@zeydib_
|
Yusuf abi arabayı adamın göremeyeceği şekilde park ettikten sonra
"Çocuklar, hazırsınız değil mi?"
Hepimiz Yusuf abiyi onayladık. Ben ona bakarak
"Yusuf abi hazırız ama bu Poyraz denilen adam nasıl biri? Yani bu kadar ne yapmış olabilir ki?"
Yusuf abi derin bir nefes verdi
"Zeynep, şuan size nasıl biri olduğunu söyleyemem yani uzun hikaye olur sen girer girmez anlarsın zaten."
Başımı salladıktan sonra arabadan ilk önce ben indim. Ardından Baran dışında herkes indi ve Yusuf abi'nin yanına giderek birşey konuşmaya başladılar
Ben tam Baran'a neden inmiyorsun diye soracaktım ki Baran inerek
"Ne oldu Lavinya? Neden beni bekledin?."
Sırıtarak bana imalı bakışlar attı. Ben gözümü devirerek eteğimi düzelttim ve
"Hani biz rol icabı şeyiz ya o yüzden bekledim."
Kaşlarını kaldırarak anlamamış gibi yüzüme baktı ve ardından
"Neyiz ya?"
"Of. Rol icabı çiftiz ya o yüzden."
Beni duyunca sırıttı ve hemen duruşunu dikleştirip sağ kolunu elimi koymam için büktü ve
"Peki Lavinya hadi Yusuf abi gilin yanına gidelim."
Başımı sallayarak
"Ben önden gideceğim arkamda kalsan yeterli olur."
Birkaç adım öne attı
"Hey! Sen şuan bana hava gibi bir şey mi attın?"
Oflayarak hızlı adımlar ile Yusuf abi ve diğerlerinin yanına gittim. Baran ise arkamdan koşarak yanımda durdu.
Mekanın önünde
"Hanımefendi yanınızda silah veya bıçak var mı?"
"Asla."
Vardı ama onuda polis söylemişti yani Yusuf abi.
Baran arkamdan gelerek
"Lavinya hadi içeri geçelim."
Başımı sallayarak öne doğru bir adım attım kapıdaki kişi
"Lavinya mı? İsminizin Pelin olduğunu sanıyordum. Ve bildiğim kadarı ile Lavinya kelimesinin anlamı yüzü-."
Baran boğazını temizledi ve
"Ben ona Lavinya diyorum canım. Ve anlamını soran olmadı."
Adam Baran'a sırıtarak baktı
"Ben anladım."
"Deniz, istersen daha fazla uzatmadan içeriye girelim."
"Hmhm.."
İçeriye girdiğimizde adı Poyraz olan adam yanında 10-12 yaşlarında bir çocuk vardı. Poyraz çocuğu içeri gönderip gelmemesini söyledi.
Poyraz bana doğru gelip elinin öne uzatıp
"Hoş geldiniz sayın Pelin Yılmaz Çok güzel olmuşsunuz bu arada."
Ben tam cevap verecektim ki Baran bir adım öne çıkarak adamın elini sıktı ve
"Merhaba Poyraz bey. Beni biliyorsunuzdur Deniz Yılmaz."
Baran 'Yılmaz' kelimesini bastırarak söylemişti. Adam kaşlarını kaldırarak
"Kardeş misiniz?"
Baran gülümseyerek koluna girmemi işaret etti ben ise koluna girdim. Ardından Baran
"Ha yok. Biz çiftiz."
Adam bunu duyunca mırıldanarak
"Şanslıymışsınız"
Baran tek kaşını kaldırdı ardından
"Anlamadım, Ne dediniz?"
Poyraz derin bir nefes verdi
"Şanslıymışsınız diyorum. Pelin hanıma ulaşmışsınız ya."
"Peki Teşekkürler. Biz nereye geçiyoruz?"
Arkadan biraz yorgun gözüken bir kadın geldi ve bana bakarak
"Pelin hanım buyrun ben size nereye gideceğinizi göstereyim."
𝐌𝐚𝐬𝐚𝐝𝐚
"Evet, sizi buraya çağırmamın nedenini biliyorsunuz zaten. Ama ben tekrar anlatayım. Bu gördüğünüz yer benim yardım bağışı yapacağım bina."
Kulaklığımızdan Yusuf abi bize seslendi
"Yalan söylüyor arkadaşlar. İnanmayın sadece çalıştığımız gibi oynayın bu kadar zaten yirmi dakika içerisinde geliyorum ben."
Berat sensizliği bozarak
"Evet, duymuştuk. Gerçekten çok iyi bir insansınız."
"Rica ederim, sizde benim kadar olmasada iyi bir insansınız."
Kulaklıktan Yusuf abinin güldüğünü duyduk. Bu adam bu kadar kötü müydü? Tamam, birazcık kendini beğenmiş olabilirdi.
"Pelin hanım? O güzel kafanız ne düşünüyor acaba?"
Sıcak görünmeye çalışan bir gülümseme ile
"Teşekkür ederim çok naziksiniz ama benim kafamdan hiç bir şey geçmiyor. He birde-"
Baran sözümü keserek
"Benim eşime benim yanımda Güzel demeniz sizce biraz kötü bir seçim değil mi?"
"Biraz kıskancız galiba?"
Abim boğazını temizleyerek
"Evet en son sizin yapacağınız bağışı konuşuyorduk."
Elini masaya koyarak
"Direkt konuya giriyorum sizinle bir fiyat anlaşması yapmamız lazım."
Ece tam konuşmak için ağzını açmıştı ki içerden
"Poyraz bey aldığınız kadınlar bayıldı ne yapalım?"
Ben sinirle ayağıya kalktım ve elimi masaya vurarak
"Satın aldığın kadınlar mı? Ne saçmalıyorsun sen Lan!"
Yusuf abi kulaklıktan seslendi
"Zeynep sakin!"
Poyraz kahkaha atarak yanıma geldi ve sol kolunu belime koyarak
"Sakin ol tatlım, sadece beş tane evsiz kadınlara ev verdim. Büyük ihtimalle dans ederken bayıldılar."
Sakin olmalıydım. Şimdi ona bir şey yapamazdım. Sakin bir şekilde masaya oturdum ve
"Tamam. Hadi konuşalım. Ben bir lavaboya gidip geleceğim."
Fırat abi başını sallayarak
"Tamam sen git."
Hızlı bir şekilde koridorun sonundaki lavabonun içerisine girdim ve içeri girer girmez gördüğüm manzaraya karşı bir küfür patlattım.
Yerde bütün vücudunda morluklar olan bir kadın ve onun başının ucunda oturan küçücük bir çocuk...
"Hanımefendi?"
Kadın beni görünce korku dolu gözlerle çocuğunu kucağına aldı
"Lütfen... Lütfen onu bırakın ne yapılacaksa yaparım ben."
Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım
"Sakin olun hanımefendi. Ben gerçekten sizin çocuğunuzda sizede bir şey yapacak biri değilim, sizden tek istediğim şey Poyraz denilen kalpsiz, bencil adam hakkında ufacık bir bilgi."
"İki ay önce eşimden ayrılmıştım ve beni evden atmıştı, Poyraz bey beni gördü ve istersen benim bağış yurdumda kal dedi. Ben cidden böyle olduğunu bilmiyordum. Benim gibi olan kadınları kölesi gibi kullanıyor! Hatta... ilk geldiğimde iki kadın çoktan hayata gözlerini yummuştu, dövmüş pislik."
Yine bir küfür patlattım ve kadının üzerini incelerken üstünde bir kart olduğunu gördüm ve kartı sesli okumaya başladım
"Selin Bekçi, 34 yaşında, oturma odası ve eğlence alanının kölesi."
Gözümü kapatıp kulaklıktan Yusuf abiye seslendim
"Yusuf abi ben seni falan beklemem öldürürüm bunu! Şerefsiz, adi, pislik herif!"
Yusuf abi cevap vermedi ve ben tuvaletten çıkmak için ayağıya kalkmıştım ki kadın kolumu tuttu ve
"Lütfen bizi kurtarın, 15 kadın ve 9 çocuk burada tutuyor bu adam."
Bende elini tutarak
"Merak etme Selin abla, ben ve arkadaşlarım seni kurtaracağız."
Tam o anda içeriden bir silah sesi koptu ve ben koşarak tuvaletten çıktım ve abimigilin Poyraz'ın adamlarını yere serdiklerini gördüm ve onları bırakıp Poyraz'ın orda olmadığını farkettiğim için onu aramaya mekanı dolaşmaya başladım.
Bulmuştum. Tam karşımda Pencerenin kenarında soluklanıyordu. Hızlıca yanına gittim ve sert bir tokadı yüzüne geçirdikten sonra
"Lan sen hangi şerefsizsin lan? Kadınları toplayan ve köle gibi kullan adi bir şerefsizsin!"
Yüzüne bir tokat daha attım
"Hiç mi vicdanın yok lan senin? Kadın ölmüş! İki tane kadın ölmüş! Senin yüzünden."
O kadar şey söylememe rağmen mimiği bile oynamadı Hatta pişkin pişkin sırıtarak
"Prenses o tokadın ile beni öldürmeyi mi planlıyorsun?"
Kahkaha attı ve elini beline atıp bir silahı bana doğrultarak beni korkutmaya çalıştı.
Gülümsedim
"Hey! Bir dakika, sen cidden bununla korkacağımı mı sandın?"
Karşıma geçti ve silahı şakağıma doğru bastırdı
"Hâla korkmuyor musun?"
"Asla."
"Lavinya!"
Baran gelmişti. Poyraz silahı daha fazla bastırdı
"Eğer bir adım daha atarsan sevgilin ölecek."
Baran koşarak yanımıza geldi ve Poyrazın elinden silahı aldığı gibi ona doğrulttu
"Yere çök lan! Yemin ederim sıkarım hayatın biter yere çök!"
Poyraz olduğu yerde kaldı. Ben olayı anladığımdan sadece Baran'ın duyabileceği şekilde
"Bu adam zaten ölmek istiyor. Yaşamak değil."
Poyraz gülerek yanıma geldi ve elini yine belime attı
"Tam üstüne bastın güzellik!"
Baran sırıtarak
"Madem ölmek istiyor öldürmeyiz acı çektiririz."
Hemen adamın yüzüne yumruğunu geçirdi ve tam diğer yumruğunu atacakken Yusuf abi geldi.
Poyraz Yusuf'u görünce
"K-komserim..."
"Poyraz sen gerçekten bunu yaptın. Lan sen nasıl bir adisin?"
Poyraz sırıttı.
“Bilmemki, nasıl bir adiyim acaba? Seninle bunu detaylı bir şekilde konuşalım seninle işim bitmedi güzellik, he birde şu yanındaki çocuklarda işim bitmedi.”
Yusuf abi Poyrazın koluna kelepçe taktı ve onu diğer polislere verip içerideki kadınları ve çocukları Kades'e (kadın destek hattı) bırakacağını söyleyip bizim eve gitmemizi belirtti. |
0% |