@zeynep_eda2
|
Evladını kaybeden bir kadını nasıl teselli edilebilirdi ki?Ona nasıl ağlama bunlar da geçecek denilecekti?
Cejn karısının yanında ağlayan kimseyi görmek istemediğinden karısının ailesini ve kendi ailesini eve göndermiş onu hastaneden tek başına çıkarmıştı.
Karısı sessiz bir şekilde yanında oturuyordu.Cejn ise karısını bir an bile olsa yalnız bırakmak istemediğinden arabayı Murat'ın kullanmasını istemişti.
Yol boyunca susan Fidan mezarlığın yanından geçerken kısık bir sesle"Oğlumuzun mezarı nerede?"diye sorduğunda Cejn yutkunamadı.İki gün önce oğlunun cenazesini hastaneden alıp aile kabristanlarına gömmüştü.
"Aile kabristanına gömdüm dikişlerin iyileşsin gideriz"dedi Cejn hüzüntüden zar zor sesi çıksada karısının karşısında güçlü durmaya çalıştı.
Karısı itiraz etmedi.Konağa geldiklerinde bütün konak ahalisi kapıya dizilmiş hep bir ağızdan geçmiş olsun dileklerini Fidan'a iletmişlerdi.
Cejn karısının daha fazla ayakta dikilmesini istemediğinden"Yeter bu kadar artık bırakın da Fidan'ım dinlensin"
"Cejn haklı bırakın kızcağız biraz dinlensin"dedi Nezip Ağa sert bir sesle ama Cejn anladı büyük bir tarışma onu bekliyordu.
Fidan da anladı daha çocuklarının yasını bile tutmadan Nezip Ağa başka bir kadını kocasının koynuna sokmaya çalışacaklardı.
Cejn ve dedesinin birbirine diktiği bakışları Fidan'ın sesi böldü."Odamıza gidelim Cejn"
"Tamam"dedi Cejn ve karısını yavaş yavaş odaya götürürken karşı odanın aralık kapısından oğullarına aldıkları eşyalar gözüküyordu.
Fidan'ın gözlerinin odada takılı kaldığını gören Cejn kapıyıı kapatmak için hamle yapsada Fidan tarafından durduruldu."Bırak açıık kalsın zaten vücüdum da çocuğumu kaybettiğini belli eden bir iz var"
Karısının sözleri birer ok gibi Cejn'e saplanıyor Cejn'in nefes almasını zorlaştırıyordu."Geçecek birbirimizden güç alarak bugünleride atlatacağız"
Geçmeyecekti evladını kaybeden bir anne bu acıyı nasıl atlatabilirdi ki hele de Fidan gibi hamile kalması zor olan bir kadın için ama sustu Fidan bugünlerde en çok yaptığı şey idi.Sanki kelimeler tükenmişti Fidan için.
Hastanede onunla konuşmaya çalışan kızkardeşleri ve yengelerine tek bir kelime etmemiş doktoru bir psikologla konuşmasını tavisye etsede kabul etmemişti Fidan onun yarasını hangi doktor iyileştirebilirdi ki.
Cejn odanın kapısını açıp Fidan'ı yatağa yatırdı ve üzerini sıkıca örtttükten sonra karısını dinlenmesi için odadaki tekli koltuğa oturacağı sırada Fidan zar zor çıkan sesiyle"Cejn yanıma gel"dedi.
Cejn tekli koltuktan kalktı ama karısının dikişlerinie zarar vermemek adına yatak yerine karısının başında durdu ve yere çömelip saçlarını okşamaya başladı.
"Cejn gel"dedi Fidan bu bebekten sonra dedesini daha fazla zapt edemeyeceklerdi ve dedesi o kadını getirecekti ve o kadın bu eve geldiği an Fidan bu evden gidecekti bu yüzden kocasıyla son anlarını bir arada geçirmek istiyordu.
Cejn karısının gözlerindeki o mahsunluğa kıyamadı ve karısının saçlarına masum bir öpücük kondurup"Sen nasıl istersen canım"dedi ve karısının yanına yattığı an Fidan dikişlerine rağmen kocasına sıkıca sarılıp göğsüne yaslandı.
"Fidan dikişlerin patlayacak"
Fidan'ın aklına o an ikinci karını da böyle düşünecek misin? diye sormak gelsede yuttu ve şuanı yaşa diye kendini telkin etmeye çalıştı ama yapamıyordu gözlerindeki yaşlar akmaya başlamıştı.Kim sevdiğinden kolayca vazgeçebilirdi ki.
Cejn ise karısının gözyaşlarını bebeklerine kaybetmesine yoruyor karısını rahatlatmak amacıyla karısının sırtını sıvazlıyordu.
Fidan ağlamanın verdiği o rahatlamayla ne zaman canı sıkkın olsa yaptığı gibi kulağını kocasının kalbine dayadı ve "Bana ilk ne zaman aşık oldun ?"diye sordu.
Bu soruyu ilk defa ilk gecelerinde sevdiği kadın yine kulağını kalbine yaslamış bir haldeyken meraklı bir o kadar utangaç bir sesle"Beni sen mi istedin yoksa deden istediğin için mi aldın?"diye sormuştu.
Cejn ilk başta karısının ne dediğini anlayamamıştı.Karısını ilk gördüğünde üniversitede ilk yılında toy bir delikanlıydı ve karısını görür görmez aşık olmuştu.
"Bilmiyor musun?"
"Neyi?"dedi Fidan başını kaldırıp o iri kahverengi gözleriyle meraklı bir şekilde kocasına bakıyordu.
"Bana öyle bakma yoksa sorunun cevabını alamayacaksın"dedi Cejn tutkulu bir halde öpmekten kızaran dudakları süzerken.
Fiddan duyduğu laflardan sonra utanarak başını saklasada kocası tarafından beğenilmenin verdiği mutlulukla kıkırdamasına engel olamamıştı.
Karısının kıkırdamaalarında daha fazla dayanamayan Cejn karısının saçlarına öpücükler kondurarak onun kıkırtısını artırmaya çalışıyordu ama Fidan ısrarla sorusunun yanıtını beklediğinden Cejn öpücüklerini durdurup anlatmaya devam etti.
"Üniversiteden eve geldiğim ilk tatilimdi.Babam yazları ona yardım etmem için ısrar ederken Murat sağolsun arada beni işlerden kaçırıyordu.Yine o günlerden birinde Murat teyzesine yemek götürmek için beni kenar mahallelerden birine götürdüğü zaman seni gördüm.Yıkık dökük bir evden yüzünde beliren bir gülümsemeyle çıkımıştın ve o sırada ağzının kenarında beliren gamze beni benden almıştı.
Sonra Murat'a bile haber vermeden seni takip etmeye başladım ve seni siyah volvaya bindiğini görünce ilk başta evli olduğunu zannetmiştim ve sanki dünya başıma yıkılmıştı ama dedim bir ümit ya bekarsa hemen çıktığın eve doğru koşmaya başladım ve evin önüne geldiğimde çoktan terden sırılsıklam olmuştum ama umrumda değildi.
Evin önündeki demir kapıya sertçe vurduğumda kapıyı 10 yaşlarındaki üstü başı bu yıkık dökük hale uymayacak bir çocuk açmıştı ve kapı açılır açılmaz arkada oyuncaklarla oynayan bir sürü çocuk gördüğümde"demiş ve ardından o erkeksi kahkasını atmıştı.
Kocasının göğsünde hikayeyi dinleyen Fidan kahkahaya anam verememiş ama kocasının gülmesiyle kalbinde yeni tomurcuklar açmıştı.
"Niye gülüyorsun?"
Cejn ilk defa bir sorunun cevabını vermek istememişti çünkü karısının onun hakkında kötü düşünmesini istemediğinden konuyu kapatmaya çalıştı ama karısının o meraklı bakışlarına daha fazla dayanamadı ve "Çünkü o çocuklardan bazılarının senin olma ihtimalini düşünmüştüm ve az kalsın kalp krizinden gidiyordum"
Fidan o gördüğü heybetli adamın kişiliğindeki o utangaçlık ve şapşallığı ilk kez tanık olmuş ve büyülenmişti.
"Gülme"dedi Cejn utangaçlığını gizlemek amacıyla kızgın bir ses tonuyla konuşmaya çalışarak.
"Gülmüyorum"dedi Fidan gülüşlerini saklamak amacıyla kocasının göğsüne saklanmıştı ama sonunda kahkası serbest kalmıştı ve bunun sonucunda adam karısını ters çevirip altına almış ve o gülen dudakları dudaklarıyla örtmüştü.
"Cejn"dedi Fidan dudaklarını zar zor ayırırken"Anlatmaya devam et"
Cejn karısını öpmeye devam etmek istesede karısını kırmak istemedi ve anlatmaya devam etti."Çocuklara evden çıkan kadının kim olduğunu sorduğumda hep bir ağızdan Fidan abla diye şakımaya başlamışlardı.Orada 1 saat mi yalan olmasın 2 saat mi oturdum ve senin hakkında anlattıkları her şeyi dinlemiştim ama kimin kızı olduğunu kimlerden olduğunu bilmiyordum ve ertesi gün seni tekip edip nerede oturduğunu öğrenmek amacıyla arabayla seni beklemeye başladın ama gelmedin ertesi günde öbür günde.....
Artık kafaya yememe ramak kalmıştı işe gitmiyorum diye babam azarlıyor ama umrumda değil tek istediğim seni bir kez daha görmek sonra geldin o siyah volva seni evi önüne bıraktı ve gitti ama elin kolun dolu ne güzel sana yardım edeceğim dye düşünerek sana doğru adım attım ama evin önünde başka kadınlarn da gelince cesaretimi kaybettim ve yine evden çıkmanı bekledim ama Murat başımda belli babam telefon edip onu da azarlamış beni işe götürmeye çalışıyor ama ben milim kıprdamıyorum 2 saat sonra evden çıktın ve diğer kızlarla vedalaşıp yoluna giderken seni takip etmeye başladım ama yine seni tanımıyorum.
O sırada Murat abi dedi sen Perwer abinin kardeşini takip ediyorsun? dediği an hayatımda ilk defa kardeşlerim dışında birine sıkıca sarılıp öpmüştüm ve ardından bekar mı diye sorduğumda bütün cevapları almıştım uzun zaman sonra ilk defa o gece uyumuştum.Ardından şirkete düzenli gittim okulumu hızlıca bitirmeye çalıştımki seninle bir an önce evleneyim"
"Yani"dedi Cejn karısını tekrardan altına alırken"Seni ben sevdim ben istedim seninle evlenmeyş ve şuanda seni kendi rızamla öpüyorum"
Fidan kendini bu kadar seven adama teslim oldu ve hem sevdi hem de sevildi.
Cejn,karısını azıcıkta olsun gülümsetmek amacıyla oyunbaz bir ifadeyle"Sen istersin de ben anlatmaz mıyım Rehniya çawenim(gözümün nuru)"
"Anlat"diye sızlandı Fidan ve anlattı Cejn karısının saçını okşarken onun uyumasını bekledi.Karısının az da olsa sıçramaları azalınca kendisini bekleen konuşmadan önce sakinleşmek amacıyla karısının o güzelim yüzünü izledi ve karısının saçlarına kısa bir öpücük kondurup yavaşça yataktan kalktı ve kapıyı kapatıp odadan çıktığında kapısı aralık olan odanın yanında dikildi bu odayı ne hayallerle kurmuşlardı ama olmamış doktorları haklı çıkmıştı.Karısının bu odayı görüp üzülmemesi için bu odanında kapısını kapattı ve Onu bekleyen odaya doğru yürümeye başlası.Odaya girdiğinde dedesi her zamanki baş köşede oturmuş acı kahvesini içerken babası ve annesi kızkardeşleriyle beraber televizyondaki haberleri izliyorlardı.
Banu Hanım odaya giren oğlunu görünce ayağa kalkmış ve acıdan çökmüş olan oğluna hüzün dolu bakışlarla bakarak cevabını bildiği ama yine de oğlunun boğazından iki lokma girsin diye sormuştu."Sofrayı hazırlatayım mı oğlum?"
"Aç değilim anne"dedi ve onu bekleyen o konuşmayı yapmak amacıyla dedesinin yanındaki o koltuğa oturdu.
Babası ve kızkardeşleri televizyonu seyretmeyi bırakıp Nezip Bey'e ve çektiği acıdan dolayı omuzları çökmüş Cejn'e odaklanmışlardı.
Nezip Bey elindeki tesbihi kahvesininde durduğu sehpaya brakıp torununa dönmüştü ve kendisinden beklenmeyecek kadar sakin ve anlayışlı bir tonla"Ölümde yaşamda bizim için ama"dediği an Cejn dedesinin susmasını diledi o cümlenin devamı gelsin istemedi.
"Ama ilk çocuğunuz 4 yıl oldu o da yaşamadı ve öldü bir daha hamile kaldığında 4 sene mi geçecek yoksa 8 mi?Tekrar hamile kaldı diyelim o da yaşayacak mı?"
Cejn doktorla yaptığı konuşmadan sonra çocuktan vazgeçmişti varsın çocukları olmasın ama karısı yaşasındı.
"Dediğin gibi dede ölüm de yaşamak da bizim için varsın çocuğumuz olmasın ne yapalım bizim de kaderimiz buymuş deriz"
"Kaderin mi?"dedi dedesi hiddetli bir ses tonuyla"Sen sağlıklı bir adamsın karın yarımsa"
"Dede"dedi Cejn karısına edilen laftan sonra sert bir ses tonuyla"Karım hakkında doğru konuş benim karım normal ve sağlıklı bir kadın"
Torunundan böyle bir terbiyesizlik beklemeyen Nezip Ağa bir anlık şaşırsada daha sonradan kendni topladı ve o da ayağa kalktı ve hiddetini giderek attırarak"Nerede o zaman torunlar seninle bir evlenenler hatta senden sonra evlenenler bile 3.çocuklarını kucaklarına aldılar hatta anan bile 3.kızını evliliğinin 3.yılında doğurmuştu"
Dedesinin karısından sonra annesini ve kızkardeşlerini küçümsenmesine dayanamayan Cejn"Annem hakkında kızkardeşlerim hakkında ve en önemlisi evladığını daha yeni kayebtmiş olan karım hakkında doğru konuşacaksın yeter artık sabah akşam kafanı seccadeden ayırmazsın ama Allah'ın yarattığı bir canı nasıl böyle küçümseyebilirsin"dediği an hayatında ilk defa dedesinden tokat yemişti.
Atılan tokat o kadar şiddetliydi ki Banu Hanım"Hii"diye bir ses çıkartıp oğluna doğru bir hamle yaptı ve ilk defa kayınbabasının söylediklerine cevap olarak"Doğruları duymak hoşuna gitmedi mi Nezip Ağa?Bu kızlar doğdukları günden beri senin aşağılamalarını dinliyorlar bu kızlar da senin torunun bir kere bile olsa başlarını okşayıp hallerini hatırlarını sordun mu?"
Nezip Ağa kendisinden hesap soran hadsiz kadına baktı.Bir tane oğlan çocuğu doğurdu diye kendinden nasıl hesap sorabilrdi.Kardeşlerinin gelinleri 3-4 tane erkek doğurdukları halde kayınpederleriyle böyle konuşamıyorlardı.
"Terbiyesiz rezil kadın çocuklarının sevilmesini bu kadar çok istiyorduysan doğursaydın 2-3 tane oğlan bizde sevseydik"
"Hadi ben doğuramadım"dedi Banu Hanım yılların verdiği birikmişlikle" Peki senin neden 1tane oğlun vardı?"
Gelininden duyduğu lafla tepesi iyice atan Nezip Ağa bu sefer elini gelini için kaldırmıştı ama Cejn önce davranıp dedesinin elini tutmuş ve sert hiddetli bir sesle konağı inleterek"Bu tokatı bana atsan umrumda olmaazdı ama bir daha anneme ,kızkardeşlerime ve karıma el kaldırmaya cüret et"
"Ne yaparsın?"dedi küçümseyici bir ses tonuyla torununu aşağılarken.
"Zamanı geldiğinde ne yapacağımı görürsün"dedi Cejn ve dedesinin elini aşağıya doğru itip odanın kapısını sertçe kapatarak dışarı çıktı.
Dışarı çıktığında tokat yediği yanağına dokunan soğuk havayla yanağı sızlamaya başlamıştı ve içeride takındığı o güçlü adam yerini evladını daha yeni kaybetmiş acılı bir babaya bırakmıştı bırakmasına ama onları dizleyen gözlere karşı sert ifadesini sürdürerek odasına doğru yürürken yanağının acısı giderek daha da artırıyordu.
Fidan bağırışlara uyandı.Kocası ve dedesi o kadar hiddetliydi ki bu kavgayı Mardinde duymayan kimse kalmayacak ve herkes yine kocasının ardından konuşmaya başlayacaklardı.Kocası yılllardır bu dedikodulara kulaklarını tıkıyor onun erkekliğine laf edenlere bile karısı üzülmesin diye cevap vermiyor konakta dahi çocuk konusu açılsa Fidan üzülür diye canından çok sevdiği kızkardeşlerini azarlıyordu.
Dedesi ne zaman kuma konusunu açsas Cejn konuyu anında kapatıyor ya da araya birilerini sokarak konuyu kapattırıyordu ama duyduğu kadarıyla bu sefer bu konu bu kadar kolay kapanmayacak Nezip Ağa o kadını bu eve sokacaktı.
Kocasıyla son günleriydi Fidan biliyordu.Kocası her ne kadar itiraz etse istemiyorum desede daha fazla dayanamacak ve o kadını kabul edecekti ve Fidan gidecekti.
Fidan kendinden de nefret ediyordu.Bebeğinin yasını tutmayıp kocasını başka bir kadına kaptırmanın acısını çekiyordu.Kocasından gizlediği mavi bebek tulumunu çekmecisinden çıkardı ve kokusunu içine çekerken"Özür dilerim bebeğim"diye fısıldadı.
Bu tulumu kocası iş çıkışı onu konaktan alıp bir mağazaya sokmuş ve mutluluktan ışıldayan gözleriyle"Oğlumuzun ne ihtiyacı varsa alalım Rehniya çawenim(gözümün nuru)"demişti.
Fidan bütün mağazayı gezmiş sonunda gözleri bu mavi bebek tulumunda takılı kalmıştı.Fidan'ın gözlerinin bu tulumda kaldığını fark eden kocası bu tulumu da almış hatta ihtiyaçları olmayan bir sürü eşyayı bile almıştı.
Fidan yeter diye kocasını azarlasada kocası keçi gibi inat etmiş ve sonunda mağazayı boşaltmış ve bütün mağazayı karşılarındaki bebek odasına yığmıştı.
Fidan ise bu mavi tulumu kendisine saklamış ve bebeğine kavuşuncaya kadar hasretini bu tulumla giderecekken şimdi hüznünü de acısını da bu tuluma akıtıyordu.
Karısının yanına bu halde girmek istemesede muhtemelen sesleri duyan karısını yalnız bırakmamak için odaya girdiği an yatağın başlığına rastlamış ve o çok sevdiği mavi bebek tulumunu burnuna çekip acısını akıtıyordu.
O an acıyan yanağına rağmen gülümsemeye çalıştı ama karısı kocasının yanağını gördüğü an dikişlerini umursamadan yataktan fırladı.
Karısının dikişlerinin zarar görmesinden korkan Cejn"Dikkat et"dedi ama Fidan canının yanmasını umursamadı kanamasını umursamadı tek umursadığı şey kendisi için dayak yiyen kocasıydı.
"Bakayım bir "dedi Fidan,Nezip Ağa'nın beş parmağının da izinin çıktığı kocasının suratını incelerken ağzından kaçan hıçkırıklara engel olamıyordu.
"Ağlama"dedi Cejn çaresiz bir sesle kaç gündür ağlamaktan bitap düşmüş karısını sakinleştirmek amacıyla.
"Özür dilerim"dedi Fidan 4 yılın verdiği bitginliğiyle yıkılmışlığıyla.
Cejn artık bıkmıştı hayatlarındaki kadınların sürekli özür dilemelerinden.İlk önce annesi özür dilemişti ondan başka bir erkek çocuğu doğuramayıp bütün dertleri onun sırtına yüklediği için ondan sonra kızkardeşleri özür dilemişti bu kuma meselesinden dolayı keşke biz erkek doğsaydıkta sen yengemle bunları hiç yaşamasaydın diye şimdi de daha yeni çocuğunu kaybetmiş karısı ondan özür diliyordu.
"Özür dileme"dedi Cejn karısına,annesine ve kızkardeşlerine bu duyguları yaşatan dedesine karşı duyduğu kızgınlıkla"Senin hiçbir hatan hiçbir kusurun yok Allah kaderimize çocuk yazmamış ne yapalım?"
Fidan kendisini teselli etmekten kendi acısını yaşamayan kocasına hüzünlü gözlerle baktı.O da evladını kaybetmişti ve şimdi de çocuk sahibi olabilecekken çocuksuzluğu seçiyordu.
"Eğer çocuk sahibi olmak istersen seni anlarım ve senden boşanırım Cejn"dedi Fidan yüreği yana yana bu cümleleri söyledi çünkü kocasının mutlu olmasını istiyordu.O evliliklerinin ilk yılında kurdukları hayali başka bir kadınla bile olsa gerçekleştirsin isteyecek kadar çok seviyordu kocasını.
"Ne diyorsun sen?"dedi Cejn.Karısının gözünde çocuk için başka bir kadına gidecek kadar namert birisi miydi ki?Bu cümleleri söyleyebiliyordu."Senin yanındayken başka hiçbir kadına yanlış bir hareketim oldu mu?Bir kere bile çocuk muhabbeti açtım mı?Ya ben seninle çocuk için mi evlendim ben seni sevdiğim için evlendim"
Biliyordu Fidan kocasını ona olan aşkınu ve bağlılığını ama Nezip Ağa'yı da tanıyordu.Kocası şuan karşı çıksada Nezip Ağa ne yapar ne eder o kadını bu konağa sokardı.
"Gelecek Cejn biliyorum o kadın bu eve gelecek ama yapamam Cejn seni başka bir kadınla paylaşamam bu konakta seni ve o kadını çocuğunuzu yetiştirirken bir kenarda izleyemem"
Karısının çaresizliği karşısında Cejn gözyaşlarının daha fazla tutamadı ve yerde kapının önünde ağlayan karısını sarılıp sarmalarken kendi gözyaşlarını da akıtırken yanağına deyen gözyaşının acısının bile farkında değildi çünkü karısının acısı o kadar büyüktü ki...
Banu Hanım oğlunun nasıl olduğunu merak etsede karı kocanın acılarını yaşaması için yalnız bırakmaya karar vermişti.Yarın gider ikisini de teselli etmeye çalışırdı ama onların ilaçları kendileriydi.
Kocası yatağa geldiğinde onun da gece yaşananlardan ötürü yorgun olduğu gözüküyordu ama babasına karşı oğlunu savunmayan adama acımadı aksine gözlerinde kızgınlık peydah olmuştu.
Kocası sakinleşmek amacıyla her zaman yaptığı gibi karısına sarılmak istese de Banu Hanım kendini geri çekerek kocasının ona dokunmasına izin vermemişti.
"Banu"dedi kocası ona ihtiyacı olduğunu belli eden bir sesle ama Banu Hanım cevap vermek yerine arkasını dönüp yatmaya devam etti.
"Bak anlıyorum bana kızgınsın ama bu gece olmaz bu gece desteğine ihtiyacım var"
Banu Hanım kocasına döndü.Kendine ve ailesine sahip çıkmayan kocasına kırgınlık dolu bakışlarla bakarak"Tam da bu gece oğlunun sana ihtiyacı vardı.Kızlarının ve benim sana ihtiyacım vardı ama sen ne yaptın sustun."
"Ne yapmamı istiyorsun Banu babama karşı mı gelseydim?"
"Evet,oğlunun hayatı için bir kere olsun babana karşı gelseydin oğlun en azından tokat yemek zorunda kalmazd en azından bu gece kendi acısını yaşayablirdi."dedi Banu yılların verdiği bıkkınla.
"Oğlum kendi terbiyesizliğinin cezasını kendi çekti.Fidan kızımızın malum çocuğu olmuyordu senelerdir sabrettik çocuğu da oldu ama o da yaşamadı babamda bunun sonucunda yaşanabilecekleri söyledi ve haklılık payı da var Cejn çocuksuz mu kalsın?"
Kocasının lafları karşısında ağzı açık kalmıştı.Bu adam kimdi?Yıllardır tanıdığı o şefkatli adam nereye gitmişti?
"oğlumuz istemiyor"dedi Banu oğlunun çektiği acıyı en derinlerinde hissettiğinden kocasının da oğlunu anlamasını istiyordu.
"Herkes isteediğinii yaşamıyor bu hayatta bunu en iyi sen bilirsin eğer Cejn doğmasaydı babam da bana başka bie kadın getirecekti."dedi kocası kabullenmiş bir ses tonuyla konuşması Banu'yu daha da çıldırtıyordu.
"Ben de onu diyorum bizim yaşadıklarımızı kendi çocuğumuza yaşatmayalım o bari mutlu olsun"
"Bak"dedi kocası bir türlü gerçekleri kabul etmek istemeyen karısına karşı son kez sabırlı bir se tonuyla"Bizim başka bir oğlumuz yok anladın mı?Bu yüzden aşiretimizin varlığını sürdürebilmesi için Cejn'in çocuğuna ihtiyacı var eğer başak bir oğlumuz olsaydı o zaman bırakırdım gider kendi hayatını yaşardı ama sen başka bir oğul doğuramadın"
Kocasının suçlayıcı bir tonla konuşması Banu'yu yıkmıştı.Akrabaları dahil herkes onu sıçlarken o kocasına sığınmıştı ama o zamanlar sığındığı adam şimdi onu yıkan tek kişiydi.
"Ben mi istemedim oğlum olmasını ama olmadı.Ne yapabilirim ha ne yapabilirim?"
Kırdığı potun farkına varan kocası"Ben öyle demek istemedim"desede olan olmuş karısını kırmıştı.
"Tam da öyle demek istedin Behram Ağa"dedi ve kocasını yatakta tek başına bırakıp kapıdan dışarıya çıkacağı sırada son kez kocasına dönüp"Eğer bu kadar çok erkek çocuk itiyorsan al başka bir kadın siz de rahatlayayım ben de"
Dışarı çıktığı anda gecenin ayazı yüzüne vurmuştu ama ilk defa üşüdüğünü hissetti Banu ve onu ısıtıcak koruyacak kocası da yoktu artık.
Kızlarının odalarına doğru ilerledi Banu şimdiye kadar işittiği hiçbir hakaretini kızlarına yansıtmamış her defasında onları bağrına basarak onların mutlu ve okumaları için çabalamıştı.
Kızlarının odasına girdiğinde Aşti ve Melihasının uyuduğunu gördü.Geri kalan 4 kızını da evlendirmiş Aşti ve Meliha ise okumak için ısrar edince Cejnle elele verip iki kızınında üniversite de okumasını sağlamıştı.
Meliha yatakta tek başına uyur kızkardeşleri dahil biri yanına yatsa huysuzlaştığını bildiğinden en küçük kızı Aşti'nin yanına uzandığı an kızı gözlerini açmıştı.
"Anne"dedi uyku mahmuru bir sesle.
"Efendim kızım"dedi bir yandan da kızının uyuması için saçını okşarken.
"Babamla kavga mı ettiniz?"
"Hayır"dedi hiçbir zaman yaşadığı problemleri çocuklarına hissettirmemiş onların kimseden nefret etmeyip sağlıklı bir çocukluk geçirmeleri için elinden geleni yapmıştı bundan sonra da böyle yapacağından"Kızlarımı özledim ama git dersen de giderim"
Aşti bu gülü kadına her zaman hayran olmuş böyle bir anneye sahip olduğu içim Allah'a çokça şükretmişti.
"Sana nasıl git derim ben"dedi Aşti ve anne kokusunu içine çeke çeke uykuya dalarken Banu kızının saçını okşarken tavanı izleyerek sabah namazını bekledi.
Nezip Ağa çalışma odasında sinirden kuduruyordu.Şimdiye kadar bir dediğini iki etmediği torunu çocuk bile doğrumayan bir kadını kendisine tercih etmiş o kız çocuktan başka bir şey doğurmayı bilmeyen gelini de ona karşı gelmişti.
Normalde o gelin müsvettesini ne bu konakta ne de bu diyarda da yaşatırdı da dua etsin torununu daha fazla karşısına almak istemiyordu.Nasıl olsa torununu ikna edip tourununa 2.kadını alacaktı ama bu sefer o kadını kendisi seçecek sonunda o hayal ettiği erkek torunlarına kavuşacaktı.
Kahvesini getiren Hasan'a döndü."Söyle bakalım Hasan efendi bana öyle bir kız bul ki bana erkek torunlar doğursun"
Hasan yıllardır bu adamın erkek toruna kavuşmak için yaptığı her şeye tanık olmuştu.Oğluna ve gelinlerine yidirmediği yiyecek yaptırmadığı muska büyü kalmamasına rağmen bir türlü bir erkek torundan başka bir toruna sahip olamamış torunununda çocuğu olmayınca iyice zıvanadan çıkmıştı.
"Ağam"dedi bu ikinci kadın fikri ortalıkta dolaştığından beri aklından geçen düşünceyi dile getirdi."Bizim Abdul var 5 oğuldan sonra 1 tane kızı oldu adı da Heja"
"Bu kızında bir sürü ağabeyi erkek kardeşi vardı ne oldu"dedi küçümseyici bir ses tonuyla o gün o kızı istemeye giden aklına lanet ediyordu.
"Ama bu fakir ağam eğer çocuğu olmazsa ileride kızın eline iki üç kuruş para sıkıştırır göndeririz"dedi Hasan.
Hasan'ı bilen bilirdi o kadar kurnaz bir adamdıydı ki kafasında kırk tilki dolaşır kırkınında kuyruğu birbirine değmezdi.
Bu fikri beğendi Nezip Ağa gerekirse Mardin'deki bütün kızları torununa alacaktı yeter ki bu konakta erkek çocuklarının sesi duyulsundu.
Kusura Bakmayın Pazartesi günü dedim ama bölüm çarşambaya kaldı |
0% |