Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@zeynep_ezel

Odanın kapısı açıldı. İçeriye timle beraber doktor girdi. Doktor konuştu. ‘’Taburcu oldunuz Eren Bey, geçmiş olsun. Reçetedeki ilaçları kullanmayı unutmayın.’’

Başımla onaylayıp yatakta doğruldum. Hala duyduğum şeylerin şokundaydım. Hakan anlamış olacak ki diğerlerini odadan çıkardı. Karşımdaki sandalyeye oturdu. ‘’Eren, iyi misin? Rengin atmış. İstersen doktora söyleyelim baştan bir muayene etsin-‘’

Hakan’ın sözünü kestim. ‘’Jale Keskin ve Tarık Keskin benim gerçek ailem değilmiş. Az önce bir telefon geldi. Hastanede o yıl bir karışıklık olmuş. Ankara’ya teyit için beni bekliyorlar.’’

O insanların bana neler yaşattıklarını biliyordu Hakan. O yüzden o da en az benim kadar şok olmuştu. Ben yeniden konuştum. ‘’Bu karışma meselesi alelade bir şey değil. Bilerek yapılmış olduğuna adım kadar eminim.’’

Aramızda bir sessizlik oldu. Yavaşça ayağa kalkıp sağ elimle olabildiğince üzerimi düzelttim. Hakan’ın sesini duydum tam odadan çıkarken. ‘’Gidecek misin Ankara’ya?’’

Kafamı salladım. ‘’Gideceğim, olayın aslını ve gerçek ailemi öğrenmem gerekiyor.’’

‘’Nasıl gideceksin?’’

Kısaca düşünüp cevapladım. ‘’Araba kullanamam, uçağa da binemem. Basınçtan dolayı zararlı olabilir. Mecburen otobüsle gideceğim.’’

‘’Tek mi gideceksin?’’

‘’Evet.’’

‘’İstersen ben de gelebilirim.’’

Kafamı iki yana salladım. ‘’Sizin burada işleriniz var. Ben başımın çaresine bakarım, merak etme. Sadece beni terminale bırakman gerekiyor.’’

‘’Bırakırım tabii, hemen mi?’’

Kafamı onaylar manada sallayıp odadan çıktım. Herkes koridorda bizi bekliyordu. Hep beraber ilerlemeye devam ettik.

Sol kolumu kullanamıyordum. Dirseğimden hafifçe kırıp yukarı kaldırmıştım ki rahat olabileyim. Kalbimdeki ağrı bu şekilde biraz hafifliyordu ama her adım attığımda daha fazla sızlıyordu.

Bahçeye çıkıp arabaların önüne geldik ve durduk. Öykü yenge, Hakan ve ben bir arabaya bindik. Terminale sadece biz gidecektik ama diğerleri de ısrar edince hep beraber yola çıktık. Önce bir eczaneye uğrayıp ilaçları aldık. Bir poşet dolusu ilaç vardı.

Sonra askeriyeye uğrayıp birkaç parça kıyafet aldık. Hepsini sırt çantasına yerleştirdim ve yeniden yola koyulduk. Kısa süre sonra terminale varmıştık.

Hızlıca biletlere baktım ve yarım saat sonraya bir bilet olduğunu gördüm. Hemen bir bilet aldım. Bilet aldığım otobüs 2+1’di ve ben tekli koltuklardan almıştım.

Otobüsün geleceği perona geçip beklemeye başladık. On beş dakika sonra otobüs gelmişti. Önce Hakan ile beraber otobüsün içine girdik ve sırt çantamı oturduğum koltuğun üstündeki bölmeye koyduk.

Otobüsten inip herkesle tek tek görüştüm. Önce Öykü yengeme, Nil yengeme ve Zehra’ya sarıldım. Öykü yenge her zamanki uyarılarını yapmayı unutmadı. ‘’Mola verdikçe mesaj atarsın, inince de aramayı unutma. İlaçlarını da saatinde al, tamam mı? Dikkat et kendine.’’

Üçünden de hemen hemen aynı uyarılar dinleyip timin geri kalanına döndüm. Önce Hüseyin’e sarıldım. ‘’İnince haberdar etmeyi unutma.’’

Sonra Yiğit’e. ‘’Karnını güzelce doyur, ilaçlarını ihmal etme.’’

En sona Hakan kalmıştı. Karşısında durdum. Bir süre birbirimizin gözlerinin içine baktık. Sessiz kelimelerle konuştuk. Kimsenin anlamadığı, sadece bizim bildiğimiz sessiz kelimelerle.

Otobüsün saati geldiği için hemen Hakan’a da sarıldım. ‘’Saat kaç olursa olsun canın sıkıldığında ara beni, telefonum her zaman açık. Sonuç her ne çıkarsa çıksın sakin ol. Gerçek aileni öğrenince isimlerini yaz bana, araştırmayı ben yaparım. Ve sana göre gerçekten iyi insanlarsa, onlara bir şans ver. Benim olmadı, belki senin gerçek, güzel bir ailen olur.’’

Bu konuda söyleyecek bir şey bulamadığımdan başka şeyler söyledim. ‘’Öykü yenge ve tim sana emanet. Dikkat edin kendinize. Geldiğimde sizi sağlam bulayım.’’

İkimizde gülümsedik. Son kez herkese baktım ve otobüse bindim. Yerime oturup dışarıda kalanlara baktım. Son kez birbirimize el salladığımızda otobüs hareket etmişti. Önümde on beş saatlik bir yolculuk vardı. Saate baktığımda üç olduğunu gördüm. Yarın sabah altıda orada olacaktım.

Saat üçte içeceğim bir ilaç olduğunu hatırlayıp muavinden bir su istedim ve ilacı içtim. Kulağıma kulaklıklarımı takıp bir müzik açtım ve başımı cama yasladım. Biraz yürümek bile yormuştu. Zaten içtiğim ilaçların da uyku yapan bir özelliği vardı. Bu yüzden kısa süre içinde uykuya daldım. Sanırım tüm yolculuğum uyumakla geçecekti.

 

* * * 

 

‘’Evet, yarım saat bir mola.’’

Muavinin sesiyle gözlerimi araladım. Yarım saatlik bir mola vermiştik. Saate baktığımda on olduğunu gördüm. Hava çoktan kararmıştı. Biraz serin olduğu için üzerime bir hırka alıp otobüsten indim.

Yüzüme vuran sert havayla irkildim. Kulağımdan kulaklıklarımı çıkarıp cebime koydum ve dinlenme tesisine doğru ilerledim. Önce lavaboya girip işlerimi hallettim. Sonra da tok karnına içmem gereken bir ilaç olduğu için yemek bölümünden kaşarlı bir tost aldım ve bahçede bir masaya oturdum.

Tam yemeye başlayacakken telefonum çaldı. Hakan’ın aradığını görünce yeniden kulaklığımı taktım ve aramayı cevapladım. ‘’Nasılsın Eren,nerelerdesiniz?’’

Tostumu çiğnerken cevapladım. ‘’Nerede olduğumuzu bilmiyorum, moladayız. Ben de iyiyim bir şeyler yiyorum şimdi. Sen nasılsın?’’

‘’İyiyim, yatmadan önce bir arayayım dedim. Ağrın var mı?’’

Açık konuştum. ‘’Var. Ama çok değil. Sol kolumu kullanamıyorum, o kötü biraz ama yine de iyiyim.’’

Derin bir nefes sesi duydum karşıdan. ‘’Geçer geçer. Sana hayırlı yolculuklar o zaman. Hadi iyi geceler.’’

‘’İyi geceler.’’

Telefonu kapatıp tostumu yemeye devam ettim. Gelen garsondan bir de çay istedim. Çaydan da bir yudum alınca içim ısındı. Kısa süre içinde yemeğimi ve çayımı bitirip hesabı ödedim. Daha mola süresi dolmadığı için dışarıda oturmaya devam ettim.

Bir şeyler düşünüyordum ama ne düşündüğümü bende bilmiyordum. Öyle böyle derken saat gelmişti ve bende otobüse bindim. Herkes binince otobüs tekrar hareketlendi. Ben de muavinden bir su daha isteyip gerekli ilaçları içtim ve yolculuk devam etti.

Yeni uyandığım için uyuyamıyordum. Biraz sonra muavin servis arabasıyla yanıma yanaştı. ‘’Siz bir şey ister misiniz?’’

Bir bardak kahve ve bisküvi aldım ama adam yanımdan gitmedi. Hala yüzüme bakıyordu. ‘’Siz iyisiniz değil mi? Renginiz solmuş sanki.’’

Gülümsedim. ‘’İyiyim, teşekkür ederim. Biraz hastayım da ondan.’’

O da bana gülümsedi ve servise devam etti. Önümdeki koltuğun masa gibi olan yerini indirip kahve bardağını bardaklığa yerleştirdim. Bisküviyi de oraya koyup telefonumdan bir film açtım ve karşıya koydum.

İki saat de böyle geçmişti. Benim yine içmem gereken ilaçlar yüzünden muavinden bir bardak daha su istedim. İlaçları içince yeniden uyku bastırmıştı ki otobüs durdu. Kapılar açıldı ve bir polis içeri girdi.

‘’Öncelikle iyi yolculuklar dilerim. Her zaman yaptığımız rutin kontroller var. O yüzden lütfen kimliklerinizi çıkarıp hazır eder misiniz?’’

Biraz zor olsa da arka cebimden cüzdanımı çıkarmayı başarmıştım. Cüzdanın bana gelince kimliğimi gösterdim. Polis memuru önce kimliğe sonra bana baktı ve ‘’İyi yolculuklar komutanım.’’ deyip arka tarafa geçti.

Kimliğimi yeniden cüzdanıma koyup cüzdanı da cebime koydum. Biraz sonra kontroller bitmiş, otobüs yeniden harekete geçmişti.

Saatin bir buçuk olduğunu gördüğümde başımı tekrardan cama yasladım ve uykuya daldım.

Saat beşte geri uyandım ve geri uyuyamadım. Bu yüzden yeniden kulaklığımı takıp bir şarkı açtım ve gün doğumunu izlemeye başladım.

Ankara’ya yaklaştıkça heyecanım artıyor, sol yanımdaki acım büyüyordu. Bir yandan da hakikate yaklaşmış olmak canımı sıkıyordu. Sadece gerçek ailemi düşünüyordum.

İyi insanlar mıydı? Beni hoş karşılayacaklar mıydı? Nereliydiler? Terörle bir bağlantıları var mıydı? Kaç kardeştiler veya kaç kardeştik?

Bunları ve çok daha fazlasını merak ediyordum. Cevabı ise o hastanedeydi. O hastaneye varmadan bunların hiçbirini öğrenemeyecektim.

Bir yandan aile sandığım kişileri düşünüyordum. Hoş, onlar bana hiç anne babalık yapmamışlardı. Kötü kâbuslarımın ve yaşadıklarımın tek sebebiydi onlar. Acaba orada olacaklar mıydı? Yıllar sonra o nursuz yüzlerini görecek miydim?

*****************

İkinci bölümümüzü de bu şekilde bitirmiş olduk.

Bunlar ilk bölümler olduğu için hızlı gidiyoruz.

Sizce Eren'in gerçek sandığı ailesi Eren'e neler yaşatmış olabilir?

Neden Eren, Tarık ve Jale Keskin'den bu kadar nefret ediyor?

En kısa zamanda öğreneceğiz.

Yeni bölüme kadar sağlıcakla kalın.

Loading...
0%