Yeni Üyelik
31.
Bölüm

31. Bölüm

@zeybik_yz

Bu bölümde sadece tuğrul /esra vardır.

Çok heyecanlıydım çünkü bugün tuğrul beni çizecekti. Hemde nü çizecekti! Hangi akla hizmet kabul etmiştim bilmiyorum ama pişman da değildim. Arabada evine doğru gidiyorduk. Aşırı heyecanlı olduğumdan ve fazlasıyla utandığımdan hiç konuşmamıştım. Böyle yaparak onu da kararsızlığı mı sürüklüyordum bilmiyorum ama bu elimde değildi. Eve yaklaşmıştık artık ve tuğrul bu sessizlikten sıkılmış olacak ki lafa girdi.

 

"fıstığım fazlasıyla gergin gözüküyorsun. Seni zorlamayı asla istemiyorum o yüzden istemiyorsan rahatlıkla söyleyebilirsin"

 

İstiyordum ki. Fazlasıyla heyecan vericiydi. Sadece onun karşısında çıplak olma düşüncesi bile yanaklarımın kızarması sebep oluyordu. Ben ikili ilişkilerde fazlasıyla utangaç bir kişiliktim ama tuğrul asla öyle değildi. Bakışlarından anlıyordum bunu. Bazen beni öyle bir süzüyordu ki gözleriyle benimle sevişiyordu resmen. Kuduruktu biraz yani.

 

"sadece utanıyorum o kadar"

 

"utanma fıstığım. Sanat icra edeceğiz sanat"

 

Gülerek söylediğine bende güldüm ve çok geçmeden eve geldik zaten. Ben fazlasıyla gergindim tuğrulda fark etmişti.

 

"öncesinde seni gevşetecek bir şeyler içmek ister misin fıstığım.. Gevşemek için daha iyi yöntemlerim var ama"

 

Son cümlesini ağzının içinde homurdandı ama ben anlamıştım bile. Bu adamın içinde kesinlikle daha farklı bir kişilik vardı ama ya bana göstermekten çekiniyordu ya da korkutmamak için yavaş yavaş açılıyordu bilmiyorum artık.

 

" isterim isterim, varsa şarap isterim"

 

Ellerimi birbirine çırpıp heyecanla söylememle belimden tuttuğu gibi etli dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve geri çekildi. Ben şaşkın balık gibi gözlerimi açmış dudaklarımı da birbirine bastırmıştım. E yanaklarımda kızarmıştı haliyle. Avuç içlerini birden yanaklarıma bastırdı ve sertçe anlını anlıma yasladı ve hafifçe anlını anlıma vurdu birkaç kez.

 

"ulan çok tatlısın, çok tatlısın ulan. Şu masum hallerin bana ne hayaller kurduruyor bir bilsen "

 

Tekrar dudaklarıma yapıştı. Heyecanla karşıladım onu. Öpmüyor sadece sertçe dudaklarını dudaklarıma bastırıyordu. Bedenim titriyordu şuan heyecandan. Tekrar dudaklarımdan çekilip gözlerime baktı ve dilini dudaklarımın üzerinde gezdirdi. Yutkunamadım bile bu yaptığına. Her an düşüp bayılabilirdim. Beni bıraktığında aceleyle mutfağa geçti. Sakinleşmek içindi sanırım. Ardından elinde iki kadeh ve bir şarapla geldi.

 

"yatak odasına geçelim mi fıstığım orada çizeceğim"

 

Yatak odası mı. Ne alakaydı şuan yatak odası, aklıma kötü şeyler geliyordu. Hayır fesat değildim ama geliyordu işte.

Uysal bir şekilde kafamı salladım ona. Düşüncelerime tezat bir ivedilikle hemde!

 

Yatak odası geçen seferden farklıydı bugün. Çalışma masasını köşeye itilmiş, yatağın karşısına bir sandalye ve çaprazında şövale üzerinde tuval vardı. Masanın üzerindeyse birkaç grafit kalem vardı. Yatağın üzerindeyse sadece siyah saten bir çarşaf. Tuğrul yatağın çaprazında bulunan siyah berjere gidip oturdu ve benide yanına çağırdı. Kadehlere teker teker şarapları koydu. Birisi yerde birisi elindeydi. Ben hala karşısında bön bön durunca eliyle iki kez dizine vurarak beni çağırdı. BENİ KUCAĞINA ÇAĞIRDI! Ona yaklaşırken şaşırmış gibi dudak büküp işaret parmağımla önce kendimi sonra kucağını gösterdim inanmıyormuş gibi.

 

Birden bileğimden tutup yan şekilde tek dizine oturttu beni ve elimede kadehi tutuşturdu. Gözleri açıkta kalan göğüslerimde dolandı biraz. Üzerimde efsunun kendi tasarladığı kahve rengi takımı vardı. Görünce aşık olduğum için bana hediye etmişti. Yoksa asla dolabından ben buna aşık oldum diyim çekip almamıştım! Birçok kıyafetimiz aynıydı bu yüzden. Efsunun moda tasarım okurken çizimini yaptığı neredeyse her şeyi ikimizde çok beğenmiştik ve efsunda ikişer tane kendi eliyle dikmişti ikimizede. Üzerimdeki kahverengi sırt ve bel dekolteli takımda onlardan birisiydi. İçime sütyen giymemiştim çünkü kendinden destekliydi yani meme uçlarım belli olmuyordu.

 

 

 

 

"sana diyorum fıstığım"

 

Tuğrulun sesiyle gerginlikten kendimi kaptırdığım düşünce selinden uyandım.

 

"hı.. Ne diyosun"

 

"dayanabilecek misin diyorum"

 

Gözlerimi açıldı şaşkınlıkla. Derince yutkundum. Kötü emellerine mi alet edecekti beni. Dayanabilirdim orası ayrı da!!

 

Tuğrul kahkaha attı. Noldu yavru hı, bana da söylesen de bende gülsem.

 

"haraketsiz kalacaksınya uzun süre, onu diyorum. Birkaç güne de bölebiliriz. Günde bir iki saat çizerim seni ya da bugün gece yarısına kadarda sanatımızı icra edebiliriz ama gönlüm günlere yaymaktan yana."

 

O konuşurken ben kadehimi bitirmiştim bile, keza onunda elindeki kadeh boştu. Şu merete hiç dayanığım yoktu ya hemen afallatıyordu beni.

 

" ay yok duramam geceye kadar haraketsiz saatler var daha akşam olmadı be. "

 

" güzel. Benimde istediğim bu" boynuma doğru getirdiği kafasını gömdü ve koklamaya başladı. Derin bir nefesi ciğerlerime hapsettim.

 

"seni, tenini bir gündense birkaç gün seyre dalmak...kesinlikle çok iyi fikir"

 

Boynumla omzumun arasını ısırmasıyla geri çekildim kalktım kucağından. O bir kadeh daha doldurdu kendine. Bende istedim ama vermedi. Çizime ara verdiğimiz bir an olacak. O zaman içeceksin bir kadehte dedi. Israr ettim.

 

"ya lütfen lütfeen. Bir kadehcik hı"

 

Sabır dilercesine çenesini sıvazladı.

 

"yavrum sen iki kadehte kendini kaybediyorsun. Hatırlasana bana kucak dansı yapmak istemiştin son içtiğinde. Bu sefer ne seni tutarım ne kendimi sonra müstehcen şeyler yaşarız benden demesi"

 

Gülüyordu birde pislik. Beni utandırıyordu aklı sıra. E sen görürsün.

Bedenine yaklaşıp ellerimi yavaşça göğüslerinden omuzlarına doğru çıkarıp boynunun arkasında birleştirdim. Parmak uçlarımda durmam gerekiyordu bunun için ama olsun. Bana yaptığı gibi omzuyla boynunun arasını kokladım. Çenesine bir öpücük bıraktım. Kahretsin yinede yüz yüze gelemiyorduk ki dev gibiydi bu. Ortamı bozmadan boynuna doğru konuştum.

 

"belimden tutup az kaldırsana beni"

 

Sanki bunu dememi bekliyormuş gibi tek kolunu belime sarıp yüzlerimizi eşit hale getirdi. Hayvanın tek kolu beni taşımaya yetiyordu şaka mı. Gözlerinin içine baktım önce. Bana çok güzel bakıyordu bu adam ya. Bi taraflarım kalacaktı vallahi. Aman dedim içimden onun bi taraflarının kalkmasından daha iyidir, kalkan benden kalksın.

 

"sana kucak dansı yapmak için sarhoş olmama gerek yok aşkım. Şimdi iste şimdi yaparım"

 

Diğer elini hızla popomun üzerine koyup kendine bastırdı beni hiih valla hissetmiştim. Henüz uyanmamıştı sanırım çünkü o sefer odasında arkamdan dayandığında kazık gibi arkamda hissetmiştim.

 

"sözünü aldım yapacaksın o kucak dansını bana ama bugün değil.. Bugün için daha arsız planlarım var fıstığım"

 

Dudaklarımı ısırdım yandık dercesine. Yok anacım ben bu adamı alt edemiyordum. Dudaklarıma bir öpücük bırakıp indirdi kucağından. Anladığım kadarıyla başlayacaktık. E şimdi nasıl soyunacaktım adamın karşısında.

Tuğrul gardonuna ilerleyip kendi için gri bir eşofman altı aldı. Birde büyük bir kutu çıkardı içinden ve masanın üzerine koydu ve birden üzerindeki tişörtü çıkardı.

 

"sen niye soyunuyosun yaa"

 

"seni yalnız bırakmamak için.. Korkma korkma sadece tişörtümü çıkardım. Ben banyoda eşofmanımı giyip geliyorum,sonra seni soyacağız güzelim"

 

Bana göz kırpıp odadaki banyoya girdi. İçimde dehşet bir heyecan ve utanma duygusu kol geziyordu. Nasıl soyunacaktım ben şimdi karşısında çırılçıplak. Ben düşünürken tuğrulda geldi.

 

"hazır mısın fıstığım"

 

Gözlerimi kaçırırken kafamı salladım.

 

"utanma benden lütfen. Seni çizmek istediğim o kadar pozisyon var ki... Esra kafamın içindeki seni görsen..."

 

Bana yaklaşıp yavaş yavaş üzerimdekinin iplerini çözdü. Üzerimden çıkaracakken ellerimi göğüslerime koyup tuttum.

 

"DUR! Sütyenim yok içimde utanıyorum"

 

Çok nazlı gibi gözükebilirdim. Bıkmıştı şuan belki de bende ama elimde değildi ki. Daha önce kimseye çıplak gözükmemiştim sonuçta.

 

Tuğrul önüme geçip anlımdan öptü.

 

" utandığını biliyorum. Bu yüzden ince çizime başlayana kadar yani bugünlük üzerine giyebileceğin bir şeyler aldım"

 

Masanın üzerine koyduğu kutuyu getirdi ve açtı. İçinden iç çamaşırlarını çıkardı. Birkaç farklı aksesuar vardı ama göremeden kapattı. İç çamaşırlarını elinde tutup bana gösterdi.

 

 

 

 

BUNLAR HA VAR HA YOKTU! amım götüm ortadaydı. Ama giymesemde ortadaydı. Bu ne yaman çelişkiydi.

 

"ama bunların varlığı yokluğu bir zaten tuğruul"

 

Güldü mızmız söylenmeme.

 

"yavru ceylanım bana kalırsa ben giymemenden yanayım zaten."

 

Dudak büzüp kırmızı olanı aldım. En azından bacaklarımı ayırmadığım sürece şeyim gözükmeyecekti.

 

"banyoda giyineyim ben"

 

Banyoya ilerlerken kolumdan tuttu.

 

"ben giydireceğim bebeğim"

 

"sen mi giydireceksin bebeğim"

 

Onun kararlı ve baskın çıkan sesine karşın benim ses tonum faka bastık neclaa der gibiydi, şaşkındı. Anlamamış gibi tekrar sordum hatta. Tuğrulda güldü ve önüme doğru geldi. Dudaklarıma bir öpücük bırakıp geri çekildi ve arkamı döndürdü. Boynunun dibinede derin bir öpücük bırakıp üstümün iplerini çözmeye başladı. Çıkardığı an çıplak kalacaktım içimde sütyen yoktu ki! Ama zaten amacımız buydu değil mi. Kendimi rahatlatmaya çalışıyordum ama nafile.

 

Kollarımı da indirince tamamen üzerimden sıyrıldı. Üst bedenim tamamen çıplaktı şuan ama arkamda olduğu için sadece sırtımı görüyordu. Tabii boyu benden epeyce uzun olduğu için üstten göğüslerimi gördüğünden bihaberdim. Ellerimi göğüslerime kapattım saklama içgüdüsüyle. Beni yavaşça kendine çevirdi ve yüz yüze geldik. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Burnumun ucuna bir öpücük kondurdu ve geri çekildi.

 

Ellerini kahverengi pantolonumun kenarına koydu ve parmaklarını geçirerek aşağıya doğru sıyırdı bende aceleyle ayaklarımdan çıkardım. Hevesli olduğumu belli etmemeye çalışırken rezil olmuştum ya. Elim ayağıma dolanmıştı. Şimdi sadece alt iç çamaşırım vardı. Tuğrul kürek gibi ellerini benim ince belime yerleştirdi.

 

"şu andan itibaren kendini bana bırak, utanmak yok"

 

Fısıltıyla konuşmasına dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı aşağı yukarı sallayarak cevap verdim. Böyle yapınca gamzelerim ortaya çıkıyordu ve tuğrul hep çok tatlı olduğumu söylerdi böyle yapınca.

 

"kırmızıyı giydireceğim"

 

Hiçbir yerimi kapatmayacağını bildiğim halde giymek istiyordum. Göğüslerimi değil ama şeyimi bir nebze de olsa örtecekti sonuçta. Ama alt tarafında bir açıklık vardı acaba ordan gözükür müydü ya. Ben kafamda bunları düşünürken tuğrul kırmızıları takımları aldı ve önümde dikildi.

 

Takımın külotunu omuzuna attı, sütyeni ise eline aldı. Ellerini göğüslerime kapattığım ellerimin üzerine getirdi ve yavaşça ellerimi indirdi göğüslerimden. Hala gözlerime bakıyordu. Ben utandığımda hep yaptığım gibi dudaklarımı birbirine bastırıyordum. Gözlerime kırk metre uzaktan bakan şuan utançtan yerin dibine girdiğimi anlardı. Tuğrulun gözlerindeyse bariz bi mutluluk ve heyecan vardı. Gözlerinin içi parlıyordu resmen. Dudaklarıma sert bi öpücük kondurup çekildi.

 

"ya sende hiç bir fırsatı kaçırmıyorsun öpmek için ha" hala gözlerimin içine bakıyordu. Şimdi dudakları kıvrıldı hatta ağzı kulaklarına vardı.

 

"seni tuttuğum her yerde öpeceğim demiştim.. Hazır mısın fıstığım yeni mücevher kilidi açılıyor"

 

Kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırıyordum bu sefer. Çok heyecanlıydım. Heyecandan bayılmasaydım bari. Gözleri yavaş yavaş göğüslerime doğru indi. Bir kez göğüslerime bakıp dudaklarını ısırdı ve gözlerini gözlerime çıkardı. Derince yutkunuşunu adem elmasının hareketinden anladım. Sütyen demeye bin şahit isteyen o parçayı aldı önce kollarımdan geçirdi ve sırtımdaki kopçasını takmak için bedenini bedenime yapıştırdı. Onun üstü çıplaktı, benimde üstüm çıplaktı. Göğüslerim onun çıplak vücuduna değiyordu!!!

 

"takmadın mı daha"

 

Sesim nereye kaçmıştı benim. Fısıltıdan farksız çıkmıştı. Utandığımda barizdi. Tuğrul birden kollarını bedenime sarıp bana sarıldı. Bedenimi doladığı kollarının arasında şuan kuş gibi titriyordum. Elleri yavaş yavaş sırtımı okşuyordu. Boynuma da kokulu bir öpücük bıraktı.

 

"şu utangaçlığını bir kenara bıraksak mı güzelim. Cesur olmanı istiyorum"

 

Sırtımdaki eli aniden beni bedenine iyice yapıştırdı . Göğüslerim aramızda eziliyordu şuan.

Zavallı küçük göğüslerim! Şuan biraz daha rahattım aslında. Sarılmak ve sırtımın okşanması iyi gelmişti.

 

"daha az utanıyorum şuan alıştım sanırım"

 

Gülerek söylediğime oda güldü.

 

" hiç çekilmek istemesemde, çekiliyorum hazırsan. Sıra küçük kızını giydirmekte"

 

Dediğini anlayınca çaktım omuzuna bi tane. Ay bu adam çok arsızdı. Bende ona tezat bir şekilde aşırı utangaçtım.

 

"ya ayıp ayıp konuşma tuğruul"

 

"ne ayıp konuşması kızım. Kafamda senle yaptığım ayıp şeyleri bi görsen off off"

 

Belimden yakaladı ve kendine çekti. Geri çekilemedim ama üst bedenimi geriye ittim. Kolu buna engel oluyordu ama belimi geriye doğru eğebildiğim kadar eğdim.

 

"sen kafanda beni kötü emellerine mi alet ediyorsun"

 

Yalancı bi kızgınlıkla söylediğime tek kaşını kaldırıp tek yanlı gülerek cevap verdi. Bu sırada oda üzerime doğru eğiliyordu. Ay gelme be adam belim kopacak.

 

Burnunu gerdanıma koydu ve dudaklarını göğüs oluğumda gezdirip iki göğsümün ortasına bir öpücük bıraktı.

Yanıyordu tüm bedenim. Yanaklarım kıpkırmızıydı.

 

"esra ben her gün her gece seninle sevişiyorum sen bihabersin"

 

Yutkundum derince. Nefeslerim hızlanmıştı. Belimi doğrultup benden uzaklaştı ve gözleriyle göğüslerimi işaret edince bende göğüslerime odaklandım.

Ne var dercesine kafamı sallayıp gözlerine diktim gözlerimi. İki elini birden zaten dikleşmiş olan göğüs uçlarıma getirip göğüs uçlarımı kendine doğru çekti ve bıraktı.

Abla ambulans var mı kapıda, bayılırsam.

 

"Üşüdüğün için mi dikleşti meme uçların yoksa uyarıldığın için mi "

 

Meme denmezdi ki ayıptı. Nasıl çekmişti öyle uçlarımı. Hem acımıştı hemde içimde değişik şeyler olmuştu. Vücudumda bir şeyler harekete geçmişti.

Ellerimi göğüslerime kapattım koruma içgüdüsüyle.

 

" Meme denir mi ayıp hem ne çekiyorsun öyle uçlarını aa"

 

"meme denir tabii, ne denir başka. Senide alıştıracağım kızım arsız arsız konuşmaya. Ayrıca şimdilik sadece dokundum. Dur sen daha neler yapacağım memelerine"

 

Hiç bi şey demedim arsızca söylediklerine. Utanıp gözlerimi kaçırdım sadece. Pislik herif gülüyordu bu halime. Önüme geldi ve gözlerime baka baka iki yandan tuttuğu alt iç çamaşırımı bacaklarımdan aşağı sıyırdı. Ayak ucuma düşmüştü. Tuğrulun gözleri hala yüzümde dolanıyordu. Yavaş bir hareketle omzundaki kırmızı külotu aldı ve önünde dakikalar geçmiyormuşçasına yavaşça eğildi ama hala gözleri gözlerimdeydi. Ayak ucuma düşen iç çamaşırımı ayaklarımdan çıkarıp eline alırken de gözleri gözlerimdeydi. Eline aldığı çamaşırımı elinde buruşturup burnuna götürüp koklarkende gözlerini gözlerimden ayırmadı. Sadece gözlerini kapatıp açtı.

 

Elindeki benim üzerimden çıkardığı çamaşırı yan tarafa bırakıp seçtiğim kırmızı külotu ayaklarımdan geçirdi. Artık gözleri tamamen elindeki çamaşırı takip ediyordu ama üst bacağıma kadar çekip durdu. Diz kapaklarının üzerinde duruyordu ve gözlerime bakarken üst bacağıma bir öpücük kondurdu. Heyecan, utanç ve içimde bitmek bilmeyen bir arzu ve sızlayan kadınlığımı hiçe saymaya çalışarak bende gözlerine bakıyordum. Koca elinin birini arka bacağımın üst tarafına koyup aynı zamanda okşarken ihtiras ve şehvete bulanmış fısıltısı döküldü dudaklarından.

 

"esra"

 

"hı"

 

"..."

 

"Sana dokunabilir miyim"

 

Üzerime bu arsız ve hiçbir uzuvumu kapatmayan kıyafeti giydirirken dokunduğu için izin istiyordu sanırım. Aslında bir geç kalmıştı çünkü beni soyup giydirmişti bile. Sadece üst bacağımda yukarı çekilmeyi bekleyen kırmızı külot vardı ama yine de başımı sallayarak ona onay verdiğimi belirttim.

 

Bacağımın sırtındaki eli yavaşça kalçalarıma çıktı ve tam popomun üzerinde durdu. Tuğrul şuan orama öyle bir bakıyordu ki sanki... Sanki çölde su bulmuş gibi ya da dağlarda yiyeceksiz kalmış aç bir kurt gibi. Yavaşça kafasını kadınlığımı doğru yaklaştırdı. Şuan deli gibi titrediğimi söylemiş miydim? Tabiri caizse it gibi titriyordum.

 

Gözlerini bir kez gözlerime çıkarıp kafasını kadınlığımın dibine kadar getirdi. Burnu varla yok arası temas ediyordu orama. Derin bir nefes aldı ve boydan boya kokladı kadınlığımı. Bu sırada arkamdaki eli bulunduğu yeri okşuyordu. Ben daha şu anki durumumuza alışamadan tuğrulun etli dudakları benim sıcak kadınlığımla buluştu ve bir kez ama dolu dolu öptü. Kafasını dört beş saniye oramda tuttu ardından dudaklarını geri çekti ve üst bacağımda duran iç çamaşırını yukarı çıkarıp tamamen giydirdi.

 

"Sen bu hayatta beni karşısında köpek edebilecek tek kadınsın . Muazzam bir detaysın esra"

 

O az önce benim şeyimi öpmüştü değil mi? Her ne kadar utansamda tuğrul öptüğünde kadınlığıma düşen alev topunun bana iyi hissettirdiğini inkar edemezdim ki. Ona yaşamak istediklerinde engel olmayacaktım çünkü korksamda bende fazlasıyla bilmediğim bu hisleri deneyimlemeyi istiyordum. Anlaşılan bu çizim işi hiçte benim sandığım gibi masum geçmeyecekti.

 

Bu bölümün devamı da gelecek. Tuğrulun esrayı çizdiği kısım olacak.

 

Son bölümden bağımsız tuğrul ve esra bölümünün devamı niteliğindedir.

 

Eveet şimdii bölüm hakkındaki yorumlarınıız ve en sevdiğiniz sahnee.

 

Bölümü kaçta okdunuz?

 

 

 

Fotoğraflar temsilidir!!

(adamı pek sevmedim ama bu ikiliden aşırı tuğrul esra vibe alıyorum)

 

 

Loading...
0%