
"Sizin ecdadınızı sikerim orospu çocukları! Dokunma lan askerime!"diye bağıran komutanın sesi yankılanmıştı mağaranın içinde. Her biri dik durup baş eğmeden karşılarındaki itlere karşılık veriyordu lakin henüz time yeni gelen çaylak askerin karnına bıçak sokup çeviren it ile hiddetle bağırmıştı Kurşun komutan...
Pusuya düşüp mühimmatları bittiği için yakalanmış ve bir haftadır elleri ayakları kalın zincirler ile bağlı oldukları mağarada işkenceye maruz kalıyorlardı.En ağır yaralı Kurşun komutandı, askerleri ağır hasar almasın diye elinden geleni yapmış karşındaki itleri kendi üzerine çekmişti ama yinede kendisi kadar olmasada askerleri de yaralanmıştı.Şimdi de çaylak askerine bıçak yarası açmıştı it herif...
"Komutan boşuna bağırma sesini duyuramazsın..Tc sizi bulmak için asker bile göndermedi. Geberip gideceksiniz benim topraklarımda"diyip kahkaha atmıştı terörist başı Maho... Arkasında olup bitenden habersiz rahatça gülerek konuşuyordu...
Gölge komutan siyahlar içinde Maho itinin arkasında durup gülerek izleyen iki itin sessizce boğazını kesmiş adına yaraşır şekilde gölge gibi hareket ederek Maho'nun arkasına geçip durmuştu... Geldiğini kimse fark etmemişti Gölge komutanın.Esir tutulan askerler bile.. Gölge komutan ve 3 askeri karanlığa karışıp ellerinde kasaturaları ile 100 kişilik kamptaki tüm teröristlerin boğazlarını keserek gebertmişlerdi.Askerleri dışarıda beklerken de Gölge komutan mağaraya girmişti...
"Benim toprağım ne zaman senin oldu Maho"diye fısıldamıştı Gölge komutan.
Maho duyduğu fısıltı ile hızla silahını kaldırıp arkasına dönmüş karanlıkta mağaranın içindeki ışık sayesinde parlayan gözleri görmesi ile derince yutkunmuşdu, korkuyla titriyordu.Zira gördüğü gözler bir anda kaybolmuştu sanki... Askerler ve Kurşun komutan da kaşları çatılmış konuşan kişinin kim ve nerede olduğunu anlamak için etrafa bakıyordu.
"Ki.kimsin sen?"diye sormuştu Maho, istemediği halde kekeleyerek...
"Gölge"diyip Maho'nun ardında beliren Gölge komutan hızla Maho'nun boynunu kesip gebertmişti...
"Kara helikopter iste"diye kulaklıktan askerine seslendikten sonra bağlı olan yaralı askere yönelmişti...
"Kimsin sen?"diye sormuştu Kurşun komutan.
Gölge adamın sorusuna cevap vermeden yaralı askeri çözüp üzerindeki üniformasının belinden kasaturasi ile kesmiş yerden bir taş alıp bir parça beze sardıktan sonra bıçak yarasının üzerine koyup sıkıca bağlamıştı.
"Helikoptere kadar dayan aslanım."diyip hemen yanında bağlı olan askerin ellerini ayaklarını çözüp sırayla diğerlerini çözmüştü...
Kurşun komutan sorusuna cevap alamamış olsada umursamamaya karar vererek yaralı çaylağına yaklaşıp kontrol etmişti.Diger askerlerini de kontrol ettikten sonra kurtulmalarını sağlayan kişiye dönmüştü.
Gölge komutan mağaradan çıkıp askerleri ile kısaca konuşup helikopterin nereye geleceğini öğrenmiş,kısa bir hesaplama yapmıştı.
"Kara, Deli yaralı askeri sedyeye alın.Atmaca uç yolumuzun açık olduğundan emin ol.Askerleri ortamıza alıp öyle gidiyoruz."diyip onaylayan askerleri ile etrafı dinlemeye başlamıştı.
Kara ve Deli komutanın dediğini yapıp hızla yaralı çaylağı sedyeye almış, Atmaca askerlerden uzaklaşmış gidecekleri yolun temizliğini kontrol etmeye başlamıştı.Hepsi hazır olduğunda Gölge komutanın gidiyoruz demesi ile Kurşun komutan ve timi ortada kendisi önde Kara ve Deli sedyedeki asker ile arkadan yürümeye başlamışlardı...
"Gölge yolda birkaç haşere var"diyen Atmaca ile elini kaldırıp askerleri durdurmuştu Gölge.
"Kaç kişi?"
"10"
"Geleyim mi Atmaca"
"İki dakika bekleyin Gölge, hallediyorum"diyen Atmaca dediği gibi iki dakika sonra temiz olduğunu söylemişti.....
Yaklaşık 20 dakika sonra helikoptere ulaşmış önce yaralı askeri ve diğerlerini bindirip Gölge komutanın da binmesi ile havalanmıştı helikopter...
"Kimsiniz siz?"diye sormuştu Kurşun komutan...
"Ben Atmaca bilader.Bu yanımdaki Deli şu sol tarafında oturan kardeşim de Kara kapıda durup dışarıya bakan da Gölge."diye tanıtmıştı kendilerini Atmaca.
"Bizi tanıyorsunuzdur zaten..Memnun oldum"demişti Kurşun komutan.
"Eyvallah"diyip susmuştu Atmaca...
"Dört kişi nasıl hallettiniz o kadar iti.Silah sesi de duymadık"demişti askerlerden biri.
"İşimiz bu bilader"demişti yüzündeki maskeden gülümsemesi görünmesede sesine yansımıştı Deli'nin.
"Eyvallah"diyip susmustu soru soran askerde...
Kısa sürede karargaha inişe geçen helikopterden daha yere bir metre kala atlayıp inmişti Gölge. Pistin dışında bekleyen komutana selam verip inen askerleri izlemeye başlamıştı. Hepsi inip yaralı asker doktorlara teslim edilmiş ağır yarası olanlar hastaneye gitmek için bekleyen araca binmişlerdi...
"Gidip dinlenin sonra neler olduğunu konuşuruz asker"demişti albay Kurşun komutana hitaben.
"Emredersiniz komutanım"diyen Kurşun yanında kalan askerleri ile binaya yönelmişti.
"Sizde dinlenin yarın hep birlikte konuşuruz Gölge"diyen Albayi başıyla onaylayıp askerleri ile yanından ayrılarak binaya girip gözden kaybolmuşlardı...
Gölge komutan Atmaca Deli ve Kara birlikte kaldıkları odaya geçmiş önce Gölge komutan ardından diğerleri hızlı bir şekilde duş alıp üzerlerindeki kanlardan arınıp giyinerek yataklarına yatmışlardı...
Uzun zamandır birlikteydiler..Kayıpları olmuş birçok kez ölümle dans etmişlerdi yinede birbirlerini bırakmamışlardı. Normalde kayıplarının yerine yeni askerler gelecekti lakin Gölge komutan üst mevkideki komutanlar ile konuşmuş zorda olsa ikna edip 4 kişi olarak görevlerine devam ediyordular...
Onlar özeldi.. Her biri isimlerinin hakkını veren askerlerdi. Gölge ismi gibi gölgelerde dolanıp avlanıyordu.Atmaca çok iyi fazla iyi bir keskin nişancı idi.200 kilometre atış menzili olan bir silah ile rahatlıkla 300 kilometre ötedeki hedefi tam kafasından vurabiliyordu.. Deli adı gibiydi, hepsi deliydi ama o tam anlamıyla Deli idi, hemde raporlu.Gittiği bir görev için Deli raporu aldıktan sonra lakabı Deli olarak kalmıştı aslında.Oda adının hakkını veriyordu. Kara ise aralarında en normal olan idi.Sadece soy adından dolayı Kara deniliyordu ona...
İki saatlik uykudan sonra uyanıp siyah üniformalarını giyinen dörtlü yüzlerine maskelerini takıp kendilerine özel odada kahvaltı edip odadan çıkmış toplantı odasına geçmişlerdi.Kurşun komutan ve askerleri de onlardan sonra gelip büyük masada yerlerini almıştı.Odada sessizce oturmuş birbirlerine bakıyorlardı...Bir kaç dakika sonra albay odaya giriş yapmış selam veren askerlere oturmalarını söyleyip yerine geçip oturmuştu.
"İyi misiniz Turan timi?"diye sormuştu albay.Kurşun komutan ve timine.
"İyiyiz komutanım"demişti Kurşun.
"Çıkarın maskeleri Hayalet"diyen albay ile üç adam da Gölge komutana bakmıştı. Gölge kısaca albayın gözlerine bakıp gözlerini açıkta bırakan siyah maskesini başından çıkarmıştı.Diğerleri de maskelerini çıkarınca konuşmaya başladı albay. Kurşun komutan ve Turan timi karşılarındaki sarışın kadına bakakalmıştı, kesinlikle kadın beklemiyordular Gölge'yi.
"Şimdi anlatın bakalım"diyip susmuştu albay.
"Görev dönüşü pusuya düştük komutanım.Mühimmat eksiğimiz vardı.Dayanabildiğimiz kadar dayandık hatta bir süre kasaturalar ile yaklaşan itleri hallettik ama sayıları eksilmek yerine arttı.Esir olarak mağaraya götürüldük. Bir hafta işkenceye maruz kaldık.Sonra da arkadaşlar geldiler"diyip susmuştu Kurşun.
"Gölge?"
"Girdik aldık çıktık bu kadar."diyip susmuştu Gölge de.
"Kızım düzgün anlatsana..Nasıl girdiniz kimden haber aldınız da gittiniz benim niye helikopter isterken haberim oluyor..Siz beni delirtecekmisiniz?"diye sormuştu albay dayanamayarak.
"Dolaşmaya çıkmıştık..Birkaç haşere temizledik.Temizleme sırasında konuşmalarına şahit olunca yola çıktık.Zaten yakındık, 100 kişilik küçük bir kampta tutuluyordu Turan timi.Halledemeyeceğimiz birşey olsa haber verirdim komutanım.Dediğim gibi girdik aldık çıktık."
"Senin, sizin şu umursamaz tavırlarınız başınıza buyruk olmanız sinirlerimi zıplatıyor.Sizin yüzünüzden erken yaşta emekli olacağım"diye yakınan albay ile dördününde dudakları hafif kıvrılmıştı.
"Size Şehit olmak yakışır komutanım"demişti Deli gülümseyerek.
"Tövbe estağfurullah..Gidin gözüm görmesin sizi..Toplayın eşyalarınızı Sınır karakoluna taininiz çıktı."
"Ne karakolu bu şimdi durduk yere?"diye sormuştu Kara, dördününde kaşları çatılmıştı.
"Sekiz senedir buradasınız.Iki defa taininizi iptal ettik gitmezsiniz diye.Üst mevkideki komutanlardan kesin emir geldi gideceksiniz bu sefer.Yarın orada olmanız gerekiyor"demişti albay.
"Emredersiniz"diyip ayaklanan dörtlü selam verip maskelerini takmış toplantı odasından çıkmışlardı...
Odalarına geçip hepsi eşyalarını toplamaya başlamışlardı.Zaten fazla eşyaları olmadığından kısa sürede işleri bitmişti.Hepsinin de birer parça kıyafeti iki yedek siyah üniforması ve bolca silahı vardı... Toparlanmaları bitince yemek yiyip çay içmiş ardından eşyalarını alıp albaya çıktıklarını bildirip Gölge'nin siyah ön kaputunda uluyan kurt deseni olan jipine binip yola çıkmışlardı....
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |