Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@zeynep_eda2

FİDAN

Cejn.Bütün Mardin'in en gözde bekarı.Düğünlerde kızların gözlerini üzerine çekemediği adam işte o gözlerini Cejnden alamayanlardan biri de Fidandı.

 

Fidan daha 15'inde kardeşlerinin bütün sorumluluğunu alan hasta annesinin bakımından bir kere bile şikayetçi olmayan bir kadındı.Babası Civanoğullarının ağası olmasına rağmen Fidan çilleri ve kısa boyuyla girdiği hiçbir ortamda ilgi çekmediğini düşünüp üzülürdü.

 

Taki babasının bir ilkbahar akşamı kızını karşısını alıp düşünmekten alnı kırışmış gözlerinde ise hüzünlü bir ifadeyle"Kızım Behram Ağa vardı ya"

 

Behram Ağa'nın ismini duymasıyla kalbi heyecanla çarpmaya başladı.Behram Ağa'nın oğlunu evlendirmek için kız aradığı haberi bütün Mardin'i sarmış bütün aşiret ağalarının kızları ya Behram Ağa'nın konağını aşındırıyor ya da düğünde en güzel kaftanlarını giyip cilveli bir halde Cejn'in etrafında geziyordu.

 

"Evet baba"dedi Fidan heyecanının çok belli olmamasını umarak sakin bir sesle konuşmaya çalışıyordu ama babası heyecanlanığını anlamıi gibi yüzünde hüzünlü bir gülümseme belirmişti.

 

"O yarın bizi ziyarete gelmek istiyor"

 

Fidan heyecanından ne yapacağını şaşırmıştı en çokta meraktan.Kim için ziyarete geleceklerdi?20'sindeki Avaşin için mi,yoksa 18'indeki körpe kuzusu Dila için miydi bu ziyaret?

 

"Tamam baba"dedi Fidan bir öncekine göre daha keyifsiz bir sesle"Ben bütün hazırlıkları hallederim"

 

"Kızım"dedi hasta karısından dolayı konağın bütün işlerini üstlenen kızına mahçup bir sesle"Sana böyle zorlu bir hayat yaşattığım için özür dilerim ve bütün bunlardan bir kere bile şikayet etmediğin için teşekkür ederim"

 

"Baba niçin vedalaşır gibi konuşuyorsun?"dedi Fidan babasını ilk kez annesinin hastalığını öğrendikleri zaman bu kadar yıkılmış ve ne yapacağını bilemeyen çaresiz bir ifadeye büründüğünü görmüştü.

 

Kızını üzmemek için gülümsemeye çalıştı babası ama sesi yine hüzünlü çıkmıştı."Eee evlenecek yaşa geldin kızım çok yakında elin oğlu benim konağımın fidanını kopartacak"

 

22 yaşına girmesine rağmen konağın kapısı bir kere bile Fidan'a görücü için çalmamıştı.Fidan bu konakta adeta görünmez olmuş şimdiye kadar gelenler ise hep Avaşinle ilgilenmişlerdi.

 

"İçin rahat olsun baba ben daha uzun süre bu evdeyim"

 

Kızının söylediğinden rahatsız olan Bakur Bey karısına bakmak için ayağa kalktığı sırada bastonuyla kızının yanına ilerledi ve kızının saçını şefaktli bir şekilde okşarken "Ne kadar güzel olduğunun farkında bile değilsin"diye fısıldadı.

 

Babasının söylediklerinden sonra aynanın karşısında kumral saçlarını fırçalarken kendi yüzünü izledi.Elleri çillerinin etrafında gezindi.Çilleri yüzünü tamamen kaplıyordu gözleri ne Avaşin kadar büyük ne de Dila'nınki gibi sürme çekmiş gibiydi.Burnu ve ağızı da normaldi öyle ahım şahım bir şeyi yoktu.

 

Babasının yanıldığı buradan belliydi eğer güzel olsaydı talipliler kapısına gelir en olmadı sevdiği adam ona bir kez döner bakardı ki Cejn ona bir kere bile bakmamıştı.

 

Yarın sevdiği adamın dedesini bu evde kızkardeşlerinden birini beğenip evliliğini konuşmak için ağırlayacaktı Fidan ve bu da Fidan'ın canını yakıp yakıp kavuruyprdu.

 

Dün geceyi uykusuz geçirsede sabah hiçbir şey olmamış gibi konağın hazırlıklarıyla ilgilenmeye başlamıştı çünkü burası Bakur Bey'in konağıydı ve burada her misafire ayrı ihitmam gösterilir başa taç edilirdi.

 

Bütün gün ev halkı konakla ve yemeklerle uğraşırken Fidan annesinin ihtiyaçalarını gidermiş önce annesini yıkamış ardındanda kendisi duş almış ve daha sonra kızkardeşleri gibi odasına girip hazırlanacakken dolabın kapağına asılan mavi bir elbise ve pudra rengi bir şal bırakıldığını görmüş ve elbiseye doğru yaklaşırken elbisinin üzerine iliştirilen not dikkatini çekmişti. Notta:"Bu elbiseyi giy ve şalı tak"yazıyordu.Fİdan not kağıdını buruşturup masaya attı.

 

Fidan,kızkardeşlerini görmeye gelen adamlar için hazırlanmak istemedi.Misafirlerine bir hoş geldin deyip akşamın geri kalanını da mutfakta geçirmeyi planladığından eski elbiselerinden birini giyecekti ama bu elbise odasına bırakıldıysa giymekten başka bir çaresi yoktu.

 

Mavi elbisesi ne vücudunu saracak kadar dardı ne de vücudunu kilolu gözükterecek kadar boldu tam istediği gibiydi.Başına taktığı pudra rengi şalla çok zarif gözüküyordu.Aynanın karşısına geçip çok hafifte bir makyaj yapıp kalkacağı sırada hızmasını gördü.

 

Normalde hızmayı sevdiği adam onu istemeye geldiğinde takacaktı ama kızkardeşlerinin mutluluğu onun mutluluğu olduğundan son anda hızmasını da takıp çıktı.

 

Fidan odadan çıkınca avluda oturan en küçük kardeşi Firaz ıslık çakarak ayağa kalkmış ve ablasının yanına yaklaşıp elinden tutup etrafında döndürmüş ve"Ağabey,ablamı odaya saklayalım eğer görücüler gelirse ablamı almadan gitmezler"deyince avluda kardeşlerinin yanında oturan ağabeyleri Perwer yaramaz bir ifadeyle"Onlar ne kadar isterse istesin benim Fidan'ımı biz vermesek hiçbir şey yapamazlar"

 

Ağabeyinin sözünden sonra bütün kardeşleri gülsede Fidan dyduklarını sindirmeye çalışıyordu.Sevdiği adam onu istemeye geliyordu.İçindeki hüzün yerini kalbini bile yerinden çıkaracak kadar hızlı atmaya başlayacak kadar mutlu olmuştu.

 

"Ne olursun Allah'ım"diye yakardı içinden Allah'a"Sevdiğim erkeğe kavuşmadan alma canımı"

 

Ablasının 32 diş gülümsediğini gören ortanca kardeşleri Hogir yarı yaramaz yaarı huysuz bir tonla"Biz vermesekte bu iş olacak abi baksana ablam şimdiden mutluluktan uçucak gibi"

 

Kızkardeşiyle bu konu hakkında konuşmak istemeyen Perwer hafifçe öksürerek bütün kardeşlerine kendinizi toplayın ben buradayım demesine rağmen Fidan gülümsemesini durduramıyordu.

 

Ağabeylerinden uyarıyı alan kardeşler birer birer ayrılmış küçük kızkardeşi hayal alemine dalmış ablasını sürükleye sürükleye odaya sokmuştu.Odaya girince hasta olan anasının sağ koltukta oturduğunu görünce hayal dünyasından çıkmış ve o bu konaktan giderse anasına kimin bakacağını düşünmeye başlamasıyla yüzündeki gülümseme yerini her an ağlamaya hazır bir ifadeye bırakmıştı.

 

Annesinin yanına yaklaştı ve ağzına vuran felçten dolayı konuşamayan annesinin yanına çöküp onun o yanaklarını okşayıp öpücükler bırakırken anasının gözünden iki damla yaş geldi.

 

Fidan,annesinin yanaklarından akan yaşı sildi ve çocuğuyla ilgilenen bir anne gibi annesinin üstünü başını düzeltti ve "Ağlama ben senin en çok gülen halini seviyorum"diye fısıldadı.

 

O ela gözlerde şefkatli sıcacık bir ifade belirince Fidan annesinin ellerine öpücükler kondurdu.Bu eller yıllarca kızının elini tutmuş her düştüğünde bu eller tarafından kaldırılmıştı.

 

Anne ve kızı izleyen ev ahalisinin kadınları gözyaşlarına hakim olamıyordu.Odayı gören herkes buranın düğün evi değilde cenaze evi sanırdı.

 

Dila ev ahalisini biraz da olsa gülümsetmek amacıyla "Ana sen bu kızının böyle ağladığına bakma Cejn enişteyi görünce hepimizi unutacak"dediği an kadınlar gözyaşlarını silip gülmeye başlamışlardı.

 

"Aşk olsun"dedi gücenmiş bir ses tonuyla.

 

"Aşk olmuş zaten"dedi en büyük yengesi Canan en küçük görümcesi gibi ev halkını güldürmek amacıyla"Bahçede nasıl hülyalı hülyalı gezdiğini gördük.Dila'm seni zar zor odaya soktu"

 

Yengesi ve kızksrdeşinin onunla uğraşmasından dolayı kızaran Fidan"Sen de mi yenge?"diye sitem edince ortanca yengesi Dilzar"Ne var canım eltim doğruları söylüyor"

 

Bu hüzünlü ve kahkahalı ortamı kapıdan gelen geldiler haberiyle susmuş ve kadınlar misafirlerini karşılamak amacıyla kapıya doğru hareketlenmişlerdi.

 

Kadın misafirler kadınların oturduğu salona buyur edildikten sonra Fidan her ne kadar Cejn'in bu gece kız istemeye gelmeyeceğini bilse de gözleri onu aramış ve görmeyincede üzülmüştü.

 

Odaya girdiğinde müstakbel kayınvalidesinin ve büyüklerinin ellerini tek tek öpüp başına koymuş ve görümcelerinin yanaklarını ise tek tek öpüp mutfağa kahve yapmaya geçmişti.

 

Kahveleri yaparken onunla beraber mutfakta bulunan Dilzar"Yandın kızım sen 6 görümcen 1 kayınvaliden olucak"dediği an mutfakta bulunan en küçük yengesi Geşa kahkaha atı ve eltisine eşlik ederek görümcesiyle uğraşmaya devam etti"Eeee Mardin'in en gözde bekarı Cejn ağayla evleniyor bazı şeylere katlanacak"

 

Fidan için yeter ki Cejnle evlenseydi gerisi önemli değildi herkesle mücadele eder evindeki huzurunu korumaya çalışırdı.

 

Kahveleri erkeklere götürmesi için en küçük erkek kardeşleri Hogir ve Baran çağrılmış ve tepsilerle kahveler erkeklerin odasına taşınılmış Fidan ve yengeleri ise ellerindeki tepsilerle kadınlara kahve ikram edilmişti.

 

Kahveler içildikten sonra babası Fidan'ı mutfağa çağırmış ve kız verecek olmanın verdiği hüzünle konuşmaya başlamıştı."Kızım biliyorsun ki Behram Ağa buraya kız istemeye geldiler ve bizden cevap bekliyorlar"

 

Normalde bu konuşmayı annesi yapması gerekirken annesi rahatsız olduğundan bu konuşmayı babası yapıyordu.

 

"Baba"dedi Fidan babasıyla böyle bir konu hakkında konuşmanın verdiği zorlukla başını yukarıya kaldıramıyordu.

 

"Utanma kızım"dedi babası şefaktli bir ses tonuyla kızını rahatlatmaya çalışaraktan."Cevabın neyse söyle ben her kararını kabul edeceğim"

 

Konuşmaya cesaret bulabilmek için tırnaklarını etinin içine geçirdi ve kıpkırmızı bir suratla"Sen ne istersen o olsun babacığım"dediği an kızının Cejnle evlenmek istediğini anladı Bakur Bey ama tekrardan sordu.

 

"Emin misin kızım?İyice düşün ve öyle karar ver"

 

Fidan tekrardan aynı cevabı verdi."Siz nasıl uygun görürseniz babacığım"

 

Kızının cevabını alan yaşlı adam kız evladını gelin etmenin verdiği üzüntüyle mutfaktan çıkıp cevabı konuklara ilettiği an konakta bir zılgıt çekilmiş ve Fidan kadınların odasına girdiği an kayınvalidesi onu öpüp bir anne şefkatiyle"Bundan böyle sen de benim kızımsın"dedi ve dünürünün yanına ilerleyip ellerini sıkıca tutup"Bundan böyle onun bir anası da benim için rahat olsun xmeh(bacı)"

 

Müstakbel kayınvalidesinden sonra annesinin gözlerinden bir damla yaş gelmiş ve felçli ağzıyla gülümsemişti.

 

Kayınvalidesi çantasından çıkardığı yüzüğü Fidan'ın parmağına takarken"Rabbim sizi bir ömür boyu mutlu etsin.Hanenizde çoluk çocuğunuzla metlu mesut yaşayın"diye dua ederken kadınlar hep bir ağızdan bu dualara amin diyerek eşlik ediyorlardı.

 

Görücüler gittikten kızkardeşleri ablalarına sarılmış ve bunu gören konak kadınları gözyaşlarını serbest bırakmıştı.

 

Cejn'in Fidanla nişanlandığı haberi bütün Mardin'e yayılmış ve gittiği her yerde bekar kızların kıskanç bakışlarını üzerinde hissederken bir yandan da kadınlık gururu okşanıyordu.

 

Dewran Ağa torununun düğününün en kısa sürede yapılmasını istediğinden iki tarafında başını kaşayacak vakti yoktu.Gelinlik alınması için girilen dükkandan çıkarken Cejn'in en küçük kız kardeşi Aşti yorgunluğunu söyleyerek Fidan'ı bir cafeye sokmuş ve lavaboya uğraması gerektiğini söyleyip Fidan'ı yalnız bırakmıştı.

 

Fidan sipariş vermesi için görümcesini beklerken karşısındaki sandalyeye oturan kişiyi görmesiyle masadan kalkmaya çalıştı ama Cejn'in"Otur"emriyle sandalyesine yapışmıştı.

 

Sandalyeye oturmasına rağmen bir türlü Cejn'in gözlerine bakamıyor önündeki menüyü inceliyormuş gibi davranıyordu.

 

"Eğer menüyü incelemen bittiyse bana bakabilr misin?"dedi sesinde Fidan'ın anlam veremediği bir kızgınlık vardı.

 

Fidan menüden zar zor başını kaldırdı ve bütün yakışıklığıyla kendisine bakan adama küçük bakışlar attıktan sonra tekrar başını eğdi.

 

"Sonunda bana bakabildin"dedi sesindeki kızgınlık yerini memnuniyete bırakırken.

 

Fidan,sözlüsünün ne demek istediğini anlamadığını belli eden bakışlarla sözlüsüne tekrar bakarken"Hı?"diye bir tepki kaçırdığı an sevdiği adam erkekçe bir kahkaha ortaya koyduğunda Fidan kalp krizinden öleceğini zannetti.

 

"2 haftadır sizin peşinizdeyim ama bir kere bile bakmadın söylesine bu neyin cezası?"diye secdiğii adam sitem ederken sözlüsünün kendisini görebilmek için onları takip ettiğini öğrenince küçük bir kıkırdama çıkmıştı dudaklarının arasından.

 

Sözlüsünün kıkırdadığını gören Cejn de gülümsemeye başlamış ve"Seni takip etmem hoşuna mı gitti?"diye sorduğunda Fidan'ın ağzından kısık bir sesle"Evet"kelimesi çıktı.

 

"O kadar hoşuna gittiyse ne diye bir kere bile bana bakmadın?"diye tekrardan sordu Cejn.

 

"Çünkü"dedi Fidan bakışlarını kaçırıp menüye dikerken"Babam ve abimler yürürken başımızı yerden kaldırmamıza kızdıklarından alışkanlık olmuş"

 

"Anladım"dedi Cejn karısının hiçbir erkeğe bakmadığını öğrenince içindeki erkeklik gururu kabarmıştı.

 

Sözlüsünün anladım dedikten sonra susmasıyla sözlüsünün kendisine hala daha kızgın olduğunu düşünerekten"Ne olur bana kızma"dediği an Cejn sırıtmamak için kendini zor tutuyordu.

 

Sırıtmasını öksürerek durdurmaya çalışan Cejn ciddi tutmaya çalıştığı bir sesle"Bir şartla bundan sonra bir daha benden bakışlarını kaçırmayacaksın ve seni takip ettiğimi anladığın an bana bakacaksın"dedi.

 

"Beni takip ettiğini nasıl anlayacağım?"diye sorduğunda Fidan,sözlüsü yerine sözlüsünün kızkardeşi cevap vermişti.

 

"Belli bir rüşvet karşılığında ben seni haber edebilirim yengeciğim"dedi Aşti daha bu sabah sırf abisi yengesiyle 5 dakika görüşsün diye abisinden aldığı paraları hatırlarken.

 

"Evet"dedi Cejn sahte bir kızgınlıkla sözlüsüne bakarak"Bu sahtekar sırf seni görebilmem için benden 500 tl kopardı."

 

"Vallaha ağabey ben az bile kopardım senin yengeme olan aşkını gören herkes kapıyı 2 binden açardı"diyerek utanan yengesini keyifle izledi.

 

Böylece Fidan'in aklındaki sorulardan biri daha cevaplanmış ve sevdiği adamla evlenmek için günleri saymaya başlamıştı.

 

Nişanlandıktan 3 ay sonra 3 gün 3 gece süren bir düğünle evlenmişler ve düğünün son gecesi baba evinden çıkarken bütün aile gözyaşalarına boğulmuş en büyük ağabeyi Firaz kırmızı kuşağını kızkardeşinin beline bağlarken"Kendini hiçbir şeye katlanmak zorunda hissetme biz her zaman senin arkandayız bunu sakın unutma"

 

"Ağabeyim"dedi Fidan ve ağabeyine sıkıca sarılarak gözyaşlarını serbest bıraktı

 

Ablasından ayrılmak istemeyen Hogir"Damada söyleyelim ya ablamızı almasın ya da bize iç güveysi gelsin"dediği an ağlayan ev ahalisi biraz da olsa tebessüm etmiş ve istemeye istemeye kızlarını koca evine göndermişlerdi.

 

Fidan odalarında sevdiği adamı beklerken heyecandan bayılmamak için gelinliğin eteklerini sıkıca tutarken içinden sakinleşş sakinleş diye kendini telkin etmeye çalıştı ama kapının açılıpta içeriye sevdiği adam girdiğini belli eden ayak seslerini duyduğu zaman Fidan kalbinin patlayacağını zannetti ve yüzündeki duvak da nefes almasını engelliyordu.

 

Yatağın sol kısmında çökme olmasıyla Fidan'ın nefesleri kesi kesiğe döndü.Cejn duvarı kaldırdığında onu kıpkırmızı bir surat ve nefes almaya çalışan bir kadın gördüğünde karısının yüzünü ellerinin arasına aldı ve endişeli bir sesle"İyi misin?İstersen hastaneye gidebiliriz"dedi

 

Sevdiği adamın yüzünü avuçlamasıyla bayılmak üzere olduğundan kendini sevdiği adamdan uzaklaştırmaya çalışırken"İyi-iyiyim,dok-doktora ge-gerek yok"dedi.Bir yandan da kekelemeden konuşamadığından kendine kızdı.

 

Fidan'ın kendinden uzaklaştığını gören Cejn karısının onu istemediğini düşündüğünden yüzünün düşmesine engel olamadı."İstersen bu gece sana dokunmam"

 

Kocasının dedikleriyle afallayan Fidan"Neden yoksa beni beğenmiyor musun?"dedi bir kez daha beğenilmemenin verdiği acıyla gözlerinin dolmasına engel olamayarak.

 

Gözleri dolu olan karısını gördüğünde ilk olarak o damlaları ellerinin tersiyle sildi ve"Ağlama ben sadece elimi itince beni istemediğini düşündüm ve seni rahat bırakmak istedim"

 

Cejn'in bu kadar düşünceli olması Fidan'ın yavaşlayan kalbini tekrardan hızlandırmıştı ve bu da tekrardan kekelemesine yol açmıştı."Be-Ben heye-heyecandan"

 

Karısının bu halleri karşısında erkekçe kahkaha atarak sevdiği kadının yanağını okşarken"Çok sevimlisin"diye fısıldadı.

 

"Te-Teşekkür ederim"

 

Karısının bu hallerine dayanmayan Cejn karısının alnını öperken"Rehniya çawemin(gözümün nuru)"dedi ve Fidan gözlerini kapatıp öpücüğü kabul etti.

 

Cejn karısının öpücüğünü kabul ettiğini gördüğünde yüzünde mutlu bir gülümseme belirdi ve gözleri ağlamayla beraber kıpkırmızı olan dudaklara kaymasına rağmen önce namazını kılması gerekiyordu."Beni burada bekle Rehniya çawenim(gözümün nuru)"deyip yataktan kalktı.

 

Eli istmesizce sevdiği adamın onu öptüğü yere kayarken sırıtmasına engel olamıyordu.Ona gözümün nuru diyordu.Bu hitabı çok sevmişti Fidan.Sevilmek böyle bir şey miydi?

 

Namazını bitiren Cejn yatakta onu bekleyen karısına doğru yürüdü ve ne zamandır öpmek istediği o dudaklara kapandı.

 

İlk defa dudaklarından öpülen Fidan ne yapacağını nasıl karşılık vereceğini bilmiyordu.Tek bildiği şey kalbinin yerinden her an çıkmasıyla bu güzel anın sonlanma ihtimalinin verdiği korkuydu.

 

Cejn istemeye istemeye kendini o öpülesi dudaklardan geri çekti ve tutkuyla karışık o erkeksi sesiyle" Kendimi daha fazla tutacağımı zannetmiyorum canın acırsa söyle tamam mı?"dedi.

 

Fidan tamam anlamında başını salladığı an Cejn'in tekrardan o dudaklara bir daha ayrılammak üzere kapandı.

 

O gece Fidan yana yana kül oldu taki sabah sevdiği adamın kollarında yeniden doğuncaya kadar.

 

4 yıl boyunca süren evliliklerinde Fidan sevilmenin ne demek olduğunu iliklerine kadar hissederken tek eksikleri bir çocuktu.Cejn'e kalsa bu hiç bir problem teşkil etmezdi ama eşinin dedesi sürekli torun torun diye ortalıkta geziyor onunda gelinine çektiğini iddia ederek konakta sürekli gelinlerine hakaret ediyordu.

 

Bu durumda devreye Behram ağa giriyor oğlu ve gelininin yeni evli olduğunu yaşadıkları her şeyin Allah'tan olduğunu söleyerek az da olsa babasını sakinleştirmeye çalışıyordu.

 

Taki o ilkbahar günü mide gribi olduğunu düşünerek gittiği hastane de hamile olduğunu öğreninceye kadar.

 

O güne kadar Fidan'a hakaret eden herkes susmuş ona hakaret eden dedeleri ise sanki o hakareleri kendi etmemiş gibi Fidan'ı sevgiyle karışık bağrına basmış ve Mardin'i doğuracak kadar koyun kesilmişti.

 

Cejn ise her ne kadar sevdiği kadından bir çocuk sahibi olacağına sevinmiş olsada doktorun söyledikleri aklından çıkmıyordu.

 

Karısının doktoru Defne Hanım bu çift için çocuğun ne kadar önemli olduğunu bilsede kadın için endişelenmeden duramıyordu.

 

"Bakın Cejn Bey karısının rahmi diğer kadınların rahmine göre dar olduğundan çocuk taşımaya pek uygun değil ve bu da bebeğin ve annenin sağlığını tehlikeye attığından"

 

Fidan ise doktorun cümlesini tamamlamasına izin vermedi.Bu çocuk mutlaka doğmalıydı yoksa kocasının dedesi üzerine hiç acımadan başka bir kadın getirirdi ve Fidan bu acıya dayanamazdı.

 

"Ben bütün her şeye razıyım lütfen bebeğim sağlıklı olarak doğması için elinizden geleni yapın"

 

"Peki ya sen?"dedi Cejn karısının kendisini düşünmemesine duyduğu kızgınlıkla"Sana ne olacak?"

 

"Ne yapmamı istiyorsun Cejn?Bu bebeği aldırıp dedenin üzerime başka bir kadın getirmesini mi kabul edeyim?"dedi Fidan kocasını başka bir kadınla paylaşmaktan ise ölmeyi kabul ettiğini belli eden kararlı bir sesle.

 

"Benim senden başka bir kadını kabul edeceğimi nasıl düşünebilirsin?"dedi Cejn karısının kendisine güvenmediğinden duyduğu kırgınlıkla.

 

"Kabul edersin"dedi Fidan kocasının gözlerinin içine bakarak"Bu toprakta kimler kimler neleri kabul etti veya etmek zorunda kaldı"

 

Cejn'i daldığı düşüncelerden karısının mutlu bir sesle konuşması böldü.Karısı misafirlerin onlara getirdiği hediyeleri gösteriyordu.

 

Cejn gülümsemeye çalışarak karısının elinde tuttuğu mavi tulumu aldı ve onu incelerken gözleri yatağın üzerinde duran diğer eşyalara takıldığında hepsinin mavi olduğunu gördü.

 

Kocasının yüzünün asıldığını Fidan tulumu işaret ederek"Beğenmedin mi?"diye sorduğunda Cejn tekrar gülümsemeye çalıştı ve "Çok beğendim ama ben aslında hep bir kızım olsun istemiştim"diye itiraf etti Cejn küçüklüğünden beri kızkardeşlerinin babalarına gösterdiği sevgiyle kendisine bağlanacak bir kız çocuğu istemişti.

 

"Ama"dedi Fidan gerçeği her zaman dile getirdiği zaman ağzında oluşan acı tatı yutmaya çalışarak"Bir daha ne zaman hamile kalacağımızı bilmiyoruz bu yüzden erkek olmalı"

 

"Özür dilerim"dedi Cejn karısının karnını okşarken"Daha doğmadan böyle bir şeye maruz kaldığın için"

 

Fidan,kocasının çaresizliği karşısında yutkunmadı.Bebeği ve kocası da bir daha hamile kalamama ihitmalinden dolayı acı çekiyorlardı.

 

"Özür dileme senin hiçbir hatan yok hepsi benim suçum.Normal ve sağlıklı bir kadın olabilseydim"

 

"Sakın"dedi Cejn karısının kendisini suçlamasına tahammül edemediğinden ellerini karısının karnından çekip yüzünü avuçlayıp gözlerinin içine baka baka"Sakın bir daha kendini bu şekilde itham etmeyeceksin sen sağlıklı ve normal bir kadınsın varsın çocuğumuz olmasın ne yapalım bizimde kaderimiz buymuş deyip çekeceğiz"

 

"Teşekkür ederim beni böyle sevdiğin için"dedi ve kocasının sağ yanağını öpüp okşadıktan sonra kocasının gözlerini kapatıp bu dokunuşlarının tadını çıkarır halini görünce 4 yıldır onu terk etmeyen karnındaki kelebekler bir daha ortaya çıkmış ve Fidan'a yapacağı şey için güç vermişti

 

Cejn dudaklarında hissettiği baskıyla gözerini açtığında o minicik dudaklarını dudaklarına kapatan kadını gördüğünde ağzını açtı ve kadına tutku dolu öpücükler hediye etti.

 

Tutku dolu öpücüklerle kendini kaybeden kadın kocasının kendisini çekmesiyle homurdanmış ve kendisini öpmeye devam etmesi için kocasının gömleğini tutup çeksede kocası da en az onun kadar tutkudan kararmış gözleriyle"Doktorunun ne dediğini unuttu mu?Doğum yapıncaya kadar öpücükten başka bir şey yasak"dediğinde karısı istemeye istemeye öpücükten vazgeçsede kurnaz bir ifadeyle kocasının gömleğini sıkıca tutarak yanına fırlattı ve şaşkın şaşkın kendisine bakan kocasının umursamayarak başını kocasının göğsüne gömüp kollarıyla sıkıca sardı.

 

Karısının bu atılgan hallerine alışkın olmadığından bu anların tadını çıkardı ve karısını kollarının arasına alıp burnunu o güzelim saçların arasına öpüp kendisini bekleyen mutlu günlerin geleceğini umt ederek uykuya daldı.

 

 

Bu cennet gibi geçen 3 ayı doktorun bebeğini cinsiyetin erkek olarak söylemesiyle daha da taçlanmıştı.Kocasıyla alışveriş yapıp bebeğinin yaşayacağı odayı kurma fikrini Cejn'e gelen o lanet telefon bozmuştu.Cejn bildeydi bu telefonun hayatını bir daha düzelmeyecek üzere mahvedecek açar mıydı hiç.

 

Cejn işi gücü bırakıp karısının yanına koştuğu an kapıda ağlayan annesini ve kızkardeşlerini gördüğü an şimdiye kadar bir kere bile eğilmeyen omuzları çökmüş ve hayata karşı mağlup bir sesle"Ne olur anne bana OĞLUMUN öldüğünü söylemeyin"dedi ama annesi yanına yaklaşıp"Ölenle ölünmüyor oğlum.Daha çok gençsiniz hem..."

 

Cejn,annesinin laflarını daha fazla dinleyemedi."Benim Fidan'ımı görmem gerek"diyerek içeride evlat kaybıyla yanan karısının yanına doğru adımladı.

 

İçeriye girmeden önce derin bir nefes aldı Cejn.Karısını toparlamak zorundaydı eğer Cejn çökerse karısı darmadağın olurdu.

 

Kapıyı açıp içeriye girdiği an koluna serum bağlı olan karısına sıkıca sarıldı.

 

O zamana kadar gözyaşlarını tutmuş olan Fidan gözyaşlarını serbest bıraktı ve kocasının gömleği sırılsıklam oluncaya kadar ağladı.

 

Cejn hiçbir şey diyemedi.Hem evladını kaybetmiş bir kadına ne söylebilirdi ki hem de bu kadının bir daha hamile kalamama ihitmali varken.Bu yüzden sadece ağlayan karısının sırtını sıvazladı.

 

Fidan kendisi için ağladı.Kocası ve çocuğu içinde ağladı ama en çokta kaderine ağladı.Biliyordu ki hastaneden çıktığı anda Derwan Ağa üzerine kuma getirmeye çalışacak ve kendisinden bununla yaşanması beklenecekti.

 

Fidan ne kadar ağladığını bilmiyordu.İlaçların etkisiyke uykuya dalmadan önce kocasının kulağına fısıldadığı kelimeye"Ben de seni seviyorum "diye cevap verdi

 

Karısının uyuduğunu gören Cejn çocuğunun neden düştüğünü öğrenmek amacıyla odadan çıkarken en küçük kızkardeşini karısının yanına refakatçi olarak bırakmıştı.

 

Karısının doktorunu odasında bulan Cejn kapıyı tıklatıp içeriye girdi.

 

Doktor Defne hanım oturduğu yerden kalktı ve özel olarakta tanıdığı Cejn'i karşıladı.Cejn kendini doktor masasının karşısındaki koltuklara bıraktı ve Defne"dedi çaresiz bir ses tonuyla"Neden oğlum öldü?"diye sordu.

 

Defne çaresizce kendinden cevap belleyen adama ne diyeceğini bilemiyordu ama konuşması lazımdı.

 

"Cejn bak zaten Fidan ilk kontrole geldiğinden de söylemiştim.Fidan'ın rahmi bebek taşımaya uygun bir rahim değil"

 

"Peki ne yapmamız lazım?"diye sordu Cejn karısına bir daha böyle bir acı yaşatmamak için.

 

"Profesyonel görüşümü sorarsan bir daha hamile kalmaması lazım zaten bu bebek mucize gibi bir şeydi"

 

Cejn oturduğu koltukta ellerini başının arasına alıp"Ben ne yapacağım Defne.Karıma nasıl bir daha anne olamayacaksın derim.Hep hayalini kurduğumuz çocuğa bir ömür hasret kalacağız derim en önemlisi de"dedi ağlamamak için direnen gözlerinin diplerindeki yaşlarla.

 

"Aileme nasıl açıklarım?"

 

Defne,Cejn'in ailesini tanıyordu.Eğer gelirlerinin bir daha hamile kalmayacağını öğrenseler yapacaklarını ikisi de biliyor ama kimse dile getiremiyorlardı.

 

Çünkü ikisi de biliyorlardı ki bu kelimeye dile getirdiği an bir daha geri dönüşleri olmayacaktı.

 

 

Loading...
0%