Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm

@zeyneepaslann

Sabah uyandığım gibi mutfağa geçtim. Bugün Ahsen'lere kahvaltıya davetliydim. Elim boş gitmek istemiyordum. Dün aldığım yufkaları çıkardım. Ispanakları güzelce yıkadıktan sonra doğradım. İçine soğanı ve baharatları ekledikten sonra sosunu hazırladım. Tepsiye eşit şekilde bütün malzemeleri yaydıktan sonra fırına verdim.


Börek pişirken ben de kıyafet seçmeye başladım. Altıma siyah, rahat bir şort etek giydim. Üstüme yine siyah, uzun kollu bir bluz aldım. Masada önüme gelmemesi için saçımın ön tutamlarını arkada sabitledim. Takılarımı takıp, rimel, allık ve parlatıcı sürdüm. Parfümümü sıktıktan sonra mutfağa geçtim.


Pişen böreği fırından çıkardım. Dilimleyerek tabağa alıp üstünü kapattım. Tabağı alıp evden çıktım. Üst kata geldiğimde zili çalıp bekledim. Ahsen abla kapıyı açtı. Tabağı elimden alıp, sarılırken konuştu. "Neden zahmet ettin? Hazırlamıştık biz."


"Hiç zahmet olmadı. Kalabalığız yeriz hep beraber."


Gülümsedi. "Ellerine sağlık canım benim." sesini alçaltarak devam etti. "Elzem içeride Sedef'te var. Dün markette karşılaştık, kahvaltı edeceğimizi duydu. Zorla davet ettirdi kendini. Sana bir şey söylerse alınma olur mu? Sedef biraz değişik bir kızdır."


"Anladım, sorun değil. Daha önce karşılaşmıştık zaten." deyip içeri geçtim. Herkes gelmişti. Gözüm direk Aslan'la kesişti. Gülümseyerek selam verdim.


Ahsen arkamdan gelip herkesi masaya davet etti. Aslan yine yanıma geçerken onun yanınada Sedef oturdu. Aslan bana dönerek konuştu. "Günaydın. Nasılsın?"


Ben de ona döndüm. "Günaydın, iyiyim sen nasılsın?"


"İyiyim ben de. Dün gelemediğim için alınmadın değil mi? Mert sarhoş olmuş, onu almaya gitmem gerekiyordu."


Gözlerim Mert'e kaydı. Gerçekten akşamdan kalma görünüyordu. Göz altları morarmıştı, eliyle şakaklarını ovuyordu. Belli ki alkolün acısı baş ağrısıyla çıkıyordu. "Alınmadım, merak etme. Hem alınsaydım da çiçeklerin hatırı için affederdim."


Çiçekler çok hoşuma gitmişti. "Çiçekleri bu kadar sevdiğini bilmiyordum. Seni bu kadar mutlu ediyorlarsa, her solduklarında yenisini alırım."


Söyledikleriyle içimde ki kelebekler yine hareketlenmişti. Tam cevap vereceğim sırada Sedef'in sesini duydum. "Adın Elif miydi canım?"


Ona baktım. "Hayır adım Elzem." nedense adımı bilerek yanlış söylediğini hissediyordum. Benden hiç hoşlanmamıştı. Bakışları ve mimikleriyle bunu çok belli ediyordu.


Sahte gülümsemesiyle konuştu. "A öyle mi? Çok pardon. Sen kimin yakınısın? Aslan'ın kuzeni falan mısın?"


Söyledikleriyle şaşırdım. "Hayır. Neden birinin yakını olduğumu düşündün?"


"Ne bileyim lojmanda siviller kalmaz genelde. Birinin yakınısın sandım ben de."


Ben cevap veremeden Melek atladı. "Halam rica etti, babamda üstleriyle konuşup izin çıkarttı Sedefçiğim. Başka merak ettiğin bir şey var mı?


Melek'in hem çıkışı hem sözleri beni şaşırtmıştı. Onun gibi utangaç bir kızdan böyle bir çıkış beklemiyordum. Sedef'ten gerçekten hoşlanmıyor olmalıydı. Üstelik albayın kızı olduğunu da bilmiyordum. Efsun abla bir kaç kez yeğeninden bahsetmişti ama aynı Melek olduklarını düşünmemiştim.


"Aa sen Efsun ablanın yeğeni misin? Senden çok bahsetti ama ben sen olduğunu anlayamadım kusura bakma."


Melek bana dönüp gülümsedi. "Evet, benim. Halam senden de çok bahsetti bize. Seni çok seviyor. Halamın daha önce babamdan bir şey istediğine hiç şahit olmamıştım. Senin için aradığında hepimiz çok şaşırdık."


Efsun ablanın ne kadar gururlu bir insan olduğunu biliyordum. Hiç kimseden yardım istemez, her işini kendi hallederdi. Çok güçlü bir kadındı. "Efsun abla benim olmayan ablam gibi. 2 yıldır beraber çok vakit geçirdik, çok şey paylaştık. İş yerinde resmiyetimizi korusakta, çıktığımızda iki yakın arkadaş, abla kardeş gibiyiz."


"İstanbul'da yaşarken buraya gelmeyi nasıl kabul ettin? Yani iki şehir birbirinden çok farklı." Eymen'in sorduğu soruyla ona döndüm. Konuşmadan önce çayımdan bir yudum aldım.


"Ben İstanbul'da doğdum, büyüdüm. Çokta severim, üniversiteyi bile orada okudum. Ama artık benim için bir anlamı kalmamıştı. Efsun abla yeni açacağım şubede güveneceğim bir insana ihtiyacım var, dediğinde kabul ettim. Efsun abla herhangi bir konuda kırabileceğim biri değil. Zaten beni benden bile çok düşünür. Yapamayacağımı bilseydi benden istemezdi. Ben de kalktım geldim."


Melek konuştu. "Halam çok zeki bir kadındır. Kime güveneceğini, kime güvenmeyeceğini bilir. İnsanın potansiyelini anlaması için bir kaç gün geçirmesi bile yeterli olur. Seni buraya gönderdiğine göre her konuda çok güveniyor olmalı."


"Kesinlikle hayatımda gördüğüm en zeki insandır."


Konuşmaktan pek bir şey yiyememiştim. Ben konuşurken Aslan kendi tabağına aldığı her şeyden benim tabağıma da koymuştu. Bu ince düşünceli halleri beni çok etkiliyordu. İster istemez Melih ile kıyaslıyordum. Daha 4-5 gündür tanıdığım adam bile bana böyle davranırken, 6 yıl boyunca Melih'ten bunları hiç görmemiştim. İlk ilişkim olduğu için yapmaması gözüme batmıyordu çünkü nasıl olması gerektiğini bilmiyordum. İlişkimiz bana gayet normal geliyordu. Ama Aslan'ın daha bir ilişkide bile değilken ki davranışları bana her şeyi sorgulatmaya başlamıştı.


Aslan'a dönüp gülümsedim. "Teşekkür ederim."


"Önemli değil. Bir susmadılar ki yemek yiyesin." diye homurdanması beni güldürdü.


Hakan abinin sesini duydum. "Ahsen sen böreği ne ara yaptın?"


Ahsen abla cevapladı. "Ben yapmadım ki hayatım. Elzem yapmış o getirdi sağ olsun."


Aslan bana döndü. "Sen mi yaptın? Eline sağlık çok güzel olmuş."


Herkesten 'eline sağlık, çok güzel olmuş, bayıldım' tarzı sesler gelirken gülümsedim.


Sedef yine cevap vermeme izin vermeden konuştu. "Çok yağlı olmuş ama eline sağlık tabii yine de."


Bu sefer Aslan cevapladı. "Bence yağlı değil ben çok beğendim. Ispanaklı börek en sevdiğim yemeklerden biridir zaten."


Gülümseyerek ilk önce Sedef'e döndüm. "Herkesin damak tadı farklıdır tabii. Bir gün sen yaparsın, senin elinden yeriz Sedefçiğim. Eminim senin yaptığın daha güzel olur."


Sahte gülümsemesiyle bana baktı. "Yaparım tabii hayatım hiç merak etme."


Cevap verme gereği duymadan Aslan'a döndüm. "Bu kadar seviyorsan istediğini söyleyebilirsin, yaparım."


Dirseğini masaya dayayıp yüzünü bana döndü. "Söyleyeceğime emin olabilirsin."


Bakışmamızı tekrar Sedef'in sorusu bölmüştü. "Elzem sen hangi departmanda çalışıyorsun? Yani, yeni açılan şubeyi nasıl sana emanet etti, Efsun hanım?"


Gözlerimi Aslan'dan istemeyerekte olsa çekerek Sedef'e dönmek zorunda kaldım. "İnsan Kaynakları müdürüyüm ben. Ama 1 yıl boyunca Efsun ablanın asistanlığını yaptım. Ayrıca bu şubenin açılma sürecinde de yardımcı oldum. O yüzden işleyişe hakimim."


Kahvaltı sonunda bitmişti. Sofrayı yine erkekler topladı. Ahsen, Melek ve ben mutfağa geçtik. Sedef ise salonda oturmaya devam etti. Hızlıca mutfağı topladıktan sonra, balkona çıktım ve bir sigara yaktım.


Açılan kapıyla arkama döndüm. Aslan elinde sigarayla şaşkınca bana bakıyordu. Bu hali çok tatlı görünüyordu, kıkırdadım.


"Sigara içmeme mi şaşırdın bu kadar?"


"Sigara içtiğini bilmiyordum. Hiç içiyor gibi görünmüyorsun. Çok masum bir görünüşün var. Sanki kötü olan her şey senden uzakmış gibi."


Sözleri beni tekrar güldürdü. Bu tepkiyi ilk alışım değildi. Alışmıştım. "Üniversiteye giderken başlamıştım. Seviyorum sigara içmeyi ama gören herkes senin gibi şaşırıyor. Sana bir sır vereyim mi?"


"Ver bakalım."


Sahte bir özgüvenle konuştum. "Bazen alkolde içiyorum. Hatta bünyem çok sağlamdır. Masaya oturduğum herkesi bozar, öyle kalkarım."


Sözlerimi şaka yaparak söylesemde doğruydu. Çok sağlam bir bünyem vardı. Çok fazla olmasa da arada içiyordum. Biraz kafamda ki düşüncelerden uzaklaşmamı sağlıyordu. Gece kulübü tarzı yerlere çok gitmiyordum. Zaten içebildiğim tek alkolde rakıydı. Geri kalanların hepsi midemi bulandırıyordu.


Şakayla karışık söylediğimi farketmişti, güldü. "Çok iddialısınız Elzem hanım. Bir ara görerek teyit etmeyi çok isterim."


"Tabii ki Aslan bey. Ben yalan söylemem." biten sigaramı söndürdüm.


"Kahve borcunun birini şimdi ödemeye ne dersin?"


Çok güzel bir teklifti. İçerisi çok kalabalıktı, üstelik Aslan'la vakit geçirmek onu daha yakından tanımak istiyordum.


"Olur ama içeridekilere ayıp olmaz mı?"


"Olmaz, hiçbiri yabancı değil. Gel çıkacağımızı haber verelim."


O da sigarasını söndürdüğünde içeri geçtik. Aslan herkese hitaben konuştu. "Bizim işimiz var, çıkıyoruz."


İlk soru tabii ki Sedef'ten gelmişti. "Nereye gidiyorsunuz?"


Aslan derin bir nefes aldı. "İşimiz var, Sedef."


Sedef çatık kaşlarıyla bize bakarken Ahsen konuştu. "Tamam canım, sonra görüşürüz o zaman. Ben sizi geçireyim."


Ahsen kalkıp kapıya kadar bize eşlik etti. Sarılarak vedalaştıktan sonra aşağıya benim evime geçtik. Kilidi açarak içeri girdim. "Hoşgeldin. İlk misafirimsin."


İçeri girerken güldü. "Hoşbuldum." mutfağa doğru adımladım. Aslan'da peşimden geliyordu.


"Evet, ne içersin? Türk kahvesi, espresso, latte?"


"Sade Türk kahvesi olur."


Onaylayarak kahveleri koydum. Aslan'a döndüm. "Mutfakta sigara içiyorum burada mı oturmak istersin, içeride mi?"


"Burada, oturabiliriz."


Kahvenin yanına çikolataları çıkartıp tabağa koydum. Suları ve kahveleri koyduktan sonra masaya oturdum.


"Elzem, eski eşin yazdı mı tekrar?" bu soruyu sormaktan rahatsız görünüyordu.


"Hayır, yazmadı. Engelledim zaten."


"Elzem, nasıl oldu? Yani ihanet ettiğini söyledin, nasıl öğrendin? Cevaplamak zorunda değilsin tabii." Bunu sorarken gerilmişti.


Eski evliliğimi merak ediyordu. Nasıl başladığını, nasıl bittiğini. Belki ona hissettiğim şeyleri.


"Aslan, eski evliliğimi merak ediyorsun değil mi?"


Derin bir nefes aldı. "Evet. Ama kendini anlatmak zorunda hissetme. Seni üzecekse bilmeme gerek yok."


Güldüm. "Artık o beni üzemez. Üniversiteye yeni başlamıştım. Tek ilgilendiğim konu derslerimdi. Her zaman öyle olmuştu. Daha önce hayatıma kimseyi almamıştım. Melih ile arkadaş ortamında tanıştık. Uzun bir süre peşimden koştu. En sonunda kabul ettim. Yıllarca ayrılmalı, barışmalı bir şekilde devam ettik.


Çok narsist ve manipülatif biriydi. Ama daha önce deneyimim olmadığı için fark edemiyordum. Ona aşık değildim ama sevdiğimi düşünüyordum. Okulumuz bitti, aynı şirkette çalışmaya başladık.


Sonra evlendik. Daha balayı dönüşü mutlu olamayacağımı anlamıştım ama evlenmiştik artık. Giderek daha tahammülsüzleşen ve agresifleşen bir adam vardı karşımda. Bir şekilde idare etmeye çalıştım aylarca. Artık hiç kendim gibi değildim, çökmüştüm.


Gizem bizim şirkette çalışıyordu. İkiside mühendis. Zaten birbirimizden hoşlanmazdık. Bir gün telefonuma bilinmeyen numaradan mesaj geldi. Gizem'le, Melih'in yatakta olduğu fotoğraflar ve birlikte oldukları video. İşten çıktım, eve geçtim. Bir süre sonra Melih geldi gösterdim ona mesajları.


Sonrası beni suçlamalarıyla, sinir krizleriyle geçti. Çıktım, gittim evden. Dava açtım. Elimde ki delillerle tek celsede boşandık. Üzüldün mü dersen, salak yerine konmama üzüldüm. Kendime kızdım. Melih umrumda bile olmadı. Çünkü benim ona olan hislerim yıllar önce bitmişti. Ben sadece alışkanlığı devam ettiriyordum. Bunu sonradan farkettim."


"Yaşadığın bu kötü deneyim için üzgünüm Elzem. Keşke bunları yaşamamış olsaydın. Ama benim karşımda çok güçlü bir kadın var. Olan her şeye rağmen bu kadar güçlü bir şekilde ayakta duruyor olabilmen hayranlık uyandırıcı."


Söyledikleri beni gülümsetti ama sormam gereken bir şey vardı. "Aslan, senden etkilendiğimi inkar etmiyorum. Tanıştığımız andan beri flört ediyoruz. Eğer daha önce evlenmiş olmam senin için sorun olacaksa söyle lütfen. Bir şeyleri başlamadan bitirmek, ikimizide daha az zarar verir."


Kaşları çatıldı. "Daha önce evlenmiş olman benim için sorun değil, Elzem. Bunu en başından beri biliyordum. Senden etkilendiğimi saklamayacağım. Ama bu hisler benim içinde yeni. Seni daha iyi tanımak istiyorum. Sen de beni tanı. Sonra olup olmayacağına karar veririz, olur mu?"


Gülümsedim. "Olur, ben de seni tanımak istiyorum."


Bir süre bakıştık, kahvelerimiz biteli çok olmuştu. Aslan ayaklandı. "Ben artık gideyim, kahve için teşekkür ederim. Görüşmek üzere."


Ben de kalktım kapıya kadar geçirdim. "Görüşmek üzere."


Aslan ayakkabılarını giyerken üst kattan aşağı inenleri gördük. Herkes şaşkın bir şekilde bize bakıyordu. Bir kişi hariç. Sedef kaşları çatık ve sinirli bir şekilde bizi izliyordu.


Loading...
0%