Yeni Üyelik
23.
Bölüm

23. Bölüm

@zeybik_yz

 

 

Yorumlarınızı ve yıldızı parlatmayı unutmayın bebkleriim✨

 

Alparslanın göğsünde ağlarken uyuyakalmıştım. Sabahta alparslanın göğsünde uyandım. Koltukta değilde yataktaydık. Demek ki ben uyurken yatağa taşımıştı farketmemiştim. Ben şuan huzurluydum. Alparslan kesinlikle benim huzurumdu. Uyumuyordu şuan aldığı düzensiz nefeslerden hissediyordum.

 

Çenemi göğsüne koyup yüzüne baktım. Alparslan elini hemen dudağımın kenarındaki yaraya getirip naifçe okşadı.

 

"Günaydın güzeller güzelim"

 

Gözlerimi kapatıp açtım hafif tebessümle günaydın diyerek karşılık verdim.

 

"Dün sen uyurken abin, esra ve tuğrul geldi. Seni görmek için"

 

"neden uyandırmadınız ki beni görseydim onları"

 

Bunu söylerken sesim düşmüştü. Bu halimi kimsenin görmesini istemiyordum aslında.

 

"seni uyandırmaya kıyamadım ki. Zaten ağrıların olduğu için döndün durdun birde uyandırıp iyice rahatsız edemezdim seni."

 

Ona sadece kafamı salladım.

 

"alparslan bugün napacaksın. Yine işe gidecek misin"

 

Deli gibi korkuyordum gitmesinden. Uzak kalmaktan. Sanki yine başıma aynı şeyler gelecek yine yalnız, biçare kalacağım diye korkuyordum.

 

"izne ayrıldım güzelim.. Bugün işlerim var biraz. Esra gelecek birazdan yanına. Benim halletmem gerek ufak işler var çok sürmeyecek geleceğim yanına. Hem dide'yi de almam gerekiyor"

 

"alparslan bende geleceğim. Hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum evet. Ama annene, sebebiyet verdiği yıkımdan memnun mu sormak istiyorum."

 

Beni reddedeceğini düşündüm başta. Çünkü hiçbiriyle karşı karşıya gelmemi istemiyordu. Ama kabul etti.

 

"tamam güzelim. Sen nasıl istersen."

 

"alparslan"

 

"efendim bitanem"

 

"babam.. Orda ne kadar kalacak"

 

"efsun ben daha babanı görmedim bile. Hala nezarette. Gideceğim yanına. Önce bana hesabını verecek. Ardından mahkemeye çıkacak. Artık aile içi şiddetten ne kadar yer bilmiyorum"

 

Hayır bunu istemiyordum ki ben. Böyle olunca mutlu olmazdım. Evet pişman olsun onu da benim gibi çaresiz bırakan şeyler olsun istiyordum ama yıllarca değil. Ama öyle sanabilirdi.

 

"alparslan hayır hayır lütfen. Bu kadar ileri gitme. Sadece.. Sadece çaresiz kaldığını hissetsin yeter. Ayrıca alparslan ona şiddet göstermeni asla istemiyorum. Unutma anneme babama ya da annene uygulayacağın herhangi bir fiziksel şiddet beni değil senden, kendimden bile uzaklaştırır.. Babam sağolsun iki günde bana şiddetin en koyu tonunu gösterdi. Dayanılacak bir şey değil bu çünkü vücuduna aldığın bir kaç darbeden ibaret değil. Söz ver alparslan onların Bana yaptığını sen onlara yapmayacaksın "

 

Beni anlamalıydı. Şiddeti derinlerime kadar yaşamıştım iki günde. Hem fiziksel hem psikolojik. Şiddet gören birisi bu vahşeti başkasına yaşatmak istemezdi. Alparslanda söylediklerime hak verdi ve kabul etti. Ardından evden çıktık. Yoldan bana tişört, şort, çorap ve ayakkabı aldı.

Çünkü evden beni o halde kucaklayıp çıkardığı için üzerimde şortlu pijama takımım vardı sadece.

 

Pantolon değilde şort almıştı çünkü alt bacağımda diz kapağıma yakın yerlerde de yaralarım vardı. Hem bardak parçalarından yara aldığım hem babamın tekmelerinden morardığı için.

Morluklar her yerimdeydi. Sabah aynada görünce kendime o kadar üzülmüştüm ki. Babam yapmıştı bu morlukları benim babam. Arabayı sakin bir yere çekti. Ben arka tarafta üzerimi değiştim hemen. Kollarımda ve bacaklarımda müthiş ağrı hissediyordum. Çok kötüydü.

 

Alparslan arabayı evlerinin önünde durdurdu. Derin bir nefes aldım. Evlerimiz yan yanaydı. Görünce başım dönmeye başladı midemde bulanıyordu. Sanırım acının fiziksel yansımasıydı.

 

Alparslan yapabilecek misin der gibi gözlerime baktı. Kafamı salladım ve kapıyı çaldı. Şuan kalbim ağzımda atıyordu. Kapıyı esra açtı. İkimizde birbirimizi görünce duraksadık önce. Esranın dudağı patlamıştı ve yüzünde çizikler vardı tırnak izleri olduğu belliydi. Beni görünce gözleri doldu hemen boynuma sarıldı ve bana iyi olmadığı bilinen birisine sorulan gereksiz, lafta iyi olduğu söyleneceğinden emin olunan sorular sormadı. Nasılsın demedi mesela sarıldı bana sımsıkı. Yanındayım efsun dedi. Yalnız değilsin ben her zaman yanındayım dedi. Yüzünün hali ne kötü görünüyorsun da demedi. Sebebini bildiği, cevabı beni yıpratacak şeyler sormadı. Bu bana yetti işte.

Sıkıca sarılmamız bittikten sonra geri çekildi. Yüzü gerçekten kötü görünüyordu.

 

"esra senin yüzüne noldu"

 

"biraz uzun hikaye. Anlatırım. Geçin içeri"

 

Nedense benimle ilgisi olduğunu düşündüm.

 

"hayır esra.. Benimle ilgisi varmış gibi hissediyorum. Nedenini söyle bana"

 

"efom kapı ağzında konuşulacak bir konu değil inan"

 

Alparslan bu süreçte karışmadı konuşulanlara. Ama son anda bunu sonra konuşalım deyip içeri adımladı benimle birlikte. Alparslan görünce şaşırmamıştı. Demekki dün gece bunun hakkında konuşulmuştu. Kapıdan içeri girince esra kapıyı kapattı. Hala kapı ağzındayken alparslan esrayla kısa bir diyaloğa girdi.

 

"dide nerde esra"

 

"yukarıda abi beşiğinde, uyanmadı henüz"

 

Alparslanın kafasını salladı ve devam etti.

 

"eşyaları da topladın mı güzelim"

 

Esra abisine üzüntüyle baktı. Kafasını salladı.

 

"esra tek bir çorabımız dahi kalmayacak"

 

"hiçbir şey bırakmadım abi hepsini valizlere yerleştirdim. Dide'nin mama sandalyesini, yürüteçini, banyo setini dahi topladım. İstediğin gibi"

 

Sanırım alparslan burda kalmayacaktı artık, bu yüzden eşyalarını toplatmıştı.

 

"tamam güzelim. annem nerde"

 

Sakince sormuştu.

 

"babamla arka odadalar abi"

 

Arka oda dediği mutfakla hol'ün birleştiği yerin karşısındaki ondaydı. Çok büyük değildi oda. Evin girişi direk büyük salona açıldığı ve orada büyük bir oturma gurubu olduğu için genelde burda otururlardı.

 

"babam ne zaman geldi haberim yok"

 

Ali amca olaydan bir gün önce şehir dışına çıkmıştı. Normalde bir hafta buralarda olmayacaktı ama erken döndüğüne göre haberi almıştı. Ondan alacağım tepki de beni korkutuyordu. Normalde olsa ali amcam benim yanımda olur derdim kendimden emin bir şekilde ama kendi ailemin bana gösterdiği yaklaşım belliydi. O yüzden biraz gerilmiştim. İster istemez gerilmiştim. Kötü şeyler duymak istemiyordum artık ve en önemlisi sevdiklerimi daha fazla kaybetmek istemiyordum.

 

"çok olmadı. Oda sizden biraz önce girdi eve. Dünü duydu sanırım o yüzden"

 

Alparslan kafasını salladı ve bana döndü. Hazır mıyım bu yüzleşmeye diye kontrol etti yüzümü bakışlarıyla. Alparslan yanımda olduğu sürece ben her zorluğun üstesinden gelirdim ki. Hisler yanıltmaz derlerya hani. İçimde alparslana karşı öyle büyük bir güven duyuyordum ki. Ona yaslandığım zaman bana verdiği o ehemmiyetli güveni ağrı dağına sırtımı yaslasam alamazdım sanki.

 

Ona hazır olduğumu belirtir şekilde derin bir nefes verirken kafamı aşağı yukarı salladım. Oda elimi tutup üzerini okşadı ve önden o adımlarken elimi tuttuğu bende peşinden girdim odaya.

 

Odaya girdiğimizde münevver.. teyze demeye dilim varmıyordu, içim almıyordu ona öyle hitap etmeyi artık. Münevver hanım diyecektim kendi içimde en azından ona olan kinim geçene kadar. Zaten yüz yüze gelmek istemiyordum bu günden sonra o yüzden problem olmazdı.

 

Odaya girdiğimizde münevver hanım ve Ali amca hararetli bir tartışmanın içindeydiler. Münevver.. Hayır ya hanım da edemeyeceğim. Of kahretsin ben neden içimde böyle bir çatışma yaşıyordum ki şuan. Alışkanlıktan dolayı düşünürken de teyze diyordum o kadına istemediğim halde. Onu artık o konumda görmediğim için sorun olmazdı içimden desemde değil mi.

 

Bizi görünce ali amca münevver teyzenin karşısından geriye doğru çekildi. İkiside beklemiyor olacak ki şaşkınlıkla bakıyorlardı. Hatta münevver teyzenin yüzünde bakışlarımı fazla tutamadığım için yanlış görmediysem korku vardı göz bebeklerinde.

 

Ali amca bize doğru adımladı. Çekindim. İlk defa ali amcamdan çekindim. Hatta tedirgin olduğum için o bana adımlarken bende adımlarımı geri geri attım. Elim alparslanın elinde olduğu için fark etti kasılmamı ve elimi daha sıkı tuttu.

 

Ali amca da fark etti tedirginliğimi hatta kaşlarını çattı derince. Bana doğru konuşmasıyla gözlerimi gözlerine çıkardım.

 

"hoşgeldin kızım..sende hoşgeldin oğlum"

 

Bir şeyler söyleyecek gibi oldu ama devam etmedi. Yüzümün ve kollarımda ve bacaklarımda bulunan morlukları soracaktı büyük ihtimalle ama sormadı. Nedenini bildiği için besbelli. Ama beni kötü bir sözünü bırak beni huzursuz edecek bir bakışına dahi maruz bırakmadı.

 

Alparslan annesine yüzüne bakarak sert sesiyle :

 

"hiç hoş gelmedik baba" dedi.

 

Münevver teyze ağzını bile açmadı. Ali amca alparslanın neden böyle dediğini anlamamış gibi bakıyordu. Ama dün olanları bildiğinden emindim.

 

"hayırdır oğlum"

 

Olayı bilmiyordu evet ama görünüşe bakılırsa eksik biliyordu.

 

Alparslan babasına cevap vermedi. Kısa bir sessizlik oldu arada. Tüm cesaretimi topladım ve alparslanın elini bırakarak münevver teyzenin tam karşısına geçtim. Aramızda dört beş adım kadar anca vardı. Acının içinde tohumlarını yeşerttiğim gözlerimi korkuyla etrafa bakan gözlerine diktim. Sanki göz göze gelmemeye çalışıyor gibiydi. Ama ben bakışlarımı çekmediğim için bakışlarını vücudumdaki morluklardan çekip yüzüme dikti.

 

Hala gözlerime bakmıyordu, dudağımın kenarındaki bariz yarada, elmacık kemiklerimin üzerindeki darbelerle kılcal damarlarım çatladığı için oluşan morluklarda, babam yüzüme yüzüme vururken ayağında terlikleri olduğu için darbeleri daha da sertti ve sağ kaşımın kenarı açılmıştı. Küçük bir spanç ve bant vardı. Gözleri oralarda dolandı.

 

"mutlu musunuz münevver hanım"

 

Oldukça sert ve güçlü çıkan sesimle bakışlarını gözlerime çevirdi. Mahçuptu bakışları. Fazlasıyla pişman bakıyordu. Alaycı bir gülümseme geldi kondu dudaklarıma. Neye yarardı sonradan gelen pişmanlık.

 

Benim bedenimde ve ruhumda açılan yaralara sebep olan bu insanlar bana derin bir pişmanlıkla bakarken beni daha da derinlerimden yaralıyorlardı. Bu kadar çabuk olmamalıydı pişmanlıkları. Beni kendi elleriyle attıkları çaresizlik ateşine değmeliydi en azından. Hepsi bir hüsrandı.

 

Gözlerini ayırmadı benden. Öfke ve hüzünün kederli rüzgarları esiyordu içimde. Gözlerim dolmaya başladı neden?

Münevver teyzem bana bunu neden yapmıştı. Gerçekten değmiş miydi.

 

"merak ediyorum..amacınıza ulaştınız mı münevver hanım. "

 

Gözlerime bakarken derince yutkundu sadece.

 

Ali amca araya girdi tekrar noluyor kızım niye münevver teyzene hesap sorar gibi üstten konuşuyorsun dedi. Ali amcamı da kaybetmiştim demek ki. Bana yapılanlara bile hesap sormaya hakkım yok muydu yani gözünde.

 

Alparslan babasına araya girmemesini söyledi. Oda sinirlenmişti bu duruma. Ali amca alparslanın yanına ilerledi. Ben devam ettim bana suskunca, suçunun farkındalığı yüzüne pişmanlıklar serpen kadına karşı konuşmaya.

 

"hatırladın mı ben yedi sekiz yaşlarındayken ağaçtan düşmüştüm. Yüzüm gözüm yara bere içindeydi aynı şimdi olduğu gibi..Alnımın kenarında açılan büyük yara sırf iz bırakmasın diye aktardan kantaron yağı almıştın bana..

 

Hatta annem sürmeyi unutuyor diye her gün gelir sürerdin..sırf yüzümde küçük bir iz kalmasın diye günlerce benimle ilgilenen sen.. yüzümdeki yaraları gördün mü münevver teyze "

 

Boğazım düğümleniyordu konuşurken. İçimde öküz oturuyordu şuan tam kalbimin üstünde. Ya da büyükçe bir el kalbimi ellerinin arasında var gücüyle sıkıyor olmalıydı. Çünkü fazlasıyla nefesim daralıyordu konuşurken. Onunda gözleri dolu doluydu.

 

" babam dünde beni dövdü."

 

Histerik, alaycı sesimle güldüm.

 

"kime söylüyorum ki duymuşsundur tabii. O akşam annemin tokadı, babamın saçımı başımı yolmasını izledin ama yetmedi değil mi. Bak münevver teyze.. mutlu ol ruhuma kadar yaraladınız beni."

 

Çaresizlikle baktı gözlerime. Göz yaşları aktı yanaklarından. Elini bana uzattı tutmak için. Anında geriye adımladım.

Acılı bir sesle

 

" efsun " dedi.

 

" beni kor alevlere attınız siz münevver teyze. Annem, babam, sen. Sana yalvardım dinle dedim. Biz namussuzluk yapmadık dedim. Ama sen bana onun bunun yatağından çıktın dedin"

 

Son sözümü kesti. Ağlaya ağlaya kollarımdan tuttu. Kendimi geri çektim ama ne fayda. Alparslan geri çekmek için annesine adımladı ama dolu gözlerimle ona hayır dedim.

 

" efsun.. Efsun özür dilerim kızım inan öyle pişmanım ki. Affet yalvarırım affet.. Ben.. Ben düşünemedim böyle olacağını bils-"

 

"neyi düşünemedin anne.. Efsuna iftira atarken neyi düşünemedin"

 

Alparslan saf öfke akan gür sesiyle annesine doğru konuştu. Baştan beri kendini zor tutuyordu. Tutmalıydı. Önce ben içimdekileri dökecektim.

 

"biliyordun münevver hanım biliyordun.

Beni yaktığınız kadar yanın hepiniz. Çaresizlik peşinizden ayrılmasın.

Yüreğiniz yansın.. benim gibi. Bu satten sonra gelen pişmanlığınızın mezar başına götürülen çiçeklerden hiçbir farkı yok. Siz kendi ellerinizle kendinizi bende öldürdünüz. Yani bende ölü birisinin dilediği afları hiçbir zaman duymayacağım.. Ahımı aldınız münevver hanım ahım sizde kalsın bir ömür."

 

Ağlayarak bana sarılıp gitmemi engellemeye çalıştı ama daha fazla gözümden akmak için sıraya dizilmiş yaşlarımı engelleyemediğim için alparslana baktım. Hemen annesini çekti üzerimden. Bende kapının ağzında bekleyen dolu gözleriyle bizi seyreden esranın yanına adımladım. Elini belime sardı destek olurcasına sıktı.

 

"münevver bunlar ne demek oluyor münevveer. Sen ne yaptın"

 

Ali amca münevver teyzeye doğru bağırıyordu. Sanırım münevver teyze ona kendi suçundan bahsetmeden olayı çevirerek anlatmıştı.

 

"ben.. Ali ben"

 

"anne yeter.. Yeter. Kendini aklayacak tek bir kelimen dahi yok.. Öyle ki ben sana anne demeye utanıyorum. Yüzüne bakmaya bile gücüm yok. Nasıl yaptın anne nasıl. Hiç mi düşünmedin vereceğin hasarı. Ne istedin ya ne istedin."

 

Ali amca yerinde duramıyordu. Hiddetle münevver teyzenin kolundan tutup kendinde çevirdi.

 

" anlat çabuk sen ne yaptın. Bu kızı bu hale gelmesine sen mi sebebiyet verdin. Bana anlattığın yalanlar neydi anlat kadın"

 

Alparslan babasını annesinden uzaklaştırdı. Annesine baktı. Yüzündeki gülümsemeyle kafasını iki yana salladı yazık dercesine. Acının tatlı tebessümüydü bu. Bunu da mı yaptın der gibiydi daha çok.

 

Ali amca asıl olayı fark etmiş olacak ki münevver teyzeyi hiddetle kendine çevirip tokat atmak için elini havaya kaldırdı. Aynı anda esrayla ben tutmak için ileri adımladık ama alparslan babasının elini kavradığı gibi yerine indirdi. Kendine gel baba dedi. Çünkü çözülmezdi.. Şiddetle hiçbir sorun çözülmezdi.

 

Ardından ali amca münevver teyzenin yüzüne tükürdü. Tıpkı babamın benim yüzüme tükürdüğü gibi.

 

"yazıklar olsun sana. Vicdansız kadın. Sen ne yalancı ne düzenbaz mışsın. Utanmadın mı şu kızcağıza iftira atarken ha..seni evime hanım diye aldığım güne yazıklar olsun"

 

"korktum ali.. oğlum.. Affedin beni ben sizi kaybetmekten korkt-"

 

"bana dert edindiğin şeylerden bahsetme artık anne.. Özür dile efsundan. Yaptığın haysiyetsizlik için"

 

Münevver teyze ikiletmedi bile. Karşıma geldi ellerimden tuttu. İzin verdim tutmasına. Gözlerinden yaşlar aka aka benden özür diledi.

 

"efsun affet kızım.. Affet. Cahil de bana cahilliğime ver öyle pişmanım ki. Kuranı kerimin üzerine yemin ederim. Dipsiz kuyulara düşeyim ki pişmanım affet beni"

 

Bana yalvarıyordu.. Faydasızdı. Hayır dercesine başımı sağa sola salladım.

Kabul etmeyeceğimi anlayınca dizlerimin önüne çöktü. Ayaklarıma kapandı. Allah aşkına neye yarardı ben bunca yara almışken. Gidilmesi gerekirdi artık. Bize ait olmayacak herkesten gidilmesi gerekirdi.

 

"ne mutlu yaptığı suçtan pişmanlık duyup ağlayanlara değil mi münevver hanım. Geç gelmiş pişmanlık idamdan sonra gelen affa benzer. Affetmiyorum sizi. Eğer olurda bir gün içimdeki bu kederli savaşı bitirir sizi affederim. O zamanda siz bilemeyeceksiniz. Çünkü ölene değin gidiyorum hayatınızdan. Siz ölene kadar affetmedi bilin beni. "

 

Ağlayıp daha da ayaklarıma kapandı hakkını helal et diye sayıklayarak. Benimde gözümden yaşlar indi hemen. Kaldırmaya çalıştım yerden. Esrayla birlikte kaldırdık. Kendinden geçecek kadar ağlıyordu. Koltuğa oturttuğumuzda alparslana döndü bu kez.

 

" alparslan en azından sen affet oğlum.. Bağışla bu anneni. Annelik hakkım için affet"

 

Ağlayarak konuşmasına alparslan sinirle cevap verdi.

 

"sen annelik hakkından feragat ettin çoktan.. Beni çıkardın hayatından. Ki yaptıklarına bakılırsa amacında buymuş zaten.. Mutlu ol anne. Kızımı da yakında karım olacak kadını da alıp gidiyorum burdan.. Esra dide'yi indirirmisin aşağı"

 

Esra gözleri dolu dolu kafasını sallayarak üstte kata gitti.

 

Ardından ali amca alparslana bunun üzerine konuşmaları gerektiğini bu evden öyle çıkıp gidemeyeceğini söyledi. Ama alparslan babasına sonra konuşacaklarını söyleyip eşyaları indirmeye çıktı yukarı. Bende girişte onu bekliyordum. Ali amca geldi yanıma.

 

"efsun.. Kızım senden özür dilemeye bile yüzüm yok münevverin yaptıklarından sonra.. Özür dilerim kızım onun adına senden özür dilerim"

 

Ali amcanın suçu yoktu ki.

 

"senin bir suçun yok ali amca böyle konuşma"

 

Hiddetle kafasını salladı iki yana.

 

"cengiz sana nasıl böyle zarar verir kızım. Aklım almıyor. Kaç yıllık arkadaşım, dostum. O bunu yapacak adam değildi. Her şey münevverin suçu her şey.. Ama ben babanla konuşurum merak etme. "

 

Artık bunun bir önemi yoktu. Kim suçlu kim suçsuz. Olan olmuştu.

 

"ali amca bunları konuşmak istemiyorum ben.. Babamla konuşmanı da istemiyorum ayrıca. "

 

Kafasını salladı sadece ama geçiştirmek içindi.

 

"benimle de mi görüşmeyeceksin"

 

Çocuk gibi sormuştu bunu. Gözlerim doldu. Babam neden bana böle yaklaşamıştı ki. Kollarımı ali amcanın boynuna doladım. Oda ellerini sırtıma koydu. Bu ona verdiğim cevaptı. Esrada dideyi indirdi kucağında. Uykudan uyandığı belliydi mahur bakan gözlerinden. O kadar özlemiştim ki onu alıp göğsüme bastırasım geliyordu.

 

Münevver teyze odadan çıkıp düşkün şekilde yanımıza gelirken alparslanda son valizi indirdi ve arabaya ilerledi. Münevver teyze şokla bakıyordu. Bunu beklemiyordu sanırım. Hemen içeri dideyi ve beni almak için tekrar giren alparslanın koluna yapıştı.

 

"oğlum.. Alparslan nereye böyle valizlerle hayır"

 

"gidiyoruz.. Tek bir çöpümüz dahi kalmadı burada. Efsuna verdiğin zarara kefaret sayarsın anne.. Her ay kartına yatırdığım parayı da kestim. Beni sana hatırlatacak bir sebep bile bırakamıyorum. Bundan sonra ne ölümü gör ne dirimi"

 

Alparslan sözlerini bitirip annesinin koluna yapışmasına engel olarak dide'yi aldığı gibi elimi tutu ve esraya döndü. Sanırım bunun hakkında konuşmuşlardı ki esra portmantodan çantasını da aldı ve çıktık evden. Kapıyı açıp ön koltuğa oturdum ben, alparslanda dide'yi kucağıma verdi ve sürücü koltuğuna adımladı. Esra da arkaya yerleşmişti.

 

Kafamı yan taraftaki eve çevirdim. Münevver teyze kendini yere atmış çaresizce alparslanın dönmesi için çırpınıyor benden af dileyerek bağırıyordu. Çaresizdi.. Tıpkı benim gibi.

 

Dide'yi hemen göğsüme bastırdım. Öptüm yüzünü gözünü. O kadar özlemiştim ki görmeyeli. Mayışmış öyle başı göğsümde etrafı izliyordu. Ardından kokumu almış olacak ki küçük kollarını boynuma çıkararak daha da bastırdı yüzünü sineme. Ardından çırpınırcasına bana sarılarak ağlamaya başladı. Birden bu şekilde ağlaması beni korkuttu. Alparslanda korkmuş olacak ki arabayı hemen sağa çekti. Esrada öne doğru uzanmıştı.

 

Dide minik kollarıyla beni iyice sarmaladı. Başını gömdüğü boynumdan kaldırdı. Çok fazla ağlıyordu. Kendimden uzaklaştırmaya çalıştığım halde hatta alparslan kucağına almaya çalıştığı halde uzaklaştıramadı benden. O kadar sıkı tutunuyordu ki.

 

Tam o anda yüreğimi hoplatan beni cennet bahçelerine götüren bir şey oldu.

 

Dide yüzünü gömdüğü boynumdan kafasını kaldırdı ve gözlerime dikti bal rengi gözlerini.

 

"aannii" dedi ve ağlamaya devam etti.

 

Anne dedi bana. Dide bana anne dedi. Alparslanda bende şokla bakıyorduk. Alparslanın gözleri doldu. Benimde pektabii. Hemen göğsüme bastırdım annemm dedim.

 

"güzel kızım. Annemm ağlama bitanem, bak anneye hadi"

 

Konuşup onu öpmemle sakinledi. Yüzünü yatırdı göğsüme. Sarıldı bana kaldı öyle. Gözlerimden yaşlar döküldü yine. Dide tekrar mırıltıyla annii dedi.

 

Benim minik kızım beni annesi bilmişti. Bende bu can benden alınana kadar onu kızım bilecektim.

 

  

                                ***

 

Bölüm ve gidişat hakkındaki düşüncelerinizi alalıım?

 

Güzel günler yakında bebekleriim<3

 

 

Loading...
0%