3. Bölüm

3. Bölüm

Zeynep Ela Yıldız
zeynepelayildizz

Bölüm 3

Sarmayı Sarmak

Sabah olmuştu. Sabahın sekiziydi. Havanın güneşli olduğunu görünce dayanamayıp havuza indim.

Bugün siyah mayomu giyecektim. Omzuma havluyu atıp plaj çantamı aldım. Şezlongun köşesine oturduğumda arkama güneş kremiyle kalp çizen Dalya’yı gördüm.

“Birileri bizsiz keyif yapıyor galiba.” dedi Dalya diğer kızlara bakarak.

“Biz dört kişi sana baskın düzenledik. Ceza olarak bizimle yüzeceksin.” dedi Birce.

Gülçin ve Ela suyun sıcaklığına bakmakla meşguldü.

“Oy çok soğuk be kuzum. Nasıl gireceğiz?” dedi Gülçin.

“Gülçin, Allah aşkına yılda bir dinleneceğiz. Ne yapalım soğuk diye girmeyelim mi? Hem ben zaten altmış iki kilo olmuşum. Çıldırtma beni.”

“Tamam ya sustum.” dedi Gülçin çocuk gibi.

“Kuzum sen susma hep konuş tamam mı hayatım?” dedi Dalya.

Güneş kremlerimiz kuruduktan sonra el ele tutuşup buz gibi suya atladık.

“Hatırlıyor musunuz? Ortaokul mezuniyetinde de böyle atlamıştık.”

“Ama o zaman sen benim elimi tutmadın. Kutay’ın elini tuttun.” dedi Ela. En alınganımızdı Ela’m.

“Ama kuzum yeni sevgililerdi.” dedi Dalya’m.

“Haklısın. Hatırladım.”

Sularda eğlendik en az iki saat yüzdük.

“Kızlar haydi dibe oturalım.”

“Yüzme dersinde hep yapardık sonra birbirimize gülüp geri çıkardık ve su yutardık.”

“Ah o günler geri gelse.”

“O zaman masumduk. Şimdi biz Karanlığın Kalbiyiz.”

“Haklısın be kızım. Hiçbirimiz iyi değiliz. Ama dünyanın mutlu olması için yapmamız gerekiyordu. Bırak ateşte biz yanalım. Ama kadın ve çocuklar olabildiğince yaşasın.”

“Haklısın aslında. Yanacağımız kadar yanacağız. Hepimiz Kur’an-ı Kerim okumayı da biliyoruz ama ne yapalım? Biz hep insanlar için kötü olmayı seçtik.”

“Olsun. Onların canları sağ olsun.”

 

Bir süre aramızda sessizlik oldu ve yüzmeye devam ettim.

“O bizsiz havuz partisi mi yapıyorsunuz? Alara, hiç yakıştıramadım sevgilim.” dedi Kutay

“Aman, görenlerde yeni sevgilisiniz sanacak Kutay. Ne kadar hanımcısın, benim gibi ağır ol biraz.” dedi Emirhan.

“Emirhan? Bunu sen mi söylüyorsun kardeşim? Sen değil miydin Ela’yla kavga ettiğinizde çiçekçi ablaya şiir yazdırıp ağlayarak kapısında sekiz demet gül yiyen?”

“O konuyu karıştırma şimdi. O zaman başkaydı.”

“Bir ay önce.”

“Siz daha bilmiyor musunuz? Emirhan gece odama gelip ben uyuyamadım diyor bana. Yanıma geliyor.” dedi Ela.

“Aşkım hani aramızda kalacaktı?”

“Emirhan onlar yabancı mı?” dedi sesini hafif yükselterek.

“Değil aşkım.” dedi suçlulukla.

“Aman kesin zırlamayı da bize katılın.” dedim.

Erkekler de havuza atladığımızda her gün olduğu gibi ellerini bellerimize attılar.

“Neden yarış yapmıyoruz?” dedi Gülçin.

“Yapalım!” dedim Kutay’a çocuk gibi. Hepimiz dizildik ve başladık. Kutay benim yenmem için beni ittiriyordu. Sona vardığımızda kazandığımız için Kutay’a sarıldım.

“Ben saymam ya! Hileli kazandılar.” dedi Batu.

“Olsun. Siz bu yarışta kazanın. Ben zaten aşkta hilesiz kazandım.” dedi Kutay. Kutay’a

o sen iltifat bilir miydin? Bakışı attım.

Bana kendinden emin bir gülümsemeyle sırıttı.

“Sen böyle şeyler diyor musun Alper hiç bana?”

“Aşkım ama…”

“Ne aşkım? Aşkım diyeceksen önce örnek al.” dedi.

“Abi ya, ne bu romantiklik? Benim başıma patladı yine!”

“Barbaros?” dedi Birce sinirlice.

“Efendim balım?” dedi, sesini titreterek.

“Sana geldi sıra.”

“Aşkım çok tuvaletim geldi.” diyerek üst kata çıktı.

“Bekle göstereceğim ben sana tuvaleti.” diyerek ardından Birce çıktı.

Ela ve Emirhan bakışıyordu.

“Aşkım sana akrostiş yazdım dinle.”

“Eklenince tamamlarız birbirimizi

Lavanta gibi kokarsın

Aşkım, aşkım.”

“Bu mu gerçekten Emirhan?”

“İstersen bir odaya gel sen benimle.”

Onlar da aramızdan kalkarken dört kişi kalmıştık. Dalya ve Batu gülüşüyorlardı. Aman onlar küsmeselerdi.

“Ben de Dalya’yla bir çıkıp bakayım şunlara.”

“Tamam canım.”

Dalya’yla odalarımız karşılıklıydı. O odasına girerken sesler duyduk. Kapıları aralıktı. Gülçin ve Alper giyimiş, telefona bakıyordu. Birce ve Barbaros sarılmış pijamalarıyla uyuyordu. Ela mutfakta, Emirhan yanında sigara içiyordu.

“Emirhan, içme artık şu zıkkımı!”

“Aşkım ne yapayım?”

“İçme Emirhan. Sen içtikçe ben ölüyorum. Sigara erken ölüme sebep oluyor, biliyorsun.”

Sarıldılar ve Emirhan, Ela’nın saçlarından öptü. Dalya’yla odalarımızda giyindik. Ben yatağa yattığım gibi uyumuştum. Uyandığımda Dalya bana sarılmış, uyuyordu. Gözlerimi tekrar kapattım.

Uyandığımızda saat üçtü. Sonra telefonumu alıp annemin yaprak aldığı adamı aradım. Yarım saate getirecekti. Bu sırada kızlarla mutfakta sarma içi hazırladık. Yaprakçıdan yaprakları alıp sarmaya başladık. Gülçin sarmayı biliyordu. Eskiden şiddet gördüğü için kardeşlerine yemek yapmak zorundaydı. Ben de sarma içi tarifini babaannemden almıştım. En iyi sarma yapan kişiydi aramızda. Ondan aldığımız tarifle yaptık. Bütün malzemeleri erkeklere kitlemiştik. Ama onlara sürpriz yapacaktık. Onları dolaşmaya gönderdik. Mutfaktaki kocaman masayı bahçeye, havuzun biraz yanına koyduk. Üstüne beyaz masa örtüsü ve kırmızı süsler ekledik. Yaptığımız yemek ve tatlıları dizdik. Artık hava kararıyordu. Kızlarla giyindik. Ben kırmızı bir elbise giymiştim. Giydiğim elbise fiziğimi ortaya çıkarıyordu. Şimdi makyajımı yapıyordum. Kırmızı rujumu dudaklarıma çerçeveledim. Yüzümü daha da güzelleştirip kırmızı topuklularımı giydim. Kızlar hazırlanmıştı. Dalya’yla beraber çıktık.

“Sana bir sürprizim var.” diye fısıldadı bana.

“Ne ki?” dedim.

“Göreceksin, gece ilerleyince.” dedi Dalya.

Erkekler gelmişti. Biz de dışarı çıkmıştık. Herkes sevgilisiyle karşı karşıya oturuyordu.

Kutay elimi tutup sandalyemi çekti. Daha sonra kendisi de oturdu.

Karşılıklı yemek yedik.

“Bize hediye almadınız mı yoksa?” dedi Dalya.

“Tabii, ben biricik sevgilimi unutur muyum?” dedi Batu.

Cebinden pırlanta bir bileklik çıkarıp Dalya’ya taktı. Hemen ardından Alper Gülçin’e döndü ve Gülçin bize küpelerini gösterdi. Ela, Emirhan’la bakışırken o da cebinden bir kolye çıkartıp Ela’ya taktı.

Bu sırada ben Kutay’a baktım. Kutay bana gülümseyerek göz kırptı.

“Sen bana ne aldın?” dedim meraklı bir şekilde.

“Hazır mısın?” dedi.

“Ben hep hazırım.” dedim.

O sırada havai fişekler patladı. Ben aşırırken Kutay önümde diz çöktü ve cebinden kırmızı bir kutu çıkardı. Açmadan bana gülümsedi ve kırmızı küçük kutuyu açtı.

Kocaman taşı olan bir yüzük vardı.

“Canım sevgilim,

Artık senin yanında olmak yetmiyor bana. Var mısın her dakikamızı, hatta salisemizi beraber geçirmemize?” dedi gülümseyerek. “Aslında Dalya biliyordu. Ancak sana söylememesini söylemiştim ona. Sen benim hayatımın anlamısın. Sensiz yapamam. Sen benim en büyük zayıflığımsın Alara. Evlen benimle.”

Dalya’ya baktım. Bana biliyoruz bir şeyler bakışı attı ve tekrar Kutay’a döndüm.

Bana gülümsüyordu. Ben de ona gülümsedim ve ardından dudaklarımın arasından bu kelimeler dökülüverdi.

“Kutay, ben seninle…” dedim. Kutay’ın gülüşü soldu. “Evlenirim! Evet. Evet! Sonsuza kadar evet!” dedim ona bakarak. Ben ona söylerken Birce konfeti patlattı. Onun konfetisinin içinden de bir çift küpe çıktı. O da onları taktı. Kutay’a sarıldım ve gülmeye başladık.

 

 

Dalya’ya döndüm ve değişik bir bakış attım.

“Aşk olsun kuzum! Bana bunu nasıl söylemezsin?”

“Ama sürpriz yapmamız gerekiyordu aşkım.” dedi Dalya.

Batu’ya döndüm. “Batu sen neden hiç gülmüyorsun? Kocama aşıksan söyle.” dedim gülmekle karışık bir şekilde.

“Yok, ben Dalya’mla mutluyum. Değil mi Çiçeğim?”

“Sen bana ne zaman evlenme teklifi etmeyi düşünüyorsun Batu? Kaç sene oldu?”

“Ama aşkım ben doğru zamanı bulamadım. Hem biliyorsun, bu ajanlık üst üste geldi.”

“Ben seni üst üste getireceğim Batu.”

Dalya şu an şakadan da olsa Batu’ya kızıyordu. O kıyamazdı Batu’suna.

Ama beni asıl şaşırtan Ela ve Emirhan’ın evlenmemiş olmasıydı. Onlar biraz daha sevgili kalacaklarını söylemişlerdi.

Kutay’la bakıştık. Sonra güldük ve Kutay beni belimden tuttu. Yukarı kaldırdı ve döndürdü. Sonra da dudakları yanaklarıma bir öpücük bıraktı. Parmağıma koca taşlı yüzüğü taktım ve ona sarıldım. Belimi kavrayıp saçımdan öptü.

“Ben sana kurban olurum Alara’m.” dedi.

“Öyle deme! Kurban olursan seni parçalarım Kutay. Beni bırakmayacaksın.”

“Sonsuza kadar seni bırakmayacağım. Ne olursa olsun.”

“Ne olursa olsun yanımdan ayrılmayacaksın.”

“Güzel ajanım, tabii ki ayrılmayacağım.”

“Seni seviyorum Kutay.”

“Ben de seni seviyorum Karıcığım. Her şeyden daha çok hem de.”

Diğerleri bize bakarak gülümsüyordu.

“Ya çok tatlısınız ama siz!” dedi Ela.

Artık uykumuz gelmişti odalarımıza çıktık. Kutay beni takip etti.

“Galiba artık biz…”

“Karı koca olduk Kutay! Annemlere haber verelim ve nişan yapalım.”

“Olur tatlım. Burada yaparız.”

“Tamam kocacığım.” dedim.

 

Ben yüzüğümü gösterdim ve bir fotoğraf çekildik. Sosyal medyada paylaştım ve babamı aradım.

“Baba sana bir haberim var.” dedim heyecanla.

“Ne oldu güzel prensesim?” dedi babam. Ben babama çok bağlıydım.

“Baba!” dedim ve yüzüğümü gösterdim. Annemi çağırdı hemen. Annem mutluluktan ağlamaya başladı.

“Anne! Ağlama. Kutay bana evlenme teklifi etti anne!” dedim.

“Kızım. Anneciğim uçuyor musun yuvamızdan?”

Arkadan bir ses geldi. Amerika’da yaşayan ablamın sesiydi. Ablam…

Ağlıyordu. Ama evlendiğimden haberi yoktu. Kocasıyla Amerika’da yaşıyorlardı.

“Abla?”

“Kuzum! Ablacığım söyle güzelim.”

“İyi misin?”

“Kuzum, değilim.”

“Ne oldu abla? Ne oldu Fulya’m? Kim üzdü seni?”

“Ablacığım. Ben bir hafta önce eşimle ayrıldım da.” dedi. “Bugün gelebildim ancak.”

“Oh abla iyi olmuş vallahi. Zaten sana iki hafta tokat atmıştı ya. İşlerim bitince gelecektim ben de ona yapıştıracaktım bir tane.”

“Kuzum, bırak beni de sen ne anlatıyordun?”

Parmağımı gösterdim. Ablam bağırdı ve yüzünde baya büyük bir gülümseme oluştu.

“Kuzum! Söyle o Kutay’a senin saç teline zarar gelirse, ben de ona zarar veririm.”

“Abla ben de buradayım, ayıp oluyor. Ayrıca ben hiç Alara’ya zarar verir miyim?” dedi Kutay.

“Ben anlamam. Verdirmeyeceksin o zaman.”

“Tamam abla. Bekliyoruz seni buraya.”

“Geleceğim kuzum.”

Telefonu kapattım ve paylaştığım fotoğraftan dolayı gelen bir mesaja baktım. Gürkan?

Gürkan lisede bana aşıktı. Bir türlü kurtulamıyordum ondan.

“Demek evleniyorsun Alara?”

“Beni unuttun mu?” yazmıştı. Bu çocuk harbi beyinsizdi.

“Unuttum Gürkan. Hiçbir zaman aklımda değildin zaten. Rahat bırak beni ve kocamı artık seni ölene kadar sevmeyeceğim. Madem hala bana aşıksın neden evlendin o zaman. O kadına sabır diliyorum. Artık başka ülkeye kaç sal beni.”

“Sen beni mi kıskandın? Ben neden mi evlendim? Zorladılar.”

“Bunlar beni ilgilendirmiyor beyinsiz. Seni engelliyorum bir daha karşıma çıkma.”

Engelle tuşuna bastım ve bütün sosyal medyalarımdan engelleyip sildim.

Şimdi görsün bir daha karşıma çıkmayı. Ajan olduğumu bilmiyordu. Ailem biliyordu sadece. Bir de ekip arkadaşlarım. Zaten onu da bir ara halledecektim. En son gördüğümde o karısını ben kurtarmıştım.

“Karıcığım?”

“Efendim Kocacığım?”

“Sarmalarını çok beğendim.”

“Ben de evlilik teklifini çok beğendim.”

“Annemlere ben de haber verdim. Yani gelirler mi bilmiyorum.” Anlatmıştım zaten ama Kutay’ın ailesi Kutay’ı sevmiyordu.

Üstümüze pijamalarımızı giydik ve yatıyorduk ki Kutay benim yatağımdaydı.

“Kutay! Odana git.”

“Ama aşkım, biz evleneceğiz.”

“Ama daha evlenmedik yürü.”

Oflaya puflaya gitti. Biraz acımasız olabilirim ama evlendikten sonra yanıma gelebilirdi.

Sıcak yatağa yattım ve gözlerimi kapattım. Aldığım evlilik teklifini bir düşündüm. Hayatımın en güzel günüydü resmen.

 

                                                           

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 01.12.2024 13:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...