmeye başladı. Tek kelime etmeye halim yoktu, mecalim yoktu. Zaten ne dersem diyeyim beni anlamıyordu. Zorda olsa konuşmaya çalıştım.
" münevver teyze hak veriyorum sana da normal bir durumda değiliz. Bize kızabilirsin, sinirlenebilirsin, ağzından hoş olmayan sözlerde çıkabilir anlarım hepsini bir yere kadar anlarım. Ama sen sadece bana hakaret ettin. Oğlun o yatakta benimle uyumamış gibi bana iğrenç bir muamele yaptın ya. Açıkladım sana açıkladım. Birlikteyiz, ciddi düşünüyoruz dedim "
" Kızım senin aklın yok mu. Ne ciddi düşünmesinden bahsediyorsun sen. Ben ölürüm de seni bu eve gelin diye almam. Aranızda ne varsa bitireceksin anladın mı beni bitireceksin "
Sanki ben bu ilişkinin içinde tek başımaydım. Öyle konuşuyordu. Bitireceksinizde değil bitireceksin diyordu. Karşımda konuşan kadın çok farklı bir kişiliğe bürünmüştü sanki. Söyledikleri çok ağrıma gidiyordu. Karşısındaki bendim ya bendim. Evladı yerine koyduğu sende benim ikinci kızımsın dediği bendim.
"bitirmeyeceğiz münevver teyze. Ölürüm de bitirmem. Bak bana ettiğin onca hakarete rağmen hala sana karşı saygımı koruyorum. Sende daha fazla çizgiyi aşma lütfen"
"münevver teyze deme bana. İstemiyorum ben oğluma nikahsız yatağa giren bir kadın"
Gittikçe sinirleniyordum bana fahişe muamelesi yapıyordu. Sözleri karşısında ne diyeceğimi bile şaşırıyordum. Söylediklerimi anlamıyordu zaten asla. At gözlüğü takmış gibi sadece kendi doğrularını söyleyip duruyordu. Konuşmak için ağzım bir açılıp bir kapanıyordu.
"ne oğlunuzu bırakırım ne torununuzu Aramız kötü olmasın diye baştan beri söylediklerinize karşı saygımı bozmuyorum ama yeter artık. Siz istemiyorsanız eğer sessiz sessiz istememeye devam edebilirsiniz çünkü alparslanda bende istiyoruz."
Ayağa kalktım gitmek için elim ayağım titriyordu zangır zangır hemde. Münevver teyze deme demişti bana. Ben bu kadına küçükken cici anne diye seslenirdim. Çok ağrıma gidiyordu çok. Nasıl hitap edeceğimi de şaşırdım bir an siz' de buldum çareyi.
" yok öyle şey. Ben gelinimi buldum bile heheyt sen hala boş boş konuş"
Şehrazattan mı bahsediyordu acaba
" oh ne iyi. Bulduysanız siz evlenebilirsiniz"
"hadsiz.. Ben oğluma kendime yakışır birini buldum. Zerrinin kızı zümra. Biz konuştuk aramızda hallettik en kısa zamanda istemeye de gideceğiz. Hem evlenip boşanmış. Çoluk yok çocuk yok güzel, edepli,ahlaklı tam bize layık "
Ne nasıl yani. Bu bugün başımdan aşağı dökülen kaçıncı kaynar suydu. Alparslanın haberi mi vardı yani. Hayır hayır saçmalama efsun bilse asla izin vermez. Demekki konuşup anlaştığı kişi Zerrin teyzelerdi. Zümra ablanında haberi mi vardı yani olamazdı böyle bir şey bunu bende kaldıramazdım abimde. Olmasındı.
" alparslan bunu ölse kabul etmez. Senin oğlun bana aşık bana. Ayrıca ben alparslana ve dide'ye bu kadar bağlıyken onlara bu kadar aşıkken benim cesedimi çiğnemeden ne dide'ye anne ne alparslana eş diye birisini getirebilirsiniz münevver hanım. Saydığınız onca hakareti size iade ediyorum. Çünkü en az benim kadar sizde bahsettiğiniz o kadın olmadığımı biliyorsunuz. Müsaadenizle"
Hızlıca yürürken ben oda peşimden geldi. Kapıyı açtım tam çıkacakken çevirdi beni.
"bu konuşmadan alparslanın haberi olmayacak"
"olacak münevver hanım, olacak. Ben hayatımdaki adamdan hiçbir şey gizlemem kusura bakmayın"
Kolumu ellerinin arasından çekip eve gittim. Kapıyı çalsam annem uyanırdı. Bu saatte eve gittiğim içinde sorgulardı kesin. Bir an önce ağlamam lazımdı patlamak üzereydim of of. Başımı ellerimin arasına aldım. Çantam orda kalmıştı kahretsin. Sadee telefonumu almıştım. Abim abimi arayabilirdim. Abimi aradım ve sessizce kapıyı açmasını söyledim.
Abim kapıyı açtı. Yüzüm yerdeydi,kaldırıp yüzüne bakamıyordum yoksa burda ağlardım.
"Kızım sabahın köründe anahtarsız na-"
Sesini duyunca göz yaşlarım akmaya başlamıştı bile. Abim çenemden tutup başımı yukarı kaldırdı. Şimdi gözleri bana endişeyle bakıyordu.
"efsun, güzelim noldu sana"
Yapıcı, şefkatli ses tonuyla daha da fazla ağladım. Hemen sarıldı bana. Çok ihtiyacım vardı sarılmaya şuan. Benim az önce maruz kaldığım hakaretler yenilir yutulur değildi. Ayrıca eden kişi benim münevver teyzemdi ya.
"gel içeri geçelim güzel kardeşim anlat bana ne olduğunu"
Arka bahçeye çıktık. İkili olan bahçe koltuğuna oturdum. Abimde yanıma oturdu. Anlımdan öptü ama o kadar aceleciydi ki bir an önce duymak istiyordu.
"hadi güzelim hadi bebeğim anlat bana"
"abi"
Abi diyip yine ağlamaya başladım. Konuşmak için ağlamamı durdurmam lazımdı. Abim hala bekliyordu anlatmamı.
"ama kızmayacaksın anlatınca"
Abiminde bana bağırıp çağırmasını kaldıramazdım şuan. Hele güvenini kaybetmeyi asla istemezdim.
"efsun anlat güzelim. Sen sustukça ben daha da deliriyorum aklıma olmadık şeyler geliyor hadi yavrum"
"biz dün gece.. Alparslanla ben yani"
Abim bana dikkatini vermiş bir şekilde bakıyordu. Fevri tepkiler verip beni korkutmak istemediği belliydi ama bende konuşamıyordum ki nerden nasıl başlayıp ne diyeceğimi toparlıyamıyordun. En iyisi baştan anlatmak deyip en baştan anlatmaya başladım. Eksiksiz tek bir yeri bile anlatmadım. Sadece uyuduğumuzu söyledim ama aksi takdirde toparlayamazdım. Bir nevi öyleydi aslında Biz yatmamıştık ki alparslanla sadece ufak tefek! yakınlaşmalar yaşamıştık. Ayrıca günahı bizdeydi. Kimi ne ilgilendirirdi!
"efsun ne demek birlikte uyumak lan ne demek"
Henüz münevver teyzenin bana söylediği çirkin sözleri söylememiştim bile. Çıldırmıştı ayrıca sadece uyuduğumuzu söylediğim halde böyleydi of ki ne of.
"abi lütfen.. Senin sevgililerinle yattığını da biliyorum ben. Sadece uyuduk diyorum sana uyuduk. Beni anlayışla dinlemeyeceksen ben anlatmak istemiyorum."
Kendimi üste çıkarmaya çalışmak zorundaydım. Yoksa abimde daha fazla üstüme gelirdi biliyorum. Derince bir nefes aldı. Gözlerini kapatıp bekledi bir süre sonra devam et dedi bana. Münevver teyzenin odaya gelip gördüğünü ve bana ettiği hakaretleri anlattım.
" sana ne dedi ne dedi.. Ne demek ulan adamların yataklarını ısıtmak lan sikerim ecdadını da.. Hesap verecek hesap münevver hanıma bak sen. Biz onu anne belleyeylim onun benim kardeşime yaftaladıklarına bak"
Abim çıkışa doğru giderken koluna yapıştım. Bağırıp çağırıyordu. Gözü dönmüş gibiydi.
"abi dur dur kurbanın olayım dinle bitmedi daha"
Söyle der gibi yüzüme baktı. Sinirden gözü seğiriyordu.
" alparslana kız isteyeceklerinden bahsetti"
Şaşkınlıkla bana bakıyordu şuan
" Münevver teyze kendi konuşmuş onlarla. Oda bir evlilik yaptığı için uygun görmüşler biz konuştuk anlaştık dedi ama b"
"ne diyorsun kızım. Kimmiş "
Yaptığım telaş onu da panikletmişti halinden belliydi.
"zümra abla"
Gözlerindeki kırılmaya şahit oldum. Kaşları çatıldı.
"arslanın hab-"
"yok,yok! alparslanın haberi bile yok. O kendi kendine gelin güvey olmuş"
Önce alparslanın haberi olup olmadığını sormuştu. Zümra ablanın değil. Çünkü kaybetmek istemediği kişi dostum, kardeşim dediği adamdı. Zümra ablayı hiç kazanmamıştı bile belki de.
"alparslan nerdeydi bu kadın sana hakaretler savururken"
Dişlerini sıkarak söylemişti bunu.
"uyandırmadım ki onu ben o an sağlıklı düşünemiyordum. Çıktım geldim eve"
"ne demek çıktım geldim ulan niye uyandırmadın o denyoyu o kadar lafı tek başına yuttun"
"abi söyleyeceğim şimdi zaten ama dur şimdi gitme yalvarırım. Sen sakin sakin konuşmazsın biliyorum herkes duyar herkes. Münevver teyzenin ima ettiği şeyler çok.. İğrenç şeyler bunu kaldıramam lütfen önce alparslana haber verelim"
"tamam.. tamam ağlama şöyle ara alparslanı çabuk gelsin buraya"
Hızlıca kafamı sallayıp göz yaşlarımı silerken telefonumu açtım. Alparslandan bir sürü cevapsız çağrı ve mesaj vardı. Öğrenmiş miydi yoksa. Mesajlara girdim hızlıca. Alparslan görev çıktığını göreve gittiğini beni evde bulamadığı için endişelendiğini, mesajları görünce ona dönmemi istediğini yazmıştı. Yani haberi yoktu henüz ve ne zaman döneceği bile belli olmayan bir göreve gitmişti.
"abi"
Abim iyice sinirlenecekti.
"alparslanın acil bir görevi çıkmış. Emniyet genel müdürlüğüne geçmiş az önce.. Aramış beni defalarca ama sessizdeymiş"
"böyle durumun meziyetini sikeyim lan.. Geç eve şimdi sen. o münevver hanımın bana verecek hesabı var. Senin hesabını da ayrı keseceğim"
Kollarına yapıştım hemen. Şimdi gidemezdi annem babam öğrenirse iş içinden çıkılmaz bir hal alırdı. Çünkü münevver teyze istememişti bizim birlikte olmamızı bizimkilerde aynı tepkiyi gösterebilirdi. Alparslan burda değilken hepsiyle savaşacak gücüm yoktu. Zor bela yukarı çıkardım abimi. Allaha dua etmekten başka çarem yoktu.
...
Öğlene yakın esra aradı açmadım önce sonra mesajlar atınca döndüm. Bir sorun olup olmadığını sordu çünkü ondan habersiz evden gitmezdim. Ama bir sorun yok alparslan göreve gidince bende eve geldim diye bir şeyler uydurdum. Annesinin fena şekilde sinirli olduğundan uyandığından beri onu haşladığından, annesinin bu haline anlam veremediğinden falan bahsetti. Ben hiç bahsetmedim olanlardan sonra kapattık zaten. Allahım sen bana yardım et en az hasarla şu olaydan kurtulalım.
Esra'nın ağzından
Ben bugün çıldırmazsam daha da çıldırmazdım. Annem sabahtan beri bana kan kusturuyor desem yeridir. O kadar sinirliydi ki sinirini sadece benden değil küçücük dide'den bile çıkarıyordu.
Kahvaltısını yaptırırken yemek istemeyip eliyle annemin ağzına götürdüğü kaşığı engellediği için eline o kadar sert vurmuştu ki iki kez. Yavrum ağlamaya başladı. Sus deyip elinin tersiyle yanağına vurdu. Ama bu öyle severken yapılan gibi hafif bir şey değildi bildiğin vurmuştu. Oyun oynarken severken bende vururdum eline, poposuna ama asla ağlamazdı kesinlikle fazlasıyla canı yanmış olmalıydı. Zaten hunharca yedirdiği için şuanda yemiyordu huzursuzdu. Hemen mama sandalyesinden çıkarıp kucağıma aldım.
"anne napıyorsun sen ya kendine gel karşındaki savunamasız bir bebek"
"ne varmış kızım iki eline vurduk kötü mü olduk hı. Ben büyütüyorum onu ben nolmuş vurmuşsam"
Vuramazdı işte. Hele o kadar sert canı yandığı için ağlatacak kadar asla vuramazdı. Zaten annesi yok diye ben neredeyse tüm günümü ona ayırıyor, severken bile korkarak yaklaşıyordum.
"böyle yapacaksan bakma anne bakma. Ya abim evdeyken suyunu içirmemize bile müsaade etmiyo zaten. Adam kızının her şeyiyle kendi ilgileniyo sırf yük olmasın diye düşündüğünden. Sen bunu bile bile nasıl böyle davranırsın ya abim görse bilse şu hallerini yeter artık "
" ne zırvalıyorsun esra torunum o benim döverimde severimde size mi kalmış. Abinde madem bize bırakmak istemiyor yük olduğunu düşünüyor kursun yuvasını evlensin yeter "
" anne sen iyi değilsin bugün kesinlikle. Ağzından çıkanları kulağın duysun ya. Neye sinirlendiysen sinirini küçücük bebekten çıkarma."
Sinirden ellerim titriyordu. Dide kucağımda huzursuzca iç çekiyordu bu beni daha da sinirlendiriyordu.
"Derdin abimi evlendirmek belli ki. Merak etme en kısa zamanda evlenir hayatında birisi var zaten. Hem eminim hayatındaki kadın senin şu yaptığın anneannelikten daha iyi anne olur dideme aralarında kan bağı olmadığı halde. "
Annemin dinlemeden hemen yukarı çıktım. Üzerimi değiştirdim. Ardından minişin üzerini değiştirdim. Çantamı da alıp çıktım evden. Aşağı mahallede büyük bir park vardı dideyi oraya götürüyordum. Yürüyerek 25 dakika kadar sürüyordu ama şuan ihtiyacım vardı zaten yürümeye tek sıkıntı bebek arabasını almadığım için minişi kucağımda taşıyacaktım.
Arkadan duyduğum korna sesiyle arkama döndüm. Tuğrul abinin arabasıydı. Yanına da nuran kurulmuştu. Tuğrul abi yanıma yaklaşıp camını indirdi ona doğru döndüm mecbur.
"nereye böyle iki güzellik"
Bu adam niye böyle demişti şimdi ya. Hemde yanında nuran varken.
"ilahi tuğrul abi didoş güzelde esraya öyle dersen inanır bak"
Nuran kendi söyleyip kendi gülmüştü. Aklınca espri! Yapmıştı. Komik miydi yani bu eğer öyleyse benim mizahı sıfırdı da o yüzden.
"minişi site parkına götürüyordum tuğrul abi"
"tamam atlayın bırakayım hemen. Bende işten geliyorum nuranda bizim oralardayımış onu da eve bırakacağım"
Gözlerimi devirdim yaptığı açıklamayla Suratsız bir şekilde
"sormadım. Ayrıca gerek yok teşekkürler gideriz biz hem yürümek istiyoruz"
Tuğrul abi bir kolunu camdan dışarı çıkarmış birini de direksiyonda tutuyordu. Nuran direksiyonda tuttuğu kolunun üzerine elini koyarak konuştu.
"tuğrul abiciğim yürümek istiyo kız zorlama sende aa"
Bu kız benim arkadaşım mıydı ya gerçekten. Biz ne ara bu hale gelmiştik.
"sanane nuran. Hem geldik mahalleye sen burdan yürü istersen eve benim işlerim var"
Sonra bana döndü
"sende arabaya biniyorsun esra"
Tam itiraz edecektim ki ikiletme diyerek sözümü kesti. Nuran hala arabadaydı. Ben arka kapıyı açıyordum ki
"öne esra. Nuran senide bıraktım sayılır evine sen geç hadi"
Oh sana iyi oluyor böyle o kadar iyi oluyor ki nuran. Sinirle indi arabadan kapıyı da çarptı sertçe. Bende oturdum öne. Tuğrul abi minişin yanağından makas aldı.
"ne güzel olmuşsun sen fıstığım"
Ardından bana yaklaşıp kucağımdaki yeğenimin saçlarından öptü sonra bakışlarını bana çevirdi. E tamam öptün artık çekilsene be adam. Hala bakıyordu bön bön. Bir anda dudakları yönünü saçlarıma çevirdi ardından koklayarak saçlarımdan öptü. Hayır durun karnımdaki kelebekler uyanmanız için doğru zaman değil hayır.
"sende çok güzel olmuşsun fıstığım"
Aa birde bana fıstığım demişti. Yok ben kalpten gidecektim. Yanaklarım kızarmaya başlamıştı bile. Tuğrul abide fark etti ve önüne döndü.
"site parkına mı gidiyoruz şimdi"
Kafamı salladım öğle saatleri olduğu için fazla güneşliydi aslında gitmesekte olurdu da. Eve gidesim de yoktu mecbur parka gidecektim.
"ama çok sıcak değil mi esra başınıza güneş geçer. İlerideki kafeye sürüyorum hem otururuz biraz"
Onu onayladım. Ardından kafeye geldik cam kenarı bir masaya oturduk. Dide için mama sandalyesi isteyelim dedi ama reddettim. Kucağımda sakince duruyordu zaten. Tatlı ve kahve söyledik.
Dide kucağımdan karşıdaki tuğrul abiye gitmeye çalışıyordu.
"fıstığım sen bana gelmeye mi çalışıyorsun hı"
Konuşması bitmeden hemen yanımıza oturdu. Bana çok yakındı omuzlarımız birbirine değiyordu. Bacaklarımı cam tarafına çevirdim ama böylede göğsüne değiyordu sırtım.
Tam dönecektim ki izin vermedi dideyi kucağımdan alıp dizine oturtturdu. Ardından diğer kolunu benim omzumdan uzattı güya sandalyeye koyuyordu ama beni kendine daha da yakınlaştırdı. Geri çekecektim kendi ama izin vermedi. Sırtımı göğsüne daha da yasladı dudakları saçlarıma değiyordu.
"İyi oldu buraya geldiğimiz hem güneş sende baş ağrısı yapıyor"
Nee o bunu nerden biliyordu ki.
"nerden bildiğimi mi soracaksın"
Evet dercesine kafamı salladım.
"esra benim senin hakkında bildiklerim belki senin bildiklerinden bile fazladır"
Kaşlarım çatıldı söylediğiyle.
"şimdi de ne biliyorsun diye merak ediyorsun değil mi"
Evet dercesine kafamı salladım tekrar.
" her rengi çok seversin ama en sevdiğin renk siyah. Çay içmeye bayılırsın. Kupada içersin çayını ve günlük on on beş bardak rahat içersin.. Çayın yanında tatlı olmadan içemezsin ama çayına şeker de atmazsın.. Sabahları erken uyanmayı seversin hatta bazen gün doğumundan önce uyanır gün doğumunu izlersin.. Sabah aç karnına kahve içmekte favorin.. Sonraa fıstığa alerjin var.. Toprakla uğraşmayı bir şeyler ekmeyi seversin"
Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. O bunları nerden biliyordu ya
" iyide tuğrul abi sen bu kadar şeyi nasıl bilebilirsin ki şoktayım şuan "
" çünkü izlerim seni. Hep izlerim. Hakkında öğrendiğim en ufak şey bile beni mutlu eder sanki sana bir adım daha yaklaşmışım gibi hissettirir. Sana o kadar uzaktım ki muhtaçstım seni bilmeye "
Neden diye sormayacaktım. Çünkü cevabı açık ve netti. Dide kucağında huzursuzlanınca tekrar kucağıma geldi bende onun dibinden çıkmış oldum. Bana ve kucağımda ki dideye öyle güzel bakıyordu ki. Yine karnımdaki kelebekler gün yüzüne çıkmıştı.
" esra "
"efendim tuğrul abi"
Ben ona her abi diyişimde böyle dişlerini sıkıyordu.
"hafta sonu birkaç saatini bana ayırır mısın. Seninle konuşmak istediğim bir şey var"
Hayır hayır hayır sebebini bile bile atma böyle kalbim yapma bu kötülüğü bize. Beklentiyle yüzüme bakıyordu. Hayır diyecektim hayır demeliydim.
"var"
"anlamadım ne var"
"ay zamanım yani saatim. Sana ayıracak"
Söylediğimle yüzünde güller açtı resmen. Çünkü anladığımın farkındaydı. İstemsizce ağzımdan çıktı çünkü reddetmek istemiyordum aslen. Bir anda beni çekip yanağımdan öptü geri çekildi. Napıyorsun der gibi baktım.
"benim fıstığa alerjim yok ben fıstık yiyebilirim"
Söylediğiyle güldü beni de güldürdü. Bu adamla benim başım dertteydi.
Efsun'un ağzından
Alparslan gideli 4 gün olmuştu. Münevver teyze ne bizimkilere ne kendi ailesine tek kelime etmemişti taa ki bugüne kadar. Bugün nuranlarda gün vardı annemin zoruyla gittiğim gün cehennemim olmuştu. Orda münevver teyze alparslana kız isteyeceklerinden bahsetti gündeki kadınlara öve öve de bitiremedi gelinini!
Ben başta zümra ablanın haberi yoktur diyordum ama vardı belli ki yoksa bu kadar net konuşamazdı. En sonunda bende dayanamayıp ağzının payını verip alparslanın haberi bile olmadığını söyleyip onu yalancı duruma düşürdüğüm için gözü dönmüştü resmen.
Eve gelir gelmez annemi çekti köşeye şuanda konuşuyorlardı. Bizde esrayla bahçede onları bekliyorduk. Ben esraya kısaca bahsettim kız şoka girdi. Ona bahsetmediğim yanlız başetmeye çalıştığım için biraz kızdı ama halledeceğimizi söyleyip durdu. Ardından telefonuna döndü alparslanın mesaj sekmesine girdiğini gördüm ama bir şey demedim. Çünkü görmezdi muhtemelen şuan dağdaydı ve telefonu çekmiyordu.
Açıkçası artık tedirgin de değildim. Nolacaksa olsundu çünkü münevver teyze sessiz kaldıkça ben kendimi yiyip bitiriyordum.
"efsuun sen ne yaptın efsun"
Annemin bağıra bağıra üzerime doğru gelmesi açıklıyordu ki münevver teyze bombayı annemin kucağına bırakmıştı.
"anne beni de dinlemek zorundas-"
Sözümü bitiremeden annemin tokadı yüzümde patladı. Bu annemden yediğim ilk tokattı ve bana ne olduğunu sormamıştı bile. Esra beni arka tarafına doğru çekip annemi benden uzaklaştırmaya çalıştı.
"münevver ne diyor efsun ne demek alparslan abinle yatmak"
Yatmamıştık ki biz yatmamıştık. Boğazımdaki yumru yutkunmamada engel oluyordu. Ağzımı açıp konuşacaktım ki babamın sesini duydum oda hızla üzerime geliyordu.
"ulan bu duyduklarım ne demek ulan. Biz seni böyle mi yetiştirdik efsuun"
Bana olup biteni sormamıştı bile. Belki..belki de ben tacize uğrasam aileme anlattığımda destek olmak yerine beni suçlayacaklardı. Babam elini kaldırdı. O el bugün ikinci kez benim yüzüme inmek için kalkmıştı.
Bölümü tekrar okuyup kontrol etmeden atıyorum hatalar varsa bildirin düzelteyim Kankişlerim
Münevver teyzeye nefretinizi kusabilirsiniz çok sinirliyim ona.
Yıldızı parlatmayı unutmayınıız 💖 Safderun isimli diğer hikayeme de profilimden ulaşabilirsiniz. Ona da bir şans verin seveceğinize eminim💖
|
0% |