Yeni Üyelik
30.
Bölüm

30. Bölüm

@zeybik_yz

Bölüm sadece tuğrul ve esra içerir.

Keyifli okumalar bebişleriim💖

 

Ben bu gece katil olmazsam daha da olmazdım. Nuran biraz daha şansını zorlarsa onu boğarak öldürecektim. Benim sevgilime yanaşıp yanaşıp duruyordu. Abimin istemesi vardı ve evde onuda görüne şok olmuştum. Hayır da yani artık bir bağımız kalmamış birbirimizden hal hatır sormaz olmuşuz ne işin var senin burada ya.

 

Kahveleri yapmak için mutfağa geçeceğimiz sıra nefise teyze fincanları vitrinden çıkarmayı unuttuğunu söyleyip bir ayak getiriver kızım demişti. Vitrini arka odaya koymuş orada kullanıyordu kalabalık yapmasın diye. Efsun mutfağa geçerken bende arka odaya geçtim. Kapıyı açıp içeri girdiğim gibi belimden tutulup sert bedene yaslanmam bir oldu.

 

Tuğrul kollarını belime dolamış, başını da boynuma gömmüş kokumu içine çekerek bir öpücük bıraktı. Geldiğimizden beri bu ilk yalnız kalışımızdı. Ben ona kaçamak bakışlar atarken o bana tabiri caizse öküzün trene baktığı gibi direk bakıyordu. Aslında işime geliyordu çünkü nuranda fark ediyordu bunu eminim.

 

"fıstığımı çok özlemişim çok"

 

Ellerimi yanaklarına koydum.

 

"fıstığında seni çok özlemiş kii"

 

"hiç göstermiyor ama"

 

Güldüm dediğine. Bu adam gitgide arsızlaşıyordu. Bir süredir birlikteydik ve benim ona izin verdiğim kadar dokunuyordu bana. Daha öpüşmemiştik bile. El ele tutuşup sarılıyorduk sürekli. Yanaktan öpüşüyorduk birde. Şuan gözüme o kadar tatlı geliyordu ki. Dayanamadım ve dudaklarımı saniyelik dudaklarına bastırıp geri çekildim. Şaşkın balık gibi açıldı gözleri. Anında gülümsedi.

 

"yeni mücevher kilidi açıldı."

 

İlk ben öptüğüm için artık beni sürekli öpeceğini söylüyordu yani

Dediğine daha gülemeden kafamı tutarak dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Bende ona acemice karşılık verdim. Kısa bir öpüşmeden sonra geri çekildi.

 

" güzel fıstığım benim. Nasıl şimdiye dek bu dudaklardan beni mahrum bıraktın sen." bir kez daha öpüp çekildi.

 

"cezalısın.. Dudaklarından alacağım var artık. Her gördüğüm yerde öperim. Öpemedediklerime sayarsın fıstığım"

 

Tekrar dudaklarıma geliyordu ki koluna vurup geri çektim üst bedenimi. Alt tarafım ona yapışıktı resmen ve belimdeki kollarından dolayı hareketlerim kısıtlıydı.

 

"ya beni bekliyorlar. Gideyim şimdi sonra kesersin cezamı"

 

Tuğrul ağzını açtı konuşmak için ama onu bölen şey aynı anda açılan kapı olmuştu. Nuran şok olmuş gözlerle bize bakıyordu.

 

"destursuz girilir mi öyle nuran"

 

Tuğrulun konuşmasıyla gözlerindeki hayal kırıklığını gördüm. Tuğrul sadece bir elini çekmişti belimden. Diğeri hala belimdeydi.

 

"ne bileyim burada olduğunu. Hem ne yapıyorsunuz burada, içeride fincan bekliyorlar "

 

Tek taraflı sırıttım dediğine. Bile bile elimi uzatıp tuğrulun dudağının kenarına bulaşan rujumu sildim ki görsün.

 

"sevgilimle özlem gideriyorduk sorun ne."

 

Hayretle açıldı bu seferde ağzı. Görünen köyde kılavuz istemezdi halbuki hayır salaktı bu kız.

 

"NE"

 

"kıt mısın kızım,neyini anlamadın. Tamam çık sen getiriyorum ben fincanları"

 

Sinirle kapıyı kapatıp çıktı. Tuğrulda bastı kahkahayı. Omuzuna vurdum.

 

"ya ne gülüyorsun."

 

"hoşuma gitti çünkü"

 

Kaşlarım çatıldı.

 

"ne gitti hoşuna"

 

Diğer kolunu da belime doladı.

 

"beni kıskanman.. Ayrıca kıskançken vahşi bir kediye dönüşüyorsun ve ben bu halini çok sevdim.. Başka zamanlarımızda da gösterirsin umarım"

 

Birde göz kırptı arsız. Dediğiyle utandığım için yanaklarım kızardı. Hemen fincanları alıp çıktım odadan.

 

Kahveleri ben yaptım. Efo sadece abimin kahvesini yaptı. Zeynepte dağıtacaktı kahveleri. Nuran nerde diye sormadınız umarım çünkü tuğrulun görüş alanından çıkmıyordu allahın cezası. Ben şimdi fincanlara boşaltacaktım bir taşım daha kaynamasını bekliyordum. O arada zeynep, efomun fotoğraflarını çekiyordu. Hayır yani atmışlardı beni bu kahvenin başına taşacak diye gidemiyordumda. Efsunun teyzesi de çok yardımcı oluyordu sağolsun gelip nasıl yapacağımızı anlatıp gitmişti. Kız bi söyleseydin deseydin ki damat kahvesiyle aynı anda yapılmaz!

 

"efom içine bal mı atacaksın gerçekten. Ya tuz atsana manyak"

 

Omuz silkti. Ağzı kulaklarına varıyordu delinin.

 

"sus be sanane. Sen tuz atarsın. Zaten binbir dertle kavuşmuşum hiiç tuz atamam"

 

Deliydi bu kız. İnşallah çok mutlu olurlardı. Onların adına o kadar mutluydum ki.

 

Ben nefise teyzenin yanına geçip oturmuştum. Zeynepte peşimden gelmiş kahveleri dağıtıyordu. En son köşedeki ikili koltukta oturan savaş abime verdi ve yanındaki boşluğa oturdu mecbur çünkü tek boş yer orasıydı. Savaş abim bir yudum aldı ve yüzünü buruşturdu.

 

"ımmh bu ne kızım"

 

Zeynebin gözleri korkuyla açıldı. Çünkü herkese aynı kahveden vermiştik abim hariç. Bende öne atıldım koltukta çünkü ben yapmıştım. Sessiz konuşsalarda duyuyordum çünkü yakındık.

 

"nee kötü mü olmuş"

 

Savaş abim şöyle bir kahveye baktı bir zeynebe baktı.

 

"kötü değilde.. Tuzlu olmuş"

 

Zeynep birden bağırdı.

 

"NE"

 

Herkes onlara döndü ama isteme başlayacağı için tekrar kendi aralarına döndüler. Son duyduğum şeyse savaş abimin zeynebe söyledikleriydi.

 

" şaka yaptım. Öyle bir hevesli geldin gözüme, sanki tuzlu kahve yapasın varmış gibi. Deneme olsun diye ya. E her şeye hazırlıklı olmak lazım baabında"

  

Açık açık yürüyordu yani. Babam söze girince herkes susup önüne döndü.

 

Geçenlerde efsun bahsetmişti. Savaş abim ona da yeni bahsetmiş bu durumdan. Zümra abla evlenmeden önce bir ilişkileri varmış ve uzaktan yürütüyorlarmış ama zümra abla çok sürmeden ben başkasına aşık oldum, seninle denedik ve olmadı gibi bir şeyler söyleyip ayrılmış. Seneler önce olmuş tabii bu olay. Geçen aylarda zümra ablalar buraya geldiklerinde de konuşmuşlar savaş abiyle ve savaş abi o konuşmadan sonra içinde her şeyin bittiğini söylemiş efsuna. Her ne konuştularsa artık o bir bilinmezdi. Sanırım savaş abim gönlünün kapılarını birilerine açıyordu tekrar. Aksi takdirde asla az önceki oyuncu ve altında binbir ima yatan sözleri sarf edecek birisi değildi.

 

3 gün sonra

 

Tuğrulla yemeğe çıkmıştık bu akşam. Benim istediğim bir restorandan yer ayırmıştı ama beyefendi kıyafetlerimi uygunsuz bulduğu için onun evine gidiyorduk yemek yemeye. Evet evine gidiyorduk. Aile evinden ayrı evi varmış meğerse ben bunu yeni öğrenmiştim. Aslında normaldi kaç yaşında adamdı ve yıllardır çalışıyordu. Tabii ki evi olacaktı ama hiç duymamıştım daha önce. Şimdi biraz heyecanlıydım aslında evini göreceğim için ama ona belli emiyor, bozuk atıyordum. Yemeği evinde yiyecektik. Dışardan yemek söylemişti eve.

 

"ya sen bu kadar hödük müsün gerçekten ya. Ben senin için o kadar giyineyim süsleneyim sen beni arabadan bile indirme eve kapat"

 

Arabada bacaklarımı kapıya doğru çevirmiş ona sırtımı dönmüş trip atıyordum. Bilenler bilir bu oturma şeklini. Gönlümü alması biraz zordu!

 

"güzel fıstığım giyinmişsin bir karış eteği, tövbe tövbee. Hem benim için giyinmedin mi zaten yine birlikteyiz ben sana benim yanımda giyme demiyorum ki güzelim"

 

Dudak büzüp döndüm ona.

 

"benimle böyle haklı haklı konuşma"

 

Derin bir nefes alıp verdi.

 

"seninle bunu daha öncede konuştuk esra. Ben kıskanç bir adamım. Seni kısıtlamak istemiyorum senden sadece benim için giyimine biraz daha dikkat etmeni istiyorum. İlişkimizin sağlığı için"

 

Ona kızamıyordum haklıydı. Ben bazen abimin görmeyeceği yerlerde fazla açık giyiniyordum. E seven erkekte kıskanırdı tabii ki. Hatta kıskanmayan erkek sorgulanırdı bence. Zaten ciddi anlamda açık giyinmediğim sürece abimde tuğrulda bana karışmıyordu. Tuğrul abimden bir tık fazla dikkatliydi bu konuda ama sorun değildi. İlişkimiz için daha usturuplu giyinebilirdim.

 

"tamam elimden geldiğince dikkat edeceğim söz ama sende beni darlanmayacağına söz ver"

 

Eli direksiyondayken benden tarafa dönüp baktı. Beni baştan aşağı süzdü. Ve kaşlarıyla bir noktayı işaret etti. Ne diyorsun der gibi bakış attım ve tekrar gösterdiği yere baktım. Ağzımdan bir hiih nidası döküldü. Elbisem ufacık yani azıcık kısa olduğu için oturduğumdan dolayı iyice yukarı toplanmıştı ve iç çamaşırım gözüküyordu.

 

"kusura bakma fıstığım. Ben gördüğüm manzaradan memnunum ama seni asla bu şekilde dışarı çıkarmayacağım. Adına istersen kısıtlamak istersen zorbalamak diyebilirsin.. Baksana neredeyse göğüs uçların gözükecek. "

 

 

Elbisemiiz

 

Yanaklarım kızarmıştı bile utançtan. Sanırım gerçekten dikkat etmem gerekiyordu. Normalde bu kadar sakinde karşılamazdı ama üzerimdeki ceketimi arabada çıkarmıştım ve ondan başkası görmemişti. O yüzden daha sakindi sanırım. Bir elini çıplak bacağıma attı ve yolu tamamlayan kadarda çekmedi.

 

 

Temsili!!

 

Evi eryamandaydı. Çok geçmeden geldik. Rezidanstaydı dairesi. Genel olarak bizim mahalledeki herkesin durumu iyidi zaten keza tuğrullarında öyle ama zaten onun maaşı yüksekti. Rahatlıkla alırdı yani böyle bir evi. İçi güzel döşenmişti siyah ağırlıklıydı. En önemli detaysa göksu göletine bakıyordu.

 

"ay tuğrul evin çok güzeel hele manzarası. Baa yıl dıımm"

 

Gülerek evin içinde bir oraya bir buraya koşturup her yere bakıyordum. Tuğrulda bu halime gülüp peşimden geliyordu.

Bir oda kalmıştı oda yatak odası. Girebilir miyim der gibi izin istercesine baktım gözlerine kafasını salladığında daldım odaya. Burası da siyah ağırlıklı döşenmişti. Yatağı yuvarlak ve kocamandı. Karşısında çalışma masası vardı ve üzerinde birçok kağıt. Sanırım işle ilgiliydi ama yaklaştıkça öyle olmadığını anladım.

 

Çizimler vardı masada bir sürü. Kara kalem çalışmaları.

 

"sen resim mi çiziyorsuun"

 

"evet güzelim"

 

Elimde teker teker bakıyordum Önümdeki kağıtlara. Hepsi o kadar muazzamdı ki. Genellikle doğa manzara çizimleriydi. Bunlardan ayrı birkaçtane daha vardı. Ters duruyordu. Onları aldım, düz çevirdim. Benim portrelerim vardı. Beni çizmişti. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Tuğrul neye baktığımı farkedince arkamdan gelip kollarını belime doladı ve sırtımı göğsüne yapıştırdı, çenesini omzuma koydu.

 

"bunlar.. Çok güzeller"

 

"güzel olan sensin fıstığım. Güzel olan sensin. Ben sadece gördüğümü çizdim"

 

Başımı ona yaslamıştım bende. Karnıma sardığı eli bulunduğu yeri okşuyordu.

 

"ne zaman çizdin bunları ben.. Ben hiç fark etmedim"

 

" çizeceğim zaman resimlerini çektim."

 

Hiç fark etmemiştim ki. Bu kadar mı dikkatsizdim. Onlarca resmim vardı çizilmiş. Sadece portrede değil. İnstagramdaki resimlerimi bile çizmişti. Sessizliğimi kızgınlığa yordu sanırım.

 

"kızdın mı bana fıstığım"

 

Kulağıma doğru fısıltıyla konuştu. Kızmamıştım. Nefesleri boynuma çarpıp tenimde dağılıyordu. Bende onun gibi fısıltıyla konuştum.

 

"kızmadım"

 

Kolları beni daha sıkı sardı ve kendine iyice yapıştırdı. Bir bütün gibiydik. Minik bir buse kondurdu tam kulağımın altına.

Ateşimi ölçüyordu şuan. Benim izin verdiğim kadar ileri gidecekti çünkü. Benden herhangi bir itiraz gelmeyince başını iyice boynuma gömdü ve bu kez derin bir öpücük bıraktı. Omzuma boynum arasına dişlerini geçirerek emdi. Yüksek ihtimalle iz bırakacaktı. Dudaklarımı ısırıyordum şuan. Peki kadınlığımın sızlaması normal miydi. Derin bir istekle elimde olmadan kalçalarımı bastırdım ona.

 

Adım döküldü dudaklarından. Sanki bana muhtaçmış gibi. Kendimi bir kez daha ona bastırınca bu kez üzerime eğildi ve ben masadan tutunmak zorunda kaldım. Ellerimin yanında onun elleri vardı üzerimden masaya uzanarak ellerini koymuştu ve altında ben vardım. Bu sefer o kendini bana bastırdı. Erkekliğini arkamda çok net bir şekilde hissediyordum.

 

"elbisenden taşan o süt gibi göğüslerini morartmamı istemiyorsan uslu dur fıstığım"

 

Uslu durmak istemiyordum ki ben.

 

"durmazsam nolur"

 

Bir kolunu belime sarıp iyice bastırdı kendine. O şey.. O şey kocamandı. Tuğrul konudan bağımsız konuştu.

 

"seni çizmek istiyorum esra"

 

Fısıltılı ses tonu bile fazlasıyla erkeksiydi. Yutkundum. Zar zor bulduğum sesimle konuştum.

 

"çizebilirsin.. Ne zaman istersen"

 

Beni birden kaldırıp yüzümü kendine çevirdi. Bir eli belimdeydi diğeri çenemi okşuyordu şimdi

 

 

"iznin var yani"

 

Neden zorluyordu ki zaten çizmişti. Çizebilirdi tekrar isterdim bende. Evet anlamında kafamı salladım. Ben şuan düzgün düşünemiyordum bile. Cayır cayır yanıyordum.

 

"pekii..." elini sırtımdan aşağı doğru kalçalarıma indirdi. Şuan koca eli kalçamın tam üzerindeydi biraz üzerinde sabit tutup bir kez sıktı. Bugün bu adama noluyordu yahu yürüyen libidoydu! Hayır o değil benide peşinden sürüklüyordu.

 

" seni çizmek istiyorum evet ama NÜ çizmek istiyorum. Şimdi tekrar söyle çizebilir miyim"

 

Yüzü yüzüme çok yakındı. Nefeslerimiz birbirine çarpıyordu. Şuan vücudum alev alevdi ve ses tonu... Ses tonu o kadar ikna ediciydi ki. Kabul etmekten başka çarem yoktu.

 

"çizebilirsin"

 

"hazır ol fıstığım. En kısa zamanda her zerreni çizeceğim.

 

Kendi kendimi ateşe atmıştım. Görünen o ki bu ateş ikimizide yakacaktı. Kor alevler her bir yanımıza dağılacaktı.

 

 

 

 

Esoş ve tuğrul!!!

 

Sizce tuğrul esrayı NÜ çizmeli mii??

 

 

Loading...
0%