Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm Kavgalı başlangıç

@zeylalvci

Tişörtümü ve eşofmanımı hazırladım. Saçlarımı topladım içeceğim de hazır artık spora gitmeye hazırım. Arabama bindim ve spor salonuna doğru sürmeye başladım. Yeni yılda hayatıma dair aldığım kararlar listemde spor yapmakta var ve buna bugün başlayacağım 2024 yılı benim yılım olsun istiyorum spor aldığım kararlardan sadece 1 i daha çok fazla kadar aldım hepsini gerçekleştireceğim. Ben içimden bunları geçiriyordum ki telefonuma bildirim geldi

Oğuz

Geç kaldın hem de ilk günden başlamadan bitirdin sanırım

Mesaja cevap vermedim. Biraz haklıydı sanki kimi kandırıyorum baya haklıydı ilk günden geç kalmıştım ve daha 10 dk lık yolum vardı. Başlamadan bitirdin sanırım başlamadan bitirdin hayır bitirmedim daha yeni başlıyorum spor salonuna varmıştım aceleyle spor çantamı aldım ve içeri girdim. Hemen soyunma odasına geçtim dolabım eşyalarımı yerleştirdim ve üzerimi değiştirdim. Koşu bantlarının orada Oğuz'u gördüm Oğuz benim spor hocamdı bana yapmam gerekenleri söyleyecekti. Oğuz aynı zamanda yakın arkadaşımdı bu yüzden içim biraz olsun spora karşı rahattı.

- Bakıyorum da gelmişsin

- Başlamadan bitirmeyim dedim

- Özür dilerim ben onu şaka yapmak için söylemiştim

- Sorun değil Oğuz ben zaten şaka olduğunu anlamıştım

*Yalan şaka olduğunu anlamamıştım ve baya da üzülmüştüm insanlara bu kadar mı azimsiz görünüyorum diye düşünmüştüm neyse ki şaka yapmış (içimden konuşmuştum)

- Gel hadi sana etrafı göstereyim

Peşinden gittim

- Burası ağırlık kaldırma yeri ......

Ve burada da koşu bantları var senin için genelde burayı kullanacağız

- Peki ne zaman başlıyoruz

- Hemen şimdi

- Olur ben hazırım

- Vay düşündüğümden de heyecanlı çıktın

Gülümsedim koşu bandına çıktım Oğuz hızı ayarladı koşmaya başladım

- Hızı zamanla arttıracağım şimdi ben diğerlerine bakmaya gidiyorum ben gelene kadar bu kumandayla hızını sen ayarlayabilirsin

- Tamamdır sen işine dön ben hallederim

Oğuz gitti sadece ben ve koşu bandı kaldık koşmaya devam ediyordum bacaklarım yanmaya başlamıştı ne çabuk yorulmuştum ben 20 yaşındayım hemen yorulmak hiç yakışmıyor kendimi geliştirmem lazım ben koşmaya devam ederken içeriye birisi geldi nereden baksan boyu 180 vardı çocukluktan beri spor yaptığına eminim diye geçirdim içimden. Çocuk bana doğru geliyordu veya ben öyle sanıyordum gerçekten de yanıma gelmişti koşmaya sabit hızla devam ediyordum yüzüne bile bakmamıştım görmemezlikten geliyordum çünkü yanımda bir koşu bandı daha vardı onu kullanmaya gelmiş olabilirdi. Birden önümde duran kumandayı aldı ve hızı 1 tık arttırdı

- Ne yapıyorsun sen?

- Hızı arttırıyorum bakalım ne kadar isteklisin

- Verir misin şu kumandayı benim isteğimden sanane ki

- Her itirazında bir tık daha arttıracağım

- Verir misin kumandayı görevli yok mu acaba

- Susacak mısın en yüksek ayara mı alayım

Hız zaten yüksekti kendimi köpekten kaçar gibi hissettim bacaklarım çok fena yanıyordu ve nefes almam gittikçe zorlaşıyordu bu hadsiz kim oluyordu da bana böyle davranabiliyordu. Bir şekilde kumandayı ondan almalıyım başka çarem yok ona koşmak istemediğimi söylersem belki kumandayı verir

- Kumandayı verir misin koşmak istemiyorum artık

- Bu kadar azimsiz olduğunu bilmiyordum Mavi

- Ne sen adı mı nereden biliyorsun? Neyse ya durdur artık şunu nefes alamıyorum

Koşu bandını durdurmuştu banttan inmiştim bacaklarım titriyordu ve nefes nefeseydim

- Ne yapmaya çalışıyorsun sen ya

Dedim nefes nefese

- Azmini ölçmek istedim

- Sen kim oluyorsun da bana bunu yapıyorsun

- Mavi sakin olur musun?

- Kimsin sen ya adımı nereden biliyorsun?

O sırada Oğuz geldi ve

-Mavi iyimisin? Can neler oldu?

- Onu tanıyor musun!

- Evet Can benim arkadaşım ve babası buranın sahibi

- Hadsizliğinden belli oluyor zaten

- Biriniz neler olduğunu anlatabilir mi artık

- Ben anlatayım sana hadsizin biri geliyor ve önümden kumandayı alıp bandın hızını arttırıyor ver dememe rağmen vermiyor ve beni bayıltacak duruma getirene kadar da durmuyor

- Senin bu kadar çabuk pes eden birisi olduğunu bilseydim yapmazdım

- Pardonda benim pes etmemden sanane sanane ya

- Yeter tamam anladım ben olayı

- Ama ben anlamadım beni nerden tanıyor?

- Ben anlattım Mavi burda spora başlayacağını ve çok azimli birisi olduğunu söyledim o da görmek istemiş fakat bir tık aşırıya gitmiş

- Baya dayanıksız çıktı azimli demiştin hemen koşmak istemiyorum dedi hiçte azimli değil anlaşılan

- Onun sporda ilk günü o bugün gelmeyedebilir di ama geldi bu onun azmini ispatlıyor zaten

- Dur bir dakika sen bana mı dayanıksız dedin

- Evet çünkü öylesin

Gülümsedim ama bu iyi gülümsemem değil di Oğuz bunu anlamıştı

- Yaklaşsana sen bir şöyle

- Mavi hayır yapma Mavi sakin

- Gayet sakinim ben Oğuzcum

Can bana doğru yaklaşmıştı

(Gülümseyerek) - Ben dayanıksızım öyle mi

Dedim ve karnına bir yumruk attım eğilip karnını tuttu

- Sen de dayanıksızsın anlaşılan

- Ne yaptın Mavi ya

- Haketti Oğuzcum

- Tamam hadi sen artık duşunu al git bugünlük bu kadar spor yeter hadi görüşürüz

- Görüşürüz

Dedim ve duş alacağım yere geldim bacaklarımın ağrısını hissettim gece daha çok ağrıyacağını düşündüm duş almaya başladım kendi şampuanımı getirmiştim kokusunu çok seviyordum saçlarımı bir kez şampuanladım durulandım ve temiz kıyafetlerimi giydim parfümümü sıktım eşyalarımın olduğu dolabın yanına gidip tarağımı aldım saçlarımı taradım kuruttum ama bağlamadım eşyalarımı topladım ve spor salonundan çıkacakken Can'ı gördüm kapıda bekliyordu hiç görmemiş gibi arabama bindim ve yola çıktım saat daha yeni 10 oluyordu ve ben acıkmıştım hemen eve geçtim giderken birşeyler almak yerine eve sipariş etmeyi seçtim telefonumu aldım tam pizza sipariş edecektim ki sporun amacının sağlıklı olmak olduğu aklıma geldi. Ne vardı bugün pizza yesem Oğuz'a sorsamıydım acaba hayır Mavi sen pizza yememen gerektiğini biliyorsun bu yüzden yemeyeceksin hem sabah sabah pizza iyi olmaz öğlen değil daha kendime mecburen kalkıp meyve salatası hazırladım zaten boğazına düşkün birisi değildim tatları severdim ama çok yiyemezdim bu yüzden en iyisi meyve salatası olacaktı. Televizyonu açtım hep programlar vardı Müge Anlı, Seda Sayan vesaire hiç benlik değildi televizyonu geri kapattım. Aklıma sınavım geldi henüz bitirmemiştim. Hemen odama geçtim masaya kağıdı koydum. Yeni bir kıyafet tasarlamam gerekiyordu. Umm ilham gelmiyor fırfırlı bir elbise mi olsa hayır çok klasik tek omuzlumu olsa hayır. Bir top kağıt yığmıştım bulamıyorum görünüşe göre zayıf not bile alamayacağım. Yeniden denemeye başladım. Kemer de yaparsam müthiş olur ve tamam. Ugh kimi kandırıyorum ki hiçte güzel olmadı bu kâğıdıda buruşturup attım ve bir kez değil defalarca aynı şeyi yaptım. Kendime bir kahve yapayım kendime gelirim belki saat kaç acaba nee 11.54 mü derse geç kalacağım. Hemen üstümü değiştirdim çantamı aldım arabaya koştum. Neyse ki arabam var olmasa hiçbir yere tam vaktinde gidemezdim. Yaklaşık 15 dakika sonra varmıştım. Üniversite de derse geç kalmanı pek önemsemiyorlar fakat detay kaçırmayı istemediğim için çok aceleciydim. Arkalarda bir yere oturdum. Hoca birşeyler anlatıyordu ama ben dinlemiyordum işe bak dersi dinlemek için acele ediyordum ve geri de dinlemiyordum aferin bana. Bacaklarımın ağrısını tekrar hissettim ve aklıma Can geldi yine içimi küçük bir sinir sarıyordu ki ona attığım yumruk geldi aklıma ve tebessüm ettim. 1 ders 2 ders geçti 3.derse girmiştim ilk dersi kaçırmıştım bu yüzden 3. Derse kaldım moda tasarımcısı olmak için anlattıkları şeylere nerede ihtiyacım vardı pek bilemiyorum ama yine de notlarımı aldım en azından sınav çizim olarak yapılacaktı ortalamanın büyük bir kısmını karşılıyordu şimdilik tek kolay yolum buydu. 3. Derste bitti bugün 2 ders vardı zaten ben 3 derse kalmıştım. Kendimi yorgun hissediyordum neden bir koşu bandı beni bu kadar zorlamıştı onu da anlamış değilim. Saat 15.23 tü eve gitmek istemiyorum kendimi yalnız hissediyorum üniversitenin 1. Senesini başka yerde okumuştum buraya yeni gelmiştim bu yüzden henüz arkadaşım da yoktu. Erkek arkadaş konusuna gelirsek hayır o da yok sadece Oğuz var ondan başka kimsem yok onunla da bu sıralar pek görüşemiyoruz... Ben tam da bunu düşünürken telefonum çaldı Oğuz arıyordu ne yalan söyleyim sevinmiştim

-Alo 

-Efendim Oğuz

- Pelin kafeye gelsene sohbet filan ederiz dersin bitti tahminimce

- Doğru bildin canım sıkılıyor zaten geliyorum

- Tamam hadi görüşürüz

- Görüşürüz

Telefonda böyleyiz gerçekte daha samimiyiz. Bu sefer eve uğramadan direkt geçeceğim arabama bindim ve Oğuz un dediği kafeye doğru yola çıktım. 10 dakika da kafeye ulaştım. İçeriye bir göz gezdirdim sonunda gözlerim Oğuz un gözlerini buldu fakat yanında biri daha vardı o hayır bu spor salonundaki çocuktu geri dönecektim ki Oğuz

- Mavi

Diye seslendi mecburen arkamı döndüm ve tebessüm ettim yanlarına geçtim Oğuz'la sarıldık

Hoşgeldin

Hoşbuldum

Can a da merhaba dedim o da merhaba dedi ve oturduk

-Mavi iyimisin sanki biraz hasta gibisin kötü birşey yok değil mi?( Oğuz)

- Biraz yorgunum sadece

- Anladım. Siz Can ile henüz doğru dürüst tanışamadınız tanıştırayım sizi Can bu Mavi benim arkadaşım ve Mavi Can da aynı şekilde arkadaşım

- Bu kadarını biliyorum aslında

 dedim 

Can sessizce bizi dinliyordu

- Bilmediğin birşey söyleyeyim o zaman Can da seninle aynı üniversiteye gidecek

- Henüz belli değil Oğuz (Can)

- Bana söz vermiştin

- Ben sana arkadaşına göz kulak olurum dedim sen bana bir canavara göz kulak ol diyorsun

- Ahaha abartma Can

- Komik mi sence?

- Bakma sen öyle yapmasına o çok iyi biri

- İyi birisi o yüzden yumruğu çaktı

- Hakettin ben sana o diğerleri gibi değil biraz daha sert demiştim

- Benim amacım öyle birsey değildi

- Biliyorum ama o öyle işte yapısı sert diyelim. Sen o üniversiteye gidecek misin gitmeyecek misin onu söyle

- Gi-

-Heeey ben de burdayım ve siz kimden bahsediyorsunuz?

- Can'ın sevgilisinden(Oğuz)

- Ne?(Can)

- Gerçekten mi bizim üniversitede miymiş?

- Evet hatta sizin bölümden birisi ehehe

- Ben daha yeni geldim kimseyi pek tanımıyorum ama fotoğrafı varsa tanırım

- Aslında öyle birşe-

- Öhöm öhöm Can seninle biraz şöyle bir konuşsak mı?

- Tamam

- Can ona seni onu koruman için tembihlediğimi söyleme

- İyi de neden?

- Çünkü babası onu bana emanet etti.

- (Donuk bir sesle) N-ne

- İkinci sebepte sana attığı yumruktan bir tanede ben yemek istemiyorum (gülümsemeye çalışarak)

- Tamam söylemem

- Yani üniversiteye gidecek misin?

- Evet gideceğim

- Helal be kardeşim benim Mavi tek kaldı hadi geçelim yanına

- Geldiniz şükür ben de beni bırakıp kaçtınız sanmıştım

- Öyle birşey yapar mıyız hiç ahahh

- Bu kadar uzun ne konuştunuz merak ettim doğrusu

- Bu Can sana onun sevgilisini söylediğim için utandı niye söyledin diyor

- Oğuz (sitemli sesle)

- Neden utanıyor ki?

- Mavi Can burada bunu ona mı sorsan diyorum

Utanmıştım çocuk buradaydı ve o yok gibi cümle kurmuştum ama belli etmemeliydim

- Pardon pardon neden utanıyorsun ki Can?

- Karnıma yumruk indiren bir kızın bilmemesini istemişimdir belki de

Aldın mı cevabını Mavi otur 0 aferin kızım sana kal öyle salak gibi

- Ben özür dilerim ama haketmiştin

- Haklısın ben de özür dilerim

- Barış sağlandığına göre ben kalkayım(O)

- Nereye?(M)

- Dersim var maalesef bugün gitmem gerekiyor(O)

- Peki bırakayım mı seni

- Yok sağol sen otur Can ile birlikte

Oğuz a sarıldım ve kulağına biz daha birarayı tanımıyoruz ki ne konuşcaz dedim

O da bana sen bulursun birşeyler hem hiç konuşmazsanız birarayı hiç tanıyamayacaksınız dedi haklıydı hoşçakal dedim

Can ile tokalaşıp vedalaştılar sonra da Oğuz gitti ikimiz kaldık

- Oturmayacak mısın?

Oturdum bir süre sessiz sessiz oturduk ve konuyu ben başlattım

- Sevgilinin adı ne?

- Ne 

- Şey ben konu olsun diye sormuştum istersen söylemeyebilirsin

- Hayır hayır dalmışım ben. Ne diyordun sen?

- Hiç önemli birşey değil

- Birşey sorabilir miyim?

- Tabii

- Adın neden Mavi bir sebebi var mı yoksa rastgele mı koyulmuş bir isim

- Mavi saadeti mutluluğu dostluğu bu gibi şeyleri temsil ettiği için annem ve babamın hayatlarına getirdiğim şeylere temsilen koymuşlar

- Çok güzel. Yani adının koyuluş hikayesi

- Teşekkür ederim peki ya sen senin isminin bir hikayesi var mı?

- Hayır sanmıyorum

- Her ismin koyuluşunda bir sebep vardır hiçkimse çocuğuna rastgele bir isim koymaz

- Bilmiyorum Mavi

Neden böyle bir tepki vermişti bilmiyorum ama üstelememe kararı aldım

- Tamam anladım

Bir süre sessizlikten sonra

- Senin ailen nerde yaşıyor şuan?

- Ailem mi? (Yutkundum) neden sordun ?

- Merak diyelim

- Ben artık kalkayım en iyisi

- Konu seni rahatsız etmişe benziyor

- Hayır ben sadece yorgunum eve gitmek istiyorum

Ayağa kalktım

- Öyleyse okulda görüşürüz

- Görüşürüz

Kafeden çıktım gözlerim doluydu ağlamamak için zor duruyordum. Arabama bindim eve geçtim komşulara ağlarken görünmek istemiyordum eve girene kadar ağlamadım. Eve girdiğim anda ise gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı. Annem yoktu babam yoktu yalnızdım beni anlayacak sadece Oğuz vardı ve o da şuan yanımda yoktu tamamen yapayalnız hissediyordum. Allah'ım çok zor dayanamıyorum artık yardım et... Ne kadar ağladım bilmiyorum zar zor odama geçtim kendimi yatağa attım başımı yastığa gömüp ağladım çok mu duygusaldım yoksa gerçekten çok mu acı çekiyordum hiçbir şey düşünmeden ağlıyordum. Ağladığım yerde de uyumuştum. Uyandığımda saat 19.15 ti başım çatlayacak derecede ağrıyordu. Ruhsal olarak ağlamanın etkisiyle rahatlamıştım. Ama yinede yataktan çıkacak hali kendimde bulamıyordum acıkmamıştım da zaten. Tekrar uyumaya çalıştım fakat uyuyamıyordum yine yapacak birşeyim kalmamıştı kendime derhal arkadaş edinmem için gerekli sebepti bu. Ding dong ding dong birden zil çaldı. Hemen kalktım ve kapı deliğinden baktım gelen Oğuz du kapıyı açtım yüzüm korkunç bir halde olacak ki

-Ne oldu sana iyi misin?

-İyiyim yani sanırım

- (Ağlayarak) aslında hiç iyi değilim kendimi o kadar yalnız ve güçsüz hissediyorum ki herşeyin üst üste gelmesinden bıktım usandım neden mutlu olamıyorum neden asla kurtulamayacağım bir yalnızlığa mahkum edildim neden Oğuz neden?

Başımı göğsüne yasladı ve saçımı okşayarak

- Şşt sen kimsesiz veya yalnız değilsin ben varım. Ben seni asla bırakmıycam hep senin yanında olacağım kendini hiç yalnız hissetmeyeceksin. Kabul ediyorum seni bu aralar biraz boşladım ama artık asla öyle birşey yapmayacağım.

- Söz mü?

- Söz

- Şimdi kalk bakalım hooop elini yüzünü yıkamaya gidiyoruz

- Oğuz ben çok teşekkür ederim iyi ki varsın

- Ne demek asıl sen iyiki varsın

Lavaboya elimi yüzümü yıkamaya gittik yıkadım ve içeriye geri geçtik. Oturup sohbet ederken konu dan konu açıldı

- Yarın Can ile birlikte gideceğiz

- Bu da nereden çıktı?

- Aynı üniversiteye gidiyorsunuz ya birlikte gideceğiz işte

- Senin arabanla gideceğiz demi önü vermem söyleyim :)

- Benim arabam tamirde onun arabası ile gideceğiz

- Benim arabam ne güne duruyor?

- Sen sürmekle yorulma hem Can ile de kaynaşmış olursunuz fena mı?

- Biriyle kaynaşmak istediğimi de nereden çıkardın?

- Yalnız olmak istemiyorum demiştin ve sana bir arkadaş buldum

Beni benim laflarımla yenmişti

- Evet ama o kişi Can olcak değil ya ben bulurum sınıftan arkadaş hem sen benim yalnızlığımın arkadaştan olmadığını biliyorsun

- Hah tam da orada devreye Can girecek onun sevgilisiyle yakın arkadaş olabilirsin

- Bu konuda haklısın işte adı neydi kızın söylemediniz gitti merak ediyorum

- Onu ben değil Can söyler

- Tamam

Bu konuyu burada kapatmıştık başka şeyler de konuştuk zaman geçmişti ve ben kendimi mutsuz hissetmiyordum. Saat 23.43 olmuştu

- Ben artık kalkıyorum yarın sabah vaktinde hazır olmayı unutma görüşürüz

- Unuturum tamam tamam unutmam görüşürüz

Oğuz gitmişti aklımda sadece yarın Can'ın arabasıyla gideceğimiz kalmıştı üstelik Oğuz da bizden önce inecekti. Cafe de konuşmamıza rağmen ben hâla onu pek sevmiyordum hatta hiç sevmiyordum niye seveyim ki sebebi bile yoktu ama sevmemem için sebep vardı beni koşturmuştu gerçi büyük bir sebep değil ama yine de sevmiyorum işte. Pijamalarımı giydim ve yatağıma geçtim uykuya dalana kadar Can ile arabada ne yapacağımızı düşündüm sonuçta yol uzundu ve birbirini sevmeyen iki kişi vardı biraz daha düşündükten sonra arabada hiç konuşmamaya karar verdim telefonumla uğraşabilirdim arkaya otururdum bu kadar muhatap bile olmadan yolculuk bitmiş olacaktı. Umarım tek bu seferlik onunla gideriz. Benim arabam ne güne duruyor. Alarm çalıyordu uyandım bugün dersim sabahtı sabah olan dersler daha iyi aslında hemen derse gir çık ve günün geri kalanı senin. Lavaboya gittim elimi yüzümü yıkadım ve dolabın karşısına geçtim ne giysem acaba diye düşünüyordum kırmızı kazak ve siyah bir pantolon giymeye karar verdim. Saçlarımı açtım saçlarım uzundu kalçamın biraz daha aşağısındaydı. Saçlarım açık kahverengi açıkçası ben seviyorum sarışın olmayı da hiç istemem doğrusu. Gözlerimde klasik kahverengi ama ben yine memnunum şu sarı saç ve renkli göz güzellik algısını hiç sevmiyorum bu değişmeli bence. Kumrallar da gayet güzel daha doğrusu tüm kızlar güzel sarışın esmer ayırmaksızın. Bu algıyı çıkaran da ne bileyim? Giyindim ve hafif bir parfüm sıktım. Artık hazırdım ama kahvaltı yapmamıştım yeni giyindiğim için üstümü kokutmak istemiyorum bu yüzden mısır gevreği hazırladım. Ben gevreği yerken gözüm saate çarptı geç kalacaktım nerede kalmıştı Can. Yani o gelmeyecekse ben kendim de giderim o ayrı mesele de ortada Oğuz var ve onu kırmayı hiç istemiyorum. Oğuz'u aradım

- Günaydın Mavi

- Günaydın Oğuz nerede kaldınız? Bugün dersim sabahta geç kalacağım

- Kapıdayız desem

-Ne neden baştan söylemedin ki geliyorum

- Bekliyoruz

Telefonu kapattım ve hemen dışarıya çıktım

-Tekrar günaydın

-Günaydın

-Can'a günaydın demeyecek misin?

-Geç kalıyorum Oğuz artık gitsek mi?

-Sorun değil selamlaşmayı bilmiyor galiba(Can)

Tam ne ben biliyorum gibi şeyler söyleyecektim ama aklıma hiç konuşmayacağım dediğim geldi sustum arabaya bindik. Arkaya geçtim planın ilk aşaması tamamdır.

-Maviş bugün okuldan sonra spora geleceksin değil mi? Konuşmayacaktım ama Oğuz la değil Can la konuşmayacaktım

-Hayır sanmıyorum

-Ne neden?

-....

-Zor muydu?

-Biri yüzünden olabilir

-Hadi ama sen bir kişi yüzünden bırakacak mısın?

-Ben bilmiyorum...

Arkaya doğru eğildi ve kulağıma

-Onu haklı mı çıkarmak istiyorsun gerçekten dayanıksız olduğuna mı inandıracaksın

Kabul etmeliydim beni nasıl ikna edeceğini iyi biliyordu en iyi silahım suskunluğum olacaktı sanırım

-...

- Peki sen bilirsin

Yüzünde hayal kırıklığıyla dolu bir ifade vardı onu kırdığımı anlamıştım benden çok umutluydu belli ki

-Şuan onun arabasındayız onun hakkında konuşmamız ne kadar doğru olabilir ki ve ben onu haklı çıkaracak değilim benden bunu beklemiyorsun umarım

- Ha ha işte benim Mavim. Peki ona bir lakap taksak ta rahatça konuşsak

-Olur 

-Çan a ne dersin

-Umm bunu anlamaz mı?

- Deneyip görelim. Çan ne kadar da sinir bozucu öyle değil mi

Bekledim anlayacağını düşünüyordum o ise sadece susmakla yetindi

-Gördün mü birşey anlamadı

-Evet ben daha zeki olduğunu düşünüyordum

Bir lakap bulmuştuk bence çan çok kolay bir lakaptı anlaması gerekirdi anlamadı ama aptal bir ukala olduğunu biliyordum. Yola devam ediyorduk malum trafik. Konuşacak pek birşey bulamıyordum. Onlar kendi aralarında konuşuyorlar aman ne iyi çalmıştı Oğuz'u benden.

- Umm buna daha ne kadar dayanabilirim Oğuz sohbetiniz sarmıyor benimle konuşmuyorsunuz çünkü.

- Konuşmuyorsunuz dediğine göre Can'ı da dahil ettin işin içine konuşun hadi(oğuz)

- Ne konuşacağız?(can)

- Ben size yardımcı olayım aynı üniversiteye gidiyorsunuz hem de şuan bunun hakkında konuşun isterseniz(oğuz)

- Evet o konu ama bölüm farklı tamam konuşacak birşey yok bence(Can)

- Can nazik ol biraz sevgilin var ya hani ondan gidiyorsun ya okula ondan bahset biraz(Oğuz)

- O naziklikden ne anlar ve nasıl sevgili yapmış onu da anlamıyorum kız nasıl katlanıyor o ayrı bir mesele zaten(mavi)

 

Aman Allah'ım ne demiştim ben içimden söyleyeceğim şeyleri yanlışlıkla dışıma vurmuştum Oğuz ise sesli bir şekilde gülüyordu. Çok Utanmıştım.

 

- Haahhaha tüm zehrini kustun Mavi (oğuz)

- Ha ha çok komiksin kuru boya (can)

- Kuru boya mı? Lakap işlerini beceremiyorsun anlaşılan(mavi)

- Evet tıpkı çan gibi beceremiyorum (Can)

- Anlamışsın sandığımdan zekiymişsin (Oğuz)

- Hadi ama çan ne ki kuru boya daha iyi bir lakap (can)

 

İsmimle dalga geçilmesini hiç sevmiyordum. Can ile muhatap olmayacaktım ama olmuş bulundum kendime verdiğim sözleri neden tutmuyorum ki.

- Ben burada iniyorum hadi görüşürüz Mavim. Bro Mavi sana emanet(Oğuz)

- Ben neden ona emanetim acaba?(Mavi)

- Ben sana bakmak için ölüyorum anlatamam(Can)

- Ben yokken kavga etmeyeceğinize söz verin

- Bana bulamadığı sürece söz(Mavi)

- Ben mi bulaşıyorum?( Can)

- Can söz vermiştin.(Oğuz)

- Haklısın tamam kavga yok (Can)

 

Oğuz gitmişti bizim de az bir yolumuz kalmıştı. Sanırım dayanabilirim. Zaten benimle hiç konuşmuyordu. Bu sessizlik de sinir bozucuydu. Susmayı tercih ettim tanımadığım biriyle ne konuşabilirdim ki. Nihayet okula gelmiştik. Hemen arabasından indim.

- Yavaş ol seni arabada zorla tutmuyordum.

Verecek cevabım yoktu ne diyebilirdim ki

- Sen kendi kız arkadaşına karışır mısın. Ve gerçekten o nerede?

- Burada değil şimdi yani sanırım

- Nasıl sevgilisiniz siz nasıl bilmezsin

 

Can içinden

Oğuz sardın başıma belayı ben okula normal geliyorum da derdim şimdi nereden bulayım bir kız arkadaşı

 

- Gelir birazdan ve sen bizi neden sorguluyorsun?

- Sorgulamıyorum neyse gidiyorum ben.

Ondan uzaklaşmıştım. Ne de olsa derse geç kalıyordum.

- Dur birlikte girelim

- Ya sen başıma bela filan mısın az önce sorgulama dedin şimdi neden birlikte giriyoruz hem benimle aynı bölümde bile değilsin

 

 

 

Loading...
0%