Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@zeynepclkzc

"Seni bu dünyada en çok kim sever? Ben tabi ki. Seni bu yerlere, göklere kim sığdıramaz? Ben tabi ki ben tabi ki" Ben şarkımızı bağıra çağıra söylerken Mert'de bana kendince eşlik ediyordu.

 

Mert, bu dünyadaki tek varlığım her şeyim, canımdan çok sevdiğim kardeşimdi. "Şeni du dünyaca en cok kim şever tabi menn."

 

"Kuzum artık yorulmadın mı?" diye sordum küçük beye artık uyuması lazımdı. "Abla ulkum yok ne olur bilaz daha" Normalde olsa sevimli yüzüne kanardım ama şimdi bunu yapamazdım. Mert kanserdi ve şu sıralar durumu iyiye gitmiyordu, doktorun kesin talimatı çok yormamam yönündeydi. "Olmaz ablacığım hadi şimdi uyku vakti itiraz yok gel şöyle," kucağıma alıp yatağına yatırdım iki gündür durumu kötü olduğu için hastanede kalıyordu onu böyle görmek bende tarifi olmayan bir acı yaratıyordu.

 

Yarım saat sonra Mert kendini uykunun kollarına bıraktı. Sessizce odadan çıktım doktorun odasına doğru ilerliyordum iki kez kapıyı tıklayıp gel komutunu aldıktan sonar içeri girdim "Gel bakalım Duru şöyle otur" ilerleyip doktorun gösterdiği yere oturdum. "Ben Mert'in durumunu soracaktım her zamankinden daha çabuk yorulmaya başladı. Bazen gözleri kayıyor ve o küçük elleri hep yumruk oluyor bana belli etmek istemiyor kuzum, ama görüyorum yüzünü ekşitiyor; kardeşimin canı çok yanıyor."

 

Bunları söylerken sesim sonlara doğru ağlamaklı çıkmıştı gözümden duşen bir yaşı hızlı hızlı sildim, doktor sıkıntıyla bir nefes verdi. "Seninle açık konuşacağım kızım kardeşinin durumu gitgide kötüye gidiyor ve korkarım ki çok az bir zamanı kaldı." duyduklarımdan sonra bir yumru oturdu boğazıma.

 

"Dönör listesinde çok geride olmamasına rağmen en erken 7 yıl oda gerçekten en erken 7 yılı alır normal bakarsak bunun için lisedeki birinci kişilerin bile 7 yıl beklediği var ve maalesef Mert'in öyle bir zamanı yok" Duyduklarımla ağlamaya başladım. "Ne yapacağım ben kardeşimi kaybedemem," ağlayarak sorduğum soruya cevap verdi, "Tek bir yolu var."

 

Umutla "Ne?" diye sordum "Kardeş." dedi ardından davam etti, "Biliyorum sen test yaptırdın ve uyumlu çıkmadı Annenizin ve Babanızın olmadığınıda biliyorum." aslında yanlış biliyordu Mert'in şerefsiz babası yaşıyordu ama hapishanedeydi. Doktor davam edecekti ama tereddütlüydü sanki "Geriye bir tek senin çocuğun kalıyor" deyince ufak çaplı bir şok geçirdim.

 

"N-Ne," diye bir tepki verebildim en sonunda.

 

"Üzgünüm ama sana bunu söylemeliyim eğer senin bir çocuğun olursa az bir ihtimal olsa bile Mert kurtulabilir."

 

"Nasıl ama benin sonuçlarım Mert'e uymadı eğer çocuğum olursa nasıl uyuma ihtilali var?" diye sordum. "Sen onun ablasısın seninki uymadıysa bile senin kanından olan birinin uyma ihtimali var ama bunu söylemeliyim ki çok düşük bir ihtimal %25'ten bile düşük bir ihtimal yani boşuna ümitlenmeni istemiyorum gerçekten düşük bir ihtimal sadece böylebir ihtimalin olduğunu bilmeniistedim." Mert'i yaşatmak için küçükte olsa bir ihtimal vardı isterse %1 ihtimal olsundu yinede Mert için şansımı denerdim.

 

Daha fazla bu odada kalkmak istemedim "Anladım. Her şey için çok teşekkürler."

 

Doktor, "Görevim." deyip gülümsedi bende kibarca gülümseyip odadan çıktım.

 

Yaklaşık bir saattir Mert'i izliyordum ben 21 yaşındayım Mert ise daha 4 yaşında o kadar masum ki ona baktıkça bir sürü duygu aynı anda hissediyordum o benim sadece kardeşim değildi her şeyimdi.

 

Annem ikimizede iyi bir anne olamadı ben 8 yaşımdayken Babam bizi terk etmişti annemde başka bir adamla evlendi o adam üvey babalığın hakkını sonuna kadar verdi, o insan bile degildi, bana türlü türlü zalimlikler yapardı annemde korkudan ses çıkarmazdı hatta bazen korkudan değilde bana yapılanlar onu mutlu ediyor sanıyordum, babamın bizi bırakmasında beni suçlu buluyordu bana her defasında iğrenerek bakardı sözleri ve bakışları benim en büyük kıyımımdı.

 

Ben 17 yaşındayken annem hamile kaldı sonra Mert geldi, bu hayattaki umudum geldi. Annem daha bebekken bile onu istemedi zaten Mert'in babasıda o zamanlar eve gelemez olmuştu annem yine terk edildiği için hıncını daha bebek olan Mert'den ve benden çıkarıyordu.

 

Mert'e ben bakmaya çalışıyordum o benim oğlum olmuştu sanki. Bir yıl sonra annemi kaybettik Mert'in babası ise birini bıçaklayıp hepishaneye girmiş sonradan öğrendim. Annemin ölümünden sonra yetiştirme yurdu Mert'i benden alacak diye ödüm kopuyordu ama okuldan yakın bir arkadaşımın Avukat babası sayesinde Mert bende kalmıştı. Şimdi ise elimden kayıp gidecek diye çok korkuyordum.

 

Geçmişi hatırlamak canımı her zamankinden çok daha fazla yakmıştı tek kötü anılarda değil Mert ile geçirdiğim güzel anılar bile canımı yakıyordu ya ona bir şey olursa diye düşünmekten delirmek üzereydim hatta delirmiş bile olabilirdim çünkü şu an normalde asla giremiyeceğim lüks bir barda içki yudumlarken bebeğimin babasını seçmeye çalışıyordum.

 

Evet bu yaptığım delice bir şeydi biliyordum. Önce tüp bebek düşündüm ama o %70 ihtimali dahada aşağıya çekiyordu. Bu riski alamazdım. Tanıdığım bir erkek arkadaşım bile yoktu ve bunu yapmaktan başka çaremde yoktu.

 

Tek ve en yakın arkadaşım Hande ayarladı bu mekanı bana. Ona şimdilik bir şey anlatmadım sadece kafa dinlemek için bar tarzı güzel bir yer ayarlamasını istedim. İlk başta şüphelendi çünkü daha önce defalarca bana bu teklifi yapmıştı ve ben her defasında reddetmiştim. Kendide gelmek istedi fakat ben yanlız kalmak istiyorum deyince dahada şüphelendi yinede fazla sorgulamadı.

 

Onun en sevdiğim tarafı buydu; Bana sonsuz güveni. Zaten bu işi ondan saklamıyacaktım sadece şu anlık bilmese daha iyiydi.

 

Yaklaşık bir saatir burada oturmuş çocuğumun babasını arıyordum. Kötü biri olmasını istemiyordum. Bu işin sonunda alsa ama asla çocuktan haberi olamayacaktı ama yinede şerefsiz biri olmasın istemiyordum.

 

Saat gece yarısına geliyordu ve mekan aslında yeni yeni dolmaya başlamıştı ama benim çok büyük bir sorunum vardı çünkü buraya gelen her kız aşırı ateşliydi ve ben sadece beyaz tişört, siyah pantolonlaydım. Bana yapacak pek bir şey kalmıyordu bende dişiliğimi kullanacaktım gözüme kestidiğim ilk adamın yanına gidip sokulacaktım evet planım bu yöndeydi.

 

Hadi ama kimi kaldırıyordum ki ben ve dişilik.. ben kimseyele bu zamana kadar öpüşmemiştim bile çevremde hiç erkek yoktu bu zamana kadar. Karşı cinsle nasıl iletişime geçilir onu bile bilmiyordum. Yinede Mert için yapacaksın dedim kendime.

 

Ben oflarken mekânda bir hareketlenme oldu ardından bir adam ve arkasında bir kaç adam daha mekana giriş yaptı en öndeki adam lacolardan birine oturdu diğer adamlar ise ayakta diklilmeye başladı.

 

İster istemez gözüm locoda oturan adama kaydı siyah bir gömlek altında ise yine siyah pantolon olan bu adam sinirli gibiydi buraya kafa dağıtmak için geldiği fazla belliydi, ve evet itiraf ediyorum fena yakışıklıydı vicdansızın oğlu. Simsiyah saçları yine siyaha kaçan gözleri ve yeni yeni çıkmış sakaklarıyla tapılası duruyordu.

 

Adam sanki izlendiğini anlamış gibi bana baktı ve o an göz göze geldik. Elimdeki içkiyi onun gözleri önünde tek dikişte içtim ve birden ayağı kalkıp ona doğru yürümeye başladım. Evet bu yaptığım çok saçamydı çünkü adam resmen ben tehlikeliyim diye bağırıyordu ama ben çoktan çocuğumun babasını seçmiştim.

 

Adamın yanına vardığımda "Oturabilir miyim?" diye sordum. Tek kaşı alay edercesine havaya kalktı ardından "Otur bakalım küçük" dedi. Sesinin sert ama bir o kadarda erkeksi bir tınısı vardı. Bir dakika ya küçük mü demişti o bana? Pekala küçük kimmiş gösterme zamanıydı o halde.

 

Büyük adımlara yanına varıp kucağına oturdum. Bu yaptığımdan sonra gözlerine baktım çok ifadesiz bakıyordu ne düşündüğünü anlamak imkansızdı içkinin verdiği cesuslukla "Bu geceyi benimle geçirir misiniz beyfendi?" diye sordum direkt konuya girmiştim uzatmanın anlamı yoktu. Kaşı birkez daha alayla havaya kalktı ve "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diye sordu.

 

Ona bir az daha yaklaşıp "Hayır. Bilmem mi gerekiyor?" diye sordum, "Şimdilik hayır" dedi. "Peki ya teklifim?" Gözlerimin en içine baktı "Bundan emin misin? Fazla küçüksün kaldırabilir misin?" diye edepsizce bir soru sordu. Tam bir salaktım ne edebînden bahsediyordum ki adamın kucağına oturtan bendim. Kendimi ona bastırdım ve hafifçe inledim. Ona baktığımda çenesi hafiften gerilmişti ama yine yüzünde herhangi bir ifadenin emaresi yoktu. Fakat gözleri şu an beni parçalamak ister gibi bakıyordu. İşte bu! Afferindi bana.

 

"Bana geçelim." dedi erkeksi sesiyle. Kafamı sallayıp kucağından indim ardından oda benimle kalktı ve elini belime koydu. İçim bir garip oldu o an. Sanırım biraz korkuyordum. Vazgeçme gibi bir lüksüm yoktu. Bunu yapmalıydım, Mert için.

 

Biz mekanın çıkışına doğru yürürken herkes bize bakıyordu. Niye bu kadar baktılarsa, buradan herkes böyle çıkıyordu zaten. Herhalde taş gibi çocuğu bu kız mı kaptı falan diye düşünüyorlardı. Normalde kendimi asla eziklemezdim ama şu anki halim bu adamın yanında bayağı sönük kalıyordu.

 

Arabanın önüne geldiğimizde anahtarı arkadaki adamların birinden aldı "Siz arkadan gelin" dedi adamlarına.

 

Arabasıda en az bu adam kadar iyiydi. Of ne diyorum ben ya bu içki bana hiç yaramamıştı. Arabanın kapısını açtı bana, hemen koltuğa oturdum ardından kapıyı kapattı kendide önden dolanıp şöför koltuğuna geçti. Şu an doğru mu yapıyorum bilmiyordum ilk defa gittiğim bir mekândan hiç tanımadığım bir adamla çıkıp onun evine gidiyordum bari otele gitseydik. Ya bu adam bana bir şey yaparsa Mert'e ne olurdu o zaman.

 

Hayır bunlar boş kuruntular diyerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Yanımdaki adama dönüp baktım suratı yine ve yine fazla ifadesizdi tekrar önüme döndüm camdan dışarıya bakmaya başladım 30 dk sonra neredeyse şehrin dışında kocaman bir evin pardon villanın önünde durduk korumalar dış kapıyı açınca villanın bahçesine girdik araba durdu "Hadi iniyoruz." dedi. Onunla beraber arabadan indim kapının önünde durduk ve elini cebine atıp bir anahtar çıkardı, kapıyı açtı önden benim geçmemi bekledi ve arkamdan oda kapıyı kapatıp geldi.

 

Ona döndüğüm gibi belimden tutup beni kendine çekti ve dudakları dudaklarıma kapandı bu kadar hızlı beklemiyordum öpüşü sert bir hal almaya başladı bende elimden geldiğince ona karşılık vermeye başladım, belimdeki eli dahada sıklaştı, dudaklarımdaki dudaklar sanki mümkünmüş gibi daha sert öpmeye başladı.

 

İşte şimdi başlıyorduk.

 

 

Loading...
0%