Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@zeynep_813

İyi okumalar diliyorum güzel kızlarım... Beklediğiniz o bölüm şimdi sizlerle yorumlarınızı bekliyorum☀


 


Yol boyunca asla konuşmadı, gerçi konuşabileceğimiz şeylerde yoktu evet gözlerimi ona fark ettirmeden kaydırdığımda çok ciddi bir yapısı olduğunu benimsedim. Gözleri çok keskin bakıyordu, kolları ve vücut yapısı birbirine oldukça orantılıydı sanki kusursuz biriymiş gibiydi adeta. İnsanları bu şekilde incelemek, onlar hakkında çıkarımda bulunmak benim en sevdiğim şeylerden biri. Bunu neden yapıyorum bilmiyorum ama birçoğumuz da böyleyiz diye düşünüyorum. Ona baktığımı fark edince keskin bakışlarını yumuşatıp yüzüme bakmadan konuştu "Hep böyle mi bakarsın insanlara?" ne demek istemişti anlamamıştım doğrusu... Kötü bir anlamda mı soruyordu yoksa iyi mi? Neden sorguluyordu... Başımı anlamsızca bükerken bu kez bakışları beni buldu. "Bir soru sordum." diyerek vurguladı. "Ne demek istiyorsun, Nasıl bakıyor muşum?" dudağının bir kenarı kıvrılırken dudaklarını birbirine bastırdı ve burnunu çekerek cevap verdi "Onları analiz edermiş gibi, sanki onları izlerken nasıl biri olduklarını çözebilecekmişsin gibi, bunu yapmak seni güvende hissettirecekmiş gibi." Böyle bir cevap beklemiyordum dürüst olacağım. Çünkü beni ilk görüşte böylesine anlamış ve düşüncelerimi çözmüş biri henüz çıkmamıştı. "Bunu yapmak bana iyi geliyor evet." dediğimde araba aniden durdu etrafıma baktığımda otelin önündeydik ama daha hangi otele gideceğimi bile söylememiştim. Nasıl bilmişti ve getirmişti beni buraya... "Dur bir saniye." dediğimde başını hafifçe bana doğru çevirdi ve gözlerime odaklandı. Bir eli hala direksiyondayken yutkunmaya çalıştı. "Buraya geleceğimi nasıl bildin, sana söylememiştim bile." gözleri üzerimdeyken yüzüne egolu bir sırtış yerleşmişti. "İnsanları iyi analiz edebilen tek sen değilsin." dedi ve sustu, beni baştan aşağı süzdükten sonra bana doğru iyice yaklaştı bense kendimi geri çekiyordum. Aramızdaki mesafe iyice daralıyordu ve nefes nefese birbirimize bakıyorduk. Kaşlarım aniden çatılırken gözleriyle elimdeki telefonumu işaret etti "Bak otelin ismini yazmışsın." harbiden de, oteli unuturum belki internet çekmez ya da şarjım biter diye bir kağıda yazıp telefonumun kılıfına yerleştirmiştim. Hızlıca aramızdaki bu yakın mesafeyi kesmem gerekiyordu kendimi toplayıp saçlarımı geriye doğru savurdum ve kendimi düzeltmeye çalıştım. "Ee olabilir, unuturum diye yazdım neyse teşekkür ederim." diyerek arabadan inmek için kapıyı hızla açarken kolumu tuttu ve yine gözlerime odaklandı "Bu arada bende bu oteldeyim sadece senin için gelmedim o yüzden kendini mahcup falan hisseder-" aniden sözünü kestim. "Mahcup falan değilim teşekkür ederim bu beni ilgilendirmiyor nerede olursan orada olabilirsin!" kolumu hızla kurtarırken arabadan indiğim gibi otele girdim. Hemen resepsiyondan kendime boş bir oda ayarladıktan sonra odaya çıkmak için asansöre doğru yöneldim. Asansöre bindikten sonra da odamın kapısıno usulca açıp içeri girdim. Eşaylarımı yerleştirirken otelin dışından gelen sesler pencereye yönelmeme sebep oldu. Bir müzik grubu... Otelin sahnesinde insanları eğlendiriyor. Onları izlerken telefonum çaldı aniden. Arayan Dicle'ydi. "Alo Dicle!" sesi oldukça heyecanlıydı. "Arya neredesin aşağı gel sahnenin orada bekliyorum seni." aşağıya bakınca ortamın ne kadar kalabalık olduğunu fark ettim. "İyide çok kalabalık, seni nasıl göreceğim?" sesi kesik kesik gelmeye başlamıştı. "Ya görürsün hadi gel bekliyorum." diyerek telefonu kapattı. Bende üzerimi değiştirmeye karar verdim... Altıma siyah bir kot şort ve üzerime de toz pembe renginde straplez bir crop giyerek beyaz sporlarımıda çekip saçlarımı açık bıraktım ve odadan çıktım. Asansöre binmem ve inmem bir olmuştu koşarak kendimi müziği çaldığı sahneye attım. Etrafıma bakınıyordum fakat Dicle'yi bulmakta zorlanıyordum. En son omzuma dokunan biri yüreğimin hızla çarpmasına engel olamamıştı. Arkamı döndüğümde Dicle'yi gördüm karşımda ve sımsıkı sardım belinden. "Kızım çok özledim seni!" o da gülerek yanıtladı "Bende bende bende çok özledim seni Arya iyi ki geldin." ikimizde birbirimize gülümserken elimden çekiştirmeye başladı "Hadi gel eğlenelim artık." gülerek elinden tuttuğum gibi onu takip ettim. İkimizde konserdeymişiz gibiydi çünkü ortamda öyle bir hava vardı. Dicle kulağıma doğru eğildi "Şuradaki gitar çalan çocuğu görüyor musun? Onunla neredeyse bir haftadır konuşuyoruz." gözlerimi belertip sadece bakkaldım. "Aman bir kerede boş kaldığını görsem gözlerim dolacak." umursamazca omuz silkti. "Uff Arya biraz ortama ayak uydur gerisi gelir." gözlerimi devirdim. Böyle olacaksa gelemese daha iyiydi herhalde... Ama bugün buraya Dicle için gelmiştim her türlü badireyi boşuna atlatmadım sonuçta. Onunla eğlenmem gerekiyordu ben ortama ayak uydurmaya çalışıp dans ediyor Dicle ise sahnedeki gitarcı çocuğa kitlenmiş gibi izliyordu. En son etrafı incelerken sol tarafta, barın olduğu kısımda bir hareketlenme farkettim. Babam oradaydı! Kahretsin ne yapacaktım şimdi... Hemen Dicle'nin kolundan çekerek babamları işaret ettim "Dicle görüyor musun?! Babam burada kesin benim haberimi aldı ne yapacağım ben şimdi?" müzik sesi öyle fazlaydı ki Dicle'yle birbirimizi duymakta epey bir zorlanıyorduk. "Oha ya daha çok erken her şeyin mahvolması için." diyerek yüzüme baktı "Sen saklan bir yerlere koş görünmeyeceğin bir yere git ben halledeceğim." halledebilecek miydi emin değildim aslında çünkü Dicle yalan söylemek konusunda berbattır her şeyi belli eder. "Emin misin halledebilecek misin?" gözlerini bana güven dercesine kırptıktan sonra düşünmeden koşmaya başladım. İnsanların arasından geçmekte epey zorlanmıştım fakat en son boş bir alanda durdum çünkü nereye gideceğimi kestiremedim. Ben etrafı incelerken babamlar bana doğru bakıyorlardı ki koşarak kendimi müzik çalınan sahnenin arkasına attım. Sahnenin arkasındayken babam bu kez cebinden telefonu çıkarıp buraya doğru yöneldi bende görünmeden sahnenin perdesini aralayıp sahne arkasındaki alana girdim. Etraf karanlıktı kimse de yoktu sahne arkasında. Şimdi ne yapacaktım bilmiyordum... Sesler duymaya başlayınca arkamdaki birkaç kutunun arkasına geçtim ve yere eğildim. Önüme düşen saçlarımı geriye doğru iterken kulağıma bir fısıltı yayıldı "Oradan görünmediğini mi sanıyorsun?" birden olduğum yerde korkuyla sıçrarken karşımda o çocuğu gördüm... Beni arabayla buraya getiren o çocuğu. Gözlerimi kocaman açarak kaşlarımı çattım "Ne yapıyorsun sen korkuttun beni!" yüzünde eğlendiğini gösteren bir sırıtış yer alırken alayla "Korkusuz olduğunu sanıyordum." dedi. Gözlerimi devirdim "Niye uzaylı mı sandın beni?" güldü yine "Uzaylılar korkusuz muymuş?" uff ne sinir bi çocuktu. "Kes soruya soruyla cevap verme ve git buradan yerimi belli edeceksin!" kolunu önümdeki kutulara doğru uzatarak destek aldı ve duruşunu düzeltti. "Kimden kaçıyorsun söyle bakalım." kendini ne sanıyordu bu? Söylesem beni kurtarıp kendini kahraman mı ilan edecekti. "Sanane ya seninle uğraşamam şuan çok ciddiyim. Biraz daha burada kalmaya devam edersen gerçekten iyi şeyler olmayacak." bu tavrım onu korkutur ve yanımdan gitmesini sağlar diye düşünüyordum fakat beklediğim gibi olmadı. "Birazdan gelecekler haberin olsun." kendini dahi falan mı sanıyordu bu. Benim kimden kaçtığımı bile bilmiyorken saçma sapan konuşarak beni belli etmeye çabalıyordu. Hemen kurtulmam gerekiyordu... "Ne diyorsun be kimden kaçtığımı bile bilmiyorsun!" kaşlarını havaya kaldırarak kısık bir sesle cevap verdi "Demedi dersin." kolunu iterek yavaşça ayağa kalkıyordum ki babam buraya doğru geliyordu içimden has! Derken o çocuk birden kolumdan çektiği gibi beni sahneden indirdi ve sahnenin duvarına yaslayıp önüme geçti bedeniyle bana biraz daha yaklaşıp durması gerektiği kadar yakınlıkta benim görünmemem için kapattı beni. Nefesim kesiliyordu sanki ya da nefesimi tutmam gerekiyormuş gibi oluyordu. Böyle durumlarda ne yapılır bilmiyordum ki... Neyse şu durumdan bir kurtulalım ona dersini vereceğim. Babamlar gittikten sonra yavaşça üzerimden çekildi ve gözlerime odaklandı. O da nefesini tutmuş olmalı ki derin bir nefes verdi... Kaşlarımı çatıp duruşumu dikleştirdim "Oha oha ya!" diyerek bir tane geçirdim omzuna. "Beni uyarman yeterli olurdu ne bu hareketler falan hayırdır!" çocuğun Ağzı bir metre açık kalmış gibi bakıyordu yüzüme "Uyardım ama bana inanmadın ki." haklıydı kas yığını. Ama bu beni koruması gerektiği anlamına gelmiyordu. "Olabilir beni koruman gerekmez hem sanane git burdan." ellerini beline koyup benim hareketlerimi inceledi ve birkaç saniye öylece sustu "Vallaha pes neden bu kadar agrasifsin?" diyerek tekrardan üzerime doğru gelmeye başladı ve bana doğru eğilerek dudaklarıma baktı daha sonra gözlerime... Ve elini omzuma yerleştirerek kısık bir ses tonuyla vurguladı "Bu yaşta bu kadar agrasiflik bünyeye zarar, hadi eyvallah." dedi ve gitti


 


Nasıl gidiyoruzz bakalım. Karakterleri nasıl buldunuz🤍


 


 


 


 


Loading...
0%