5. Bölüm

5.bölüm

zeynep süzgün
zeynepask45

Albay baba ile konuşmamızdan sonra buradaki odamıza geçip yemek yemiş oturma alanına geçip oturmuştuk. Yorucu bir gün olmuştu bizim için.Bir hafta yattıktan sonra böylesine bir göreve çıkmak yorulmamızı sağlamıştı...

 

"Fırtına timi hakkında ne düşünüyorsunuz?"diye sormuştu Kara.

 

"Daha önce Fırtına timini duymuştum.Siviller için kendilerini feda etmelerine diyecek birşeyim yok.Ben olsam başka bir çözüm yolu bulurdum gerçi"dedim çayımdan bir yudum alıp.

 

"Riskli bir karar almışlar..Onları aldıktan sonra sivilleri katledebilirlerdi."diyen Deli idi.

 

"Neyseki sonuç olarak hem siviller hemde kendileri güvende artık... Ayrıca geri dönüşümüzden beri binbaşı Asaf SANCAK dikkatle seni izliyor Gölge."dedi Atmaca.

 

"Bende fark ettim onu geri dönüş yoluna çıktığımız andan itibaren gözleri üzerindeydi"dedi Kara.

 

"Fazla meraklı biri sadece..İmalı imalı bakmayın bana"

 

"Hadi ama Gölge adam merakla değil beğeniyle bakıyordu"demişti gülerek Deli...

 

"Beni ilgilendirmez nasıl baktığı"

 

"Kaç yaşına geldin Gölge..Hayatına birini almayı hiç düşünmedin mi?"diye sormuştu Kara.

 

"Ne varmış lan yaşımda duyanda kırk oldum sanır."

 

"Ha evlenmeyi falan düşünüyorsun yani"demişti gülerek Atmaca.

 

"Ulan delirtmeyin beni..Nerden çıktı şimdi evlilik muhabbeti?"diyip koltuktan kalkıp odanın penceresini açıp önünde olan koltuğuma oturup sigaramı yakmıştım.

 

"Yaşımız geçiyor Gölge..Evlenip çocuk sahibi olup Vatan'ımıza layık bizden sonra görevimizi teslim edeceğimiz evladımız olsa fena mı olur"demişti Deli..Haklıydı..

 

"Benim kadar Vatan'ıma bayrağıma aşık birini bulursam düşünürüm o zaman evlenmeyi... Yaşımız geçiyormuş..Amk ben 26 sen 27 Kara 29 Atmaca desen 25 yaşında daha...Haklısın ama Kara otuz oldun lan"diyip güldüm.

 

"Ulan vurma yüzüme yüzüme bari yaşımı"diyip kalkıp çay koymaya başlamıştı Kara... Digerleride gülüyordu..

 

Uzun zamandır birlikteydik.Maskeliler olarak biliniyorduk.Hayalet timiydik aslında.Bizden hariç üç aslan parçası daha vardı timimizde ama Şehit olmuşlardı.Daha sonrada timdeki en rütbeli ben olduğumdan timin komutanı olmuş bir sürü dilekçe yazıp başka asker istemediğimi söyleyip timimi en iyisi olmaları için çalıştırmış bir sene sonrada maskeliler olarak geri dönmüştük dağlara...Albay baba isteğimi geri çevirmeyip o bir senede baya bir ebemizi bellemişti.Ama değmişti. Birkaç seneye yakındır dörtlü olarak devam ediyorduk Vatan'ımıza hizmet vermeye...

 

Sigaram bitince izmaritini küllüğe atıp ayaklandım. Ziyaret etmem gereken kişiler vardı.

Büyük odanın yatakların olduğu tarafa geçip dolabı açtım ama eşyalarım burada değildi amk.

Dolabı geri kapatıp üzerimdeki siyah üniformamı düzeltip uzun saçlarımı açıp at kuyruğu yaptıktan sonra silahımı kontrol edip çıktığımı birşey olursa aramalarını söyleyip çıktım odadan. Odada bulduğum siyah güneş gözlüklerini takmış selam veren askerlere başımla selam verip ayrılmıştım askeriyeden...

 

Yanımda para olmadığından yürümeye başladım..Biraz yürüdükten sonra sivil halkın bakışları eşliğinde bankamatikten para çekmiş taksi kullanmayı sevmediğim için otobüse binmiş birkaç durak geçtikten sonra şehitliğe gelmiştim. Girişten çiçek alıp ezberimde olan mezarlara gidip üç aslan parçası kardeşimi ziyaret edip sohbet edip dua okuduktan sonra çıktım şehitlikten.

 

Tekrar bir otobüse binmiş boş bulduğum bir teyzenin yanına geçip oturmuştum.Minyon tipli teyzenin de otobüsteki diğer insanlarında bakışları üzerimdeydi..

 

"Sen necisin böyle evladım belinde silah falan"diye sormuştu kaşları çatık minyon teyze,gülümsedim.

 

"Askerim ben teyzecim ondan silahım var"dediğimde çatık kaşları düzelmiş güzel bir gülümseme oluşmuştu yüzünde.

 

"Öyle mi..Maşallah kızım benim oğlumda asker.Sende Mehmet'im gibi astteğmen misin?"

 

"Yok teyzem ben yüzbaşıyım.Nerede görev yapıyor oğlun?"

 

"Burda askeriyede ama pek görüşemiyoruz be kızım."

 

"Vatan'ına hizmet ediyor teyzem üzülme.Benim inmem gerek Allah'a emanet"diyip elini öpmüştüm.

 

"Sizlerde Allah'a emanet olun evladım"diyen teyzeye gülümseyip indim otobüsten...

 

Markete gelmiş erzak alıp buradaki şehit olan kardeşimin evine gidip yaşlı anne ve babası ile sohbet edip aldıklarımı vermiştim.Oradan ayrılıp başka bir otobüse binip alışveriş merkezine gelmiş kıyafetler alıp fazla paket olduğundan elimde taksiye binerek yetimhaneye gelmiş yetimhane müdürü ile konuşmuş bir ihtiyaç var mı diye sormuş yetimhane hesabına birikmiş paramdan havale edip aldıklarımı çocuklara dağıtıp çocuklarla biraz vakit geçirdikten sonra ayrılmıştım yetimhaneden...

 

Sokaklarda boş boş dolanmaya başlamıştım.Saat gece yarısını geçiyordu...Işlek sokaklarda insanların arasında dolanıyor sevdikleri ile el ele dolanan insanları izliyordum. Önümden yürüyen çifte takıldı bakışlarım.Yirmi yaşlarında oldukları belli olan ikili kızın oğlana bakıp bakıp gülümseyerek birşeyler anlatmasını izledim.Oğlan da kıza bakıyor hafif tebessümü ile ilgiyle dinliyordu kuş gibi cıvıldayan kızı.Çok güzel görünüyorlardı. Mutlu oldukları aşık oldukları iki metre öteden belliydi...

 

Kısa bir an kızın yerinde olduğumu düşündüm.Birinin elinden tutup aşkla baktığımı..Başımı iki yana sallayıp kurtuldum bu düşünceden..Ben askerdim benim kalbimde yanan Vatan'ıma olan sevdam vardı ve bana yetiyordu...

 

Yürümeye devam ederken önüme çıkan sivil iki adam ile durmuştum. Biri esmer uzun boylu diğeri kumral esmer olana göre biraz daha kısa biriydi. Tek kaşım havalanmış beni niye durdurduklarını söylemelerini bekliyordum ki esmer olan konuştu.

 

"Kimliğinizi görebilirmiyiz hanımefendi"demişti cüzdanını çıkarıp içindeki polis kimliğini göstererek.

 

"Elbette"diyip arka cebimden siyah cüzdanımı çıkarıp kimliğimi gösterdim.Askeri kimliğimi göstermemiştim bence gerek yoktu kimliğimin yanındaki silah ruhsatımı da görüyordu zaten.

Gözlerini kimliğim ve ruhsatta dolandırıp gözlerime çevirmişti.

 

"Neden silah taşıdığınızı sorabilir miyim ?"

 

"Askerim ben polis bey..Başka sorunuz var mı?"

 

"Askeri kimliğiniz nerede?"diye sormuştu kumral olan kaşları çatık bir şekilde. Tam cevap verecektim ki çalan telefonum ile elimle bir dakika işareti yapıp cebimden çıkarıp baktım,arayan albaydi.Çıktığımı söylememiştim ben..Siktir..

 

"Yüzbaşı Gölge?"diye cevapladım hızla aramayı.

 

"Neredesin sen yüzbaşı?"

 

"Bir sorun mu var komutanım?Şehitliğe gitmiştim"

 

"Görev yeri belirlendi acil karargaha gel."diyip kapatması ile önümde dikilen ikiliye baktım.

 

"Arabanız var mı beyler acil karargaha gitmem gerekiyorda?"

 

Var diyip eliyle park halinde bir arabayı işaret etmeleri ile onaylayip hızla arabaya yöneldim.Hep birlikte binmiş acelem olduğunu anlayan esmer polis sayesinde kısa sürede karargaha gelmiştik.Eyvallah diyip koşarak binaya girip toplantı odasına geçmiş odada bulunan sinirle bana bakan albay babaya ve diğerlerine selam verip oturmuştum yerime.

 

"Kusura bakmayın komutanım"demiştim sinirli bakışlarına karşılık.

 

"Bir daha tekrarı olmasın..İstihbarattan onay geldi.Yılanın ve esirlerin yeri doğrulandı.Fırtına timi dediğim gibi esirleri kurtarmak sizde Gölge sizde Fırtına timini ve sivillerin güvenliğini sağlayıp yılanı almanızı istiyorum.Görev komutası sende Gölge.Helikopter sizi bekliyor hazırlanıp çıkın.. Allah yar ve yardımcınız olsun"

 

"Sağol!"diye bağırıp hep birlikte odadan çıkmıştık...Askerlerin çoğu uyuduğu için maskem yoktu yüzümde.

 

Hızla tim odamıza geçip odadaki kasaturamı maskemi alıp mühimmat odasına diğerlerinin yanına geçtim.Silahımı kontrol etmiş birkaç bıçak daha almıştım.Üzerimdeki deri ceketimi çıkarıp polar gibi olan siyah ceketimi giyindim.Maskemi çıkarıp uzun saçlarımı sıkı bir topuz yapıp maskemi takmıştım.Diğerlerininde hazır olması ile hep birlikte çıkıp helikoptere geçtik...

 

"Timinin komutası sende binbaşı.Kara geride kalıp Fırtına timinin nişancısı ile birlikte kaybolmanı istiyorum.Atmaca Deli timin ve sivillerin güvenliği sizde bende yılanı alacağım.Sessizce girip alıp çıkıyoruz..Sorusu olan?"

 

"Sen neden tek gidiyorsun? Kaç kişi olduklarını bilmiyoruz yüzbaşı?"demişti binbaşı Asaf SANCAK.

 

"Her zaman önden giderim binbaşı.. Dediklerimi unutmayın sessiz olacaksınız beyler.Tek bir ses duyarsam Fırtına timi ile birlikte cezanızı çekersiniz"

 

"Ya ben neden geride kalıyorum..Ben nişancı mıyım amk"demişti Kara.

 

"Boşuna konuşma kardeşim.Gölge dediyse bitmiştir."diyip gülmüştü Atmaca.

 

"Sırayla biriniz geride kalacak demiştim Kara,sızlanma amk.. Yaralanan olursa sikerim belanızı"diyip geldiğimizi söyleyen pilot ile yerimden kalkıp önden indim.Arkamdan binbaşı Asaf SANCAK ve diğerleri de inince helikopterin güvenle uzaklaşması ile yürümeye başlamıştık...

 

"Gerçek isminiz ne?"diye soran Fırtına timinden nişancı askerdi.

 

"İsmimiz yok bizim kardeşim"demişti Kara...

 

Öyleydi ismimiz yoktu.Maskeli olduğumuz gün isimlerimizi devlet kayıtlarından sildirmiştik.Uzun zaman olmuştu..Unutacak kadar uzun...

 

 

 

Bölüm : 21.11.2024 20:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...