@zeynegul
|
Hayat sana istemediğin şeyleri yaşattırıcak kadar alçaktır. Ben biraz hayat gibiydim, acı vericiydim. Yeni yer değildi aslında burası bana çünkü küçüklüğümden beri bir nevi bu yer için değil o insanı öldürmek için çabamı veriyorum ben. Bu yere değil, bu yerde ki bana bakınca içimde ki çoçuk kıpırdamaya başlıyordu. Bulunduğum salondan ayrıldım ve ustayla buluşma ayarlamam için genel olarak zorunlu oldukça konuşacağım katilin yanına ilerliyordum. Yaptığı imalar ve sözler boştu, katil görünümünü gülüşüne ve sözlerinin arkasında saklıyordu. Bahçeye göz gezdirdiğimde Desen'nin bana hoşnutsuz bakışlar atarak egzersiz yaptığını gördüm, büyük ihtimal benden nefret ediyordu ama eminim benim şu önümde ki iğrenç adamdan nefret ettiğim gibi değil. Katil ellerini arkasında birleştirmiş, güneşe doğru bakıyordu, açık sarı olan saçları daha da çok parlıyordu, yanına gitmek istemediğim için öylece durdum. "Ne o klişe anları yaşamak için mi orada dikiliyorsun? " Dedi bana bakmadan. Bana yandan baktı "Hadi istediğin olsun " Dedi ve "Beni mi izliyorsun? " Diye sordu kaşlarını kaldırıp, gülümseyerek. Zaten bu katille aynı ortamda bulunmaktan nefret ediyorum, birde böyle konuşunca tam zıvanadan çıkıyorum. "Bana iş planı mı anlat" Dedim onun aksine kayıtsızca, ben zaten hep onun aksiyim ve öylede olucam. "İş " Dedi ve kafasını bana doğru tam çevirdi "Sen işten başka birşeyler düşünmez misin ? " Dedi. Suyuna gitmek zorundaydım "Ne gibi? " Dedim başımı iki yana sallayarak. "Beni düşenebilirsin mesela" Dedi ve vücudunu da bana doğru çevirdi. Ona kayıtsızca baktım. "Şahsen ben odadan çıktığımdan beri öyle yapıyorum" Dedi gülümseyip, göz kırparak. Ne beni mi düşünüyordu, şahsen bende onu düşünüyordum, ne kadar zaman sonra öldüreceğimi. Ben hiçbir tepki vermezken, başını eğip ciddileşmesi gerektiğini anlayarak "Ofise gel " Dedi ve önden ilerledi. Onun arkasından uzun bir mesafe bırakmaya özen göstererek, arkasından ilerledim. Bir anda durdu ve bende durdum, onun amacı aramızda ki mesafeyi kapatmaktı ama durduğumu anlayınca bunu bilerek yaptığımı anlamıştır. İlerlemeye devam etti ve evleri olan yere girdik, kapı açıktı. Ortak salondan geçip, ofisine doğru ilerledi , kapıyı açtı ve bende içeri girip,arkasından kapıyı kapattım . Ofisi genel olarak tahmin ettiği gibiydi. Bir masa, siyah koltuk, saçma küçük tablolar... Öksürerek konuşmaya başladı "Sen artık grubun bir üyesisin " Dedi bana bakıp, tek kaşını kaldırarak. "Genel olarak burada kalıcaksın. İzin günün hiç verilmemeli ama ailen... " Gerisini dinlemedim zaten ailen bu kelimeyi duymayalı o kadar zaman olmuştu ki üstelik duyduğum kişide onların katiliydi. Bir noktaya bakıp dalıp, nefretimin daha da arttığı zaman "Duydun mu? " Ona döndüm kendimin bu oda da olduğunu idrak edince. "Ben istediğim zaman çıkabilirsin" Bu demek ti ki hiç bir zaman çıkamıyacaktım. Kafamı bir kez hoşnutsuzlukla salladım. "Şimdi sana görevinden bahsedicem" Dedi koltuğununda hafifçe sallanarak. "Bizim grubun üyesisin ve bizim bazen küçük maçlarımız oluyor" Dedi bileğinde ki deri cekete bakıp, oynatarak. "Savaşabilecek potansiyelin var, bunu net bir şekilde gösterdin. " Şuanda boş konuşuyordu. "Üyelerle iyi anlaşmanı beklemiyorum ama uyum sağlamak zorundasınız " Dedi bana dönerek. "Bizim bir ailemiz yok, o yüzden inan sen hiç sormasan izin gününün ne olduğunu bilmeyiz " Dedi gülerek ama daha çok bu gülmesi mutluluktan uzaktı. "Sormak istediğin soru var mı? " Dedi kaşlarını kaldırarak. Biraz düşündüm ama aklıma bir soru gelmedi, nede olsa gelirse yakınımda olacağı için rahatlıkla söyleyebilirdim. Ben sessiz kalınca "Sorun olmadığına göre, Desen'nin yanına git ve sana motoru öğretsin" Dedi başıyla kapıyı gösterip. Motor sürmeyi bilmediğimin belli olduğu biliyordum. Kafamı bir kere eğerek odadan çıktım. Desen'le konuşmak benim için zor olmayacaktı. Bahçeye çıktım, Desen ayaklarını bağdaş kurarak otırmuş, ellerinin parmaklarını bilerleştirip, dizlerine yaslamıştı, gözleri kapalı bir şekilde odaklanmıştı. "Bana sürmesini öğretmen gereken bir motor varmış" Dedim yanında durdunca. Bana bir gözünü açarak, yandan baktı ve tekrar gözünü kapatıp, konsantre oldu. Madem öyle hayatım boyunca kimseye yalvarmadım ve böyle basit bir şey için de yalvaracak değildim. Onu umursamaz bir şekilde yanından ayrıldım. Bakışlarını üstümde hissediyordum. Gerçekten de özür dilememi falan mı bekliyordu? Hayatım boyunca kimseden ne özür diledim ne de teşekkür ettim çünkü kimseye özür dilemem gereken bir şey yapmadan ve kimsede bana teşekkür etmem gereken birşey yapmadın. Özür dilemek seninle ilgiliydi ama teşekkür etmek karşı tarafla ilgiliydi eğer bu hayatta birisi bana teşekkür edilmesi gereken birşey yapmasaydı 'teşekkür ederim ' demesem bile teşekkür niyetine teşekkürden daha üstün olan davranışlarımı gösterirdim. Aynı ustama yaptığım gibi... "Tamam öğretirim " Dedi tam tahmin ettiğim gibi, ona doğru döndüm "Ama sadece Aker için " Dedi ve yerinden kalkarak öne doğru ilerledi, insanlar ne ilginç değil mi? Birine yardım etmek için kendilerince koşul belirtiyorlar , aslında bu da bir insan ezmektir. Kafamı eğip, derin nefes alarak peşinden ilerledim. Bahçenin en ıssız köşesinde, bagaj kapağının önünde durduk. Desen eğilip, kapağın alt kısımlarını yukarı doğru çekti. "Ve benim bebeklerim " İçeri bir bagaja göre oldukça büyük ve ferahtı, Desen'nin eli değdiği belliydi çünkü o katilin eli birşeye değse sadece kırmızı sıvı dökülürdü içeriye. Desen rahat ve özgüvenli bir şekilde havalı duran motorların önünde durdu. Bunlar ninja moturuydu, bir ninja olarak motorlar hakkında tek bilgim buydu ama bunu belli edecek değildim. "Bunlar ninja motorları" Dedi Desen benim bilmediği mi zannederek. Kafamı bir kere salladım. Renkli renkliydi ,zaten ninja motorlarının öne çıkan kısmı büyük ve renkli olmasıydı. Desen belini ve parmaklarını dans ettirerek beyaz ve morun rengini barındaran motora doğru ilerledi. "Aşkım" Dedi motorun başını öperek, ona tuhaf bir şekilde baktığımı gördüğünde "Kusura bakma, söz konusu motor olduğunda kendimi kaybederim " Dedi ve tekrar motoruna dönüp, başını okşadı. "Her sürdükten sonra mutlaka temizlerim " Dedi motoruna bakmaya devam ederek. Herkesin tuhaf alışkanlıkları vardı zaten ama önemli olan zaafdır, o açığı biri görünce eninde seninde seni oradan vurur, en yakının bile. Motorunun yanından ayrılıp, önümde durdu "İlk adım motorla olan diyaloğundur" Dedi normal birşey dediğini zannedip, gülümseyerek. "Cansız olan birşeyle diyalog kuramazsın, ki kursan da bir etkisini göremezsin" Bunu kalbimden biliyordum. Kalp benim için duygu değil, öylece sıradan bir organdır. Birden iki eliyle birlikte kolumdan tuttu "Olmaz öyle şey. Motorlar bir kere canlı " Sonra biraz düşündü "Olmasa bile bu demek değildir ki onlarla iletişim kuramazsın diye " Dedi ve ellerini kolumdan çekip, göğüs altında birleştirerek, ofladı. Kafamı iki yana sallayarak, işin içinden nasıl çıkıcağımı düşündüm ve yalvaran kedimsi yeşil gözlere baktım. "Tamam kurucam " Dedim kurtulmak için. "Ne kurucan? " Dedi anlamamış gibi yaparak, gözlerini büyüttü. "İletişim" Dedim kısık sesle. Sevinç dolu bir kahkaha attı. Ah bir motorla konuşacağım aklımın ucuna gelmezdi. Gerçi insanoğlu hep böyledir, içinde bir bedenden başka birşeyin olmadığını bilmelerine rağmen ölülerin başında bulunan bir taşla konuşuyorlardı ve ben bunu yapmadığım için amcamın gözünde doğru konumdaydım, kalpsizdim. Desen bu sefer nazikçe bileğimden tutup, beni motorlara yaklaştırdı "Selam diğer bebekler " Dedi diğer motorlara da gülerek "Bu Nafya" Dedi beni sol eliyle göstererek sonra bu sefer bana döndü gülümseyerek "Sıra sende, sen onlara diyeceksin" Dedi yüzüne aval aval bakınca, kaş göz işareti yaptı abartılı bir şekilde. "Onlar bana dedi mi ki " Dedim bileği mi, Desen'nin elinden kurtararak. Desen bana oflayarak baktı "Dedi " Ona hala öyle bakmaya devam ettiğimde "Ben duydum" Dedi sıkılmış gibi önüne dönerek. Ah tamam. " Hoşbulduk " Dedim ne diyeceğimi bilemeyip, doğru olduğuna inandığım sallamamla. Desen bana doğru bakıp, büyükçe gülümsedi "Tam olarak cevap bu değildi ama neyse " Dedi mennunmuş gibi. Doğru cevabın ne olduğu zerre umrumda değil. Bana tamamen döndü ve kendi motoru olduğuna inandığım beyaz ve mor rengi barındıran motora doğru ilerledi ve profesyonel bir şekilde motora bindi. "Şimdi kendine en yakın bulduğun motoru seç " Dedi. Sanki çok önemli birşey seçicekmişim gibi. "Herkesin kendine ait motoru vardır ve kim üye olucaksa da motoru olmalı " Dedi ciddi bir konuymuş gibi. "Sol taraftakiler kimseye ait değil, yedek amaçlı duruyorlar, onlardan birini seç " Dedi mor kaskını takarak . O tarafa doğru döndüğümde, gözüme Desen'nin dediği gibi öyle birşey batmadı. Daha fazla konuşmamak için "Tamam bu olsun " Dedim elimle simsiyah motoru göstererek. "Ah tam tahmin ettiğim gibi " Dedi kınayıcı bir şekilde. Ben ise bu işkence bir an önce bitsin diye sabırsızlıkla bekliyorum. Kafa hareketiyle seçtiğim motoru göstererek "Bin bakalım " Dedi. Motor biraz onun uzağındaydı. O tarafa doğru yürüyerek, giysime baktım "Sence bu şuan gerekli mi?" Dedim giysimi göstererek. Desen' de yeni fark etmiş gibi başını salladı. "Çıkar" Dedi normal birşey diyormuş gibi. Ona yüzümü buruşturarak baktım . "Altında yarım atlet yok mu? " Dedi kaşlarını kaldırarak. Kafamı salladım. "Eee o zaman yemeyiz seni, birde merak etme biri de girmez " Dedi içimi rahatlatmak istiyormuş gibi. Kendisi rahat üstlerde olduğu için rahatlıkla biniyordu. "Saçmalama nerede sürücez o zaman " Dedim geri adım atarak. Bana dehşetle bakarak "Bügün sürmeyeceğiz akıllım sadece nasıl çalıştığını öğreticem " Dedi. "Hem benden bile böyle çekiniyorsun, seni evlenince düşünemiyorum " Dedi önüne dönüp, gülümsemesini tutarak. "Birincisi" Diyerek öne çıktım "Ben asla ama asla -" Tam cümlemin devamını getirecekken o sözümü benim yerime getirdi "Evlenmem" Dedi gözlerini devirerek. "Klasik kız yalanı " Dedi elini 'geç' dermiş gibi sallayarak. "İkincisi ise hiçbir kuvvet bana üstümü çıkartıramaz. Kız olman senin önünde rahat edeceğim anlamına gelmiyor " Dedim sinirli bir şekilde. "Tabii bu senin mahrem alanına girer, zorla bir sapık gibi üstünü de çıkar diyemem " Omuzlarını aşağı yukarı sallayarak. Dediğine tepki olarak başımı salladım ve hızla çelik kapıya doğru ilerledim, burası iyi korunuyordu , eğilmiş çelik kapıyı açıcakken "Ama bunu Aker'e bildirmem lazım" Dedi sesi ispiyonlamak istiyormuş gibi de değildi ama bu durumdan hoşnutsuz da değildi. Bu kızla aramız hep bu tarz da ilerleyecekti anlaşılan. Motor aşkı o kadar büyükmüş ki bana olan kinini de unutmuştu, bumuydu aşk, kini bile unutturacak birşeymiy di? Neyse böyle saçma birşey düşünmem çok saçmaydı, benim sokaklarım yanımdan bile geçemeyen bir duyguyla ilgilenemezdim zaten benim gibi birine bile uğrarsa bu duygu sözüm olsun ki bu duygudan korkucaktım çünkü benim nefretim bu yeryüzünde ki bütün duygulardan üstündür. Onu umursamadan çıktım barajdan. Bahçeye çıktığımda tam bodrum kapısının önünde beklemediğim bir yüzle karşılaştım. Aker'le. Katilimle. Bana bakarak başını yana çevirip, kaşlarını kaldırdı. Ne var dercesine başımı salladım. Sözde benim taklitimi yaparak başını salladı, gözlerini büyüterek. Ondan kurtulmak için yanından geçecek ken önüme geçti. Muhteşem... Şimdiden kendini öldürtmek istiyordu belli. "Ne var?" Dedim bu sefer. Dudaklarını memnuniyetle büzdü "Burada soruları sen mi soruyorsun? " Dedi kaşlarını kaldırıp, kollarını bağdaş kurarak. "Aynen mesela seni pembe kazak ve şort içinde görünce lider olduğunu sorgulamam gerekiyordu" Dedim onun gibi kollarımı bağdaş kurarak. Vay dercesine bana baktı. Bende aynen öyle dercesine ona baktım. Onun taklitini yapan kollarıma baktı ve bir adım yakınlaştı, kollarını bozmadan, kolları kollarıma değecek kadar yakındı. Gülümsedi, gülümsedi, gülümsedi "Gir içeri " Dedi tüm ciddiyeyiyle. "Ne? " Dedim kaşlarımı kaldırarak, bu benim şaşırma biçimimdi çünkü ben hayatımın tüm şokunu beş yaşında yaşamıştım, daha neye şaşırabilirdim ki?... Ona bakınca tiksiniyordum hatta şuan koluna değen kolumu bile kesmek istiyordum ama öyle bir yapmalıydım ki nefretim bile yüzümden okunmamalıydı, hayat bana bunu da öğretmişti, duygularını gizlemeyi. Bana başını yana eğip ,gözlerini kısarak baktı. "Çok güzelsin " Dedi birden sanki az önce ki iç sesime kulak verip, şaşırtmak isteyerek. Yüzüm belki de en şaşkın halidir şuanda, katilimden iltifat alıyordum ama çok farklı bir yüz ifadesiyle. Ona diklenerek baktım, yüz ifedemi düzelterek. "Hatta bu yüz ifadesine rağmen bile çok güzelsin" Dedi neyi ima ettiğini anlamayarak. Güldü. "Bazı şeyleride anlama işte" Dedi içtenlikle gülümseyerek. Neye iltifat ediyordu bu? Yada ne için? İltifatları için boyun eğeceğimi mi bekliyordu şuan? Eğer öyle bir beklentisi varsa hiçbir şeye gülmeyen ben işte buna gülerim. Kollarımı düzelterek yanından geçip gittim ama ona da çarpmıştım. Hiç kimse ben izin vermeyeceğim sürece bana birşey yaptıramaz ve öğretemez. Peşimden adım sesleri geliyordu "Ben senin liderinim ve yapmak zorundasın umarım anlata bilmişimdir " Dedi gülerek, pek ciddi olamayarak, sanırım liderim oluşu pek hoşuna gidiyordu ama unutuyordu ki şuan gülerek konuştuğu kız, onun ceddalı olucaktı. "Belli ki anlatamamışsın " Dedim daha hızlı adım atarak. "Kovalamaca oynamak isteyeceğini söyleseydin, oynardık ekiple, haber vermen yeterliydi " Dedi bildiğin peşimden koşarak. Ona doğru aniden döndüğümde tam önümdeydi, bana biraz çarptı ama kendini hemen düzeltti. "Bak motor işini öğrenmek istemiyorum " Dedim diklenerek. "Öğrenmek zorundasın " Dedi dişlerini sıkarak, ilk defa kızgın halini göstermişti ama fark ettim ki gülünce ve sinirlenince iki farklı insan gibiydi, bu yüzünle mi benim ailemi öldürmüştün. O yüzden mi bu mu katil diye az da olsa şüpheye düşmüştüm. "Niye? " Dedim kafamı iki yana sallayarak. "Çünkü kendini korumak zorundasın " Dedi ve derin bir nefes alıp, başını eğdi. "Ben kendimi her türlü korurum, bir motora mı kaldım " Dedim alayla. Bıkkın bir nefes vererek "Biz düşmanla uğraşırken sen öylece kalıp, olanları mı izleyeceksin? " Dedi çatık kaşlarla. Yüzümü buruşturarak " Niye sen motor mu sürüceksin? " Dedim alayla. Tekrar bıkkın bir nefes verdi "Fazla dik başlısın " Dedi ve başını eğdi sonra kafasını kaldırıp, birden gülümsedi "Ama ben severim dik başlı insanları " Şimdi ise akıl sağlığından şühpeleniyordum acaba deli ve ne yaptığını bilmiyor mu? Böyle bir durum varsa bile o iğrenç kalbini yerinden sökücem. Yüz ifedeme bakarak "Deli olduğumu mu düşünüyorsun ? " Dedi gülümsemeye devam ederek, hiç şüphesiz hemen başımı salladım, yalan söylemeye gerek yoktu, hem belki bana akıl sağlığının bozuk olduğunu itiraf ederdi. "Aynen şaun yaptığım delilik, sen birşey istemiyorsun ve ben bir lider olarak buna karşı çıkamıyorum bile " Derin bir nefes verdim, iyice sıkılmıştım bu sözlerinden. "Birşeyler istemiyorsam niye yapayım? " Dedim sakin kalmaya çalışarak . "Bak tamam bir birey olarak istemediğin birşeyi zorla sana yaptıramam ama gerçek şu ki sen şuanda beni-" Sertçe sözünü kestim "Ben buraya iş yapıp, hakkımı almaya geldim " Dedim kaşlarımı kaldırarak "Burada lider kim olursa olsun beni ilgilendirmiyor, ben işimi yaparım " Aslında tam olarak da beni ilgilendiren konu buydu "İkide birde bu kelimeyi söylemekten ve dile getirmekten vazgeç " Dedim dişlerimi sıkrarak, sabrımı zorluyordu çünkü galiba şuan ölmek istiyordu. Arkamı sertçe dönerek, oradan ayrıldım. Arkamdan gelmediği için şanslıydı çünkü ölüm fermanını erkene çekebilirdim. ⚔️ Adımlarımı çimenlerin üstünde ilerleterken birden flütü andıran huzur verici bir ıslık sesi geliyordu. Gözümü kapatım ve olduğum yerde durup, bu sesi dinledim. Bana cesaretimi ama bir yandan da o hiç kimsenin bilmediği yanımı fısıldıyordu. Bu ses daha da yakından gelmeye başladı. Gözlerimi açtığımda bu yeteneğin sahibinin bana gülümseyen Yaka olucağını tahmin etmezdim. Dudağının kenarında, dalın üç delikli hali bulunuyordu . Aramızda ki çok olan mesafeyi kapattı. " Vay güvenlik beni mi dinliyorsunuz " Dedi gururla gülümseyerek. Bıkkın bir bakış attım. Buranın insanları da bir değişikti. "Evet hatta birazdan geyşa olup dans edicem " Dedim alayla. Ona göre komik olan alayıma gülerek " Komik kızsın ha " Dedi. Bana dedi, hayatımda her sözü beklerdim insanlardan ama bunu asla. Bununla da uğraşamıyacaktım, yanından ayrılıp hızla ilerledim, neye ilerlediğimi bilmeden. ⚔️ Ortak salondaydım daha doğrusu salondaydık. Yemek yapılıcaktı ve ben şuan bu zamana kadar bunlar nasıl yaşadı diye düşünüyordum çünkü yemek yapmayıp, yemekle cebelleşiyorlardı ve bunu yapan kişi Aker'di. "Ya oğlum bari derisini yüzme " Diyordu Den ,Aker'in balığın derisini özensizlikle kestiğini görünce, sesi ağlamaklı geliyordu. Saçma tepkisine bir bakış attım. Aker , Den'e yandan bakıp, gülümseyerek "Oğlum bir balığın derisi yenilir mi? " Dedi alayla. "Sen balığın derisini süzmüyorsun ki bildiğin bir katil gibi balığa acı çektiriyorsun " Dedi Den. Balığı nasıl kestiğine ve yüzünde ki alaycı ifadesine baktım ve Den'nin sözleri bir kez daha bana bir tokat atarcasına ağır geldi. Katil gibi . O bir katil gibi değildi, O katildi. Hatta tüm yüzyılın en acımasız katili , gerçi acıyan bir katil varmıydı ki?... Siyah kolsuz tişörtünün üstünde , beline bağlı olan kısa önlük vardı ve dikkatimi çeken şey, o kanlı önlüğün sahibinin bir psikopat gibi gülmesiydi. Ona baktığımı fark etmiş olucak ki bana yandan bir bakış attı ve gülüşü, sırıtışa çevrildi. Şimdi bir salak gibi tahmin ettiğim şeyi düşünüyordur, neyse öyle düşünsün bu benim işime gelir ama zamanla ne de olsa onun hakkında ne düşündüğümü anlayacak ve bu hayatta ona sadece bir duygu beslenebileceğini öğrenecek, tiksinti. Ona kayıtsız bir şekilde baktığımı görse bile gülüyordu sanki ona iltifat ediyormuşum gibi ama merak etmesin ölümümün benden olması ona en büyük iltifat olacaktır. Desen , kırmızı eşofmanıyla içeri girdi, aç olduğunu belli edercesine karnını tutuyordu. "Hadi ama açım ve siz hala bir balığı yapamadınız " Dedi bağararak "En sonunda bu balığı çiğ yiyicem " Dedi hayıflanarak. Aker başa çıkamıyıyormuş gibi elinde ki bıçağı kesme tahtasının üstüne bıraktı. Derin bir nefes alarak, belinde ki önlüğü hızlıca çıkardı, ellerini bir yere sürmemek için özenle davranarak çıkışa doğru ilerledi "Ben duş alıp gelicem" Dedi ve kapıdan çıkmadan önce sırıtarak bana baktı. Bu sırıtma neyin nesiydi? Derin bir nefes alarak yerimden doğruldum artık sıkılmıştım ve karnımı doyurmam gerekiyordu. Tezgahın önünde durup, üstünde ki malzemeleri lavabonun içine bıraktım, arkamda her iki anlamda da aç gözlerin bana baktığını hissediyordum. Rafta bulunan temiz önlüğü hızla belime bağladım. Ellerimi yıkadım, yemek yapmayı biliyormuydum tabikide evet, insanın yemek yapacak kimsesi olmadığı için bunu zorunlulukla öğreniyordu ve yemek yapmaktan nefret ediyordum çünkü bunu ne için öğrendiğimin farkındaydım. Deniz yosununa bim verdikten sonra, yumurtanın haşlanması için suya koydum , gerekli baharatları koyduktan ve eriştesini de pişirdikten sonra yarım saatte hazır olmuş oldu. Kendime bir kase doldurdum ve arkama döndüğümde ,açlığını unutup, tamamen bana odaklanan dört yüz vardı, ne ara beni gülümseyerek kapının kenarına yaslanmış olan pis yüzün geldiğinden bir haberdim, yine korkunç kişiliğinin üstüne renkli bir üst giymişti, sarı onun üstünde berbat görünüyordu. Den yutkunarak yerinden kalkıp, hızla kendine bir kase doldurdu. Çubuklarını sıcak eriştiye daldırarak " Tanrım her gün işkencedeydim ve sen sesimi duydum " Ağlamaklı sesiyle birden kaseyi tezgaha bıraktı ve ellerini birleştirerek yalvarıyordu . Desen şokla yerinden ayrılıp, belli ettirmemeye çalışarak kendine ramen doldurarak "Den bile yemeği bırakıp, ağlayarak dua ediyorsa " Diyerek doldurduğu kaseyi kaldırıp " Güzel olmalı " Dedi ve çubuğunu batırdı. "Yada biz yokluktaydık " Dedi Yaka gülerek tezgaha ilerleyip, kasesini doldurarak. Bu çoçuk şaun kendince espirimi yapmıştı? Pis sırıtışlı katil ilerleyerek kendine kase doldurdu. Çubuğunu dövmeli parmaklarının arasında tutarak, sıçak ramene batırdı, öfledikten sonra ağzına attı. Memnun mırıltılar çıkararak ağzında götürüp getiriyordu. Kaşları çatıktı. Ona meraklıymışım gibi baktığımda, gülümseyerek bana bakıp " Seni bunun için bile işe almalıymışız " Dedi. Pis katil senin yüzünden bu yemek yapmayı bilişim ama bir gün sana öyle acı bir tabak sunucam ki kan kusucaksın! Onun görüntüsü buydu işte kirli dövmelerinin üstüne anlamsız renkler giymeseydi. Kendi tabağımda azıcık ramen kalmış şekilde, tezgaha hızla koyup, çekildim. Onlara iyilik yapmak midemi bulandırmıştı . Hepsi ellerindeki kaselerle masaya kuruldu. Ben ise ayaktaydım. "Görevime ne zaman başlayacağım? " Dedim, çünkü malum onların içinde sıkılıyordum. Aker kasesini masaya bırakarak, bana döndü " Senin ne görev yapacağına ben karar veririm " Dedikten sonra gülümsedi "Malum seni işe alan benim " Dedi üste çıkmaya çalışan bir imayla. Bu senden üstünüm ve dediklerimi yapıcaksın imasımıydı? Bir kere kafamı salladım. " Biz genelde iş aramayız, bu toplumun sorunlarıyla ilgileniriz " Onların ailelerini öldürerek. Aslında benim anne ve babamın bizzat kimin elinde öldürüldüğü belli bir görevli tarafından yani benim yeni işim olan meslek tarafından ama konu buydu bu çete tarafından aileler ölüyordu, bu emirleri verende çetenin lideri olan kişiydi evet ben küçükken, Aker'inden benimle o ara aynı yaşta olduğunun bilimcindeydim çünkü o zaten o yaşta bir lider olupta bu emri veremezdi ama sadece benim annem ve babam ölmemişti, her yıl çoçukların aileleri bu çete tarafından öldürülüyordu hatta bu işe girmeden bir hafta öncede bir çoçuğun ailesinin ölüm haberini almaıştım, eee Aker' de burada yeni lider olmadığına göre bu acımasız emir verme işi hala devam ediyordu . Ben onları kökten bitirmek için buradaydım çünkü benim çoçukluğuma intihar ettirecek bir hata yapıldı ve ben artık çoçuklar için özellikle kız çoçukları ve kendi baygın olan çoçukluğumu bu acıdan kurtarmak için savaşıcaktım. Sonum acı bir idam olsa bile! Bu göreve girmiş olsam da hiç bir ailenin çoçuğuna değil zarar vermek, verilmesine de izin vermeyeceğim. "Bizim asıl görevimiz dışarıdan olan casusları temizlemektir " Ama aıl casus olan ninjaya bu sözleri anlatıyordun. Ninja demek casus demekti o yüzden bir ninja olduğumu asla bilmemeleri gerekiyordu . " O yüzden motor kullanmayı bilmen gerekiyor " Dedi kaşlarını kaldırarak. Den yemeğini tam bitirememiş bir şekilde ayağa kalkınca, Desen "Den bile yemeği-" Derken, bende dahil tam üç kişiden aynı anda aynı cümle çıktı "Tamam sus anladık! Önemli birşey vardır! " Desen kafasını bir suçlu gibi eğince, ben, Yaka ve Aker tuhaf bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Den ise hayretle hepimize baktı ve normal yüz ifadesine bürünerek bana doğru ilerledi, tuhaf bir şekilde sırıttı ve çeteye döndü "Onu jaguarımızla kapıştırıcaz.". " Ne!? " Diye sesler yükseldi ama ben sadece, Den' e dehşetle bakmakla meşgüldüm. "Abartmayın" Dedi Aker ciddi bir tonla. Bunu biliyordum işe aldıkları kişiyi test ediyorlardı ama merak etmesinler , ben bu testin âlasını geçtim. İfadesizce şaşırmaya devam... "Ama abi durum bu, ister evet de ister hayır " Dedi Yaka ellerini kaldırarak "O görüntüyü görmek için sabırsızlanıyorum " Dedi sinsi bir şekilde bana dönüp, sırıtarak. Bu çoçuğun benimle meselesi ne? Anladım ben onu , dayak istiyor kapıyı açamayan çoçuk. Aker, tepkime bakmak için bana döndü. Kabul eder bir şekilde kaşlarımı ve omuzlarımı kaldırdım. Benim için sıkıntı yoktu. Aker dehşetle bana bakmaya devam ederek "Hadi bunlar deli " Dedi sol eliyle üyeleri göstererek, üyeleri gösteren eli bu sefer bana döndü " Sen niye onlara uyuyorsun? " Dedi sitemle. Bir dakika bu zaten bir sınama aşamı değil mi? Birden ayağa kalkarak "Bu kesinlikle olmayacak. " Dedi emir verircesine. Sonra hepimizin tuhaf bakışları karşısında " Jaguar günlerdir aç " Diyerek odadan sertçe çıktı. Ben ne yılanlarla uğraşmıştım, senin aç jaguarın mı bana koyıcaktı? Bende peşinden sertçe çıktım odadan. Hızlandım ve ona yetiştim. "Hey" Dedim bağararak, durması için. Sesimle birlikte durup, bana döndü, kaşlarını sorgularcasına kaldırarak. "Merak etme senin juguarından korkmam " Dedim kollarımı bağdaştırarak. Kaşları sorgulamadan çıkıp, bu sefer şaşırmış bir biçimde kalkmıştı. "Çünkü senin jaguarın " Dedim omuzumu yukarı aşağı kaldırarak. Ne demek istediğimi anlamış gibi, sırıtarak bana doğru eğildi ve kollarıma bakıp, taklidimi edercesine kollarını göğsünün altında birleştirdi. "Ha yani benim jaguarım olduğu için mi yenebileceğini sanıyorsun? " Dedi. "Yani " Dedim umursamaz bir sesle, gözlerimi kaçırdım. Güldü. Neye güldüğünü bilmiyorum ve umrumda da değil. "Ahhh" Dedi birden, yüzümü buruşturarak ona döndüm. " Vay. Gözlerini kaçırınca da güzel olabiliyormuşsun " Dedi derin bir şekilde gülerek . Ne yani? Beni güzel mi buluyor bu katil?! Çoçukluğum sırıttı. Ama ben sırıtmıyordum. Birden eli yavaşça çeneme doğru ilerliyordu ve hızlıca çenemi tutup, yüzümün her zerresinde gözleri gezindi, en son dudağıma baktığında hafifçe yutkundu. Ne yaşıyor bu? Bende neye durduğumu bilmeden, ona salakça bakıyordum. "Ama bu ifade " Dedi ciddi bir sesle " Bu... Ne yapacağını bilmeyen ifaden " Dedi. " Ve birde ne yapacağını bildiğin bir ifaden var " Dedi gözlerini kapatarak " Ama en çok ne yapacağını bilmediğin ifadene bayılıyorum " Dedi gözlerini açarak "Yani şu ifaden " Diyerek biraz daha yaklaştı. "Ne oldu seni durduran ne? " Dedi sırıtarak. "Vursana bana " Dedi gözleriyle vücudunu göstererek. Tamamen ona uydum ve elimi yumruk yapıp, tam kalbine vurdum, yerinde hafifçe sedelendi "Bir daha olmasın " Dedim dişlerimi sıkarak . "Merak etme " Dedi sedelendiği yerden doğrularak " Sen zaten benim kalbimi sedeledin " Dedi gülerek. Bu neyin itirafı? Bu neyin patavazsızlığı ve yüzsüzlüğü? Onu ve zerre umrumda olmayan kelimelerini umursamayarak arkamı döndüm ve ilerledim çatık kaşlarla. Arkamdan salakça güldüğünü duyabiliyordum.... ⚔️ Hayat bazen sana istediğini verdiği anda aslında istediğin şeyin o olmadığını anladığın zamandır. Tanrı bize iki seçenek sunmuştur ;iyilik ve kötülük . Ama ben tanrının iki seçiminin yanınd da değilim ve ben arafta da değilim. Ben gerektiği yerde ikisiyim. Şimdi ise , o lanet odadaydım, katilin evinde ki kendi odam da. Şimdi az önceki cümleye bir daha okuyun ve hem ne kadar korkunç hemde gülünç olduğunu görüceksiniz. Bu oda bir hiçliği yansıtıyordu, belki de beni. Odaya baktığımda başımı sağ tarafa yatırdım. İğrençti. Berbattı. Kusmamı sağlayacak türdendi ama bir yandan da mükemmeldi çünkü bu oda da bulunmaktadır bile hedefime daha çok yaklaştığımı gösteriyordu. Anne; bak kızın tam burada. Senin için çok çalıştım anne. Yaşamak nedir sizden sonra hiç bilmedim ben. Çok özür dilerim anne, siz o yerde yatınca benim elimde ekmekle o gülümsediğim an için çok özür dilerim. Sana bir sır verim mi annecim ? Ben hiç iyi değilim. O katilin her yüzüne baktığımda ve sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmak bana O kadar çok koyuyor ki.... Baba ; beni nasıl yetiştireceğin konusunda hep annemle kavga ederdin. Beni huzurla büyütmek için uyumadığın zamanlar için çok özür dilerim çünkü bu kız şuan da senin hayalinde ki gibi saf değil, intikam için yaşayan bir kız.... Dizlerim benden bağımsız bir şekilde büküldü. Kendimden iğreniyorum ama kendimden bile fazla iğrendiğim biri var O da kendimden iğrenme mi sağlayan kişi... Benim için hazır olan yatakta cenin pozisyonunda uzandım. Sadece kendimi beni yaşatabilen anılara bıraktım... "Anne... Anne.. " Bacaklarına asıldım. Önünde durduğun tezgahtan bana gülerek döndü " Efendim benim miniğim " Dedi, elleri yemekte olduğu için başımı şimdi okşamadığını biliyordum. "Anne... Koca adam bugün kesin geliyor değil mi " Demişti dört yaşında ki Nafya. Gözleri o an dolmuştu ama bana göstermeme niyetinde olduğu için başını sola doğru çevirdi. O küçük yaşımda aslında çok büyük bir şey anlamıştım, babam yine sözünü tutmayacaktı. "Ama böyle devam ederse ben onu affedimeyeceğim artık" Küsmüştüm. Kollarımı üzüntüyle birleştirip, büzülen dudağımın titremesini engellemeye çalışıyordum ama başaramadım işte gözyaşları benim O gün dinlemiyorlardı ve acıklı bir şekilde akmaya başladı. Ama şimdi bana boyun eğmekten başka yaptıkları bir şey yoktu. Anılardan kurtulup, ellerimle üstümü düzelttim, kimsenin beni böyle görmesine gerek yok. Odadan çıktığımda , beni hakkımda sözlerini duymuştum. "Hepimiz bu tür sınavlardan geçtik. O niye geçmiyor, onun özelliği ne? " Soruyordu Desen çatık kaşlarla. Doğru benim özelliğim tabi ki bir başkaydı ama niye benim O sınamalardan geçmemi istemiyordu. Acaba kazanamayacağımı mı düşünüyordu? İşte bu gereksiz düşünceye gülerdim. Sertçe odaya girdim. Aker bana olan bakışından, onları duyduğumu anladığını gördüm . "Ben sizin girdiğiniz tüm sınavlara gireceğim. Siz nasılsanız benim de öyle olmam gerekir " Dedim başımı bir kere eğerek. Entrikayla işim olsaydı, bu grubu çoktan bir birine düşürürdüm ama benim hedefim burada yükselmek yada sevilmek hatta saygı duyulmasını beklemek değildi, intikamdı. Desen kaşlarını kaldırarak bana bakıyordu. "Kız güçlü " Diyerek Aker'e döndü. "Zayıf değil. Korkma yani gruptan çıkıcağı falan yok " Son cümleyi imalı bir sesle söylemişti . Evet lider Aker'di ama yazılı olan tüm kurallara uyması gerekiyordu, aksi taktirde ünvanından kovulurdu. İşim onun kim olduğu veya işinin ne olduğu değildi, onu öldürmekti. Hiç bir zaman kendimi birisiyle kıyaslamadım, benim işim kendimedir, insanların düşüncelerinin aksine. Eğer bir yarıştaysam ve rakipler çabalıyorsa ben sadece işimi yaparım zaten iyisem geçerim ama hakkımı da asla yedirtmem, bu ikisini bir arada yapmak zordu işte. Birinin başarısı yada benden iş olarak üstün olması asla bana koymaz ama bu haksızlıkla elde edilen bir başarıysa, o zaman devreye girmem gerekir. "Ben zorla da yapsın demiyorum ama biz bu yazılı " Dedi vurgulayarak " Kurala uyuyorsak, birilerinin de uyması gerekiyor " Dedi imayla bana bakan kapıyı açamayan çoçuk. "Kurallardan kaçtığım falan yok. Neyse o. Ben hazırım. Size de işinizi yapmak düşer " İşleri beni izlemekti. Odaya nasıl sertçe girdiysem , öyle sertçe çıktım. Arkamdan kalkış ve adım sesleri duyduğuma göre sınama başlamıştır.....
⚔️ Bu jeguara lanet gelsin! O kahkaha atan suratını delicem Den! Sen görürsün! Buradan çıkabilirsem... Aker'in de sırıtan suratını mahvedicem gerçi ben komple onu mahvedicem. Sana gelince Desen öyle ellerin cebinde havalı havalı duracağına bir el mi atsaydın?! Yaka! Sen daha kapıyı bile açamıyorsun! Senin ne haddine japuarla dövüşücek olan birine gülmek! Şuan da bulunduğum ortam fevkalade. Ben bu katili öldüremeden, O beni öldürücek anlaşılan. Derin bir nefes alıp, yıldızı mı elime aldım ama kendi mi de biliyor dum ki ben bir tek insan vücuduna sahip hayvanlara zarar verirdim, böyle hayvanlara değil. "Kaç gün açtı bu?! " Diye sordum bulunduğum kapalı kafesten. "1 ay! " Dedi kafesin dışında eğlenen Yaka ve sanki onu duymamışım gibi off yada bildiğiniz alay edercesine orta parmağını bir yaptı. Bunu sana sonra yediricem. Orta parmağına bakıp, parmağına hayranmışçasına güldü. Bir ay aç ve biz şuanda bu hayvancağızla kendi etrafımızda dönüyorduk, ben ilk hamleyi ondan bekliyorum. Bana kötü kötü baktı ve alay ederek sırıttı, bir senin benimle dalga geçmediğin kalmıştı. Üyelere baktığımda Aker'in beni dikkatlice izlediğini gördüm. Ya hadi ben onu geçtim, ben bunların bu sınava girdiğinden şüpheliyim. Döne döne beşinci turumuzu tamamlayacağız, ben hayatımda biriyle bu kadar çok dolaşmadım! Derin nefes al Nafya.... Bu işi tamamlaman için akıllıca oynaman lazım. Kural belli ona zarar vermemeye çalışarak onu yenmek ama tabi ki zarar vermeme aşaması benim kurallığım dahilinde. Eğer istediğim bir silah varsa onu üyeler vericekti. Kafesin demir aralıklı korunmasından muhteşem ikiliyi izliyorlardı. Arkadaş olabilirdik aslında ama o reddetti. Diliyle dudağını yalayıp, zarifçe bana doğru ilerledi. Biz can derdindeyiz, hayvancağız havalılık peşinde. Bu bana doğru beni yemeye gelince, normalde yapmadığım bir şeyi yaptım, yardım istemek için onlara döndüm. Aker hızlı ama dikkat çekmeyen adımlarla bana en yakın demirliğin önünde durdu. "Den sence de jaguarın yürüyüşü çok kibar değil mi? " Diyerek elinde tuttuğu iğneyi ceketiyle örtmüş biçimde, parmaklarının arasından bana uzatıyordu . Den' le birlikte Yaka'da o tarafa döndü. Kurduğu cümleden sonra bana gülerek baktı. Hemen parmaklarının arasından iğneyi aldım. Bu adam zekiydi, bu kesindi zaten aksi olsaydı şuan ki ünvanın da olmazdı ama neden salakça davranıyordu, aslında beklediğim kişi sert yapılı bir katıldı ve ilk defa bu kişilikle olan bir katil görüyordum, ki zaten gördüğüm katil sayısı birdi, o da Aker'di. Sert beklememin sebebi yaptığı canice cinayetlerdi. Her zaman ki gibi cesurca oynadım ve jaguarın bana daha çok yaklaşmasını bekledim. Yaklaşıkça, yaklaştı.... Aker'in hiç çekinmeden kurduğu cümleyi duyuyordum "Jaguar a bak bizim düşüncelerimizi daha çok yaşıyor hayvan " Trip atar gibi. Ne?! Buradan çıktığımda , beni bu jaguarın elinden kurtardığın için pişman olucaksın. Ben iki şeyi asla unutmam, bana yapılan iyiliği ve kötülüğü. Bu katilin bile iyiliğini unutmam. Bu huyumdan her ne kadar nefret etsem de. Bana beş kötülük et sonra bir iyilik yap, o bir iyilik, beş kötülüğü siler , bunun yaptığı kötülük bir olabilir ama rakamı yok, ya da sayımayacağım kadar çok fazla. Juguarın tam dişlerini açıkcakken diğer üyelere çaktırmadan sağ bacağına saplayıp, kumaşımın içine sakladım. Bunu yapmış olmak sinirleri mi her ne kadar bozsa da. Farkındamısınız..... Her kötülüğün altından bu çıkıyor.... İyilik adı altında bir kötülük.... Peki nasıl böyle olmayı başarabiliyor? Nasıl hiç bir şey yapmamış gibi rahatça davranabiliyor. Psikolojik sorunları mı var gerçekten? Buna bir göz atmam lazım ama öyle bir durum varsa bile onu asla kurtarmaz. Aslında üyelerin dikkatini dağıtan Aker'in son kurduğu cümleydi. Yaka ve Den ona şaşkınlıkla bakıyordu. Desen'i ise görebilecek pozisyonda değildim. Jaguar hop diye arkaya doğru düşünce ve düşme sesi çıkardığında, üyelerin gözleri benim tarafıma doğru çevrildi. Ağır çekim gibiydi, Den sırıttığına göre kesin benim düştüğümü ya da öldüğümü sanmıştır. Yaka ise hala şaşkındı, Den gibi bu şaşkınlıkta kimin galip geleceğini düşünmemiştir. Onlara doğru dönerek ellerimi bir birine çarparak silkeledim "Gösteri güzelmiydi ? " Dedim kaşlarımı kaldırarak. "Gösteriyi bilmem ama sen güzelsin" Dedi Aker kısık sesle, eğdiği başınından bana bakarak. İşte ona yapıcağım iyilik belli oldu bu laflarına karşı kayıtsız olmak. Den ve Yaka yine şaşkınlık krizlerine girmişti. Kafesten onların yanına atladım. "Senin sözüne daha sonra şaşırırım liderim " Dedikten sonra bana döndü Den "Sen nasıl paçayı yırttın? " Dedi merakla. Aker'e baktım. Katilime baktım. Hayatımı altüst eden kişiye baktım ve az önce bir katilin beni acımasız dişlerden kurtardığına bizzat şahit ettim . Hayat ne garip değil mi? Acılar niye bu kadar hayatı kapsıyordu? Benim çoçukluğum ve şuan ki halim böyle yaşamayı hak ediyormuyduk? Kendimi geçtim, peki ya diğer çocuk lar? Onlar benim gibi güçlü durabilmişlermidir? Güç dediğim nefret ,işte hayatımın ironik kısmı da tam olarak bu. Gülüyordu. Lanet olsun ki çoçuksu bir gülüşü vardı, bir katilin gülüşü bu kadar içten olamazdı. Gözlerimi yumdum ve bu olaya bir anlam vermeye çalıştım çünkü bir üst rütbe, bir liderin yapmaması gereken şeyi yapmıştı. Evet burada böyleydi, istediğini öldürte bilirdi ama birine yardım edecekse çok büyük bir sebebi olmalıydı. Zaten onu gördüğümden beri böyleydi, kuralları kâle almayan bir tipti. Ama sonuç olarak o tüm çoçukların katiliydi ve şuanda karşısında ki bu kız çoçuğu ondan en büyük intikamını alıcaktı. Onun gülen yüzünü deşicekti. Evet bunu yapıcaktı, kendine söz vermişti. "Kurallardan biri Den " Dedi liderleri işaret parmağını, Den'e sallayarak " Çalışanın düşmanlardan nasıl kaçtığı sorulmaz " Dedi gülümseyerek. Ya da aksine sorulur. Den kafası karırmış bir şekilde, kafasını kaşıyarak, omuz silkti ve yanımızdan ağır bir şekilde Yaka'yla birlikte ayrıldı. Desen ise çoktan gitmiş olmalıydı. Ona doğru bir adım attım. "Bu yaptığına karşılık, bu saçma sözlerini duymazdan gelicem " Dedim yaptığı iyiliğe karşı olarak. Arkama dönüp gidiyordum ki "Bence bu sözleri mi duy çünkü senin için söylenen sözler bunlar " Dedi. Olduğum yerde yarım saniye dikilip, sıkılmış bir nefes vererek ilerlemeye devam ettim. ⚔️ "Bacağın pek stabil durmuyor " Bu kapıyı açamayan çoçuğu şuanda tek ayak üstünde durduğum denizin içinde boğucaktım sonunda. Ellerimi birleştirmiş denizin biraz yüzeyinde ki taşta denge de kalmaya çalışıyordum ve bu sınama ikide Yaka'dan çıkmıştı. Diğer bacağım ise havadaydı , ben bir ninjaydım bunları yapmak benim için olağan bir şeydi ama bu Yaka'nın beğenmeyen tavırları sinirimi bozuyordu. "Daha ne kadar böyle durucam? " Dedim gözlerim kapalıydı, dengemi böyle sağlıyordum. "Gözlerini açabilirsin, beni görüp dengeni kaybedeceksin diye korkma " Katilin Alaylı sesini duyunca, gözümü açıp ifadesiz bir şekilde ona baktım. "Son üç... İki... Bir ve motor! " Dedi Desen elinde ki zamanlayıcığı havaya kaldırıp, anlamsız bir mutlulukla. Anlaşıldı, üçüncü kuralımız yani Desen'in sırasıydı. Ve bu bir motordu ! Ben buradan bu motoru öğrenemeden gidemeyecektim! 🏍 Hayır hiç yüksek değildi! Sadece fazla harakeyliydi! "VOV!! " Desen sevinç çığlıklarıyla motoruyla şov yapıyordu. Onun gibi yapmalıydım. Önünü hafifçe kaldırıp öyle atlamalıydım ama nasıl kaldırıyordu bu koca motoru. Gerçi ben onca zamandır nasıl bu acıyı kaldırıyorsam, o da bir şekil motoru kaldırabiliyordur. Gazına basıp, ayağımı yere sürüklerken Aker yanıma doğru geldi " Hepimizin motorlarımızla özel bir çekimi var. Canlı değiller ama seninle uyum sağlayabilirler " Dedi ciddi bir imayla. Anlamadım. "Bak görüyormusun Yaka'yı ,o da senin gibi korkuyordu ama rahat olunca aslında her şeyin ne kadar kolay olduğunun farkına vardı " Dedi eliyle kendi etrafında dönen Yaka'yı göstererek. " Den ise senden daha beterdi " Dedi gülerek. Ona tip tip baktım. " Ama görev sırasındayken korkudan tam o ara öğrenip, kendi kaçtı. " Dedi bu sefer de eliyle Den'i göstererek "Yanlış anlama düşmandan falan kaçtığımız yok ama eğer birimiz yaralanırsak, diğerleri savaşı bırakıp, gitmeli. Bu kurallardan biridir, her zaman üyeler daha önemlidir" Dedi sakin bir şekilde anlatarak. Bana doğru eğilerek " Şimdi " Dedi elini motorun tutacaklarına koyarak. Fazla yakındı ve bu yakınlıktan rahatsız oluyordum, ona yakın olucağım tek zaman kalbini yerinden söküceğim zaman olabilir. Tam konuşacakken, sözünü kestim "Niye bana yardım etme gereksimi duydun? " Dedim ona bakarak. Eğdiği başını hafifçe geri çekti. Derin bir nefes vererek, gözlerini kapattı " Bazı şeylerin bir nedeni olmaz ve her zaman bir neden arayamazsın " Dedi. Senin benim ailemi öldürmek için bir nedenin olmadığı gibi. Motordan sertçe kalkarak " Seninle yakın durmaya tahammülüm yok " Dedim ve Desen'in yanına ilerledim. Desen beni fark ederek bana döndü " Hemen öğrenemezsin zaten... Sadece biraz alırştırma yapman gerekir " Dedi tek kaşını kaldırarak, hala öğrenmediğimi anlamıştı. Süzerek değerlendirici bir bakış attı "Ama sen bu giysiyle yıllarca alıştırma yapsan da pek bir faydası olmaz " Dedi. Bıkkın bir bakış attım, bu bakışıma gülerek karşılık verdi. " Şimdi " Diyerek motorundan kalktı "Küçük çaplı aksiyonumuz başlasın ... "
Desen'i biraz bıktımış olsam da beklediğimden daha iyiydim çünkü şuan depoda Desen'nin garip üstleriyleydim. Üstüm de patlak bir turuncu dar tişört vardı ve altım da onunla oldukça uyumlu olan kırmızı diz üstü şort vardı. En azından Desen'le baş başayız. Motoru sıkıca tuttum ve manevra yaparak döndüm. "Başarılısın " Dedi Desen beni izleyerek. "Şimdi kaldırmayı dene " Dedi. Hafifçe kaldırdım tereddütle ama başarabileceği mi anladığım da tereddütten yana bir şey kalmadı. Yapabiliyordum zaten bir ninjaydım ve bu ninja motorunda, ninja adı geçen her şeyi yapabilirdim. Bunlar ninja moturu olsa da ülkede ninjalara pek hoş davranılmazdı çünkü bizim ne olduğumuz belli değildi, her an herşey çıkabilirdik mesela liderlerinin katili çıkacağım gibi. Sadece ninjaların motoru kullanılırdı ve motorların 'ninja ' motoru olmadıklarını idaa ederlerdi. "Bak bu üstler sayesinde başardın " Dedi Desen mutlulukla gülümseyerek. Motordan kalktım " Bu üstler sayesinde başarmadım, onlar sadece teni mi kapatmak için işe yarayan bir kumaş parçası. Başarı mı basit bir şeye bağlayamazsın değil mi ? Başarı benimdir. Bu üstlerin değil. " Dedim ona dönüp, tek kaşımı kaldırarak. Bir kaç saniye ağzı açık bir şekilde bana baktı. Kendine gelip "Hı... " Dedi gözlerini kaçırarak "Tamam " Dedi saçma bir şekilde. Bana gülümseyerek döndü " Anlaşıldı ilk görüşte sende ne bulduğu " Dedi.Şaşırarak ona baktım, 'ne ' dercesine kafamı yana eğdim. Derin bir nefes verere" Biliyorum" Dedi gözlerimin içine bakarak. Sustum. "Seni o jaguar dan kurtaran bizzat liderin kendisiydi " Dedi. Derin bir nefes vererek, gözlerimi kaçırdım. "Yasak." Dedi kaşlarını kaldırarak. Ona döndüm. "Ama bahsettim şey yasak değil. " Dedi ve deponun kapısını alttan tutup, sertçe çekip, çıktı. Ne yasaktı o zaman? Anladığım şeyle birlikte gözlerimi sıkıca yumdum. Ben salak değildim, aklım vardı neyi ima ettiği ni anlamıştım ama bu zerre umrumda değildi. Gözlerimi açtım, kafamı yana çevirdim, boş gözlerle ama anladığım birşey de vardı bu sözler kıskançlıkla yada kinle söylenen sözler değildi, bunlar içten ve samimi bir uyarıydı, demek ki göremediğim vakitlerde, o olanları görmüştü ve bundan tek çıkarım yapmam gerekirdi o da ; hiçbir şeyi gözden kaçırma, tehlike de olsan bile çünkü aslında sen tehlike de olduğunda etrafın da ve arkanda bir şeyler dönüyordu. Bu saçma üstleri acil değiştirmem gerekiyordu, hemen kendi olan üstlerimi alıp, deponun tuvaletine doğru ilerledim ama deponun kapı açılma sesi geldiğin de iyice gerildim, kapı açıktı ve şuan arkamda biri vardı, hemen önüme dönüp kıyafetlerimi üstümde tuttum. "Bakma! " Dedim gözlerimi kapatarak, şuan kim varsa karşım da ona bakacak halim yoktu. Kolumu uzatarak yüzüme doğru tutuyordum, yüzüm de görünmesin diye. Kocaman bir kahkaha sesi geldi ve bu kahkaha sahibin sesini lanet olsun ki biliyordum. Bu katile rezil olmadığım kalmıştı, bu hayatta o da oldu , buraya geldiğimden beri olur olmadık şeyler oluyor! "Merak etme çıplak değilsin " Dedi gülüşlerinin arasından. Evet bir çıplak gibi davranıyordum. "Ya da bana kötü göründüğünü düşündüğün için mi bu kadar panikliyorsun? " Gülüşü bir kenara bırakarak sordu. Sözüyle birlikte gözleri mi yavaşça açtım. Elbiseyi hala üstümde tutuyordum. "Bana bakma " Dedim dedim gözlerimi kaçırarak. Güldü. "Ayrıca sana iyi yada kötü görünceğimi umursadığı mı düşünmen çok acı " Dedim alayla ama merak etmesin cenazesinde çok iyi olucaktım. "Ben öyle düşündüğü mü söylemedim sadece bir soru sordum " Dedi rahatça. "Sen lafı buna çevirdin " Dedi imayla. " Lafı nereye çevirceği-" Ah! Lanet olsun onunla tartışmaya girip, elbiseyi üstümde tutmayı bırakmışım, bunu lafımın ortasında fark ederek hemen üstüme geri örttüm. Büyük bir kahkaha daha attı. "Böyle devam edersen öyle düşüneceğim ama " Diyerek gülüşünü bir kenara bırakarak, bana doğru bir adım attı. Hayır adım atma. "Hayır " Dedim neye hayır dediğimi bilmeden . "Neden şaun da sanki seni burada si-" Lafını yarım bıraktı, sırıtarak. Bana doğru tekrar bir adım daha attı. Eğer iki adım daha atarsan bu ölüm fermanı nı erkene çekmek zorunda kalıcam. Bir adım daha attı. Hayır! Gözlerimi iyice yumdum. Bir adım daha... Derin bir nefes aldı ve oldukça yakındaydı. Şuan da titriyordum, neye titriyorum?! Yüzüne yumruğu çaksana Nafya! Tekrar bir nefes daha aldı. "Aklın da ki her ne ise emin ol yapmak istediğim bir şeydir ama o senin aklında ki. Merak etme ben Desen'den bu giyime alışkanım. Utanma nı gerektirecek bir şey de yok. ".... Gözlerimi dakikalar sonra açtım. Burada değil di. Ne diyor bu?! Ah en çok kendime kızgınım, ben niye hiçbir şey yapamadım?! Gerçekten de ne oldu az önce! Onun hareketleri ni geçtim ben niye yerimden kıpırdayamadım bile! Onu öldürücem! Salaklaçma Nafya! Burada tek bir amacın var o da az önce ki katili yerle bir etmek, onu bu kadar çok yakının da tutup, çekiniyormuş gibi davranma na gerek yoktu. Evet az önce ben kendimin bile farkına varmadan rol yaptım. Bu kesinlikle roldu başka açıklaması olmaz dı değil mi? |
0% |