Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@zeynepclkzc

 

 

Tüm bedenimin kasılmasını sağlayacak bir şekilde bakıyordu bana, hem sinirli hemde şehvet dolu, hele bi bu bebek olsun işte o zaman sen göreceksin Arslan Kıraç.

 

Ellerini belime yerleştirip beni daha çok kendine çekti, "Ateşle oynuyorsun."

 

"Belki de yanmak istiyorum."

 

"Yanacaksın. Seni ben yakacağım."

 

"Yaksana,"

 

Birden dudaklarıma yapıştı ve beni sertçe öpmeye başladı, ona karşılık verip bende öpmeye başladım, dişleriyle dilimi kıstırarak sert bir şekilde ısırdı. Bu hareketi inleyerek ona yaslanmama sebep oldu.

 

Ellerimi saçlarının arasına daldırdım ve yumuşak tutamları sert bir şekilde çekerek kendimi ona daha çok yasladım. Bundan hoşnut olmuşçasına eteğimin yırtmacından çıplak bacağıma dokunduğu elini kalçama koyarak morarmasını sağlayacak derecede sıktı.

 

Dudaklarımı dudaklarından nefes almak için ayırdım lâkin o durmayıp yanağıma, oradan çeneme yöneldi ve dudaklarını her noktaya bastırarak izini bıraktı.

 

Çenemi ısırmasıyla inleyerek kadınlığımı erkekliğine bastırdım. Yavaş yavaş boynuma yöneldi. Öpüp, emmeye başladı.

 

Ellerini bacaklarıma koyup benimle beraber ayağı kalktı, hala boynumu öpmeye devam ederken bizi içeri soktu, merdivenleri çıkıp hemen en yakın kapıya doğru ilerledi ve kapıyı açıp içine girdi, beni kapıya yaslayıp kapıyı kilitledi, dudakları ise hala boynumu talan etmeye devam ediyordu. Burası büyük ihtimal onun çalışma odasıydı.

 

Boynumu ısırdığı an sertçe inledim, ellerimi beline koydum ve üzerindeki tişörtü tek çırpıda çıkararak yere attım. Çıplak tenine tırnaklarımı bastırarak kanamasına sebep olacak derecede çizikler attım.

 

Şehvet her yanımızı sarmıştı.

 

Üzerimde ki cropu başımdan çıkararak attı ve sadece sütyen ile kalmama sebep oldu. Gözlerini göğüslerimde dolaştırıp dilini yaladı ve bakışlarını bana çevirdi "Şimdi kork benden" diyerek dudaklarını aniden sütyenden taşan göğüslerime bastırdı, morluk bırakacak kadar ilgilenip elini kopçaya getirdi ve bir saniye bile düşünmeden çıkarıp attı. Şimdi, karşısında sadece altımdaki etekle duruyordum.

 

Ben kucağındayken odanın içinde ilerleyip bir eliyle kalçamı tutarken diğeriyle masanın üstündeki her şeyi yere döktü ardından hiç vakit kaybetmeden sırtımı masanın üstüne koydu. Üzerime doğru eğilip tekrar göğüslerime yumuldu. Artık dayanamıyordum.

 

Beni tekrar kucağına aldı ve bu kez odadaki siyah uzun koltuğa uzandırdı. Pantolonu çıkarttı. Onu beklemeden bende hızla eteğimden kurtuldum. Üstüme eğilip kendi boxerini ve benim tangamıda çıkarınca artık ikimizde çıplaklık. Birden bir eliyle ağzımı kapattı ve var gücüyle kendini içime itti "AAHHHHHHHH" büyük bir çığlık atmıştım ve o bunun olacağını bildiği için eliyle ağzımı kapatmıştı. Hayvan herif!

 

Elini çekti ve içimde hızla gel gitler yapmaya başladı çok hızlıydı, çok hızlı ve sertti. Beni bitirmeye yemin etmiş gibiydi. "A-Arslaannn" adını inlememle hareketleri dahada hızlanmıştı, nerdeyse bayılacaktım.

 

Aniden titremeye başladım ve boşaldım, benim boşalmamla bereber Arslan'ın hareketleri inanılmaz bir hız kazandı ve biraz daha sert darbelerle git gel yaptıktan sonra o da içime boşaldı.

 

İkimizde nefes nefese kalmıştık, ve ikimizde birbirimize henüz doymamıştık. Biraz soluklandıktan sonra üstümden kalktı, bende hemen kalktım, ona hiç bakmadan hızla giyinip kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açmaya çalıştım ama açılmamıştı, kitliydi ve anahtar üstünde değildi. Mecburen ona doğru döndüm pantolonunu gitmişti ama üstünü gitmemişti, kurumuş dudaklarımı ıslatıp, "Anahtar." dedim.

 

Yanıma doğru gelip beni kendi ve kapı arasında sıkıştırdı yine, bilerek yapıyordu, içimden hele bir hamile kalayım dedim, işte o zaman bu adamın bana dokunmasına asla izin vermeyecektim, bana dediği her şeyi onun burnundan getirecektim.

 

Elini cebine atıp anahtarı çıkarttı, kapının kilidini açtı ve bir adım geriledi tam çıkacakken kolumdan yakaladı beni ve kulağıma eğildi, "Kimseye gözükmeden odama git ve bekle." dedi.

 

Hızla kapıdan çıktım onun odasına doğru ilerledim. Yerini unutmamıştım.

 

İçeri girip derin bir nefes aldım. Hemen odanın banyosuna ilerledim ve aynadan kendime baktım, tamda tahmin ettiğim gibi cropun açıkta bıraktığı her her morluk içindeydi. Ben bonyodayken kapı tıkladı, "Duru abla sana pijama getirdim. Yatağın üstüne koyuyorum"

 

"Tamam canım çok sağol."

 

"Rica ederim ne demek." dedikten bir süre sonra kapının açılıp kapanma sesi geldi, sorun olmayacağını düşündüğüm için duşa girdim, hızlı bir duş alıp bulduğum temiz bir havluya sardım bedenimi ve banyodan çıktım.

 

Odada kimse yoktu, yatağın üstündeki eşyaları aldım ve tekrar banyoya girdim. İrem bana etiketi üstünde alt ve üst olacak şekilde pijama getirmişti ve açılmamış iç çamaşırı.

 

Kendimi kurutup İrem'in getirdiklerini giydim, saçımıda kurutup banyodan çıktım.

 

 

Aşağıda Mert ve benim için hazırlanan odaya gittim. Mert burda değildi, odadan çıkıp aşağı inerken Arslan kucağında Mert'le yukarı çıkıyordu.

 

"Uyu du mu?" diye sordum.

 

Arslan kafa salladı ve Mert'i bizim için olan odaya doğru götürdü ben de onunla beraber gittim kapıyı açtım Arslan, Mert'le beraber içeri geçince ben de onlarla beraber geçtim. Mert'i yavaşça yatağa bıraktı ve odadan çıktı.

 

Bana bir iyi geceler bile demişti, neden bunu yapıyordu bana, niye beni oruspu gibi görmüştü ki. Gözümden bir damla yaş aktı, her ne kadar kendi kendime bu yaş sinirden attığı desem de biliyordum üzüntüden almıştı.

 

Neden üzüldüğümü bile bilmiyordum ama kalbim bu adamın her hareketinde, her cümlesinde, her imasında kırılıyordu.

 

Kendimi çok kötü hissediyordum.

 

Sadece bekle Duru dedim kendime, biraz daha dayan, kardeşin için biraz daha dayan.

 

Mert'in yanına gidip uzandım ve kokusunu içime çekip kendimi uykunun kollarına bıraktım.

 

...

 

Sabah uyandığımda Mert hala uyuyordu, bir süre onu izledim, daha sonra yataktan kalkıp üstündekileri çıkartıp kendi kiyafetlerimi giydim. Ben giyindikten bir süre sonra Mert'te uyandı, "Günldın abla," dedi uyku mahrumu sesiyle. Ona kocaman gülümseyip yanına gittim ve yanaklarından öpüp "Günaydın canımın içi." dedim.

 

Mert'i lavaboya götürüp elini yüzünü yıkadım daha sonrada beraber aşağıya indik. Zümrüt hanım salonda oturtuldu, yanına gidip "Günaydın."

dedim.

 

Zümrüt hanım, "Günaydın kızım. Geçin söyle oturun, birazdan kahvaltı hazır olur." dedi sevecen bir şekilde.

 

Gülümseyip gösterdiği yere oturdum Mert'i de kucağıma aldım. Mert sessizdi ve bu onun şu an ağrısı olduğunu gösteriyordu.

 

Küçük kardeşim ne zaman acı çekse bana belli etmemeye çalışır fakat her zamanki neşeli halinden uzak ve sessiz olurdu. Ve şimdi yine öyleydi.

 

Arslan içeri gelince Zümrüt hanıma döndüm "Zümrüt hanım biz kahvaltıya kalmasak olur mu? Mert biraz rahatsızda onu hastaneye götürmek istiyorum."

 

"Olur tabi kızım da nesi var, ciddi bir şeyi yok demi?" dedi Zümrüt hanıma endişeli şekilde.

 

Gözlerimi kaçırıp "Yok." dedim.

 

Arslan yanıma gelip Mert'i kucağımdan aldı, "Hadi," diyip yürümeye başladı, Zümrüt hanımın yanına gittim, o da ayağa kalkmıştı zaten, ben tam elini öpecekken bu kez direkt bana sarıldı, "Her şey için çok teşekkür ederim." diyip bende ona sarıldım.

 

"Ne demek kızım biz artık bir aile sayılırız."

 

Zümrüt Hanım'a son kez gülümseyip Arslan'ın peşinden gittim. Bu yaşlı kadını gerçekten çok sevmiştim.

 

Arslan Mert'i arka koltuğa bıraktı bana dönüp "Sende istersen yanına otur." dedi, kafa sallayıp Mert'in yanına geçtim onu tekrar kucağıma aldım ve saçlarının arasında bir öpücük bıraktım, Arslan öne binip arabayı çalıştırdı.

 

"Abla ne oluy hastaneye gitmiyelim ne oluy."

 

"Kuzum ama hastasın, üstelik bana nerenin acıdığınıda söylemiyorsun."

 

Mert birden ağlamaya başlad, "Abla lütfen ne oluy gitmiyelim. Ne jaman gitsek hep orda çok kalıyoyum."

 

Arslan'la dikiz aynasından göz göze geldik, bana ne oluyor bakışı atıyordu.

 

Derin bir nefes aldım. "Arslan, bizi Ümit amacaya bırakır mısın?"

 

Bir süre daha gözlerime bakıp kafa salladı. Şu an ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ve bizi bıraktıktan sonra ilk işi bu konuyu öğrenmek olacaktı. Bundan emindim.

 

Ümit amcadan rica edip eve doktor çağıracaktım, daha önce birçok kez aynı durumu yaşamıştık ve Mert her defasında hastaneye gitmek istememişti.

 

Zaten son zamanlarda sürekli hastanedeydi, şimdi ise gitmek istememesini anlıyordum.

 

Yarım saatlik yolun ardından araba Ümit amca'nın malikanesinde durmuştu. Arslan arabadan inip bizim kapıyı açtı, kucağımdan Mert'i aldı bende indim ve kapıyı kapattım. Mert'i ondan aldım. "Bir şey olursa ara." dedi kalın ve sert sesiyle, yüzüne bakmadan kafa salladım ve hızlı adımlarla malikaneye ilerledim.

 

Aklımda ki tek şey Mert'in şu an acı çekmesiydi ve bu acı sadece onda değil bendede vardı. Onun acısını kalbimin en derinde hissediyordum.

 

Artık bitsin istiyordum.

 

Artık kardeşim kurtulsun istiyordum.

 

 

Heyyyooo 👻

Sizie sürpriz yaptım ve bölümü bugün bitirip attım.

Bundan sonra bölümler Cumartesi, Salı, Perşembe günleri gelecek yani 1 haftada 3 bölüm 🙃

 

 

 

 

 

Yazım hatalarım için özür dilerim.

Lütfen oy verir misiniz? 🙏🏼

 

 

 

Loading...
0%