@zeyneepaslann
|
Kapının sertçe açılmasıyla irkilerek kapıya döndük. Kapıda esmer, uzun boylu bir kadın vardı. Aslan'ın önümde diz çökmüş halde durduğunu ve yerde ki kilotlu çorabı gördüğünde kaşları çatıldı. "Sedef seni daha önce kapıyı çalmadan içeri girmemen konusunda uyardığımı hatırlıyorum." Aslan'ın sesi oldukça sert çıkmıştı. "Evet uyarmıştın unutmuşum. Bu kadın kim?" kaba bir şekilde konuşmasıyla gözlerimi tekrar kadına çevirdim. Hala kaşları çatık bir şekilde tersçe bana bakıyordu. "Yeni komşum. Sen neden geldin?" Aslan durumdan sıkıldığını oldukça belli ediyordu ama Sedef'in pekte umrunda olduğunu sanmıyordum. "Ben beraber yemek yemeğe çıkarız diye düşünmüştüm. Uzun zamandır görüşemedik." Aslan'ın ters tavırlarına rağmen kızın konuşmaları bana yakın olduklarını düşündürmüştü. Belki bir ilişkileri vardı ve şu an ayrılardı. "Halletmem gereken işler var gelemem. Başka bir şey var mı?" Bu cevap hoşuna gitmemişti. Sinirden olduğu bariz bir şekilde belli olan gülüşüyle konuştu. "İşlerin karşındaki kadınla ilgili sanırım." "Öyle ya da değil. Neyi sorguladığını anlayamadım." Aslan bu konuşmadan oldukça rahatsız görünüyordu. Ben ise tenis maçı izlercesine kim konuşursa ona dönüyor, aralarında ki ilişkiyi anlamaya çalışıyordum. "Sorgulamıyorum Aslan, bu tavrının nedenini merak ettim sadece." "Sedef seni anlayamıyorum, hangi tavrımdan söz ediyorsun? Görende sürekli yemeğe çıktığımızı, bir ilişkimiz olduğunu düşünecek." Bunları söylerken gözü bana takılmıştı. Eh o zaman bunu bir mesaj olarak üstüme alınıyorum. Evet Elzem basbayağı sana evlenme teklifi etti işte gidip onu nüfusumuza alalım ne dersin? Fena fikir değil aslında. Elzem! İç sesimin çığlık atarak uzaklaşması pek hayra alamet değildi sanırım. Acaba ilaçlarımı bırakmasa mıydım? Kendi iç dünyamda ki hesaplaşmadan uzaklaşıp gerçekliğe döndüğümde Sedef cevap vermeden kapıyı çarparak gitti. Bambaşka beklentilerle geldiği odada, aldığı tepkilerin beklediği gibi olmaması onu hem kırmış hem sinirlendirmişti görünüşe göre. Aslan derin bir nefes alarak konuştu. "Elzem kusura bakma lütfen. Sedef biraz nasıl desem değişik bir kızdır. Seninle ilgili değil, genel tavrı böyle." Onun yerine mahçup olmuş görünüyordu. Gülümseyerek cevap verdim. "Gerçekten önemli değil Aslan. Başkalarının tavırları için mahçup hissetmene hiç gerek yok." "O zaman pansumana devam ediyorum." deyip tentürdiyotlu pamuğu yarama sürdüğünde hazırlıksız yakalanarak tekrar irkildim. Aslan acıdığını düşünüp tekrar üflediğinde, kapının açılmasıyla dağılan hislerim geri geldi. Kalp atışlarım ve nefeslerim hızlanmaya başladı. Evet bir erkek ilk defa bana yakınlaşmıyordu ama daha önce hiç bu şekilde hissetmemiştim. Bu hisler benim için çok yeniydi. Neredeyse hiç tanımadığım bu adamın bana hissettirdikleri beni korkutuyordu. Yarayı iyice temizleyip kapattıktan sonra işi bitmişti. Yavaşça doğruldu. "Bu kadardı." dedi gülümseyerek. Gülümsemesine karşılık vererek ayakkabılarımı giyip ayağa kalktım. "Teşekkür ederim seni uğraştırdım. Bu arada çöp var mı çorabı atsam?" Yaklaşıp çorabı elimden aldı ve masanın arkasında kalan çöp kutusuna attı. "Teşekkür etmesi gereken benim Elzem. Asil'i kurtarmak için yaralandın." gözlerime bakarak konuştuğunda benim aklımdan geçen tek şey gözlerinin ne kadar güzel olduğuydu. Sana söylemiştim Elzem, bu adam bizim akıl sağlığımızla oynar demiştim. 2 saatte aklımızı başımızdan aldı resmen. İç sesim bu sefer doğru söylüyordu. Bu adam gerçekten aklımı başımdan almıştı. "Büyütülecek bir şey değil kim olsa aynısını yapardı. Önemli olan Asil'in iyi olması. Ben artık gideyim. Malum yarın taşınacağım. Otelde ki eşyalarımı ayarlamam gerekiyor." "Elzem numaranı verir misin? Yarın sana evin anahtarını getirim. Hem tek başına taşınmaya çalışıyorsun yardıma ihtiyacın olursa haber ver mutlaka." "Tabii telefonunu verirsen yazayım numaramı." Telefonu uzattığında hızlıca numaramı girdim. İsim kısmını boş bıraktım. O nasıl hatırlayacaksa öyle kaydedebilirdi. Telefonu geri verirken ellerimiz birbirine değdiğinde elektrik çarptı. Hızla elimi geri çektim. Gülerek " Gel ben seni lojmanın kapısına kadar geçireyim." dediğinde sevinmiştim. Dediğim gibi burası gerçekten büyük bir yerdi. Tabii başka hiçbir nedeni yok. Hem bence o da bizi bırakmak istemiyor. Baksana kapıya kadar götürüyor bizi. Ayıp olmasa otelede gelmek ister bu kesin. İç sesim en konuşkan gününü geçiriyordu. Biraz daha devam ederse son günü olacak haberi yok. Askeriyenin çıkışına doğru ilerlerken Aslan konuştu. "Elzem bacağının iyi olduğuna emin misin? Dikişe gerek olduğunu düşünmüyorum ama yinede biraz derin ve uzun bir kesik. Hastaneye götürmememi ister misin?" Bak bizi bırakmak istemiyor işte. Ufacık bir kesik için hastaneye gidelim diyor. İç sesimi susturarak cevapladım. "Hiç gerek yok hastaneye gitmemi gerektirecek kadar derin bir kesik değil. Acımıyor bile zaten." Derin bir nefes aldı. "Bizim yüzümüzden yaralandığın için suçlu hissediyorum hala." Ufak bir kesikte olsa yaralanmam onu gerçekten rahatsız etmişti. "Aslan suçlu hissedeceğin bir durum yok. Lütfen bu konuyu daha fazla kafana takma. İlk defa yaralanmıyorum. Sizin yüzünüzden olmadı. Ben topuklu ayakkabılarla dengemi sağlayamadım sadece." İlk defa biri aldığım bir yara için bu kadar endişeleniyor, kendini suçluyordu. Ne yalan söyleyeyim biri tarafından düşünülmek çok güzeldi. Görünüşe göre bu adam çevremde oldukça ben yeni hislerle tanışmaya devam edecektim. 28 yaşına gelmiş üstelik daha önce başından evlilik geçmiş bir kadın olarak bana daha önce hiç hissetmediğin şeyler hissedeceksin deseler gülerdim. Gerçekten gülerdim. Ama hayat her zaman yeni şeyler öğretmeye devam ediyordu. Lojmanın çıkışına geldiğimizde kapıdaki askerden kimliğimi alarak Aslan'a döndüm. "Bıraktığın için teşekkür ederim. O zaman görüşmek üzere." "Görüşmek üzere Elzem." Ellerini cebine koymuş, görevli askerin olduğu kulübeye yaslanmıştı. Her ne kadar seyirlik bir manzara sunsada hızla arkamı dönerek uzaklaştım. Bugün yeterince röntgenci gibi davranmıştım. Daha fazla sapık konumuna düşmeye niyetim yoktu. Otele geldiğimde üstümde ki kıyafetlerden kurtulup kendimi duşa attım. Temizlendiğime emin olup çıktığımda ise ilk işim Efsun ablamı aramak oldu. Telefonu açtığında hemen konuştum. "Efsun abla sana inanamıyorum evin bütün eşyalarını almışsın!" Ufak çaplı sitemimi güzel kahkahasıyla karşıladı. "Tabii ki alacağım. Seni oraya ben gönderdim. Hiçbir konuda zorlanmana izin vermem. Sen benim kardeşimsin." Söyledikleri beni duygulandırmıştı. "Ya Efsun abla seni çok seviyorum." Gülerek cevapladı. "Ben de seni çok seviyorum güzel kızım. E hadi anlat bakalım bugün neler yaptın? Nasıl geçti günün?" Derin bir nefes alarak anlatmaya başladım. Sabah Asil'in yola atlamasından, Aslan'ın beni kapıya geçirdiği ana kadar her şeyi detaylarıyla anlattım. Birinin bana yol göstermesine ihtiyacım vardı. Benim duygularım alt üst olmuştu. Ne düşünmem ne hissetmem gerektiğine karar veremiyordum. Efsun abla beni dikkatle dinledikten sonra konuşmaya başladı. "Güzelim Melih'in sana yaşattıklarını biliyorum yakından şahit oldum. Şu an Aslan'a hissettiklerinin seni korkuttuğunu da biliyorum. Hak veriyorum. Ama her erkek aynı değil. Kötü bir deneyim yaşadın diye Aslan'ın da seni üzeceğini varsayamazsın. Hislerinden kaçma. Belki iyi sonuçlanır belki de kötü en azından belirsizlikte kalmamış olursun. Hayatın boyunca onunla olsaydım nasıl olurdu diye düşünmek yerine denedim olmadı der konuyu kapatırsın. Belki de hayatının aşkını bulmuşsundur. Denemeden bilemezsin. Hislerinin üzerini kapatma aksine üstüne git." "Efsun abla bu adam ateş gibi, beni yakar. 2 saatte aklımı başımdan aldı." Efsun abla kahkahalarının arasından cevapladı. "E ne güzel, sen de ateşe benzinle git o zaman. Etraf biraz alev alsın." Gülüşü benim de gülmemi sağladı. Onunla konuşmak her zamanki gibi içimi rahatlatmıştı. Pijamalarımı giyip yatağa uzandığımda telefonumdan gelen mesaj sesini duydum. Bilinmeyen Numara: Selam Elzem ben Aslan yarın askeriyenin kapısına geldiğinde ararsan seni yeni evine götürürüm. İyi geceler, tatlı rüyalar. Sanırım Aslan'ın kendini unutturmaya niyeti yoktu. Ki yazmasa bile unutacağım yoktu ya. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Gözümün önüne gelen Aslan'ın yeşil gözleri ise işimi zorlaştırıyordu. Karar vermiştim hislerimden kaçmayacaktım. Efsun ablanın dediği gibi o ateşse ben ona elimde benzinle gitmeye niyetliydim. Nasıl yani? Aslan'ı nikahımıza mı alacağız? Olur ben kabul ediyorum. |
0% |