Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@zeybik_yz

Yorum yapmazsanız kırılırım he. Bide hiç yıldızımı parlatmıyorsunuz 🥺

 

... 

 

Bazılarıyla aynı kazanda kırk yıl kaynasanız bile, dumanınız ayrı tütmeliydi. Siz yoruldum dedikçe size yokuş olan insanlarla yolunuz bir olmamalıydı.

 

Benim tüm dik yokuşlarım berzana çıkıyordu. Tüm yorgunluklarım...

 

Bu akşam kocamla yeni karısı ailecek

dünürlerine akşam yemeğine el öpmeye gidiyorlardı. Bende bunu odaya gelen hacer abladan yeni öğreniyordum.

 

Evlendikleri günden beri odadan çıkmadığım için sabahın köründe Şehnaz hanım, hacer ablayı odaya göndermişti. Kahvaltıya inmemi istiyordu. Davetine icabet edecektim bende. Kaçmakla elime hiçbir şey geçmiyordu. Gerçekler kabak gibi ortadayken görmezden gelemiyordum.

 

Sadece artık beni bu evden göndermeleri için dil dökmekten fazlasıyla yorulmuştum. Ne yapacaktım, nasıl bir yol izleyecektim hiçbir fikrim yoktu.

 

Odamdan çıkıp kahvaltı sofrasında doğru ilerleyeme başladım. Baştan aşağıya stresle donatılmış gibiydim. Üç yıldır aynı evde yaşayıp aile olmayı beceremediğim yabancılar ve eski dostum yeni kumamlama aynı sofraya oturacaktım. Ne ironiydi ama!

 

Masaya yavaş yavaş ilerlerken gördüğüm tablo kesinlikle mutlu aile tablosuydu. Berzan hariç herkesin yüzünde gülümseme vardı. Hem sohbet edip hem kahvaltı yapıyorlardı.

 

Önceden olsa bu masada benimde yüzüm gülerdi. Bilmiyorum belki de o zaman sevilmemişliğimin ve istenmemişliğmin bu kadar farkında değildim. Her şeyden habersizdim ve mutlu olduğumu sanıyordum.

 

Ben nasıl bir kadınım, hiç sevilmemişim.

 

Ben bir köşede onlar izlerken dilan mutfaktan elinde bir bardak çayla çıktı. Beni ilk fark eden o oldu. Anında yüzündeki ifade gerginliğe büründü. Ama hemen kendini toparlayıp sanki beni hiç görmemiş gibi berzanın yanına ilerleyip çay bardağını önüne koydu.

 

Ben masaya ilerlerken dilan da berzanın yanına oturmak için sandalyeyi geri çekiyordu.

 

Masanın başında oturan civan ağa beni görünce gülümsedi.

 

"Ooo gelinim gelmiş. Yüzünüzü gören cennetlik feraye hanım"

 

Çok güzel!Gelinlerinin anasını ağlatıp bir kenara koymamışlar gibi...

 

Gözlerimi devirmemek için çok zor tuttum kendimi. Şehnaz hanım hemen lafa atladı.

 

"hah sonunda teşrif etti gelin hanım. İyi alıştın sofrayı ayağına çağırmaya"

 

Civan ağanın Şehnaz hanıma kötü kötü bakmasıyla 'aman canım sanki ne dedim'

diyerek çayına uzanıp kahvaltıya devam etti.

 

O sırada berzan yüzündeki salak sırıtışı silip yanındaki dilanı kaldırmaya yöneldi.

 

"Feraye gel hadi yerine. Seni tekrar bu sofrada görmek beni ne kadar mutlu etti inanamazsın"

 

Kısık sesle' kalk hadi dilan, feraye'nin yeri burası!' diyordu dilana. Dilansa omuz silkerek gözlerini belertip kalkmayacağını söylüyordu.

 

"Ya yeter bırak kolumu berzan. Kalkmıyorum, günlerdir yanında oturuyorum zaten. Hem artık benim yerim burası. Karşı boş işte oraya otursun"

 

Histerik bir gülüş döküldü dudaklarımdan. Derin bir nefes verip kafamı iki yana salladım.

Berzan dilanı kolundan tutup kaldırdı.

 

"Feraye olduğu müddetçe benim yanım feraye'nindir. Bunu aklına sok! Gel feraye"

 

Buradan onların bu saçma sapan kavgalarını izlemek çok garipti. Dilan öfkeden ateş çıkan gözlerini bana çevirdi. Beni öldürecek gibi bakıyordu.

 

Sessizliği ilk bozan Şehnaz hanım oldu.

 

"Geldi yine kaçırdı huzurumuzu. Evlerden ırak, huzur bozan"

 

Önceden kalbimi yaralayan sözleri şimdi üzerimde bir ekti yaratmıyordu. İlk gelin geldiğimde hepsini ayrı ayrı çok severdim ama karışık bulamayınca sevgimi göstermeye de çekinir olmuştum. Zaten zamanla sevgi denen şeyin kırıntıları dahi kalmamıştı.

 

Çünkü bazı sevgiler, bazı insanlara ağır gelir.

 

Zaten ben pek gösteremezdim sevgimi. Sevgi görmediğim için nasıl gösterilir bilmezdim. Benim sevgi anlayışım onlar için yemek, temizlik yapmak. Evlerini çekip çevirmekti. Belki de fazlalık olduğumu düşünmesinler diye bu kadar çabalıyorum bilmiyorum.

 

Konakta en erken ben kalkar kahvaltıyı hazırlardım. Sonrası zaten büyük koşturmaca sofrayı toplayıp hacer ablayla işe koyulurduk. Her gün temizlik yemek derken akşam olurdu. Koskoca konak, temizlik için yemek için ayrı çalışanlar vardı ben geldiğimde. Lakin benden sonra Şehnaz hanım bu evin gelini dururken birde hizmetçi mi alacağız. İşinin adı ne çekip çevirsin evi deyince bir ev benim boynuma kalmıştı.

 

"Şehnaaz yeter dedim! Feraye geç sende kocanın yanına otur. Bozmayın benim asabımı."

 

"Yanlış bir şey mi söylemişim. Oğluma bir evlat veremediği yetmiyor, birde utanmadan soframızdan yiyecek. Haram zıkkım olsun"

 

Son cümlesini ağzının içinde söylemesi duymama engel değildi. Ben gibi herkes duymuştu.

 

"yoldur yürünür, mesafedir aşılır. Sorundur çözülür, yaradır sarılır.

İnsan bir şekilde çaba gösterdiği her şeyi çözebilir. İki istisna dışında; ölmek ve sevilmemek. İnsan istediği kadar çabalasın,yalnızca bu iki meseleyi çözemez."

 

Ne bileyim işte, bu denli sevilmemek zoruma gidiyordu.

 

"Şehnaz dedim!"

 

Civan ağanın herkesi susturmasıyla ben berzanın karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum. Herkes ne yaptığımı sorgular gibi bana bakıyordu. Özellikle de berzan.

 

"Sen oturabilirsin uğruna dostunu sattığın kocanın yanına dilan. Ben zaten yakında gideceğim. Alış kocanın yanına, onu mutlu et, mutlu et ki seninde üzerine bir kuma getirmesin"

 

Civan ağa hasbinallah çekerken berzan sinirle oturduğu yerden hışımla kalktı.

 

"Kendine gel feraye bu evden ancak kefeninle çıkarsın demedim mi ben sana. Ne şimdi bu tavırlar ha. Aklını başına topla!"

 

Karşımda öfkeyle bana bakarken ben sadece ufak bi kafa sallayıp elimi önümdeki çatala uzatıp tabağıma kahvaltılık bir şeyler koymaya başladım.

 

Artık kafam kaldırmıyordu. Sürekli aynı muhabbetler. Asarım, keserim, öldürürüm, bu evden ölün çıkar, boşanamazsın. Ciddi anlamda sıkılmıştım artık.

 

Benim bu şekilde davranmam onu daha da çıldırmıştı. Hayır ne yapacaktım anlamıyordum. Konuşsam öldüreceğim diyor sussam öldürecek gibi bakıyor. Feraye ne yapsın Allah aşkına?

 

Dilan, berzanın kolunu okşayıp güya onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Tam olarak onlara bakmasam da karşımda oldukları için göz ucuyla görüyordum. Berzan dilanın kolundaki elini itip tekrar oturdu sofraya.

 

"Akşam yedi de hazır olun. Vakitlice gidip dönelim. Dilan sende ananlara aldığımız hediyelikleri unutma."

 

Akşam dilanın ailesine el öpmeye gidilecekti. Ondan bahsediyordu civan ağa.

 

"Tamam babacığım hazır oluruz akşama"

 

Civan ağa hasbinallah çekip kafasını yana çevirdi. Dilandan pek hoşlanmıyordu belli ki. Yılışık insanlardan hoşlanmazdı o zaten.

 

"Oğlum ben akşam gelemem belki. Ben gelmezsem söyle hozan ağaya konuştuğumuz gibi anlaşmaları yürürlüğe soksun artık. Kızı aldık, onlara iş bağladık yeter. Onlarda bizi müşkül durumda koymasın. Hoş olmaz bilesin"

 

"tamam baba merakta kalma. Halledeceğim bu akşam. Demir efendiden icazet bekliyorlar. O puştta bir türlü yürürlüğe koymuyor anlaşmayı. Düğün günü düğün bittikten sonra yürürlüğe girecek dedi ama tık yok"

 

Ne anlaşmasından bahsediyorlardı bilmiyorum ama bu evlilikle bağlantılı olduğuna emindim. Civan ağa, Şehnaz hanım üzerime kuma getirme fikrini ortaya attığında ilk başta katiyen karşı çıkmış ama kısa süre içinde fikrini değiştirmişti.

 

Belki de bahsettikleri anlaşmadan sağlayacağı kar ona tatlı gelmişti. Belki de bu evliliğin tek çıkarı berzanın çocuk sahibi olması değildi. Bilmiyordum ama artık ilgilenmiyordumda.

 

Ondan sonra günlük konulardan konuşarak kahvaltının sonuna geldiler. Ben ise bu cehennemden nasıl çıkacağımı düşünüyordum. Berzana yalvarıp yakarmalarım benden boşanması için asla fayda vermiyordu. Bende artık dil dökmeyi bırakmıştım. Ne söylersem söyleyeyim vazgeçmiyordu.

 

İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi de bir çeşit gurbettir.

 

Aklımda olan tek şey gitmekti. Şu kapıdan sessiz sedasız çekip gitmek. Oturduğum şu sofrada yediğim her lokma boğazıma diziliyordu. Onlardan gelen hiçbir şey bana uğramasın, bu sofradan bir lokma rızkım dahi olmasın, bir daha bu konağın kapısının önünden dahi geçmeyeyim istiyordum.

 

Onlardan bir kuruş bile istemiyordum. Sadece şu cehennem olası kapıyı açsınlar, bende gideyim istiyordum.

 

Birkaç gün önce hava almak istediğim için yürüyüş yapayım dedim. Kimseyi görmek istemediğimden dolayı da gece çıktım. Kimselere görünmeden bir hava alıp gelecektim.

 

Karısıyla cima edip işini bitirdikten sonra yanıma gelen berzan beni odada göremeyip konakta da bulamayınca ortalığı ayağa kaldırmış, beni sokağın başında bulunca da karga tulumba eve getirip çocuk gibi azarlamıştı.

 

Hava almak için çıktığıma asla inanmadı. Ondan kaçmak için gece vakti çıktığımı düşündü. O günden beri de konağın dört bir yanında korumalar cirit atıyordu.

 

Velhasıl kelam nefes dahi aldırmayan bu evden gitmek istiyordum.

 

Deseler ki seni şu dünya da en çok ne yordu?

Vallahi de billahi şeytan Şehnazın oğlu derim.

 

...

 

Kahvaltıdan sonra konağın işlerini bitirmiş odama çekilmiştim. Odamı da toplayıp düzene koyunca duşa girdim. Kendimi alıştırmıştım. Gün aşırı kesinlikle banyoya giriyordum.

 

Su beni çok rahatlatıyordu. Hatta bu yüzden yüzmeyi de çok istiyordum. Amma ve lakin yüzmeye dair tek bildiğim eğer boğulursam çırpınmadan suyun suyun bedenimi yüzeye çıkarmasını beklemekti.

 

Eğer bu konaktan kurtulup kendime sıfırdan yeni bir hayat kurmayı başarırsam, kesinlikle yüzmeyi de öğrenecektim. Çünkü çok istiyordum.

 

Banyodan bornozuma sarılıp çıktığımda karşımda yatakta uzanan berzanı gördüm.

 

Hiçbir zaman banyodan giyinik çıkamazdım. Banyonun buharı beni rahatsız ederdi. Bu yüzden dışarda giyinirdim. Ayaklarımda sadece çoraplarım vardı.

 

Asla vazgeçemediğim bir alışkanlığımdı. Banyodan sonra ilk çoraplarımı giyerdim.

 

Beni görünce ayağa kalkıp sırıtarak yanıma geldi. Hemen arkamı dönüp önceden hazırladığım kıyafetlerimi alıp havlu üzerimdeyken iç çamaşırlarımı giyindim.

 

Ardından siyah uzun kollu elbisemi geçirdim üzerime.

 

 

Elbisemiz. İsterseniz ferayeyi bu model olarak düşünebilirsiniz tatlı kızmış 🤭😅

 

Üzerimi tamamen giyinene kadar rahat duran berzan elbiseyi giydiğim gibi gelip arkamdan sarıldı.

 

Ellerini belime dolayıp başını boynuma gömdü. Dudakları boynuma dediğinde midem altüst oldu.

 

"Berzan, dur"

 

Dudaklarını daha çok gömüp mırıldar gibi konuştu.

 

"çok özledim seni. Engel olma bana"

 

Ellerini belimden güçlükle çekip kollarından çıktım. Sinirle bir nefes verdi .

 

"Nereye kadar kaçacaksın feraye böyle. Bu gün benden kaçtığın son gün feraye yeter. Ben bu gece karımın koynunda uyuyacağım. Seninle birleşmeyi özledim"

 

Sözlerinin benim üzerimde hiçbir etkisi yoktu. Sadece midemi bulandırıyorlardı. Ama kafamdaki plan için onun suyuna gitmem gerekiyordu.

 

"Sana karşı çıkmayacağım artık. Anladım ki benim senden başka yolum yok. Sadece beni kendinden uzak tutma berzan"

 

Sana çıkan tüm yollarım kahrolsun!

 

Karşıma geçip ellerini belime doladı.

 

"Ha şöyle. Öyle ya da böyle yola gelecektin. Başka çaren olmadığını anladın sonunda, güzel"

 

Seni şeref yoksunu dürzü seni. Çaresiz bıraktığın feraye elinden kurtulunca göstereceğim ben sana çaresizliği.

 

"Anladım artık evet. Sadece beni kendinden uzak tutma... Bende bu akşam sizinle gelmek istiyorum berzan"

 

Hemen karşı çıktı.

 

"o nereden çıktı. Olamaz o. Demirhan senin karım olduğunu bilmiyor. Herkes ondan özellikle gizliyor. Demir hisseleri onaylayıp anlaşmaları yürürlüğe sokmadan çıkacak bir pürüz bizi mahveder feraye. Şimdilik öğrenmemesi lazım. O yüzden senin gelmemen en doğrusu"

 

Tamda tahmin ettiğim gibi. Bu evlilik ikili çıkar üzerineydi. Ama dilanın tarafının çakırını henüz anlayamamıştım.

 

Yavaşça berzana yaklaşıp elimi koluna koydum.

 

"Berzan hiç sesimi çıkarmam inan. Sessiz sakin otururum yanınızda. Seni o kadınla tek göndermek istemiyorum oraya anlasana"

 

Bilerek üzgün çıkarmaya çalıştığım sesimle söylediklerim midemi bulandırmaya yetmişti.

 

Berzanın yüzüne bir gülümseme yayıldı.

 

"şimdi anladıım. Sen beni kıskanıyorsun. Aslında buna hiç gerek yok biliyorsun. Benim gözdem her zaman sensin. Ama tamam eğer için rahat etmeyecekse gel. Sadece açık verme yeter"

 

Kafa sallayıp sakince ona sarılıp hemen çektim bedenimi. Bu gece bu evden kurtulmaya yemin etmiştim. Kurtulacaktım.

 

Şimdi ne mi yapacaktım? Kocamla, kumasının ailesine el öpmeye gidecektim...

 

Sizce feraye'nin planı ne?

 

 

Loading...
0%