8. Bölüm

8.bölüm

zeynep süzgün
zeynepask45

Sabah saat 5:30'da uyanmış diğerlerini de uyandırıp üzerime eğitim yaparken giydiğimiz askılı siyah tşört ve siyah eşofman altı giyinip saçlarımı ördükten sonra topuz yapmıştım. Spor yaparken taktığımız sadece ağzımızı kapatmayan maskemi takıp ayakkabılarımı da giyindikten sonra sigaramı alıp çıktım odadan, diğerleri de hazırlanmaya başlamıştı zaten... Bahçeye çıkmış sigaramı yakmıştım...

 

Üç nefeste biten sigaramı söndürüp çöpe attım. Ekipte gelmişti bu arada... Odadan çıkmadan giydiğim kapşonlu ceketimi çıkarıp yanımda bulunan bankın üzerine koyup kardeşlerimin önünde yerimi aldım...

 

"Bugün klasik eğitimden fazlasını yapalım diyorum, ne dersiniz beyler?"diye sordum ellerim arkamda..

 

"Canımız sıkılmasın da bize uyar kardeşim"demişti Kara, bazen eğitim yaparken bile sıkılıyorduk...maalesef...

 

"Öyleyse ısınma için klasik eğitim ile başlayıp parkur yarışı, atış talimi ardından birlikte dövüş eğitimi yapıp nefes yarışı yapalım"diyip gülümsedim... Onaylamaları ile koşu ile ısınma turuna başladık....

 

100 tur koşu 200 şınav 250 mekik ardından 300 barfiks çekip ısınma eğitimini tamamlamıştık.Bu sırada diğer timler de eğitim yapmaya başlamıştı.Iki timin komutanı olan binbaşıların gözleri üzerimde idi. Diğer askerlerde hala yorulma belirtisi göstermeyen kardeşlerime bakıyor aralarında konuşuyorlardı...Dediklerini tam duyamıyordum ama yine insan mıyız diye sormuştu bir asker galiba...

 

"Evet beyler bu kadar ısınma yeter.Atmaca Deli ilk ikiniz yarışacaksınız, ardından Kara ile ben, kazanan kişi benimle yarışacak.Sıraya geçin...Başla"diyip cebimden çıkardığım sigaramı yakmıştım...

 

Başa baş koşarlarken son anda Atmaca iki adımla Deli'yi yenmişti.Kara ile parkurun başına geçip aynı anda başlamıştık uzun parkuru koşmaya.Deli ve Atmaca parkurun dışında tezahürat yapıyordu.Bir bana bir Kara'ya bağırıyorlardı.Son anda Kara'yı geçmiş şimdi ise Atmaca ile birlikte yarışmaya başlamıştık...

 

"Hızlanmanız gerekiyor beyler..Hala beni geçemiyorsunuz.. Atış talimi yaparken dinlenirsiniz haydi"diyip atış talimi sahasına geçtik.

 

"İddiaya girelim mi Gölge?"diye sormuştu Atmaca, güldüm...

 

"Nesine ?"diye sordum direkt...Atmaca keskin nişancımız olduğu için çok fazla iyiydi...Ama bizde iyiydik...

 

"Bebeğini bir hafta alırım"diyip göz kırpmıştı...

 

"200 metre mesafeli silah ile 400 metrede tam isabetli ikişer atış yapacağız Atmaca kazanırsan bebeğim bir hafta senindir, ayrıca gideceğimiz iki görevde geride kalmayacaksın...Ama ben kazanırsam Gittiğimiz görevlerde geride kalacaksın şikayet etmeden ayrıca iki hafta bize hizmet edecek ve bana komutanım yerine majesteleri diyeceksin"dememle gülmüştü Deli ve Kara.

 

"Kabul lan..Nasılsa ben kazanıcam"diyip yerine geçmesi ile bende yerimi alıp silahın menzilini ayarladım.

 

"Üçe kadar sayıyorum, 1..2..3..atış serbest!"diyen Kara ile art arda iki atış yaptım...

 

"Hassiktir be..Kardeşim biz seni keskin nişancı bilirdik"diyip kahkaha atmıştı Deli...

 

Dürbünle hedefleri kontrol ettim.Benim iki atışımda aynı yerden olurken Atmaca'nın ikinci atışı ilk atışının iki parmak altına denk gelmişti...

 

"Atmaca..sevgili kardeşim!"diye seslenmem ile kısık sesle küfür etmişti...Güldüm.

 

"Buyrun majesteleri"demesi ile daha sesli gülmüştük...

 

"Ahh tanrım nede güzel diyor yaa.."diyip güldüm... Kara ve Deli de atış talimini yaptıktan sonra birlikte birbirimizle dövüş eğitimi yapıp nefes yarışı için askeriyenin hava soğuk diye içinde bulunan kapalı havuzuna gitmiş bir saatte orada çalışıp odamıza geçip duş alıp temizlendikten sonra da oturmuş Atmaca'nın servis ettiği çayları keyifle içmeye başlamıştık...

 

********

Yazardan;

 

Sinirden dişleri kırılacak gibi hissediyordu adam..Kara gözleri kardeşlerinin üzerinde dolanıyordu.Hala anlayamıyordu hiç biri onun dışında nasıl yakalandıklarını...Genç adam anlamıştı yakalanmalarının üzerinden iki dakika sonra...Görevi veren komutan belliki haindi..Yoksa onları bu kadar rahat yakalamaları imkansızdı...

 

Çıkış yollarının olmadığını anladığı gibi kendisini eğiten komutanına mesaj yollamıştı neyseki son anda... Biliyordu komutanı yerin dibinede girseler bulurdu bir şekilde onlari...Kendisini düşünmüyordu adam, düşündüğü sırt sırta çatışmaya girdiği timiydi kardeşleriydi...Onlardan başka kimsesi yoktu zaten....

 

"Abi ne yapıyoruz?"diye sormuştu timin en küçük yaştaki üyesi, diğerleri kendinden büyük olduğu için hepsine abi derdi...Zaten yanlarında başkası yoksa hep abi kardeşim diye seslenirlerdi birbirlerine...

 

"Zincirler fazla kalın amk, kırılacak gibi değil."demişti aralarından biri.

 

"Yavuz komutana haber yolladım bizi elbet bulurlar aslanım..Bizimkiler gelene kadar sabrediyoruz sonra sikeriz hepsinin belasını"demişti genç adam...

 

"Burada olduğumuzu bizimkiler duymaz inşallah...Nazlı'm ortalığı ayağa kaldırır"demişti timin aşık lakaplı askeri, nişanlısı Nazlı tam bir Karadeniz kızıydı...Kendisinden iki gün haber alamayınca silahla çalıştığı karakola gelmişligi bile vardı...Hepsi hatırladiklari anı ile gülümsemişti...Nazlı da askerdi ve Karadeniz'li olmasıyla birleşince ortaya çok garip şeyler çıkıyordu maalesef...

 

"Nazlı yengem duyarsa dışarıdaki itleri bize bırakmaz valla"demişti çaylak asker...

 

"Dua edelim de buraya gelmesin Nazlı'm "diyip gülümsedi genç adam...

 

Onlar birbirleri ile konuşup kendilerini rahatlatırken terörist başı Ziya yanında sağ kolu ve iki kadın terörist ile mağarasında Duman komutanı ve askerlerini yakalamalarını kutluyorlardı kahkahalar eşliğinde... Birlikte çalıştıkları komutan uyardı diye nöbetçileri arttırmış rahatça keyif yapıyorlardi...

 

Tuğgeneral Yavuz özel hattına gelen mesaj ile Gölge'yi aramıştı..Özel hattını bilen sayılı kişiler vardı..Karısı ve 15 yaşındaki kızı dışında Gölge ve Duman... Bu hatta mesaj gelirse birinden başlarının dertte olduğunu söylemiş oluyordu kim mesaj attıysa....

 

Gölge askerleri ile akşam eğitimini bitirmiş yemek yemiş çay içerken gelen telefon ile hızla cevaplamıştı aramayı...

 

"Komutanım?"

 

"Sınır dışında yardımına ihtiyacı olan aslanlarımız var yüzbaşı... Akan kanları kadar kan akıt, sınırlama yok..Aslanlarımızı evine getir"

 

"Emredersiniz komutanım"diyip kapanan telefon ile kardeşlerine döndü Gölge..

 

"Beş dakikanız var beyler, almamız gereken aslanlarımız var"demesi ile dördüde hızla oturdukları yerden kalkıp hazırlanmaya başlamıştı....

 

Beş dakika sonra tam teçhizat hazırlanmış helikoptere binmişlerdi...Hızla askeriyeden ayrılmaları ile askerler anlamıştı acil bir durum olduğunu... Çok acil olmadığı sürece bu kadar hızlı bir şekilde ayrılmıyordu zira askeriyeden Maskeliler...

 

Sınırda inmiş verilen koordinatlara doğru hızla yürümeye başlamışlardı... İki saatlik bir yürüyüşün ardından aradıkları kampı bulmuşlardı.Hava aydınlık olduğundan beklemeye başlamışlardı...

 

"Sayıları fazla doğru adresteyiz"demişti Kara.

 

"Aslanlarımızı görüyor musun Atmaca?"

 

"400 böcek 2 hamamböceği dışında aslan yok Gölge"demişti Atmaca.

 

"Nasıl yapıyoruz?"diye sormuştu Deli..

 

"Sayıları fazla birlikte gireceğiz..Hepimize 100 böcek düşüyor beyler..Önce böcekleri halledelim sonra alırız aslanlarımızı her zamanki gibi..Kara sağ sende Deli soldan Atmaca benimle ortadan..Havanın kararmasına bir saat var.Kararmaya başlayınca kayboluyoruz beyler"demesi ile onaylamıştı timi genç kadını...

 

Terörist başı Ziya ve sağ kolu olan Haydar yanındaki kadınlarla işlerini bitirmiş karınlarını doyurmuş yanlarına aldıkları iki köpek ile askerleri tuttukları mağaraya girmişti, askerlere işkence edip eğlenmeyi düşünüyorlardı...

 

"Nası rahat edebildiniz mi komutan?"diyip sarı dişlerini göstererek gülmüştü Ziya iti...

 

"Ellerimi çöz de birlikte eğlenelim it dölü"diyip sırıttı genç komutan...

 

"Ellerin bağlı da eğleniriz komutan"diyip yanındaki itlerine işaret etmesi üzerine iki it eline demir sopa alıp sırayla askerlere vurmaya başlamışlardı, en çok da Duman komutana vuruyorlardı, zira Duman askerlerine dokunmasınlar diye bilerek kışkırtıcı laflar ediyordu...

 

"Buradan bir çıkayım bu demir sopayı senin götüne sokmayan adam değil Ziya iti!"diyip kendisine vurmak üzere olan ite sağlam bir kafa atmıştı Duman komutan.

 

"Burdan kurtuluşunuz yok asker..Burda olduğunuzu bilen bir kişi bile yok..Tc askerleri sizi kurtarmaya gelmeyecek boşuna heveslenme!"diyip kahkaha atmıştı Ziya, arkasında olanlardan habersiz...

 

Az sayıda kalan itleri diğerlerine bırakan Gölge sessizce mağaraya girmiş içerideki sarı ışığın aydınlatamadığı alanda duruyordu...Ziya itinin dediklerini de kara gözlü adamın dediklerini de duymuştu...Askerin dediklerini dudaklarında oluşan küçük gülümsemesi ile dinlemişti hatta...

 

"Ziya"diye fısıldadı genç kadın, fısıltısı mağaranın içindeki herkes tarafından duyulmuştu.

Ziya duyduğu sesle ardına bakmış karanlıkta parlayan gözleri görmesi ile belindeki silahı çıkarıp gözleri gördüğü yere çevirmişti korkuyla.

 

"Ziya"demişti ses mağaranın karanlıkta kalan başka bir yerinden gelmişti. Ziya korkuyla kimin konuştuğunu bulmaya çalışıyordu..Duman komutan ve askerleri kaşları çatık neler olduğunu anlamaya çalışıyordu...Birden bire bu kadın sesinin nereden çıktığını kimse anlamamıştı..

 

"Kimsin sen!"diye bağırmıştı Ziya, korkuyordu..Korkusu sesinden belliydi...

 

"Ziya"diyip mağaranın başka bir karanlık köşesine geçmişti Gölge...

 

"Kimsin lan sen!"diye bağırmıştı tekrardan Ziya, korkudan eli titrer olmuştu artık.

 

"Gölge!"diye fısıldadı yüzbaşı bu sefer Ziya itinin tam arkasından, Ziya duyduğu isim ile korkudan titreyen elinden silahını düşürmüştü...Sağ kolu Haydar ve iki adamı çoktan mağaranın dışına çıkmış diğerleri tarafından yakalanıp diz çöktürülmüştü bile...

 

"Gö.gölge mi?"diye bilmişti korkuyla Ziya...

 

"Gölge"diyip boğazına kasaturasını değdirmiş karanlıktan çıkmıştı Gölge komutan...

 

"Yalvarırım öldürme beni..İtirafçın olurum, örgüt hakkında bildiğim herşeyi anlatiram"demişti korkuyla Ziya...

 

"Şşş korkma...Ölümün benden olmayacak"diyip kasaturasını çekmişti boynundan Gölge... Korkuyla titreyerek dizleri üzerine çöküp kalan Ziya kıpırdayamıyordu bile...

Gölge askerlerin zincirlerini çözüp ağır hasarları varmı diye bedenlerini süzüp yerde duran biraz kalın demir sopayı eline alıp hala kendisine bakmakta olan askerler kısaca bakıp elinde bir tur çevirdiği sopanın ucunu kara gözlü adama uzatmıştı...Cebinden sigarasını çıkarıp yaktıktan sonra elinde sopa kendine bakan adama gülümseyerek derin bir nefes alıp bırakmıştı Gölge.

 

"Sözünü yerine getir de gidelim komutan"diyip göz kırpmış ve mağaranın çıkışına yönelmişti...

 

Duman göz kırpıp giden kadının ardından iki saniye bakıp korkuyla titreyerek mağaranın köşesinde sinip kalan ite bakmıştı...

 

Gölge içeriden çıkmasının ardından iki dakika sonra duyulan çığlık ile sırıtarak sigarasını içmeye devam ediyordu. Etrafta kan kokusu,cesetler ve korkuyla titreyerek kendilerine bakan üç itin dışında maskeliler vardi ellerinde sigaraları keyif yapıyorlardı resmen...Mağaradan çıkan askerler gördükleri cesetlere ve cesetlere üzerlerindeki kanlara aldırmadan sigara içip keyif yapan dört askere şaşkınlıkla bakakalmıştı...

 

"Kimsiniz siz?"diye sormuştu Duman komutan Gölge'nin gözlerine bakarak.

 

"Maskeli derler bize komutan..O Gölge ben Kara ilerde oturan Atmaca bu da Deli" diyip kendilerini tanıttı Kara.

 

"Bu itlerde bizden size hediye"diyen Deli askerin birine belindeki yedek bıçaklardan birini verip gülümseyerek göz kırpmıştı.

 

"Kara helikopter"diyip yeni bir sigara yakmıştı Gölge...

 

"Sınıra gelecek Gölge"diyen Kara ile askerlere kısaca bakıp konuştu Gölge...

 

"Atmaca yolumuzu aç, Deli arkaya Kara askerlerin yanında ol, gidiyoruz beyler!"diyip biten sigarasını yere atıp yürümeye başlamıştı Gölge, arkasından da diğerleri....

 

Bir saatlik sessizlik içerisinde geçen yürüyüşün ardından mola vermişlerdi.Önden giden Atmaca yollarına çıkan küçük gurupları tek başına hallediyordu. Yanlarından geçtikleri cesetleri gördüklerinde şaşırıyordu askerler..Onlarda iyi askerlerdi ama yanlarında yürüdükleri dörtlü gibisini daha önce hiç görmemişlerdi...

 

"Yolda birkaç haşere var Gölge"diyen Atmaca ile askerleri durdurmuştu Gölge..

 

"Kaç tane?"diye sormuştu, Kara ve Deli kulaklık sayesinde ikilinin konuşmasını dinlerken askerler sadece genç kadının dediklerini duyuyordu.

 

"40 böcek saydım"

 

"Geliyorum...Kara askerlere su ver dinlenin daha sonra durmak yok"diyip Kara'dan aldığı onay ile gecenin karanlığında kaybolmuştu Gölge...

 

"Nereye gitti?"diye sormuştu merakla timin çaylağı.

 

"Önemli bir şey yok bilader birkaç böcek"diyip elindeki suyu uzatmıştı Kara.

 

"Kaç böcek?"diye sormuştu Duman komutan.

 

"40 kadarmış önemli değil"diyen Deli idi...

 

Askerler aldıkları cevap ile düşünmeye başlamıştı..40 kişiye iki kişinin nasıl yeteceğini...Üstelik sanki iki kişiye iki kişi gibi verilen cevap da şaşırmalarını sağlıyordu...

 

"Kara, devam edin"diyen Gölge ile askerlere ilerliyoruz diyip öne geçmişti Kara...

 

Gölge Kara'ya ilerlemelerini söyledikten sonra elinden akan kanları üzerine silip sigarasını çıkarıp yakmıştı. Birkaç dakika sonra gelen askerler ile önde yürümeye devam etmişti... İkinci sigarasını içmeye başlamıştı ki yanında yürümeye başlayan adama kısa bir bakış atıp tekrar önüne dönmüştü..Kara gözlü adam yanında yürüyordu...

 

"Tam olarak kim olduğunuzu söylemediniz?"demişti Duman komutan, gözleri önünde olsada odağı genç kadındaydı...

 

"Adım Gölge"diyip sigarasindan derin bir nefes alıp biten sigarayı yere atmıştı.

 

"Daha önce duymadım sizi?"dediğinde elini kaldırıp arkasından gelen askerlerin durmasını sağlamıştı Gölge.

 

"Atmaca duruyoruz, Kara Deli gözleriniz açık olsun"diyip yanındaki adama döndü Gölge...

 

"Hayalet timiyiz biz komutan..Herkes bizi maskeliler diye bilir..İsmimiz yok, geçmişimiz yok, ailemiz yok.. Bizler Türk askeriyiz..Ben Vatan'ına aşık bir kadınım hepsi bu..Daha fazla sorgulama komutan binbaşı olman bizim kim olduğumuzu öğrenecek yetkiyi vermiyor sana.. Buradaki en yetkili kişi benim bunu bilmen yeterli"diyip biraz gerilerinde kendilerini dinlemekte olan askerlere gidiyoruz diyip yürümeye başlamıştı Gölge...

 

Duman komutan aldığı cevaplarla vede kendinden yetkili olduğunu açıkça ifade eden kadına karşı büyük bir merak duymaya başlamıştı....

 

 

 

Bölüm : 02.02.2025 07:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...