Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@zeyneepaslann

Asil'in çığlığı bizi kendimize getirmişti. Hızla ellerimizi ayırdık. Hissettiklerine anlam veremiyordum. İlk görüşte aşka inanan bir kadın olmamıştım hiçbir zaman. Aksine bir insanı tanıdıkça sevebileceğime inanıyordum. Ama ellerini tutup, gözlerine baktığımda hissettiğim şeyler beni hem şaşırtmış hem korkutmuştu. Kötü bir evlilik atlatmıştım. Boşanmamın üzerinden geçen 2 yıl bile yaşadıklarımı unutturmaya yetmemişti.


Melih o kadar takıntılı bir insandı ki bu 2 yıllık süreçte rahat nefes almama hiç izin vermemişti. Taciz ve tehdit boyutuna varan mesajları ve aramalarıyla sürekli kendini hatırlatıyordu. Numarasını engellesem bile yeni hat alarak ısrarlarına devam ediyordu. Ortak arkadaşlarımızla bile sürekli haber yollamaya çalıştığı için çoğuyla iletişimi kesmek zorunda kalmıştım. Sadece Irmak kalmıştı yanımda.


Daha öncesinde bir ilişki deneyimim olmamıştı. Kendimi erkeklerden olabildiğince uzak tutmuş, bir ilişki ihtiyacı hissetmemiştim. Beni çok seven, el üstünde tutan ailem ve ne olursa olsun yanımda olacağını bildiğim arkadaşlarım vardı. Onlar bana yetiyordu. Melih o zamanlarda hayırı cevap olarak kabul etmeyen bir insandı. Bir erkeğe evet dediğimde başıma gelecekleri görmüşken, tanımadığım bir insandan böylesine etkilenmek duygularımı alt üst etmişti.


Düşüncelerimden hızla sıyrılıp gerçek hayata döndüm. Yere düşmenin etkisiyle tozlanan ve dağılan üstümü hızlıca toparlayıp kendime çekidüzen verdim. Kilotlu çorabım boydan boya yırtılmış akan kanın etkisiyle bacağıma yapışmıştı. Sızlayan bacağımı görmezden gelmeye çalışarak saati kontrol ettiğimde irkildim. Geç kalmıştım. Koskoca albayı beklettiğime inanamıyorum.


"İnanamıyorum, geç kaldım!" diye söylenerek askeriyeye yöneldim. Yanımda bana bakan Aslan ve Asil bile çoktan aklımdan çıkmıştı. Kapıda bekleyen askerlere doğru ilerlerken çantamdan kimliğimi çıkardım.


"Merhaba, Albay Mahir Özer ile görüşecektim. Kendisi beni bekliyor." diyerek aceleyle kimliğimi uzattım.


Asker kimliğime bakıp bilgisayardan gerekli kontrolleri sağladıktan sonra cevap verdi. "Geçebilirsiniz Elzem hanım. Kimliğinizi çıkarken alabilirsiniz."


Başımla onaylayıp hızla içeri girdim. Birkaç adım atmışken ne tarafa gideceğimi bilmediğimi farkettiğimde duraksadım. Tam geri dönüp kapıdaki askerlere soracakken yanıma gelmiş Aslan ve Asil'i farkettim. Şaşkınlıkla onlara bakarken Aslan konuştu.


" Albay ile görüşeceksiniz sanırım Elzem hanım. Burası hem askeriyeyi hem lojmanları kapsadığı için oldukça büyük bir yer. Yolu biliyor musunuz?"


"Aslında bilmiyorum ben de tam yolu tarif etmeleri için geri dönüyordum."


"Ben de askeriyeye gidiyorum isterseniz sizi götürebilirim."


Söyledikler karşısında gözlerimin ışıldadığından emindim. "Çok iyi olur yeterince geç kaldım zaten bir de kaybolup albayı daha çok bekletmek istemiyorum."


Gülümseyerek konuştuğunda gözlerim yine gülümsemesinde takılı kalmıştı. "O zaman bu taraftan ilerleyelim."


Yürümeye başladığımızda bakışlarım Aslan'ın kucağında beni izleyen Asil ile kesişti. Asil bembeyaz teni, yeşil gözleri ve sarı saçlarıyla tam bir porselen bebeği andırıyordu.


Gülümseyerek konuştum. "Asil sen kaç yaşındasın bakalım?"


Ona soru sormam onu heyecanlandırmıştı. Küçük elleriyle doğru rakamı yapmak ise onu biraz uğraştırmıştı. " Dört yaşımdayım ben. Sen kaç yaşındasın Melek?


Görünüşe göre Melek konusunda oldukça ciddiydi. "Çok büyümüşsün sen. Ben de 28 yaşımdayım."


Yaşımı söylemem Asil'in suratının asılmasına neden oldu. "Ama çok büyükmüşsün ben seninle nasıl evleneceğim!"


Yüksek sesle ettiği sitem hem beni hem Aslan'ı güldürmüştü. Gözlerim Aslan'ı bulduğunda hızla çektim. Hayır bakma Elzem, bakma kızım yanarız. Bu adam bizim akıl sağlığımızla oynar. Yola odaklan.


"Elzem hanım Mahir albay ile ne konuda görüşecektiniz?" Aslan'ın konuşmasıyla tekrar ona çevirdim gözlerimi.


"İşim gereği buraya taşınmam gerekiyor. Lojmanda kalıp kalamayacağım ile ilgili görüşeceğim Mahir albayla. Malum tek başına bir kadın olarak yaşamak 21. Yüzyılda bile oldukça zor."


"Anlıyorum Elzem hanım. Maalesef ülkemiz insanları kadın hakları konusunda hala oldukça cahil. Lojman kalabileceğiniz en güvenli yer. Umarım sonuç olumlu olur."


"Siz de burada mı oturuyorsunuz Aslan bey?"


"Aslan diyebilirsiniz Elzem hanım. Evet burada oturuyoruz. Ben Kıdemli Üsteğmen olarak görev yapıyorum." Sivil kıyafetlerle olduğu için asker olduğu aklıma gelmemişti. Oysa uzun boyu, kaslı bedeni, kısa saçları, sakalsız yüzü, dik duruşu ve sağlam adımlarıyla asker olduğunu haykırıyordu.


Aferin kızım biraz daha süz adamıda senin röntgenci bir sapık olduğunu düşünsün. İç sesimin uyarısıyla gözlerimi kaçırdım.


"Tamam, sen de Elzem de lütfen Aslan. Asil peki o da burada mı yaşıyor?"


"Ablam Ahsen askeriye doktoru eşi Hakan ise benim timimde Üsteğmen. Onlarda burada yaşıyor."


Ablasıyla aynı yerde yaşıyor olması çok güzeldi. Bir çok asker ailelerinden çok uzakta görev yapıyordu. Askeriye binasını görüş açıma girdiğinde rahatladım. Gerçekten oldukça büyük bir araziye kurulmuştu tek başıma bulmam çok vaktimi alırdı.


Aslan'ın bağırmasıyla irkilip ona döndüm. "Mert buraya gel." demesiyle bize doğru koşarak yaklaşan askere baktım. Uzun boylu, esmer ve yapılı bir adamdı.


"Emredin komutanım!" diye bağırmasıyla tekrar irkildim. Benim aksime Asil bile yüksek sese oldukça alışkın görünüyor bir tepki vermiyordu.


Benim irkildiğimi farkeden Aslan dişlerini sıkarak konuştu. "Bağırmasana oğlum. Asil ile ilgilen benim işlerim var." derken kucağında ki çocuğu ona doğru uzattı. Mert ise şaşkın bir şekilde bir bana, bir Aslan'a, bir Asil'e bakıyordu.


Uzanıp çocuğu alırken tekrar bağırmasıyla sıçradım. "Emredersiniz komutanım!"


"Ulan bağırma demedim mi ben sana? Kaybol gözümün önünden Mert." Asker kucağında Asil'le birlikte koşarak uzaklaşırken Aslan bana döndü.


"Kusura bakma Elzem askeriye biraz sesli bir yer zamanla alışırsın. Beni takip et albayın odasına götüreyim seni."


Başımı sallayarak onayladığımda tekrar yürümeye başladık. Bahçede ve binanın içerisinde onlarca asker koşturuyordu. Beni görenler bir bana bir üstüme başıma bakıyor yanımda ki Aslan'ı gördüklerinde ise hemen gözlerini kaçırıyorlardı. Bu tepkileri normal karşılıyordum. Emindim ki askeriyede her gün çorabı boydan boya yırtılmış kan içinde bir kadınla karşılaşmıyorlardı.


Bir odanın önünde durduğumuzda kapıdaki asker hemen ayağa kalkıp selam durdu.


" Albay içeride mi Salih? Elzem hanımı bekliyormuş."


"İçeride komutanım izininizle haber vereyim." Salih kapıyı çalarak içeri girdi.


Çıktığında "Albay sizi bekliyor buyurun komutanım."


İçeri girdiğimizde Aslan hızla selam durdu. Ben ne yapacağımı bilememiş öylece karşımda ki adama bakakalmıştım. Albay Mahir Özer uzun boylu, kumral, mavi gözlü bir adamdı. Çatık kaşları ve sert bakışlarıyla insanın içini ürpertiyordu.


Çatık kaşlarıyla beni inceledi bakışları bacağımda ki yarada durduğunda kaşları daha çok çatılmıştı. " Geç kaldınız Elzem hanım. Hep böyle bekletir misiniz karşınızda ki insanları?" sert bir sesle konuştu.


Ben daha lafa giremeden Aslan konuştu. "Albayım askeriyenin önünde bir olay yaşandı. Asil yola atladı araba çarpacakken Elzem hanım yetişip hayatını kurtardı. O yüzden geç kaldı." diye açıklama yaptı. Açıkçası bu beni çok rahatlatmıştı. Albayın bakışları karşısında konuşmak oldukça zordu.


"Sana soru sormadım Üsteğmen." sert bakışları Aslan'a yönelmişti.


"Kusura bakmayın efendim. Normalde geç kalmak pek adetim değildir ama bazı aksilikler yaşadım. Sizi bekletmek ve karşınıza bu şekilde çıkmak istemezdim." hızla konuştuğumda Mahir albayın bakışları yumuşamıştı.


"Bu seferlik görmezden geliyorum Elzem hanım. Buyurun oturun." dediğinde Aslan ile karşılıklı koltuklara yöneldik.


"Elzem hanım sizi tanımak için bazı sorular soracağım eğer rahatsız olacaksanız Aslan çıksın."


Aslan ile göz göze geldiğimizde gözlerine bakarak konuştum. "Önemli değil Mahir bey kalabilir. Gizlemem gereken bir hayatım yok." dediğimde Aslan çok hafif bir şekilde gülümsemişti.


"Efsun beni arayıp 'bir çalışanım gelecek lojmandan daire ayarlayabilir misin?' diye sorduğunda çok şaşırdım. Efsun ergenliğinden beri benden hiçbir şey istemedi. Ağabeyi olsamda birinden herhangi bir konuda yardım istemeyecek kadar gururludur. Sana çok değer veriyor olmalı."


Gülümseyerek konuştum. "Efsun hanım benim en zor zamanlarımda yanımda oldu. İş yerinde patron çalışan olsakta iş saatleri dışında abla kardeş gibiyizdir. Öz ablam olsaydı Efsun hanımı sevdiğim kadar sevebilir miydim bilmiyorum."


"Boşandığın dönemde işe başlamışsın. O dönemlerde tanıştınız sanıyorum." bu beklediğim bir soruydu.


Bakışlarım Aslan'a kaydığında gözlerinde ki şaşkınlığı gördüm. " Evet 2 yıl önce boşandığım dönemde tanıştık Efsun hanımla. Benim için zor günlerdi. Efsun hanım kendimi toparlamama çok yardımcı oldu."


Albay onaylayarak başını salladı. "Elzem hanım sormak zorundayım. Psikolojik tedavi gördüğünüzü, ilaç kullandığınızı gördüm. Ne için tedavi gördünüz?"


"Anlıyorum Mahir bey sormanızda herhangi bir sakınca yok. Bu utandığım bir durum değil. Ben 1 yıl evli kaldım ve ihanet sonucu bitirdim. Eski eşim narsist ve manipülatif bir insandı. Ben de fiziken değil ama ruhen derin yaralar bırakan bir süreç oldu. Onun izlerini silebilmek için psikolojik tedavi gördüm. Aldığım teşhis depresyon ve kaygı bozukluğu. Yani etrafıma, kendime zarar vereceğim, ataklar, krizler geçireceğim bir hastalığım yok. Daha çok zihinimde ki beni yoran düşünceler ve kaygılarla baş edebilmek için tedavi gördüm ve sonuç alarak tedavimi bitirdim." derin bir nefes alarak konuşmayı bitirdim.


Albay gülümseyerek bana baktı. "Yanlış anlama kızım seni eleştirdiğim ya da kınadığım için sormadım bu soruyu. Asla haddime değil benim eşimde uzman psikolog. Ama buradaki her can bana emanet farklı bir hastalığın olsaydı yaşayacağın kriz anında birine zarar verdiğinde ben bunun vebalini alamazdım. Sen de artık bana emanetsin. Evin hazır. Yarın yerleşebilirsin."


"Yanlış anlamadım sizi anlayabiliyorum Mahir bey. Bu kadar insanın sorumluluğunu almak büyük bir yük olmalı. Teşekkür ederim burada kalmama izin verdiğiniz için."


"Rica ederim kızım. Efsun kırabileceğim bir insan değil. Eğer o sana güvenip benim yanıma yolladıysa ben de sana güveniyorum. Dediğim gibi sen bana Efsun'un emanetisin. Bir sorun olursa, başın sıkışırsa çekinmeden bana gel."


Gülümseyerek cevap verdim. "Teşekkür ederim aklımda olacak."


Mahir albay Aslan'a dönerek konuştu. "Aslan Elzem senin karşı dairende yaşayacak. Alışana kadar yardımcı olursun diye düşünüyorum."


"Tabii ki komutanım. Elimden geleni yaparım."


"Yarın geldiğinde anahtarı alırsın kızım. Efsun evin eksikleri için bir şirket ile anlaşmış bugün eşyaları eve yerleştirecekler. Yarın ev oturmaya hazır olur." Albayın sözleri beni çok şaşırtmıştı. Efsun hanım bundan bana bahsetmemişti. Otele girdiğimde aramayı aklıma not ettim.


"Tamam Mahir bey ben daha fazla vaktinizi almayayım. Görüşmek üzere." diyerek ayaklandım. Benim arkamdan kalkan Aslan ile birlikte vedalaşarak odadan çıktık. Ev işinin hallolması derin bir nefes almamı sağladı.


Aslan'ın konuşmasıyla ona döndüm. "Elzem bacağın kötü görünüyor gel odama gidelim temizleyelim yaran mikrop kapmasın." diyerek beni yönlendirdi.


Geldiğimiz oda az eşyalı ferah bir yerdi. O ilk yardım malzemelerini çıkartırken ben koltuğa oturdum.


Aslan bana yöneldiğinde biraz çekinerek konuştum. "Arkanı dönebilir misin? Çorabı çıkarmam gerekiyor."


Aslan onaylayarak arkasını döndüğünde derin bir nefes alarak ayakkabılarımı çıkardım. Gerginlikten fark edemediğim acı şimdi kendisini derin bir şekilde hissettiriyordu. Yara olmayan bacağımdan çorabı kolayca sıyırdım. Yara olan bacağıma geldiğimde ise kandan yapışan çorap işimi oldukça zorlaştırmıştı. Çekmeye çalıştığımda kanayan yer yoğun bir acı vererek tekrar kanamaya başladı. Elimde olmadan ufak şekilde inlediğimde Aslan bana döndü.


Hala yaradan çorabı çıkarmaya çalışırken elindeki ilk yardım malzemeleriyle bana yaklaştı. " İzin verir misin ben bir bakayım?" diye sorduğunda gözlerimi ona çevirdim. Aslan elindeki malzemelerle önümde diz çöktüğünde ellerimi çoraptan çektim. Çorabı suyla biraz ıslattığında daha kolay bir şekilde çıkmıştı yaradan. Çorabı bacağımdan tamamen çıkartıp yere koydu.


Aslan bacağımda ki yarayı temizlerken ben kendimi sakinleştirmeye çalışmakla meşguldüm. Tentürdiyotu sürdüğünde acıyla irkildim. Canımın yandığını anladığında yaraya doğru üflemesiyle tüylerim diken diken olmuş, kalp atışlarım hızlanmıştı. Göz göze geldiğimizde hızla açılan kapıyla irkilip o tarafa döndük.


Loading...
0%