Okulun içi fazlasıyla genişti. Böyle bir okul olduğuna göre çok iyi gizliyorlardı işleri
Müdürün odasını bulduğumda üç kere tıklattım. "gel" sesinden sonra kapıyı açıp içeri geçtim "gel kızım" kafasıyla oturmamı istedi. Müdürün karşısına oturup "şey, ben sınıfımın hangisi olduğunu öğrenmek için gelmiştim de" dedim. Müdür kafasını ağır ağır sallayıp bakışlarını bilgisayara çevirdi "adın ne?" Diye sordu müdür. Hemen cevaplayarak "Beste Simya" dedim
Bende o sırada etrafı biraz daha inceledim masasına baktığımda adının Hikmet olduğunu öğrendim. Hikmet Yaşar, kırklı yaşlarındaydı, saçları kırlaşmıştı, göz rengi elaya dönüktü. Omuzları dikti boyu benden bir kaç santim uzun gibiydi. Yüzünde ve ellerinde silik yara izleri vardı aradan çok zaman geçtiği belliydi ve işkence edildiğide
Duvarında koyu renkle yazılmış bir yazı vardı
-ölümden korkma, ölümle yaşamayı öğren - diyordu söz. Bir kaç kelimeden ibaretti ama anlamı fazlaydı
"sınıfın 4A dersliği kızım" dedi müdür. Ayağa kalkıp "teşekkürler" diyerek. Hikmetin odasından çıkıp sınıfı aramaya koyuldum beş dakikanın ardından sınıfı buldum.
Kapısında durduğumda kapıda da bir yazı olduğunu gördüm
-cinayet işlerken düşünme yoksa ölen sen olursun - diyordu.
Kapıyı açıp içeri geçtim .
Sınıfa sadece benle beraber dört kişi vardı. İki erkek ve bir kız bende ikinci kız olmuştum
Sınıf az olmasına rağmen sıralar fazlaydı ve u şeklindeydi büyük ihtimalle gösteriş içindi. Boş sıralardan herhangi bir yere oturup sınıfı incelemeye başladım.
Duvarlarda çeşitli silahlar vardı. Hepsi cinayet işlerken kulanılacaklar için gibiydi
Bakışlarım sırasıyla diğer öğrencilerin üzerinde gezindi. En son karşımda ki kıza baktığımda onun da bana baktığını gördüm. Hiç gözlerini kaçırmıyordu işte bu tuhaftı
Bende rahat bir maske takınıp gözlerimi kıza diktim. İkimizde gözlerimizin içine baktık ama hiç kaçırmadık
Ne kadar sürdü bilmiyordum ama bir süre sonra sınıfın kapısı açıldı ve içeriye bir adam girdi. Galiba bu hocaydı elinde dört tane Mavi dosya vardı büyük ihtimalle Bilgilerimiz içinde yer alıyordu
Masaya gidip dosyaları bıraktı, ve gülümseyerek bize döndü.
Otuz beş yaşlarındaydı, saçlarının bir kaç teli bayazlaşmıştı, omuzları dik çenesi havadaydı
Gözlerindeki kederi görebiliyordum
"nasılsınız gençler" dedi adam. Daha adını söylememişti
Hep bir ağızdan "iyiyiz" dedik. Hepimiz adını söylemesi için bekliyorduk
"benim adım Halit Belgin. Size cinayet nasıl işlenir hangi aletler kullanılır , silah nasıl kullanmalı onu göstericem tabi bunun yanında işkence yöntemlerimiz de olacaktır" dedi. Halit hoca
Evet her ne kadar babam istemişse de bunları öğrendikten sonrası ne işimize yarayacağını çok merak ediyordum
Dayanamayarak "peki bizim burda olma amacımız tam olarak ne? Bunları öğrendikten sonra ne yapacağız?" dedim. Bu soruyu beklemediği için bir kaç saniye afalladı
Boğazını temizleyerek "burda sizi eğitmek istiyoruz ve bunu neden istediğimizi zamanla öğreniceksiniz" dedi üstü kapalı bir biçimde. Tek kaşımı havaya kaldırıp Halit hocaya baktım. O ise dosyalara ileryip aralarından bir tanesinin eline aldı
"Sancak Soykan" dedi hemen sol tarafımda duran çocuğa
Saçları özenle şekillendirilmişti, rengi koyu siyahtı boyatmış olmalıydı ve fazlasıyla uzundu bir tokayla toplanabilecek kadar. Gözleri mavi renkteydi hafif çekik gözlüydü. Sancağa yakışan kusurlu bir burnu vardı ve vucudu kaslıydı
Halit hoca Sancağa yaklaşıp "yaş on dokuz boyu bir seksen, babası ünlü Soykan holding sahibi Adem Soykan. Açıkçası buraya gelmene şaşırdım sancak" dedi Halit sancağın tam gözlerinin içine bakarak
Sancak ayağa kalkıp "kendi isteğim üzerine bu okula geldim" dedi baskın bir sesle neye sinirlenmişti ki
Halit kafasını ağır ağır sallayıp diğer dosyayı eline aldı "Demir korkmaz" dedi Halit ve demire doğru gitti. Oda hemen sancağın sol tarafına oturmuştu.
Saçları kumraldı ama dağınıktı bu ona çok yakışıyordu neredeyse kas yığını diyebilirdim. Göz rengi tıpkı benim ki gibi yemyeşildi. Kusursuz bir burnu vardı , alt dudağı üst dudağına göre biraz daha dolgundu yüzünün keskin hatları kasıldığında ortaya çıkıyordu ve bu da ona çok yakışıyordu. Yanağının kenarında bir bıçak izi vardı eskimişti çok belli etmiyordu bu da onun bir süre önce yaranın oluştuğunu gösteriyordu acaba noldu da bıçak izi vardı yüzünde
Halit devam ederek "yaş yirmi ,boyu bir seksen beş, babası iki otel sahibi ve üçüncüyü de açmak üzere" diyerek diğer dosyayı almak için masaya ilerledi
Diğer dosyayı alıp üsten bir bakış attıktan sonra
Bakışlarını benden ayırmayan kıza doğru dönüp bir iki adım yaklaştı Halit "Ceren Sezgi" dedi. Demekki adı cerendi
Bende bakışlarımı cerene çevirdim
Benim gibi koyu kıyafetler giymişti. Ama saçları zıt bir şekilde sapsarıydı, saçlarını sıkıca yukarıda toplamıştı. Gözleri elaya dönüktü tıpkı hikmetin ki gibi
Zayıf olduğu için yüz hatları belli oluyordu yüzünde hiç makyaj olamamasına rağmen çok güzeldi
Ama bakışları çok sertti ve bakışlarından pek bir şey anlaşılmıyordu
Halit konuşarak "yaş on sekiz, boyu bir yetmiş beş, babası pilot" dedi kısa bir bilgi vererek ve diğer son dosyayı almak için masaya doğru gitti
Dosyayı alıp bir baktıktan sonra tekrardan dosyayı masaya bıraktı ve bakışları bana döndüğü an diğerlerinde bakışları bana döndü "Beste Simya" dedi ve devam etti "yaş on sekiz, boyu bir yetmiş sekiz, babası özel ve çok gizli bir timde çalışan bir ajan" dedi ve bakışları bir süre yüzümde gezindi. Sonra ayırıp diğerlerinde döndü
"bu günlük ders olamayacaktır yarın başlayacağız. Odasına geçmek isteyen varsa odalar ikinci katta hepsi, tek kişilik" dedi ve derin bir nefes alıp verdikten sonra devam etti "bir sorunuz olursa benim odam üçüncü katta. Şimdi keyfinize bakın yarın yoğun bir gün olucaktır" diyerek sınıftan çıktı
Onu ardından sancak odadan çıktı. Sonra demir ve ceren ben bir süre daha sınıftan bekledikten sonra bende çıktım
Okur Yorumları | Yorum Ekle |