@zeynepclkzc
|
Duyduklarıma anlam vermeye çalışıyordum. Hayatımın nadir anlarında şu an olduğu gibi bir çok duyguyu aynı anda hissetmiştim.
Heyecan, korku ve sevinç. En son bu üç duyguyu hissetiğimi hatırladığım zaman Mert'i ilk gördüğüm andı yani doğduğu an.
Derya bir şeyler daha söylüyordu ama ne dediğini anlamıyordum. Bir süre sonra kendimi toparlamayı başardım.
Derya bu şaşkın halime hafif bir tebessüm edip konuşmaya başladı, "İstersen bu haberi Arsalan'a sen ver."
"O-Olur. O zaman ben kalkayım artık."
Şu an nasıl davranacağımı bilmiyordum. Derya bu kez içtenlikle gülüp, "Merak etme alışığım senin gibi tepki veren annelere tabi çoğu genelde sevinç çığlıkları atar ama," dedi.
Anne olmuştum demi?
"Neyse daha fazla tutmayayım seni, Arslan'a söylediğin zaman zaten beni arar ve düzenli bit kontrol programı yaparız."
Ayağı kalkıp elimi uzattım, "Her şey için teşekkürler." o da kalkıp elimi tuttu, "Ne demek işimi yaptım."
Kapıya doğru ilerlerken aklım asla yerinde değildi dönüp Derya'ya baktım bana bir kez daha gülümsedi, güven verir şekilde. Bende ona gülümseyip odadan çıktım.
Kapıdan çıkar çıkmaz ilerideki bekleme koltuğunda telefonuna bakan Arslan'ı görmemle anlamız bir heyecan sardı yine tüm bedenimi.
Kafasını kaldırıp her zamanki sert bakışlarıyla bana baktı. Ayağı kalkıp yanıma geldi, "İyi misin?"
"Hıı."
Kaşları çatıldı aniden, "Bir sorun mu var?"
"Hayır sorun yok yani şey ıııı"
Bu saçma cevabım karşısında dahada çatıldı kaşları bir adım daha atıp arkamdaki kapıyı açacakken refleksle kolunu tuttum.
"Gidelim arabada anlatacağım lütfen."
Gözlerime baktı bir kaç saniye sonra ise kafasını sallayıp elimi tuttu.
Beraber ilerleyip asansöre bindik. Bakışlarını yüzümde hissedebiliyordum ama yine de göz göze gelmek istemediğim için ona bakmıyordum. Asansör durunca ilerlemeye başladı, elimdeki eli sağ olsun onunla beraber bende ilerlemeye başladım.
Dışarı çıkıp onun arabasının önüne gelince benim kapımı açıp oturmamı bekledi. Hızla yerime oturduğum sırada kapıyı kapattı. Arabanın önünden dolaşıp kendide bindi ardından hiç beklemeden çalıştırdı arabayı. Arslan'ın korumaları arkadan başka bir arabayla bizi takip ediyordu.
Biraz ilerledikten sonra, "Hamileyim." dedim aniden. Camdan dışarı bakıyordum ve şu an nasıl bir tepki verdiğini bilmiyordum harika.
Yinede kafamı çevirip ona bakma isteğime karşı koyuyordum.
"Güzel." diyen hiç bir duygunun barınmadığı sesiyle kalbim bin parçaya bölündü.
Neden canın yandı bu kadar?
Bilmiyorum.
Kendine gel hemen!
Sanırım bu kez haklısın.
Ben her zaman haklıyım.
İç sesime hafifçe tebessüm ettim. Asla her zaman haklı değildi.
Arabayla biraz daha ilerledikten sonra aklıma gelen şeyle "Balık." diye bağırdım.
"Yani şey akvaryum balığı satan bir yere gidebilir miyiz? Mert için."
Diye hızlıca toparladım. Arslan bana bakıp kafasını salladı. Bu galiba tamam demekti onun dilinde. 10 dakikalık bir yolculuğun ardından akvaryum balığı satan bir yere gelmiştik ama burası biraz pahalı duruyordu.
Arabadan inince yanıma gelip elimi tuttu, tek olmadığımız her an veya dışarıda olan temaslarına alışmıştım artık. Beraber yürüyüp dükkanın içine girdik.
Dükkan sahibi Arslan'ı görünce hemen ayağı kalkıp yanımıza geldi. "Hoş geldiniz Efendim buyrun size nasıl yardımcı olabilirim?"
Arsalan'a olan bu davranışı normal müşterilerede yaptığını düşünmüyordum ya birebir tanışıyorlardı ya da adam haberlerden tanıyordu.
"Akvaryum balıklara bakacağız." dedi Arslan. Anladığım kadarıyla adam Arslan'ı haberlerden tanıyordu.
"Tabi buyrun lütfen." deyip eliyle geçmemiz için yön verdi. Beraber ilerleyip akvaryum balıklarının olduğu bir odaya girdik.
Arslan başıyla bir işaret yapti adama ve adam dışarı çıktı. Bana dönüp "İstediğini seç." dedi. Onu duymazdan gelip telefonumu çantamdan çıkardım ve Ece'yi görüntü aradım kısa bir süre sonra Ece telefonu yanıldı.
"Ece, Mert yanında mı?"
Ece gülümseyerek "Evet," dedi.
O sırada Mert ekranda belirdi,
"Ablaaaa ben buldayım."
Gülüp arka kamerayı açtım.
Mert gördüğü balıklarla önce kısa bir süre sessiz kaldı daha sonra "ABLAA SENİ ÇOKK SEVİLOLUMMMM." diye bağırdı. Bu hali beni tekrar güldürmüştü. "Bende seni çok seviyorum. Hadi seç bakalım." Telefonu etrefta gezdirirken Mert, "Tuluncu balıkların yanına git." dedi.
Dediği yönde japon balıkları vardı. Oraya doğru gittim ve tekrar Mert'in sesi geldi. "Bu iki tuluncu balığı istiyoyum." Emin olmak için telefonu biraz daha yaklaştırdım. "Bunları mı?" diye sorduğumda heyecanlı bir sesle "Evet." dedi.
Kasada kalmak istemediğim için "Ablacığım bir tane tek seçebilirsin." dedim.
"Ya ama abla onlayı nasıl ayiyim belki onlayda kaydeş üzülüyler sonya." dedi üzgün bir sesle.
Arslan'ın "İstediğin kadar alabilirsin Mert." diyen sesi çok yakın geliyordu. Kafamı hafifçe çevirdiğimde onunla burun buruna gelmeyi asla beklemiyordum. Hemen önüme döndüm. Telefondan "Oleyy" diyen Mert'in sesiyle kendime geldim.
Ne oluyoruz kızım ya?
Bilmiyorum.
"Abla telefonu yana çeviy." dedi Mert.
Telefonu çevirdiğimde "Bu pembe balığıda alabiliy miyiz?" diyen Mert'e benden önce Arslan cevap verdi, "İstediğin tüm balıkları alabiliriz Mert."
"Tamam o jaman en en köşede silah bi balık daha vay onuda alalım son." dedi.
"Tamam bebeğim şimdi kapatıyorum eve balıklarınla beraber geleceğiz." dedim.
"Tamam abla göyüşüyüz." dedi neşeyle. Gülüp "Görüşürüz." dedim bende ardından telefonu kapattım.
Arslan içeriye seslendiği an bizi buraya getiren adam geldi yanımıza. Mert'in seçtiği balıkları adama gösterip, "Büyük bir akvaryumla beraber ne zaman hazır olur?" diye sordu.
Adam bize bakıp, "5 dakikaya hazır olur siz buyrun içeri geçin orda bekleyin isterseniz." dedi.
Arslan kafa sallayıp elimi tuttu ve beraber içeriye girdip bekleme alanında oturduk.



Adamı beklerken ne o konuştu ne de ben gerçi konuşacak bir şeyimiz yoktu ki bizim. Evliydik ve bir bebeğimiz olacaktı ama konuşacak hiçbir şeyimiz yoktu.
Yaklaşık 5 dakika sonra iki adam koca akvaryum ve içinde Mert'in seçtiği balıklarla geldi.
Arslan telefonunu çıkarıp birini aradı, "Musa, Selim'le beraber buraya gelin." dedi ve telefonu kapattı. Yarım saniye bile dolmadan Arslan'ın kapıda bekleyen korumalarından Selim ve Musa olduğunu anladığım iki koruma içeri geldi. Arslan başıyla koca akvaryumu işaret edince hemen ikisi beraber adamların elindeki akvaryumu alıp tekrar çıktılar.
Arslan'la beraber kasaya doğru ilerledik ve adam daha fiyatı bile söylemeden Arslan cebinden yüklü bir miktar para çıkartıp masaya koydu. Gerçekten yüklü bir miktar.
Adamın "Allah razı olsun abi." diyen sesi minnet doluydu.
Hafifçe kafa sallayıp bugün sürekli yaptığı gibi elimi tuttu ve yürümeye başladı. Haliyle onunla beraber bende yürümeye başladım.
Arabanın önüne geldiğimizde her zaman olduğu gibi önce benim kapımı açıp binmemi bekledi daha sonra kendi binip arabayı çalıştırdı.
Yine her zaman olduğu gibi sessiz ama gergin bir araba yolculuğundan sorna eve gelmiştik.
Biz indikten bir süre sonra korumalarda inip akvaryumu kendileriyle beraber getirdiler. Kapı biz çalmadan açılmıştı ve evet açan kişi muhtemelen geldiğimizi camdan gören Mert'ti.
Gözleri korumaların elindeki akvaryumdaydı. Arslan, "Mert abilere odanı göster, balıklarını koysunlar." dedi.
Mert heyecanla başını salladı tam odasına doğru gitmeye başlamıştı ki dönüp Arslan'a doğru koşmaya başladı. Ona sarılacağını anlayan Arslan eğilip Mert'le aynı boya geldi.
Mert, Arslan'a sıkı sıkı sarılıp "Teşekküy edeyim Ayslan abi." dedi.
Arslan'ın yüzünde ise bu zamana kadar görmediğim bir tebessüm oluştu. Mert, Arslan'dan ayrılıp bu kez bana doğru geldi bende hemen eğilip ona sarıldım ve bal yanaklarını öptüm.
Bendende ayrılan Mert hızla odasına doğru gitmeye başladı onu peşinden ise korumalar.
Arkasından bir süre gülümseyerek baktım. Kafamı çevirdiğimde ise Arsalan'la göz göze geldik. Bana bakıyordu. Hemen gözlerimi kaçırdım. Ne yapacağımı bilemez bir halde etrafta bakımdım en sonunda daha fazla rezil olmamamak için odaya doğru ilerlemeye başladım.
Ben giderken korumalarda aşağı iniyorudu yönümü değiştirip Mert'in odasına gittim.
Beni görünce hemen "Abla gel." deyip yanına çağırdı. Yanına gidince heyecanla konuşmaya başladı. "Bak abla bu bülük tuluncu balık sensin küçük tuluncu balıkda benim, siyah balıkta Ayslan abi." deyince ufak çaplı bir şok yaşadım.
"P-Peki pembe olan?"
"Onu bilmiyoyum çok güjel diye seçtim."
Elim istemsizce karnıma gitti. Galiba pembe balık kim ben biliyordum. |
0% |