Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@zeynepclkzc

Kalbim ağzımda atıyor resmen, gereksiz bir heyecan tüm bedenimi ele geçirmiş durumda ve en önemlisi korkuyorum üstelik neden korktuğumu bile bilmiyorum.

 

Arslan babaannesinin ona seslenmesiyle soğuk ve sert bakışlarını benden çekip babaannesine çevirdi bende hemen önüme döndüm. Yemek boyu bir kez daha ona bakacak cesaretimin olacağını düşünmüyorum.

 

Bu kez Arslan'ın babaannesi konuşmaya başlayınca herkes ona dönüp dinlemeye başladı "Bir yandan yemeklerimizi yerken diğer yandan beyler olarak ailelerinizi tanıtın" dedi.

 

Bu kadından nasıl böyle sert bir ses çıkmıştı anlamış değilim, çok tatlı ve tontuş birine benziyordu oysa ki.

 

Eliyle önce Can'ın babasını işaret etti, Melih bey yanındaki kadının elini tutup gülümseyerek "Sevgili eşim Yasemin, oğlum Can, kızım Melis ve oğlumun kız arkadaşı Ceyda" diye tanıttı.

 

Hemen Hande'ye döndüm o ise kafasını önünden kaldırmıyordu. İlk bu kızı tanımamıştım fakat şimdi hatırladım, Can ve Hande sevgiliyken bu kızı bir kaç kez görmüştüm ve o zamanlar bu kız ve Can çok yakın değildi, Can'ın arkadaş gurubundan bir kızdı şimdi ise sevgili olmaların bayağı şaşırmıştım, aslında bu kızı ilk gördüğümde onun Can'a bakışlarından şüphelenmiştim ama Can'ın Ceyda'yı hiç takmadığını görünce çok üstünde durmamıştım.

 

Şimdi ise Can'ın kız arkadaşı olarak buradaydı içimden bunun sadece arkadaş anlamında olmasını diledim ama bu çok imkansız bir dilek gibi...

 

Sıra Ümit amcaya gelince o da karısının elini tutup "Biricik eşim Yelda" diye başladı. Bu iki adamın eşlerine olan bu ilgisi çok güzeldi, bize doğru dönüp devam etti "Kızlarım Hande ve Duru" işte bunu beklemiyordum. Benide kızı olarak tanınmasını asla beklemiyordum, Hande'nin arkadaşı demesini beklerken bu bana büyük bir sürpriz oldu.

 

Geldiğimizden beri Ümit amcaya düşmanca bakan adam konuştu bu kez "Sadece bir kızın olduğunu biliyordum" dedi.

 

"Yanlış biliyormuşsun." diye cevap verdi Ümit amca sertçe, ardından devam etti, "Duru benim manevi kızım" diye ekleyip sözünü bitirdi.

 

Nedense beni böyle tanıtması buruk bir mutluluk oluşturdu içimde. Ümit amcaya doğru dönüp hafifçe tebessüm ettim o da bana aynı şekilde karşılık verdi.

 

Geriye kalan üç aileden sonra tanışma fastı bitti ve herkes gruplar halinde sohbet etmeye başladı.

 

Bense kafamı kaldırıp Arslan'a bakmak istiyorum ama bunu yapacak cesareti kendimde bulamıyorum.

Hande kulağıma doğru eğilip "Biraz sakin ol. Sana bakmıyor Melih amca ve babamla konuşuyor" dedi.

 

Niye bakmıyor ki dedi iç sesim.

Niye baksın ki hem böylesi daha iyi.

 

"Duru" diye seslendi Can karşıdan, kafamı kaldırıp ona baktım "Mert nasıl?" diye sordu. Can'ın Mert'in durumundan haberi yoktu o gittikten 3 ay sonra Mert bu lanet hastalığa yakalanmıştı, buruk bir tebessümle "İyi." dedim. İyi değildi hemde hiç iyi değildi ama şu an bunu sesli dile getirebilecek gücüm yoktu.

 

Can kafasını sallayıp önüne döndü. Gözlerim salisilik Arslan'a döndü, o da bana bakıyordu zaten ama keşke bakmasaydı şahsen bu sert bakışlarını hak edecek ne yapmıştım bilmiyorum.

 

Acaba diyorum seni Can'dan kıskanmiş olabilir mi?

 

Sende iyice mala bağladın adam neden tek gece yattığı bir kadını kıskansın?

 

Canım benim bana laf atıyorsun ama ben senin iç sesinim yani bunlar aslında senin düşüncelerin.

 

Kes sesini!

 

Hande'ye baktım ama o kafasını kaldırmıyordu çünkü tam karşısında Can ve Ceyda oturuyordu. Can ise Hande'ye arada kaçamak bakışlar arıyordu. Bu gece Hande için sancılı bir gece olacaktı.

 

Hande'ye doğru dönüp konuştum "İyi misin?"

 

"Sevgilisi var, üstelik sevgilisi biz sevgiliyken arkadaş olduğu kız" derin bir iç çektim Hande gerçekten iyi durmuyordu.

 

"İstersen gidebiliriz."

 

"Hayır, asla kaçmamam. Ben o değilim."

 

                                  ...

 

Yarım saat geçmişti ve herkes yemeğini bitirmişti. Masadaki şeyler toplanmıştı ve şimdi çoğu kişi birbiriyle sohbet ediyordu. Arkadan çok güzel bir müzik çalıyordu. Bende Hande'yle konuşuyordum

 

Arslan aniden ayağı kalktı ve yanıma doğru yürümeye başladı. Allah'ım ne oluyor? Tam karşımda duruca sert ve erkeksi sesiyle "Dans edelim." dedi.

Ben daha ne olduğunu anlamadan elimden tutup kaldırdı beni restoranın ortasına doğru gidince elini belime koyup dans etmeye başladı şu an ciddi ciddi dans ediyorduk ve ben bu olanları henüz idrak edememiştim sadece ona ayak uyduruyordum.

 

Nede bana çok sert bakıyordu normal bakışı diyemeyeceğim kadar sert. Yine aynı sert sesiyle konuştu "Senin burada ne işin var?" Siyahları gözlerime kenetlemişti ve gerçekten şu anki bakışlarını hak edecek ne yaptımıştım bilmiyorum.

 

"Ümit amca-"

 

"Kes palavrayı. Bana gerçekten neden geldiğini söyle." ona Hande için geldiğimi, Hande ve Can'ın arasında geçenleri anlatacak değildim. Hem anlatsamda ne kadar inanırdı meçhuldu.

 

Peki ama bu tavrı da neydi? Onun için falan geldiğimi mi düşünüyodu? Ne sanıyordu ki beni, ona kancayı takmış bir oruspu falan mı?

 

"Sana ne?" dedim. Sinirden korku falan kalmamıştı, onun kadar olmasada bende ona sert bakmaya başlamıştım.

 

"Sıtkı'nın piç oğlu yanında sevgilisi olmasına rağmen dahada önemlisi seni benim sevgilim sanmasına rağmen neden sana öyle bakıyor? Onunlada mı-" şu an ağlayabilirdim ama bu kesinlikle sinirden olurdu. Lafını bitirmesine izin vermeden kollarının arasından çıktım. Çıkışa doğru yürümeye başladım gerçektende beni oruspu sanıyordu üstelik ilkim olduğunu bile bile.

 

Restorantdan dışarı çıkıp yürümeye başladım. Sol gözümden bir yaş düştü gerçekten çok sinirliydim ve de kırgın...

 

Eminim çıktığımı çoğu kişi farketmemişti. Bizden sonra bir kaç kişi daha dansa kalkmıştı o yüzden çok dikkat çekmiyorduk, beni yürürken görenlerde büyük ihtimal lavaboya gittim sanıyordu çünkü lavabo ve çıkış aynı taraftaydı. Hande farketseydi çoktan peşimden gelirdi o bile farketmediyese kimse farketmezdi. Bu iyiydi Ümit amacayı zor durumda bırakmak istemezdim.

 

Uzun bir süre daha yürüdükten sonra bir gece kulübü gördüm hemen oraya doğru yürüdüm kapıdaki korumalardan biri kimlik isteyince tam geri gidecekken diğer koruma geldi hızla yanımıza "Kusura bakmayın, lütfen buyrun." diyip eliyle içeriyi gösterdi. Ne olduğunu anlamamıştım ama fazla üstelemeden içeriye doğru yürümeye başladım son duygum şeyse "Oğlum ne yapıyorsun Arslan beyin sevgilisi o" olmuştu göz devirip içeriye girdim.

 

Müziğin sesi çok yüksekti, bu başımı ağırtıyordu yinede dans eden insanların arasına karışıp bende dans etmeye başladım. Bir süre sonra belimde hissettiğim ellerle arkamı döndüm tanımadığım bir adam ellerini belime koymuş dans ediyordu. Birden beni öpmeye başladı, ben oruspu değildim sadece kardeşim çok hastaydı ve benim bir şeyler yapmam lazımdı her ne kadar istemesemde, midemde bulansa tam bu adama karşılık verecektim ki bir anda adamdan hızla uzaklaştırııldım.

 

Ben daha ne olduğunu anlamadan Arslan beni öpen adama yumruk atmıştı, adam yere düşünce durmayıp yumruk atmaya devam etti işin tuhaf tarafı kimse onu durdurmuyordu korumalar bile sadece izliyordu hemen araya girdim, yoksa bu manyak adamı öldürecekti.

 

"Arslan dur, lütfen dur." konuna yapışmış bir şekilde söylediklerim onu durdurmadı, yüksek bir sesle bağırırdım "Dur. Dur artık, lütfen dur." Bu kez sinirli bakışları bana döndü ardından kurumlara döndü "Alın şu iti." diye bağırdı.

 

Aniden kolumdan tutup beni kendiyle götürmeye başladı. Şu an çok sinirli duruyordu ve her ne kadar ona sinirli olsamda bir yandanda korkuyordum.

 

Bir süre yürüdükten sonra hala kulüpteydik ama sesler iyice azalmıştı, beni kendiyle beraber bir asansöre bindirdi kalbim deli gibi atıyordu korkudan ağzımı açıp hiç bir şey söylemiyordum. Asansör durunca tekrar yürümeye başladı kolumda olan ellerinden dolayı bende onunla yürümeye başlamıştım, bardaki tüm sesler kesilmişti ve şu an aramızda tam bir ölüm sessizliği vardı.

 

Bu katta olan tek odanın kapısını açıp benimle beraber içeriye giridi. Ben içeri girer girmez eliyle kapıyı sertçe kapattı, beni kapı ve kendi arasında sıkıştırdı.

 

"SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN?" diye kükredi birden bire. Evet ondan korkuyordum şu an ama bana yaptığı imayı unutmamıştım ve tekrar aynısı olsun istemiyordum.

 

"Ne yapmışım?" onun aksine sakin bir şekilde sorulmuştum.

 

"BENİM MEKANIMDA DAHA DA ÖNEMLİSİ BENİM SEVGİLİM BİLİNİRKEN NASIL BİRİYLE ÖPÜŞÜRSÜN?" der demez bir eliyle kapıya sertçe yumruk attı korkudan irkildim şu an çok sinirliydi.

 

Hadi ama burasıda mı onundu? Ben neden ısrarla bu adamınkilere geliyordum? Gözlerim beni getirdiği odayı buldu. Burası bir yatak odasıydı bu mekan onundu ve içinde kendine bir oda yapmıştı burada odası varsa diğer mekândada olması gerekmezmiydi? Niye beni oraya değilde eveine götürmüştü ki?

 

Kafamdaki düşuncelerden sıyrılıp onun aksine oldukça sakin bir şekilde cevap verdim "Ben senin sevgilin değilim. Bana karışamazsın."

 

Bu kez histerik bir kahkaha attı bu beni affallatmıştı, gözlerindeki bakışı saymazsam sinirli hali aniden kayboldu. Eli çenemi kavradı ve kafamı biraz yukarıya kaldırdı tutuşu sertti ama canımı yakacak kadar değil.

 

"Umarım seni önemsediğimi falan düşünmüyorsundur." bu kez bağırmamıştı ama sesindeki sert tını kendini koruyordu, alaylı bir sesle devam etti, "Benim için bir hiçsin." biliyordum, beni önemsemediğini, onun için bir hiç olduğumu biliyordum. Yinede sordum,

 

"O zaman bu yaptığın ne?"

 

"Herkes seni benim sevgilim sanıyor bunu o siktiğimin piçde öyle sanıyor," lafını kestim "Bilmiyor olabilir."

 

"O piçi tanıyorum, o da beni tanıyor ve bilerek yaptı aklınca benim mekanımda benim sevgilimi-" ne söyleyecekse devam etmedi tekrar sinirlenmişti.

 

"Bana o piçi öldürmemem için tek bir sebep söyle." dedi bu kez.

 

Gerçekten yapar mıydı? Birinin benim yüzümden ölmesi bu hayatta istiyeceğim en son şey bile değildi.

 

"Katil değilsin." sözlerimle yine güldü.

 

Adam mafya.

 

Biliyorum.

 

Ona katil değilsin dedin.

 

Biliyorum sus.

 

"Emin misin?" diye sordu tehlikeli bir tınıyla.

 

Emin değildim üstelik büyük ihtimal bir çok kez adam öldürmüştür.

 

Adam mafya.

 

Kes artık sesini anladık mafya!

 

"Bunu yapma lütfen benim yüzümden kimse ölsün istemiyorum."

 

"Peki bu benim ne kadar umrumda?"

 

"Lütfen."

 

"Dudağını rahat bırak."

 

"Hııı" diye saçma bir tepki kaçtı ağzımdan. O söylene kadar dudağımı dişlediğimin farkında bile değildim hemen bunu yapmayı kestim hala çenemde olan eli dudağıma çıktı, baş parmağı dudağımdaki kırmızı ruju taşırmaya başladı, gözleri rujumu taşırdığı dudaklarımda fazla oyalandı ve aniden beni sertçe öpmeye başladı. Ellerimi göğüsüne çıkartıp onu tüm gücümle ittim. Bana yaptığı imayı unutmamıştım.

 

Birden Mert'in yüzü geldi gözümün önüne doktorun vakit yok diyen sesi doldurdu kulaklarımı.

 

Bu kez dudaklarına ben yapıştım.

 

 

 

 

Lütfen oy verir misiniz? 🙏🏼

 

 

Loading...
0%