
Ertesi gün uyandığı gibi albay ve fırtına timi ile derinlemesine bir toplantı gerçekleştirmişler sonuç olarak aralarında bir hainin olabileceğini kesin olarak emin olmuşlardı.Albay gerekli işlemleri başlatmış iki time de dinlenmeleri için iki gün vermişti.. Fırtına timi böyle izinlere alışık olduğundan hemen toparlanıp ailelerini görmeye gitmişlerdi. Maskeliler ise daha önce izin kullanmadıkları ziyarete gidebileceği kimseleri olmadığı için bocalamışlardı ilk.Daha sonra ortak karar alarak yola çıkmışlardı....
Öncelikle şehitliğe gitmiş kardeşlerini ziyaret etmişler,ardından kardeşlerinin ailelerini ziyaret edip Ankara'dan ayrılarak Çanakkale'ye gelmiş orada ki ikinci kardeşlerinin şehitliğine uğrayıp ailesi ile görüştükten sonra soluğu Gaziantep'de almışlardı.Üçüncü kardeşlerinin memleketiydi.Onuda ziyaret etmişler ailesi ile görüşmüş iki günlük izinlerini böyle geçirmişlerdi...Onlarında ailesi huzurla uyuyan üç kardeşleri idi işte...
Geri dönen maskeliler ve Fırtına timi neler olduğunu hainin bulunup bulunmadığını sormuşlardı komutanlarına ancak olumlu bir cevap alamamışlardı.Bu durum hepsinin canını sıkıyordu...
İki gün eğitim yapmadıkları için albay ile konuşmaları bitince soluğu bahçede alan maskeliler tüm gün yemek saatleri dışında eğitim yapmışlardı....
Fırtına timi ve binbaşı Asaf SANCAK kadının hala sinirli olduğunu düşünmüştü tüm gün eğitim yapmalarına karşılık.Oysa bilmiyorlardı onlar için bu durum normaldi...
Eğitimini bitiren maskeliler odalarına geçmiş dinlenmek için yataklarına uzanmışlardı.Üç adam da kendilerine arkasını dönüp yatan kadına bakıyordu pişmanlıkla... Esir düştükleri için hala onlara kızgındı, biliyorlardı zira onlar birbirine aile kardeş idiler...
"Bakıp durmayın artık amk"demişti gölge komutan.
"Hala kızgınsın demi kardeşim?"demişti Kara.
"Kızgın değilim.. Tuzak olduğunu önceden anlamam gerekiyordu..Bi bokluk olduğunu anladım ama iş işten geçti.. "
"Kendini suçlama bilemezdik, bilemezdin.. Bunca yıldır beraberiz neler yaşadık beraber demek ki bununda olması gerekiyormuş"demişti Deli...onaylamıştı Atmaca ve Kara da...
"Haklısın kardeşim...ama aynı şey olursa cezanızın ne olduğunu biliyorsunuz"diyip güldü gölge.
"Siktir ciddi miydin la sen?"demişti Atmaca.
"Aynen öyle bilirsiniz sözümden dönmem, haydi uyuyun"diyip kapatti gözlerini Gölge komutan...
*********
Her zamanki eğitim saatimiz de uyanmış hazırlanıp eğitimimize başlamıştık.. Buradaki askerler bize alışık olduğundan yadırgamıyordu artık ama Fırtına timi hala garip birşeymişiz gibi bakıyordu bize... O gün hepsine özellikle binbaşı Asaf SANCAK'a ceza vermem olay olmuştu askeriyede...Yüzbaşı olarak üst rütbeli bir askere ceza vermem komutanlarımın kulağına da gitmişti... Nedenini ve ne tür bir ceza verdiğimi duyduklarında ise baya baya gülmüşlerdi...
Gülmelerinin sebebi ise binbaşı Asaf SANCAK'ın bizden sonra adı dağlarda çok fazla duyulan Çakır lakaplı asker olmasıymış meğerse... Bordo bereli Çakır komutanı bizde duymuştuk, hayalet timi olmadan önce yani biz dağlara çıkmadan önce baya korkuyordu dağdaki itler ondan...
Biz dağa çıktıktan sonra dağdaki itler Çakır komutanı arar olmuştu tabiki... Çakır komutan ardında bizim gibi leş bırakmadan işini yapıyordu..Biz ise geride sadece ceset bırakıyor imzamız olarak da gittiğimiz kampların başındaki itlerin kellesini kazığa geçirip görmeleri için sunuyorduk itlere...
Eğitim sonrası kahvaltımızı yapmış dinlenme odamızda çay sigara keyfi yaparak sohbet ediyorduk ki albayın postası gelmişti... Maskelerimizi takıp toplantı odasına geçmiş Fırtına timine baş selamı verip yerimize geçip oturmuş albayın gelmesi ile kalkıp selam verip tekrar oturmuştuk...
"Şırnak sınırda bir köy okuluna baskın yapmaya hazırlanıyor itler...20 çocuk 2 de öğretmen var.. Çocuklar 6ile 15 yaş aralığında, silah kullananları dağa götürüp öğretmen iki kızımızı da kendileri için almayı geri kalan küçük çocukları da katletmeyi düşünüyorlar.."demişti albay baba..masadaki herkesin gözlerinden nefret okunuyordu..
"Fırtına timi siz okula gidip çocukların ve iki öğretmen kızımızın güvenliğini sağlayacaksınız.. Gölge askerlerinle birlikte okula gidecek olan itleri temizleyip sınırı geçeceksiniz"
"Hedef kim komutanım?"diye sordum...
"Mahsur VARYAM elinde önemli belgeler var onlari istiyoruz.. Baskını yapacak olan ise amerikali bir it adı Anthony soyadı bilinmiyor.Gidip bizim toprağımızda olduklarını bi hatırlatın.. Helikopter beş dakika sonra kalkışa geçecek..."demesi ile onaylayip kalktık...
Hızlıca hazırlanıp helikoptere binmiş askeriyeden ayrılmıştık.Fırtına timi ve askerlerim birbirleri ile sohbet ediyordu..Binbaşının gözleri ise üzerimdeydi yine...
Helikopterin uzaklaşması ile Fırtına timinden ayrılıp itlerin geliş güzergahına yöneldik.Bir saat kadar sonra karşımıza çıkmıştı 50 kişilik bir grup it.
"Kara Deli gözleriniz açık olsun...Atmaca ikimiz eğlenelim biraz"dememle Kara ve Deli itiraz ederken Atmaca gülüp geride kalmadığı için ikisiyle dalga geçiyordu...
"Sessiz beyler, haydi Atmaca"diyip kasaturamı elime aldım...
15 dakika geçmeden 50 cesedi ardımızda bırakmıştık. Sınırı geçmeden önce Fırtına timi ile konuşup toprağımızda dolanan iti bulmak için harekete geçmiştik...Bozok kod adlı itin kampında olduğunu öğrendiğimiz amerikali köpeğe küçük bir sürpriz yapmış kampı yok edip ikisinin de kellesini sergileyip sınıra yürümeye başladık...
*****
Sınır ötesinde geçirdiğimiz iki günün ardından topraklarımıza geri dönmüştük. Üç dört gündür yıkanmıyorduk ve maalesef her yerimiz kan olmuştu.Kıyafetlerimizin rengi kandan koyulaşmış kuruyan kanlardan dolayi sertleşmişti...
"Koktuk amk ya!"demişti Deli üzerindeki polar ceketini çıkararak, hepimiz çıkarmıştık..Haklıydı baya hemde...
"Gidince güzelce yıkanırız kardeşim"dedi Kara.
"Öncelik benim amk, son itin kanı yüzüme geldi"dediğimde gülmüştü ekip...
"Sanki bizim gelmedi"diyende Atmaca idi...
Helikopterin inmesi ile hep beraber inip pistin dışında bekleyen albay babaya selam vermiştik.Üzerimizden gelen koku ile yüzünü buruşturup gidip temizlenin demişti hemen...
Adamda hakli tabiki...
Hemen odamıza geçip ilk önce her zamanki gibi ben duşa girmiş hızlıca iki defa yıkanıp kan kokusundan arınınca kurulanip temiz siyah üniformamı giyinip saçlarımı topuz yapıp çıktım banyodan hemen ardımdan Kara girmişti, yaşı büyük olduğunu öne sürerek...
10 dakika sonra hepimiz temizlenmiş bir halde toplantı odasına geçmiştik.Maskelerimizi çıkarıp albayında gelmesi ile Fırtına timine selam verip oturduk... Dört gün önceki görev idi konumuz...
"Daha öncede dediğim gibi komutanım, teröristler okula gelmedi biz sadece güvenlik açısından etrafı kontrol ettik.Kara'nın haber vermesinin ardından bir süre bekleyip geri dönüş yaptık"dedi binbaşı Asaf SANCAK.
"Okula 50 kişilik bir grup it gidiyordu, Gölge komutanım ile hallettik daha sonra şu amerikali köpeğe küçük bir ziyarette bulunduk komutanım"dedi Atmaca.
"Bozok kod adlı itin kampında olduğunu öğrenince ziyaret edelim dedik ama bizi beklemiyormuş ikiside valla açıkçası alındım komutanım"diyip gülmüştü Deli..Kaşları çatılmıştı albay babanın.
"Gittik temizledik daha sonra gelecek olan itler için küçük bir sürpriz yaptıktan sonra sınırı geçtik komutanım"diyen Kara idi...
"Gölge?"diyen albayın sesiyle gözlerimi üzerine çevirdim....
"Sınırı geçtikten sonra Mahsur VARYAM'ın evine girip istediğiniz bilgileri aldıktan sonra geri döndük komutanım..Halledemeyeceğimiz kadar fazla iti olduğundan sessizce girip aldık ve çıktık.Şuan belgelerin nerede olduğunu arıyordur.Arkamızda iz bırakmadığımız için sorun yok"dedim cebimde taşıdığım flaş belleği önüne koyduktan sonra...
"Kopyası falan yok merak etmeyin komutanım"
"Aferin hayalet timi... Bir sonraki göreve kadar serbestsiniz."diyip kalkıp gitmişti albay...
Maskelerimizi takıp çıktık toplantı odasından. Kaç gündür düzgün uyumadığımız için direkt odamıza geçip üzerimizdeki üniformaları çıkarıp eşofman takımı giyinip yattık....
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |