Yeni Üyelik
5.
Bölüm
@zeynegul

Sonbahar ; ilk tanışmanın ve ilk ayrılığın yaşandığı mevsimdir.

Bugün burada tanışmışlığın mevsimini yaşamıştım ama tekrar bu mevsimi yaşadığım da bu sefer ayrılığın mevsimini yaşıyacaktım. Ve onun ruhunun da son mevsimi olucaktı sonbahar.

Üzerime düşen sarı ve turuncu yapraklara baktım ,tüm düşüncemi götüren ve bana hatırlatan mevsime.

O aşırı derece de gereksiz sahne gözümün önünü gelince, hemen gözlerimi kapattım. O anda da gözlerimin kapalı olduğunu hatırlayınca hemen gözlerimi açtım. Hemen üstümü giyip, çıkmıştım O lanet depodan, artık O depo benim nefret ettiğim yerlerden biriydi çünkü ilk savunmasızlığı mı O depoda göstermiştim.

Yanımda beliren gölgesiyle ona dönmedim tabiki de " Hala utanıyormusun? " Gülmesini bastıran sesiyle.

Ha! Bu katil iyice zıvanadan çıkıyor gibi. Ona yandan dehşetle baktım. "Git başımdan" Dedim önüme dönerek.

"Neden yanakların mı kızarır " Dedi aynı sesiyle.

"Yanaklarım kızarır mı bilmem ama senin bir yerlerini kızartıcam belli. " Dedim kısık ve sert bir sesle.

"Isırarak mı? " Dedi kaşlarını alayca kaldırıp, sırıtarak.

" Döverek! " Dedim ona sertçe dönüp, elimi yumruk yapıp.

Yumruk olan elimi görünce korkusunu belli ederek yutkundu. Sonra etkilendiğini belli edercesine kaşlarını kaldırdı gülen gözlerle. Dudağını yumruğuma doğru uzattı. Hemen yumruğu mu geri çektim. "Bu kadar kayıtsız mı kalıyorsun güzelim dudaklarıma? Yumruğunu geri çekecek kadar mı? " Dedi doğrulup, alayla. Ha! Konuyu nereden nereye getirdi?! Cidden bunun sağlık sorunları var.

Daha fazla dayanamayarak sertçe nefes verip, arkamı dönüp, sertçe ilerledim. Arkamdan saçma gülüşünü duyuyordum.

Odadaydım ve Desen'de yanımdaydı. Ben dışarıdan sonbaharın son günlerine bakarken, o arkamda saçma hareketler ediyordu, şarkı söyleyerek .

Tam kulağımın dibinden şarkı sesi geldi, onca yer varken neden kulağı mı patlatmak zorundaydı ki?! Bunların hepsi beni delirtmek için tuzak mı kuruyorlardı?!

Birazcık daha dibimde bağarmaya devam ederse....

Tamam. Bunu sen istedin...

"Ah! " Dedi yumruk attığım kolunu okşayarak "Yavaş be! " Bana dehşetle bakarak . Gözlerimi ve elimi devirerek boşverdim. En azından sesi kesildi. Bana küfür ettiğini düşünerek, odadan birşeyler mırıldanarak ayrıldı.

Sessizlik.... Bu hayatta ki en iyi şey.

Sonbahar... Bana bir daha uğramayı unutma... Çünkü en son unutmuştun... Beni tanıdığım güzel kokulardan ayırıp, kötü kan kokusuyla baş başa bırakmıştın. Bir daha unutmazsın değil mi? Çünkü ben bir sonbaharı daha böyle kaldıramam!

"Nafya" Sesle birlikte arkamı döndüm. "Gidebilirsin " Dedi katil, kapının pervazın da durarak. Gözlerimi tamam dercesine kapattım. Aklında tutmuş söyledikleri mi.

(Çese kenti)

Benim kentim, doğup, intikamı mı kazandığım kent.

Bana selam veren kadınlara başımla selam verdim. Beni yaşadığım olaydan tanıyorlardı lakin ben onları tanımıyordum.

Tahta kapıma vurdum. Biraz bekledikten sonra kapı açıldı. Ustam beklediğimden daha mutlu bir yüzle karşıladı beni...

" Sonbahar bitmek üzere ha " Sormuş gibi, ilerlemeye devam ederken. "Sonbaharın senin için ne olduğunu biliyormusun " Bana hedefimi hatırlatarak sanki unutucakmışım gibi. Kafamı bir kere eğdim alay edercesine. "Ne için geldin? " Dedi devam etti amcam bana dönerek.

Ona şaşkınlıkla döndüm, sorgularcasına kaşlarımı kaldırdım. "Burası benim evim amca" Dedim tekrar önüme dönerek.

"Seni tanırım " Dedi ısrarla bana bakmaya devam ederek " Buraya ne olduğunu hatırlamak için mi döndün? Bu kadar çabuk mu hedefinden sıyrıldın? " Dedi âdeta tiksiniyormuşçasına önüne dönerek.

Ona dehşetle döndüm. "Gözlerini kaçırma" Dedim sinirle. "Hadi yüzüme bak" Dedim alayla. "Neyi ima ettiğini açık açık söyle " Ondan öyle birşey beklemiyordum, belki de hedefimden şaşmama mı isteyerek bunu söylemişti çünkü biliyordum, benim kadar o da o katilin ölmesini istiyordu.

Sinirle hızlı adımlarla evimin yolunu tuttum. "Nafya! " Arkamda ki sesi zerre umursamadım.

Bu Nafya'nın yaşı büyüdükçe, bildikleride büyüyordu artık biliyordum hep yanlız olduğumu.

Hayatım çoğu kişiye nazaran daha kolay bir hayat ama ben burada; büyümeden büyümeyi öğrendim, ağlayarak ağlamamayı öğrendim , susarak konuşmayı öğrendim , boyun eğmekle boyun eğmemeyi öğrendim ve en önemlisi de nefretin tüm sana bunu yaptırdığını öğrendim.

O pisliğin olmayan kalbini yerinden sökücem.

Tanrının yazdığı hikayeyi tükürüğümle silip, tekrar baştan yazıcam .

Ben buyum bu Nafya'yım ve küçüklüğümde elinde iki ekmek olan kız çoçuğu değil, iki kum torbası olan Nafya'yım.

Ruhunu kirlettikleri kızın odasındaydım. O ruhunu kirlettikleri kız bendim, bunu inkar edemem. Ben sadece bir amaç uğruna yaşayan biriyim.

Burada kalmama sadece bir gün izin vermişti.

Sıkıcı odamdan ayrılıp, ondan da sıkıcı olan amcamın yanına ilerledim. Yine küçük bankta oturup, bir yere dalmıştı. Sessizce yanına oturdum.

"İzlenimlerin neler? " Dedi uzun bir aradan sonra bana bakmadan çünkü O konuşmadan ilk benim konuşmayacağımı biliyordu.

Ona yandan baktım, derin bir nefes aldım "Bir katilin olması gerektiği gibiydi " Dedim.

"Yani inasancıl davranıyordu? " Dedi bana kafasını hafif yana çevirip, bakarak.

Aynen öyleydi. Sessizliğimden onay verdiğimi anladı.

"Tuhaf biri " Diyerek açıklamaya başladım, ona istediğini vererek "Sanki görende O kadar çoçuğun ailesini o öldürmemiş de ben öldürmüşüm gibi " Dedim tükürür gibi. "Bir insan nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranır amca?! " Dedim dayanamayarak ona döndüm. " Onun çevresinde olmak midemi bulandırıyor. O bana yaklaş... " Devamını getirmememin sebebi amcamın attığı bakıştı.

Bana tamamen dönerek "Sana yakınlaşıyor mu? " Dedi tek kaşını kaldırarak. Hiçbir şey demedim yine sessizliğimden anladı "Kullan onu " Dedi kaşlarını ağır imayla kaldırıp, omuzlarını yükselterek.

(O sırada Psi kenti)

Desen pencerenin kenarında oturmuş, düşünceli bir şekilde dışarıya bakıyormuş gibi gözüküyordu.

Den ise kasesinde ki yemeği yemekle meşgüldü.

Yaka'ysa ok çalışmaları yapıyordu.

Aker, Yaka'nın yanına doğru ilerledi. "Naber? " Dedi konuşma başlatmak için.

"Hiç bana sulanma lidercim şuan çalışma yapıyorum " Dedi Yaka oku elinde döndürüp, fırlatarak. "Ha eğer O kızı da izlendiğin gibi beni de izleyeceksen seksi bir şekilde kıvırarak ok fırlatabilirim " Dedi imayla sırıtıp, Aker'e dönerek. Aker ise göz devirdi gülümseyerek.

Yaka elinde ki oku hedefine tutturduktan sonra, terlemiş bir şekilde çimenlerin üzerine bağdaş kurarak Aker'in biraz ilerisinde oturdu. "Desen bekliyor değil mi? " Dedi Yaka kafasını yana çevirerek.

"Evet" Dedi Aker canı sıkılmış gibi.

"Ona acıyorum " Dedi Yaka yüzünü buruşturarak . "Çünkü acınacak halde " Dedi tükürür gibi.

"Onun da hayatla imtihanı bu olsa gerek " Dedi Aker kısık sesle.

" Den ne yapıyor, yemek yiyiyor değil mi hiçbir şey olmamış gibi " Dedi Yaka acı şekilde gülerek.

"Bilirsin Den mutlu olduğunda da kendini yemeğe verir, üzgün olduğunda da "

"Çoçuğun yemek dışında bir duygusu yok bence "

"Belki de "

Yaka oturduğu yerden kalktı "Bir daha bu adamın buraya adım atmasına izin vermicem " Dedi Yaka sinirle elini sallayarak. Aslında bu saatte çalışmasının bir sebebi vardı. "Ha eğer gelirse geri dönecek olan bir ruhu kalmayacak" Dedi Yaka mutluluktan uzak olan bir sırıtışla.

Yaka ilerlerken, Aker hemen ayağa kalktı "Yaka! " Dedi durması için.

Yaka ise durmamıştı ama adımları yavaşlamıştı "Desen'i üzecek bir şey yapma. Bilirsin yaparsan seni asla affetmez "

Yaka sinirle durup, önüne dönüp Aker'e dönüp hızla ilerledi "Babası onu tecavüz edicekti sen onu satın almasaydın " Dedi zar zor konuşarak "Ya sana satıp kendini zengin edicekti yada kızın hayatının içine sıçıcaktı. En azından şanslıydık da kızını sattı " Dedi dişlerini sinirden bir birine sürterek. "Şansa bak amına koyım kız eşya gibi satıldı ve ben buna şans diyorum. " Ellerini yumruk yayıp tekrar sert adımlarla ilerledi.

Aker kendini çıkmaz da hissetti çünkü Desen satılacağı sırada babasının böyle konuştuğunu bilmiyordu. Babası her ayın yirmisinde sattığı kızın parasını alırken, Desen onu görmeye geldiğini sanıyordu ve Aker yine her ayın yirmisi olduğu gibi o adamın Desen'e başka bir anlamda sarılacağını, öpüceğini ve en sonunda da eline büyük bir miktarla evine gitmesini izleyecekti.

⚔️

"Hoş geldiniz" Dedi önümden geçen bir hizmetkar.

Tekrar gelmiştim bu cehenneme iki gün sonra.

Solana girdiğim de Desen'in oldukça şık bir şekilde hazırlanmış buldum. Hanım hamımcıktı. Dizine kadar gelen bir gömlek elbise giymişti, siyah renkte. Saçlarını ise özenle alttan topuz yapmıştı. Genel makyaj zevkine göre bugün daha bir sadeydi.

"Merhaba" Diyerek içeri girdim.

Beni yeni fark ederek elinde ki kitabı bırakıp bana döndü "Hoşgeldin" Dedi gülümseyerek.

İlerleyip önünde ki koltuğa oturdum " Ne için bu hazırlık? " Dedim onu elimle göstererek.

Kendini beğenmişçe sırıtarak "Sen böyle dediğine göre özenli görünüyorumdur" Dedi. Saçmalığına göz devirdim. Ayağa kalktım, salondan çıkmak için "Anlaşıldı her zaman ki gibi modun da değilsin" En son bu dediğini duydum ve zerre umrumda olmadı.

Odama geçtim ve güzel bir duş aldıktan sonra bordo renginde olan kuşağımı giyindim, saçımı ensemden topladım, bu saçlar benim en sevdiğim şeyim di çünkü bana hala o küçük kızdan kalan bir armağandı.

Odamdan çıktığım da hiç şaşırmadığım bir görüntüyle karşılaştım ; Den ve elinde ki kasesi.

Koridor dan dönücek ken beni fark ederek durdu "Oo mafya hanım buralardamısınız? " Dedi kaşlarını kaldırıp, alayla. "Ay pardon Nafya " Dedi bilerek yaptığı yanlışını sanki yeni fark etmiş gibi.

Mafya küçük kızın korktuğu ama şimdi ki halimin bir nevi gerçek ismiydi.

Ben küçükken korktuğum bir ünvana sahip olucaktım yakında , bu da benim hayatımın en büyük espirisiydi.

Küçüklüğüm yine de sırıtmıştı çünkü nefretim benim küçüklüğümü büyütmüştü.

Tam evden çıkıcakken küçük salondan gelen sesle durdum. Etrafımı biri var mı diye taradıktan sonra kapının kolunun dan dinlemeye başladım.

"Gerçekten yazık Aker! " Yaka öfkeyle bağrıyordu, sesinin bu kadar çok çıktığının farkında olmayarak.

"Sessiz ol" Dedi Aker'in sesi sakın bir sesle.

"Zaten herşey sessiz olduğumuzdan başımıza gelmiyor mu ? " Sesi daha sakin çıkmıştı.

Sessizliğin ardından tekrar konuşmaya başladı Yaka " Yine zam mı istiyor " Dedi dalga geçen bir ses tonuyla.

Ne zamıydı bu?

"Evet. " Dedi Aker kabullenmiş gibi "İstediği kadar vereceğiz. Ne de olsa Desen'i bir kere aldım, geri vermem"

O an kapının kolunundan şokla kalmıştım. Bu katil Desen'i satın mı almıştı?! Peki Desen ne için özenle giyinmişsin?! Yoksa....

Adım sesleri yükselirken hızla oradan uzaklaşıp, odama girdim.

Gerçi buna niye şaşırıyorum ki?! Birilerini hiç tereddüt etmeden öldüren biri, bir kızı geceler için satın almayacaktı?! Ha tabi her türlü yavşamasının sebebi buydu.

O baştan başa pespaye di.

Ne yapıcaktım şimdi? Sessiz kalamazdım ! Ben buraya bunun için gelmiştim, kan sesi için.

Desen'in haberi varmıydı bu işten? Burası sandığımdan daha karmaşık. Hem katil hem sapık! Öküz!

Yaka'nın kesin haberi vardı ve uzun saçlı salak bir bok yapmıyordu.

Den zaten yediği yemeğin içinden bok çıksa fark etmeyecek kişi.

Desen'le konuşmalıyım.

Odam dan çıkıp ay pardon odadan şu (dan) eki her zaman ayrı olsun zaten.

Salona baktığım da orada değildi. Yönümü değiştirip Desen'in odasına doğru ilerledim.

Kapıyı hafif tıkladıktan ve 'Gel' sesini duyduğum da kapıyı yavaşça açtım çünkü malum içeri de Desen varsa odada ne halde olduğu belli olmuyordu.

"Kız gel korkma" Dedi gülümseyerek ve el hareketiyle bana gel işareti yaptı. Neydi bu şimdi?

Göz devirerek içeri girdim "İyimisin? " Dedim ilk başta, konuşmayı bilmeyen bir tiptim.

Bana şaşırarak baktı ama şaşırmasını gülümsemesine gizlemişti. "İyiyim" Dedi o da bana ayak uydurarak. Sonra pes etmişçesine bir nefes verip " Neden sanki flörtleşiyormuş gibi davranıyoruz şuanda" Dedi hafifçe gülerek .

Gözleri devirip, yüzümü buruşturdum. "Saçmalama" Dedim.

"Sen böyle konuşursan ancak aklıma bu gelir " Dedi iki ellini kaldırıp banane işareti yaparak. "Çünkü beni merak edecek bir tip değilsin. " Dedi gülerek.

"Dese-" Tam konuşmaya başlamıştım ki Desen'in kapısı tıklandı.

"Gir! " Dedi Desen.

İçeri Yaka girdi "Desen bahçede" Dedi zoraki bir şekilde gülümseyerek ama Desen'in pek anladığını sanmam.

Desen gerçek bir gülümsemeyle Yaka'nın yanından geçip, odadan hızla çıktı. Odada ben ve Yaka'nın buruk bakışları vardı. "Biliyorum" Dedim ama bakışında zerre birşey değişmedi aksine yüzünde ki burukluğuyla gülümsedi
"Biliyorum " Dedi.

Ona yaklaştım ve dişlerimi sıkarak " Sana yemin ediyorum şuanda bunu söylemeye gidicem " Dedim.

Hiç birşey yapmadı aksine yol verdi "Ben buna cesaret edemedim bari sen yap" Koridorda ilerlerken son duyduğum buydu. Hepsinden tiksiniyordum.

Bahçeye çıkdığım da Aker ve Den'de oradaydı. Desen'in hemen önünde yaşlı bir adam duruyordu ve Desen onun önünde oldukça mutlu gözüküyordu. Yoksa Desen'i bu adama mı satıcaktı?!

Daha fazla dayanamadım ve sert adımlarla tam Desen o adama sarılıcakken sertçe kolundan tutup, geri çektim.

Hepsi bana dönmüştü ve Desen yüzüme çatık kaşlarla bakıyordu. Kaşlarını ne oluyor dercesine kaldırdı. Güven vermek ve yanlış bir şey yapmadığımı göstermek adına gözlerimi yumdum.

Katilin yüzüne baktığım da yine mennunmuş gibi bana bakıp gülümsüyordu. Ne oluyor? Yoksa bir oyunda mıyım? Hayır oyun olsa bu kadar belli etmezlerdi. Belkide oyun olduğu için bu kadar belli ediyorlardı.

"Gülüşün mü kafanı karıştırdı yoksa sana bakıyor oluşum mu? " Dedi gülümsemesi daha çok büyürken. Üyelerde bunun saçma sözlerine alışmışçasına bir yüz ifadeleri vardı. "Hadi durma yap ne yapıcaksan" Dedi ciddiye binip, ellerini bağdaş kurarak. "Ben seni hep izliyor olucam " Devam etti sırıtarak.

"İğrençsin" Dedim tükürür gibi. Asıl şimdi üyeler benim bu sözüme şaşırmışlardı. Normal olan bu! Daha çok güldü "Piskopatsın " Diye devam ettim. Gülüşü daha çok büyüdü. "Aptalsın! Acımasızsın! Öküzsün! " Kahkaha atmaya başladı ve Desen'in kolunu bırakıp, ona doğru sertçe yürüdüm ve aramızda üç santim kalıcak şekilde durdum, bu bile oldukça fazlaydı.

Tam tokat atmak için sol elimi kaldırmışken , sağ eliyle kalkan elimi durdurdu. Bana doğru eğilerek "Sende çok güzelsin" Dedi kısık sesle ama herkesin duyduğuna emindim.

Eli elimdeydi ve ben sinirimden bile bunu fark etmeyecek kadar öfkeliydim. Elimi öyle bir sıkıca tutuyordu ki zar zor elimi çektim.

Sırıtarak benden uzaklaştı. Önünden geçip asıl ortamın ve olayın içine girdim. "Desen" Dedim derin nefes vererek. Artık söyleyecektim. Belki de yaptığım son görevi mi tamamlamadan ölümü me sebep olucaktı. Son kez ona baktım ve o da tamamen bana odaklanmıştı. Gerçi hepsi öyle bakıyordu. Neyse ne bu konu benim ölümüm den önemli olamaz. Ama küçüklüğüm için önemli. O bunu istiyor. Bu kız için mi diyor. Bu kız için mi bana verdiğin sözü tutamayacaksın? Son kez daha pis katilin yüzüne baktım. Bildiğiniz Desen'i satmasın diye bakışımla yalvardım.

Birden ne ara yanıma geldiğini anlayamadığım Den kulağımın dibinde " Yanlız yalvarıcı bakışlar attığını sanıyorsun ama uzaktan tam bir maymuna benziyorsun " Dedi sesinin duyulmasını istemiyormuş gibi, eliyle sesine kalkan yapıyordu. "Birde kollarını da oynat sonra hahıho de tam olsun" Arkamı dönüp en tip bakışımı ona attım ama bakışımdan zerre korkmadı. Anlaşılan bunun bügünlük menüsün de yürek vardı. Neyse gösteririm ben sonra ona.

Gözlerimi kapattım ve bir çıkış yolu aradım yine nefrete çıktım.

Gözlerimi açıp, oradan hızla uzaklaştım. " Yaşamayı sevdiğini biliyordum " Dedi katil bilmiş bir sesle sırıtarak .

Tam o an durdum. Yaşamak; ben hiç yaşamışmıydım ki? Neden o zaman bu dünya da tek bir duyguyu biliyordum.

Yavaşça önüme döndüm. Hepsinin suratına teker teker baktım. Yaka istiyordu, Den'in umrunda değildi, Desen korkuyordu, Aker ise onun yüz ifadesi bir muammaydı.

Bir adım öne çıktım. Tam onun gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım " Bu gördüğünüz her anlamda tam bir cani " Desen'e döndüm " Ve seni satmak istiyor. Bu yaşlı adama! " Diyerek işaret parmağımla korkmuş ve şaşırmış yaşlı yüzü gösterdim.

Aker'e döndüğümde yüzünde buruk bir gülümseme vardı .

Desen ise yüzünü buruşturarak bana bakıyordu .

Yaka ise şaşkındı.

Den ise eline ne ara aldığını bilmediğim patlamış mısır vardı.













Sonbahar ; ilk tanışmanın ve ilk ayrılığın yaşandığı mevsimdir.

 

Bugün burada tanışmışlığın mevsimini yaşamıştım ama tekrar bu mevsimi yaşadığım da bu sefer ayrılığın mevsimini yaşıyacaktım. Ve onun ruhunun da son mevsimi olucaktı sonbahar.

 

Üzerime düşen sarı ve turuncu yapraklara baktım ,tüm düşüncemi götüren ve bana hatırlatan mevsime.

 

O aşırı derece de gereksiz sahne gözümün önünü gelince, hemen gözlerimi kapattım. O anda da gözlerimin kapalı olduğunu hatırlayınca hemen gözlerimi açtım. Hemen üstümü giyip, çıkmıştım O lanet depodan, artık O depo benim nefret ettiğim yerlerden biriydi çünkü ilk savunmasızlığı mı O depoda göstermiştim.

 

Yanımda beliren gölgesiyle ona dönmedim tabiki de " Hala utanıyormusun? " Gülmesini bastıran sesiyle.

 

Ha! Bu katil iyice zıvanadan çıkıyor gibi. Ona yandan dehşetle baktım. "Git başımdan" Dedim önüme dönerek.

 

"Neden yanakların mı kızarır " Dedi aynı sesiyle.

 

"Yanaklarım kızarır mı bilmem ama senin bir yerlerini kızartıcam belli. " Dedim kısık ve sert bir sesle.

 

"Isırarak mı? " Dedi kaşlarını alayca kaldırıp, sırıtarak.

 

" Döverek! " Dedim ona sertçe dönüp, elimi yumruk yapıp.

 

Yumruk olan elimi görünce korkusunu belli ederek yutkundu. Sonra etkilendiğini belli edercesine kaşlarını kaldırdı gülen gözlerle. Dudağını yumruğuma doğru uzattı. Hemen yumruğu mu geri çektim. "Bu kadar kayıtsız mı kalıyorsun güzelim dudaklarıma? Yumruğunu geri çekecek kadar mı? " Dedi doğrulup, alayla. Ha! Konuyu nereden nereye getirdi?! Cidden bunun sağlık sorunları var.

 

Daha fazla dayanamayarak sertçe nefes verip, arkamı dönüp, sertçe ilerledim. Arkamdan saçma gülüşünü duyuyordum.

 

Odadaydım ve Desen'de yanımdaydı. Ben dışarıdan sonbaharın son günlerine bakarken, o arkamda saçma hareketler ediyordu, şarkı söyleyerek .

 

Tam kulağımın dibinden şarkı sesi geldi, onca yer varken neden kulağı mı patlatmak zorundaydı ki?! Bunların hepsi beni delirtmek için tuzak mı kuruyorlardı?!

 

Birazcık daha dibimde bağarmaya devam ederse....

 

Tamam. Bunu sen istedin...

 

"Ah! " Dedi yumruk attığım kolunu okşayarak "Yavaş be! " Bana dehşetle bakarak . Gözlerimi ve elimi devirerek boşverdim. En azından sesi kesildi. Bana küfür ettiğini düşünerek, odadan birşeyler mırıldanarak ayrıldı.

 

Sessizlik.... Bu hayatta ki en iyi şey.

 

Sonbahar... Bana bir daha uğramayı unutma... Çünkü en son unutmuştun... Beni tanıdığım güzel kokulardan ayırıp, kötü kan kokusuyla baş başa bırakmıştın. Bir daha unutmazsın değil mi? Çünkü ben bir sonbaharı daha böyle kaldıramam!

 

"Nafya" Sesle birlikte arkamı döndüm. "Gidebilirsin " Dedi katil, kapının pervazın da durarak. Gözlerimi tamam dercesine kapattım. Aklında tutmuş söyledikleri mi.

 

(Çese kenti)

 

 

Benim kentim, doğup, intikamı mı kazandığım kent.

 

Bana selam veren kadınlara başımla selam verdim. Beni yaşadığım olaydan tanıyorlardı lakin ben onları tanımıyordum.

 

Tahta kapıma vurdum. Biraz bekledikten sonra kapı açıldı. Ustam beklediğimden daha mutlu bir yüzle karşıladı beni...

 

" Sonbahar bitmek üzere ha " Sormuş gibi, ilerlemeye devam ederken. "Sonbaharın senin için ne olduğunu biliyormusun " Bana hedefimi hatırlatarak sanki unutucakmışım gibi. Kafamı bir kere eğdim alay edercesine. "Ne için geldin? " Dedi devam etti amcam bana dönerek.

 

Ona şaşkınlıkla döndüm, sorgularcasına kaşlarımı kaldırdım. "Burası benim evim amca" Dedim tekrar önüme dönerek.

 

"Seni tanırım " Dedi ısrarla bana bakmaya devam ederek " Buraya ne olduğunu hatırlamak için mi döndün? Bu kadar çabuk mu hedefinden sıyrıldın? " Dedi âdeta tiksiniyormuşçasına önüne dönerek.

 

Ona dehşetle döndüm. "Gözlerini kaçırma" Dedim sinirle. "Hadi yüzüme bak" Dedim alayla. "Neyi ima ettiğini açık açık söyle " Ondan öyle birşey beklemiyordum, belki de hedefimden şaşmama mı isteyerek bunu söylemişti çünkü biliyordum, benim kadar o da o katilin ölmesini istiyordu.

 

Sinirle hızlı adımlarla evimin yolunu tuttum. "Nafya! " Arkamda ki sesi zerre umursamadım.

 

Bu Nafya'nın yaşı büyüdükçe, bildikleride büyüyordu artık biliyordum hep yanlız olduğumu.

 

Hayatım çoğu kişiye nazaran daha kolay bir hayat ama ben burada; büyümeden büyümeyi öğrendim, ağlayarak ağlamamayı öğrendim , susarak konuşmayı öğrendim , boyun eğmekle boyun eğmemeyi öğrendim ve en önemlisi de nefretin tüm sana bunu yaptırdığını öğrendim.

 

O pisliğin olmayan kalbini yerinden sökücem.

 

Tanrının yazdığı hikayeyi tükürüğümle silip, tekrar baştan yazıcam .

 

Ben buyum bu Nafya'yım ve küçüklüğümde elinde iki ekmek olan kız çoçuğu değil, iki kum torbası olan Nafya'yım.

 

Ruhunu kirlettikleri kızın odasındaydım. O ruhunu kirlettikleri kız bendim, bunu inkar edemem. Ben sadece bir amaç uğruna yaşayan biriyim.

 

Burada kalmama sadece bir gün izin vermişti.

 

Sıkıcı odamdan ayrılıp, ondan da sıkıcı olan amcamın yanına ilerledim. Yine küçük bankta oturup, bir yere dalmıştı. Sessizce yanına oturdum.

 

"İzlenimlerin neler? " Dedi uzun bir aradan sonra bana bakmadan çünkü O konuşmadan ilk benim konuşmayacağımı biliyordu.

 

Ona yandan baktım, derin bir nefes aldım "Bir katilin olması gerektiği gibiydi " Dedim.

 

"Yani inasancıl davranıyordu? " Dedi bana kafasını hafif yana çevirip, bakarak.

 

Aynen öyleydi. Sessizliğimden onay verdiğimi anladı.

 

"Tuhaf biri " Diyerek açıklamaya başladım, ona istediğini vererek "Sanki görende O kadar çoçuğun ailesini o öldürmemiş de ben öldürmüşüm gibi " Dedim tükürür gibi. "Bir insan nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranır amca?! " Dedim dayanamayarak ona döndüm. " Onun çevresinde olmak midemi bulandırıyor. O bana yaklaş... " Devamını getirmememin sebebi amcamın attığı bakıştı.

 

Bana tamamen dönerek "Sana yakınlaşıyor mu? " Dedi tek kaşını kaldırarak. Hiçbir şey demedim yine sessizliğimden anladı "Kullan onu " Dedi kaşlarını ağır imayla kaldırıp, omuzlarını yükselterek.

 

 

 

(O sırada Psi kenti)

 

 

 

Desen pencerenin kenarında oturmuş, düşünceli bir şekilde dışarıya bakıyormuş gibi gözüküyordu.

 

Den ise kasesinde ki yemeği yemekle meşgüldü.

 

Yaka'ysa ok çalışmaları yapıyordu.

 

Aker, Yaka'nın yanına doğru ilerledi. "Naber? " Dedi konuşma başlatmak için.

 

"Hiç bana sulanma lidercim şuan çalışma yapıyorum " Dedi Yaka oku elinde döndürüp, fırlatarak. "Ha eğer O kızı da izlendiğin gibi beni de izleyeceksen seksi bir şekilde kıvırarak ok fırlatabilirim " Dedi imayla sırıtıp, Aker'e dönerek. Aker ise göz devirdi gülümseyerek.

 

Yaka elinde ki oku hedefine tutturduktan sonra, terlemiş bir şekilde çimenlerin üzerine bağdaş kurarak Aker'in biraz ilerisinde oturdu. "Desen bekliyor değil mi? " Dedi Yaka kafasını yana çevirerek.

 

"Evet" Dedi Aker canı sıkılmış gibi.

 

"Ona acıyorum " Dedi Yaka yüzünü buruşturarak . "Çünkü acınacak halde " Dedi tükürür gibi.

 

"Onun da hayatla imtihanı bu olsa gerek " Dedi Aker kısık sesle.

 

" Den ne yapıyor, yemek yiyiyor değil mi hiçbir şey olmamış gibi " Dedi Yaka acı şekilde gülerek.

 

"Bilirsin Den mutlu olduğunda da kendini yemeğe verir, üzgün olduğunda da "

 

"Çoçuğun yemek dışında bir duygusu yok bence "

 

"Belki de "

 

Yaka oturduğu yerden kalktı "Bir daha bu adamın buraya adım atmasına izin vermicem " Dedi Yaka sinirle elini sallayarak. Aslında bu saatte çalışmasının bir sebebi vardı. "Ha eğer gelirse geri dönecek olan bir ruhu kalmayacak" Dedi Yaka mutluluktan uzak olan bir sırıtışla.

 

Yaka ilerlerken, Aker hemen ayağa kalktı "Yaka! " Dedi durması için.

 

Yaka ise durmamıştı ama adımları yavaşlamıştı "Desen'i üzecek bir şey yapma. Bilirsin yaparsan seni asla affetmez "

 

Yaka sinirle durup, önüne dönüp Aker'e dönüp hızla ilerledi "Babası onu tecavüz edicekti sen onu satın almasaydın " Dedi zar zor konuşarak "Ya sana satıp kendini zengin edicekti yada kızın hayatının içine sıçıcaktı. En azından şanslıydık da kızını sattı " Dedi dişlerini sinirden bir birine sürterek. "Şansa bak amına koyım kız eşya gibi satıldı ve ben buna şans diyorum. " Ellerini yumruk yayıp tekrar sert adımlarla ilerledi.

 

Aker kendini çıkmaz da hissetti çünkü Desen satılacağı sırada babasının böyle konuştuğunu bilmiyordu. Babası her ayın yirmisinde sattığı kızın parasını alırken, Desen onu görmeye geldiğini sanıyordu ve Aker yine her ayın yirmisi olduğu gibi o adamın Desen'e başka bir anlamda sarılacağını, öpüceğini ve en sonunda da eline büyük bir miktarla evine gitmesini izleyecekti.

 

⚔️

 

 

"Hoş geldiniz" Dedi önümden geçen bir hizmetkar.

 

Tekrar gelmiştim bu cehenneme iki gün sonra.

 

Solana girdiğim de Desen'in oldukça şık bir şekilde hazırlanmış buldum. Hanım hamımcıktı. Dizine kadar gelen bir gömlek elbise giymişti, siyah renkte. Saçlarını ise özenle alttan topuz yapmıştı. Genel makyaj zevkine göre bugün daha bir sadeydi.

 

"Merhaba" Diyerek içeri girdim.

 

Beni yeni fark ederek elinde ki kitabı bırakıp bana döndü "Hoşgeldin" Dedi gülümseyerek.

 

İlerleyip önünde ki koltuğa oturdum " Ne için bu hazırlık? " Dedim onu elimle göstererek.

 

Kendini beğenmişçe sırıtarak "Sen böyle dediğine göre özenli görünüyorumdur" Dedi. Saçmalığına göz devirdim. Ayağa kalktım, salondan çıkmak için "Anlaşıldı her zaman ki gibi modun da değilsin" En son bu dediğini duydum ve zerre umrumda olmadı.

 

Odama geçtim ve güzel bir duş aldıktan sonra bordo renginde olan kuşağımı giyindim, saçımı ensemden topladım, bu saçlar benim en sevdiğim şeyim di çünkü bana hala o küçük kızdan kalan bir armağandı.

 

Odamdan çıktığım da hiç şaşırmadığım bir görüntüyle karşılaştım ; Den ve elinde ki kasesi.

 

Koridor dan dönücek ken beni fark ederek durdu "Oo mafya hanım buralardamısınız? " Dedi kaşlarını kaldırıp, alayla. "Ay pardon Nafya " Dedi bilerek yaptığı yanlışını sanki yeni fark etmiş gibi.

 

Mafya küçük kızın korktuğu ama şimdi ki halimin bir nevi gerçek ismiydi.

 

Ben küçükken korktuğum bir ünvana sahip olucaktım yakında , bu da benim hayatımın en büyük espirisiydi.

 

Küçüklüğüm yine de sırıtmıştı çünkü nefretim benim küçüklüğümü büyütmüştü.

 

Tam evden çıkıcakken küçük salondan gelen sesle durdum. Etrafımı biri var mı diye taradıktan sonra kapının kolunun dan dinlemeye başladım.

 

"Gerçekten yazık Aker! " Yaka öfkeyle bağrıyordu, sesinin bu kadar çok çıktığının farkında olmayarak.

 

"Sessiz ol" Dedi Aker'in sesi sakın bir sesle.

 

"Zaten herşey sessiz olduğumuzdan başımıza gelmiyor mu ? " Sesi daha sakin çıkmıştı.

 

Sessizliğin ardından tekrar konuşmaya başladı Yaka " Yine zam mı istiyor " Dedi dalga geçen bir ses tonuyla.

 

Ne zamıydı bu?

 

"Evet. " Dedi Aker kabullenmiş gibi "İstediği kadar vereceğiz. Ne de olsa Desen'i bir kere aldım, geri vermem"

 

O an kapının kolunundan şokla kalmıştım. Bu katil Desen'i satın mı almıştı?! Peki Desen ne için özenle giyinmişsin?! Yoksa....

 

Adım sesleri yükselirken hızla oradan uzaklaşıp, odama girdim.

 

Gerçi buna niye şaşırıyorum ki?! Birilerini hiç tereddüt etmeden öldüren biri, bir kızı geceler için satın almayacaktı?! Ha tabi her türlü yavşamasının sebebi buydu.

 

O baştan başa pespaye di.

 

Ne yapıcaktım şimdi? Sessiz kalamazdım ! Ben buraya bunun için gelmiştim, kan sesi için.

 

Desen'in haberi varmıydı bu işten? Burası sandığımdan daha karmaşık. Hem katil hem sapık! Öküz!

 

Yaka'nın kesin haberi vardı ve uzun saçlı salak bir bok yapmıyordu.

 

Den zaten yediği yemeğin içinden bok çıksa fark etmeyecek kişi.

 

Desen'le konuşmalıyım.

 

Odam dan çıkıp ay pardon odadan şu (dan) eki her zaman ayrı olsun zaten.

 

Salona baktığım da orada değildi. Yönümü değiştirip Desen'in odasına doğru ilerledim.

 

Kapıyı hafif tıkladıktan ve 'Gel' sesini duyduğum da kapıyı yavaşça açtım çünkü malum içeri de Desen varsa odada ne halde olduğu belli olmuyordu.

 

"Kız gel korkma" Dedi gülümseyerek ve el hareketiyle bana gel işareti yaptı. Neydi bu şimdi?

 

Göz devirerek içeri girdim "İyimisin? " Dedim ilk başta, konuşmayı bilmeyen bir tiptim.

 

Bana şaşırarak baktı ama şaşırmasını gülümsemesine gizlemişti. "İyiyim" Dedi o da bana ayak uydurarak. Sonra pes etmişçesine bir nefes verip " Neden sanki flörtleşiyormuş gibi davranıyoruz şuanda" Dedi hafifçe gülerek .

 

Gözleri devirip, yüzümü buruşturdum. "Saçmalama" Dedim.

 

"Sen böyle konuşursan ancak aklıma bu gelir " Dedi iki ellini kaldırıp banane işareti yaparak. "Çünkü beni merak edecek bir tip değilsin. " Dedi gülerek.

 

"Dese-" Tam konuşmaya başlamıştım ki Desen'in kapısı tıklandı.

 

"Gir! " Dedi Desen.

 

İçeri Yaka girdi "Desen bahçede" Dedi zoraki bir şekilde gülümseyerek ama Desen'in pek anladığını sanmam.

 

Desen gerçek bir gülümsemeyle Yaka'nın yanından geçip, odadan hızla çıktı. Odada ben ve Yaka'nın buruk bakışları vardı. "Biliyorum" Dedim ama bakışında zerre birşey değişmedi aksine yüzünde ki burukluğuyla gülümsedi

"Biliyorum " Dedi.

 

Ona yaklaştım ve dişlerimi sıkarak " Sana yemin ediyorum şuanda bunu söylemeye gidicem " Dedim.

 

Hiç birşey yapmadı aksine yol verdi "Ben buna cesaret edemedim bari sen yap" Koridorda ilerlerken son duyduğum buydu. Hepsinden tiksiniyordum.

 

Bahçeye çıkdığım da Aker ve Den'de oradaydı. Desen'in hemen önünde yaşlı bir adam duruyordu ve Desen onun önünde oldukça mutlu gözüküyordu. Yoksa Desen'i bu adama mı satıcaktı?!

 

Daha fazla dayanamadım ve sert adımlarla tam Desen o adama sarılıcakken sertçe kolundan tutup, geri çektim.

 

Hepsi bana dönmüştü ve Desen yüzüme çatık kaşlarla bakıyordu. Kaşlarını ne oluyor dercesine kaldırdı. Güven vermek ve yanlış bir şey yapmadığımı göstermek adına gözlerimi yumdum.

 

Katilin yüzüne baktığım da yine mennunmuş gibi bana bakıp gülümsüyordu. Ne oluyor? Yoksa bir oyunda mıyım? Hayır oyun olsa bu kadar belli etmezlerdi. Belkide oyun olduğu için bu kadar belli ediyorlardı.

 

"Gülüşün mü kafanı karıştırdı yoksa sana bakıyor oluşum mu? " Dedi gülümsemesi daha çok büyürken. Üyelerde bunun saçma sözlerine alışmışçasına bir yüz ifadeleri vardı. "Hadi durma yap ne yapıcaksan" Dedi ciddiye binip, ellerini bağdaş kurarak. "Ben seni hep izliyor olucam " Devam etti sırıtarak.

 

"İğrençsin" Dedim tükürür gibi. Asıl şimdi üyeler benim bu sözüme şaşırmışlardı. Normal olan bu! Daha çok güldü "Piskopatsın " Diye devam ettim. Gülüşü daha çok büyüdü. "Aptalsın! Acımasızsın! Öküzsün! " Kahkaha atmaya başladı ve Desen'in kolunu bırakıp, ona doğru sertçe yürüdüm ve aramızda üç santim kalıcak şekilde durdum, bu bile oldukça fazlaydı.

 

Tam tokat atmak için sol elimi kaldırmışken , sağ eliyle kalkan elimi durdurdu. Bana doğru eğilerek "Sende çok güzelsin" Dedi kısık sesle ama herkesin duyduğuna emindim.

 

Eli elimdeydi ve ben sinirimden bile bunu fark etmeyecek kadar öfkeliydim. Elimi öyle bir sıkıca tutuyordu ki zar zor elimi çektim.

 

Sırıtarak benden uzaklaştı. Önünden geçip asıl ortamın ve olayın içine girdim. "Desen" Dedim derin nefes vererek. Artık söyleyecektim. Belki de yaptığım son görevi mi tamamlamadan ölümü me sebep olucaktı. Son kez ona baktım ve o da tamamen bana odaklanmıştı. Gerçi hepsi öyle bakıyordu. Neyse ne bu konu benim ölümüm den önemli olamaz. Ama küçüklüğüm için önemli. O bunu istiyor. Bu kız için mi diyor. Bu kız için mi bana verdiğin sözü tutamayacaksın? Son kez daha pis katilin yüzüne baktım. Bildiğiniz Desen'i satmasın diye bakışımla yalvardım.

 

Birden ne ara yanıma geldiğini anlayamadığım Den kulağımın dibinde " Yanlız yalvarıcı bakışlar attığını sanıyorsun ama uzaktan tam bir maymuna benziyorsun " Dedi sesinin duyulmasını istemiyormuş gibi, eliyle sesine kalkan yapıyordu. "Birde kollarını da oynat sonra hahıho de tam olsun" Arkamı dönüp en tip bakışımı ona attım ama bakışımdan zerre korkmadı. Anlaşılan bunun bügünlük menüsün de yürek vardı. Neyse gösteririm ben sonra ona.

 

Gözlerimi kapattım ve bir çıkış yolu aradım yine nefrete çıktım.

 

Gözlerimi açıp, oradan hızla uzaklaştım. " Yaşamayı sevdiğini biliyordum " Dedi katil bilmiş bir sesle sırıtarak .

 

Tam o an durdum. Yaşamak; ben hiç yaşamışmıydım ki? Neden o zaman bu dünya da tek bir duyguyu biliyordum.

 

Yavaşça önüme döndüm. Hepsinin suratına teker teker baktım. Yaka istiyordu, Den'in umrunda değildi, Desen korkuyordu, Aker ise onun yüz ifadesi bir muammaydı.

 

Bir adım öne çıktım. Tam onun gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım " Bu gördüğünüz her anlamda tam bir cani " Desen'e döndüm " Ve seni satmak istiyor. Bu yaşlı adama! " Diyerek işaret parmağımla korkmuş ve şaşırmış yaşlı yüzü gösterdim.

 

Aker'e döndüğümde yüzünde buruk bir gülümseme vardı .

 

Desen ise yüzünü buruşturarak bana bakıyordu .

 

Yaka ise şaşkındı.

 

Den ise eline ne ara aldığını bilmediğim patlamış mısır vardı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%