8. Bölüm

8. Bölüm

Zeynep Ela Yıldız
zeynepelayildizz

Bölüm 8

 

Artık Gülçin’i çağırmalı, onu hazırlamalıydık. Belli etmeyecektik ancak kahvaltıdan sonra onu kafeye çağıracaktık.

“Günaydın ahali!” dedim evdekilere. Dalya çoktan sofradaydı. Bir ben eksiktim.

“Günaydın güzelim.” Dedi ablam.

 

Kahvaltı tabağımı hazırladım ve yemeğe başladım.

 

 

 

 

Yemekten kalktığımda telefonumla Gülçin’i aradım.

“Alo balım?”

“Efendim kuzum? Günaydın.”

“Ben şey diyecektim sana, kızlarla kafede buluşalım mı? Ben çok sıkıldım. Biraz değişiklik olsun. Bir günde özledim sizi.” Dedim.

“Tamam bebeğim. Sıkıntı yok. Buluşalım.”

“O zaman bir saat sonra buluşuyoruz.” Dedim.

“Tamam canım, görüşürüz.”

 

Dalya’ya ‘oldu bu iş’ anlamında bir hareket yaptım ve hazırlandık. Normal gündelik kıyafetler giydik ve öylece internette gezindik.

Bir haber dikkatimi çekti.

“Son Dakika!

Ne zamandır hasta denilip evden

Çıkarılmayan hocanın, Karanlığın Kalbi

Tarafından öldürülmüş olduğu belirlendi.

Kimlikleri bilinmeyen örgütün üyelerinin erkek

Olduğu düşünülüyor.”

 

“E günaydın. Ben öldürdüm.” Dedim kısık bir sesle.

Ayrıca erkek mi? Sensin erkek be! Ben güzel bir kadınım bir kere.

Kutay’dan mesaj geldi.

“Canım, yılbaşında size bir sürprizimiz var beylerle.”

“Neymiş o?”

“Görürsün yılbaşında 😊”

 

Merak etmiştim ancak saat geliyordu. Dalya’yla dikkat çekmemek için taksiyle kafeye gittik. Gülçin ve kızlar gelmişti.

“Canım!” dedim kızlara sarılarak.

“Ay çok merak ettim. Neden çağırdınız bizi buraya?” dedi Gülçin.

“Kızlar, erkeklerin yılbaşında bize bir sürprizi varmış. Güzel giyinmemizi ve biraz da abartılı, düğünde gibi giyinmemizi istiyorlarmış. Ben anlamadım bir fikriniz var mı?”

“Yok kuzum, benim de aklıma gelmedi.” Dedi Ela. Gülçin dışında herkes biliyordu.

 

Biz konuşurken Gülçin için özel diktirdiğimiz elbiseyi çıkardım.

“Gülçin, Alper sana yılbaşı hediyesi bu elbiseyi almış ama yılbaşı kutlayacağımız zaman giymeni istiyor.”

“Zevkli sevgilim benim.” Dedi ve konuşmaya devam ettik.

 

Ayrıldığımızda taksi bulamadık ve Dalya’yla alışverişe çıkmaya karar verdik.

“Ayyy! Kıyafet mağazası! Girelim Alara, girelim!” dedi canımın içi.

“Girelim.” Dedim. Kıyafet mağazası yılbaşına göre dekore edilmişti. Çok da güzel duruyordu. Vitrindeki kadife, bordo elbise dikkatimi çekti. Kare yaka bir dekoltesi vardı. Eldivenleri bile vardı. Bayılmıştım bu elbiseye.

İçeri girdik ve ben bir çalışanı çağırdım.

“Pardon! Vitrindeki bordo elbisenin fiyatını öğrenebilir miyim?” dedim.

Kadın güldü. “O özel tasarım elbisemizdir.” Dedi elbiseye bakarak.

“Peki fiyatı nedir?”

Yine kıkırdadı. “O sizin fiziğinize uymaz.” Dedi. “Bol giydiğinize göre,” dedi.

“Ona ben karar vereyim isterseniz.” Dedim.

“Gerçi fiziğinize uysa, paranız yetmez.” Dedi kadın. Çantamdan çıkardığım binlerce lirayı kadının yüzüne çarptım.

“Al bu parayı. Üstü kalsın. En azından benim karakterim zengin. Zenginlik dış görünüşle, villalarla olmaz hanımefendi.” Dedim kadına. Kadın parayı görevliye verip gitti. Adam kadının ağladığını gördü ve bana elbiseyi verdi. Ayakkabı reyonuna gittim. Bordo topuklu alacağım. Vitrinde buldum ve onu da aldım. Kendi ihtiyaçlarımı aldığıma göre artık Dalya’nın yanına gidebilirim.

“Dalya, ne buldun?”

“Ay! Karar veremiyorum ya, lacivert mi alsam yoksa şu kırmızı olanı mı?” Dalya kırmızı sevmezdi ama Batu’ya güzel görünmek istiyordu.

“Kırmızıyı al bence.” Dedim.

“Sana güveniyorum.” Dedi ve kırmızı şeyler aldı. Giderken bir taksi bulup eve geldik. Evde annem haber izliyordu.

“Son Dakika Sayın Seyirciler:

Karanlığın Kalbi tarafından öldürülen hoca Selman Gündüz’ün, bir tacizci

olduğu ortaya çıktı. Sosyal medyada Karanlığın Kalbi

örgütü için övgüler yayılmaya başladı.”

“Sosyal medyada yayılan #Kahramanörgüt etiketi özellikle İstanbul’da rekor kıracak gibi.”

 

“Ay Allah bu örgüte uzun ömür versin. Ne de güzel etmişler.” Dedi annem.

Yani tabii ki ben yaptım. Benim yaptığım bir şeyin kötü olma şansı yoktu.

“Amin anne.” Dedim kıkırdayarak.

“Kız ne gülüyorsun sen?”

“Yok anne aklım bir şey geldi.” Yaşadığımız anılar geldi. Örgütmüş. Sizsiniz be örgüt!

Sosyal medya hesabımı açtım. X uygulamasında etiketimiz on sekiz milyona ulaşmıştı. Bir hesap dikkatimi çekti.

“Koskoca hoca neden yapsın? Üstüne iftira atıldı hocamızın. Karanlığın Kalbi kahraman değil, katildir.” Hesap hakkında bir şey yoktu. Profil bile! Altında yorumlar vardı.

Yorum 1-

Sensin be katil! Çekemiyorsun sen de onlardansın.

Yanıt verilmişti. Gönderi sahibi tarafından:

Beklerim seni de. Bu sefer de seni Karanlığın Kalbi kurtarır artık!

Savunan kadın gazeteciydi. Haberlerde çıkan kadındı. Aynı zamanda muhabirdi. Adamdan ise bir iz yoktu. Sahte hesaptı. O sırada gelen aramayla irkildim. Kutay arıyordu.

“Sevgilim?”

“Canım, biliyorsun az kaldı yılbaşına. Şurada iki gün kaldı. Süsleyelim ağacımızı bence. Dekorlar ancak bitecek.”

“O zaman Batu’yla gelin.” Dedim. “Akşama.” Dedim ve kapattım telefonumu.

 

Neredeyse hava kararacaktı. Üstümü değiştirmek için odama çıktığımda Dalya çığlık atmama neden oldu. Simsiyah bir kil maskesi yapmıştı.

“Cildim çok mu kötü?”

“Yok korktum sadece canım.” Dedim ona.

Odamın giyinme bölümünden gri eşofman ve uzun kollu siyah bir kazak giydim. Harf kolye taktım ve saçımı yarım topladım.

“Sen neden hiç süslenmiyorsun kızım ya? Kutay gelecek az sonra.”

“Aman, Dalya alemsin. O benim nişanlım ondan mı çekineceğim?”

“Hayır yani insan biraz hazırlanır.”

“Ay benim doğamda yok ya öyle şeyler.”

“Tamam. Haydi inelim aşağıya. Acaba Batu ne zaman bana teklif edecek?” diye yakındı.

“Şu Gülçinler bir nişanlansın, o da olur elbet. Hem sen değil miydin geç evleneceğim diyen?”

“Öylede, ya Alara ben çocukları çok seviyorum ya!” derken telefonum titredi.

“Geliyoruz.” Kutay yazmıştı.

Salona indik ve malzemeleri çıkardık. Kapı çalındı.

“Dalya, Alara! Kızlar, sizinkiler geldi.” Diye bağırdı annem.

Sarıldık ve içeri geçtiler. Dışarısı için üç metrelik ağaç için hazırlanmıştı. Kutay’lar ağacı kuracaktı. Ela ve ablam da gelecekti ve dekordan sorumlu olacaklardı. Biz Dalya’yla içeriyi süsleyecektik.

 

 

Süslemeye başladık. Kapıların üzerine çam dallarına benzeyen yapay süsler ve yılbaşı süslerini yerleştirdik. İçerideki masayı hazırlayacaktık. Kırmızı kişiye özel tabak altı örtüleri. Kadeh benzeri bardaklar, süslemeli tabaklar, çatal, bıçaklar ve şamdan vardı. Şamdanın mumları yılbaşı temalıydı. Minik bir kar küresi koydum. Cam sandalyeleri sildik ve hazırladık. Ben dışarıya bakmaya gittim. Ela ve ablam dışarıdaki masayı süslemiş, masanın olduğu şadırvan gibi olan şeyi süslüyorlardı. Kutay ve Batu ancak yılbaşı ağacını bitirmiş, süsleri takıyordu. Ledler harikaydı. Bahçenin etrafındaki çama benzer bitkilere de leb koyacaktık ve tam bir kutlama olacaktı. Aileler içerideki masada, bizlerse dışarıda oturup yemek yedikten sonra kocaman salonda evlilik teklifi izleyecektik. Alper aradı.

“Alara her şey hazır mı? Bak az kaldı.”

“Hazır hazır. Sen yüzüğü aldın mı?”

“Aldım bir fotoğrafını atayım güzel mi?”

 

Bana attığı fotoğrafta pırlantadan, çiçeğe benzeyen bir yüzük vardı. Etrafı altın değil, gümüşle kaplıydı.

“Çok güzel.” Yazdım ve hazırlıklara devam ettik.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

            

                       

 

 

                                                                     

                                                     

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

            

                        

Bölüm : 29.12.2024 18:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...