@zeynepinak9
|
MUSA ARVAS "Lan hadi olum götümüz dondu lan" Ufuk elinde araba anahtarını sallıyarak sanki inadıma yaparmış gibi yavaş yavaş yürüyordu tam yanımdaki caneri üstüne atacaktım ki hızlanarak Bi kaç saniye içinde yanıma geldi Caner :" yav ben ne yaptım" "Sus lan en hafifler sensin şunlara baksana hepsi ayı gibiler nasıl kaldırıp fırlatıyım onları bel fıtığı mı oluyum ameliyathane köşelerinde mi sürünim bu minnoş kalbim o ağır ilaçlara dayanamayıp dursun bende hığ diye öbür dünyaya vip bilet mi alıyım ne olsun istiyon Caner " Ali:" Ögh amk " Fatih:" Bayıl Feriha " Ömer :" Yoğ amına " Ordaki herkesten garip garip sesler çıkarken Ufuk ve yağız gözleri ile kınadılar beni dudağım istemsiz üzülürken kurtuluş biletimi hatırladım LAN ben bunların abisiyim PUHAHAHAHAHAHAH SIÇTIM AĞZINIZA Özgüvenle yerimden doğrulup o müthiş konuşmamı yaptım "Höst lan eşşe oğlu eşekler abinizin ben sizin siz kim köpeksin benle dalga geçiyo-" X:" İyi akşamlar Ufuk komutanım" Hoşiktir sesi bile yakışıklı amk İstemsiz bir şekilde hızla arkama döndüğümde gördüğüm Çakır gözlerle kalbim tekledi ne oluyoruz lan neden böyle oluyor Ufuk:" İyi akşamlar aslanım" Arif bizden uzaklaşıp ilerideki durakta beklemeye başladı Caner:" Ufuk abi, arif abi niye orda bekliyor" Ufuk:"çarşıya inen otobüsler ordan geçiyor ondan" Yağız:" Arabası yok mu" Ufuk:"Yok" Yağız:" O kadar maaşı napıyon lan o zaman" Herkesin gözleri sinirle yağıza dönerken yağızın tırstığı belli oluyordu Ali:" Olum tam zengin züppe gibi konuştun sanane ne yaparsa yapar" Yağız hepimize tek tek baktı hepimizin aynı fikirde olduğunu fark edince başını mahçup bir şekilde eğerek özür diledi Ufuk :"Hadi binin arabaya" Hepimiz arabaya doluştuk oturma düzeni şu şekildeydi Ufuk sürücü koltuğunda, ben yanındaki yolcu koltuğunda arkada ise fatih, Ömer ve yağız vardı Caner ve samet ise onların kucağına oturmuşlardı arabada birinin eksik olduğunu görünce hemen camı açıp Aliye seslendim "Lan sen gelmiyon mu" Ali:"Yok" "Niye" Ali:" Hayırdır Musa beyciğim beni mi özlersiniz" "Sana soranda kabahat it herif" Sinirle kafamı arabanın içine çekip pencereyi kapattım ufukta çok geçmeden arabayı çalıştırdı ° "Sustuğum her gece bak çiçekler soluyor Aldığım her nefes kalbimize doluyor Günlerdir dilime dolanan şarkıyı her zamanki gibi mırıldanarak odamın kapısını açıp içeri girdim masamın başında deli gibi bilgisayarın klavyesindan Bi şeyler yapan mertin yanına oturdum " Naptın merdom" Ne kadar rahat olmaya çalışsam bile içimde büyüyen stres, heycan, korku beni esir alıyordu duyacağım cevaptan çok korkuyordum Mert bir kaç tuşa daha bastıktan sonra bilgisayarda beliren fotoğraf ile vücudum titremeye başlamış kalbim bedenime fazla büyük gelmişti Mert:"Buldum gomutanım, Mustafa Karahan ve Şeyma Karahan çifti Mustafa bey 55, Şeyma hanım 50 yaşında Garadenizin önde gelen liderlerinden biri Doğu Garadenizde en çoğ toprak sahibi olan kişi 4 oğli 1 kızı var en büyüğleri ikizler Eyüp Karahan ve Eylül Karahan 31 yaşındalar Eyüp Savcı, Eylül PÖH, onun bir küçüğü Eflatun Karahan 29 yaşında onun hakkındaki çoğu şey gizli bu yüzden olaki askeri personel veye Devlet için önemli biri 3 yıl önce ortalıktan kaybolmuş hala Bi haber alınmamış, 3.oğlu Ali Karahan 5 aylıkken bakıcısı tarafından kaçırılmış 3 yıl sonra 1999 İstanbul depreminde bir binanın yıkılması sonucu doğal gaz borusu patlamış ve büyük bir yangın çıkmış o yangının enkazından Oğlunun cesedi çıkmış mezarı Rize /Kaplıca Aile Mezarlığında, en küçük oğlu Ali Asaf Karahan 17 yaşında bir kez sınıfta kalmış lise 3 gidiyor ölen oğullarının ismini vermek istemişler, bu fotoğraf da Karahanların aile fotoğrafı " Duyduğum şeyleri hazmetmem bir kaç dakikamı almıştı o süre zarfında ne ben nede mert konuşmuştuk olayı iyce kafamda oturturduktan sonra bilgisayar ekranındaki fotoğrafı biraz daha yakınlaştırarak hepsini tek tek inceledim fark ettiğim şeyle yüzümde bir gülümseme oluştu babama benziyordum laciverte çalan gözlerimi ondan almışım yüz hatalarımızdan biraz benziyordu ancak beni dahada şaşırtan şey Ali Asaf'tı benim koyamadı çünkü bire bir aynıydık onda daha kalıplı ve uzundu ancak gözlerimiz, yüz hatlarımız, şuan kısa olduğu için belli olmayan ancak uzayınca çok güzel duran koyu sarı saçlarımız hatta bakışlarımız bile aynıydı kardeşim benim kopyamdı Mert:" Ne yapacanız gomutanım" "27 yıl sonra beni isterler mi ki" Mert:" İsterler gomutanım sizde onların anından canındansınız 27 yıl ayrı galdınız diye bunlar değişecek değil ki" " Ama yabancıyım onlara" Mert :" Gomutanım izniniz olursa menem alımda Bi şey gelir" Şivesi iyice kaydığını göre heyecanlanmıştı bu haline gülmeden edemedim ancak ne düşündüğünde merak ettiğim için gülmemi kısa kesip merte dönüp onu dinlemeye başladım Mert:"Meğdem siz, sizi istemezler diyekim gorkuyorsuz o vakit onlar sizi bulsun" "Nasıl la" Mert:"Sizin yaşadığınızı onların öğrenmesini sağlarisek gelip siz bulmağa çalışırlar, gelmezler ise istemişler demeğdir" "yaşadığımı nasıl haber verecez" Mert:" Esgi usul meğtup" "Lan emin misin" Mert:"Eminem Eminem sen bağa bırağ onu gomutanım" "İyi hadi bakalım, hallet sen gelirlerse haberim olur gelmezlerse kaldığımız yerden devamke" Mert:"Devamke" İkimizde gülerken mert izin alarak çıktı odadan Hadi bakalım ne olacaksa olsun artık bu merakla yaşayacağıma sevilmediğimi anlar karana biraz daha bağlanırım bu kadar ° X :" Na, parêzvanê min, pirsgirêkek heye?" (Hayırdır Gardaşım Bi sıkıntı mı var) "Ez hewceyê alîkarîya te me seğit Mijareke girîng e" (Yardımın lazım seğit mühim bir mesele) Seğit:"Di ser serê min re, tu diçî."(başım üstüne buyur) " Hûn ê nameyekê bişînin mala Karahanê, lê bila qet zanibin kê şandiye." (Karahan konağına bir mektup yollayacaksın ancak kimin gönderdiğini asla bulmamaları lazım) Seğit:"Emrê te çi be, em binivîsin " " Kurê te sax e , navnîşanekê binivîse Hakkari / Yüksekova 7.hudut alayı" Seğit :"baş e baş e ez ê lê miqate bibim bila haya te jê hebe" "Temam" Haydin bakalım Karahan Ailesi operasyonu başlasın vay anasını ya bu zekamı hayırlı bir işte kullansam ülkeyi kurtarmıştım gerçi kullananı da gördük A101'de kasiyer ° Eyüp:"Bedi * babam nerde?" (* Bedi Lazca da babaanne anlamına gelmektedir) Bedi:" Üstünü değiştirip gelir şimdi oğlim gel hele otur sen bedinin yanına" Eyip Bedisinin lafını ikiletmeden hızla yanına oturup Bedisinin ona sıkı sıkı sarılmasına izin verdi Bedi:"uyyi ben nasi özlemişum uşağumin gogisini" Eyüp:"Bedi etme hergün sarılin zati" Bedi:" Ula boğ yiyenun uşaği rahatsiz mi oldin" Eyip bir şey demek yerine daha sıkı sarıldı çocukluğundan beri en iyi arkadaşı olan kadına Eyüp ona sarılmanın verdiği huzur ile meyışmıştı ki Bedisinin göğsünün sarılması ve iç çekme sesleri ile hızla başını kaldırıp bedisine baktı kadın gözünden süzülen yaşları silip gülümsemeye çalışıyordu ancak pek başarabildiği söylenemez Eyüp:"Bedi... Ne oldu" Bedi:" Alimde buyle gokaridi, fınduk goguli uşağım benim Rabim onu aldi bizde gokisune hasret bırağti seni bize bağişlasun" Eyüp konunun kardeşine gelmesi ile bir iç çekti onunla hiç bir anısını hatırlamıyordum ancak yem yeşil gözlerini sapsarı saçlarını çok iyi hatırlıyordu ve bunun boşluğunu her zaman yüreğinde taşıyordu Eyip yavaş yavaş gözlerinin dolduğunu hissetmesi ile başını eğdi nefret ediyordu bu kadar güçsüz olduğu için kardeşinin öldüğüne asla inanmıyordu ancak ne zaman bu konuyu açsa bütün aile hüzünle boğuluyor bir kaç gün kendilerine gelemiyorlar bu yüzden artık bu konuyu açmıyor kendi başına aramaya çalışıyordu Mustafa b:"Nana* hayurdir yine kapmuşin biçi beremi*" (Nana* lazcada anne anlamına gelmektedir) (biç'i bere lazcada erkek evlat, oğul anlamına gelmektedir) Bedi:" O laftur ula fişki yiyenun uşağı senin biçi berense benim neyumdir" Mustafa b:"Tamem Tamem demedum Bi şey" Mustafa beyde annesinin diğer yanına oturarak annesinin göğsüne kafasını koymuş uyuklaya oğlunun saçlarını okşadı bu huzurlu anı bozan içeri giren koruma oldu X:"Beyim, size mektup varidur" Mustafa bey beklemediği şeyle kaşları atılırken yerinden doğrulara yüz ifadesini en ciddi haline değiştirdi Mustafa :"ver bakiyum" Koruma hızla elindeki mektup beyine uzatıp izin isteyerek uzaklaştı ordan Mustafa bey elindeki zarfın Bi kaç kere çevirerek inceledi ancak ne adres yazıyordu ne de bir isim yanlızca arkasında kavuşma yazıyordu Eyüp :"Kimdenumiş baba" Mustafa b:" belmiyurim yazmi bir şey" Bedi:"Açup okisa dal gıranun uşaği" Mustafa bey annesini haklı bularak hızla zarfı açıp içindeki 2 ye katlanımış küçük kağıt parçasını çıkarıp okumaya başladı Mustafa b:" Hakkari /Yüksek 7.hudut Alayı oğlunuz yaşıyor Karahan lar onu bulmak istiyorsanız yukarıdaki adrese gidin" Eyüp :" Eflatundan mi bahsediyur" Mustafa b:" Bilmiyorum uşağım bilmiyorum" Eyüp :" İçinde bir kağut daha vardur belkim baba Bi baki ver" Mustafa bey oğlunun dediği şeyle elindeki zarfın hala ağır olduğunu fark etti zarfı ters çevirerek ortadaki masanın üstüne bir kaç fotoğraf düştü Mustafa bey gördüğü bedenle dona kaldı Eyüp babasındaki değişikliği fark edince bedisinin göğsünden ayrılarak oturur vaziyete geldi Eyüp:" Neymiş bab-" Eyüp gördüğü fotoğraflar ile lafını bitiremedi elini uzatarak sehpanın üstündeki fotoğrafı eline aldı Fotoğrafta bir asker vardı tıpkı kardeşi gibi laciverte çalan gözleri, tıpkı kardeşi gibi ancak bir tık koyu sarı saçları vardı tıpkı kardeşi gibi gibiydi Asker bir taşın üstüne oturmuş iki elinida havaya kaldırıp kocaman açmıştı bir elinde nerdeyse 1 metreye yakın silahı diyer eli ise bozkurt yapmış inci gibi günlerini gösterecek şekilde gülümsüyorum arkasında ise onlarca asker onunla aynı hareketi yapıyordu Gördüğü fotoğrafla kalbi sızlamıştı resmen bu asker kardeşine çok benziyordu Mustafa beyin birden ayaklanması ile Eyüp ne zaman aktığını bilmediği gözündeki yaşları silip oda ayaklandı Mustafa bey hırsla terasın önüne gelip aşağıdaki sağ koluna bağırdı Mustafa bey:" AHMET UÇAĞU HAZUR EDİN HAKKARİ YE GİDİYRUK BİÇİ BEREMİ ALMAYA GİDİYURUK HAYDUN" ---------------------------------------------------------- YORUM ATIN LÜTFEN |
0% |