Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6.bölüm

@zeybik_yz

 


Yorum yapmayı unutmayın Kankişlerim. Öpüldünüz😽

Ben merhametli biriydim. Hatta belki de merhametin vücut bulmuş haliydim. Ancak bile isteye yapılan bir yanlışı, sırf canım yansın diye dokundurulan lafları, imaları, beni huzursuz hissettiren ters bakışları yutacak kadar da saf değildim.

Eskiden belki ama şimdi değildim.

Berzan beni mutfaktan çıkarıp Kolumdan sürüyerek yatak odasına getirdi. Kapıyı açtığı gibi Kolumdan içeri iteledi beni, ardından da kendi girdi.

Tek kaşımı kaldırıp umursamazca güldüm.

"Sen ne demeye girdin içeri? Cici karın seni bekliyor odanızda, gitsene yanına!"

Sitemle söylediklerim üzerine hasbinallah çekip karşımda durdu.

"Neydi sabah aşağıda yaptığın gösteri"

Benim yalvarmalarım gösteriydi yani öyle mi? Cevap vermeyip sessizce yüzüne bakıyordum. Tepkisiz kalmama sinirlenmiş olacak ki Kolumdan tutup kendine çekti beni.

"Cevap versene feraye! Az kalsın tüm işi bozuyordun. Demir öylece bırakacak mı sanıyorsun bu işin peşini ha! Kırk dereden su getirdik biz seni bilmesinler, duymasınlar diye"

Ee bana neydi bundan! Omuz silktim sakince.Hala tepkisiz, perişan halimle ona bakıyordum.

Kolumdan iteledi beni. Arkaya doğru sendeledim. Berzan bana böyle davranmazdı ki. Ondan gördüğüm bu muamele daha da canımı yakıyordu.

"Kime diyorum ferayee! Konuşsana."

Derince bir nefes alıp başımı hafif boynuma yasladım.

"Ben haftalardır kendimi yırtıyorum, sana, ailene herkese konuşuyorum. Ama beni duymuyorsunuz. Artık benim ne konuşacak ne kendimi anlatacak halim kalmadı. Zaten anlatsam da anlamıyorsun ki berzan"

Ben konuşurken yüzümü izledikten sonra oflayarak karşıma geçti. Ellerimden tutup beni yatağa oturttu. Komodinlerin gözünü karıştırmaya başladı. Bu adam ne yapıyordu allasen!

" Ne arıyorsun berzan"

Hala gözleri karıştırmaya devam ediyordu.

"Hah buldum." elindeki kremi kaldırıp bana gösterdi yanıma ilerlerken. "şu yanağını bir halledelim. Hesaplaşacağız ama önce şunu sürelim. İz kalmasın"

Bitkinlikle bakıyordum yüzüne. Şaka mı yapıyordu ya. Gözümün önünde bu konağa gelin, üzerime kuma getirmişken beni aşağıda onlarca insanın içinde deli ilan edip elin adamının insafına bırakmışken! Şaka yapıyor olmalıydı.

Yanıma oturup elindeki kremden parmağının ucuna sıkıp yanağıma sürmek için elini uzatınca bedenimi geri çekip izin verdim.

"Berzan Allah aşkına ne yapıyorsun! Bırak, istemiyorum."

Derince öfkeyle nefesini verip ensemden tutup yüzümü kendine yaklaştırdı. Gözleri yüzümün her yerinde gezindi. Ardından elindeki kremi yanağıma sürüp parmağıyla yavaşça yaydı.

İşini bitirdiğinde gözlerini tekrar gözlerime çıkardı.

" Seni çok özledim feraye"

Dudaklarını dudaklarıma bastırmasıyla olan gücümle onu ittim kendimden.

"Ne yapıyorsun ya sen, kendine gel berzan ne yaptığını sanıyorsun"

Yataktan kalkıp karşısına geçtim. Ellerimi öfkeyle saçlarımdan geçirdim. Dengesiz dengesiz davranışları çok can sıkıcıydı.

"Kendine gelmesi gereken sensin feraye! Şimdi hesabını ver bakalım. Ben sana bugün bu odadan çıkmayacaksın demedim mi?"

"Berzan bırak Allah aşkına ya! Her şeyi hallettik tek derdimiz bu mu kaldı.

Sen üzerime kuma getirdin, az önce aşağıda cici karın, annen ve sen onca insanın içinde beni deli ilan ettiniz. Buda yetmiyormuş gibi annen olacak! bana fahişe iması yapıp bastı tokadı yüzüme."

Sinirle konuşmaya başlayacakken susturdum onu.

" Dur daha ironik yerine gelmedik bak. Artık ne haltlar yiyorsanız demirhan kardeşinin kuma geldiğini bilmiyor.

Beni erkek sinekten kıskanan, üç yıldır şu cehennemden çıkarmayan sen, ne hikmetse elin adamı beni kucağında gezdirirken çekip alamadın kollarından.
Şimdi kendi korkaklığının suçunu benim boynuma yüklemeye çalışma sakın! "

Öfkeyle elini kollarıma sarıp kendine doğru çekti beni.

" Ulan şu siktiğimin odasından çıkmasaydın, aşağı inmeseydin bunların hiç biri gerçekleşmeyecekti. Ne diye indin sanki feraye ne diye! "

Ellerimle göğsünden ittirdim.

" Başka çarem mi vardı hı! Ben şu camdan kocamın ihanetini izledim, yandı yüreğim. Yetmiyormuş gibi dostum dediğim kadının ihanetiyle doldu gözlerim. "

Ellerimle ağrıyan başımı sıktım. Çatlıyordu başım.

" Dayanamıyorum berzan. İçim içime sığmıyor, ben artık kendime yetemiyorum. Tükendim. Sana kendimi anlatamıyorum. Beni duymuyorsun da şu perişan halimi de mi görmüyorsun ha berzan "

Ellerimle üstümdeki beyaz saten elbiseyi gösterdim.

"Bak, hatırladın mı bunu. Seninle evlendiğimiz gün giymiştim. Sana gelişim benim yeniden doğuşum demiştim. Bu sefer kefenim niyetine büründüm beyaza. Nefesimi kesmediysende sen beni gömdün artık."

"Ağzından çıkanı kulağın duysun, ölümü anma dilinde"

Ben ne diyordum o ne diyordu. Çok farklı yerlerdeydik.

"Berzan yeter. Daha fazla bu saçmalığa katlanamıyorum ben. Boşa artık beni berzan, ha yok yine karşı çıkacaksanda defol git cici karının yanına! Gerdeğe mi giriyorsunuz, bebek mi yapıyorsunuz ne yapıyorsanız yapın. "

Onu görmeye katlanamadığım için banyoya doğru ilerlerken ardımdan bağırdı.

" Konuşmam bitti mi nereye gidiyorsun ha! "

Dönüp sadece boş boş baktım suratına. Yazık dercesine kafamı sallayıp tekrar döndüm. Bir iki adım atmıştım ki kollarımdan tutulup sertçe duvara yaslanmamla dilimden bir ah döküldü. Canımı acımıştı. Artık beni ne kadar hırpaladığını görmüyor muydu sahi?

"Ulan bugün deli gibi davrandığında anlayışlı olmaya çalıştım. Bayıldın gözlerimin önünde aklım çıktı ulan. Sana zarar gelecek sandım. Seni o şerefsizin kollarından çekip alamadım. Zaten her şey üzerime geliyor, yıprandım. Birde sen hala boşanmak mı istiyorsun ha"

Yüzüme yüzüme bağırıyordu. Hayır hayır resmen yırtılıyordu. Her şey üzerine geliyordu demek. Yeni karıyı alan kendisi, düğün yapıp sefa süren kendisi... Aşağılanan, iftiralara uğrayan hatta şiddete maruz kalan, kocası elinden alınan bendim. Ama yıpranan oydu. Vay canına!

"Her şeyi düzelteceğim dedim. Sadece biraz sabretmen gerekiyor. Bir iki yıl sıkacaksın dişini altı üstü. Çocuğumuzu kucağımıza aldığımızda her şey bitecek. Göndereceğim dilanı sonra. Ömrümüz boyunca görmeyeceğiz"

Çıldıracaktım. Beni dinlemiyor muydu?
Gözlerimi kapatıp bir süre nefeslendim. Konuşmaya da mecalim yoktu artık.

"Bu safsataları dinlemek istemiyorum... Berzan ben artık seninle olmak istemiyorum. Senden tek isteğim, beni boşayıp bu cehennemden göndermen. Boşa beni. Artık ne ölüme ne dirime"

Ellerini hırsla defalarca kez iki yanımdan duvara vurdu.

"Ulaan hala boşanmak istiyorum diyor ulan."

Elini birden boğazıma atmasıyla kafam duvara yaslandı. Boğazımı sıkıyordu. Berzan benim boğazımı sıkıyordu!

"Yok lan sana boşanmak. Boşasamda bu evden gidebileceğini mi sanıyorsun ha! Ölürümde bırakmam lan seni. Aklını başına al feraye, aklını başına al yoksa ikimizinde istemeyeceği şeyler olacak"

Sözleri bitince boğazımı serbest bırakmasıyla duvardan yere doğru kaydım. Ellerimle boğazımı tutuyor nefes almak için çırpınıyordum. Bu adam benim tanıdığım berzan değildi. Daha ilk günden nasıl olurda bu denli değişirdi. Üç yıldır bir kez bile bana kalkmayan o eller bugün boğazıma sarılmıştı.

Gamzelendi yine gönül devası ah'tır. Gönlü mahzun olanın, dostu Allah'tır.

...

Bir hafta! Bugün berzan yanıma gelmeyeli tam bir hafta olmuştu. Bir haftadır ne yüzünü görüyor ne sesini duyuyordum.

Bir haftadır odadan dışarı çıkmamıştım. Hacer abla sabah ve akşam yemeğimle birlikte insülinlerimi getiriyor sonra geri götürüyordu.

Bir ölüden farksızdım. Perişan haldeydim. Çok göz yaşımı akıtmışlardı benim, çok canımı yakmış çok kırmışlardı. Bu cehennemden, içindeki cellatlardan elbet kurtulacaktım. Rabbim'in şu sözlerine sığınıyordum.

"Ah edip isyan etmene gerek yok ey kulum. Sen bana havale et, sen unutursan da kanadını kıranı ben unutmam"

Camın kenarına tünemiş hapishanedeki mahkumlar gibi dışardaki yıldızları izliyordum. Aklımda binbir türlü şey vardı. Mesela girmiş miydi dilanın koynuna? Benimki de laf! Bir haftadır yanıma uğramıyordu bu adam, ceviz oynamıyorlardıya birlikte!

Değmiş miydi acaba?

Ben aklımdaki düşüncelerle boğuşurken sertçe açılan oda kapısından içeri berzan girdi. Bir hafta sonunda onu ilk kez görüyordum. Dağılmış gözüküyordu. Üzerinde siyah bir eşofman ve siyah bir tişört vardı.

"Feraye"

Kapıyı kapatıp bana doğru yürüdü. Aramızda dört beş adımlık mesafe vardı. Ben camın yanındaki berjerde oturuyordum o ise karşımda dikiliyordu.
Canımı yakıyordu onun başka bir kadının teninde soluklandığını bilmek.

Biz birlikte olduktan sonra birkaç kez beni öper sonra da arkasını döner uyurdu. Öyle olunca bazı zamanlar kendimi kullanılmış gibi hisseder şefkate aç uyurdum bende. Acaba onunla da mı öyle olmuştu?

Bunları düşünüp daha da kendime eziyet çektirmemeliydim.

Ben öylece onun yüzünü seyrederken düşüncelere daldığım için tekrar bana seslendi.

"O günden sonra gelemedim yanına. Özür dilerim feraye özür dilerim güzel karım affet beni."

Birden önümde diz çöküp ellerimi ellerinin arasına aldı.

"Ben senin saçının teline kıyamam feraye bilirsin. O gün çileden çıkmıştım. Sende bana kin tutup yanına yaklaştırmıyorsun. Birde üzerime gelip boşanmak istiyorum deyince kendimi tutam-"

Elimi ellerinden çekip o susmadan söze girdim.

"Benim kimseye kin tuttuğum yok. Ha affetmeyeceğim çok şey var ama bunun sebebi kin tutuyor oluşum değil. Sizin verilen hiçbir emeği hakketmiyor oluşunuz. Nankörlüğünüz."

Sinirle yerinden doğruldu. Ellerini beline atıp başını geriye attı. Derince soluyordu.

" Damarıma basacak şeyler söyleme. Sonu iyi bitmiyor gördün işte... Gidemedim feraye. İlk geceden sonra gidemedim bir daha yanına. Almadı içim. Senin yanına da gelemedim. Yaktımya canını"

Ne anlatıyordu bu densiz yahu!

"Bir kez dokundum sadece o kadına. Yemin ederim sadece işimi halledip bıraktım. Hatta seni hayal etti-"

Bir hışımla oturduğum yerden kalkıp var gücümle tokadı bastım.

"NE DİYORSUN SEN BE! Ağzından çıkanı kulağın işitsin berzan"

Gözleri dehşetle açıldı. Benden ona karşı bir atak beklemiyordu. Çünkü ben karıncayı bile incitmeyen o insanlardan değildim.

Karıncayı bile incitmem deme, 'bile' den incinir karınca.

diyen insanlardandım. Beni çileden çıkarmışlardı. Ben artık ben olmaktan çıkıyordum.

Bekeldiğimin aksine berzan bana saldırmadı. Onun yerine yavaşça bana yaklaşıp bir eliyle saçımı okşamaya başladı. Korkuyordum.

"Ferayem, güzel karım sen haddini fazla aşıyorsun. İkimizde canın yansın istemeyiz değil mi? O yüzden hareketlerine çeki düzen ver. Bu düzene bir an önce alışmaya bak."

Yüzünü yüzüme yaklaştırıp konuşması beni korkuyordu. Bir eliyle hala saçlarımı okşuyordu.

" Seni daha fazla üzmemek için bir karar aldım ferayem. İki hafta boyunca dilanla kalacağım. Böylelikle bir an önce çocuğumuzun olma ihtimali artacak. Bende sana daha erken kavuşacağım"

Hala sana kavuşacağım diyordu. Benim burada yalnız başıma bırakıp o kadına gidecek ardından da benim yatağıma girecekti öyle mi? Rüyasında görürdü.

"iki hafta sonrasında dört gün seninle üç gün dilanla kalacağım ya da bir gün seninle bir gün onunla. Tam karar vermedim, ona bakarız ama çocuk olana kadar zaten. Ondan sonra hayatımızdan çıkacak. Göndereceğim onu meydandaki konağa"

"Sen ne dersen de berzan. Ben son sözümü söyledim. Bu anlattığın safsataları git cici karına sat. Ne sen ne de o aşağılık karın umrumda bile değilsiniz. Haa birde sakın o yataktan çıkıp benim koynuma girebileceğini düşünme sakın!.. Gün aşırı birimizin yatağına girecekmiş. Oldu paşam, sen hiiç yorulma istersen grup yapalım hı "

Bir anda gelip arkadan saçlarımı tutmasıyla boynum geriye çekildi. Canımı acıtacak kadar çekmiyordu ama bu saçımı çektiği gerçeğini değiştirmiyordu.

Unutmayın ki mum'u bağrına bastığı ip eritir.

" Lan ben senin gönlün olsun diye dil döküp uzlaşmaya çalışıyorum sen benimle dalga geçiyorsun. Sen benim karımsın, bunu sakın aklından çıkarma feraye sakın"

Gözümden akan yaşlara mani olamadım.
Bir yandan sessiz göz yaşlarım akarken yine yeniden kendimi anlatmaya çalıştım. Bana artık sağır olmuş adama.

" Tartışmaktan yoruldum, defalarca anlatmaktan, kırılmaktan yoruldum. Bu aramızda olan artık ne bir evlilik ne de bir ilişki. Savaşmaktan başka bir şey değil. Sen artık benden o kadar uzaksın ki berzan. İyiyim desem inanacaksın öyle haberin yok benden... Şimdi sen söyle bizim aramızdaki şey artık bir savaş değilde ne"

Ellerini yavaşça saçlarımdan çekti. Şimdiyse pişman bakıyordu göz bebekleri.

"Bırak artık berzan. Bırak, boşa beni gideyim. Hem ben gerçekten sana aitsem, döner dolaşır yine seni bulurum"

Daha da söyleyecek kelamım kalmamıştı. Derince yutkundu. Gözlerini yumup nefeslendi. Benimde yüreğim buruk bir heyecanla tekledi. Buradan çıkınca nereye gider ne yapardım bilmiyordum ama bu cehennemden kurtulduktan sonra her şey hallolacaktı

Neyi hak ettiğini bildiğinde bunu senden esirgeyen kim varsa arkanda bırakıyorsun.

.. 

Berzanın bu dengesiz tavırları çok sıkmadı mı artık ya. Patlatacağım kafasına bir tane. Erko bozuntusu ne olacak!

Kaçta okudunuz bölümüü😻

Loading...
0%