Yeni Üyelik
21.
Bölüm

21. Bölüm

@zeybik_yz

Arkadaşlarr yorum yapın ki devamı gelsinn💖

Babamın bana vurmak için kaldırdığı elini engelleyen şey esranın bir güçle babamı göğsünden geri itmesiydi. Babam iki adım geri gidince bana vurmak için kaldırdığı elide boşluğa geldi. Halbuki o el kalktıktan sonra yüzüme çarpmış çarpmamış bir önemi yoktu. Beni yerden yere vurmuştu zaten.

 

"sen kendini bana öldürtmek mi istiyorsun efsun."

 

Bu adam benim babam değildi. Ben karşımdaki gözleri dönmüş bana bağırıp vurmak için el kaldıran bu adamı tanımıyordum. Bana bağırıp çağırıyordu ama tek bir kelime edemiyordum. Korkuyordum ben ilk defa babamdan Korkuyordum.

 

" cevap versene ulan sen kendini bana öldürtecek misin"

 

Babam...herkes gibi benimde ilk aşkım babamdı. Mesela ilk çiçeğimi de babamdan almıştım. Benim babam bu adam değildi ki. Beni öldürmekle tehdit ediyordu. Belki içi boş bir tehditti ama ağzından çıkıp benim yüreğimi parçalıyordu. Ben cevap vermeyince babam tekrar üzerime geliyordu ki esra önüme geçti babama karşılık vermeye başladı ama boştu. Babam çoktan benim kalbimi un ufak etmişti.

 

"cengiz amca yeter artık ya yeter. kızına sormadın bile doğruluk payı ne. Bu kız senin evladın, senin kanından sormadan dinlemeden nasıl dövmeye kalkarsın."

 

"sus bana bu fahi... Savunma bana bunu savunacak tarafı mı kalmış. Hani nerde o haltları yiyen abin olacak şerefsiz nerde"

 

Bağırıyordu ciğerden gelen bir bağırmaydı bu ve konuştukça daha da sinirleniyor, yükseliyordu. Babam bana fahişe demişti fahişe. Sözünü bitirmesede kelimenin devamı belliydi. Onun bunun altına yattığımı ima etmişti. Göz yaşlarım istemsizce akmaya başladı. Babam yanaklarıma dökülen yaşları görünce iyice sinirlendi. Esrayı kenara iterek saçlarıma yapıştı.

 

"utanmadan birde ağlıyor musun ulan. Sen bugün bizim başımızı öne eğdirdin ya daha da yoksun gözümde"

 

Saçlarımı yere doğru çekip aynı zamanda yüzüme yüzüme bağırıyordu. Kurtulmaya çalışmadım bile çünkü canımı yakan şey saç diplerimde hissettiğim derin acı değildi. Saçlarımı tararken bile incinmesin diye ince tutamlara ayıran babamın, bugün insafsızca derimden ayıracak kadar saçlarımı yolmasıydı.

 

Esra babama bağırıyor ellerinden saçlarımı kurtarmaya çalıyordu ama ne münevver teyze ne de annem kılını bile kıpırdatmıyordu. Annem.. Annem köşede sadece ağlıyor benim için tek kelime etmiyordu. Babam hala yüzüme yüzüme bağırıyor saçlarımı çekiyordu. Esranın gücü babama asla yetmiyordu ki bağırıp ayırmaya çalışıyordu ama boşaydı. Artık beynim uyuşmaya başlamıştı. Yine de tek kelime etmedim. Keşke.. Keşke acıdan ölseydim de tekrar yüzlerine bakmak zorunda kalmasaydım.

 

Tam o arada bahçeye abim girdi. Abimin gözleri şokla açılmıştı. Girdiği şoktan hızlıca çıkıp babamı tuttuğu gibi kenara doğru ittirip ellerinden saçlarımı kurtardı.

 

"efsun.. efsun iyi misin güzelim"

 

Hayır der gibi kafamı sağa sola salladım. Gözlerimden yaşlarımın biri inmeden diğeri dökülüyordu. Abim saçlarımı sever gibi sertçe başımdan aşağı ellerini indiriyordu. Abimin yanımda olduğunu bilmek... Benim tek ailem abim miydi yani.. Savaş abim sinirle babama dönüp bağırarak konuşmaya başladı.

 

" Babaa baba naptın sen!"

 

"sen bilmiyorsun onun ne haltlar yediğini çekil önümden çekil.. Onunla daha işim bitmedi"

 

Babam belki tekrar saçlarımı çekmek ya da önceden bana sadece sevmek için kalkan ellerini bu kez dayak atmak için kullanacağından abimi önümden çekip bana ulaşmaya çalıştı ama abim izin vermedi.

 

"orada dur baba. Kardeşimin saçının teline dokunamazsın."

 

" alparslanın koynuna girmiş koynuna. Münevver hanım gelip haber vermese bizi öyle ayakta uyutacakmış. Belki de arslanın tohumları içindedir bir bebekte kardeşin yapar "

 

Yüzüme bakarak tükürürcesine konuşuyordu. Yine tek suçlanan bendim.

 

" sordun mu efsuna babaa. Doğruluğunu sorguladın mı da gözünle görmüş gibi konuşuyorsun "

 

Babam hiçbir cevap vermedi.

 

" yazık baba.. Sen kendi kanından olana bir kez sormadan, anlamadan, dinlemeden elalemin sözüyle böyle canını yaktınya.. Daha da benim evlatlarım var deme sakın ha. Sen bugün kızını o kara toprağın altına çoktan koydun."

 

"ne diyorsun oğlum sen gözümle gördüm gözümle. Senin bu kardeşin olacak benim oğlumun yatağındaydı. Ayrıca ben elalem miyim ki sözüme inanmayacaklar"

 

Bu kadına artık söyleyecek söz bulamıyordum. Esra annesini susturmaya çalışıyordu ama o susmadan dilindeki yılan zehrini akıtıyordu. Dide çimenlerin üzerinde ağlıyordu. O an fark ettim. Korkmuş olmalıydı miniciğim, içim cız etti. Münevver teyze bakmadı bile torununa. Gidip almak istedim onu burdan çıkarmak istedim o arada esra fark edip kucağına aldı.

 

" sen bundan sonra dış kapının dış mandalı bile değilsin münevver hanım. Yeter evimizi birbirine kattığın. Fitne fesatlığın bittiyse hadi herkes evine"

 

Abim son sözlerini söyleyip kolumdan tuttuğu gibi beni odama çıkardı.

 

Alparslan artık gelmeliydi. Aksi takdirde dayanacak gücüm kalmamıştı. Ben bu evde yalnızdım yalnız. Abimden başka kimsem yoktu.

 

Abim odanın kapısını kapatıp sinirle odada ileri geri yürümeye başladı. Ardından yanıma geldi. Ellerini saçlarıma uzatıyor ama dokunmaktan da korkuyor olacak ki geri çekiyordu.

 

"çok acıyor mu"

 

Cevap vermedim. Gözlerime bakarken acı çekiyordu barizdi. Ellerini saçlarımdan çekip dudağıma getirdi. Annemin tokadıyla dudağım patlamıştı. Abim ağzının içinde bir küfür savurup aşağı indi. Sanırım krem getirecekti patlayıp yara olan dudağım için.

 

Halbuki hiçbir önemi yoktu onun. O yara geçerdi izi dahi kalmazdı ama bugün öz anne babamın bende açtığı yara kara toprağın altına da girsem kapanmazdı.

Aşağıdan bağırış sesleri yükseldi. Anladığım kadarıyla babam abimin elinden kremi getirmemesi için almıştı ve şuan onun için tartışıyorlardı. Ben bunları hakketmiyordum asla.

 

Alparslanı tekrar tekrar aradım ama hala ulaşılamıyordu telefonuna. Gittiği ilk günden beri ulaşılamıyordu. Onun için artık korkmaya başlamıştım. Defalarca aramış ,olayı tam olarak anlatmasamda mesajlarda bahsetmiştim ama hepsi tek tikti henüz. Aklımdan kötü düşünceleri def ettim hemen düşünmemeye çalıştım.

Her şey daha kötüye gitmeden alparslanın çabucak gelmesini diledim. Şehrazatın benim için kurduğu planlardansa bihaberdim.

 

Esra'nın ağzından

 

Çıldırmak üzereydim kesinlikle. Annemi tanıyamıyordum. Tüm bu olanların sebebi annemdi. Efsuna yaptıklarına inanamıyordum. Savaş abi yetişmeseydi ben cengiz amcayı tek başıma asla durduramazdım asla. Ben efsunun yanında kalmak istedim ama kesin bir dille reddedip evime gönderdiler. Nolursa olsun bugün yanına gidecektim.

 

Eve girer girmez dideyiyi yürüteçine koyup anneme döndüm.

 

"ya anne sen ne zaman bu kadar vicdansız oldun ya inanamıyorum sana"

 

"of başlama yine esra. Benim ne suçum var ben mi girdim elin adamlarının yatağına"

 

"anne yeter.. Yeter. O yatağa efsun tek girmedi toz kondurmadığın oğlunda o yataktaydı. Ya uyudular sadece uyudular. Kız size defalarca kez söyledi ki ben kefilim zaten ama siz namusuna kadar götürdünüz işi"

 

"kes esra yeter başım ağrıyor"

 

"anne hiç mi pişman değilsin ya o kıza iftira attığın için. Başka adamların koynuna girmekle suçladın yetmedi annesine babasına söyledin. "

 

Annemin umursamazca ortalığı birbirine katıp efsunun hayatını mahvetmemiş gibi konuştukça daha da çıldırıyordum. Abimden haber alamıyorduk. Ne zaman geleceği hakkında bir fikrim de yoktu. Elim kolum bağlıydı.

 

"ne iftirası kızım ne iftirası. Yapmış işte girmiş semihinde koynuna"

 

Ne.. Annemin azından çıkanı kulağı duyuyor muydu acaba. Bu deli saçması nerden çıkmıştı.

 

"annee ağzından çıkanı kulağın duysun kulağın. Nasıl genç bir kızın namusuna böyle kolayca dil uzatırsın ya. Ayrıca o kız efsun efsun"

 

" benim kimsenin namusuna dil uzattığım falan yok, girmiş işte. Ayrıca annesine babasına da söyelemedim semihinde koynuna girdiğini. Maazallah yüreklerine inerdi bu kez"

 

Bu iğrenç yaftalamaları yapan kadın benim annem miydi. Fena şekilde utanıyordum ondan.

 

"anne Allah aşkına insaf ya nerden uydurdun böyle bir şeyi ne alaka ya"

 

"benim uydurduğum falan yok. Şehrazat söylemese haberimiz olmayacak."

 

Duyduklarım gerçek miydi. O yılan böyle bir şeyi gerçekten yaptıysa ona bu mahalleyi dar ederdim dar. Bu kadar mı kolaydı ya bir kadının namusuna dil uzatmak. Semih abinin efsuna, şehrazatın abime ilgisi vardı barizdi bu ama o iki şeytanın bu kadar ileri gideceğini ölsem düşünmezdim.

 

"anne niye sana gelip böyle bir şey söylesin aklım almıyor. Bak anne eğer yal-"

 

"ne yalanı be ne yalanı. Şehrazatın kendisi söyledi nefiselerde. yüzü orda işte git sor.. Yeter abinde çıktığı dağlardan inemedi bir türlü verem kanser etti beni verem. Tek başıma boğuşuyorum."

 

Şehrazat olacak anneme böyle iffetsizce bir yalanı nasıl utanmadan söylemişti. Bu kadının ölümü benim elimden olacaktı. Efsunun yanağına inen her tokadın hesabını ondan soracaktım.

 

" ne dedi anne sana "

 

Annem bana ters bir bakış atıp arkasını döndü cevap bile vermeyecekti yani. Hayır efendim paşalar gibi de verecekti.

 

"anne sana dedim. Ne dedi o kadın. Hem hep gözümüzün önündeydiniz ne ara zırvalamış olabilir."

 

" of esra yeter kızım yeter.. Alparslan nefiselere geldikten sonra yanıma ilişti sessizce. Anasına babasına söylemedim çekindim sana diyorum böyleyken böyle dedi "

 

Ben onun anasından emdiği sütü burnundan getirmez miydim. Ama önce efsunla ulaşmam lazımdı. Annem dideyi alıp yukarı çıkarken bende arka cebimdeki telefonu çıkardım. Tuğrul abiden üç cevapsız arama vardı. Onu es geçip efsunun aradım ama açmadı. Tekrar aradım hatta sonuna kadar çaldırdım ama yine açmadı. Gitsem beni şuan efsunla görüştürmeyeceklerini biliyordum. O yüzden önce kendim hesabını sormak istedim. Patlamak üzereydim yılan şehrazatın saçlarını yolup eline verecektim. Yüzünde çizilmedik bir santim bile bırakmayacaktım.

 

Anahtarımla telefonumu pantolonumun arka cebine koyup evden çıktım. Tuğrul abi arabasıyla evin önündeydi. Bir hışımla bahçe kapısını da kapatıp yanına yaklaştım. Sinirim yüzümden okunuyor olacak ki

 

"esra hayırdır neye bu kadar öfkelendin" dedi.

 

Anlatamazdım şuan. Doğru değildi ona anlatmam ama patlamak üzereydim. Efsunla olanların asıl sebebinin şehrazat olması beni derin bir öfke çukurunun içine atıyordu. Hem efsunun yanına da gidemiyor ulaşamıyordum ona. Kafayı yemek üzereydim. Tek bildiğim tuğrul abiye tek kelime etmeden şehrazatı gebertmeye gitmem gerektiğiydi. Bir şey yok diyerek yüzüne bakmadan sağından yola doğru geçtim ama iki adim dahi atmadan kolumdan tutup kendine çevirdi.

 

"esra, noluyor güzelim ne bu halin"

 

Sinirden gözlerim dolmuştu. O yüzdendi böyle demesi. Çenem titremeye başladı ağladım ağlayacaktım. Bana bile ağırdı olanlar. Efsunun yanında olmadıkça çıldıracak gibi hissediyordum. Tekrar şansımı denemeliydim.

 

"tuğrul abi sonra lütfen."

 

Tuğrul abiyi arkamda bırakıp yan tarafınızdanki eve doğru adımladım. Bahçe kapısından girip kapıya adımladım. Alacaklı gibi çalıyordum kapıyı. Gül teyze açtı.

 

Normalde sormadan içeri daldığım eve bugün giremedim.

 

"gül teyze, efsunu görmeye geldim"

 

Açıklama yapıp eve girmeye çalıştım ama kolunu pervaza yaslayıp geçmemi engelledi.

 

"sonra kızım sonra. Şimdi babası da sinirli. Alparslan gelmeden gelmesinler kapıma diyor."

 

"gül teyze abim gelince emin ol ilk işi efsunu bu evden çıkarmak olacak zaten. Ama şimdi müsaade et göreyim en azından"

 

"olmaz kızım uyuyor zaten şimdi. Başımın üstünde yerin var ama Alparslan gelince onu da alın öyle çalın kapımızı"

 

"en azından göreyim lütfen ya. Ne hale getirdiniz kızı. Çok üzgündür o şimdi yalvarırım gül teyze 5 dakika"

 

"Kızım uyuyor diyorum uyuyor. Hadi sonra"

 

Kapıyı yüzüme çarpmasıyla kaldım öyle. Ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Tuğrul abi adımı seslenince arkama döndüm. Göz yaşlarımı daha fazla tutamadım. İnci gibi sıra sıra dökülüyordu yanaklarımdan. Tuğrul abi bana yaklaşınca kollarımı boynuna doladım. Hiç yabancılamadan ellerini belime sarıp beni kendine çekti.

 

"güzelim ağlama lütfen"

 

Durduramıyordum ki kendini. Başımı boynuna gömüp daha da sokuldum ona.

 

"gel arabaya geçelim anlat bana tamam mı"

 

Beni geri çekip başımı aşağı yukarı sallamamla aldığı onayla elimden tuttu ve arabaya doğru yürüdük. O şoför koltuğuna oturdu. Bende yolcu koltuğuna geçtim. Arabayı mahalleden çıkarana kadar ikimizde konuşmadık.

 

Tepeye gelince kontağı kapattı bana döndü. Konuşmamamı bekliyordu. Ona döndüm bende bal rengi gözleri beni rahatlatıyordu kesinlikle. Eliyle yüzüme yapışan saçları kulağımın arkasına itti aynı zamanda da okşuyordu. Anlatmam için beni tasvip ediyordu. Ağladığım için pürüzlü çıkan sesimle konuştum.

 

"tuğrul abi"

 

Gözlerini kapatıp bir iki saniye sonra tekrar açtı. Ona abi dememe dayanmıyordu kesinlikle.

 

"abi deme artık esra abin falan değilim ben senin. Ne seni bir abiye ihtiyacın var ne de benim bir kız kardeşe"

 

Hayır hayır şuan bu konuşma olmamalıydı. Olabilecek en kötü zamanlamaydı.

 

"tuğrul ab-"

 

Sözümü kesen şey ensemden tutup beni kendine doğru çekmesi oldu. Yüzlerimiz birbirine fazlasıyla yakındı.

 

"aynı anneden mi olmayız aynı babadan mı esra! Abi deme artık çünkü abin değilim, olmadımda"

 

Konuştukça ferah nefesi yüzüme vuruyordu. Anın verdiği o garip his ve midemde hissettiğim krampla sadece kafamı aşağı yukarı salladım. Anlaştığımıza sevindim dedi ama hala geri çekilmiyordu. Peki ben neden çekilmiyordum. Ondan etkilendiğim barizdi hatta fazlasıydı. Birden dudak kenarıma bir öpücük kondurup yavaşça geri çekildi. Nefesimin kesilmesine yetti.

 

"şimdi seni ağlatan şeyi anlat fıstığım"

 

Kafamı sallayıp kısaca olanları anlattım. Alenen küfürler savurdu. Şehrazatın yaptığından bahsetmiştim. Semihi öldürebilirdi o gözlerindeki öfkeyle. O arada telefonum çaldı. Abim arıyordu allahım şükürler olsun. Hemen açtım telefonu bas bas bağırıp efsunla ulaşamadığını Ankaraya yeni indiğini hemen efsunun yerini sorup geleceğini söyledi ve kapattı.

 

Sesinden ölüm akıyordu evet kesinlikle doğru tabir buydu. Abim efsunun canını yakan herkesin cezasını kesecekti emindim.Geç bile kalmıştı.

 

Efsun'un ağzından

 

"Abi sürmek istemiyorum"

 

Abim babamla tartışarak yarama sürmek için getirdiği kremi sürmeye çalışıyordu ama izin vermedim. İstemiyordum artık onlardan gelecek en ufak bir iyiliği ki babamda istememişti zaten.

 

"yavrum yapma böyle iz mi kalsın istiyorsun"

 

Kalmıştı. Hep kalacaktı o iz.

 

"abi o iz hiç geçmeyecek ki. Yüzümdeki silinse ne fayda verir."

 

"tamam güzelim..tamam istediğin gibi olsun."

 

Abimde çok sinirliydi. Bana zarar veren öz annem ve babam olduğundan onlara bedel ödetemediği içindi biliyorum.

 

"abi.. Nolacak şimdi"

 

Ne nolacak der gibi yüzüme baktı yatağın diğer kenarına otururken.

 

" ben anne babamın yüzüne bir daha nasıl bakacağım."

 

Abim sözlerimi duyar duymaz yerinden tekrar kalkıp hiddetle bağırdı.

 

"o ne demek efsun. Sen yanlış bir şey yapmadın çıkar aklından bu düşünceyi"

 

Histerik bir şekilde güldüm. Ancak gülünürdü bu halime.

 

"abi sorunda buya. Sorun ben o kötülüğü yapmadığım halde annemin bir kez bana sormadan yüzüme çarptığı tokadı. Sorun babamın beni adamların yataklarına giren fah-"

 

Abim aniden elini dudaklarıma kapatarak konuştu.

 

"sus... Sus yoksa babam, atam dinlemeden öldüreceğim sus"

 

Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Ben ölsem artık silinmezdi bu yara benden. Abime sarıldım oda beni kabul etti kollarını bana doladı. Hıçkıra hıçkıra ağladım omzunda. Ağlamalarım artık iç çekişlere döndüğünde içeri annem girdi. Gözleri abimin omzunda ağlamaktan bitap düşmüş bendeydi. Gözlerinde pişmanlık vardı görebiliyordum. Bu saatten sonra neye yarardı ki geç kalmıştı.

 

"yemek hazır hadi aşağı inin"

 

Mahcupluğu sesinden belliydi yaptığına bu kadar çabuk pişman olması beni daha da üzdü. Başımı annemi görmeyecek şekilde abime doğru çevirdim omzunda.

İkimizden de ses çıkmayınca annem tekrar söyledi. Bu sefer abim keskin ses tonuyla reddetti. Annem tekrar aşağı indi. Ben odamda oturuyordum abimde karşımdaydı ama uyukluyordu oturduğu yerde. O küçüklüğünden beri fazla stres altına girince ya da fazla üzülünce istemsizce uyurdu.

 

Saç diplerimin ağrısı artık o kadar artmıştı ki gözlerime vuruyordu. Aşağı inmek zorunda kaldım. Mutfaktan ağrı kesici alıp odaya çıkmaktı niyetim. Dolaptan ağrı kesiciyi aldım ve bir bardak su doldurdum içmeme engel olan şey babamın birden elimden bardağı çekip yere vurmasıydı. Bardağın parçaları ayağımı ve alt bacağımı kesti sızısını hissettim. Babam sabahki gibi bakıyordu bana. Yine mi saçlarımı çekecekti...

... 

 

Bu bölümü yazarken çok zorlandığımı belirtmek istiyorum. Daha önce aile içi şiddet görmedim ne kendimde ne yakın çevremde. Bu yüzden yazarken konduramadım efsuna. Bana yazarken bile o kadar ağır geldi ki aklımdaki birkaç şeyi yazıya dökemedim.

 

Efsuna çok üzülüyorum bu yüzden asla ona bunu yapanları affetmesini istemiyorum.

 

Diğer bölümde çok geçmeden gelecek. Bu bölümün part 2 si gibi düşünebilirsiniz.

 

Bölüm hakkındaki görüşlerinizi belirtmeyi ve yıldız parlatmayı unutmayınıız 💖

 

 

Loading...
0%