Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm

@zeyneepaslann

Bölük pörçük uyuduğum uykunun ardından, yataktan kalktım. Aslan gittiğinden beri kalbimi sıkıştıran his geçmiyordu. Bugün ondan haber alamayalı tam 10 gün olmuştu. Ona bu kadar bağlandığımı, göreve gidene kadar fark etmemiştim.


İlk defa merak ettiğim bir insandan bu kadar habersiz kalıyordum. İyi olup olmadığını bile bilmiyor, sadece iyi olması için dua etmekle yetinmek zorunda kalıyordum. Geride kalıp, beklemek zorunda olmak omuzuma büyük bir yük bindirmişti.


Kendimi işime vermiştim. Yeni bir şube olduğu için çok fazla iş vardı. Dolabın karşısına geçip kıyafet seçmeye başladım. Siyah bebe yaka, hafif taş detayları olan, düz inen bir elbise seçtim. Altına siyah ince kilotlu çorap giydim. Saçlarımı düz haliyle bırakıp makyaja geçtim.


Uykusuzluktan oluşan gözaltı morluklarımı kapattım. Eyeliner çekip, rimel sürdüm. Bolca allık sürdükten sonra dudaklarımı çerçeveleyip kahve tonlarında ki rujumu sürdüm. Takılarımı takıp, parfüm sıktıktan sonra odadan çıktım. Siyah topuklu botlarımı ve siyah kabanımı giydikten sonra evden çıktım.


Kapıyı kilitlerken gelen adım sesleriyle arkama döndüm. Ahsen merdivenlerden iniyordu. Gülümseyerek konuştum. "Günaydın."


Yanıma gelip bana sarılırken cevap verdi. "Günaydın. Nasılsın hayatım?"


"İyiyim, sen nasılsın?" derken anahtarı çantama koydum.


"İyiyim ben de. Asil seni çok özledi. Bu akşam bize gel beraber akşam yemeği yiyelim. Melek'e de haber veririm."


"Olur ben de Asil'i çok özledim. Akşam sendeyim o zaman." Konuşurken arabamı park ettiğim yere ulaşmıştık. Vedalaşarak ayrıldık.


Şirketten içeri girdiğimde çalışanlara selam vererek kendimi odama attım. Bilgisayarımı açarak çalışmaya koyuldum. Çok yoğun bir gün geçiriyordum. Üstelik her hareket ettiğimde sağ tarafıma giren ağrı işimi çok zorlaştırıyordu. Sabah hafifçe yoklayan ağrı akşam saatlerine doğru iyice artmıştı.


Saat 18.00 olduğunda hazırlanarak tekrar arabama bindim. Eve giderken bir pastanede durarak tatlı aldım. Görevli askerlere selam vererek lojmandan içeri girdim. Burada olduğum süre boyunca çoğuyla tanışmıştım. Hepsi pırıl pırıl genç çocuklardı. Benimle konuşurken saygı çerçevesini hiç aşmıyor, söylediklerini özenle seçiyorlardı.


Arabamı park ederek Ahsen'lere çıktım. Kapıyı çaldığımda gelen koşturma sesleriyle güldüm. Güldüğümde tekrar giren ağrı hızla sağ tarafımı tutmama sebep oldu. Ahsen ve Asil'i kapıyı açtığında Asil hızla bana doğru atıldı. Onu kucaklamak isterken giren keskin acı ile kendimi tutamadan inledim.


Canımın acıdığını anlayan Asil korkmuş, Ahsen ise hızla yanıma gelip bana destek olmuştu. "Elzem, iyi misin? Neyin var?"


Nefes alıp kendimi biraz toparlamaya çalıştım. "İyiyim, merak etmeyin. Sadece bugün sağ tarafımda bir ağrı var. Ani hareket yapınca arttı."


Asil dudaklarını bükmüş bana bakıyordu. "Benim yüzümden mi oldu? Ben öyle sarıldığım için mi canın acıdı?"


Dolan gözlerine bakarken onu rahatlatmak için hemen konuştum. "Hayır bebeğim, hayır. Seninle ilgili değil, sen sarıldığın için acımadı. Bugün sabahtan beri ağrıyordu zaten." Asil duygusal bir çocuktu. Ve tanıştığımız günden beri bana oldukça düşkündü. Kafasını sallayarak onayladı. Dudakları düzelmiş, gözyaşlarını geri göndermişti.


Ahsen koluma girerek beni içeri götürüp, oturttu. Melek ve Esma teyze endişeyle yanımıza geldi hemen. "Ay güzel kızım ne oldu sana?" diye sordu telaşla.


Ahsen üstümde ki kabanı çıkartmama yardımcı olup yana koydu. "Anne ben bir muayene edeyim." dediğinde Esma teyze ve Melek geri çekilerek ona yer açtı.


Ahsen'e ağrım olan yeri gösterdim. Ne kadar süredir ağrıdığını ve ağrının çeşidini tarif ettim. Bir kaç soru daha sorduğunda kaşlarını çatarak ateşimi kontrol etti. Soğuk eli anlıma değdiğinde irkildim.


"Elzem, kalk hastaneye gidiyoruz. Apandisitinin patladığını düşünüyorum. Ben bir şey yapamam şu an. Uzmanının görmesi gerek." diyerek kabanımı tekrar eline aldı. Kalkmaya çalıştığımda tekrar şiddetlenen ağrıyla geri oturdum. Esma teyze ve Melek kalkmama yardımcı olduktan sonra üstümü giydirdiler.


Ahsen arabasının anahtarını alıp yanımıza geldi. Melek ile birlikte yanına gittik yavaşça. Esma teyze Asil'in yanında kalmıştı ama ben daha evden çıkarken benim için dua etmeye başladı. Melek'te bizimle hastaneye geliyordu.


Yarım saat süren ve benim için zorlu geçen yolculuktan sonra hastaneye ulaştık. Triyaj bölümünde benim yerime Ahsen konuşmuş ve bir doktor olarak apandisitimin patladığını düşündüğünü anlattı.


Sonrası hızlıca görevli doktorun istediği tahlilleri yaptırdık. Kan ve idrar tahlili verdikten sonra ultrason çekildi. Ahsen ve Melek hep yanımda durmuş, onlarda kontrol etmişti.


Ultrasonda ve tahlillerimde çıkan bulgulardan sonra gerçekten apandisitimin patladığı ortaya çıkmış, ameliyatla almaya karar vermişlerdi. Ahsen yatış işlemlerini hallederken beni odaya çıkarttılar. Ağrı ve işlerimin yoğunluğu sebebiyle bütün gün hiçbir şey yememiş olmam avantaj olmuş, daha kısa acil sürede ameliyata alınmıştım.


Ahsen ve Melek hazırlıklar yapılırken beni sakinleştirmiş, her şeyi detaylıca anlatmışlardı. Yarım saat süren ameliyatın ardından beni normal odaya aldılar.


Bir süre ağrı kesici serumlar ve kontrollerle geçerken akşam olmuştu. Doktor kullanmam gereken ilaçları reçete ettikten sonra dikkat etmem gereken şeyleri anlattı. Çıkabileceğimi söylediğinde, Melek ilaçlarımı almak için hastanenin eczanesine indi. Ahsen ise giyinmeme yardımcı oldu.


Hastaneden çıkıp eve geldiğimizde Ahsen üstümü çıkartıp giyinmeme tekrar yardımcı olurken, Melek bu sefer çorba yapmaya gitmişti. İkiside ellerinden ne geliyorsa yapmış, kırk yıllık arkadaşmışçasına beni hiç yalnız bırakmamışlardı. Onlara nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyordum.


Ben yattığımda Melek elinde tepsiyle içeri girdi. "Hadi ye biraz midene bir şeyler girsin."


Mahcup bir şekilde konuştum. "Kızlar size çok teşekkür ederim. Çok yardım ettiniz bana, hakkınızı nasıl öderim bilemiyorum." dediğimde ikiside onaylamaz sesler çıkardı.


"Ya saçmalama, ne yaptık sanki. Sen bizim arkadaşımızsın. Hem biz kader ortağıyız, baksana hiçbirimizin yolunu gözlediği adamlar yanımızda değil. Bari biz birbirimize destek olalım." Ahsen'in konuşmasını Melek onayladı.


"Kesinlikle, arkadaşlar arasında böyle şeylerin lafı mı olur? İstersen ben yanında kalabilirim." dediğinde olumsuzca başımı salladım.


"İyiyim, balım. Lütfen siz de gidip biraz dinlenin artık. 1 gün oldu başımda bekliyorsunuz. Yoruldunuz." dediğimde itiraz edecek gibi olsalarda onları ikna edip evlerine gönderdim.


Telefonumu aldığımda cevapsız aramaları gördüm. İlk önce annemi aradım. Ameliyat olduğumu endişelenmemeleri için ameliyat olduğumu söylemedim. Hafif bir soğuk algınlığı geçirdiğim için uyuduğumu söyleyerek, saatlerdir bana ulaşamamış olmalarının açıklamasını yaptım.


Sıra Efsun ablayı aramaya geldiğinde derin bir nefes aldım. Ona gerçeği söylemekten başka çarem yoktu. Çünkü 1 hafta raporluydum. İsminin üzerine tıklayarak onu aradım.


"Elzem! Neredesin kızım? Ödüm koptu sana ulaşamayınca. İşe de gitmemişsin." diye hızla konuştu.


"Efsun abla, ben ameliyat oldum. Apandisitim patlamış. Ama merak etme, şimdi evdeyim. Gayet iyiyim."


Birkaç saniyelik sessizlikten sonra cevap verdi. "Oraya geliyorum." dediğinde hızla itiraz ettim.


"Efsun abla, hayır. İşlerinin ne kadar yoğun olduğunu biliyorum. Buraya gelmene hiç gerek yok. Gerçekten iyiyim. Hem Melek ve Ahsen hep yanımdaydı. Çok yardımcı oluyorlar bana. İnanmıyorsan Melek'i arayabilirsin. Benim için işlerini aksatma lütfen."


"Elzem emin misin iyi olduğuna? İşler bekleyebilir."


"Ablacığım, gerçekten iyiyim. Lütfen sakinleşir misin? Hem iyi olmasam doktor çıkmama izin vermezdi. Kendimi gayet iyi hissediyorum. İlaçlarımı da alıyorum. 1 hafta içinde işe geri döneceğim."


Efsun ablayı zorda olsa ikna ederek telefonu kapattım. Kendimle kaldığımda ise aklımda yine Aslan vardı. O nasıldı acaba? Sürekli aklımda cevapları olmayan sorularla mücadele ediyordum. Bu beni zihinsel olarak yorduğu kadar, bedensel olarakta etkiliyordu.


Ahsen ve Melek'te haber alamasalarda benim kadar kötü durumda değillerdi. Melek babasından dolayı gidilen uzun görevlere çocukluğundan beri alışkındı. Kendini sakin tutmayı başarabiliyordu. Ahsen ise yıllardır hem eşini hem kardeşini beklerken alışmak zorunda kalmıştı. İkiside duyguları konusunda gayet kontrollüydü. Ama ben hala yönetmeyi başaramamıştım. Şu am tek önemsediğim Aslan'ın sağ salim eve gelmesiydi.


En sonunda ona aşık olduğumu kabullenmek zorunda kalmıştım. Kimse sadece hoşlandığı bir insan için bu kadar yıpranmazdı. Oysa ben özlemden ve korkudan kafayı yemek üzereydim. Evet ona aşık olmuştum. Bu düşünce beni gülümsetti. Kabul edebilmek içimde bir yerlerin rahatlamasına sebep oldu.


Aslan acilen dönmeliydi, bunu daha fazla içimde tutmak istemiyordum.


Loading...
0%