Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Ve Geldi Kadını Yıkıcak Diğer Kadın

@zeynep_eda2

İKİ HAFTA SONRA

 

 

Fidan sonunda oğlunun o küçücük mezarının başındaydı.Aslında Fidan'a kalsa hastaneden çıktığı an soluğu burada alırdı ama Cejn dikişlerin alındıktan sonra görürsün diyerek sonunda kavuşma bugüne kalmıştı.

 

 

Fidan elinden gelebildiğince çömeldi ve oğlunun başındaki o tahta mezar başına rastlandı ve Cejnle beraber oğluna koymak istediklerini o mezar taşındaki ismi ciğeri yana yana söyledi."Rizgar'ım(Kurtuluş) annem ben geldim kusura bakma daha erken gelecektim ama malum dikişlerim daha yeni alındı ama bundan böyle sık sık yanına uğrayacağım bana küsme tamam mı annecim?"

 

 

Cejn,karısının oğluyla konuşmasına daha fazla dayanamadı.O kadının acısı o kadar büyük olmasına rağmen oğlunun mezar taşını okşarken yüzünde beliren o şefkat dolu hüzünlü gülümseme işte Cejn'in ölüm fermanıydı ve Cejn kaçtı çünkü karısı için güçlü kalmalıydı evliliği için ailesi için güçlü kalmalıydı.

 

 

Fidan kocasının onlardan kaçtığının farkında olmadan mezar taşını okşadı ve yanında getirdiği çicekleri toprağa dikip sularken"Bunlar senin sayende büyüyecek ve açacaklar oğlum"dedi ve sanki çok ilginç bir bilgi verirmiş gibi"Aslında ben kardeleni çok severim ama daha onun mevsimi gelmedi hele bir mevsimi gelsin toprağına kardelenler ekeceğim ama o zamana kadar bu çicekler sana yoldaşlık etsin ama beni sakın yanlış anlama seni asla yalnız bırakmayacağım sürekli seni ziyarete geleceğim hatta baban izin verirse her gün"

 

 

Kendini biraz da olsun sakinleştiren Cejn karısının pansuman yapılan yerleri daha fazla zarar görmesin diye ağlamaktan kıpkızarmış gözlerini saklamak amacıyla siyah güneş gözlüklerini takmış ve karısının omuzlarından tutarak yatıştırıcı bir sesle"Fidan'ım artık gitmemiz lazım hem seni biraz daha toparlayınca yine getiririm"

 

 

Omzunu silkeliyerek kocasının ellerinden kurtuldu ve normalde o kocasının sözünden çıkmayan kadın ilk defa dikbaşlılık yaparak"Biraz daha kalayım ona anlatıcak o kadar çok şeyim var ki madem dirisine anlatamadım bırakında ölüsüne anlatayım"

 

 

Cejn karısının yanına çöktü ve anlayışlı bir sesle"Güzel gözlüm anlatırsın elbet ama bırak oğlum yeni yuvasına alışsın alışsın ki Rabbim bizle onu birbirine kavuşturuncaya kadar burada huzurla yatsın"

 

 

"Yattığı toprak çok soğuk mudur?"

 

 

Bu soru karşısında Cejn boğazının düğümlenmesine engel olamadı ama karısının yanında ağlayamazdı çünkü Cejn biliyordu ki kendisi yıkılırsa ailesi darmaduman olurlardı.O yüzden kendini toparladı."Hiç soğuk olur mu Fidan'ım Rabbim melekleri sayesinde evladımıza hiçbir beşerin bakamayacağı kadar iyi bakıyordur"

 

 

Fidan kocasının telkinleri karşısında azda olsa rahatlamıştı ama Fidan yine de gitmek istemiyordu.Oğlunu bebeğini bırakıp gidemezdi."Ne olur 5 dakika daha kalalım"

 

 

"Tamam"dedi Cejn zaten şuanda çok kırgın ve narin olan karısını üzmemek için"5 dakika daha"

 

 

Ama bu 5 dakikalar yarım saatlere yarım saatlerde bir saate uzamış ve sonunda ağlamaktan güçsüz düşünce kocası tarafından kaldırılmış ve itiraz hakkı dahi vermeden arabaya bindirildiği an tekrardan susmuştu Fidan.

 

 

Konağa geldiklerinde Fidan her ne kadar kendi başına yürüyebileceğini söylesede Cejn koluna girmiş ve odasına kadar çıkardı.Odalarına çıktığı an odanın kapısında onları bekleyen Banu Hanımla karşılaştılar.

 

 

"Kızım"dedi Banu Hanım karşısında üstü başı toprak olmuş ve ağlamaktan kıpkızıran gözlerle ona bakan gelinini görünce"İyi misin?"

 

 

Annesinin endişelenmesini istemeyen Cejn teskin edici bir sesle"İyiyiz annem daha iyi de olacağız ama önce güzel gözlümün bir yıkanıp paklanması lazım"

 

 

Banu Hanım gelinin bu haldeyken tek başına banyoya girmesini istemediğinden"Ben yıkarım güzel kızımı"dediği an iki çift şaşkın göz kendisine bakıyordu.

 

 

"Anne teşekkür ederim ama karımı ben de yıkabilirim"dediği an Fidan'ın bunu istemediğini fark eden Banu Hanım azarlar bir ses tonuyla"Sen kızımla benim arama girme bakayım geç aşağıya biz ana kız banyo yapacağız"

 

 

Annesinin kendisini azarlamasını beklemeyen Cejn azda olsa karısını güldürebilmek amacıyla alınmış bir ses tonuyla"İyi ben aşağıdayım o zaman sen kızınla gir banyoya"dedi ve karısının yanağına kısa ama şefaktli bir öpücük bırakıp geri çekildi.

 

 

Banu Hanım kapıyı açtıktan sonra bir anne şefkatiyle Fidan'ın koluna girip Fidan'ı banyoya soktu ve Fidan'ın canını yakmamak için yavaş hareket ederek kıyafetleri çıkarıp kirli sepetine attıktan sonra oğlunun banyoya bıraktığı tabureye gelinini oturup sıcak suyu açtı ve gelinin saçını yıkamaya başladı.

 

 

Fidan'ı rahatlatan belki sıcak suydu belki de kayınvalidesinin anne sıcaklığıyla kendine yaklaşmasıydı bilmiyordu ama o rahatlamanın etkisiyle 2 haftadır ilk defa hıçkıra hıçkıra sesli bir şekilde ağlamaya başlamıştı.

 

 

Kayınvalidesi ağzını bile açmadan gelinini yıkamaya devam etti.Yıkama işi bitince gelinini banyonun arkasındaki pembe bornozu giydirip dışarıya çıkarmış ve onu bir güzelce kurulayıp üstünü giydirmişti.

 

 

Banu konuşmayan gelinine bir kere bile konuş dememişti ki çünkü biliyordu o da bu acıyı 2 kez yaşamıştı ve kayınpederi kaybettikleri torunlarına üzüleceğine oğluna kuma arama telaşına kapılmıştı.

 

 

Sesindeki hüznü ve acımayı sildi onun yerine şefkati seçerek"Sen yat burada ben senin en sevdiğin çorbadan da pişirdim onu da getireyim de güzelce ye"dedi ve odadan çıkmak için kapıya uzandığı an fısıltı derecesinde çıkan bir sesle gelini"Teşekkür ederim anne"

 

 

Banu gözlerinde biriken yaşı ellerinin arkasıyla gizlice sildi ve oğluna yaptığı gibi azarlar bir ses tonuyla"Sen benim kızımsın tabii ben ilgilenmenneyeceğim kim ilgilencek yoksa o Nebahat'in yağlı çorbasını mı içmek istersin?"

 

 

Fidan 2 hafta sonra ilk defa kıkırdamaya benzeyen bir ses çıkarmış ve"Tabiiki de senin çorban anneciğim"dedi.

 

 

"Aferin benim kızıma her zaman annenin tarafını tutacaksın bakma Aşti ne kadar evlenmek istemesede o da Meliha da elbet evlenecek ve bu koca konakta ikimiz kalıp birbirimize yarenlik edeceğiz"diyerek gelinine kumaya karşı olduğunu belirterek rahatlatmaya çalışıyordu Banu Hanım.

 

 

Kayınvalidesinin bu sözüne ise cevap olarak minnettar bir gülümsemeyle karşılık verdi ama bu odadaki kişide biliyordu ki Nezip Ağa o kuma kadınını istemişse kimse karşı çıkamazdı.

 

 

Fidan,kayınvalidesinin ona zorla içirttiği bir tabak çorbadan sonra iyice bayılmış ve 2 haftanın sonunda ilaç içmeden uyuya kalmıştı.Gece bir ara uyandığında kocasının onu sarmaladığını grdüğünde kocasının şakağına bir buse bıraktan sonra"Seni seviyorum ve benim yüzümden daha kendi acını bile yaşayamadığın için özür dilerim"dedi ve kocasının göğsüne o çok sevdiği kalp atışlarını dinleyerek tekrardan uykuya daldı.

 

 

Sabah güneşin camına yansımasıyla uyanan Cejn hala daha uyuyan karısını izledi.O kadar güzel o kadar masumdu ki Cejn karısını her gördüğünde de yeniden aşık oluyordu ve bu durumdan hiç şikayetçi değildi.

 

 

Fidan gözlerini açtığında onu izleyen kocasını gördüğünde içini kaplayan o mutluluk hissine bayılıyordu.Eskiden olsa kocasının yüzünü avuçlar ve ona günaydın öpücüğü verirdi ama artık kolu ve bedeninde ağırlık vardıki sadece kuru bir"Günaydın"çıkabildi ağzından.

 

 

Cejn ışıl ışıl gülümsemesiyle"Günaydın"dedi ve karısının yapmadığını kendisi yapıp karısının yüzünü avuçlayıp dudaklarına minik bir buse bıraktı.

 

 

"Beni seviyor musun?"diye sordu Fidan kocasının kendisiyle beraber kurduğu hiçbir hayali gerçekleştiremediğinden.Cejn ilk evlendiğinde karısına hayallerinden bahsetmişti.en az 4 kız demişti hepsi de sana benzeyecek, Fidan gülerek peki ya erkek dediğinde Cejn dudak büzüp peki sen istiyorsan bir tane de erkek olsun deyince Fidan kahkasını tutamıştı ama şimdi evlatsız da kalmıştı.

 

 

İkinci konu ise buralardan gitmekti.Cejn çocukları doğmadan buradalardan gitmek istiyordu.Kızlarının değer görmediği bir konakta yetişmesini istemediğinden evlendikleri ilk gün gidelim demişti ama Fidan annemi bırakamam en azından annem ölünceye kadar burada kalalım dediğinde Cejn yine tamam demişti.

 

 

"Evet"dedi Cejn karısının saçlarını okşarken"Hem de eskisinden daha çok"

 

 

"Teşekkür ederim"dedi Fidan her şeye rağmen kendisini bu kadar çok seven adama sığınırken.

 

 

 

 

Avluda kurulan büyük kahvaltı masasında kahvaltı eden büyük kahvaltı salonunda nihayet 2 hafta sonunda Nezip Ağa'nın ısrarıyla kahvaltıda buluşmuşlardı.

 

 

Herkes kahvaltısını ederken Nezip Ağa birden Fidan'a dönüp herkesin bekleyemeceği kadar şefkat dolu bir sesle"Kızım sen istersen seni 1 haftalığına ailenin yanına gönderebiliriz"dediğinde masadaki herkes kahvaltı etmeyi bırakmış ve gelecek kaosu bekliyorlardı.

 

 

Cejn aslında o kavgadan sonra dedesinin neden sakinleşip bir kenara çekildiğinden bir şeyler karıştırdığından şüpheleniyordu ama bunu bu kadar açık bir şekilde dile getirmesini beklemiyordu çünkü Fidan gderse Cejn de giderdi.

 

 

Behram ortalığı biraz da olsa sakinleştirmek amacıyla"Kızım annen senin çocuğunun öldüğünü öğrendikten sonra rahatsızlanmış"dediği an Fidan korku ve endişe dolu bir sesle"Annem iyi mi şimdi?"

 

 

"İyi kızım iyi ama seni görse içi rahat eder"dedi Behram ağa gelinini sakinleştirebilmek amacıyla.

 

 

Karısını rahatlatmak isteyen Cejn"İstersen yarın beraber gideriz ve istediğin kadar kalırız"dediği an Nezip Ağa'nın o şefkatli sesi yine o herkesin bildiği o aksi ve kzıgın ses tonuna bürünmüştü."Sen yarın İstanbuldaki şirkete gideceksin"

 

 

Cejn 3 ayda 1 İstanbuldaki şirkete gider ve oradaki problemleri çözer,hesapları kontrol eder ve ortaklarla görüşürdü ama önce karısının hamileliği daha sonra da düşük yapmasından dolayı İstanbuldaki şirketi iyice boşlamıştı.

 

 

"Kayınvalidem iyileşsin o zaman gideriz"dedi Cejn karısını dedesinden korumak amacıyla karısını da yanında İstanbul'a götürmek istiyordu.

 

 

Fidan "Ben tek gidebilirim annemlere"dediğinde kocasının susmasını emreden bakışlarını gördü ve direk susarak sakinleşmesi amacıyla masanın altından kocasının elini tuttu.

 

 

Nezip Ağa torunuyla kavga etmemek amacıyla oğluna şunu ikna et dercesine baktı ve masadan ayrıldı.Behram Ağa oğlunu yumuşatmak amacıyla"Oğlum sen git gönül rahatlığınla işlerini hallet burası bana emanet"

 

 

"Baba"diye itiraz etmek istedi Cejn ama babası otoriter sesiyle"Oğlum ben söz verdi mi bunu tutarım bunu en iyi sen bilirsin"dediği an konu kapatmıştı.Çünkü babası her zaman verilen söz namustur derdi.

 

 

"Senin verdiğin sözleri mutlaka yerine getireceğini biliyorum ama dedemi de tanıyorum"

 

 

Fidan kendisi yüzünden dedesiyle arasını bozan kocasının şimdi de babasıyla arasının açılmasını istemiyordu.Çünkü bu konaktanda kocasının hayatında gidecekti.Nezip Ağa bu konağa bu konağa o kadını getirecekti.her ne kadar kocasının kızacağını bilse de söze girdi."Ben Behram babama güveniyorum o söz verdiği zaman mutlaka tutar.Sen işlerini hallet ben de o sırada annemle ilgileneyim"

 

 

Cejn itiraz için ağzını açacağı sırada Fidan"Lütfen Cejn biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var"dediği an Cejn razı oldu çünkü herkes bilirdi ki Fidan bir şey rica ederse Cejn ona hayır diyemezdi.

 

 

Kahvaltıdan sonra odaya döndükleri an Fidan,Cejn'in dudaklarına yapıştı.Cejn her ne kadar bu öpücüğü devam ettirmek istesede karısını rahatsız etmek istemedi ve geri çekilmeye çalıştı ama Fidan izin vermedi çünkü biliyordu ki bu gece Cejnle son gecesiydi.

 

 

Cejn karısına izin verdi ve onu öpücüklere boğdu.O gece onları kimse rahatsız etmedi çünkü herkes içten içe biliyordu Behram Ağa her ne kadar sözünde duran bir adam olsada babasını asla karşısına alamazdı.

 

 

Sabah karı koca uzun zamandan sonra sabah yataktan mutlu uyanmışlar birbiriyle uğraşıp birbirlerine şakalar yapmışlardı.

 

 

Cejn karısını baba evine bıraktığında Fidan kocası arabayla uzaklaşıncaya kadar gülümseyerek el salladı.Kocası yere çöktükten sonra sanki bütün gücü gitmiş gibi yere çöküp ağlamaya başladı ve hüzünlü bir sesle"Elveda sevgilim"dedi.

 

 

 

 

Fidan konağa girer giirmez kardeşlerini ve yengelerini alelacele selamlayıp annesinin yanına koştu.Annesi hasta yatağında kızını görünce gözlerinde hüzünlü bir gülümseme belirdi.Fidan koşarak annesinin yanına oturdu ve annesinin ellerine sarılıp öpücükler kondururken kapıdan onları izleyen kızkardeşlerine dönüp "Annem nasıl?"diye sordu.

 

 

İki kızkardeş aynı anda"İyi"diye ceapladı ama seslerinde sanki bir şey gizlediklerini anlaşılıyordu.Kızkardeşlerinin sesinden şüphelenen Fidan,annesinin ellerini bırakmış ve kızkardeşlerinin yanına gitmiş ve hesap soran bir sesle"Ne oluyor anlatın"

 

 

"Bir şey yok"diyen iki kız ablaların yüzüne bakamamış ve ağabeylerinin kendilerini çağırdını söyleyip hızlıca uzaklaşmışlardı ve biraz sonra en küçük kardeşi Dila gelip babaannesinin onunla görüşmek istediğini söylediği an Fidan annesinin yanağına öpücük kondurmuş ve hüzünlü bir sesle"Kaderim beni çağıyor annem"dedikten sonra kızkardeşini takip etmeye başladı.

 

 

Babaannesinin yanına geldiklerinde kızkardeşi hiçbir şey demeden Fidan'ın yanından uzaklamış ve babaanne torunu yalnız bırakmıştı.

 

 

Babaannesi torunun öpmesi için elini uzatırken"Hoşgeldin kızım"dedi.Fidan kendisine uzatılan eli öptü ve"Hoşbuldum babaannem"dedi.

 

 

"Gel"dedi babaannesi şekfatli bir ses tonuyla"Gel otur da seninle konuşalım"

 

 

Fidan sesini çıkarmadan babaannesinin karşısındaki koltuğa oturup babaannesinin konuşmasını bekledi.

 

 

Daye Zerin konuya nereden gireceğini bilemedi.Buraya torunu Fidan'ı kumaya ikna etmek için gelmişti ama her ağzını açışında kelimeler ağzında düğümleniyor dışarıya çıkamıyordu.

 

 

Fidan,babaannesinin kendisiyle hangi konuşacağını biliyordu.Aslında kendi evine gönderilmesinin sebebinin bu konu olduğu en başından itibaren biliyordu ama bu konuyu konuşacak kişinin babaannesi olacağını bilmiyordu.Çünkü babaannesinin kendi torununa böyle bir hakareti reva görmeyeceğini tahmin ediyordu ama yanılmıştı zaten bu aralar hangi konuda yanılmamıştı ki...

 

 

"Kızım ölüm de doğum da Allah için"

 

 

Babaannesinin ağzından çıkan cümleler karşısında Fidan'ın yüzünde alaycı bir ifade belirdi.Bu sözleri o kadar çok duymuştu ki...Fidan bu sözü söyleyenlerin yakasına yapışıp "O zaman neden benim üzerime kuma getirmeye çalışıyorsun"diye bağırmak çağırmak istiyordu ama yine sustu Fidan zaten konuşsada insanlar onu anlamıyor kendi isteklerini yapmaya devam ediyordu.

 

 

"Bizim tevekkül edip kaderimize razı olmamız lazım o yüzden"

 

 

Fidan zaten bir kere bile Rabbine isyan etmemiş kaderim bu diyerek çocuksuzluğu kabul etmişti ama kocasını paylaşmak nasıl bir kaderdi ve ondan nasıl böyle bir kaderi kabul etmesini isterlerdi?

 

 

"O yüzden kumayı kabul etmem mi gerek babaanne?"diye babaannesinin cümlesini tamamladı Fidan.

 

 

Babaannesi zaten bir deri bir kemik kalan torununu izledi bir süre. zaten ölü gibi gözüken torununa nasıl kendini o konağa geri dön ve ölünceye kadar kumanı ve ondan doğacak çocuğunu bağrına basacak kocanla yaşa diyebilirdi ki ama demek zorundaydı örf adet gelenek bunu emrederdi ve bu emre kimse karşı gelemezdi.

 

 

"Evet"dedi Daye Zerin ciğeri parçalansada sert gözükmeye çalışarak"Kabul etmek zorundasın ve o kadınla yaşamayı öğrenmen lazım"

 

 

"Kabul etmiyorum"dedi Fidan kocasının ondan başka kadına dokunmasını ve kocasının o kadınla beraber çocuklarını büyüttüğü görüntüyü izlemeye dayanamazdı.

 

 

"Kızım bak hemen kötüsünü düşünme"dedi torunun aklından geçenleri tahmin ettiğinden kendince bir çözüm yolu sundu."Kadın çocuğu doğurur ve ondan sonra çocuğu sana verip ortadan kaybolur"

 

 

Duyduklarıyla çileden çıkan Fidan hayatında ilk defa babannesine karşı gelerek sert bir sesle"Sen ne diyorsun babaanne ben bir kadını evladından ayıracak kadar vicdansız bir kadın mıyım?"

 

 

Normalde hep sessiz ve sakin olan torunundan bu kadar sinirli bir tavır beklemediğinden birkaç dakikalığına şaşırsada kendisini toparlayarak o hanımağa sesiyle"Kendini toparla Fidan karşındaki kişinin kim olduğunu unuttun galiba"

 

 

"Unutmadım Daye Zerin ama belli ki sen torununu hiç tanıyamamışsın ki bu teklifi bana yapıyorsun ben öleceğimi de bilsem bir anneyi evladından ayırmam"

 

 

"O zaman o kadınla bir ömür boyu aynı konakta aynı kocayı paylaşarak yaşayacaksınız"

 

 

"Hayır"dedi Fidan kararlı bir ses tonuyla"Kocamı başka bir kadınla paylaşmayı kabul etmiyorum"

 

 

Daye Zerin sabrının sonuna geldiğini hissediyordu.Bu kız ne yapmayı planlıyordu?Ona iki seçenek sunmuştu ama bu aptal kız ikisini de redderek hem ailesini hem kendisini hem de örfü adeti ve geleneği çiğniyordu.

 

 

"Peki ne yapmayı planlıyorsun?"

 

 

Fidan, Cejn'i o kadar çok seviyordu kendi mutsuzluğuna rağmen onun çocuk sahibi olup mutlu olmasını istiyordu ama bu ancak teklif edeceği şartla kabul edebilirdi."Boşanmak istiyorum eğer ben boşanırsam Cejn istediğiyle evlenip çocuk sahibi olabilir"

 

 

Boşanma kelimesini duyan Daye Zerin ayağa kalkmış ve kızgın bir ses tonuyla"Sen ne boşanmasından bahsediyorsun kusurlu olan taraf senken nasıl Cejnden boşanmayı talep edebiliyorsun kafayı mı yedin sen?"

 

 

Evliliğinde çocuğu olamadığı seneler boyunca sanki bu kendi suçuymuş gibi kocasının dedesinin haakaretlerine sessiz kalmış ailesi ise kocasının dedesinin lafları karşısında ezim ezim ezilmişti ama artık yeterdi çocuğunu kaybedeli daha 1 ay olmamasına rağmen ondan kumadan bahsederek çocuğunun yasını bile tutmasına izin vermiyorlardı.

 

 

"Evet"dedi Fidan gözlerinde beliren delilikle babaannesine bakıyordu."Kusurluyum ben.Rahminde çocuk taşıyamacak olan bir kadınım rahatladınız mı?Benim çocuğum"derken eiyle sertçe iman tahtasının olduğu yere vururak"Benim zayıf olan rahmim yüzünden öldü bunun suçlusu da benim ama artık yeter beni rahat bırakın daha fazlasına dayanamıyorum"

 

 

Torununun hıçkırıklarıyla beraber Daye Zerin sınırı geçtiğinin farkındaydı ama bunu torunu için yapıyordu.Torunu ne olacağını sanıyordu baba evinde onu rahat bırakacaklarını mı sanıyordu?Boşanma olduktan en çok 5 ay sonra aşiret boşanma yaşanan iki aile arasında herhangi bir tatsızlık yaşanmasın diye ya Fidanı yaşlı bir adamla evlendirecekler ve Fidan bu gençten yaştan ölüncüye kadar o adama hizmet edecekti ya da başka bir ağanın 2 veya 3 hatta 4.karısı olarak yaşayacaktı ki bu daha ötüydü bu diyarda kim çocuğu olmayan bir kadına saygı duyardı ki kim bilir gelin gittiği adamın karıları torunun çocuk sahibi olmadığını bildiklerinden ona cehennemi yaşatırlardı bu yüzden en iyisi yine Cejnle kalmasıydı.

 

 

Fidan'ın seslerini duyan konak ahalisi odaya dalmışlardı ve odaya girdiklerinde yıkık bir kadın vardı ve bu kadın o neşeli gözlerinin içi parıldayan Fidan'a hiç benzemiyordu.

 

 

Fidan'ın halini gören kızkardeşleri bir kenara çöküp ablaları için ağlıyorlardı.Onlardı biliyorlardı babaannelerinin ablalarıyla ne konuştuklarını onu ikna etmek için gerekirse torununun canını yakacağını biliyorlardı ama emir babalarından gelmişti ve onlara itiraz etme hakkı bile verilmemişti.Büyükler küçükler hakkında en iyisini düşünürlerdi.En azından erkekler sevdikleri kadınlarla evlenebilirdi ama kadınlar siz bilirsiniz deyip kocaları iyi çıkarsa baht deyip kötü çıkarsa kader deyip ölünceye kadar onları biçilen kaderi yaşarlardı.

 

 

En büyük gelin Canan ve ortanca gelin Dilzar en byük görümcelerinin bu hallerine daha fazla dayanamamış onu kaldırmak için görümcelerinin kollarından tutmak isteselerde Fidan izin vermedi ve ilk defa yengelerine sesini yükselterek onları da şaşırtmıştı."Bırakın beni bırakın kendi cezamı kendim vereyim"

 

 

"Ne cezasından bahsediyorsun delala min(güzelim)"dedi Canan daha yeni evladını kaybetmiş bir kadına yaşatılan acıya dayanamayıp onu sakinleştirmeye çalıştı ama faydasızdı ve görümcesinin kendisine zarar vermesinden korktuğundan görümcesini ortanca eltisine bırakıp ağlayan iki görümcesine doğru yürüdü ve onları kendine getirmek amacıyla sert bir sesle"Kendinize gelin ablanızın size ihityacı var"

 

 

Avaşin her ne kadar ağlamaya devam etsede Dila yengesinin lafından sonra gözyaşlarını silerek"Ablama nasıl yardım edebilirim yenge?"diye sordu.

 

 

"Baran'ı da al yanına ve Semiha teyzenin en küçük kızı Narin var tanıyor musun onu?"diye sorduğunda Dila tanıyorum anlamında başını salladıktan sonra yengesi konuşmaya devam etti."Narin bizim ilçenin hastanesinde çalışıyor ona ablanın durumunu anlat ki yanına sakinleştirici iğne alsın"

 

 

Dila başını tamam anlamında salladıktan sonra hızlıca başını salladıktan sonra ortanca eltisinin tutmakta zorlandığını görünce görümcesini kaldırması için hızlıca odadan çıktı ve koşar adımlarla bugün çalışma odasında olan kocasını çağırmak amacıyla merdivenleri ikişer üçer atlayarak paldır küldür odaya daldı.

 

 

Odaya dalmasıyla 6 çift göz ona dönmüştü ve bunlardan birisi de kocasıydı.Normalde yalnızken bile odanın kapısını çalmadan içeriye girmeyen karısının paldır küldür odaya girmesiyle telaşlanan Perwer"Ne oldu Canan?"diye sorduğu an karısının"Fidan"demesiyle üç kardeş hızlıca odadan çıkıp koşmaya başlamışlardı.

 

 

Avluda aklı anca başına gelen Perwer"Bacım nerede?"diye sordu ama karısının cevap vermesine gerek yoktu çünkü Fidan'ın çığlığı babaannesinin odasından geliyordu.Perwer odaya girdiğinde ortanca yengesinin kızkardeşini zar zor zapt ettiğini ve kzkardeşinin de benim suçum diye ağladığını görünce kızkardeşini doğru yöneldiği an karısının"Onu odasına götür Perwer"dediğini işitmişti.

 

 

Kızkardeşini odaya götürmek için kucağına almak istesede kızkardeşi ona vurmaya başlamış ve ayn cümleleri tekrar ediyordu."Hepsi benim suçum ne olur beni rahat bırakın"

 

 

Kızkardeşinin vuruşlarına rağmen kaldırı kucağına aldı kardeşini Cerwer ve babaannesine dönüp suçlayıcı bir sesle"Size demiştim daha erken diye ama siz sırf Nezip Ağa bir an önce torununa kavuşsun diye kardeşimi ne hale getirdiniz"dedi ve kucağında hala daha debelenen kızkardeşiyle odadan çıktı.

 

 

Daye Zerin torunların tepkilerine hiçbir tepki vermedi çünkü hepsi daha tecrübesiz birer çocuklardı.Hayatı tozpembe zannediyorlardı onlar hayır dedikleri zaman o olmayacak ya da boşandığı zaman kendi hayatlarını yaşayacaklarını sanıyorlardı ama hayat masallardan farklıydı ve elbet torunları da onun yaptıklarını anlayacak ve ona söylediği laflardan af dileyip yine ellerine kapanacaklardı.

 

 

Yeleğinin cebinden çıkardığı yakın gözlüğünü gözüne taktı ve tuşu telefonunundan oğlunu aradı.

 

 

"Efendim Daye"

 

 

Vereceği haber ciğerinden bir parçayı sökse de güçlü durmaya çalıştı ve bu kararı torunun için verdiğini içinden telkin ede ede"Kuma için izin çıkmıştır"dedi.

 

 

Telefonda oluşan birkaç dakikalık sessizlikten sonra Bakur Bey hem gergin hem de kızının bunu kabul etmeyeceğini bildiğinden tereddütlü bir sesle"Fidan kabul etti mi?"

 

 

"Sana dedim ki kuma izin çıkmıştır"

 

 

"Anne"dedi Baruk Bey kızının bir fidan gibi solmasını istemediğinden yalvaran bir ses tonuyla "Yapma"

 

 

Vicdanı bunu yapmamasını torununun hayatını mahvedeceğini söylesede aklı ve mantığı bu torunun için diyerek vicdanını susturmaya çalışırken sesi daha da tehditkar bir hale bürünerek"Sen mi ararsın yoksa ben mi arayım oğlum"

 

 

"Ben konuşurum anne"dedi Baruk Bey annesiyle inatlaşmanın evini bir cehenneme sürükleyeceğini bildiğinden çaresiz bir sesle teslim olmayı seçmşti.

 

 

Daye Zerin yaptığı bu tercihle torunun hayaatını nasıl bir cehenneme çevirdiğinden haberi yoktu ama ileride hayat başına vura vura ona bu gerçeği gösterecekti.

 

 

 

 

Fidan geçirdiği sinir krizinden sonra aniden sakinleşmiş ve iyicene içine kapanmıştı ve kardeşleri ne yaparsa yapsın konuşmuyor ve gününü annesine bakarak veya oğlunun mezarına giderek geçiriyordu. Cejn aradığı zaman ise ya telefonda birkaç kelimeyi zar zor ediyor ya da aramaları görmezden geliyordu.Kardeşleri Cejn'i arayıp her şeyi anlatmaları istedikleri zaman ise onları durduruyordu.Çünkü o gece Cejnle kendince vedalaşmıştı çünkü biliyordu ki Cejn ne kadar dedesine karşı çıkıp Fidan'a ondan başka kadınlar olmayacağını dair yeminler etsede dedesine daha fazla karşı çıkamayıp o kadını getirecekti ve bundan babaannesiyle yaptığı konuşmadan sonra daha da emin olmuştu.

 

 

Fidan yine annesini yemek yedirip temizledikten sonra odasına doğru ilerken avluda toplanmış ve hararetli bir şekilde konuşan kardeşlerini ve yengelerini gördüğünü yine bir şeyleriin dödüğünü anlasada artık hiçbir haberi kaldıramayacak kadar yorgun olduğundan onları görmezden gelip odasına doğru ilerken abisinin" Delala min(güzelim)"diye seslenmesiyle abisine döndü ve ne oldu dercesine abisine baktı.

 

 

Abi sesinde Fidan'ın adalandıramadığı bir hüzün kırgınlık vardı."Gel, gel otur yanımıza"

 

 

"Abi"dedi Fidan yorgun ve bir o kadar da mutsuz bir ses tonuyla"Odama çekilmek istiyorum"

 

 

"Tamam delala min(güzelim) gel konuşalım ondan sonra odana gidersin"dedi Perwer kardeşini ikna etmek için yüzüne takındırdığı sahte bir gülümsemeyle.

 

 

Abisinin kendileriyle bu kadar çok konuşmak istemesinin sebebenin kendisiyle alakalı bir konu olduğunu tahmin etmişti ve bu konunda yine kendisi üzerine gelecek kadına ikna etme görevini abisinin üstlenmesine sinirlenerek"Sizden tek istediğim beni rahat bırakmanız şuan ne kimseyi görmek ne de konuşmak istiyorum"

 

 

Kızkardeşinden böyle bir tepki beklemiyordu Perwer çünkü kardeşi şimdiye kadar ne ağabeylerine terbiyesizlik yapmış ne de şimdi olduğu gibi ona kızgın ve insanı ürpertecek kadar soğuk bakmıştı.Onların Fidan'ı öyle sıcacık gözlerle insana bakardı ki karşısındaki kişi o bakışlarla ısınır kardeşinin gölgesinde dinlenirdi..

 

 

"Ben.."ne diyeceğini bilemediğinden Perwer"Sadece.."

 

 

Fidan'ın içinden abisine sarılıp teselli etmek istesede yapmadı yapamadı.Çünkü o kadar yorgundu ki çok sevdiği abisine bile görmezden gelip odaya gidecekken en küçük kızkardeşi Dila'nın sesini duydu."Nezip Ağa konağa yeni bir gelin getirmiş"

 

 

Fidan odasının kapısında dondu kaldı.Kızkardeşinin ağzından çıkan kelimeyle adeta kalbinin dağlandığını vücudunun adeta kor ateşlerde yandığını hissetsede yine de sustu ve kardeşlerine dönüp son derece duygusuz bir sesle"Hayırlı olsun onlar adına"dedi ve odanın kapısını kapatıp içeriye girdi.Odaya girip kapıyı kapattığı an yere çöktü ve ağlamaya başladı ama ağlama sesini duymasın diye avucunun içini eline bastırdı ve sessizce ağıdını yakarken zamanında ailesinin sürpriz diye kocasıyla kendisinin düğün fotoğrafının yanına çocukların ultrason fotoğrafını çerçeletip koymuşlar ve en küçük kardeşi Dila en mutlu bir sesiyle"Doğduğu büyüdüğü evlendiği fotoğrafları da koyarak burada bir zaman tüneli oluşturacağız"demişti.

 

 

Ama şimdi o çerçevelerdeki iki kişiyi daha 1 ay dolmadan kaybetmişti ve derdini sadece Rabbine açarak gözyaşları içinde"Allah'ım ne olur bana bunlara dayanabilecek bir sabır ver"

 

 

............................

 

 

Cejn 2 gündür karısını arıyordu ama Fidan telefonu açmadığından işlerini bıırakıp soluğu Mardin'de almıştı.Karısının yanına gitmeden önce valizini konağa bırakıp neler olduğunu öğrenmek amacıyla evine uğradı.

 

 

Cejn konağa geldiğinde bir şeyler garipti.Nezip Ağa'nın yüzü gülerken diğerleri tedirgin ve üzüntülüydü.

 

 

"Anne"dedi Cejn konakta yaşanan olayları çözmek amacıyla"Kayınvalidem nasıl olmuş?Ben Fidan'ı 2 gündür arıyorum ama telefonu açmııyor"

 

 

Annesi cevap vermedi ama kızgın gözlerle kocasına ve kayınpederine baktığı an Cejn aklına gelenin başına geldiğini anlamıştı ama kabul etmek istemediğinden"Anne cevap ver"dediği an annesinin ağzından sadece"Kader oğlum"lafı çıkmıştı.

 

 

Cejn konaktan ayrılmadan önce kendisine söz veren babasına baktığı an babası gözlerini kaçırmıştı işte o an hesap soran bir sesle"Hani verilen her söz namustu baba,Sen namusuna böyle mi sahip çıkıyorsun?"

 

 

"Babanın hiçbir suçu yok ben ne dediysem onu yaptı"dedi yüzünde beliren ve Cejn'i rahatsız eden bir sırıtışla.

 

 

Cejn ağzını açıp dedesinden hesap soracağı sırada içeriye 18 yaşlarında bir kız elinde tuttuğu kahve fincanlarıyla içeriye girdiğinde Nezip Ağa'nın sırıtışı daha da genişlemiş ve sadece menfaati olduğu insanlarla konuştuğu zaman takındığı o sevecen ses tonuyla"Kızım kahveyi önce kocana ver"dediği an Cejn dönen tezgahı anlamıştı anlamasına ama geç kalmıştı ve bu geç kalması Fidan'ınını sonsuza kadar kaybettirmişti.

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%